17. Bölüm

17. Bölüm

İrem Çiftçi
berceste_sb

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn!

İyi okumalarr ❤️

☆☆☆☆

Hiçbir şey olmadığında gözlerimi yavaşça araladım. Sanırım şu dönüştürme işide yaramıyordu...

Başımı çevirip şeytanın donuk ve ifadesiz yüzüne baktım, sonrada Ece ve Yiğit'te bakışlarımı gezdirdim. Onlarda sakin ve ifadesiz görünüyorlardı, benimse korkudan ellerimle ayaklarım titriyordu.

Tam ağzımı açıp neler olduğunu soracakken kafamın içinde bazı sesler duymaya başladığımda kaşlarımı çatıp karşımda duran abime baktım. Gözleri hala kapalıydı.

Kafamın içindeki sesler gittikçe fazlalaşmaya başlarken endişe dolu gözlerimi şeytanın mavi gözlerine çevirdim. O da garip bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki göğsünde bağladığı kollarını çözdü ve yüzüne ciddi bir ifade alıp burayı izlemeye başladı.

Bir süre sonra kafamın içindeki sesler dayanılmayacak bir hal aldığında gözlerimi şeytandan çekip kafamı eğerek yere bakmaya başladım. Seslerin bazılarını ayırt edebilmiştim daha çok kurt ulumaları vardı, sonrası ise anlamadığım birkaç sözcüktü.

Başıma keskin bir acı saplandığında acıyla inledim ve dişlerimi sıktım. Terlemeye başlamıştım, soluk alıp verişim hızlanmıştı. Korkuyla arkamdaki duvara yaslandım ve gözlerimi kapattım.

Başımın ağrısı her saniye artıyordu, gittikçe dayanılmayacak bir hal alıyordu. Kulaklarım çınlıyordu ve gözlerim kararıyordu. Bir elimi kaldırıp başımı tuttum ve sırtımı duvardan kaydırıp yere çöktüm. Abim ne yapıyorsa devam ediyordu.

Başımı kaldırıp abimin yüzüne baktım. O da gözlerini araladı. Gözlerinin kırmızı renge büründüğünü gördüğümde irkildim. Dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı. "Dolunay, karşı koyma dediğimi yap" Dedi ürkütücü bir sesle, sonra ise gözleri biraz daha karardı ve yaptığı şeye devam etti.

Artık dayanamayacaktım, canım yanıyordu. Ellerimi yere koydum ve ayağa kalkmaya çalıştım. Bu dönüştürme değil, tam bir işkenceydi. Sanki biri beynime bıçak saplıyormuş gibi acıyordu.

Titrek sesimle abimin durması için ona seslendim. Ama beni duymadı. Yaptığı işe odaklanmış gibiydi.

Gözlerimi yardım ister gibi Ece'yle Yiğit'e çevirdim. Onlarda endişeli duruyorlardı ama abim alfa olduğu için müdahale etmeye korkuyorlardı.

Burnumda sıcak bir sıvı hissettiğimde elimi burnuma götürdüm. Parmağıma kırmızı bir sıvı gelmişti, burnum kanıyordu...

Gözlerimi kapattım ve bir an önce bitmesini bekledim. Sonunda bir ses kullağımda çınladı, bu şeytanın sesiydi. "Emre yeter bu kadar. Bırak." Sesi ürkütücü ve keskindi, emir verir gibiydi.

Abim onu dinlemediğinde şeytan önüme geçti ve büyük kara kanatlarını beni saklamak istermişçesine açtı. Abimi göremiyordum ama yaptığı şeye son verdiğini anlamıştım. Başımdaki acı gitmişti ve etrafın görüntüsü tekrar eski haline gelmişti.

Şeytan kanatlarını kapattı, abimin yüzünü şimdi görebiliyordum. Endişeli gibiydi. Gözlerini şeytandan çekip bana indirdi. "Özür dilerim Dolunay ben... işe yarar sanmıştım..." Abim sözlerine devam edecekken şeytan araya girdi.

"Şimdi sırası değil" Dedi ve yanıma çömeldi. Kapı kapanma sesi geldiğinde gözlerimi şeytanın yüzünden alıp kapıya baktım. Abim gitmişti.

Sanırım herkesi hayal kırıklığına uğratmıştım...

Ece'yle Yiğit yanıma geldiklerinde iyi olup olmadığımı sordular. Başımı sallamakla yetindim.

Şeytan elini kaldırdı ve burnuma götürdü. Yavaşça dokunup kanı sildiğinde irkildim. Bunu yaparken çenesi kasılıyordu. "Pekala, bugünlük yeter. Benimle geliyorsun." deyip ayağa kalktı. Elimden tutup beni de yavaşça kaldırdı.

"Dolunay iyi olduğuna emin misin?" Diye sordu Ece.

"İyiyim, merak etme" dedim gülümsemeye çalışarak.

Şeytan konuşmaya başlayınca sorar gözlerle ona döndüm. "Bir süre ortalarda yokuz bizi idare edin." dediğinde gözlerim irileşti. Bir süre yokuz da ne demekti?

Ben şaşkın şaşkın ona bakarken Yiğit araya girdi. Onunda kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı. "Nereye gideceksiniz?" Diye sordu merakla.

Şeytan sırıtarak Yiğit'in yanına geldi ve bir elini omzuna koydu. "Bu seni hiç ilgilendirmiyor köpecik..." Dedi, ardından yanıma gelip elimden tuttu ve kapıya doğru benimle yürümeye başladı. Ben ise hala şaşkın bir şekilde ona bakıyordum.

Kapıdan çıktığımızda nereye gittiğimizi bilmediğim için durdum. Şeytan benim durmam üzerine başını bana doğru çevirip sorar gözlerle baktı.

"Gelmek istemiyorum" dedim.

Tek kaşı havaya kalktı ve huzursuzca söze girdi. "Gelip gelmemek istediğini sormadım, geliyorsun dedim."

Elini elimden kurtarmaya çalışırken konuşmaya başladım. "Hayır, gelmiyorum" onunla inatlaşmaya başlamıştım. Bilmediğim bir yere gitmek hoşuma gitmemişti. Yaratıklardan sonra paranoyaklaşmıştım anlaşılan.

Ama şeytan seni çok defa kurtardı...

Ne yazık ki iç sesim haklıydı. Arada kalmıştım.

Şeytan bıkkınca bir nefes verdi ve bana döndü. "Geliyorsun." deyip sakince gözlerime baktı. Elimi tekrar tuttu ve yürümeye başladı. Kendimi durdurmaya çalışsamda başaramadım. Ayaklarım benden habersiz hareket ediyordu.

Bunun neden olduğunu düşünürken beynimde bir şimşek çaktı.

Adam bana gerçektende istediğini yaptırıyordu.

Güzel, artık bedenimde bana ait değildi ama garip şekilde şeytana güvenmeye başlıyordum. Derin bir nefes aldım. Büyük ihtimalle bana zarar vermek isteseydi önceden verirdi. O yüzden daha fazla inatlaşmadan onu takip etmeye devam ettim. Bunu anladığında gülümsedi.

Kasabanın içinden ormana doğru yürüyorduk. Kasabadaki herkesin bakışları üzerimizdeydi ama daha çok şeytana bakıyormuş ve minnet duyuyormuş gibilerdi.

Kasabadan çıktığımızda ormanın içine girdik, burada kendimi huzurlu hissediyordum. Normalde bu karanlık ormandan korkmam gerekirdi...

Gözlerimi kapatıp şeytanın beni yönlendirmesine izin verdim. Ormanın sesini dinlemeye başlamıştım. Kuş seslerinden daha farklı seslerde geliyordu, daha önce hiç duymadığım seslerdi.

Sonunda durduğumuzda gözlerimi açtım ve tertemiz bir gölle karşılaştım. Burayı hatırlıyordum. Burası şeytanla ilk karşılaştığımız göldü.

Sorar gözlerle şeytanın yüzüne baktım. Neden buraya gelmiştik?

Elimi bırakıp üstündeki siyah askılı tişörtü yavaşça çıkardı. O büyük kanatlardan bu tişörtü nasıl çıkardığını çok merak ediyordum ama hiç zorlanmamıştı, sanırım işin içinde büyü vardı. Şeytan artık karşımda sadece pantolonuyla duruyordu.

"N-ne yapıyorsun?" Yanaklarımın kızardığını hissettim ve bakışlarımı ondan çektim, onun dışında her yere bakmaya çalışıyordum mesela ağaçta ki kuşa...

Ne yani? Vücudunun çok iyi olduğunu görmezden mi geleceğiz?

Tanrım! Bu iç sesimi bir gün öldürecektim!

Şeytandan gülme sesi geldiğinde bakışlarımı yüzüne, kesinlikle yüzüne başka yere değil(!) çevirdim.

"Neye gülüyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Utanmana gerek yok bakabilirsin. Ne de olsa bağlı olduğun kişiyim" Dedi. Bense kırmızı renkten mora dönmüştüm. Sinirli bir şekilde iç çektim. Göle doğru yürüdüğünde hala yerimde durup onu izliyordum.

İlk ayaklarını soktu masmavi suya. Sonra yavaşça ilerlemeye başladı, ben ise büyülenmiş bir şekilde ona bakıyordum. Ne yapıyordu?

Su beline kadar geldiğinde durdu ve bana döndü. "Orada duracak mısın yoksa gelecek misin?" Diye sordu. Başımı kaldırıp bakışlarımı sudan çektim ve yüzüne çıkardım.

Elini havaya kaldırıp bana doğru uzattı.

Bende havadaki eline bakarak suya doğru yavaşça ilerlemeye başladım...

☆☆☆☆

Devam edecek...

Bölüm : 22.02.2025 11:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...