22. Bölüm

22. Bölüm

zeyno devit
zeyno_devit_

O da benden hoşlanıyor

 

Çocuk parkının banklarına oturmuş anne-oğul hasret gideriyorlardı.Annesi Firdevs Hanım oğlunun elini tuttu ve öpüp yanağına koydu.

- Çok özlemişim seni.

- Bende seni çok özledim annem. diyerek yanağını okşadı.

- Olanlardan haberim var.Mert söylemese bulamayacağım bile seni. deyince elini çekti Yiğit Efe.

- Sende karşı geleceksen..

- Hayır. Buraya karşında olmak için değil yanında olmak için geldim. dedi Firdevs Hanım oğlunun elini sımsıkı tutarak.

- Fikirlerin bizden farklı olabilir. Ama sen hâlâ benim oğlumsun.

- Babam aynı şeyi düşünmüyor ama.

- Biliyorsun, onun kendince katı kuralları var.

- Onun nesi var biliyor musun anne? Bitmek bilmeyen bir kibri var. Herkese yukarıdan bakmaya bayılır. Kendi fikri herkesten daha çok önemlidir. dedi hararetle.

- Öyle deme oğlum o senin baban.

-Ama ben onun oğlu değilim.

- O ne demek şimdi?

- Bir gün geldi içindeki öfkeyi kustu sonra da beni evlatlıktan reddedip gitti. dedi. Gözleri dolmuştu.

Firdevs Hanım şaşkındı. Kocası bundan bahsetmemişti. Ama günlerdir öfkesinin sebebini şimdi daha iyi anlıyordu.

- Neyse. Sen nasılsın? Bana kızıp sana bir şey yapmıyor değil mi?

- Yok oğlum. Merak etme sen. dedi zoraki gülümseyerek. Halbuki ona anlatmak istediği onca şey vardı. Ama o susmayı tercih etmişti. Sırf yuvası dağılmasın diye.

- Yavrucuğum, sen nerede olursan ol, neye inanırsan inan ben hep yanındayım.

- Teşekkür ederim anne.

....

....

Deva, Rabia ile birlikte hava almak için dışarı çıkmışlardı. Bugün dışarısı da tenhaydı, tam Deva'nın istediği gibi. Rabia'nın aklına yine bir munzurluk geldi.

- Deva Abla?

- Efendim.

- Şurada oturan Yiğit Efe değil mi?

- Nerde?

- Şaka yaptım şaka diyerek kahkaha attı.

- Yalnız dünden hazırsın bakmaya.

- Saçmalama be. O şeyden..refleks oldu bir anda.

- Hıhı tabi tabi.

-Hem sen niye dönüp dolaşıp aynı konuya geliyorsun?

- Çünkü son durağımız orası bebeğim.

- Tövbe tövbe.

- Röportaj yaptığı videoyu izledin mi?

- İzlemedim. Hem niye izleyeyim?

-Al bak yârine. Çok güzel konuşmuş yalnız.

- Hasbunallah ve ni'mel vekil..

- Ni'mel Mevlâ ve nimen nasîr. diye devamını getirdi Rabia gülerek.

.....

- Nerde kalıyorsun? Ne yiyip içiyorsun? Geceleri gözüme uyku girmiyor.

- "Merak etme gayet iyiyim. Sade, mütevazî bir ev tuttum. Komşularım da iyi. Yani iyidi"dedi son cümlesinde sesini kısarak.

- Nasıl yani?

- Geçen ay vefat ettiler ikisi de. Bir kızları kaldı geride.

- Üzüldüm...Hazır yemek yemiyorsun değil mi?

- Yok, sevmem zaten biliyorsun. Arasıra Mert geliyor yemek yapıyor.

-Bunca zaman yerini biliyormuş ama bana söylememiş. Ona çok kızgınım.. Ama sırf bu yüzden affedebilirim onu.

.....

Parka doğru ilerleyince Deva banka oturdu.

-Ben daha fazla yürüyemeyeceğim. Tamam insan yok, tenha dedik ama çok sıcak. Kavruldum resmen, dilim damağıma yapıştı.

- Sen kavrulduysan ben eridim o zaman. Dur şurada büfe var soğuk su alayım.

- Çok iyi olur, hayır dua ederim valla.

Rabia büfeden su almaya gitti. Geri geldiğinde Deva'nın arkasında duran kişiyi görünce ufak çaplı bir şaşkınlık geçirmedi değil. Yanına gidip suyu Deva Ablasına uzattı.

-Deva Abla.. Yiğit Efe.

- Rabia geliyorlar bana ha. Ne Yiğit Efe'ymiş ya hu. Tamam anlayışlı biri olabilir, gittikçe daha iyi biri olduğu gerçeğini de gizleyemem. Ama sabahtan beri Yiğit Efe diye diye beynimin odacıklarına yerleşti sayende.

- Deva Abla.Yiğit Efe burda.

- Yemezler canım. Bu sefer kanmam. Az önce yaptığını unutmadım.

- Ama gerçekten o.

- Kesin öyledir.

- Ama arkanda.

- Hıhım. deyip suyunu içmeye başladı.

- Öhm öhm. dedi Yiğit Efe kedini belli etmek istercesine.

Sesi duyar duymaz içtiği su burnundan gelmişti Deva'nın.Rabia yanına oturdu ve bir süre sırtını sıvazladı. Güldüğünü belli etmemek için büyük çaba sarf ediyordu.

- Yukarı bakarsan geçer dedi Yiğit Efe. Deva istemsizce onun dediğini yaptı ve başını gökyüzüne çevirdi. Yiğit Efe ile göz göze gelince hemen indirdi başını.

- Geçti mi? dedi Rabia.

-Geçti. dedi kuzenine ters ters bakarak.

- Nasılsın Yiğit? dedi Rabia. Aslında Deva'nın yerine soruyordu. Onun soracağı yoktu.

- İyi. Siz nasılsınız?

-Bizde iyiyiz. Bugün çıkalım bir hava alalım dedik işte.

-Hadi kalkalım Rabia.

- Eve mi gidiyorsunuz?

-Evet. Güneşin altında fazla kalmayalım. Sonra geri dönüşü fena oluyor. dedi Rabia.

-Öyle. Ben de eve geçiyordum beraber gidelim.

- Ha söylemeyi unuttum. Annem Mert ile seni akşam yemeğe çağırdı.

- Zahmet etmeseydiniz.

- Valla ben Hümeyra Sultanın mesajını ilettim. Benden çıktı.

- İyi madem.

- Biz buradan sonra ayrılsak mı? dedi Deva mahalleye girince.

- Ayrılmak..derken? dedi Yiğit şaşkınca.

- Komşular yanlış anlamasın diye hani. dedi tane tane Deva.

- Ha sen onu diyorsun. Tamam siz önden gidin ben markete de uğrayacağım zaten.

Yoluna devam ederken mırıldandı Deva.

-Başka neyi diyecektim acaba?

....

Akşam yemekleri hazırlanmış, tatlılar soğuması için buzdolabına konmuş, masa hazırlanmış gençlerin gelmelerini bekliyorlardı.

Kapı zili çalınca Rabia yerinden fırladı.

-Ben bakarım.

Rabia kapıyı açtığında Yiğit Efe ile Mert'in özenle hazırlanmış olduğunu baştan aşağı süzerek çok rahat anlamıştı. Mert elindeki çilek dolu poşeti Rabia'ya uzattı.

- Adettendir.

- Teşekkür ederiz. Buyurun.

Herkes sofraya oturduktan sonra Deva'nın yemek yememesi garip gelmişti.Deva peçeli olduğu için onların yanında yemek yiyemiyordu. O yüzden gençler gelmeden önce bir şeyler atıştırmıştı. Teyzesi Hümeyra Hanım durumu kısaca açıkladıktan sonra yemeğe başladılar. Deva ise yemek servisini yapıyordu.

- Immh her şey çok lezzetli olmuş Hümeyra Teyze ellerine sağlık.

-Afiyet olsun çocuğum.

- Yalnız bunun içinde farklı bir şey var gibi. dedi önündeki tabağı göstererek.

- Reyhan katıyorum, etin ağırlığını alsın diye.

- Ben de katarım. Ama elinizin lezzeti bambaşka beni solladınız şuanda.

Mert'in şenli sözlerine sessizce gülerek karşılık verdi Hümeyra Hanım.

- Senin elinin lezzetini de duyduk.

- Bir ara sizlere özel sofra kurmayı isterim.

- Sağol evlâdım.

....

Yemek faslından sonra çay-tatlı servisine geçtiler.

- Demek seneye gastronomi bölümünü seçeceksin.

- Evet efendim.

- Ailen nerde?

-Onlar Balıkesir'de yaşıyorlar. Yazın yanıma bir iki haftalığına kalmaya geliyorlar işte. Zaten ısrar etsem de durmuyorlar. Onlara sessiz sakin bir ortam lazım.


-Niye? Evin çok mu kalabalık oluyor?

Mert sorulan soruyla afallamıştı.

- Yok.. Hümeyra Teyzeciğim yanlış anladınız. İstanbul çok kalabalık bir şehir ya. Trafiği de dillere destan, o yüzden dedim ben.. dedi heyecanla.

- Anladım.

- Eveet çaylarınızda geldi. dedi Rabia. Sağ baştan çayları ikram ederken ayağı tökezledi bir an. Mert ani bir refleksle tepsinin diğer tarafından tuttu. Neyseki kimsenin üzerine çay dökülmemişti.

- Affedersin. dedi mahcubiyetle Rabia.

-Önemli değil. dedi Mert gözlerini onaylar bir şekilde kapatarak.

....

- Ne gündü ama. dedi Mert yatağa kendini atarak.

- Hümeyra Teyze resmen sorguya çekti seni oğlum. dedi Yiğit Efe keyifle gülerek.

- Aha aha ha diyerek sahte bir gülücükle karşılık verdi arkadaşına.

- Bence bu iyi bir şey.

- Nasıl yani?

- Tahminimce Rabia'dan hoşlandığını anladı. Ve bir anne olarak senin nasıl biri olduğunu anlamaya çalışıyor şuan.

- Belki de.

Yiğit Efe şaşkınca baktı arkadaşına.

- İtiraz etmeyecek misin?

- Yoo. Olan şeyin neyini inkar edeyim.

- Vay bee. Yalnız Hümeyra Teyze gece alemleri yapan birine kız vermeyecek kadar aklı başında biri. Haberin olsun.

- Onu da hallederiz inşaallah. dedi Mert. Yiğit Efe hâlâ şaşkındı. Elinin tersini arkadaşının alnına koydu.

- Ateşin de yok. Yemekler yan etki falan yapmış olmasın.

Mert, Yiğit Efe'nin elini alnından çekerek konuştu.

- Bir şey diyeyim mi?

- De.

- O da benden hoşlanıyor. dedi kısık sesle.

- Peki..onun bundan haberi var mı? diye karşılık verdi Yiğit Efe.

- Bilmem. Yüksek ihtimal yoktur.

- Yat uyu lan. Zevzek zevzek konuşma. dedi gülerek.

******

 

 

Bölüm : 16.02.2025 20:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...