
*Bahar*
Bahar Eymen’le tanıştığında çoktan babasının yanına geri dönmek zorunda kalmıştı ve bir kez daha cehennemi yaşıyordu. Yetimhanede yalnız ve anlamsız geçen onca seneden sonra babası ona ulaştığında yapabileceğini hissetmişti. Artık yalnız olmayacağını ve alkolik bir herifle başa çıkabileceğini düşünmüştü. Onu sevmeyen, onun da sevmediği onca kızla bir arada olmaktansa bildiği ve henüz küçücük bir çocukken bile üstesinden gelebildiği kötüyü yaşamak daha mantıklı gelmişti. Yanıldığını anlaması bir hafta bile sürmedi.
Bedeni artık ona ait değildi. Bir kabuktu, eşyaydı, araçtı, kimi zaman bir silahtı ama kesinlikle ruhuna bağlı değildi. Tabii hâlâ bir ruhu olduğuna inanmak istediğinde böyle düşünüyordu.
Hiç ummadığı bir anda, arada sırada izlemeye fırsat bulduğu romantik filmlerden fırlamış gibi duran bu adam karşısına çıktığında hayatı boyunca arzuladığı şeye ulaşmak için doğru kapının aralandığını hissetmişti.
Kurtulabilirdi.
Ve o anda bedeni bir kez daha silah haline gelmişti. Eymen’i cezbetmek onun için hiç zor olmamıştı. Tuhaftı. Aslında kendini o kadar değersiz görüyordu ki, içten içe pahalı takım elbisenin içinde son derece yakışıklı görünen bu adamı etkisi altına aldığına inanamamıştı. Senelerce onu satmaktan, üzerinden para kazanmaktan, kimi zamanda tıpkı çocukluğunda olduğu gibi onu bir kum torbası gibi kullanmaktan çekinmeyen babası sayesinde Eymen’le tanışmıştı. Ona karşı çarpık bir zihniyetle minnet duyması çok mu yanlıştı?
Eymen’i elde etmişti, evet ama Eymen asla sadece onunla yetinmemişti. Ondan bir söz, bir yemin isteyecek gücü olmadığını biliyordu ama sabredebilirdi. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış olsa da ufacık bir ihtimalle de olsa kazanacak çok şeyi vardı.
Öte yandan, babası durmamıştı. Asla bir arada göremeyeceği miktarlarda paralarla ve silahlarla oynayan adamların arasında sadece bir piyon olan babasının maşası olmaktan kurtulamıyor, ondan ya da bu dünyadan kaçamıyordu. Nereye gidecekti? Onu bulurlardı. Yetimhaneden çıktığı gün hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Babasına ve onun pis işlerine bulaşmıştı. Şimdi çok fazla şey biliyor ve bu adamların bir kısmı tarafından o veya bu şekilde tanınıyordu. Onu kullanmalarına izin veriyordu. Başka çaresi var mıydı?
Eymen’e kadar bunu yapabileceğine, daha fazlasını elde edebileceğine dair umudu kalmamıştı. Bu yüzden varını yoğunu, kendine ayırabildiği her dakikasını Eymen’e harcadı. Hayatına girip çıkan diğer kadınları umursamadı, öyle bir lüksü yoktu. Ancak Devin ortaya çıktığında kurduğu hayaller birer birer bir kez daha elinden söküp alınmaya başladı.
Bahar sürekli aynı şeyi düşünüyordu. Pes etme lüksüm yok. Sabretmeliyim. Başka bir yol bulmalıyım. Ve böylece plan yapmaya devam etti. Karşısındaki en büyük sorunun Devin’den önce babası olduğunu fark etmesi, olması gerekenden çok daha fazla zamanını aldı. Önce ondan kurtulmalıydı.
Babasını tuzağa düşürmek için birkaç ay dikkatli adımlar attı. Doğru yerlere yanlış bilgiler yerleştirdi. Ve sonunda Eymen’e gitti.
“Buna daha fazla dayanamam,” dedi. Gözleri akıtmakta zorlandığı yaşlarla parlıyordu. “Yardım et bana, aşkım. Lütfen.”
Eymen’in sevgi sözcüklerinden hoşlandığını kısa sürede fark etmişti. Aşkım, bebeğim, hayatım, canım. Yumuşak bir ses, birkaç aptal sevgi sözcüğü, onun için zevkle aralanan bacaklar… Eymen de diğer herkes gibiydi. Bu gerçekle yüzleştiğinde sinirle gülmüş, sonra da saatlerce ağlamıştı. İlk seferinden sonra onun zevkini bir kez olsun umursamamıştı ama yine de önemli değildi. En azından ona zarar vermiyordu ya da yaşadıklarının bir tecavüzmüş gibi hissettirmesine neden olmuyordu. Sadece istediğini alıyor ve gidiyordu.
“Ne yapmamı istiyorsun, Bahar? Onu öylece alıp içeri atamam. Üzerindeki mallarla yakalansa bile birilerinin işine yaramaya devam ettiği sürece hep geri çıkacak.”
Bahar kendini hazırladı ve kararlı bir sesle, “Samet’i sattı,” dedi. “Depoyu patlatıp mallara el koyacaklar.”
Eymen’i ele geçirdiği anı görmüştü. Gözlerinin açlıkla nasıl parladığına şahit olmuştu. Eğer bu bilgiyi Samet’e o götürürse cebinin her şekilde dolacağını biliyordu.
“Ne zaman?”
Onun karşısında ilk defa cesur davranmak zorunda kalacağı için içi korkuyla dolmuştu. “Babamın beni kullanmaya devam etmesine izin veremem. Ben…” Yeniden ağlamaya başlamıştı. Günlerce ve saatlerce bu an için çalışmıştı. Ağlaması fazla olursa bunca zaman ona karşı çizdiği profile uymazdı. Soğukkanlı olursa da onu etkilemeyi başaramazdı. Cesaretinin altında yatan çaresizliği ve korkuyu hissettirmeli, aynı zamanda değerini kanıtlamak için akıllı davrandığını ondan saklamamalıydı.
“Ne demeye çalışıyorsun?”
“Senin işine yarayacağımı biliyorsun,” dedi Bahar. “Eğer o olmazsa… sana yardım edebilirim,” demeden önce sıkıntıyla iç çekmişti.
Eymen’in bakışlarının değişmesini, ilk defa ıslak bir açıklıktan fazlası olduğunu değerlendirmesini zevkle izlemişti.
Babasının ölümünün yasını tutarken günler ve geceler boyu içmesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamazdı ama bunu yapmıştı. Onu iğrenç bir şekilde kullanan o adam için ağlamıştı. Gözyaşları dindiğindeyse bu sefer mola vermeden Eymen için çalışmaya başlamıştı.
İşler hangi noktada bir kez daha sarpa sarmıştı? Eymen’in evliliğini hiçbir zaman sindirememiş olsa da Eymen’e değerini kanıtladıkça bu durumun değişebileceğine inanmıştı. Onunla eskisinden daha çok zaman geçiriyordu; sohbet ediyor, yemekler yiyor, birkaç dakikalık seksten öte yanında kalıyordu. Yine de olmuyordu. Neden? İstese Bahar’a çiçek gibi bir profil oluşturabileceğini biliyordu. Polisler tanıyordu, hem de birden fazla. Onlara dair elinde kozlar biriktiriyordu. Neden onu bu dünyadan tamamen çekip çıkarak kadar ona değer vermiyordu? Neyi yetmiyordu?
Denemişti. Devin’in babası onu bulduğunda şansına inanamamış denemeye devam etmişti. Kendi babası çıkarları için onu acımasızca kullanırken, Devin’in babası da kızını Eymen’den korumak için yine onu kullanmayı seçmişti. Hayatına giren herkes daima bir başkasını seçiyor ve her biri sadece onu kullanmak istiyordu.
Kendini Levent Topaz’ın yatağında bulduğunda bunu düşünüyordu. Yetersizlik hissi artık canını o kadar yakıyordu ki, bir kez daha bildiği kötülerden birine sığınmıştı. Aptaldı.
Ne Eymen ne Levent ne de diğerleri ona istediğini veremezdi. Hepsi aynı oyunun oyuncularıydı. Bu oyundan çıkmalıydı.
Bahar başka bir çıkış yolu ararken soluğu İsmet Dağdeviren’in yanında almıştı. Eymen’e aslında özünde iyi olan bu polis için bir süredir bilgi sızdırıyordu. Tek suçu, belki de hatası Sibel’e âşık olmaktı. Bunu duyduğunda, özellikle de gözleriyle gördüğünde gülmek istemişti. Bir insan hayatını riske atacak kadar birini sevebilir miydi? Bunu kullanabilirdi.
Ancak adam aptal değildi. Sadece Eymen’in sakladığı bilgileri yok etmesi ona yetmezdi.
“Onu öldür, kimliğini al,” demişti.
Onu öldür, kimliğini al.
Hamile olduğunu öğrendiğinde hayatında ilk defa başka birini korumak için her şeyi riske atabileceğini keşfetti. Âşık olmak gibiydi. O zamanlar bebeğinin cinsiyetini öğrenmemişti ama kızı için yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Buna birinin canını almakta dahildi.
***
Bölüm kısa olduğu için bunu hafta arasına sıkıştırıp size sürpriz yapayım dedim. :D
Katilimiz ortaya çıktı. Tahminleri doğru olan arkadaşlarımız vardı. :D
Ne diyorsunuz? Yeterince teşvik edici sebebi var mı sizce? Kendince haklı mı?
Yorumlarınızı merak ediyorum. :D
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.19k Okunma |
303 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |