13. Bölüm

13. Bölüm

zeyno devit
zeyno_devit_

Sır 

Aylardır ağır bir tempo ile neredeyse hiç dinlenmeden çalışıyorduk. Her gün üzerine eklediğimiz yeni yeni bilgiler öğreniyorduk. Yorulmadım değildi hani. Ancak daha ilerisini hayal edince yorgunluğumu unutuveriyordum.

 

Dünkü ağır çalışmamızdan sonra bu sabah, namazları kılıp kerahat vaktini bekleyip herkes işrak uykusuna yatmıştı. Benimde uykum açıldı mı bir daha uyuyamam. Ve bugün de aynı şeyi yaşıyordum. Madem uyuyamıyorum Sakız'ın yanına gideyim bari.

Sakız kim mi?

Benim sakız gibi bembeyaz atım. Ona bu adı Mahir vermiş. Çokta yerinde bir isim bence.

Ahıra girerken diğerlerine de selam çakmayı unutmadım tabii ki.

- N'aber millet!

Sakız'ın yanına geldiğimde elimi yelesinin üzerinde gezdirdim. Yumuşacık..

- Seni de mi uyku tutmadı be kızım?

Avucumdaki şekeri ağzına götürdüm. Büyük bir iştahla avucumu silip süpürdü. Gıdıklanmıştım.

 

- Tamam bitti bitti, bir şey kalmadı, elimi de mi yiyeceksin ya hu? Sen bayağı acıkmışsın. Dur ben sana kahvaltını vereyim.

Sakız iki kere kişnedikten sonra ne söylediğini anlamış gibi yapıp ona cevap verdim.

 

- Aman arkadaşlarını da unutmazmış. Tamam tamam onlara da var merak etme.

 

Evet..delirdim sanırım.

Yemleri hazırlayıp hepsinin tek tek önüne koyduktan sonra belimi doğrulttum. Tam ahırdan çıkacaktım ki ayağımın dibindeki arpa dolu kovayı devirdim.

 

- Hay Allah!

Eğilip toplamaya başladım. O sırada kulağıma konuşma sesleri ilişti.

 

- Bana bak, susacaksın yoksa..

 

- Yoksa ne? Ne yaparsın? Ben seninle yola çıkarken canımı hiçe saydım be. Senim yaptığın tam bir adîlik! Sen..sen nasıl bir insansın ya?!

- Ben hedefimden şaşmadım aksine bunun için bir sürü planım var. Ama sen yanlış anlıyorsun. Destek olacağına köstek oluyorsun.

- Köstek oluyorum öyle mi? Bunca zaman sana her türlü desteği verirken, hatalarını ört bas ederken sana köstek oluyorum öyle mi?!

- Onu kastetmedim..beni..

- Bu sabah görüştüğün adam kimdi?

- Bilmene gerek yok.

Ne adamı ya?

- Bilmeme gerek yok? Tamam, madem bana söylemek istemiyorsun ben gideyim diğerlerine görüştüğün adamın kim olduğunu sorayım. Belki gören olmuştur.

 

- Kes şunu! Bana bak eğer konuşursan ben de konuşurum. Sırrının ortaya çıkmasını istemezsin öyle değil mi?

Vera'nın bizden sakladığı bir şey mi vardı?

- Yapamazsın.

- Öyle bir yaparım ki, sonucuna aklın şaşar.

Buradan hemen çıkmalıydım. Kovayı kenara koyup eğilerek ahırın diğer kapısına doğru yol alıyordum ki cilbabım kovanın çengeline takıldı ve büyük bir gürültüyle yere düştü.

 

Bir bu eksikti!

- Biri var!

- Kim var orada!

Endişeyle cilbabımı sıkı sıkıya tuttum. İşte şimdi bitmiştim. Elim cebime gidince aklıma bir fikir geldi.

 

- Hatice? Yok bu Hatice değil. Asya sen misin?

Vera'nın söylediklerini duymazlıktan gelerek bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yapıyordum.

- Asya mı? Kim o?

- Sanane Asaf.

- Aman, tamam bir şey demedim.

Vera iyice yanıma yanaşıp elini omzuma koyunca irkildim yani öyle yapmak zorunda kaldım.

- Sen miydin? dedim olanlardan bîhabermiş gibi yapıp kulaklarımdan tıpaları çıkardım.

- Ne yapıyorsun burda?

- Uyku tutmayınca sakızın yanına geleyim dedim.

O kadar gergin olmama rağmen bir şey çaktırmamaya çalışıyordum. Ancak yan tarafımda beni dikizleyen bir adet Asaf bozuntusu olunca gergin olmamak elde değildi. Bir şey anlamış mıydı acaba? Umarım beni tanımamıştır.

İyi etmişsin canım. Bizde at binmeye gelmiştik. Ama hava bozacak gibi çıkmasak daha iyi. Haydi gidelim Asaf.

- Kolay gelsin dedi Asaf bakışlarını ayırmadan.

Hiçbir demedim..diyemedim.

...

Yarın yola revan oluyoruz. Yolumuz uzun ve tehlikeli. Gitmek var ama dönmek düşük bir ihtimal. Bu mücadelenin sonunda şehit olmak muhakkak. Bu da en büyük gayemiz. Vazgeçmek isteyen varsa şimdi vazgeçebilir. Kararından cayan varsa bir adım öne çıksın.

Kimse kılını dahi kımıldatmıyordu. Babam gururla bizi süzüyordu.

 

- Tam da tahmin ettiğim gibi. Allah sizden razı olsun evlatlarım. Şimdi söyleyeceklerimi iyi belleyin. Bu kutsal görev için seçilmiş kişilersiniz. Bu davayı ancak yüreği olan yürütebilir. Ve sizde bu yürek var. Aylardır çok çalıştınız ve çok şey öğrendiniz. Ancak henüz bilmediğimiz şeyler var. Artık dosta düşmana görüneceğiz. Size verilen taşlar orada işleve geçecek ve sizin gücünüzü kesfetmenize yardımcı olacak. Bu taş o kadar güçlü ki sizi farklı birine dönüştürebilir.

- Nasıl yani?

- Taşı taşıyan kişi nasıl bir karaktere sahipse ona dönüşür. Yani iyiliğe meyyalse faydalı bir gücü olur, kötülüğe meyyal ise hem kendine hem de bize zararı dokunur. Duygularımızı kontrol etmeyi öğrenmiştik. Bu yolculukta sık sık yapacağınız şey duygularınızı kontrol etmek. Anlaşıldı mı?

-Anlaşıldı!

- Allah yâr ve yardımcımız olsun!

- Amin!

Yer gök tek sesle verdikleri cevapla inlemişti. Kiminin duygulandığı için gözünden yaş gelmiş, kiminin ise yolculuğun heyecanından kalbi güm güm atmaya başlamıştı. Kim bilir neler yaşayacaklardı bu yolculukta. Neler keşfedecek, nasıl insanlarla karşılaşacaklardı.

 

Kimse bilmiyordu. Bu cihaddan kim selamete çıkacak, kim şehitlik mertebesine ulaşacak hiç kimse bilmiyordu.

******

 

 

Bölüm : 14.02.2025 06:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...