
KEYİFLİ OKUMALAR!!
HEYYH DURRR BELEŞE BÖLÜM YOK OY AT BAKİM... AFERİN ŞİMDİ BÖLÜMİ OKUYABİLİRSİN EHHEHE
Barışla yaptığımız kısa yolculuktan sonra
deniz kenarında olan ferah bir mekana gelmiştik.
Restorana gidiş yolu taşlıydı ve ayağımdaki topuklular bu yolu yürümeme hiç yardımcı olmuyordu.
Barış topulularımla rahat olmadığımı görmüştü fakat bir şey yapamamıştı.
Kısa süre sonra restoranın içine girdiğimizde vücudumuz sımsıcak bir havayla doldu.
Restoranın iç dizaynı çok güzeldi neredeyse her taraf camdı. Camlardan, şehrin güzel manzarası gözüküyordu. Duvarlarda çeşitli tablolar vardı.
Ben etrafı incelerken yandan Barış’ın sesini duydum.
“Bizim masa dışarıda. Bizimkiler orada bekliyor.” dedi.
Kafamı salladım ve Barışla masaya dığru adımlamaya başladık. Barış’ın beni hangi masaya götürdüğünü gördüğümde gözlerim koskocaman açıldı.
Masa deniz kenarındaydı ve şehrin manzarası gözüküyordu. Masanın hemen yanında deniz ve üzerinde bembeyaz bir masa örtüsü vardı. Masa örtüsünün üzerinde; şarap bardakları,çeşitli yemekler,güzel bir çiçek…
Barışla masanın yanına vardığımızda masadakiler gözlerini bize çevirdi ve çoğu Barış’ı görünce, “Biraderim,kardeşim hoş geldin.” demeye başladı.
Barışla boş gördüğümüz karşı karşıya iki sandalyeye oturduğumuzda şehrin manzarası beni etkilemişti. Çok güzel duruyordu.
“Eeee napıyorsunuz…” diye başlattı sohbeti Mete.
1 saat sonra
Masadakilerle yemek yerken o kadaf çok konuşmuştuk ki gerçekten hepsi çok kafa dengi insanlardı.
Dağhan diye bir çocuk bir anda ortaya bir fikir attı.
“DENİZE GİRELİM.” diye kollarını masaya bastırarak konuştu.
İsminin Deniz olduğunu hatırladığım çocuk Dağhan’a öyle bir bakıl attı ki…
“Ne diyorsun Dağhancım?” dedi sevecen olmaya çalışan ama asla olmayan sesiyle.
Dağhan, Deniz’i görüdüğü anda kahkaha atmaya başladı.
10 dakika sonra
Herkes Denize girmek için hazırlanıyordu.
Üzerindeki gömleğim düğmelerini açan Barış’a bakarak, “Deniz’e mi gireceksiniz gerçekten?” dedim Barış ve arkadaşlarına bakarak.
“Evet. Sen girmeyecek misin?” diye sordu Barış bana bakarak.
“Yani… Bilmiyorum. Girebilirim de girmeyebilirim de.”
Birkaç saniye sonra isminin Mete olduğunu öğrendiğim çocuktan başlayarak neredeyse herkes denize koşmaya başlamıştı.
Barış’a dönüp, “Sende girsene.” dedim.
“Ben…” dedi ve cümlesini tamamlamadan bana doğru yaklaştı, elimdeki topukluları yere bıraktı ve aniden kendimi Barış’ın omzuna atılmışl bir şekilde buldum.
“BARIŞ NAPIYORSUN!? İNDİR BENİ HEMEN!” diye bağırdım fakat Barış hiç oralı olmamıştı.
“BARRIIIIIŞŞŞŞŞŞŞ!!!” dedim ve dedikten 1 saniye sonra kendimi suyun içinde buldum.
BENİ DENİZE ATMIŞTI
***
Bu arada şu restoranın fotosunu buldum ama koyamıyom o yüzdn oyle bye
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |