
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn!
İyi okumalarr ❤️
☆☆☆☆
"Otur." Abim içerideki kanepeyi işaret ettiğinde yavaşça oturdum. Annemde yanıma oturup elimi tuttu.
"Beni endişelendiriyorsunuz." Dedim abimle anneme bakıp. Aramıza Ece ve bana garip sözler sarfeden o kadında katılmıştı. Kulübede beş kişiydik sadece. "Yiğit'i bu kadar kızdıracak ne söylediniz abi?"
Abim derin bir nefes aldı. "Vampirler ailesine saldırmış. İnsanlara saldırmaları yasak ama bu onları durdurmuyor..."
"Neden? Onların bir suçu yok." Dedim titrek bir sesle. "Ailesi normal."
"Elbette suçları yok ama vampirler birine nereden saldıracaklarını iyi bilirler." Dedi abim karşımızdaki kanepeye otururken sakince. "Ve öylede yaptılar, şu anda sinirli. Yiğit'i bulmaları için birkaç kişiyi görevlendirdim. Ailesinin yanına dönemez, tuzak olduğu çok belli."
"Ya ailesi? Onlara ne olacak?" Dedim bakışlarımı annemde, tanımadığım kadında ve Ece'de gezdirirken. "Vampirler saldırdı dediniz, iyiler mi?"
"Elbette iyiler tatlım." Dedi annem beni desteklemek istercesine. "Sürü onları güvenli bir yere götürdü."
"Yiğit biraz sinirlendi sadece." Dedi abim.
Biraz mı? Diyerek güldü iç sesim. Bizi bir tık daha ittirse yerle bir olacaktık be!
İç sesime gözlerimi devirdim.
Haklıydı.
"Biraz..." dedim imayla. Abim boğazını temizledi.
"Aynı şey annemle senin başına gelseydi bende aynı tepkiyi verirdim, o yüzden ona kızmak haksızlık olur." Dedi ciddiyetle. Ardından tanımadığım kadına döndü. "Rayne sonunda sana ne olduğunu buldu ama bu nasıl söylenir bilmiyorum o yüzden o seni bilgilendirecek." Abim sıkıntıyla iç çekti. "Bu nasıl oldu, neden oldu bilmiyoruz o yüzden kardeşim, soru sormanın hiçbir anlamı yok. Sadece dinle."
Yutkundum.
Sanırım başım cidden beladaydı.
Şeytanlı bir bela.
Onu düşündükçe kalbim hızlanıyordu.
Şeytanlar iyi değildir, Dolunay. Bu bütün efsanelerde böyledir.
Ama o iyi... öyledir değil mi?
Tanrım, lütfen sesimi duy ve iyi bir şeytanla karşılaştır beni.
Daha fazla mahvolmak istemiyorum.
Kadın önüme çok eski, masal kitabına benzeyen bir kitap koydu. Sayfaları bile çürümüştü.
Evet, sadece ben eskilerden kalma bir olayı yaşayabilirdim.
Şans ne zaman benden yana olmuştu ki?
Kadını dinlerken ve kitaba bakarken dehşete düştüm. "Bağ. Adı bu. Kimse neden ve nasıl olduğunu bilmez, sadece iki kişi arasında kurulan sihirli bir ruh anlaşması."
"Ne?" Diye sordum kadına şaşkınlıkla bakarken. "Ne demek nedeni yok? Ben şimdi tanımadığım etmediğim bir şeytanla sözleşme yaptım ve haberim yok mu?!"
"Ruhlarımız bir şey yapmak istediklerinde bize haber vermezler, kızım." Dedi kadın sakince. "Kurtlar mühürlenir, mühürlenmek bilmeden olur ve birbirlerine potansiyel eş olduklarını gösterir, mühür kırılabilir ya da yok sayılabilir. Bu yaygın bir sözleşmedir ama bağ... bu sözleşmeyi görecek kadar uzun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim." Deyip devam etti. "Ruhlarınız aynı. Bir şeytanın ruhunu taşıyorsun, o da içinde senin koruyucu ruhunu barındırıyor. Aynısınız ama farklısınızda. Bunu kopartamazsınız. Birbirinizden uzaklaşamazsınız, dönüp dolaşıp yine ruhunun diğer yarısına ulaşırsın."
"Masallarda anlatılan ruh bağı... Hadi canım!" Dedi Ece şaşkınlıkla. "Onun gerçek olduğunu bilmiyorduk..."
"Gerçek." Dedi kadın ve ardından bana döndü. "Kadere söz geçiremezsin Doğa koruyucusu. Bırak Kader senin olanı sana versin."
"Saçmalık! Hepiniz delirmişsiniz!" Dedim gözyaşlarıma engel olamayarak. "Ruhumda zihnimde bana ait, gidin fantastik hikayelerinizi başkasına anlatın!" Ayağa kalkıp hızla kulübeden çıktım.
Kalbim acıyordu.
"Dolunay! Bekle!" Abimin arkamdan seslendiğini duydum. Arkama baktığımda kadının onu durdurduğunu gördüm.
"Bırak onu bulsun, alfa." Dedi abime. "Yoksa geç kalacak."
Sinirle homurdanıp ormana daldım.
Bu varlıklar delirmişti!
Ruhum bana aitti, şeytana falan satmamıştım ben!
Olamazdı, başkasına bağlı bir ömür... Tanrım saçmalıktı!
Neden ben?
"Ruhum bana ait." Dedim kendi kendime.
Her zamanda öyle kalacak...
Ama artık bundan emin değildim.
☆☆☆☆
Devam edecek...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 44.32k Okunma |
4.65k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |