4. Bölüm

4. Bölüm

ZeyZey
zeyzey26

UMAY 6 YAŞINDA

 

Kapının önünde oturmuş annem ile babamın kavgasının bitmesini bekliyordum babamın sesi beni çok korkuturdu sırf korkumdan ağlardım bu seferde ağlıyorum diye kızardı. Kulaklarımı duymamak için tıkamıştım ama sesi o kadar şiddetliydi ki kapının önünden geçen insanlar bizim eve doğru bakıp kendi aralarında konuşuyorlardı.Ağlamaktan gözlerim şişecekti yine canavar gibi gezecektim ama kendimi tutamıyordum Fatih beni o halde gördüğünde koca gözlü canavar olmuşsun derdi kırılan eşyaların sesi beni daha çok korkutmuştu ve ağlamam şiddetlenmişti, Feraye yanıma yeni bebeği ile koşup geldi beni oyun oynamak için mahalledeki kızların yanına götürmek istedi ama annemi tek bırakıyormuşum hissi oyun bile oynatmazdı yanında değildim babamın bağırışlarını susturamıyordum ama kapı önü nöbetimi de bırakamıyordum.kapıya atılıp kırılan birşeyin sesi daha da korkmamıza sebep olunca uzaklaşma kararı aldık ne kadar istemesemde Ferayenin korkmasını istemiyordum çünkü onun babası öyle değildi ona hiç bağırıp kızmaz onu hep omzunda taşırdı ben ise o ve babasına hep kıskanarak bakardım benim babam beni kucağına bile almamıştı babaya sarılmanın hissini hiç tatmadım hayatımda.Feraye ile mahalleli kızların yanına gittiğimizde bebekleri ile oynuyorlardı benim bebeğim eski diye beni hiç yanlarına almak istemezlerdi Feraye ile usulca yanlarına yaklaşıp oynamak istediğimizi söyledik ama İlayda Ferayeye izin versede bana izin vememişti küçük yaşlardaki küçük gururum bunu yedirememiş ve İlayda ile kavga etmeye başlamıştım beni yalnız bırakmayan arkadaşımda kavgaya dahil olmuştu ben ilaydanın saçını çekerken Ferayede Aslının kolunu ısırmaya çalışıyordu küçük kavgamız alevlenmişti, bizi kurtaran her zamanki gibi Fatih ve Selim abi olmuştu.Selim abi Fatihin en yakın arkadaşıydı çocukluklarından beri sadece birbirleri ile oynarlardı bizimlede arada oynarlar ve arkamızı toplarlardı çünkü Feraye ve ben mahallenin yaramaz ikilisiydik aslında sorun bizde değildi sorun bizi oyununa almak istemeyenlerdeydi.Fatih benim belimden Selim abide Ferayenin belinden tuttuğu gibi bizi oradan uzaklaştırdılar. ikisi de bize kızgındı Fatih bunu dile getiren ilk kişi oldu.

- ya bir bıkmadınız şu kızlarla kavga etmeye bu sefer niye kavga ettiniz. Feraye kavgada haklı olduğumuza tamamen inanarak açıklamada bulundu.

- ya abi Umayın bebeği yok diye oyuna almıyorlar benim bebeğimide beğenmediler.

- sizde bir daha oynamayın onlarla ozaman. demişti Selim abi

- ama oyun oynamak bizimde hakkımız Selim abi ,bizim kapımızın önünde oynuyorlar hep bizi sinirlendirmek için bilerek yapıyorlar. Savunmam kendimce gayet makuldü hem bizi oyunlarına almayıp hemde bizim kapımızın önünde oynayamazlardı.

- kız sen Selime abi diyip duruyorsunda bana niye abi demiyorsun bakayım. benim için herkes abi olabilirdi ama Fatih olamazdı ona abi demek istemiyordum çünkü o benim vazgeçilmezler listemdeydi mesela onu görmediğim gün uyuyamazdım, ben ağladıysam ' anne' diye ağlamaz 'Fatih' diye ağlardım, düştüğümde gelir annemden önce o pansuman yapardı, okuldan almaya o gelirdi ilk söylediğim kelime bile Fatihken ben ona nasıl abi diyebilirdim bana herşeyi de ama abi de deme Fatih. elimi belime koyarak üstünlüğümü ona göstermeye çalışarak konuştum.

- sen abi değilsin bi kere

- abinim ben senin.

- DEĞİLSİN. çığlık atarak söylediklerim ile ona küsmüş ve hızlı bir şekilde yanlarından ayrıldım hızlı hızlı yürürken Fatih arkamdan gelerek yavaş yürümem konusunda uyarıyordu ben ne zaman kalbim için yanlış birşey yapsam Fatih beni uyarırdı.onu dinlemediğimi görünce.

- durursan sana Pamuk şekeri alırım. dedikleri durmam için yeterliydi tabiki de pamuk şekeri benim onadan sonraki ikinci kırmızı çizgimdi asla dayanamaz ve kimse ile de paylaşamazdım.

tabi hemen dönmedim affetmek kolay değildi sonuçta, ona dönmeden durmuş kollarımı birleştirmiş ve tek ayağımı hızlı hızlı yere vuruyordum.Fatih bıkkın sesi ile devam etti işte bekleğim ikinci teklifte gelmişti.

- tamam başımın belası yüzüklü şekerde alırım.

sevinçten zıplayarak ona doğru döndüm ve hemen Fatihin koluna girip bakkala doğru çekiştirmeye başladım

- hadi Faith hadi bitmeden gidelim.

yüzüklü şekerler bu ara çok popüler olduğu için bizim mahalledeki bakkalda bitiyordu bana hep Fatih bulur getirirdi. beraber bakkal niyazi amcaya gidip ganimetlerimi alıp dönüş yoluna girdik pamuk şekerimi iştahla yerken Fatih söylenmeye başlamıştı.

- birgün pamuk şekeri olarak devam edeceksin hayatına bu kadar çok yersen. bense o kadar mutluydum ki hiç bir kötü söz beni mutsuz edemezdi şuan. Halbuki yarım saat önce dünanın en mutsuz kızıydım şimdi ise Fatih sayesinde en mutlu kızıyım. Feraye ile Selim abiyi bıraktığımız yere döndüğümüzde onları yine kavga ederken bulduk her yanyana geldiklerinde kavga ederlerdi artık onlar için bir rutin olmuştu bu durum.Fatih aralarına girdi ve neden kavga ettiklerini sordu.

- abi bu elbise sana hiç yakışmamış dedi çirkin olmuşsun giyme bir daha dedi çirkin mi olmuşum.

Ferayenin en büyük takıntılarından biri de kıyafetleriydi giyinmeyi ve süslenmeyi severdi onu birtek Selim abi çirkin bulur her gördüğü yerde sıkıştırıp ağlatırdı.

- sende alışamadın mı Selimin hareketlerine seni kızdırmak için söylüyor işte.

- yoo çirkin olmuş baya. sinirden yüzü kızaran feraye hiddetle konuştu.

- hiçte bile Batuhan çok güzel olmuşssun dedi bir kere. çok yakışmış bana bu elbise. söyledklerini kulağı duyduğunda dudağını ısırmaya başladı ama iş işten çoktan geçmişti.

iki erkekte aynı anda kızarak konuştular.

- kim bu Batuhan.

biz iki kız bu durumda yapmamız gerekeni tabi ki bilerek bir birbirimize baktık ve işareti aldığımız gibi kaçmaya başladık bu sefer biz kaçıyorduk onlar kovalıyordu Allahtan pamuk şekerim bitmişti yoksa onunla koşmam mümkün değildi...

 

 

 

Odamda oturmuş kaçıncıya ofladığımı bilmeyerek bilgisayar elimde gçemiş notlarıma bakıyordum notlarım hala duruyordu sonuçta bir sınıf birincisi olmak bunu gerektirirdi.Kavganın üstünden üç gün geçmişti Necla teyze de Necdet amca da daha iyilerdi üzüntü onları çok sarsmıştı. o gece devamlı olarak Necla teyzeyi kontrol etmiştim ama birşey olmamıştı şükür.Feraye hala sinirliydi hala İlaydayı bir kaşık suda boğası vardı. Ada ise ogünden beri beni daha çok arar olmuştu benimle uyumak istiyor benimle oynamak istiyordu annesinin yokluğu sanırım onu da etkilemişti. İlayda ise o günden sonra sesi çıkmamıştı çocuğu için bile aramamış veya gelmemişti.halbu ki o akşam elimden almak için oldukça istekli görünüyordu.Anlam veremiyordum ne olursa olsun çocuğu olmadan nasıl günü geçirebiliyordu Allah muhafaza ben böyle bir durumda olsam nefes bile alamazmışım gibi geliyordu. halbu ki gelip çocuğunu almak istese kimse onu çocuğundan ayırmazdı çünkü öyle insanlar yoktu karşısında.Fatih ise, onu bilmiyordum çünkü o günden beridir görmüyordum o gece söylediklerinden sonra hiçbirşey demeden odadan ayrılmış bir daha da gitmemiştim Ada yada fatih bakmıştı. bazen öyle şeyler yapardı ki kalbimi hoplatır tamam derdim o da birşeyler hissediyor bana karşı ama bazende o kadar soğuk ve uzak davranırdı ki şaşırır kalır ne düşüneceği mi ne yapacağımı bilemezdim kalbim allak bullak olurdu. ama şimdi tekrar bunlara izin veremezdim aynı şeyleri yaşayacak gücümde inancımda yoktu artık, ki zaten o artık benim için imkansızdı her ne kadar o geceden sonra boşanma kararı almış olsa bile. tabi bu haberden henüz İlaydanın haberi yoktu onunla sakin bir zamanda konuşamk istiyormuş tekrar olay çıksın istemiyordu sanırım. ben bu istihbaratı hem annemden hemde Ferayeden aldım Ferayeye göre geç kalınmış bir karardı annem göre ise ' olan çocuğa olacaktı' peki böylede olan çocuğa olmuyor muydu ne olursa olsun olan hep çocuklara oluyordu anne babaların yanlış kararlarının bedelini çocuklar ödüyordu eğer mutsuz bir evliliğin içinde büyümektense ayrı mutlu olan iki ebeven ile büyümek daha sağlıklıydı. Ada içinde bu süreç inşallah güzel geçerdi onu çok seven kocaman bir ailesi vardı yanlız kalmayacağından emindim şimdi de ilerde yaşı büyüdüğü zamanda. insanın arkasında seven ve destekleyen bir ailesinin olması ne kadar güzel ve güven verici bir duyguydu.kara kara düşüncelerimden ayıran bilgisayarıma gelen bildirimdi e-mailime gelmişti hemen açıp okumaya başladım ve her okuduğumda gözşerim dahada açılıyordu doğruluğunu tespit etmek için iki defa okudum ve evet başvurduğum hastanelerden biri hatta benim eve yakın diye istediğim hastane dönüş sağlamıştı görüşmek için yarın çağırıyorlardı sevinçle ayağa kalmış ve çığlık atmıştım koşarak anneme söylemek için odadan çıktığımda evde olmadığını görünce hemen bahçeye çıktım ve Necla teyze ile kamelyada oturduğunu gördüm anneme seviçle koştuğumda annemi istemeden de olsa korkutmuştum.

- kızım Allah aşkına şu ani tepkilerin beni bir gün kalpten götürecek ne oldu sakin ol.

annemin yanaklarından öptüm kocaman ve mutlu haberi verdim annemde Necla teyzede çok sevindiler tebrik ettiler beni.sesim tüm mahalleyi inlettiği için Feraye kucağında ada ile söylenerek bizim bahçeye girdi.

- Allah aşkına inlettin mahalleyi kızım ya ne oldu Ada bile merak etti dimi halam.

Adayı hemen kucağıma aldım gıdık özlenmişti sonuçta hemen koklayarak öptüm sevinçten onu güldürmek için dönmeye başladım hoşuna gidiyordu ama tabi bunu bahçe gibi engebeli bir alanda yapmak mantıklı değildi ayağım takıldı Ada ile yeri boyluyorduk ki belimden ve kolumdan biri tuttu ve bizi kurtardı, kucağımda Ada ile beni kurtaran kişinin kollarındaydık, kafamı kadırmam ile kim olduğunu görmem bir oldu.

Üniforma , Fatih, yani üniformalı Fatih. bu ikili kombo nutkumun tutulmasına sebep oldu düşme korkusunun vermiş olduğu şokda tabi, arkamdan belime sarılmış bir elide Adanın sırtındaydı bizi kurtarmıştı eğer o olmasaydı şimdi yerdeydik.kendime gelip hemen toparlandım annemin azarı da gecikmedi tabi.

- Umay dikkat etsene kızım çocuk kucağında dönme diye kaçkere söyledim.

- tamam anne düşmedim işte sevinçten şey oldu.

fatih de meraklılar kervanına katılıp sordu.

- hayırdır ne oldu.

- iş görüşmesi için çağırmışlar Umayı. cevabını annem verdi. Fatih de Ferayede tebrik ettiler beni şimdi.

Fatihi üniforma ile görmeyeli uzun zaman olmuştu hayallerini gerçekleştirmiş gemi kaptanı olmuştu arada uzak göreve çıkardı onu ilk üniforma ile denizcilik lisesine başladığında görmüştüm ve sanırım ozamanda şuanki gibi hayran kalmıştım, üniforma içerisindeki görüntü gerçekten güzeldi yapılı vücudu ile şahane görüntü sunuyordu insana üniformanın yakıştığı nadir insanlardandı bence yada bana öyle geliyordu. sanırım sefere çıkacaktı o yüzden böyle giyinmiş olmalı ki benim merak ettiğim soruyu da çok geçmeden annesi sordu.

- işe mi gidiyorsun oğlum.

- evet anne üç gün yokum dikkat edin eğer birşey olursa haber verin tamam mı.

- tamam oğlum merak etme sen.

birşey olursadan kastı sanırım İlaydaydı o günki yorgun ve yıpranmış görüntüsü gözlerimden gitmiyordu bir ilişki bir inanı ne kadar yıpratabilirse o kadar yıpranmış görünüyordu Fatih. o nedenle artık sorun çıksın istememesi ve boşanma kararını henüz İlayda ile paylaşmış olamamasını anlıyordum sanırım, bu kararı gelince sakin kafa ile vermek istedi.gitmek için hareketlendiğinde ilk annesini öptü sonrasında benim yanıma doğru geldiğinde kalbim kulaklarımdan çıkacak gibi atıyordu Ada benim kucağımda olduğu için kucağımdan almadan kızını gözlerimin içine bakarak öptü neden böyle birşey yapmıştı bilmiyorum ama br süre öyle kaldı gözlerini üzerimden çekmedi enson kızını koklayıp ayrıldı sonra Selam verip gitti arkasında kulaklarına kadar kızarmış bir ben bırakarak gitti. Ada arkasından 'baba baba' diye tutturunca onun ilgisini dağıtmak için Feraye ile ilgisini dağıtmaya çalıştık. Ferayenin zoru ile kahve de içtikten sonra evlere dağılmıştık odama çıkıp yarın ne giyeceğim hakkında dolabımın önünde düşünmeye başladım ilk elime bir elbise almıştım ama içime sinmedi ve kenara koydum başta bir takım aldım oda içime sinmeyince karakara düşündüm benim iş görüşmesi için uygun düzgün bir kıyafetim yoktu ama aklıma dahiyane bir fikir geldi ve elime telefonu alıp Ferayeyi aradım.

- Kırmızı alarm.

- koş bekliyorum.

bu bizim aramızda bir tür kod gibiydi kimin acil yardıma ihtiyacı olsa bu kelimeyi söyler ve diğerimiz sorgusuz kabul ederdi bu aramızdaki kardeşlik bağını seviyordum Feraye den başka böyle bağlandığım kimse olmadı Üniversite de arkadaşlarım olmuştu ama Feraye gibi karşılıksız arkadaşlık yapan yoktu. telefonumu da yanıma alıp hemen ferayelere gtimek üzere aşağı indim annem kapıda babamı karşılıyordu babam işten gelmişti anneme dönüp ben ferayelere gidiyorum işimiz var dedim tabi ki yemek saati olduğu için annem biraz itiraz etsede hemen geleceğimi söyledim babamın kötü bakışlarına maruz kalmadan çıktım ve karşı apartmana girdim.kapıyı Necla teyze açtı ona selam verip hemen Ferayenin odasına geçtim beni görünce yatağından kalktı.

- hayırdır ne oldu.

- benim yarın için giyecek birşeyim yok da sende vardır dedim hem sen anlarsın bu işlerden.

Feraye giyinmeyi süslenmeyi çok severdi küçüklüğünden beri o yüzden en mantıklı seçimler ondan çıkabilirdi bana kalsa tişört pantolon gidebilirdim.

- bende başka birşey oldu sandım.

- ne olabilir başka yarın benim iş görüşmem var yardım et bana lütfen.

- tamam tamam hadi gel.

birlikte dolaba yöneldik ve Ferayenin çıkardığı bir kaç parça kıyafeti denemeye başladım yaklaşık yirmi dakikanın sonunda bir dar kumaş pantolon ve salaş bir gölekte karar kıldık. gitmek için ayaklandığımda ise Feraye yemeğe kalmam için ısrar etse de başka zaman diyip necla teyze ile de vedalaştıktan sonra eve geçtim. eve geçtiğimde annem sofrayı topluyordu bir yandan da ağladığını fark ettim, ne olduğunu tahmin etsem de ne olduğunu sordum.

- anne neden ağlıyorsun ne oldu hayırdır.

- yok ağlamıyorum annecim.

- anne bal gibi ağlıyorsun işte burnun kırmızı bir kere babam mı birşey yaptı nerede o.

- dur kızım yok birşey dedim ya her anne baba arasında olur böyle şeyler.

- anne yeter ama artık sizinki her anne babalarınkinden farklı kabul et artık ne oldu ne yaptı yine söylesene.

elindeki bezi alıp masaya oturdu gözyaşları daha çok akmaya başlayınca kıyamayım gittim yanına sarıldım annemi her böyle gördüğümde babama olan nefretim daha da büyüyordu. anlatmaya başladı.

- yani çok birşey istemiyorum ki ben şu hayatta mutlu olalım istiyorum her eş gibi bende ilgi görmek önemsendiğimi hissetmek isitiyorum yürüyüş yapalım bugün dedim başbaşa. çok mu birşey istedim ki yok neymiş efendim ' saçma saçma icatlar çıkarmıyacakmışım çok istiyorsam kendim gidecekmişim benimle uğraşamazmış.' off ne bilim işte alındım biraz ondan oldu ama her zamanki baban işte alıştım ben sen merak etme.

bir kadını en mutlu eden şey eşinden gördüğü ilgidir sevildiğini hissetmek kadını iyileştirir. bir yerde okumuştum kadınları çiçeklere benzetiyordu bir çiçeğe ilgi gösterir ona suuyunu vitaminini verirseniz o çiçek tomurcuklanır dallanır budaklanır diyordu ama ilglenmezsenizde solup gider. işte annemde solmuş bir çiçek gibi günden güne gözlerimin önünde eriyordu ama ben birşey yapamıyordum.annemi mutsuz görmek beni kahrediyordu hemen ayaklandım ve kapıya doğru giderken kolumdan annem tuttu.

- dur kızım nereye dellenme hemen.

- yok birşey anne sen bekle geleceğim ben hemen.

annemin elinden kurtulup dışarı çıktım arkamdan ne kadar söylense de dur desede dinlemedim babam ile konuşmam lazımdı artık dayanamıyordum kahveye hızlı hızlı yürürüdüm nefes nefese kalmıştım kahvenin camındaan baktığımda babamı göremedim kahveci çocuk ile gözgöze geldiğimizde elimle gel işareti yaptım.çocuk yanıma gelince de babamı sordum.

- Alican babam geldi mi göremedim burda olması lazımdı.

- yok abla gelmedi hiç görmedim de.

- tamam kolay gelsin sana .

Kahveye gelmediyse nereye gitmişti bu adam kahvenin önünde düşünürken bir ses ile irkildim.

- kız pıtırcık sen misin. elim kalbime gitti o kadar korktum ki sese döndüğümde ise kim olduğunu gördüm.

- Selim abii.

O kadar şaşırdım ki çünkü kendisi benden de önce mahalleden ayrılmıştı uzun zamandırda gelmiyor diye biliyorum.

- benim ya

- ayy o kadar şaırdım ki kusura bakma. hemen sarıldım çünkü kendilerini özlemiştim çok kafa dengi bir insandı yeri gelir yaşı büyük olmasına rağmen çok güzel arkadaşlık ederdi bize Fatih ile çok yakınlardı ve aynı yaşıtlardı.İzmire taşındığından beri hiç konuşmamıştık üniveraitesini izmirde okumuş sonra da bir daha gelmemişti.

- seni buralarda görmek ne büyük şans ab, hayırdır ziyarete mi geldin.

- yok temelli geldim.

Sanırım kürkçü dükkanına geri dönmek tabirini tüm mahalle olarak üstleniyorduk hepimiin dönesi tutmuştu.

- ciddi misin bu sene herkesin mahalleye dönesi tuttu herhalde.

- başka kim döndü ki.

- ee ben ile Feraye de döndük.

- ya döndünüz demek sevindim.

- sen neden döndün.

- yoruldum be pıtırcık büyük şehir yordu beni ee sen neden buradasın.

- babama bakıyordum ama yokmuş senin işin varsa bçlmiyim ben eve gideyim.

- yok bir işim hadi gel seni eve bırakayım hemde hasret gideririz.

Beraber yürümeye başladık görmeyeli vücud yapmıştı haif sakalda bırakmıştı değişik bir hava katmış yakışıklılığına yakışıklılık katmış.eskiden herkes mahallede onun ve Fatihin peşinden koşardı Selim abinin kızlarla arası iyiydi mhallede konuşmadığı kız bir ben bide Feraye kalmışızdır.eski çapkınlardandı kendisi.

- ee var mı yenge falan.

- yok be gülüm ne yengesi.

- evlen artık ya yaşıtların çocuk bile yaptı.

Fatihden bahsettiğimi anlamış olacak ki sessiz bir kahkaha attı.

-ben bu devirde evlenilecek kız kaldığını düşünmüyorum hepsinin gözü parada valla paran varsa iyisin yoksa yok.

- hakkımızı yeme canım illa vardır birileri.

- sözüm meclisten dışarı canım. Sen neler yapıyorsun bakalım.

- okuduk hemşire olduk be abi ihtiyaç olursa yani abimize yaparız bir güzellik.

söylediklerim ile kahkaha attı.

- bak sen bizim pıtırcığa hemşire oldun demek he.

- ee sen neler yaptın bakalım.

- ben de üniversitede yazılım okumuştum ama şuan hiç birşey yapmıyorum belki bir süre sonra aklımızda var birşeyler bakalım.

- ya hadi hayırlısı bakalım ozaman.

Konuşa konuşa eve gelmiştik Selim abi ve sohpetini özlediğimi farkettim tekrardan bir arda olmak güzeldi Ferayeye hemen bir buluşma ayarlamasını söylemem gerekiyordu. Selim abiye veda ettikten sonra eve girdiğimde annemin erkenden uyuduğunu gördüm ağladıktan sonra başı ağrımıştı büyük ihtimalle erkenden yatmıştı Selim abiyi görünce babamı unutmuştum ama en kısa sürede babam ile konuşmam gerekiyordu. bende oda ma çıktım ve yatmak için hazırlanmaya başladım işlemlerim bittiğinde yatağıma yerleştim en sevdiğim saatler bu saatlerdi gün bitmiş herkes odasına çekilmiş ve sessizlik çöktüğü zamanlar sessizlikle dertleşme zamanıydı.Selim abiyi görmek bana eskileri hatırlatırdı her zaman beraber takılırdık beraber oynardık onlarla futbol oynamışlığımız bile vardı küçükken herşey ne kadar kolaydı bir pamuk şeker bile bana acılarımı unutturuyordu artık hiç birşey çare olmuyor acılarıma acılar ekleniyordu zaten pamuk şeker alanımda yoktu artık. eskiler güzeldi keşke eskiye dönme şansımız olsaydı...

 

 

Sabah heyecandan kahvaltı bile etmeden hastaneye koştum görüşme o kadar iyi geçti ki bana bu hafta içerisinde belgeleri tamamlayıp başlayableceğim söylendi.liseden arkadaşım Barış bu hastanede çalışıyordu annem için randevu ayarlayanda oydu hem mutlu haberi vermek için hemde borçlu olduğum için ona kahvaltı teklifinde bulundum oda kabul etti hastanenin yakınında bir yerde oturmuş kahvaltı ediyorduk lise de çok yakın değildik ama sohpetimiz vardı.

- sen nerede okumuştun üniversiteyi barış.

- Zonguldakta okudum ben sen .

- ben istanbulda

- senin ki iyiymiş kabul edilmene çok sevindim gerçekten.

- bende çok sevindim boş durmaktan kafayı yicektim yakında.

- daha sonrada yorgunluktan kafayı yiyebilirsin özelde çalışmak zor yorucu nöbeti çok özllikle hemşireler için.

- olsun ben çalışmayı severim.

- bilmem mi lisedeyken kafası kırık derdik senin için çalışmaktan gözlük takmadığına şaşırıyorum.

- yaa demek öyle derdiniz arkamdan.

- çocukluk işte.

- sıkıntı yok merak etme.

- ee evin yakın mı bari buraya.

- yakın yakın aslında araba ile on dk falan ama tabi otobüsle kırk dakikayı buluyor.

Barış sohpeti hoş bir çocuktu konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım kahvaltı dan sonra eve gitmek için ayaklandım Barışa da işinde kolaylıklar diledikten sonra eve gitmek için durağa doğru yürümeye başladım. yürürken tanıdık bir yüz gördüm ama bu tanıdık yüz beni o kadar gerdi ve şaşkınlığa uğrattı ki adımlarım yerinde çivilendi karşımda babam vardı ve yanında da bir kadın, babamı gülerken görmeyeli ne kadar olmuştu bilmiyorum veya bir insana gülerken genelde televizyon izlerken gülerdi ama şimdi ki gülüşü o kadar içten di ki bu benim babam değil bile diyebiliirdim ama karşımda bir kadın ile gülerek sohpet eden babamdı en son ne zaman annem ile bu şekilde sohpet etti bilmiyorum içimde kaynamaya başlayan öfke bana herşeyi yaptırabilirdi şuan bize gülmeyen babamı başkalarına gülerken yakalamak beni derin bir hayal kırıklığına uğrattı nefretim ise kat bekat çoğaldı hızla yanlarına doğru gittim bir çay bahçesinde oturuyorlardı. başlarında dikilince babamın gözleri beni gördü tabi ki yaşadığı şakınlık büyüktü sanuçta karısını aldatırken kızına yakalanmak aklında yoktu tabiki. oda şiddetle ayağa kalktı.

- Umay senin ne işin var burada beni mi takip ediyorsun sen.

- bu soruyu benim sana sormam lazım baba senin burada ne işin var ve bu kadın kim.

kadının çekingen bakışları dikkati mi çekti evli bir adamla yakalanmayı hatta kızına yakalanmayı oda beklemiyor olacaktı.

- Umay eve git çabuk ve anne ne bunlardan bahsetme sakın.

inkar bile etmiyordu pişmiş gibi birde annene bahsetme diyordu bu adam daki hadsizlik daha ne kadar büyük olabalirdi. sinirle kadından aldığım bakışlarımı babama çevirdim.

- baba bu kadın kim ve neden onun yanındasın.

- Sana birşey açıklamak zorunda değilim eve git dedim.

- hiç bir yere gitmiyorum ben senin kızınım açıklamak zorundasın tabiki.

kadının gözlerinde ki tanıdıklık beni eskilere götürdü küçüklüğüme evet daha önce görmüştüm onu bizim evimizde hatta ama neden ve nasılını hatırlamıyordum.

- bir dakika ben sizi hatırlıyorum ben küçükken eve gelmiştiniz siz.

- Umay dedim .

- Ne Umay Ne, babamı başka bir kadın ile gülüşürken görüyorum ben babamın bana bu şekilde güldüğünü bile hatılamazken başka bir kadına gülerken görüyorum ne yapmamı bekilyorsun babama doğal olarak bu kadın kim diye soruyorum.

Babamın bakışları yere indi ama sinirlendiğini ve yanındaki kadın yüzünden kendini firenlediğini görebiliyordum. sert bir şekilde nefes aldı.

- bir tanıdığım köyden.

dedi sadece kadına baktığımda ise oda böyle bir açıklamayı beklemiyordu belliki şaşkınlık içinde babama bakıyordu. hissediyordum bu kadın sadece bir tanıdık değildi babam için yeri farklıydı çünkü benim babam sadece tanıdık olan birine bu şekilde gülmezdi.gözlerimdeki yaşlar akmadan buradan uzaklaşmalıydım babamın gözlerinin içine baktım beni anlasın hayal kırıklığımı görsün diye ama benim gördüklerim babamın sinirden kızarmış gözleriydi bunun hıncını muhakak çıkaracaktı biliyorum ama şuan hiçbirşey umdurmda değildi babama son bir bakış attıktan sonra arkamı döndüm hızla yürümeye hıncımı ayaklarımdan çıkarmaya başladım ağlamayacaktım nefret ettiğim babam için göz yaşı dökmeycektim. yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve hemen bindim. Niye normal bir hayatım yoktuu benim sıradan insanların sıkıcı diye adlandırdığı ama benim olması için can attığım, normal bir aile için mesela neler vermezdim, küçükken dua ederken bile bir daha pamuk şeker yemem bile demiştim ama hiç bir şey değişmedi babam hep aynı kaldı şimdi onu hep görmek istediğim şekilde görmek sinirlendirdiği kadar canımı da acıtmıştı oysa ben o gülen yüz için pamuk şekerden bile vazgeçerdim o bana bir gülen yüzü esirgemişti ne kötüydü bir kızın babasından bunu görememesi. İlerde evlenmek dahi istemiyordum bunun yüzünden ya benim çocuklarım da aynı şeyi yaşarlarsa korkusu ile evet aşık olmuştum Fatihe ama bir daha cesaretim yoktu şimdi Fatihin adaya bakışlarını gördükten sonra nasıl dogğru bir adama aşık olduğumu daha iyi anlıyordum. bu yüzden başkası olamazdı benim hayatım da babam gibi biri ile karşılaşma korkusu beni herşeyden uzak tutuyordu Ferayenin kurduğu cümleyi kurmak isterdim halbu ki ' Babam gibi biri ile olsun istiyorum' derdi hep küçüklük akı babasıydı benimse en korktuğum kişi babamdı ne kadar komik değil mi? evin önüne geldğimdee arabadan indim gözlerimdeki hüznü kaldırmak için sahte bir gülümseme yerleştirdim ve dış kapıyı açtım. Annem çiçekleri ile ilgileniyordu dilinde ise bir türkü vardı 'Gurbet Türküsü' annemden dinlemeyi en sevdiğim o türkü dizine yatar ve bu türküyü dinleyerek Fatihi düşünürdüm şimdi ise annemin söyleyişi farklı hisler uyandırıyordu bende ve bir soru getiriyordu aklıma ' Annem bunu kim için söylüyordu' belkide o da farklı biri için söylüyordu kim bilir. kapıda dikilirken annem beni fark etti ve gülen yüzü ile bana seslendi.

- kızım gelmişsin nasıldı görüşme.

derin bir nefes aldım belli etmemeliydim.

- sence benden kaçar mı ?

- yaa tebrik ederim gülüm benim.

yürüdüm ve anneme kocaman sarıldım o mutluluktan sarıdığımı düşünsede ben ona yaşadıkları için sarıldım mutsuzluğuna sarıldım her gece yastığa mutsuz ve yalnız baş koysa da zaman zaman şiddet görsede herşeye sırf benim için sabreden bu kadına herşey için teşekkür ettim, o anlamasa da, yemin olsun anne sana tüm yaşadıklarını unutturamam ama seni daha mutlu yapabilmek için elimden ne geliyorsa yapacağım sen benim için ne yaptıysan ben sana misliyle yapacağım..

 

 

 

Selamlarrr. bu bölüm pek içime sinmedi ama yine de paylaşmak istedim çünkü bu sıralar ne yapsam içime sinmiyor ama inşallah sizler beğenrisiniz.. sevgiyleeee kalınn.

Bölüm : 04.12.2024 22:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
ZeyZey / Seven Kalpler / 4. Bölüm
ZeyZey
Seven Kalpler

2 Okunma

0 Oy

0 Takip
4
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...