13. Bölüm

13. Bölüm

İrem Çiftçi
berceste_sb

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn!

İyi okumalarr ❤️

☆☆☆☆

"Ben şaka yapmıştım!" Dedim elimdeki pijamayı sıkı sıkı tutarken. "Gerçekten merak etmiyorum, istediğin yerde uyuyabilirsin. Beni ilgilendirmiyor."

Güldü. "Bende zaten bunun için gelmemiştim, merak etme." Kapıya doğru yavaş yavaş ilerlerken açıklamaya koyuldu. "Abin odaları değiştirmiş, burayı kendi odam sandım."

"Sen odana hep böyle pencereden mi girersin?" Diye sordum şüpheyle.

"Pencereden mi?" Açık pencereye kısa bir bakış attı. Ardından soru dolu olan bakışlarını bana dikti. "Oradan girdiğimi sana düşündüren ne?"

"Ben girdiğimde odada kimse yoktu." Dedim ama dediğimden emin değildim. Odayı incelememiştim. Bakışlarım direkt telefonuma kaymıştı.

Şeytan sıkıntıyla iç çekti. "Abin haklı, bir an önce dönüşmelisin. Daha odada kim var onu bile anlamıyorsun." Bana çaresizce baktı. İlk defa onu böyle görüyordum. "Siz yemek yerken yukarı çıktım, yanlış yerde olduğumu anlayınca odadan çıkacaktım ama sonra sen geldin. Bende beni ne zaman fark edeceksin diye seni izlemeye başladım." Bunları söylerken benimle dalga geçermiş gibi bakıyordu.

Tanrım! Çok sinir bozucuydu!

"Odadan çıkarsan uyuyacağım, şeytan." Dedikleri hakkında konuşmadım. Biraz beni inceledi, sonra ise başını salladı.

"Bir şey olursa yan taraftayım." Deyip kapıyı açtı.

Aklıma gelen şeyle gözlerim irileşti. "Bir dakika... Sen burada mı kalıyorsun?!"

"Yeni mi anladın melekcik? Biraz geç oldu sanki." Kapıyı arkasından kapatırken ekledi. "Şeytanların nasıl uyuduğunu görmek istersen söylemen yeterli, hemen gelirim."

Sinirle homurdandım. "Sen... Sen..." dilim tutulmuştu resmen!

Şeytan koridorda büyük bir kahkaha attı. Eminimki annem ve abim duymuşlardı.

"Gıcık." Diye ekledim ama büyük ihtimalle duymadı. Oflayıp yatağa oturdum ve odaya baktım. Karanlıkta elbette onu fark edememiştim, zaten kendisi siyahtan ibaretti...

Kalbim onu her gördüğümde hızlı atmayı kesmeliydi.

Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım ama onu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Çok geçmeden uykuya daldım.

🦋

Aradan geçen iki günün ardından Yiğit dönmüştü. Bana beni affet bakışları atıyordu. "Özür dilerim. Seni ittirdim, o kadar sert düşeceğini tahmin edemedim."

Derin bir nefes aldım. "Yiğit, son kez söylüyorum. Sorun değil."

"Elbette sorun!" Dışarıdaydık. Ben etrafı gezmeye çıkmıştım ve Yiğit'le karşılaşmıştık. Ailesinin iyi ve güvende olduğundan emin olduktan sonra geri dönmüştü. "Olanların sebebi sen değildin. Biliyorum yardım etmeye çalışıyordun."

Ona gülümsedim. "Merak etme, hala arkadaşız. Eğer bunu soruyorsan..."

"Güzel." Deyip rahat bir nefes aldı. "Ama sen yinede sinirli kurtların önüne kendini atmayı alışkanlık haline getirme."

Gözlerimi devirdim. "O bir kez olur." Biz dediğim şeye gülerken Ece yanımıza geldi.

"Ne yapıyorsunuz?" Diye sordu merakla. "Yiğit, dönmüşsün."

Yiğit başını salladı. "Döndüm ve artık buradayım." Deyip tekrar bana baktı. "Savaş'la olanları duydum... bu çok garip."

"Evet biliyorum." Neyi kastettiğini anlamıştım. "Sadece ben bağlıyım, benden uzaklaşırsa ona hiçbir şey olmaz."

Şeytan iki gündür ortalıkta yoktu gerçi. Uzakta değildi, olsaydı hissederdim. En son benim odamdayken konuşmuştuk onunla. Sonra ise iki gün boyunca hiçbir yerde onu görmemiştim.

Şey... sanırım onu özlemiştim.

"Onu gördünüz mü?" Diye sordum sesimi meraktan uzak tutmaya çalışarak. "İki gündür ortalıkta yok."

Ece omuz silkti. "Şeytanların işine karışmayız."

Oflayıp bakışlarımı etrafta gezdirdim. Gördüğüm şeyle gözlerimden kalpler çıkacaktı neredeyse! "Bunlar yavru kurtlar mı?" Dedim üç tane minik kurdun yanına ilerlerken. Biri gri diğer ikisi kahverengiydi.

O kadar sevimlilerdi ki!

"Çocukların dönüşebildiğini bilmiyordum." Dedim bana yetişmeye çalışan Yiğit ve Ece'ye.

Yiğit bu halime güldü. "Ne kadar güçlülerse o kadar erken dönüşürler." Üç yavru kurt bir topla oynuyordu. Beni fark ettikleri zaman yanıma geldiler.

"Çok tatlısınız ama siz!" Deyip başlarını okşadım. Üçüde patilerini üzerime dayamış, garip sesler çıkartarak kendilerini bana sevdirmeye çalışıyorlardı. "Evet, bende sizi sevdim..."

Yere eğilip yatmış olan yavru kurdun karnını okşadım. Yiğit ve Ece arkamdan gülüyorlardı. "Onlarda sanırım seni sevdi." Dedi Yiğit.

"Bir meleği kim sevmez ki?" Bu sesi tanıyordum. Şeytan buradaydı.

Başımı kaldırdım. Karşımda durmuş sırıtarak beni izliyordu. Yavru kurtların dikkati dağılmış olacak ki beni bırakıp direkt Savaş'a koştular.

Tamam, şeytandan etkilenen tek ben değildim anlaşılan.

Yavru kurtlarda ona bayılıyordu.

"Kocaman olmuşsunuz." Dedi Şeytan yavruları severken. Çok tatlılardı. Anneleri çağırdığı zaman gittiler. Arkalarından üzülerek baktım.

"Bende yavru kurt istiyorum." Dedim gülerek. Ece ve Yiğit yanıma gelmişti. Şeytan bakışlarını bana dikti.

"Bağ hakkında bir şeyler öğrendim." Dedi sakince ve bana doğru yaklaştı. Kaşlarım çatıldı ama lanet olası kalbim bu kadar hızlı atmaya devam ederse sakin kalamazdım ki!

"N-ne öğrendin?" Bir kekelemediğim kalmıştı o da olmuştu! Off!

"İzin verir misin?" Diye sordu ve elini izimin olduğu yere, sol koluma doğru uzattı. Başımı sallayıp üzerimdeki hırkayı çıkardım. Askılı elbisemle kaldığımda soğuk vücuduma hücum etti. Yanaklarımın kızardığına emindim ama bunun tam olarak soğuktan olduğundan hiç emin değildim.

Şeytan sakince gözlerime baktı, ardından izime dokundu. Eli resmen yanıyordu! Sıcak parmakları izime dokunduğunda elektrik çarpmış gibi irkildim. Ve sonra bir şey oldu...

İzim yeşil bir şekilde parladı.

"Vay canına!" Dedi Ece şaşırmış şekilde. "Dolunay, ışık saçabildiğini bilmiyorduk!"

Yiğit bu gösteri karşısında kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. "Omzunda ampul varmış gibi duruyor." Dedi izimi incelerken.

"Sende ellerinden ateş çıkarabiliyorsun, biz sana bir şey diyor muyuz?" Diye sordum homurdanarak. Gülmeye başladıklarında şeytana döndüm. "Başka bir şey olması gerekmiyor mu?"

Şeytan omuz silkti. "Sana yapabileceklerimi bilsen iki saniye yanımda durmazsın o yüzden şimdilik şirin bir ışıkla başlamak en iyisi."

Dudaklarımı endişeyle dişledim. Başka şeylerde mi yapabiliyordu? "Bunu nereden öğrendin?" Diye sordum merakla.

"Ben bilirim." Dedi etrafı çatık kaşlarla incelerken. "İyi bir eğitim aldım."

"Okula mı gittin?" Diye sordum ama şeytanın dikkati bende değildi. Sorumu geçiştirmek istermiş gibi başını hafifçe salladı.

Birkaç saniye sonra etrafta bir sürü kurt uluması yankılandı. Kaşlarımı çattım. "Ne oluyor?"

"Onun yanında kalın." Dedi şeytan Yiğit ve Ece'ye, ardından ben soru soramadan kanatlarını açıp uçtu. Onu daha önce hiç bu kadar ciddi görmemiştim.

"Bunlar yardım çağrıları." Dedi Ece endişeyle kolumdan tutup. "Sürü tehdit altındaysa çağrı yapılır." Beni kenara çekti.

"Vampir kokusu alıyorum." Dedi Yiğit. "Vampirlerin yaratıkları. Buradalar."

"Çok mu fazlalar?" Diye sordum endişeyle. "Annem evdeydi, ona bir şey-" Ben daha ne olduğunu anlamadan, siyah bir kurt sivri dişlerine dikkat ederek ağzıyla hırkamın kapüşonundan tuttu ve beni geriye, kulübelerin en arkasına doğru sürüklemeye başladı.

"Abi!" Dedim ama durmadı. En köşeye geldiğimizde beni bıraktı ve karşıma geçti. Gözlerini kısarak baktı.

Elbette bu bakışı biliyordum.

Yerinde kal ve başını belaya sokma bakışıydı bu.

"Tamam buradayım." Dedim bana son kez bakıp karmaşa yaşanan yere giden abime. Çığlıklar ve tuhaf yaratık sesleri etrafta yankılanıyordu.

Yaratıkları görmemiştim ama korkunç olduklarını tahmin edebiliyordum. Birde büyük ihtimalle sivri dişleri ve sivri pençeleri vardı.

Başımı kulübenin arkasından yavaşça çıkardım. Şeytan etrafta gözükmüyordu, abimde gitmişti. Ece ve Yiğit ise hiçbir yerde yoktu.

Hissettiğim şeyle korkuyla geri çekildim.

"Hayır, hayır, hayır..." Gözlerimi kapattım ve arkamı dönmek için cesaretimi toplamaya çalıştım.

Bir. Yaratık. Tam. Arkamdaydı.

Soluğunu ensemde hissedebiliyordum, çıkardığı hırıltıları duyabildiğim gibi.

Üzerime gölgesi yansımıştı.

İşte şimdi ölmüştüm.

☆☆☆☆

Devam edecek...

Bölüm : 15.02.2025 20:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...