
Yavuz beye seslendiğim an o da anlık olarak bana bakarken kendisine doğru gelen araba ani fren yaparak durduğunda elim göğsüme gitmişti. Bir an için bir şey olacak diye ödüm kopmuştu. Bir an için ona hiçbir şey söyleyemeyeceğim sanmıştım. Her şey bitti sanmıştım.
Onun bana gelmesini beklemeyerek yolun ortasına doğru koştum. Kollarımı boynuna dolamak için parmak uçlarıma yükseldim ve o da sanki bunu bekliyormuş gibi eğilmişti. Ona sıkıca sarıldığımda kalbim küt küt atıyordu.
Benim yüzümden başına bir şey gelseydi ömür boyu kendimi affetmezdim.
Ona sarılmak isterken neredeyse boğma derecesine getirdiğimi fark edince uzun tutmayarak ayrılırken “İyi misiniz? Yara falan almadınız, değil mi?” diye sordum. İyi görünüyordu ancak benim yüzümden neredeyse kaza geçirecekti.
“Çok üzgünüm. İstemeden oldu. İyi misiniz?” diyen kişinin sesini duyduğumda ikimizin de bakışları o tarafa dönmüştü. Kız telaşla konuşmaya devam ederken beni gördüğünde ifadesi değişmişti fakat tek değişen o değildi. Ben de şok olmakla beraber Yavuz beyden daha çok uzaklaştım. Yakın olduğumuzu görünce ne tepki vereceğini bilememiştim çünkü.
“Gülçiçek? Senin burada ne işin var?” Ağzımdan çıkanlara mani olamazken Gülçiçek “Çok özür dilerim Defne. Beyefendiyi görmedim.” deyip Yavuz beye döndü. “Ehliyetimi alalı çok oldu aslında ama hala acemi bir sürücü gibi sürüyorum. Tekrardan kusura bakmayın.”
Ben hala onun burada ne işi olduğunu anlayamıyordum. En son kaçmamış mıydı? Özgürlüğü için dönmemesi gerekiyordu. Hatta kimseyle irtibata geçmemeliydi de ama o bunu umursuyor gibi değildi. Yoksa fikrini değiştirip evlenmeye mi karar vermişti? Hayır, bu olamazdı.
“Sen neden döndün?” dedim Yavuz beyle muhabbete dalmalarına izin vermeyerek. “Sana anlatacağım çok şey var Defne. Ben her şeyi hallettim. Bundan sonra bana karışmayacaklar. Bir daha evlenmem için zorlamayacaklar.” Sevinçle konuşan Gülçiçek koluma girdiğinde Yavuz beyle bakıştım. O da evlendirilmek üzere olduğu kızın kim olduğunu istemeden de olsa öğrenmiş olmuştu.
Ne saçma bir andı ama!
“Hadi bir yerlere gidelim. Seninle konuşmak istiyorum.” dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Ben Yavuz beye araya bir şeyler girmeden biri sürü şey anlatmak isterken sanırım dolu tarafından alıkonuluyordum. “Benim şu anda işim var. Başka zaman görüşsek olmaz mı?” Yüzü asılır gibi olmuştu. Gülçiçek iyi kızdı. Seviyordum kendisini fakat-
“Ya ama Defne ben daha geleli birkaç gün oldu. Sana da yazmak istiyordum ama gerek kalmadan sen yoluma çıktın. Hem arkadaşın da anlayışla karşılayacaktır bence.” Yavuz beyin duyamayacağı şekilde fısıldadım ona. “Kendisini tanımıyor musun?”
“Tanımıyorum. O kim ki?” İnternette de mi hiç görmemişti cidden? Bu kızın aklı bir karış havadaydı. “Tekrardan kusura bakmayın beyefendi. İstemeyerek oldu ama Defne’yi sizden çalmam isteyerek olacak.” Ama ben çalınmak istemiyordum ki. Yavuz beyle konuşmak istiyordum.
“Daha sonra görüşmek gibi bir imkanınız yok mu?” Yavuz bey şansını denerken Gülçiçek onu anında reddetti. “Olmaz. Defne’yi bulmuşken bırakmam. Size de iyi günler.” Beni kendisiyle arabasına ilerletirken bir şey diyemeyerek Yavuz beye veda ettim. Belki birbirimiz hakkındakileri biraz daha erteleyebilirdim.
“Defne sana anlatmam gereken çok önemli şeyler var.” Gülçiçek şoför koltuğuna geçtiğinde ister istemez yutkundum. Sürebileceğinden emin miydi? “Gülçiçek istersen ben süreyim.”
“Aaa! Defne vurmadım adama. Sen de gördün.”
“Ama vurmak üzereydin.” Emniyet kemerimi takıp “Peki vurmak üzere olduğun adam kimdi, biliyor musun?”
“Arkadaşın sanırım. O da kusura bakmasın. İstemeden oldu artık.” Umursamaz bir şekilde direksiyonu kavradı. Bence bilse fena olmazdı. Hatta söylemekte geç bile kalmıştım. “Vurmak üzere olduğun kişi Yavuz Atahan. Yani neredeyse evlenmek üzere olduğun kişi.” Cümlemi bitirdiğim an araba stop etti.
Gülçiçek ise sadece yola bakarak konuştu. “Anlamadım. Bir daha tekrar et.” Gülmemek için kendimi zor tuttum. “Arabayla vurmak üzere olduğun kişi Yavuz Atahan’dı.” Ağzı açık bir şekilde bana bakarken arkadan gelen arabalardan da korna sesi duyulduğunda aceleyle arabayı tekrar çalıştırmaya çalıştı. Bu gidişle biz zor giderdik.
…
“Gerçekten de o Yavuz Atahan mıydı?” Emin olmak için bilmem kaçıncı kez soruyordu ve ben de bıkmadan cevap veriyordum çünkü tepkileri çok komikti. “Evet, oydu.” dediğimde yüzünde oluşan ifade dikkatimi çekti. “Hm, demek öyle.” Kollarını göğsünde topladı. “Onun için o kadar çok endişelendin ki başta sizi sevgili sandım.” Sağ kaşı havalandı. Sorgulayıcıydı. Aklına ne gelmişti ki?
“Hayır, canım yanlış anlamışsın. Ben onunla bir konu hakkında konuşacaktım. O da bana doğru gelirken senin de onu vuracağını sanıp endişelendim sadece.” Desem de pek inanmamış gibiydi. “Eğer benden çekinip bir şey söylemiyorsan üzülürüm Defne. Onunla evlenmek üzereydim ama sen hayatıma girip beni kurtardın. Bana özgürlüğümü verdin. Yavuz’dan hoşlanıyorsun diye sana mı kızacağım?” Tek bakışta anlamıştı. Bir tek ben anlamakta kıtlık çekiyordum işte.
“Gülçiçek,” dedim belli belirsiz. “Aslında ben de emin değilim ki. Yavuz bey bana çok yardımcı oldu. Hep yanımda oldu. Hatta duygularını da bana açtı ama ben ne yapacağımı bilmiyorum.”
“Şu kısa sürede gördüğüm kadarıyla sen de onu seviyorsun Defne. En iyisi ona gidip hissettiklerinden bahset. Umarım çok mutlu olursunuz.” Ellerimi tuttuğunda samimiyetini iliklerime kadar hissettim. Kendimi neden kötü hissettiğimi de bilmiyordum. Her şey çok garip geliyordu. “Yavuz’u tanımıyorum ama sana gözü gibi bakacağından eminim. Ondan seni çalarken istemediği belliydi. Sanırım sensiz kalmak istemiyor.”
“Öyle mi dersin?” Kafasını salladı. “Bence çok bekletme onu. Hemen söyle.”
Gülçiçek’ten de fikir aldığıma göre artık yoluma devam edebilirdim. Bir ondan akıl almadığım kalmıştı zaten. Saçma da olsa onun da onayı gerekliymiş gibi hissetmiştim. Evet, biliyorum o, Yavuz beyle evlenmek istememişti. Kaçmıştı da ama ondan sanki Yavuz beyi çalıyormuşum gibi olmuştu.
“Asıl sen bana kendinden bahset. Nasıl döndün buraya?” dedim konuyu değiştirerek. “Annem son zamanlarda sürekli dönmem için arayıp duruyordu. Son konuşmamızda kadın ağlayacaktı neredeyse. Ben de onunla her konuştuğumda özlemimin arttığını fark ettim ama babam yüzünden dönemiyordum. En son babam ayağıma kadar geldi. Güzelce konuştu benimle. Hepimizi ikna etti. Ben de dayanamıyordum zaten. Babamla eve döndüm.” Anlatımı basit gibi görünse de çok yorulduğu belliydi.
“Senin adına çok sevindim.” Umarım babası gerçekten de kızını anlamıştır. “Eğer yine bir şey olursa benimle iletişime geç. Sana her zaman yardım ederim.”
“Teşekkür ederim. İyi ki varsın.” Birdenbire duygusallaştığımı hissediyordum. Kendimi Gülçiçek’in yerine koyuyordum ister istemez. Sanırım bundan dolayı gözlerim dolmuştu. Kendi ailemin bu tür insanlar gibi olmadığı için seviniyordum.
“Sen de iyi ki varsın.” diye karşılık verdikten sonra iç çektim. Ne olursa olsun Yavuz beyle konuşmam gerekiyordu. Bunu Gülçiçek bile söylüyordu. Ben de söylemek istiyordum ama sanki şu anda engelleniyordum. Kıza ayıp olacak diye kalkıp gidemiyordum da.
“Bana neler yaptığından bahsetsene. Mesela hayatında biri var mı?” diyerek göz kırptığımda utanarak gülümsedi. “Biri var ama henüz kesinleşen bir şey yok. Şimdilik görüşüyoruz.” Doğrusunu söylemek gerekirse benden hızlıydı.
“Öyle mi? Hadi bana onu anlat.”
“Kesinleşince anlatırım. Şimdilik daha tam bir şey yok ama kendisi çok tatlı biri. Esprili, kadın ruhundan anlıyor, ağzı da iyi laf yapıyor.” Şimdi daha çok merak etmiştim. Gülçiçek’in erkek zevki nasıldı acaba?
“En yakın zaman da sizi tanıştıracağım. Belki 4’lü date bile yaparız.” Onu onaylarken sohbetimizin uzun süreceğinden emindim. Sanırım bugün Yavuz beyi unutmam gerekecekti.
…
“Evet, Gülçiçek seni de sordu. Babasının da artık onun adına kararlar almamasına sevindim.” dedim telefonda konuştuğum ablama. “Ben de sevindim. Bundan sonra buralarda olacaksa görüşmek istiyorum kendisiyle.” Bunu ben de istiyordum ama şimdilik bir rafta dursa daha iyi olurdu.
“Olur, bir gün görüşürüz onunla. O da arkadaşlık kurmayı çok istiyor.” Arkadan gelen ağlama sesiyle konuşmamızın sonlanacağını anladım. “Defne, kuşum, yeğenin kalktı. Ben gidip onunla ilgileneyim.”
“Tamam, abla. Benim yerime öp onu. Görüşürüz.” Ablam da bir şeyler söyledikten sonra telefonu kapatıp arkama yaslandım. Sonunda kendi evimdeydim. Günlerdir annemin zoruyla yanlarında kaldıktan sonra kendi evime geçince rahatlığı hissetmiştim.
Televizyonu açıp evde ses olmasını sağlarken ne izleyeceğimi düşündüm ancak bir şey bulduğum söylenemezdi çünkü düşündüğüm tek şey Yavuz beyin yüzüydü. Gülçiçek beni alıp götürürken tek kelime edemeyip çaresizce susmuştu. O ifadesini hatırladıkça hem üzülüyordum hem de gülesim geliyordu. Çok saçma bir an yaşamıştık.
Boş bir an bulduğumda ilk onun yanına gidecektim.
Acaba şu an ne yapıyordu? Kara kara ne diyeceğimi merak ediyordur herhalde ama bence az çok anlamıştır gibi.
Haber kanallarından da sıkılınca internet dizilerinden birini başlatmaya karar verdim. Konusuna da bakmamıştım. Sadece dizinin kapağı hoşuma gitmiş ve açmıştım. Ne çıkacağını izlerken görecektim artık. O kadar çok şey izlemiştim ki izlenecek bir şey kalmamıştı cidden.
Ergenken hayat daha güzeldi sanki.
Dizi başladıktan 10 dakika sonra telefonuma düşen bildirim daha çok dikkatimi çekince diziyi durdurdum. Sıkıcı bir şeye de benziyordu zaten. Sanırım onu izlemeyecektim. Telefonumu açıp bildirime tıkladım.
Defne hanım bu saatte rahatsız ettiğim için çok üzgünüm ama daha fazla beklemek istemediğime karar vererek yola çıktım. Size geliyorum. Kendi evinizdesiniz sanırım. Yorgun değilseniz konuşalım lütfen.
Mesajı tekrar tekrar okurken gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu. O buraya geliyordu. Hatta gelmek üzere bile olabilirdi. Ben ise ayıcıklı pijamamla birlikte mesaja şok bir bakış atıyordum. Hemen üzerimi değiştirmem gerekiyordu! Beni bu şekilde görürse tüm ciddiyet kaybolup giderdi. Ağlayacaktım!
Odama depar atmak üzere ayaklandığımda telefonuma bir mesaj daha düştü.
Ben geldim. Evdesiniz sanırım.
İşte bu erkekler hep böyleydi. Kadınları düşünmeden hareket ediyorlardı. Belki ben ayıcıklı pijamamla çıkmak istemiyordum.
Hayır, bir de evim de dağınıktı.
HİÇ İYİ DEĞİLDİM ŞU ANDA!
Camdan daha arabasından inmediğini görünce kendimi hemen kapı önüne attım. Telaşla ona doğru yürürken hem stres hem heyecan aynı anda üzerime karabasan gibi çökmüştü.
O da beni görünce arabasından inerken yüzünde oluşan gülümsemenin sebebi beni bu halde görüşünden dolayı olduğunu anladım. Zaten anlamasam saçma olurdu. “Haber verseydiniz üzerimi değiştirirdim. Bu şekilde pek de hoş olmadı.” O ise bir şey demeyerek arabanın kaputuna otururken boylarımız hemen hemen eşitlenmişti. Bu şekilde bana zarar vermek istiyordu herhalde.
“Sabah ki yaşanan tatsız olaydan sonra hala bana söyleyecek şeylerinizin olduğunu düşünüyorum.” Doğru düşünüyordu ama mesele şuydu ki ben söyleyebilecek miydim? O an konuşacağım çok şey varken şimdi hepsi aklımdan uçup gitmişti. Ben utanıyordum!
“Gülçiçek’i de sonunda görebildiniz. Biraz saçma bir karşılaşma oldu ama neyse.”
“Onu hiç merak etmiyordum.”
“Ailesi de bundan sonra onu destekleyecekmiş. Yani bir daha zorla evlendirilmeye kalkışılmayacak. Bence onlar dersini aldı.”
“İyi.”
“O da buraları çok özlemiş. Dönmesi de iyi oldu aslında. Bundan sonra hep görüşürüz.”
“Görüşün.”
“Sizin kim olduğunuzu Gülçiçek’e söyleyince çok şaşırdı.” Kendi kendime gülerken Yavuz bey ellerini kollarıma koyarak hafiften sıktı. “Buraya Gülçiçek’i dinlemeye gelmedim.” Bunu biliyordum zaten. Sadece ben saçmalıyordum.
Ayağa kalktığında kafamı ona doğru kaldırdım.
“Ben, ben,” diye mırıldanırken onun beklenti dolu bakışları sokak lambasının aydınlatmasıyla daha farklı geliyordu gözüme. Aylardır kabullenmeyi bırakın aklımdan dahi geçirmek istemediğim şeyler bir gece de nasıl da beni kendinden geçiriyordu?
“Ben sizden hoşlanıyorum. Bu bile az kalır bence. Her seferinde arkadaşlığa yormaya çalıştım ama olmadığını adım gibi biliyordum. Kendime kabullendiremiyordum sadece ama sizin cesaretiniz sayesinde şu an kendi düşüncelerimi dile getirebiliyorum. Siz hiç adım atmamış olsaydınız belki de tek kelime dahi etmeyecektim. Hatta düşüncelerimden, kendimden kaçacaktım. Kapıma kadar gelmemiş olsaydınız bir daha ne zaman cesaretimi toplayıp sizinle konuşurdum, bilmiyorum. Sizin sayenizde bunları dile getirebiliyorum. Hayatıma girdiğiniz için teşekkür ederim. Beni bir an olsun yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim.”
Güzel konuşup konuşmadığımdan emin değildim doğrusu ama o beni anlamış gibi görünüyordu.
“Düşünmem için ısrarcı olmanız sayesinde bugün bunları konuşabiliyorum. Eskiden yaşamış olduklarım artık umurumda değil. Sizinle yeni bir sayfa açmak istiyorum çünkü sizin beni hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyorum.”
Saçlarımı okşadığında o da ben de gülümsüyorduk. Bugün dünyanın en güzel günü olabilirdi.
“Bundan sonra her gününüz, saatiniz, dakikanız farklı olacak çünkü ben bu anları güzelleştirmek için elimden geleni yapacağım.” Saçlarımda dolanan eli yavaş yavaş yanağıma indiğinde baş parmağıyla okşadı. “Bu anın gelmesini uzun zamandır bekliyordum. Hep hayalini kurmakla yetiniyordum ama şimdi gerçek oldu. Sizin bana geleceğinizden bile şüpheliydim oysaki.”
Gözleri gözlerimden dudaklarıma inerken anın büyüsüne ikimizde kapılmıştık. Kendime uzun zamandır eziyet ettiğim için çok kızıyordum ama bunu geri alamayacağımı bildiğim için sadece önüme bakma kararı almıştım. Onu da Yavuz bey ile yapacaktım. Birlikte olacaktık.
“Seni seviyorum Defne.” Bu duyduğum son kelimeler olmuştu. Bunda sonrasında daha çok yakınlaşmıştık birbirimize.
Evimin sokağında bu şekilde dakikalardır duruyorduk. Ben pijamalı ve dağınık bir şekilde düşüncelerimi ifade ederken Yavuz bey her zaman ki gibi şık görünüyordu. Bunu umursamak istemiyordum ama komik geliyordu. Bana daha erken haber etseydi şu anda burada bunları konuşuyor olmazdık. Her şey daha güzel olurdu.
Çok uzun sürmeden dudaklarımızı birleştirdiğinde kollarımı boynuna yerleştirdim. İlki gibi saçma değildi. Sokak ortasındaydı. Lavabonun önünde olmamasından iyidir.
O da belimden kavrayarak beni daha çok kendisine çekerken aklımı oynatacak gibiydim. Tüm bunlar gerçekti ve yaşanıyordu.
Hayatıma düğün günümde giriş yapan adam beni bataklıktan çekip çıkardıktan sonra bana cenneti yaşatıyordu.
___
Defne'ye kalsa hicbir sey soylemicek ya
Yavuzcum ayni bu sekil devam✊✊
Yakinda bitirmeyi dusunuyorum ama daha kesin bisey yok (emin degilim cunku jshskak)
💜❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.72k Okunma |
214 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |