Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left3.
Bölüm
keyboard_arrow_right

İlk Okul Günü

@ayseggul
"Feridee kız Feride sana diyorum kalksana be! Valla annene acıdım kadın hergün böyle mi uyandırıyordu seni!"


"Sizi mi dinliycez biz sabah sabah daha hoca gelmemiş kaldırmaya niye ses yapıyorsunuz?"

Ben bize dik dik bakan kıza döndüm aşırı tatlı bir kızdı ona ters cevap vermek istemedim.

"Oooo sen baya derin uyuyorsun o zaman hoca gelip herkesi uyandırdı da gitti bile. Sen yatmaya devam et bence uykunu alamamışsın sen gerginsin."

Ben bunları söyleyip gülümserken kız bana şaşkın şaşkın bakıyordu. "Geç kaldım" diyip fırladı yataktan. Feride'de uyanmıştı sonunda kolundan tuttuğum gibi kaldırdım. Ben onu tutup okul formasını kucağına tutuşturken o uyku dolu gözlerle suratıma bakıyordu.

"Biraz daha böyle bakmaya devam edersen okulun ilk gününde okula geç kalıcaz. Bir zahmet giyin hadi!"

Feride tamam deyip giyinmeye başlarken Merve Hoca girdi içeriye. Sessizce Feride'ye seslendim. "Bu yurtta başka hoca yok mu niye bu kaldırıyor bizi manyak bu kadın ya" Feride sert sert bana baktı. "Ceyda sus duyacak şimdi sabah sabah bu manyakla uğraşmayalım."

Merve Hoca birden bize doğru döndü ve bize doğru gelmeye başladı. Kesin bizimle uğraşacaktı. Biz bize doğru gelen Merve Hoca'yı görmezden gelerek hazırlanmaya devam ettik. Merve Hoca karşımıza geçip.

"Çekilir misiniz kardeşim önümden geçeyim."

Ben kendi kendime niye buradan geçmek istedi ki bu kadın diye düşünürken Feride kenara çekildi. Sonra anladım arka taraftaki uyuyan kızı uyandırmaya gidiyordu.

Merve hoca kıza seslendi uyanmadı, kolunu dürttü uyanmadı, kolundan tuttu çekiştirdi yine uyanmadı. Dayanamadım seslendim. "Hocam kıza bir şey olmuş olmasın." Merve Hoca telaşlandı. "Su var mı yanınızda verin bakayım." Hemen su şişemi verdim. Suyu eline döken hoca eliyle yavaşça kızın yüzüne sürdü. Kız soğuk suyu yüzüne yiyince hareketlendi ve mırıldanmaya başladı. "Napıyorsunuz siz ya" diye terslendi. Merve Hoca bir oh çekti sonra kıza çemkirmeye başladı. "Nasıl bir uyku uyuyorsun sen kardeşim ödümüz koptu. Bilerek mi uyanmıyorsun napıyorsun anlamadım..."

"Kızın uykusu ağır belli ki hocam bu kadar bağırmanıza gerek var mı? Zaten yurtta ki ilk günümüz, kimse buraya alışkın değil bir de siz gelmeseniz üzerimize..." Ben konuşmaya devam edecekken Feride kolumdan cimcirip susturdu. Merve Hoca şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Siz yeniler baya saygısızsınız ama biz sizi adam etmesini biliriz. Hemen üzerinizi giyinip aşağıya kahvaltıya inin ilk günden okula geç kalacaksınız. O okula gidip çok matah bir şey yapıyorsunuz ya sanki..."

Merve Hoca bağırıp çağırıp ayaklarını yere vura vura revire giderken biz üç kız şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. Ben elimde okul kravatım Feride'nin elinde süveteri, zorla uyanan aşırı ama aşırı güzel olan kız ise yatağın üzerinde oturmuş kalmıştı. Sessizliği ben bozdum. Yatakta oturan kıza dönerek.

"Eeee hazırlanalım madem geç kalmayalım. Bu arada tanışmadık seninle ismin ne?" Kız hala uyanamamıştı. Kısık sesiyle "Ben Esra siz mi çağırdınız bu manyak kadını?"

"Yok kız niye çağıralım bu arızayı... Ben Feride sen hangi okula gidiyorsun?"

"Geç kalmazsam ÇPL'ye gidicem."

Ben dayanamayıp muhabbeti böldüm.

"Hadi ama kızlar aynı okuldaymışız orada konuşuruz hareketlenin artık gidelim şu okula..."

Kızlarla giyinip hemen aşağıya yemekhaneye indik, hızlıca kahvaltı yapıp masayı toplayıp çantalarımızı alıp çıkışa doğru hareketlendik. Hepimiz ayakkabı dolaplarından ayakkabılarımızı alırken Merve Hoca'nın sesiyle irkildik.

"Ne bu acele! Ben buraya gelmeden kimse dışarı çıkamaz. Kuralları kimse anlatmadı mı size geçin önüme sıraya üzerinizi arıycam."

Okula gitmek için çıkışa yönelen herkes Merve Hoca'ya bakıyordu.

"Nasıl yani neden üzerimizi arıyorsunuz hocam?"

Merve Hoca alay edermiş gibi bana bakarak

"Şu yüzden kardeşim daha dün geldiniz yurda ve yeni gelen herkese bir günde güvenemeyiz. Yurt da telefon, makyaj malzemesi ya da müzik çalar gibi eşyaları bulundurmak yasak, eğer öyle eşyalar bulursam onlara el koyucam."

Kollarımı açıp Merve Hoca'nın önüne geçtim. Başımı diktim ve oldukça sert bakarak

"Buyrun benden başlayın hocam. Haa aramak yetmezse boynumuza tasma takıp okula siz götürün bizi!"

Merve Hoca aldığı yanıtla memnun değil gibiydi bana tiksinir gibi baktı.

Bir yandan konuşup bir yandan üzerimi ve çantamı titizlikle aramaya başladı.

"Sen çok konuşuyorsun ama istediğin kadar konuş bizim kurallarımız bu istemiyorsan çeker gidersin kardeşim."

"Zaten mecbur olmasak emin olun burası tercihimiz olmazdı."

Ben cümlemi bitirdikten sonra kızları beklemeyip ayakkabılarımı giyip bahçeye çıktım. Ne umutlarla gelmiştik bu yurda ama gördüğümüz muamele berbattı. Ben burnumdan solurken kızlarda yanıma geldi. Biz okula doğru yol alırken Feride bana bir şeyler demek için kıvranıyordu ama diyemiyordu. Ben Feride'nin kıvranmalarına dayanamayıp söze girdim.

"De hele Feride ne söyliyceksin kıvranıp duruyorsun."

Feride üzgün üzgün bana baktı.

"Ceyda çok tepki veriyorsun yurttaki hocalara bu kadar atarlanmasan mı?"

"Ne yapayım baksana bize nasıl kötü davranıyorlar."

"Biliyorum Ceyda farkındayım ama zar zor ikna oldu baban, yurttan atarlarsa bir daha geri dönemezsin biliyorsun. Ben seni düşündüğüm için söylüyorum."

Ben çaresizce baktım Feride'ye

"Haklısın kendimi dizginlesem iyi olur."

Esra hiç konuşmuyor bizi dinliyordu. Sonra gülümseyerek bize baktı.

"Amann kızlar okulun ilk günü bozmayalım keyfimizi. Bence yurttakilere fazla takmayın kafayı onlar hep böyle kızların okumasını istemiyorlar. Bizi okuldan soğutup yurtta daimi talebe yapmak istiyorlar."

Ben kaşlarımı çatıp baktım dediğinden bir şey anlamamıştım.

"Nasıl yani daimi ne be?"

Esra şaşkın şaşkın bize baktı.

"Siz daha önce bu yurtta kalmadınız mı?"

Feride cevap verdi.

"Kaldık ama yaz tatillerinde bir hafta hadi en fazla iki hafta falan kaldık."

Esra bir yandan onaylarmış gibi başını sallıyor bir yandan da gülüyordu.

"Heee şimdi anlaşıldı çömezsiniz siz, neyse ben size yurdun kurallarını anlatayım da sürekli şaşırıp kalmayın."

Biz bir yandan okula yürüyor bir yandan Esra'nın neler anlatacağını merak ediyorduk. Okul yürüyerek 10 dakika uzaklıkta bir mesafedeydi. Yavaş yavaş yürüyor Esra'nın söze girmesini bekliyorduk.

Esra gülümseyerek anlatmaya başladı.

"Bildiğiniz üzere burası cemaat yurdu. Birincisi sadece okul için dışarı çıkabilirsiniz. Ikincisi öğle yemeklerini gidip yurtta yeriz. Üçüncüsü evinize sadece ayda bir kere bir hafta sonunda gidebilirsiniz ve herkes aynı hafta gider. Eğer iki hafta da bir eve gideceğinizi söyledilerse yalan!

Dördüncüsü yurttaki din derslerine girmek zorunlu. Beşincisi yurdun temizliğini biz yapıyoruz. Altıncısı hafta sonları yemekler de bize ait. Yedincisi yurda asla erkek giremez. Sekizincisi camdan dışarı bakmak bile yasak."

Ben derin bir nefes alıp Esra'ya baktım.

"Dur allah aşkına tamam dur bir nefes al ben daraldım! Bu nasıl yurt ee bizi direk köle olarak işe alsınlar."

Feride bir kahkaha patlattı. Biz Feride'ye manyak mısın bakışı attık ama o gülerken konuşmaya başladı.

"Yaaa Ceyda ne bekliyordun burası cemaat yurdu şükret bu yurt olmasa bok giderdik okula."

"Evet orası da var. Adamlar beni para almadan kabul etti. Ne desem haksız çıkarım."

Esra kafasını hızla çevirerek

"Nasıl yani senden para almadılar mı?"

Birden ağzımdan çıkmıştı ve şimdi Esra'nın sorusu ile utancımdan yerin dibine giriyordum. Feride utandığımı fark edince girdi söze.

"Hayır almadılar abiler zaten durumu olmayanlardan para almıyor. Onun yerine harmanda arpa buğday veriyor Ceyda'lar."

Esra durumu anlamıştı oda böyle dangadanak sorduğu için utanmıştı hemen konuyu değiştirdi.

"Haa bu arada kızlar sevgili yapar ve hocalara yakalanırsanız direk yurttan atılırsınız haberiniz olsun. Ben bir çok örneğine şahit oldum. Bizim cemaat erkek düşmanı!"

Esra bunu söyleyip bir yandan gülerken biz Feride ile aynı anda bağırarak cevap verdik.

"Heee tek eksiğimiz sevgili zaten!"

Esra bize bakıp kahkaha atıyordu.

"Siz ne zamandır arkadaşsınız?"

Bu sorunun karşılığında Feride'ye sevgi dolu bir bakış yollladım o da bakışlarımı alıp aynı bakışları bana yolladı. Esra bize bakıp

"Arkadaşmısınız sevgilimisiniz anlamadım kız çok zor bi soru sormadım?"

Feride cevap verdi.

"5-6 yaşlarından beri arkadaşız biz Ceyda ile gerçi bizim köyde okul haricinde kızlar çıkıp görüşemez. Sadece okulda görüşürdük ama okulda asla birbirimizden ayrılmazdık şükür yine ayrılmadık."

Esra'nın bugün kaçıncı şaşkın bakışıydı bilmiyorum ama kız şaşırmaktan yorulmuştu.

"Nasıl yani sizin köyde kızlar dışarı çıkmıyor mu çocukken bile evde mi duruyor?"

Ben dayanamayıp söze girdim.

"Yok kız çıkar oyun oynardık çocukken ama büyüyünce çıkamıyoruz orta ikinci sınıftan itibaren kızlar ancak yakın komşularına gidebiliyor. Bizim evlerimiz uzak o yüzden orta okuldayken sadece okulda görüşebiliyorduk."

"Hee o bizde de öyle canım."

Biz sohbete dalmıştık ve okula geç kalıyorduk bunu fark edip adımlarımızı hızlandırdık. Okulun bahçe kapısına geldiğimizde herkes sıraya geçiyordu. Bir öğretmende öğrencileri yönlendiriyordu. Okula girmeden baş örtülerimizi çıkarıp çantamıza koyduk. Bize bakıp dalga geçer gibi gülen bir kaç öğrenci gördüm. Onları görmemezlikten geldim. Yurtta dozumu almıştım birde okulun ilk günün de böyle aptallar ile uğraşacak halim yoktu. Bizde herkes gibi sıraya doğru yürüdük. Sıraya yaklaşınca okul girişinin merdivenlerinde duran zayıf uzun boylu ama sert yapılı bir öğretmen bize bağırdı.

"9. Sınıflar en soldaki sıraya geçin. Kimin hangi sınıfta olduğunu söyleyeceğim ona göre sıra yapıcaz."

Öğretmenlere hep bir ön yargılıydım. Bunun sebebi ise Nihat Öğretmendi. İlk tanıdığımda bütün öğretmenler bana potansiyel sapık gibi geliyor onları tanıdıkça oh be bunlar böyle değilmiş diyordum. İçime yine o iğrenç korku yerleşti. Ya şimdi de öyle bir öğretmen çıkarsa karşıma ne yapardım hiç bilmiyordum. Asıl içimde ki en büyük korku kardeşlerim şuan köy okulunda okuyordu. Allahtan Nihat Hoca artık köy okulunda değildi. Ama hadi yine onun gibi bir öğretmen gelirse ve kardeşlerime zarar verirse diye ödüm kopuyordu. Annem ile babam zaten inanmazlardı bana nasıl sen uyduruyorsun dedilerse onlarada öyle yaparlardı. Köye yeni gelen öğretmenlerin iyi insanlar olduğunu duymuştum. O yüzden içimi rahatlatmaya çalıştım.

Bunları düşünürken hocanın ismimi söyleyip 9/B sırasına geçmemi söylediğinde kendime geldim. 9/B sırasına geçtim. Ardından Esra ve Feride'de yanıma geldiler. Aynı sınıfa düşmüştük. Birbirimize bakıp salak salak sırıtıyorduk. Ben kızların önündeydim. Kızlara bakmak için arkamı döndüğümde onu gördüm. Aman yarabbi o da neydi! Kesin uzaylı bu yok yok bu insan olamaz! Uzaylılar tarafından dünyada ki kızları sınamak için gönderilmiş insan üstü bir varlık. Lan uzaylılar böyle bir varlık gönderecek olsa allahın bile siktir ettiği ilçeye, buraya mı gönderirdi. Avrupa, Amerika hadi en kötüsü İstanbul'a falan gönderirdi.

Esra beni dürtüp önüme dönmemi söylediğinde kendime geldim. Aval aval çocuğa bakmayı bırakıp önüme döndüm. Sınıflar belli olmuştu ve hepimiz sınıflarımıza geçmiştik. Uzaylı çocukta bizim sınıftaydı. Feride benim salak salak bakışlarımdan beni anlamış ikiye bir beni dürtüyordu.

Biz sınıfta rast gele oturduk ben Feride ile ikinci sıraya geçtik. Esra'nın gözleri bozuk olduğu için hemen önümüzde ki sıraya oturmuştu. Yanına da uzun ve iri bir kız oturdu. Herkes birbiriyle tanışıyor tanışık olanlar sohbet ediyordu.

Millet sohbete dalmışken hoca içeriye girdi. Biz hepimiz ayağa kalkıp hocanın oturun demesini beklerken kafama hafif bir şeyin çarptığını hissettim. Arkama döndüğümde arka sıramda ki düşen küçük kağıt topunu gördüm herkese baktım ama kim yaptıysa yaptığını belli etmiyordu. En arkadaki uzaylıdan şüphelendim ama o bana doğru hiç bakmıyordu. Hoca bir şeyler söyledikten sonra bize oturun dedi. Sınıf listesine göre hepimizi tek tek kaldırıp kendimizi tanıtmamızı istedi.

Sıra uzaylıya gelince uzaylı değilde adının Osman olduğunu ve gayet normal bir insan gibi yaşını köyünü ve kendini tanıttığını duydum. O da bizim gibi cemat yurdunda kalıyordu.

Bir kaç kişiden sonra sıra bana geldi. Hoca ismimi söylediğinde ayağa kalktım. Tam kendimi tanıtmaya başlayacaktım ki hoca benden önce söze girdi.

"Kendini tanıtmadan önce sana bir şey sorucam Ceyda. Puanın bu kadar yüksekken neden bu okulu seçtin istesen öğretmen liseleri hatta neredeyse fen liselerini bile tutuyormuş puanın istersen yol yakınken bir şekilde nakil yapabiliriz seni."

Ben bu sorunun geleceğini hiç tahmin etmemiştim. Ne diyecektim şimdi bütün sınıfın içinde babam beni liseye bile göndermeyecekti buna zar zor ikna ettim mi diyecektim.

Çok düşünmeden net bir cevap verdim.

"Böyle olması gerekiyordu hocam deyip kendimi tanıtıp hemen oturdum."

Edebiyat Hoca'sı olduğunu söyleyen gözlüklü ufak tefek ve çok tatlı olan hoca cevabımı beğenmemiş olmalı ki bana gözlerini kısarak bakmaya devam etti.

"Teneffüste yanıma gel olur mu?"

Ben "Tamam hocam" deyip geçiştirdim. Sınıfta bu konuyu konuşmak istemiyordum.

Ders tanışma faslı ile bitti. Hoca bana bakıp gelmemi işaret etti. Biz hoca ile çıkarken arkamda 60 çift meraklı göz bıraktığıma emindim.

Hoca beni rehberlik odası yazan bir odaya götürdü.

"Yanlış anlama Ceydacım ama merak ettim başarılı bir öğrenciye benziyorsun. Burası çokta iyi bir okul değil daha iyilerinde olman gerekirken neden burası? Belki sana bir yardımım dokunur o yüzden soruyorum."

En güzeli dürüstçe cevap vermekti. Nasıl olsa ailemden birisi gelip de okulda ki hocalarımla tanışıp durumumu sormayacaktı.

"Ailem böyle istedi hocam babamı bu okula zor ikna ettik ilçe dışındaki okullara asla göndermez."

İsminin Zehra olduğunu öğrendiğim hoca bana acıyan gözlerle baktı. Sonra gülümseyip.

"Peki o zaman yapacak bir şey yok burada da iyi bir çalışma ile güzel bir üniversite kazanabilirsin."

Bende gülümseyerek cevap verdim.

"İnşallah hocam. Şimdi gidebilir miyim?"

"Tabi gidebilirsin kızım."

Ben odadan çıkıp sınıfa doğru yöneldiğimde uzaylı ama Osman olan çocuk duvara yaslanmış orada öylece bekliyordu. Önünden öğrenciler gelip geçiyor ama o doğruca bana bakıyordu. Delimi ne neye bakıyordu o öyle! Ben sınıfa doğru yürürken o da yanıma geçip benimle yürümeye başladı. Ben hayırdır birader bakışı atınca sonunda konuşamak aklına geldi.

"Ben de merak ettim madem puanın bu kadar yüksek neden burası gerçekten?"

O nasıl ses tonu! O nasıl konuşmak! Bu ne cesaret diye düşünürken o benden bir cevap bekliyordu. Bende yürümeyi bırakmış okul koridorunun ortasında yine aval aval ona bakıyordum. Sonra elini gözlerimin önünde sallayınca sorusunu idrak edip cevap vermek aklıma geldi.

"Sanane"

Sadece sanane dedim ağzımdan çıkabilen tek kelime bu oldu. Ben cevabımı verip hızla sınıfa yürürken o da arkamdan bağırıyordu.

"O zaman benim için gönderildin bu okula!"

He uzaylı senin için gönderildim al beni götür denek olarak kullan organlarımı falan incele üzerimde ilaç falan dene diye gönderildim aptal!

Ben söylene söylene sınıfa doğru gidiyordum. Feride ve Esra kızlarla tanışıp kaynaşıyordu. Ben içeri girince gözler bana döndü. Orta okuldan da tanıdığım Hülya bana dönerek hemen herkesin merak ettiği soruyu sordu.

"Ceydacım seni çpl'de görmeyi hiç beklemezdim gerçekten neden başka bir liseye gitmedin."

Ben zaten sinirliydim birde bunlara laf anlatmakla kendimi yoramayacağım için kızı tersledim.

"Öyle gerekiyor dedik ya Hülya ne diye bir daha soruyorsun! Feride, Esra hadi dışarı çıkalım."

Feride ve Esra meraklı gözlerle bana bakıyordu. Feride dayanamayıp sordu.

"Ay Ceyda bir dur ne oldu neye sinirlendin sen?"

"Neye olacak babam yüzünden düştüğüm duruma bak asla gitmem dediğim okuldayım ve okul manyak dolu bir tane de uzaylımız var."

Esra bana baktı ve

"Ne uzaylısı kızım kafayımı yedin."

"Yok yemedim bizim sınıfta kendisi adı Osman hoca beni çağırdı ya geçmiş oraya beni beklemiş neymiş o da çok merak etmiş neden bu liseye geldiğimi."

Esra bir panikler gibi oldu ama neden paniklediğini anlamadım.

"Bak Ceyda o çocuktan uzak dur ondan sana hayır gelmez benden söylemesi.."

Esra daha konuşacakken sözünü kestim.

"Bak çocukla aranda bir şey varsa ya da hoşlanıyorsan baştan söyle bacım başkasının sevdiğinde gözümüz olmaz sonuçta"

Sessizce bizi dinleyen Feride birden bana döndü.

"Ne gözü Ceyda hanım ilk günden dur bi bismillah yaa!"

"Tamam yaa göz falan yok yakışıklı çocuk ondan dedim. Birde bana neden bu okula gediğimi sorunca ben sanane dedim. O nedese beğenirsiniz. "o zaman bu okulan sen benim için gönderildin" dedi."

Esra oturdu yerden hızla kalktı.

"Ne sana öyle mi dedi inanamıyorum ben bu çocuğa ya! Bu çocuğun sevgilisi var zaten nasıl sana böyle yavşıyor ki pislik!"

Umutlarım bana sırıtıp el sallayıp giderken ben Esra'nın dediklerini algılamaya çalışıyordum.

"Nasıl ya bu uzaylının sevgilisimi var. Kim peki?"

"İmam hatip lisesinde bi kız tanımazsınız. O yüzden dedim bundan uzak dur diye kötü uzaylı o, yavşağın teki!"

"Aman gitsin kimi denek olarak kullanıyorsa kullansın benden uzak dursun o zaman..."

Feride gözlerini bize doğru gelen uzaylıya dikmiş

"Pek uzak duracağı söylenemez kendisi buraya doğru geliyor."

Uzaylı sırıta sırıta bize doğru geliyordu. Yanımıza gelir gelmez Esra'nın yanağından bir makas aldı. Biz şaşkınlıkla onlara bakarken Osman elini Esra'nın omzuna attı.

"Eeeee Esra kuzen olduğumuzu söylemedin mi bu güzel arkadaşlarına..."

Esra Osman'ın elini omzundan ittirip Osman'a bakarken bizde şaşkınlıkla onları izliyorduk.

" Osman senin yüzünden çevremde arkadaşım kalmadı yaa çevremdeki kızları tavlayıp aldatıyorsun sonra kabak benim başıma patlıyor. Bu kez yedirmem arkadaşlarımı canım uzak duruyorsun bizden hadi naş naş!"

Ben şaşkınlıktan çıkıp hemen söze girdim.

"Kusura bakmayın bizde uzaylı ve yavşaklara kız yok o yüzden ikile..."

Uzaylı bey beni pek anlamamış olmalı ki bu sözümden sonra üzerime üzerime gelmeye başladı o geldikçe ben geri adım atarken ağaca tosladım.

"Öyle mi Ceyda hanım ben o kızı almasını bilirim ama haberin olsun."

Ben bir erkeğin bana bu kadar yaklaşmasından hiç hoşlanmazdım. Ani tepki olarak Osman'ı sert bir şekilde ittirdim ve istemeden sesim de yüksek çıktı.

"Sakın bana bir daha böyle yaklaşma..."

O anda dibimizde biten uzun boylu iri yarı çocuğu fark ettim.

"Hayırdır Osman bir sıkıntı mı var. Kızlar biraz rahatsız olmuş gibi duruyor."

"Gökberk sıkıntı olsa sanan! Hadi uza"

Ortam bir anda gerilmişti. Sanki uzaktan birisi al size gerginlik bombası okulun ilk gününü bok etsin diye attım deyip kaçmıştı. Osman iri yarı çocuğu pek bir tarafına takmamış olmalı ki yine bana doğru gelmeye başladı. Osman bana doğru gelirken Gökberk denen çocuk onu yakasından tuttu ve durdurdu.

"Olay çıkarma Osman hadi kerdeşim bir siktirgit kızları rahatsız etme hadiii..."

Osman çelimsiz biri değildi ama Gökberk denen çocuk baya uzun ve biraz iriydi. Tek eliyle Osman'ı uzaya fırlatacakmış gibi duruyordu. İlk günden olay çıksın istmediğim için hemen araya girdim.

"Heyyy tamam yeter bu kadar Osman hadi bi git artık gerçekten rahatsız ediyorsun. Gökberk kardeş sende sağ ol bizi korumaya çalıştığın için ama biz kendimizi koruruz. Hadi ikinizde gidin başka bir yerde yiyin birbirinizi..."

Sonra kızlara baktım onlarda film izler gibi hiç seslerini çıkarmadan bizi izliyorlardı.

"Bu böyle olmayacak kızlar hadi sınıfa gidelim zaten ders başlıyor."

Biz kızlarla doğruca sınıfa gittik. Gökberk ile Osman hala arkamızda laf dalaşı yapıyordu.

Okulun ilk günü Osman'ın bana ters ters bakması Gökberk denen çocuğun teneffüste peşimizde dolaşması ile son bulmuştu. Yurda gidincede din dersi, ilk günden zorla ders çalıştırma,temizlik yaptırma ile sonunda yataklarımıza geçebilmiştik. Din dersini gruplar halinde alıyorduk ve bizim grup yedi kişiydi yatakhanede yataklarımızı da bu yedi kişi ile yan yana ayarlamıştık. Feride, Esra, Kübra,Aslı,Gülçin,Dudu ve ben çok iyi arkadaş olacağa benziyorduk.

İlk gün hepimiz için çok yorucu olmuştu ve hepimiz yatağa girer girmez uykuya dalmıştık. Sabah namazına kadar mışıl mışıl uyuya bilirdik.

Fatma Hoca'nın naif sesiyle uyandım.

"Kardeşim Ceyda hadi kalk sabah namazına kalkıyoruz."

Zaten uykusu hafif birisiydim. Hocanın seslenmesi ile hemen uyanmıştım. Feride de yatağına oturmuş ayılmaya çalışıyordu. Allahtan yurttaki bütün hocalar Merve Hoca gibi değildi. Fatma Hoca bize çok iyi davranıyor. Sanki bizim annemizmiş gibi bizimle ilgileniyordu. Fatma Hoca Esra'yı uyandırmaya çalışırken biz Feride ve diğer kızlarla hemen abdest alıp mescide çıktık. Kızlar namazını kıldıktan sonra tekrar uyumak için yataklarına döndüler. Benim uykum kaçmıştı zaten iki saat sonra uyanacaktık. Biraz kur'an okuyup birazda ders çaılışırım diye düşünerek kalkıp kur'an-ı kerimimi aldım. Biraz okuduktan sonra ders çalışmak için olan etüt odasına geçtim. Ders çalışmaktan vazgeçip kitaplıktan bir kitap alıp pencere önündeki masanın üzerine oturup okumaya başladım.

Bir saat kadar kitabı okuduktan sonra perdeyi kaldırıp dışarı baktım. Bu pencere yurdun arka tarafını gösteriyordu. Perdeyi kaldırıp arka taraftaki yola doğru baktığımda orada bekleyen kişiyi görünce şok oldum.
Sabahın köründe bu uzaylının burada ne işi vardı.

modal aç
modal aç
modal aç