İyi okumalar 💖
-----------------------------------------------------------
Askeri hava alanının önü marka arabalar ile dolmuştu, herkesin gözünde yaş dilinde ağıt vardı,
hazır ola geçmiş bekleyen yüzlerce askerin gözlerinde intikam alevi vardı ancak o kadar kişi arasında tek bir kişi vardı ki yüreğindeki kor bedenini esir almış, istemsiz gözünden akan yaşa rağmen omzundaki yıldızları, göğsündeki rozetleri ile dimdik duruyordu
Kıdemli Yüzbaşı Ali karahan yüreğindeki kor ateşlere rağmen başını eğmeyip dimdik duruyor kolunun altına aldığı askeri üniformalı özgürü teselli ediyordu , zafer timinin komutanı Yüzbaşı korkut, alinin omzuna elini koyup sıkarak destek olurken zafer timin den bir kaç askerin gözleri dolmuştu bile, alandaki diğer askerlerin de pek bir farkı yok onlardan koca bir efsana gitmişti, sancak timi şehit olsa bile ne askerler ne 7'sinden 70'ine insanlar ne de dağdaki piçler unutmayacaktı ölüleri de diriler gibi korku salmaya devam edecekti
Ali, gözünden akan yaşları elinin tersi ile silerken gelen helikopter sesleri ile saatlerdir hiç bir duygu belirtisi göstermeyen gözlerini acı ile sım sıkı kapattı, dudakları ağır ağır aralandı ve duyanların yüreğini sızlattı kelimleri
Ali :" Düğününe hoş geldin kardeşim"
Sancak timi'in şehit naaşları memleketlerine giderken Ufuk hala resmiyette kimsesiz bir çocuk olduğu için naaşı görev yaptığı askeriyeye yani hakkariye gelmişti
Uçak pistinin bir tarafında askerler hazır olda beklerken diğer tarafında şehit yakınları vardı, tüm Arvaslar gelmişti, Ufuğu tanıyan tanımayan bütün Arvaslar şehidi son yolculuğuna uğurlamak için oradaydı, Ufuğun üniforması Ela'nın üstündeydi
Ela başını ablasının omzuna yaslamış geç bulup erken kaybettiği abisini bekliyordu, Musa ve fatih fenalaşan selvi hanımın iki koluna girmiş ayakta tutmaya çalışıyorlardı, selvi hanım kafasını bile sabit tutamayacak kadar kendinden geçmişti ablasının biricik emanetine yine sahip çıkmamıştı, selvi hanım inen uçak ile kollarını Musa ve fatihten kurtarıp uçağa gitmeye çalıştı bir taraftan ağlıyor bir taraftan bağırıyordu
Selvi H. :"Ufuk, Ufuğum teyzem, bırakın beni, bırak beni, oğlum Ufuk!"
Selvi hanım fatihin kollarına yığılırken, fatih hemen onu kucağına alıp sandalyeye oturtu, uçağın kapıları yavaş yavaş açılırken al bayrağa sarılı bir tabut indirdi askerler, tabutu görenler bile gardını indirip ağlarken, günlerdir dik duran dede bey ve Erdal beyin bile gözlerinden yaşlar üzülmüştü
Duruşuyla, bakışıyla, gözleriyle korku salan yiğidin naaşı düz bir tabuta sağmıştı
Eflatun baktıkça içinin erdiği adamı tabutun içinde görmenin verdiği acı ile kıvranırken Eyüp sanki kardeşinin derdini anlamış gibi onu ensesinden tutup göğsünden çekerek sarıldı, Eflatun sanki bu anı bekliyormuş gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ne etrafında ki askerleri umursadım ne de ona meraklı gözlerle bakan arvaslar umrundaydı o daha sevdiğini bile fark edemediği adamı şehit vermişti acının en büyüğünü yaşamıştı...
4 SAAT SONRA
Ufuk Karan'ın naaşı cenaze namazını ardından vasiyeti üzerine annesinin yanına defnedilmişti, defin işlerinin ardından herkes giderken mezarın başında sadece Karahan Ailesi, Arvas ailesi ve kaya ile kaan kalmıştı, Ali başını ufuğun mezar taşına dayamış öylece dururken Samet de abisinin yanına uzanmış toprağına sarılıyordu, yıllar sonra bulduğu onu seven, değer veren tek abisiydi o şimdi onu da kaybetmişti sametin yaşamak için başka bir sebebi kalmış mıydı ki
Samet zar zor duran göz yaşlarını tekrardan selbest bırakırken herkes onun haline acıyordu, ufuğun Bi kaç metre uzqğındaki bir mezarın mermerin oturmuş onları izleyen kaya ve Kaan'ın içi gidiyordu Samete, Kaan daha fazla durmayıp Erdal beyin umursamadan sametin yanına gidip, onu yattığı yerden kaldırıp kucağına alarak sıkıca sarıldı, kimsenin duymayacağından emin oldupu bir ses tonu ile fısıldadı kulağına
Kaan :" Geçicek abim geçicek sametim, İntikamı'mı alıcam abim söz"
Samet' in ağlaması, Kaan abisinin sözleri ile daha da şiddetlenirken kollarını Kaan'ın boynuna sarıp kafasını boynuna gömdü
Samet :"A-abi gitti, abim gi-gitti"
Kaan :"Şşş güçlü dur aslanım , vatan sağ olsun abim vatan sağ olsun"
Samet Kaan'ın kucağında ağlamaya devam ederken, kaya da oturduğu yerden kalkıp dakikalardır hareketsiz duran alinin yanına ilerledi, irkilmemesi için sesli bir şekilde gelmişti ancak yinede elini sırtına koyduğunda Ali endişe ile irkilip hızla gözlerini açtı, ama dokunan kişinin kaya olfupunu fark edince bu sefer başını onun omzuna yaslayıp kapattı gözlerini
Bi kaç saat sonra Karahanlar Ali'yi kayaya emanet edip ordan ayrılmışlardı ancak eflatunu kimse yerinden kaldıramadı kitlenmiş gibi mezar taşında yazan yazıya bakıyordu 'şehit ufak Karan YILDIRIM'
Eflatun, onlarca yıllık askerlik hayatında onlarca arkadaşını şehit vermişti hepsinin acısı aynıydı, birinin diğerinden ne fazlaydı ne azdı hepsi aynı kordu
Gerçek miydi bu, Ufuk gitti mi, kardeşim gitti mi, Karanımı gitti mi
Allah'ım nolur kabus olsun bu, ne olur rabbim, o daha çok küçüktü Allah'ım, benim canımı alsaydın benimde canımı al Allah'ım bu acıyı Bi daha yaşatma bana, kardeşimi Bi daha alma benden sana yalvarıyorum Allah'ım ne olur
Daha fazla ayakta durmaya gücüm kalmamıştı, dizlerimin bağı bir anda çözülürken karan'ımın mezarının yanında diz çöktüm fatih ve Ömer bana Bi şey olduğunu düşünerek hemen yanıma çökerken ikisininde gözleri ağlamakta şişmişti ama ayakta durmaya çalışıyorlardı
Başımı iki yana sallayarak verdiğim cevapla gözümdeki yaşlar bir bir dökülmeye başlamıştı, destek olmak için kollarıma giren fatih ve ömerden kollarımı kurtarıp, ellerimi mezarın üstündeki toprakta gezdirdim
"Karan'ım, abim hadi kalk aslanım yapma abim yakma beni aynı acı ile nolur kalk Ufuk, yalvarırım kalk, bırakma beni abim nolur kalk, Ufuk! "
Sonlara doğru ağlamam daha çok artarken başımı toprağa yaslayıp ağlamaya başladım, artık her şey bitmişti Karanımı gitmişti, gözlerim hemen yandaki annemin mezarına ilişti üstündeki tüm çiçekleri solmuştu, sanki yas tutuyordu
" Ö-özür dilerim anne k-koruyamadım yine koruyamadım, aldılar kardeşimi benden "
Mezarın yanında hıçkıra hıçkıra kaç saat ağladım bilmiyorum ama hava kararmaya başlamıştı gözlerim yavaş yavaş ağırlaşırken üstüme konan ceketin sıcaklığı ile gözlerimi kapattım
°
°
°
°
°
Bir anda kolumun deşilmesi ile uykumdan irkildim
X:" Abi!, lan abi!, kalksana lan"
Bir yerden ses geliyordu hızla gözlerimi aralarken, merakla etrafıma baktım, neredeydim ben
Lan bir dakika odamdaydım, yatağımdaydım nasıl yani rüya mıydı
Gözlerim sesin kaynağına döndüğünde üniforması ile karşımda arkası dönük bir şekilde aynadan üstünü düzelten ufukla gözlerim şokla aralandı
Hala bana dönmeden konuşan kardeşimle hızla yattığım yerden ayaklandım
Hızla koşup haka Aynaya bakan karanın sırtından sarıldım onun o melek kokusunu içime çektim
Ufuğun beline sardığım kollarımda bir ıslaklık hissederken Ufuk hala bana dönmüyordu
"Ne oldu abim kim yaktı canını, babam mı bir şey dedi"
Ufuğun aniden bağırması ile hızla ondan ayrılıp Bi iki adım geri attım, kollarımdan bir şey aktığını hissedince hızla gözlerim oraya döndü, koşullarından kan akıyordu
Bir yerimi mi kestirmiştim uyurken, gözlerim yatağın yanında kolumu kese bilecek bir şey ararken tekrardan ufuğun sesini duymam ile geri ona döndüm
Gördüğüm şeyle midem bulanıp gözlerim doldu, ufuğun sağ kolu ve sol bacağı yoktu, karnından göğsüne kadar bir kesik vardı ve ordan bağırsakları dışarı çıkmıştı
Ufuk :"beni niye kurtarmadı abi"
Ufuk yavaş yavaş bana yaklaşırken nefesim daralıyor, kalbim sıkışıyordu
Ufuk :"Beni niye korumadın abi!, korkuyorum abi!, Abi kurtar beni!,abi çok acıyor nolur kurtar beni abi, Abi!, Abi!"
Gelen sesle irkilerek uyanırken, hızlı başımı kaldırıp etrafıma bakındım hala mezarlıktaydım, başımı kaldırdığım mezarın taşına baktığımda yazan isimle tüm umutlarım yerle bir olmuştu, rüyaydı sadece rüya
Başımı konuşan kişiye çevirdim, Ali'ydi gözleri kızarmış, göz altları morarmıştı bitap bir haldeydi ama her şeye rağmen dik duruyordu o gerçekten güçlüydü , onu uğraştırmamak için son kez ufuğumun toprağını öpüp kalktım yerden, üstümdeki toprağı bile çırpacak mecalim yoktu, tam yürümeye başlayacaktım ki Ali beni kolumdan tutup durdurdu, ben ona merak ile bakarken o üstüme bir kaç kere vurup kıyafetlerimden tozu toprağı silkeledi
Ali :" Bu kadar yas yeter Musa abi, vatan sağ olsun, andım olsun karan'ın kanını yerde bırakmıycam"
Ali'nin ensesinden tutup onu göğsüme çekerek sıkı sıkı sarıldım ufuktan bir farkı yoktu benim için, Bi kaç dakika sarıldıktan sonra onu kendimden ayırıp omzunu iki kez pat patlayıp önden yürümeye başladım, son kez ufuğa bakmak için kafamı arkaya çevirmiştim ki mezarın başında hala birinin oturduğunu gördüm, adam kapüşonluyla yüzünü kapattığı için yüzünü göremiyordum, merakla aliye döndüp o adamı göstererek konuştum
Ali gösterdiğim yere baktı, derin bir iç çekerek geri bana döndü
Ali:"Bilmiyorum, çok zorladım ama kaldıramadım, konuşmuyorda sanırım bu gece burda kalacak"
Onu kafamı sallayarak onaylayıp tekrar yürümeye başladım, garipti en az bizim kadar üzülmüştü ama neden oda asker olduğu için miydi yoksa... Hayır bu mümkün değil saçma sapan şeyler düşünüyorum, iyi değidim
°
°
°
°
°
YAZARDAN (EFLATUN KARAHAN)
Ali ve Musa'nin da gitmesi ile Eflatun kendini sıkmayı bırakıp göz yaşlarını koy vermişti, canı çok acıyordu nedenini bile bilmiyordu ama çok acıyordu
Eflatun göz yaşlarını silerek yüzüne acı bir tebessüm kondurdu, onunla uğraşmayı seviyordu, onu seviyordu
Eflatun :"Gerçekten gittin mi deli"
Bi süre cevap bekledi umutsuzca, ancak tahmin ettiği gibi hiç bir ses yoktu, göz yaşları tekrardan akmaya başlarken gürlüyen hava ile ile gülmeye başladı, yağmur bir anda bardaktan boşalırcasına yağmaya başlarken Eflatun hem ağlıyor hem gülüyordu, kafasını örtan kapüşonlusunu açı başını Gök yüzüne çeviride, göz yaşları yüzüne düşen yağmur damlalarına karışırken Eflatun deli gibi kahkaha atmaya başladı
Eflatun :"Kızdın mı bana Binbaşım"
Eflatun'un kahkahası hıçkırıklara dönüşmüştü artık hıçkıra ağlıyordu
Eflatun :"kızdın mı bana Ufuk"
Bu sefer sesi diğerine göre daha kısık ve daha acı çıkmıştı, oturduğu yerden kalkıp ufuğun mezarının tam yanına geldi Gözündeki yaşları silip, elini cebine attı cebinden iki mermi ve bir bayrak çıkardı, merminin birini mezar taşının üstüne koydu diğerini ise Bi kaç seniye dudaklarına bastırıp, mezarda küçük bi çukur açıp içine koyarak üstünü kapattı
Eflatun :"sana yemin olsun intikamını alıcam"
Mezar taşında yazan isimi öpüp elindeki bayrağı açarak mezarının üstüne örtü dört bir tarafına taşlar koyarak uçmasını engelledi, yağmur yavaş yavaş bayrağı ıslatırken Eflatun çöktüğü yerden kalktı, hala istemsiz gözünden akan yaşları silerek ufuğun mezarına asker selamı durdu, yağmurun altında dakikalarca öyle durduktan sonra, intikamını almadan buraya gelmemek üzere yemin edip, arkasına bile bakmadan çıktı mezarlıktan, onu izleyen bir çift gözden habersizdi
Eflatun'unda gitmesi ile saklandığı ağacın arkasından çıkarak yavaş adımlarla al bağrağın örtüğü mezara doğru ilerlemeye başladı ayakkabısısın topukları mezarlığın taş zemininde kulak delen bir ses çıkarırken o bunu umursamadan yavaş adımlarla mezarın yanına geldi
Gözündeki siyah gözlüğünü çıkarınca mavi gözlerini karanlığa inat parladı, gözlüğünü ellerinin arasına sıkıştırırken uzun saçlarını tek eli ile toparayarak mezarın yanındaki mermer yüzeye oturdu, eli mezar taşını okşarken kadın göz yaşı usul usul akmaya başladı, 26 yıldır hasterini çekti koku yağan yağmura rağmen burnuna doluyordu
Bayrağın etrafındaki taşları çekerek, bayrağı kaldırdıp bir tarafa koydu eli mezarın toprağını okşarken göz yaşları da toprağı suluyordu kadının ağlaması daha da derinleşirken kendini daha fazla tutamayıp fısıldadı
X:"Oğlum, Karanımı"7
-------------------------------------------------------
Nasıl saldım ama bombayı kdndodnğdjddod3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
15.27k Okunma |
1.32k Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |