Düğün Nihayet olaysız bir şekilden son bulmuş ve insanlar alandan ayrılmaya başlamışlardı en sonunda düğün yerinde sadece 2 aşiretin yakınları ve askerler kaldı
Erdal B:" Allah sizden razı olsun komutan hem canımızı korudunuz hemde bize eşlik edip yücelttiniz bizi"
Erdal beyin ufuk'a tokalaşmak için uzattığı eli ile ufuğun kardeşleri bilen Arvas lar direk ufuğun tepkisine baktılar ancak hiç bir tepki yoktu boş gözler ile bakıyordu, Erdal beyin elini tutup sıkarak konuştu
Ufuk K. :" görevimi yaptım yalnızca, tekrardan hayırlı uğurlu olsun bizim işimiz bitti gidelim izninizle"
Erdal B:" Tabi buyurun efendim iyi görevler"
Ufuk :"SANCAK, ZAFER TOPLANIN GİDİYORUZ"
Bütün tüm verilen emirle geldikleri düzenle araçlara binerken ali binmiyerek ufuğun yanında kaldı
Ali:" Emin misin tek gitmek istediğine"
Ufuk:" Olum bipolar mısın sen daha dün demiyor muydun onlar senin ailen onların yanına git diye şimdi dediğine bak"
Ali:" Evet ben dedim ama yinede seni yanlız bırakmak istemiyorum olum ben seninle büyüdüm ayrı kaldığımız tek vakit uykuda geçti"
Ufuk, alinin ne hissettiğini az çok anlamıştı ali onun mutlu olmasını istiyordu ailesi ile ama o mutluluğun içinde olmamaktan korkuyordu
Ufuk:" Unuttun mu söznü Yüzbaşım ölüm bizi ayırana dek kardeşiz"
Ali ufuk'a dolu gözler ile bakarken Ufuk onun cevap vermesini beklemeden sırtını iki kez patpatlayarak arabaya binmesi gerektiğini hatırlattı
Ali Nihayet gözlerini ufuktan ayırıp kendine gelerek aracın ön tarafına ufuğun indiği yere bindi araçların alandan ayrılması ile Ufuk Bi kaç metre ötesinde onu bekleyen musaya doğru ilerledi
Musa kollarını göğsünde bağlamış onun olduğu yere dik dik bakıyordu ufuğun yanına geldiğini fark ettiğini ağzından bir 'hıh' sesi çıkararak kafasını yana çevirdi
Musa :" Ayrıldın mı Nihayet 'Arkadaşından'"1
Arkadaşın kelimesini bastırarak söylemişti öyle olmasını dilermişcesine Ufuk onun bu haline yalnızca göz devirdi ancak böğrüne gelen tekme ile nefesi kesilip iki büklüm büklüm oldu
Musa:" Abiye göz devirilmez eşşek sıpası"
Ufuk başını kaldırarak hayretle ve anlamaz gözlerle musaya baktı ardından kocaman bir kahkaha attı bu sefer anlamaz gözlerle ona bakan musaydı
Ufuk:" tam bir orjinal delisin aynı ben"1
Ufuk gülüşünü bitirmişti Nihayet ancak yüzündeki gülümsemeyi silmemiş yerinde dikleşip gözlerini ela gözlere dikerek konuşmasına devam etti
Ufuk:" Sevgim seni büyük abi aynı tımarhanenin delileriyiz iyi anlaşıcaz senle"
Musa duyduğu seni sevdim sözü ile yerinde kast katı kesilirken Ufuk onu tınlamadan yanlarındaki aşiret kasa passata doğru ilerledi1
Oda biliyordu geç kalmıycaklardı çoktan ölmüş bir insana geç kalamazlardı ancak Ufuk için farklıydı bu o 26 yıldır annesinden ayrıydı 1 dk bile geç kalmak istemiyordu ölü ya da diri fark etmez Di o annesine kavuşmak istiyordu
Musa ufuğun bağırması ile kendine gelerek onun arkasından arabaya doğru ilerleyip şoför koltuğuna oturdu
Musanın arabayı sürmeye başlaması ile Ufukun içini Bi heycan kapladı çocuk gibi zıplayarak sevinmek istiyordu şuan annesine gidiyordu Nihayet annesine gidiyordu önceden hep rüyasında görürdü annesini bembeyaz kıyafetleri ile kocaman bir ışık süzmesinin içinden gelir ufukun saçlarını okşar severdi ancak gerçek ailesini öğrendiğimden beri gelmiyordu kızmış mıydı ona hep bunu merak etmişti Ufuk şimdi sorabilecek sarılabilecekti Ufuk Karan Nihayet annesine kavuşacaktı bomboş otobanda son sürat ilerliyorlardı en azından onlar boş sanıyorlardı arkalarında onları takip eden Arvas kardeşlerden haberleri yoktu...
Çok kötüydü mezarlığa girdiğimizden beri aynı şarkıyı mırıldanıp duruyordu
Kara toprağın altından
İstesende dönemezsin
Hani bana gülerdin ya
Artık hiç gülemezsin
Ölsen bile beni yavrum
Hayatından silemezsin
Çok erken gittin..."
Canımı yakıyordu ben olsam ağlardım ama alamıyordu o yanlız a yanımda yürüyordu ve şakı söylüyordu Bi anda hissettiğim izlenme hissi ile elim belime gitti etrafı gözlerimle kolaçan ettim ancak kimseyi göremeyince rahatladım geldiğimiz mezar ile durakladım ancak Ufuk durmadı mezarın yanına doğru ilerleyip yanına oturdu
Sesindeki hasret yüreğimi dağlamıştı gözleri parlıyordu sanki mezarına değilde kendisine bakıyor gibiydi
Görüşüm buğulanırken yanaklarımda hissettiğim ıslaklıkla yıkıldığımı anladım annemin cenazesinde beri Bi kere bile ağlamamıştım gözlerimi koluma silerek kurulayıp yanımdaki bir mezarın yanına oturarak onu izlemeye başladım
Ufuk:" Anne sen bana küstün mü"
Her kelimesi içimdeki sızıyı arttırırken ufukta artık göz yaşlarını tutamayacak hıçkırarak ağlamaya başladı
Ufuk:" Niye artık rüyama gelmiyon anne, ben seni çok özledim niye rüyama gelmiyon anne, unuttun mu yoksa beni,canım acıyo anne gel sarıl geçsin, küçükken arkadaşlarımın Bi yeri acıyınca anneleri gelir öper acılarını geçirirdi benimde canım çok acıyo"
Daha fazla dik duramıyarak arkamdaki mermere yasladım sırtımı artık bende hıçkırarak ağlıyordum acının, ayrılığın sessizliğine bürünmüş mezarlığı bizim hıçkırık seslerimiz inletiyordu ufukdan gelen mırıldanmalar iled dikkatimi ona verdim
Anne beni anlayan yok
Omuzumda yüklerim çok
Seninkinde yer kaldıysa
Başımı koysam biraz anne
Anne derdim dağlardan çok
Sorma hâlimi, hiç gücüm yok
Elinde derman kaldıysa
Başımı okşa biraz anne
Anne beni anlayan yok
Omuzumda yüklerim çok
Seninkinde yer kaldıysa
Başımı koysam biraz anne"
Yerimden hızla kalkarak yanına gidip göğsüme çektim sıkı sıkı sarıldım
Ufuk :"Çok yoruldum abi, çok canım yanıyor, ben annemin kokusunu bilmiyorum, gülüşünü bilmiyorum, sesini bilmiyorum hep Bi erkeğin en büyük gururu annesinin aslan oğlu olmak derlerdi beni hiç bir zaman annemin oğlu olamıycak"
Kalbimi söktün be çocuk keşke bunların hiç biri olmasaydı keşke biraz daha büyük olsaydım ikisinide korusaydım affet beni kardeşim, affet beni annem
Ufuğun hıçkırıkları yavaş yavaş iç çekişlere dönmüştü göğsümden ayrılıp yerinden kalktı mezar taşına doğru ilerleyip sanki incitmekten korkar mış gibi okşadı bir kaç öpücük kondurdu
Ufuk :" kanını yerde bırakanın , intikamını almayanın soyu kurusun, seni bende alan herkes bunun bedelini ödeyecek"
Her şey daha yeni başlıyordu bu vicdansız Mardin annesinden koparılan bir evladın vicdan azabı ile inim inim inleyecekti
Musa haklıydı, Ufuk Karan tüm Mardinden intikam alacaktı annesini ondan alanlara bedel ödetecekti
Arvas kardeşler ağaçların arkasından gördükleri ve duydukları ile hangi duyguyu yaşayacaklarını bilememişlerdi kardeşleri yaşıyordu ama acı çekiyordu
Fatih ve Ömer bir ağaca yaslanarak ağlarken Caner ve ela yağız abilerine sarılmış ağlıyorlardı samette ise işler tam tersiydi duyduğu tüm kötü şeyleri hafızasında silmiş sadece abisinin yaşadığının sevincini yaşıyor onunla gelecek hakkında hayaller yaşıyordu
Ufuk ve musanun mezarlıktan ayrılması ile Arvas kardeşlerde kendilerini toparlayıp annelerine veda ederek mezarlıktan ayrıldılar bir sürenin ardından eve gelmişlerdi Nihayet ancak hepsi dağılmış durumdaydı eve girer girmez hepsi odalarına dağılırken fatih babasına hesap vermesi gerektiğini bildiği için hızlıca kendini toparlıyarak aşağıya indi salondan gelen gülüşüme sesleri ile kalbine onlarca bıçak saplanıyormuş gibi hissetti karanı mezarlıkta acıdan inim inim inlerken babası burda kahkahalar atıyordu fatih sinirden ellerini sıkarken derin soluklar alarak sakinleşmeye çalışırken salona doğru ilerledi
Salonda gördüğü manzara bir kez daha canını yaktı Erdal bey oğlu miranın, perivan hanım ise kızını kucağına almış onlarla güzel vakit geçiriyorlardı
Erdal bey miranın saçlarını geriye doğru tararken onu bir kaç öpücük kondurdu perivan hanım onları sevgi dolu gözlerle izliyordu
Perivan hanım:" yakışıklım, Aslan oğlum benim"
Aslan oğlum, ufukun en büyük yarası iken miranın en büyük gururu olacaktı 1
------------------------------------------------------------------------------
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
15.26k Okunma |
1.32k Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |