25. Bölüm

25| Ev

Flower
zeyzeynepp

Bize doğru gelen Levent hiçbir şey olmamış gibi boş sandalyelerden birini alarak yanımıza oturduğunda Yavuz'la göz göze geldim. Burada tam olarak ne oluyordu? Hayal görmeyi çok isterdim ancak öyle bir şey de yoktu. Capcanlı buradaydı. Oturuyordu. Hatta gülüyordu.

"İşte sizinle tanıştırmak istediğim kişi." Gülçiçek heyecanla konuşurken emin olmak için bir kez daha baktım. Bu nasıl olabilirdi? Tam hayatım düzene girdi derken nasıl karşıma çıkardı? Bunu bilerek yapmış olmalıydı çünkü en ufak bir şaşırma belirtisi yoktu kendisinde. Gülçiçek'i kandırıp bana ulaşmıştı ama bu nasıl olabilirdi ki? Aklım almıyordu.

"Levent bunlar da benim arkadaşlarım." Boşanma davam internete düşmüştü kadar. Gülçiçek hiçbirini görmemiş miydi? Belki de Levent hepsini kaldırmıştı. Ondan beklerdim doğrusu. Ne yapıp ne edip bana hayatı zehir etmeye gelmişti.

"Bu Defne. Bu da sevgilisi Yavuz. Çok yakışıyorlar, değil mi?" Levent, "Evet, çok yakışıyorlar." diyerek gözlerini üzerimizde gezdirirken Yavuz'un sinirli olduğunu görebiliyordum. Gülçiçek'e de gerçekleri söylemem gerekiyordu. Bu yalana sürüklenip benim gibi acı çekmemeliydi. Levent onu sadece kullanıyordu.

"Tanıştığımıza memnun oldum. Bundan sonra hep birlikteyiz artık." dediğinde Yavuz ayaklandı. "Sen nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun ya? Ne cüretle hayatımıza girmeye kalkışıyorsun?" Sesi biraz yükselmişti. "Yavuz sakin ol." dedim ama beni dinleyecek gibi değildi. "Defne senin yüzünden destek almak zorunda kaldı. Uzunca bir süre kendine gelemedi. Yaptıklarından pişman olman gerekirken nasıl da pişkin bir şekilde bu masaya oturuyorsun?" Gülçiçek ne olduğunu anlayamazken Yavuz'un kolunu kavradım. "Otur lütfen. Herkes bize bakıyor." Sakinliğini koruyamamasını anlıyordum. Neler yaşadığımı o da biliyordu. Aynı şekilde ben de en az onun kadar Levent'e öfkeliydim ama böyle yapınca elimize bir şey geçmiyordu.

"Neler oluyor?" Gülçiçek hepimizin üzerinde gözlerini gezdirirken elimi onun ellerinin üzerine koydum. "Gülçiçek, Levent benim eski eşim. Bundan haberin var mıydı?" Yüzünde ki ifadeden şaşırdığını anlayabiliyordum. Konuşmam bitince direkt olarak Levent'e dönmüştü. Onun benimle evlenmesini geçtim bir evlilik yaptığından haberi bile yoktu bence.

"Bu doğru mu?" diye mırıldandığında kafamı salladım. "Evet, doğru. Seninle kuaförde karşılaştığımız gün ben Levent'le evlenecektim ve maalesef evlendim de." Levent onun hakkında ne söylersek söyleyelim iplemiyordu. Cidden şaka gibiydi. Hayatımdan çıkmasına rağmen bir yolunu bulup yine tepeme çökmüştü ama bu sefer canımı sıkmasına izin vermeyecektim. Gülçiçek'i de buna sürüklemesine göz yummayacaktım.

"Sana başımdan üzücü bir olayın geçtiğini söylemiştim. İşte bu olay tam da Defne'nin bahsettiği olay." Diyen Levent dalga geçiyordu resmen. "Bu böyle basit bir şey değil Gülçiçek. O beni hayatımdan bezdirdi. Beni aldattı." Bana inanır mıydı ki?

"Defne ne söylüyorsa yalan söylüyor. Ben onu hep el üstünde tuttum ama bu adam hayatımıza girdiği an gözü ondan başkasını görmez oldu. Bana ayıracak vakti bile yoktu. Sürekli onunla birlikteydi. Kendisi beni aldatmasına rağmen bunu bir türlü kabullenemiyor. Suçunu benim üzerime atıyor." Yavuz yumruğunu sıkarken konuşmaya devam ettim. "Ona inanma. Ben öyle bir şey asla yapmadım. Bana da inanmak istemiyor olabilirsin şu anda ama elimde kanıtlar var. Boşanırken onları kullandım ve hala ben de duruyorlar. İstersen sana da gösterebilirim."

"Defne şu ucuz numaralarını bir kenara bırak. Yapay zekaya beni çizdirtip Gülçiçek'i kandırabileceğini mi düşünüyorsun?"

"Sen ne boş adamsın? Yaptıklarından utanıp kenara çekilmek yerine neden hala saçma sapan işlerin peşindesin?" Konuşan Yavuz olmuştu. Sinirlerine hakim olamadığını görebiliyordum. Ben de dayanamıyordum ama burada ki insanlara rezil olup da internete düşmemek için sakin kalmalıydık. Henüz projemiz bitmemişken bir skandala imza atmamalıydık. En önemlisi de böyle bir insan için değmezdi.

"Gülçiçek eğer Yavuz olmasaydı ben zor toparlanırdım. Hatta belki de toparlanamazdım. Onun sayesinde daha iyiyim. Levent güvenilecek bir adam değil. Onun iki güzel sözüne kanma. Daha çok gençsin. Kendine yazık etme." Umarım söylediklerim aklının bir köşesinde yer ediniyordur. Yoksa hayatında unutamayacağı yaralar alacaktı.

"Bunları senin iyiliğin için söylüyorum." Gülçiçek bakışlarını sadece bir yere sabitlediğinden ne düşündüğünü anlayamıyordum.

"Sen de artık defol git. Karşımda daha durma." dedi Yavuz, Levent'e. Biraz daha burada durursak ona dalacak gibiydi. Sanırım bunu daha fazla uzatmamalıydım. "Gülçiçek söylediklerime kulak ver." dememe rağmen bir şey söylemedi. Acaba bana inanmıyor muydu? Levent çoktan onun aklını karıştırmış olmalıydı. Belki de bize düşman etmişti Gülçiçek'i.

Restoran da yediğimiz yemek de zehir olmuştu. Levent'in tamamen hayatımdan çıktığına inanmıştım ama o yeniden dönmeyi bekleyen aç bir köpek gibiymiş. Gülçiçek'in bahsettiği adamın o olduğunu hiç anlamamıştım. Hatta aklıma bile gelmemişti.

"Gülçiçek, Levent iyi biri değil. Lütfen bir karar alırken enine boyuna kadar düşün." Kızın bana bir cevap vermiyor oluşu da beni endişelendiriyordu.

"Defne seninle güzel anılarımız olmadığı için Gülçiçek'in de kafasını karıştırmayı bırak. Ben onu seviyorum. Hem de tüm kalbimle." Eminim bu dediklerine kendi de inanmıyordur. Onun gibi bir adam tek bir kadına bağlı kalamaz. Levent pisliğin tekiydi. Güzelim kızı kendi oyunlarına alet etmeye kalkışıyordu. Bize karşı da kullanacaktı.

"Hiç mi utanmıyorsun yaptıklarından? Ne yüzle karşıma çıkabiliyorsun?" Beni dinlememişti bile. Ben de neden ona laf anlatmaya çalışıyordum ki? Burada kalıp laf dalaşına girmem büyük hataydı. O geldiği an benim gitmem gerekiyordu.

"Gülçiçek hadi çıkalım. Sen de hava almış olursun. Ben de ne bilmek istiyorsan sana anlatırım." Ağzını bıçak açmıyordu. Şok olmasını anlayabiliyordum ama tek bir kelime dahi etmemesi beni endişelendiriyordu. Ne düşünüyordu, bilmek istiyordum.

"Bugün gerçekten çok kötü bir gündü." Gülçiçek'i de alıp dışarı çıktıktan sonra o kendi arabasına yönelip eve gideceğini söylemişti. Onun için endişelenmiştim. Hatta beraber gitmeyi de teklif etmiştim ama o bunu kabul etmemişti. Sanırım yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

"Geldiğinden beri doğru düzgün konuşmadın. Ne olduğunu anlatacak mısın artık?" Ablam merakla konuşurken telefonumu bir kenara bıraktım. Bu sefer de ben onun evine gitmiştim. Ona anlatacaklarımı ertelemek istememiştim.

"Abla ben bugün Yavuz'la öğle yemeğine çıktım."

"E bu çok güzel. Nerede sorun var?"

"Yorum yapmak yerine dinlersen anlayacaksın." Göz devirdi. Bunu şu anda önemseyecek değildim. Daha büyük bir sorunum vardı çünkü. Cümlelerimi toparladıktan sonra devam etme kararı aldım. "Yemek falan yerken Gülçiçek belirdi bir anda. O da restorana bir arkadaşıyla yemek yemeye gelmiş. Arkadaşı gelene kadar da bizimle oturdu. Hatta arkadaşı gelince birlikte bir şeyler yiyip sohbet edelim istedi." Buraya kadar her şey normaldi zaten. O anlarda sadece arkadaşıyla tanışıp bir an önce şirkete dönmek istiyordum.

"Biz de arkadaşı gelene kadar birlikte oturduk. Gülçiçek de onu anlatıp durdu. Hoşlandığı açıkça belliydi."

"Hoşlandığı kişi ünlü biri mi?"

"Bizim için yeterince ünlü." 10 sezonluk dizi yazacak kadar ünlüydü kendisi. "Sonrasında biraz geç kalsa da restorana bir şekilde geldi. Gülçiçek kapıdan içeri girdiğinde ona el sallarken ben de kim olduğunu görebilmek için o tarafa baktığımda Levent'le karşılaştım. Gülçiçek'in bahsettiği kişi Levent'miş."

"Levent mi? Hani şu senin eski eşin Levent mi?" Kafamı salladım. Evet, eski eşim Levent'ti.

"Bu nasıl olabilir? Nasıl bulmuş Gülçiçek'i?"

"Ben de bilmiyorum." Gülçiçek'i bulup da nasıl etkilediği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Artık bunu merak da etmiyordum zaten. O canı ne isterse onu yapıyordu. Şu anda da hayatıma yeniden girmek gibi. Ne planladığını bilmesem de az çok tahmin edebiliyordum.

"Gülçiçek ne dedi peki?"

"Hiçbir şey demedi. Şaşırdı kız. O yüzden ağzını açamadı." Gülçiçek kadar olmasa da ablam da en az onun kadar şaşkındı. "Bir polisle falan mı görüşsek?" Ablam dalgın bir şekilde konuşurken kaşlarımı çattım. "Polis ne alaka?"

"Sana yine zarar vermeye çalışabilir." Onun için burada olduğu belliydi zaten. Hırsını alamayıp geri dönmüştü. Aklında dönen tilkiler konusunda bilgi sahibi olmasam da hepsini başına yıkacaktım. Bir daha insan önüne çıkamayacaktı.

Aslında aramızdaki her şeyin bittiğini sanıyordum ama onun için daha bitmemişti demek ki.

"İnsan da hiç mi utanma olmaz ya? Nasıl hala yüzsüzce karşına çıkabiliyor?"

"Yavuz da senin gibi tepki verdi ama Levent'in umurunda olmadı. Hatta onu aldattığımı ima etti."

"Gerçekten iğrenç biri. Keşke gerçek yüzünü daha önce görseydik."

"Keşke." diye mırıldandım. Keşke bunlar hiç yaşanmasaydı ama daha önce de dediğim gibi zamanı geriye alamazdım. Bundan sonra önüme bakmam gerekiyordu. Ben de öyle yapıyordum. Geçmişten gelen kişinin hayatımı yeniden zehir etmesine izin vermeyecektim.

"Tamam, ablacığım canını sıkma. Çok yakında geldiği yere geri dönecek. Seni üzemediğini fark edip pes edecek." Umarım. Umarım öyle olurdu. Umarım ablamın dediği gibi kendiliğinden gidip dönmezdi.

"Bundan sonra hayatında Yavuz var. O senin üzülmene izin vermez. Sen iyi ol diye elinden geleni yapar. Levent'i düşünerek zaman kaybı yaşama." Hayatımda olmadığı için artık aklıma bile gelmiyordu ama şimdi aklımdan atamıyordum. Neler yapabileceğini bilmiyordum ve ister istemez korkuyordum. Suçunu kabullenmeyip üstelik beni suçluyordu.

"Ben de artık eve gitsem iyi olur. Yarın da toplantım var." diyerek ayaklandım. Ablamla birbirimize kısaca sarıldıktan sonra beni kapıya doğru uğurlamıştı. Ben de arabama binmek için kapısını açarken tam karşımda Yavuz'u gördüğümde bir şey demeden o konuşmuştu. "Artık hep senin yanındayım. Benden kaçmana izin vermeyeceğim." Akşam akşam neden geldiğini anlayabiliyordum. Hepsi benim suçumdu. Benim yüzümden yanımda bulunma gereksinimi duyuyordu.

"Gidelim mi?" dediğinde düşüncelerimden sıyrıldım. Benim için endişeleniyor olması iyi hissettiriyordu ama dinlenmesi gerekirken yanıma geldiği için suçlu hissediyordum.

Birlikte arabaya bindiğimizde ona baktım. "Ben iyiyim Yavuz. O bana zarar veremez. Hepsi eskide kaldı."

"Hiçbir şey eskide kalmadı Defne. Eskide kalmış olsaydı o hayatımıza girmeye cüret gösteremezdi. O zaman yaşananlar yeniden yaşanabilir. Ben üzülmeni istemiyorum." Yavuz gibi birine sahip olduğum için çok şanslıydım. O mükemmel biriydi.

"Teşekkür ederim ama-"

"Hadi artık gidelim. Evine uzun zamandır gitmedim." İtirazımı hiçbir şekilde kabul etmeyeceğe benziyordu. Aslında onun çevremde olması daha iyiydi benim için. Sadece dinlenememesi canımı sıkıyordu. Onca işinin içinde bir de benimle ilgileniyordu.

Arabayı güvenli bir şekilde sürdükten sonra birlikte evime girdik. Yavuz kendini koltuğa atarken, "Bir şeyler seyredelim mi?" dedim. "Olur. Ne izleyelim?" Kumandayı ona uzattım. "Sen seç bir şeyler. Ben birazdan geleceğim." Kafasını sallayarak televizyona odaklanırken ben de yiyebileceğimiz bir şeyler çıkardım. Bu saatte pek bir şey yemezdim ama Yavuz için istisna yapabilirdim.

Birdenbire içim huzurla dolmuştu. Sanki bugün Levent karşıma çıkmamıştı. Sanki sıradan bir gündü.

Ne olursa olsun bundan sonra Yavuz’la olduğum için daha güçlü olacaktım.

"Geldim! Bir şey buldun mu?" Önümüzde ki masaya hazırladıklarımı dizerken "Evet, buldum ama sever misin, bilmiyorum." dedi. Ne seçtiği hiç önemli değildi. Birlikteydik ya o yeterdi.

Onun hemen yanına oturduğumda kolunu tutup omzuma atmasını sağladım ve ona döndüm. Yakın bir mesafede birbirimize bakıyorduk ve ben manasızca gülümsüyordum. Muhtemelen aptal gibi görünüyordum.

"Gözlerinde ki parlaklığın sönmemesi için ne gerekiyorsa yapacağım." diye söylediğinde gözlerimi kaçırma niyetindeyken hemen çeneme yerleştirdi parmaklarını. "Benimle evlenir misin?"

Sorusu kulaklarımda yankılandı. "Biliyorum yeterince iyi değil ama-"

"Bana evlenme teklifi mi ediyorsun?"

"Evet."

Çok erken değil miydi? Birbirimize hislerimizden söz edeli daha ne kadar olmuştu ki? Önce birbirimizi tanımamız gerekmez miydi?

Yavuz filmden sonra koltukta uyuyakalırken ben de onu rahatsız etmemek için hiç kaldırmayıp üzerini örtmüştüm. Ona uygun bir pijama takımım yoktu. Bu şekilde yattığı için üzgündüm. Yine kalmak için gelme ihtimali oldukça yüksek olduğundan ona bir takım almayı aklımın bir köşesine not aldım. Vakit bulduğumda direkt alacaktım.

Saatimi kontrol ederken geç kaldığımı görünce evden artık çıkmam gerektiğinin farkındaydım. Yavuz da hala uyuyordu. Yorgun olduğundan onu kaldırmadım. Zaten benim evimdeydi. Rahatsız hissedeceğini de sanmıyordum.

Onu uyandırmadan evden çıktıktan sonra hızla arabama geçerek şirkete doğru sürdüm. Son yaşananları düşünemeyecek kadar acelem vardı. Umarım Yavuz da onu yalnız bıraktım diye bana kızmazdı. Anlayışlı bir adamdı kendisi. Yok canım neden kızsın ki?

"Defne hanım, günaydın."

"Günaydın Zehra."

İkimizde aynı hızla toplantı odasına geçtikten sonra henüz kimsenin gelmemiş olması içimi rahatlatmıştı. Yerime yerleşirken babam da girdikten sonra notlarıma göz gezdirdim. Ardından misafirlerimiz de gelirken hiç vakit kaybetmeden toplantıya başladık.

Vakit bulur bulmaz onun yanına gidecektim.

Aradan geçen 1 saat sonrasında kendi odama yerleşirken Yavuz'dan gelen mesajları görünce duraksadım.

Beni uyandırmadan nereye gittin?

Defne bir şey mi oldu?

"Defne hanım öğleden sonrası için boşsunuz." Zehra telefonuna bakarak konuşurken ben de Yavuz'a bir şeyler yazıyordum.

“Tamam, teşekkür ederim. Çıkabilirsin.” Odamda yalnız kalırken mesaj göndermek üzere olduğum Yavuz’dan arama gelmişti. Bekletmeyip açarken, “Ben de tam da sana yazıyordum-“

“Şu an bundan daha büyük bir sorunumuz var Defne.”

“Ne gibi bir sorun?” diye sordum. Alt tarafı onu yalnız bırakmıştım. Ne olmuş olabilirdi ki?

“Yanında ki ev boş mu?”

“Evet, boş. Ne oldu ki?”

“Şu anda camdan o tarafa doğru bakıyorum ve gözlerimin beni yanıltmadığını varsayarsak Gülçiçek ve Levent tam da o evin karşısında duruyor. Yanlarında da bir adam var. Muhtemelen evi tutacaklar ama ben ne yapacağımı biliyorum. Şimdi oraya gidip onu öldüreceğim.”

“Hayır! Sakın. Beni bekle.” Telefon yüzüme kapandıktan sonra apar topar kalkarak şirketi terk ettim.

 

 

 

 

 

____

Bolum atmayali bayagi olmus🥺

Kendinize dikkat edin

Sonraki bolumde gorusmek uzere💜

 

 

Bölüm : 06.07.2025 15:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...