
Kaos
-Biri bana burada neler olduğunu anlatacak mı yoksa hepinizi kapı dışarı mı edeyim?!
Hümeyra Hanım kaosun tam ortasına düşünce ortam iyice gerildi. Herkes birbirinden ayrılmış uslu kedi gibi bir köşeye çekilmişti.
- Aşk olsun ama teyze..
- Sen sus. dedi Deva kardeşine.
-Gerizekalı bu durumda bile böyle gevşek gevşek konuşuyor ya ağzının ortasına bir tane vurasım geliyor. diye fısıldadı içinden Rabia.
- Ben içeri girdiğimde bu serseri kılıklı herif Deva'yı tartaklıyordu. dedi Yiğit Efe. O da burnundan soluyordu.
- Kimsin ya sen, kimsin de bana serseri diyorsun?!
Olay büyümeden el atmalıydı Deva.
- Ben anlatayım teyzeciğim. Siz pazara gittikten sonra bu geldi.
- Benim bir adım var yalnız.
Deva göz devirmemek için kendini zor tutuyordu.
- Neyse işte, annemle babamı görmeye gelmiş(!) Bunca seneden sonra evlat olduğunu hatırlamış.
- Üzüldüğümü belli etmiyorum diye neden bu kadar üzerime geliyorsunuz? Bende insanım, benim de duygularım var!
- Şimdi mi geldi aklına duyguların olduğu?!
- Yeter! Didişip durmayın.
- Sonrası Yiğit Efe'nin anlattığı gibi. Şok olduğu için ne yapacağını şaşırdı.
- Yiğit Efe, Mert.. evladım siz gidebilirsiniz. Bundan sonraki mesele ailevi.
- Peki Hümeyra Teyze.
Yiğit Efe ve Mert gittikten sonra Hümeyra Hanım bakışlarını yeğenlerine çevirdi. Biraz sakinleşip öyle konuşması gerekiyordu. Ortam bir süre sessizleşti. Mus'ab duyduklarını sindirmeye çalışıyor ama bir türlü şu ana anlam veremiyordu.
- Teyze.. bu doğru mu? Annemle babam..
- Maalesef doğru.
- Nasıl olmuş? Yani kurtarılma şansları yok muydu?
- Kaza yaptıklarında durumları çok ağırmış zaten. Hastaneye gidene kadar babanın kalbi durmuş. Hayata döndürmeye çalışmışlar ama nafile. Annen de ameliyathanede son nefesini vermiş. Ablanın hafızlık icazet gününde öğrendik. Dünya başımıza yıkıldı, bizde inanamadık. Ama takdiri ilâhî..olacak ile öleceğe çare yok derler.
Hümeyra Hanım olanları anlatırken Deva o günü tekrar yaşıyormuş gibi hüngür hüngür ağlamaya başladı. Rabia ise Deva'yı teselli edebilmek için omuzlarını sımsıkı tuttu, o da gözyaşlarını saklamaya çalışıyordu. Mus'ab ise yıllardır bastırmış olduğu duygularını bugün serbest bırakmaya karar vermişti. Anne babasının odasına girip kapıyı kapattı ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Belki de bunca senenin pişmanlığı ya da anne babasından ayrı kalmanın acısıydı bu içindeki bitmek bilmeyen sızı.
...
- Deva ilaçlarını içmen lazım kızım. Bu sıralar yine aksattık. Nöbet geçirmeden iç evlâdım.
Deva bu sefer hiç itiraz etmeden teyzesinin elindeki ilaçları alıp içti. Bu sefer üzmek istemiyordu onu.
- Sağol teyzeciğim, Mus'ab nerde?
- Annenlerin odasında hâlâ, ağlamaktan olduğu yerde uyuyakalmış.
- Bunca senedir nerdeydi aklı acaba?
- Öyle deme. Her ne kadar hatalı olsa da o da bir evlat.
- Evlat olduğu şimdi mi aklına gelmiş?!
- Canım benim..biliyorum kardeşine çok kızgınsın. Hatta kırgınsın. Sende haklısın ama bunca sene neler yaşadı hiçbirini bilmiyoruz. Belki bir sürü zorluk yaşadı. Belki geri dönmek istedi ama dönemedi.
- Geri dönmek isteseydi dönerdi teyze. O istediği şeyi elde edene kadar uğraşır.
- Güzel kızım..siz kardeşsiniz evlâdım. Eminim bu zamana kadar nerede olduğunu bile merak ediyorsundur. Belki de zamana ihtiyacınız var.
- Bilmiyorum belki de..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 698 Okunma |
213 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |