29. Bölüm

29| Barışma

Flower
zeyzeynepp

Uzun zamandır hissetmediğim kadar iyi hissettiğim bir güne başlamıştım. Güneş pırıl pırıldı. Hava mis gibiydi. Çok güzeldi. Her şey şu anda gerçekten güzeldi. Beni sadece iyi hissettiriyordu.

Şimdi ise sevgilim ile el ele çiçeklerin içinde yürüyorduk. Tam da bu havaya uygun güzel bir elbise giymiştim. Havanın güzel olması da içimi açmıştı. Bilmiyorum, garip bir şekilde iyiydim.

“Dondurma yiyelim mi?” Bulunduğu teklife hayır diyemeyecek kadar canım dondurma çekiyordu. Zaten lafını dondurmanın adını duyar duymaz yeme ihtiyacı duymuştum. “Olur, yiyelim.” Tatlı yürüyüşümüz azıcık rotasından şaşarak dondurmacının önünde bulduğumuzda ikimizde klasiklerinden seçmiştik. Klasikler hüsrana uğratmazdı.

“İyi ki bugünü birbirimiz için ayırmışız.” dedi. Ben de sabahtan beri bunu düşünüyordum. Birlikte olduğumuz zaman her şey çok daha güzeldi. Bunu dile getirmekten kendimi alamıyordum. Bazen bu kadar mutluluk fazla geliyordu bana. Sanki bunu hak etmiyormuşum gibi hissediyordum. Bazen de bir rüya da olduğumu düşünüyordum. Her an uyanacak ve mutluluğum sona erecek diye korkuyordum ama bunlardan hiçbiri yaşanmıyordu. Bu mutluluğu hak ediyordum ve hiçbiri de rüya değildi.

Yürüyüşümüze devam ederken, “Gülçiçek geçenlerde kapıma dayandı.” dedim. Bunu anlatmak istiyordum. “Neden? Yine ne oldu ki? Bence daha fazla orada durmamalısın. Seni rahatsız ediyorlar. Gel bana diyorum ama reddediyorsun.” Ne kadar da çok konuşmuştu böyle? Bilseydim ağzımı açmazdım.

“Tamam, biliyorum beni rahatsız ettiklerini ama konu bu değil. Ben de onun iyiliği için Levent’in beni aldattığı fotoğraflarını ve o kadının adresini verdim. Bir işe yarar sandım ama Gülçiçek’ten bir ses seda yok. Bana inanmadı galiba. Belki de fotoğrafları da adresi de çöpe attı.”

“Fotoğraflar mı? Onlardan kurtulmadın mı?”

“Aslında atmak istedim ama sonra unutmuşum. Hem işime de yaradı. Pardon yaradı zannettim ama hiçbir şey olmadı. Sanırım ben biraz beceriksizim. Ne yaparsam yapayım ona gerçekleri gösteremedim.”

“Beceriksiz değilsin. Sadece onlarla savaşmaman gerekiyor çünkü bir şey anlayacakları yok. Amaçları sadece bizi huzursuz etmek.”

“Biliyorum.” Beraber biraz daha devam ettik. Hava açıktı ve bozacak gibi değildi. Tüm gün dışarı da gezebilirdim. Tabii yanımda Yavuz varken.

“Sitelerimiz de yakın zaman da açılacak. Bir açılış konuşması yapmamız gerekecek.” dedi konuyu değiştirerek. “Doğru söylüyorsun. Benim oturup bir konuşma metni hazırlamam gerek.” Gülümsedi. “Bunu ciddi bir şekilde söylememiştim ama neyse.” Benimle dalga geçiyordu yani. Peki, tamam.

“Ben gidiyorum.” Ondan uzaklaştırmak için adımlarım hızlanırken ellerimizi bırakmayıp sıktı. “Hayır, tamam. Şaka yaptım.” Beni kendisine daha çok çekti. İşte şimdi keyfim daha çok yerine gelmişti.

“E ben ne zaman ailenle tanışıyorum?” Başka bir konuya atlarken dudaklarımı büktüm. “Bilmem. Bir gün konuşurum onlarla.”

“Şu bir gün ne zaman gelir?” Yavuz’un hevesli olduğunu söylememe gerek yoktu. O her şekilde bunu belli ediyordu zaten. “Tamam, akşam onlara gidip konuşacağım.”

“Ben de geleyim mi?”

“Ne?” dedim şaşkınlıkla. “Şaka yapıyordum.”

“Bugün de pek bir şakacısın.”

Kolunu omzuma attı. “Senin yanındayken çok daha farklı hissediyorum. Sanki kendim oluyorum Defne. Seni seviyorum.” Kulağıma doğru fısıldarken gülümsemem tüm yanağımı kaplayacak kadar büyümüştü. Bugün duyulabilecek en güzel cümleyi duyduktan sonra, “Ben de seni seviyorum.” diye karşılık verirken yürümeye devam ettik.

Yakında çenem ağrıyacaktı.

“Ne iyi yaptın da akşam bize geldin kızım.” Annem, benim gelmemle ablam da bunu haber almış gibi onlar da gelmişlerdi. Bir şekilde konuya dahil olmayı başarmıştı. Muhtemelen Yavuz’un geldiği gün o da gelmek isteyecekti.

“Nasıl gidiyor? Yalnız yaşamaya alışabildin mi?” diyen anneme, “Bunu her geldiğimde soracak mısın?” dedim. “Elbette soracağım. Sen benim kızımsın.” Neyse bunu düşünmek yerine Yavuz’dan nasıl bahsedeceğimi düşünmeliydim. Güzel bir anda söylemeliydim. Olumsuz bir sonuç alacağımı düşünmüyordum ancak garip bir şekilde çekiniyordum. Bunu atlatmanın en iyi yolu da bir an önce söylemekti.

“Ben sizi biriyle tanıştırmak istiyorum.” dediğimde tüm gözler beni buldu. “Kiminle?” Babam konuşunca gülümsedim. “Bir arkadaşımla yani.” Babam hiç yumuşak görünmüyordu.

Ablamın da yüzünde ki mutluluğu ona bakmasam da anlayabiliyordum.

“Ne zaman getireyim onu?”

“Yarın olur aslında.” dedi annem.

“Yarın mı?” Çok erken değil miydi? O kadar da hazır değildim.

“Neden yarın müsait değil mi?” dedi babam.

“Yok, hayır, ondan değil de çok erken gibi geldi.” Evet, harika toparlamıştım ve herkes bana çok ciddi bir şekilde bakıyordu. Sanırım yarını onaylamalıydım. “Tamam, istediğiniz gibi olsun. Ona yarın için haber vereceğim.” dedim pes etmiş bir şekilde. Hepsinin bir anda ciddileşmesi beni ürkütmüştü.

“Bu arkadaşla ne zamandır berabersin?” Annemin merak modu açılmıştı. “Çok olmadı ama birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz.” Kim olduklarını öğrendiklerinde nasıl bir tepki vereceklerdi? Yavuz’u seviyorlardı ancak sevgilim olduğunu kabullenirler miydi ki? Belki benim adıma mutlu olurlardı.

“Erken gelin. Akşamı beklemeyin.”

“Tamam, baba öyle yaparız.”

Ablamın eşliğinde kendi odama geçerken bir yandan da Yavuz’a mesaj attım. Yarın için bir an önce kendisini hazırlaması gerekiyordu.

“Ben şimdi heyecandan öleceğim sen de tık yok.”

“Dışarıdan belli etmediğim için heyecanlanmadığımı varsayamazsın abla. Yarın dediklerinde ağzım açık kaldı birkaç saniye.” Yatağıma attım kendimi. Daha yeni büyük bir stresi atlatmışken şimdi de bu çıkmıştı. Er ya da geç tanışacaklardı zaten ama hemen yarın olmak zorunda mıydı? Bari birkaç gün bekleseydik.

“Yavuz’a söyledin mi?”

“Şimdi mesaj attım. Birazdan görüp cevap verir.”

“Akşam biz de burada olacağız. Bunu asla kaçırmam.”

“Sana da eğlence çıktı, değil mi?”

Rahatsız edici bir şekilde gülümserken Yavuz’un mesaj attığını görünce bildirimi açmak için tıkladım.

Hemen yarın mı? Ben uygunum ancak bu kadar erken olmasını beklemiyordum.

Ben de beklemiyordum ki.

“Ne yazmış?”

“Bir dakika abla.” Onun bakmasına izin vermeyerek bir şeyler yazıp gönderdikten sonra telefonu kapattım.

“Şaşırmış ama gelecek.”

“İyi bari. Annem nasıl da sevindi, gördün mü?”

“Evet, gördüm. Babamın şüpheci yaklaşımını da gördüm.”

“Seni korumak istediğinden o. Sonuçta ilk evliliğin kötü bir şekilde bitti. Bunun da öyle olmasından korkuyor. Seni çok fazla düşünüyor Defne. Ayrı eve çıkmak istediğinde de sırf iyi ol diye konuyu fazla üstelemedi.”

“Biliyorum.” Sessizce konuşurken iç çektim. Bunun da ilk evliliğim gibi olmayacağını bilsem de ister istemez korkuyordum. Babamı da anlayabiliyordum o yüzden.

“Ama sen canını sıkma. Yemek güzel geçecek. Eminim annemle babam da Yavuz’un sevgilin olmasına sevinecek.” Onu da Yavuz’un ailesinin beni karşıladığı gibi karşılarlar mıydı, bilmiyordum. Aslında kendi ailemde de bu kadar gerileceğimi bilseydim ilk benim ailemle tanışması için Yavuz’u buraya getirirdim.

"Umarım öyle olur abla.”

“Sen ne yapacaksın? Burada mı kalacaksın?”

“Yok eve gideceğim. Burada kalırsam annem başımın etini yer.” O kişinin kim olduğunu öğrenebilmek için elinden geleni yapardı. Bu yüzden burada kalmam benim için hiç de sağlıklı değildi.

“Ben de çok oyalanmayayım. Bir an önce gideyim. Abla siz de çok oturmayın. Annem benden ümidi keserse seni rahat bırakmaz.”

“Tamam, ablam. Biz de birazdan çıkarız zaten. Yeğenin her zaman ki gibi aşağıda huzursuzluk çıkarıyordur kesin.”

Eve gelene kadar annemin aramalarına ve mesajlarına maruz kalmıştım. En sonunda dayanamayıp onu engelleyeceğimi söyledikten sonra susmuştu. Şimdilik kafam rahattı ancak bir süre sonra yine aynı şeyleri yapma ihtimali oldukça yüksekti. Kendisini çok severdim ama bazı huyları gerçekten yaka silktiriyordu.

Her neyse bunu daha fazla düşünüp streslenmek istemiyordum. Zaten yeterince düşünmüştüm. Yatmadan önce de aklımı kurcalamasın artık.

Pijamalarımla birlikte televizyonun karşısında keyif yaparken kapı zili çalmıştı. Akşam akşam kim geldi ki? Diye düşünürken Gülçiçek’in sesini duydum.

“Defne benim, Gülçiçek. Aç kapıyı.” Ağlamaklı bir tondaydı. Kapının ardında olduğu için belki de ben yanlış anlıyordum. Onu çok bekletmek istemeyip kapıyı temkinli bir şekilde açarken sahiden ağladığını görünce, “Ne oldu?” dedim.

“Levent tutuklandı.” Bunun günün birinde olacağı belliydi. Ben ve Yavuz da bekliyorduk zaten.

“Sen bunun için mi ağlıyorsun?” Kafasını olumsuz anlamda salladı. “İçeri geçebilir miyim? Söz veriyorum sadece konuşup gideceğim.” Ona güvenerek kapıyı daha çok araladım ve geçebilmesi için kenara çekildim. Doğruyu söylemek gerekirse perişan görünüyordu. Onu bu kadar neyin ağlattığını merak ediyordum.

“Teşekkür ederim beni evine aldığın için.” Ona peçete uzattım. Saçı başı dağılmıştı. Makyajı aktığı için tam bir cadı gibi görünüyordu. “Ne olduğunu anlatacak mısın?”

“Bana verdiğin fotoğraflarla birlikte o adrese gittim. Başta sana inanmadım ama içime çoktan bir kurt düşmüştü. Gidip ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Amacım da öyle bir şey olmadığını öğrenip seni haksız çıkarmaktı ama öyle olmadı işte.” Gözyaşlarını sildi. “Ben oraya gittiğimde tam da fotoğraflardaki kadın kapıyı açtı.” Gerçekten de o evde yaşamaya devam ediyordu. Şaşırtıcı. Levent’te ki bu rahatlığı tebrik ediyordum.

“Onunla konuşmak istediğimi söyledim. O da kabul etti ve ben de fotoğrafları gösterdim. Levent’in seninle evliyken onunla bir ilişki yaşayıp yaşamadığını sordum. O ise hiç tereddüt etmeden birlikte olduklarını söyledi ve bu birliktelik hala da devam ediyormuş.” Ağlaması şiddetlendiğinde yanına oturdum ve elimi omzuna koydum. “Bunlar en başından beri belliydi ki Gülçiçek.”

“Bana Levent’in birileriyle takılmasında bir sorun olmadığını söyledi. Böyle durumlar onun için gelip geçiciymiş. İşin sonunda Levent yine onun kapısına dayanıyormuş.” Duyduklarım eskisi gibi beni üzmüyordu. Sadece zamanında Levent’ten ayrılabildiğim için mutlu oluyordum.

“İlişkileri seninle Levent’in evlenmesinden de öncesine dayanıyormuş. Bir ayrılıp bir barışıyorlarmış. Senin boşanma sürecinden sonra daha da yakınlaşmışlar ama Levent başka bir av bulacağından bahsedip ondan uzaklaşmış. Bu da en fazla birkaç ay sürmüş. Geçenlerde yine ona gitmiş.” İçin için ağlıyor oluşu beni de üzmüştü. Levent’i bu derece de sevdiğini hiç düşünmemiştim. Daha çok bana nispet yapmaya çalışıyor gibiydiler.

“Sonra ben dayanamayıp çıktım oradan. Eve gittim. Levent’in gelmesini bekledim. Ondan bir açıklama duyabilmek için saatlerce bekledim. Hatta erken gelmesi için onu aradım. Geleceğini söyledi ama geç saatlere kadar gelmedi.”

Şu anda kötü de olsa gerçekleri öğrendiği için sevinmiştim. Doğrusu buydu ve bilmesi gerekiyordu.

“Yaklaşık yarım saat önce hafif sinirli bir ifadeyle gelip hırsla kravatını gevşetti. Ben de ne olduğunu hiç sormadım. Direkt konuya girip seninle olan evliliğinin nasıl bittiğini sordum. O da bunun birdenbire nereden çıktığını sordu. Ben de sadece merak ettiğimi söyledim. Daha önce bana sizin evliliğinizin kendi uydurduğu masalla anlatmıştı. Yine aynı şeyden bahsedince ben de Levent’e aldatma konusunu açtım.”

Gülçiçek’i ayakta alkışlayacaktım neredeyse. Cesaretini toplayıp iyi yapmıştı.

“Bana senin aklımı bulandırdığını ve öyle bir şey olmadığını söyledi. Hemen fotoğrafları önüne attım. Mantıklı bir şeyler söylemesini bekledim ancak o sadece inkar etti. Ben de kadınla görüştüğümü ve Levent’e hala onun evine gittiğini öğrendiğimi söyledim. Yine inkar etti. Bugün iş yerinde problemler yaşadığını bir de benim onun üzerine gittiğimi söyleyerek üzerime yürüdü.”

Hayal kırıklığına uğramak nasıl bir şeydi biliyordum ve onu da çok iyi anlıyordum.

“Sana bir şey yaptı mı?”

“Hayır, yapmadı. Ona ayrılmak istediğimi söylediğimde alev topuna döndü ama patlayamadan polis geldi.”

Polis mi? Ah, evet, Gülçiçek onun tutuklandığını söylemişti.

“Ama eğer gelmeselerdi ne olurdu, bilmiyorum.” Korktuğu belliydi. Kendisini hediyelere boğup iltifatlar eden adamın bir anda korkunç bir yaratığa dönüşmesi her kadın için bir kabustu.

“Polis ise uzun zamandır kendisi hakkında araştırma yapıyormuş. Yavuz’un internette ortamı karıştırmasından sonra Levent’i takibe almışlar. Kara para aklama, ihaleye fesat karıştırma ve daha bir sürü suçtan dolayı eve gelip tutukladılar. O kadar çok şey vardı ki aklımda tutamadım bile. Levent’e gerçekten de bunları yaptın mı diye sorduğumda öfkelenip yaptım falan dedi. Sonra da polisler tarafından zorla götürüldü. Yine de ne olduğunu tam olarak öğrenmek için babamdan rica ettim. O da araştırıyordur muhtemelen.”

“Anlıyorum.” dedim mırıltı eşliğinde. Öyle uzun, derin araştırmalara gerek yoktu. Zaten her şey ortadaydı. Yakında Levent’i haberlerde de görürdük.

“Ben buraya senden özür dilemek için geldim. Ona olan sevgim gözümü öyle kör etti ki kalbini kırdım, sözünü dinlemedim, huzurunu bozdum. Senden çok özür dilerim Defne. Beni affedebilecek misin?”

“Affederim Gülçiçek. Affederim.”

Yüzünde ufak bir gülümseme oluştu ve kollarını bana sardı sıkı sıkı. “Çok teşekkür ederim Defne. Sen olmasaydın ben hala onun ağına takılmış bir balık olarak yaşardım.” Ben de karşılık verebilmek adına ona sarıldım. Hikaye daha kötü bir sonda bitmeden ayrılmalarına sevinmiştim.

“Peki bundan sonra ne yapacaksın?”

“Eşyalarımı alıp evime döneceğim. Benim için şu anda en iyi seçenek bu gibi görünüyor.”

“Levent eğer salınırsa peşine takılabilir. Kendine dikkat et.” Kafasını salladı. Kız bir oyun için perişan olmuştu. Levent kim bilir daha böyle kaç kişiyi üzmüştü? Umarım hak ettiği cezayı alırdı.

“Defne senden bir şey daha rica edebilir miyim?”

“Tabii dinliyorum.”

Söylemeye çekiniyor gibi bir ifade vardı yüzünde. Hatta söylemekten vazgeçecek gibiydi.

“Bu gece, burada seninle kalabilir miyim?” Söyledikten hemen sonra gözleri yeri buldu. Muhtemelen daha önce yaptıkları aklına geldi. “İstemezsen anlarım. Ben sadece ailemin evine dönmeden önce seninle birlikte olmak istedim. Zaten onlar da bu akşam hemen gelmemi istiyorlardı. En iyisi ben gidip eşyalarımı toplayayım.”

“Tamam, kalabilirsin.”

“Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim. Sen çok iyi bir insansın.”

Kötülüğe iyilikle karşılık vermek kolay bir şey değil ama bunu yaparsanız sonunda mutlu olan da siz olacaksınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

____

Merhabalarrr

Bir kitap daha yazmaya karar verdim ve onu da birazdan atacagim

Ona da bir sans vermenizi istiyorum

Profilime girerek bulabilirsiniz simdiden tesekkur ediyorum

Gorusuruzz

 

 

Bölüm : 17.08.2025 12:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...