
Bir ekmek meselesi
Sabahın erken saatlerinde yola koyulmuştu Hümeyra Hanım. Gece boyunca neler olduğunu düşünmekten gözüne uyku girmemişti. Mahalleye yaklaştığında otobüsten inip yeğeninin evine doğru yürümeye başladı. Aklında binbir türlü şey dolanıp duruyordu.
Apartmanın kapısından içeri girerken Mert'le karşılaştı.
- Hayırlı sabahlar Hümeyra Teyze. diye şakıdı Mert.
- Hayırlı sabahlar evladım.
- Markete gidiyorum istediğiniz bir şey var mı?
- Yok evladım sağol. Aa..ya da var, gelirken 3 tane ekmek alır mısın? dedi Hümeyra Hanım çantasından para çıkartırken.
- Hemen efendim ama şu parayı geri koysanız çantanıza. 3 tane ekmeğin lafı mı olur.
- Eh iyi madem, akşama yemeğe bize gelin. Ödeşmiş oluruz.
- Aramızda kalsın annemin yerini aratmıyorsunuz. diye fısıldadı Mert.
- Haa annem demişken bu hafta annemler gelecek. Sizinle tanışmasını çok isterim. Bir akşam ayarlayalım.
- Bakarız. Hadi ben çıkıyorum yukarı.
Hümeyra Hanım hızlı adımlarla yukarı çıktı. Anahtarı çevirip içeri girdiğinde odalarını dolaştı. Henüz uyanmadıklarını görünce feracesini çıkartıp, ellerini yıkayıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdi.
Yarım saat sonra Rabia mutfaktaki tıkırtıya uyanmıştı bile. Deva Ablasının ilaçların etkisinden uykusu ağırlaşmıştı. Mus'ab'ın doğuştan ağırdı zaten uykusu.
Lavaboda abdestini alıp örtüsünü takıp annesinin yanına gitti.
- Anneciğim, hoşgeldin.
Annesi Hümeyra Hanım kızının yüzünü süzdükten sonra dudağına bir tebessüm yerleşti. Sımsıkı sarıldı kızına.
- Hoşbuldum güzel yavrum. Allah'ım mübarek eylesin.
Hümeyra Hanım'ın gözleri doldu.
- O kadar sevindim ki. Yüzün güzelleşmiş resmen.
Rabia annesinden ayrılıp yüzüne baktı.
- Birincisi niye ağlıyorsun? İkincisi ne yani ben güzel değil miydim?
- Duygulandım annem. Hem sen normalde de güzelsin ama tesettür seni nurlandırmış sanki.
- Diyorsun?
- Diyorum.
- Eh inanayım bari.
- Yavrucuğum, dün neler oldu?
Rabia'nın yüzündeki tebessümün yerini hüzün almıştı. Dün babasıyla yaşadığı tartışmayı başından sonuna kadar anlattı.
- Ah Timur ah! Bir rahat durmuyor bu adam.
- Deva Ablam ben tembihlemeden kendisi kimseye anlatmayacağına dair söz verdi.
- Biliyorum söylemez zaten ama keşke öğrenmeseydi.
- Keşke.
- Mus'ab n'apıyor? Sıkıntı çıkardı mı hiç?
- Yok, çok acayip bir şekilde sessizce yaşamını sürdürüyor. Bana bile bulaşmıyor.
- Aman maşaallah diyelim de iki dakika sonra birbirinizi yemeyin. Sen ekmekleri doğra ben şu inatçı keçileri uyandırayım.
- Ekmek yok ki. dediği sırada kapı çaldı.
- Ekmekler geldi. Feraceni giy de al.
- Tamam.
Rabia feracesini giyip başörtüsünü düzeltip kapıyı açtı. Karşısında Mert'i görünce afalladı. Ancak Mert daha şaşkındı. Çünkü Rabia'yı ilk defa tesettürlü görüyordu.
- Şey..ben ekmekçiden ekmek almıştım size.
Rabia Mert'in şapşallığını görünce kendi şaşkınlığını unutmuştu bile. Yanağının içini ısırarak gülmesini engellemeye çalıştı.
- Teşekkür ederim.
- Rica etsem, off ne diyorum ben ya.
- Ben ekmekleri alayım mı artık?
- Ha tabii, evet ekmekler. dedi heyecanla.
Rabia ekmekleri aldıktan sonra kapıyı kapatıp mutfağa yöneldi. Deva çoktan uyanmış, masaya kahvaltılıkları taşıyordu.
- Hayırlı sabahlar.
- Hayırlı sabahlar.
- Mus'ab uyanmadı mı daha?
- Teyzem hâlâ mücadelesine devam ediyor.
- Terliği bir fırlatacaksın o zaman kalkıyor mu kalkmıyor mu gör bakalım.
- Amaan. Teyze bırak yemezse yemesin ya.
Mus'ab, ablasının sözlerini duyar duymaz yataktan hızlıca kalktı.
- Geliyorum teyze. deyip lavaboya girdi. Yüzünü yıkayıp kahvaltı masasına geçti.
Kahvaltı masasındaki ölüm sessizliğini Mus'ab bozdu. Çayını yudumlayarak ağzındaki lokmayı bitirmeye çalıştı.
- Ben.. size bir şey söylemek istiyorum. Neredeyse bir haftadır iş ilanlarına bakıyorum. Bugün birkaç tanesiyle görüşmelerim olacak. Evde boş boş oturmak canımı sıkıyor.
Deva'nın gözleri doldu. Kardeşine teselli edecek bir şeyler söylemek istiyordu ama boğazındaki düğüm izin vermiyordu buna. Bir kez daha kendini toparlamaya çalıştı, bir kez daha yutkundu.
- İş falan bakma, yeni beladan sıyrıldın. Hem lise diploması olmayanı kasiyer bile yapmıyorlar.
- Liseyi açıktan bitireceğim. O zamana kadar beni idare edecek bir yer bulurum.
- Başını belaya sokacak işlerden uzak dur. Ben senden başka bir şey istemiyorum.
Mus'ab daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Konuyu değiştirmek için kuzeni Rabia'ya sataşmayı düşündü.
- Tuzluğu ver şuradan. dedi Mus'ab kuzenine hitaben.
- Verir misin?
- Ne diyorsun sabah sabah ya?
- Güzelce söylersen veririm diyorum.
Mus'ab yerinden kalkıp Rabia'nın önündeki tuzluğu yüzüne sabit bir yüz ifadesiyle bakarak aldı ve yerine oturdu.
- Hödük diye fısıldadı Rabia.
Mus'ab da ön dişlerini çıkartıp gözlerini şaşı yaparak kuzenine karşılık verdi.
- Çocuklar size bir şey söylemem gerek. deyince Hümeyra Hanım, üçünün de bakışları kendisine çevrildi.
- Rabia bir süreliğine burada kalsa?
- Bunu sorman bile kırıcı teyzeciğim. Sizin ikinci eviniz burası. deyip teyzesinin elini kavradı Deva.
- Bir sıkıntı mı var teyze? dedi Mus'ab masaya dirseklerini dayayarak.
- Yok yani şimdilik bir sıkıntı yok.
- Şimdilik derken?
- Ay sanki bir sorun olsa çözebileceksin. Hem sanane.
- Bir laf söyledik bin ah işittik, iyi mi. Bir şey sormadım farz et. Şuan seninle tartışarak kıymetli vaktimi boşa harcamayacağım tamam mı? diyerek kahvaltı masasından kalkıp ellerini yıkayıp kapıya yöneldi.
- Gören de gece gündüz çalışmış kendi işinin patronu olmuş sanar. Havalara bak. diye söylendi Rabia.
- Şşt Rabia! diyerek dürttü Hümeyra Hanım kızını.
- O günlerde gelecek. Ve sen benden özür dileyeceksin, hatta yalvaracaksın bana.
- O gün gelince hatırlat da güleyim, tam gülemedim.
Mus'ab gittikten sonra Rabia çatalı eline alıp havaya kaldırdı.
- Bir gün cinayet işlememe sebep olacak bu çocuk! Demedi demeyin.
- Bende hata evladım bende hata. Önce maşaallah demem lazımdı.
- Aman boşverin Mus'ab işte.
- Aaa! Ben söylemeyi unuttum.
- N'oldu?
- Neyi söylemeyi unuttun?
- Akşam Mert'le Yiğit'i yemeğe davet ettim.
- Sevgili anneciğim, farkında mısın bilmem ama burası Deva Ablamın evi. Niye habersiz misafir çağırıyorsun?
- Sabah kapıda Mert'le karşılaştım, ekmeklerin parasını ödetmedi, bende yemeğe çağırayım dedim.Sorun olacaksa iptal edelim.
- Yok teyzeciğim, sorun olmaz. Gelsinler. dedi durgun bir şekilde.
- Devacığım, canını sıktıysam özür dilerim. Rahat edemeyeceksen söyleyelim, gelmesinler.
- Ben, yüzyüze gelirsek yine bir olay çıkacak gibi hissediyorum. Yoksa senin misafir çağırmanda bir sıkıntı yok teyzeciğim.
- Nereye kadar kaçacaksın ki yavrucuğum? Haliniz ortada. Ne zamana kadar yüzleşmeyeceksin?
Deva'nın gözleri doldu. Teyzesi doğru söylüyordu. Ne zamana kadar kaçacaktı bu gerçeklerden. Kahvaltı masasından kalkıp önündeki boş, kirli tabağını ve bardağını aldı.
- Ben.. mutfağı toparlayayım. dedikten sonra hızlıca mutfağa geçti.
*****
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 698 Okunma |
213 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |