16. Bölüm

14.Plan

Biryazarımm
biryazarimm

Selamlarrrrr

nasılsınız bakalım okurcuklarımmm

Ben yine hastayım ama bölüm yazacağım.Kitap kapağını değiştirdim sizce nasıl oldu ?Eskisine geri döneyim mi ?

❗️Bu kitap tamamen kurgudur❗️

*******

Kulağıma rahatsız edici bir ses geliyordu.Neredeyse her sabah duyduğum ses.

Homurdanarak yastığıma daha fazla sarıldım.Banane işte kalkmak istemiyordum!

Ama omzumdan sarsılmaya başladım.Tövbe tövbe deprem mi oluyordu?

Alarm sesine bir de cırlama sesi eklendi.

"Kızım kalksana ya!Senin şu alarmın yüzünden bende uyandım hadi kalk işe gideceksin."diyordu Sumrunun sesi.

"İstemiyorum."dedim.Hala gözlerimi açmıyordum.

"Minela hadi kalk geç kalıyoruz ."diye parlanın sesi de eklendi.

Oflayarak en sonunda gözlerimi açtım.İkisi de başımda durmuş beni bekliyorlardı.Tatlı tatlı gülümsedim.

"Günaydınnn."dedim.Ama onlar gülmüyordu.

"Birde tatlı tatlı gülüyor ya!"dedi Sumru sinirle.

Sonra kolumdan çekildim ve yataktan kaldırıldım.

"Hadi kalk artık Minela işe gidiyoruz."dedi parla ve beni zorla banyoya fırlattı.

Ama çok acımasızlar!

İstemeye istemeye elimi yüzümü yıkayıp işimi hallettikten sonra odama girip bir pantolon ve swet giydim.Çünkü kışa girmiş bulunmaktaydık.

Burada havalar çabuk soğuyordu.Bir aya kalmaz kar bile yağardı.Saçlarımı da toplayım perçemlerimi serbest bıraktım.

Salona geçtiğimde masada hazır bir kahvaltı beklemiyordum.Ama bunu kimin yaptığını tahmin etmek zor değildi.

Parla elinde patates kızartmasıyla yanımdan geçip masaya yürüdü.Hala ayakta duran bana baktı.

"Hadi gel öyle bakma da kahvaltımızı yapalım."dediğinde gülümseyerek gidip ona sarıldım.

"Melek misin kızım sen ?Bir de kahvaltı hazırlamış yerim seni.Ellerine sağlık."diyerek yanağından öptüm ve masaya oturdum.

Sumru da gelip oturdu.İştahla hazırladığı şeylere baktım.

Kurt gibi açtım.

Ben iştahla kahvaltımı yaparken bir yandan da kızların sohbetine eşlik ediyordum.

"Öyle işte öğrencilerle geçinip gidiyoruz."dedi Sumru.

"Ay onlar ne kadar tatlılardır şimdi."dedi Parla hayran hayran.

"Çok tatlılar valla görmeniz lazım.Bir de o minik parmaklarını kaldırıp 'öyetmenimmm' diye seslenmeleri beni bitiriyor."dedi Sumru.Güldüm.Çocukları seviyorlardı.

"Güzel bir duygu."dedim sadece.

"Bende anne olunca kendi çocuğuma çok iyi bakacağım ve onu asla bırakmayacağım."dedi Parla.Bunu söylerken burukça gülümsüyordu.

Parla daha bir yaşındayken yetimhaneye bırakılmıştı.Aile onun en büyük yarasıydı.Büyüdüğünde teyzesi olduğunu iddia eden kadın Parlayı yanına almıştı.Biz zaten bu yüzden aynı okulda büyüyebilmiştik.

Ama o kadın da parla reşit olduğunda artık onunla iletişimi kesmişti.Zaten sonra bir aileye ihtiyacı kalmamıştı.Ben vardım.Hep yanındaydım.Sonradan Göktunç ta gelmişti.Onu hiç bırakmayacaktık.

Saate baktım yeterince oyalanmıştık.Son lokmamı da ağzıma atıp kalktım.

"Biz kalkalım artık."dediğimde parla da ayaklandı.

Sumruya dönerek çapkınca göz kırptım.

"Seni de atayım mı gideceğin yere güzellik ?"dediğimde kahkaha atarak kalktı.

"Olur yakışıklı."dedi.

Beraber sofrayı topladıktan sonra hazırlanıp çıktık.Kızların hepsi benim kıyafetlerimi giymişlerdi çünkü yedek kıyafetleri yoktu.Parla için sorun değildi ama sumru için aynı şeyi söyleyemeyecektim.

Kendisine kıyafet seçene kadar canımız çıkmıştı.Eşofmanlarımı görünce'bu ne kızım keko musun ?'diye yakınmıştı.

Ama eşofmanlarıma laf ettirmezdim.1

Canlarımdı onlar benim.

Evden sonunda çıkabildiğimiz de arabaya binmiştik.Kolumda ki dikişleri bugün yarın aldırırdım.

Sumrunun okulunun önünde durdum.

"Buyurun hanımefendi okulunuz."dediğimde ikimize de sarılarak arabadan indi.

Okulun bahçesine girer girmez tüm öğrenciler onun etrafına toplanmış merakla konuşuyorlardı.

Sumru kesinlikle çok iyi bir öğretmendi.

Arabayı çalıştırmadan yanımda oturan parlaya döndüm.

"Sabah enerjimizi toplayalım mı ne dersin ?"diye sorduğumda sırıttı.

"Hemen toplayalım."dedikten sonra arabadan yüksek sesle müzik açtık.

Aynı zaman da biz de şarkıya eşlik ediyorduk.

"Kapkara gözlerle,yaktın sineden
Aşkınla tutuşup yandım çingenem.

Ruhumu koparıp aldın bedenden,
Uğruna sararıp soldum çingenem."

"Karanlık gece ateşin başında,
Takınır zilleri oynar çingenem.
Savurur saçlarını esen rüzgarla,
Bir deli sevdaya salar çingenem."

Şarkıya kahkahalarımızla eşlik ediyorduk .Ve evet biz yeni nesil şarkılardan çok eski şarkıları dinliyorduk.

"Çingenem çingenem,
kara gözlü çingenem,
aşkınla tutuşup
yandım çingenem."

Yol boyunca şarkı söyleyerek gülüp eğlendik.Arada böyle kafa dağıtmak iyi geliyordu.

Kahkahalarımızı durduramazken sonunda askeriyeye gelmiştik.Arabadan indiğimiz de bile gülüyorduk.

Arazın arabası bahçeye girdik.

"Tamam yeter artık dur gülme."desemde bende gülüyordum.

Araz arabadan inip bu gülen halimize baktı.Ciddi olamıyorum ki!

Yanımıza gelip durdu.

"Günaydın hanımlar.Bakıyorum da keyfiniz yerinde."dedi.

Sonunda kahkahalarımızı durdurabilmiştik.Parla mahçup bir şekilde araza baktı.

"Size de günaydın komutanım."dedikten sonra ben bir şey demeden içeri girdim.Parla yanımda araz ise arkamdaydı.

Görmüyordum ama hissediyordum.

Parla göktuncun yanına gideceğini söyleyerek benden ayrıldığında bende askeriye de ki bazı evrak işlerini halletmiştim.

İşlerim bittiğinde biraz kafa dağıtmak için antrenman yapmaya karar verdim.Askeriyenin kapalı spor salonuna girdim.

Üzerimde üniformalarım yerine siyah bir eşofman ve spor atleti vardı.

Boks eldivenlerimi elime takarak kum torbasını yumruklamaya başladım.Etrafta antrenman yapan bir kaç kişi dışında saha boştu.

Yaklaşık yarım saat boyunca burada kum torbasını yumruklamıştım ama yetmezdi.Daha fazla çalışmalıydım.

Yumruk atmaya devam ediyordum ki arkamdan arazın sesini duydum.

"Kolay gelsin."dediğinde ona döndüm.Benim aksine onun üzerinde siyah bir tişört ve kamuflaj pantolonu vardı.

Köşeye bıraktığım havlumu alarak yüzümü sildim.

"Saol."dedikten sonra su içtim.Yalnız baya susamıştım.Suyu yere bıraktıktan sonra elimi belime yerleştirip ona baktım.

"Hayırdır sende mi antrenman yapmaya geldin ?"

"Yok ben öyle geziyordum.Kapalı bir spor salonu olduğunu bilmiyordum."dedi.

"Sen ne yapıyordun ?"diye sordu.Bence ne yaptığım gayet açıktı.

"Hiç öyle yumruklarımı güçlendiriyordum."dedim.Sırıttı.

"Güçlenmişler mi peki ?"diye sordu.

"Bilmem,üzerinde denememi ister misin ?"diye sordum sırıtarak.Güldü.

"Yok ben almayayım."dedi.

Aklıma gelen fikirle hevesle ona döndüm.
"Bak ne diyeceğim hazır sende buradayken kapışalım mı ?"diye sordum.Kaşları çatıldı.

"Anlamadım ?"

"Diyorum ki gel bir kapışalım hem yumruklarımızı da test etmiş oluruz."dediğimde bakışlarından bu fikire ısınmadığını anlıyordum.

"Yok kalsın."

"Aaa niye öyle dedin ?Yoksa korktun mu Kızılkurt."dedim.

"Yok korkmaktan değilde sana vurmak pek cazip gelmiyor."dediğinde kalbim adeta havalandı.

Bu adamda beni düşünüyordu hep ya!

Şikayetçi miyiz peki ?

Asla!

Ağzımı açıp cevap verecekken telefonu çaldı.Açıp karşı tarafı dinledikten sonra tamam diyip kapattı.

Çok kaliteli bir telefon konuşması!

Ben hala onun fikrini değiştirmesini beklerken o konuştu.

"Göktunç bizi çağırıyor bir şey söyleyecekmiş."dediğinde omuzlarım çöktü.

"Peki sen git ben sonradan gelirim terasa değil mi ?"diye sorduğumda sadece kafa salladı.Sonra da salondan çıktı.

Bende hızlıca bir duş alıp üniformalarımı giydikten sonra terasa yöneldim.

Parla hariç hepsi masada oturmuş beni bekliyorlardı.

Gidip masaya oturdum.

"Kusura bakmayın beklettim."dedim.Önemli değil diye geçiştirdiler.

"Hayırdır Göktunç ne söyleyeceksin ?"diye sordum.

Derin bir nefes alıp doğruldu.

"Komutanım şimdi şöyle bir durum var.Ben parla ya evlenme teklifi edeceğim.Ama bunu o kadar güzel yapmak istiyorum ki hiç unutmasın.Bunun için sizi yardımınıza ihtiyacım var ve bunu parla bilmiyor."dedi.Gülümsedim.

Demek parlanın beklediği teklif sonunda geliyordu...

"Sonunda şu evlilik teklifini akıl edebildin yani."dedim imayla.

"Komutanım bakın parlanın haberi olmayacak ve çok güzel olmasını istiyorum."dediğinde araz omzuna vurdu.

"Merak etme koçum o iş bizde."dedi.

"Aynen bizde."diye destekledim.

"Eyvallah komutanlarım."dedi gülerek sonra yanda boş boşa duran ikiliye döndü.

"Bakmayın lan öyle boş boş siz de bir işin ucundan tutacaksınız."dedi.

Sinan güldü.

"İyi ki bir evlenecek ya burnumuzdan getirir."dedi.Kaan da güldü.

"Evde kalmasından iyidir."dedikten sonra ikisi de kahkaha attı.Bende hafifçe güldüm.

Bu ikili Göktunç ile uğraşmadan duramıyordu.

"Sizin daha talibiniz bile yok neyin havzasındasınız lan!"dediğinde kesinlikle haklıydı.

İkisi anında ciddileşti.

Sinan,"Hiç de bile bana kaç tane istek geliyor haberin var mı ?"diye sordu.

"Oğlum o gelen isteklere karşılık veriyorsun ama sen de en fazla bir hafta sonra engel yiyorsun!"dedi Göktunç.

Bu çok doğru bir konuydu.Sinan'a çok istek vardı ama niyeyse hepsi sinanı bir hafta da terk ediyorlardı.Oysa Sinan çok karizmatik çocuktu.

"Onlar sinanın kıymetini bilmiyorlar ondan."dedim.

"Komutanım her zaman ki gibi haklı."dedi.Haklıydım tabii!

Göktuncun telefonu çalınca ayağa kalktı.

"Dediğim gibi biz bunun detaylarını konuşacağız şimdi benim aşk böceğimin yanına gidiyorum."dedikten sonra uzaklaştı.

"Aşk aptal eder derlerdi de inanmazdım."dedi Kaan.

"Neyse ki aşık değilim.Yoksa böyle aptal olamazdım."dedim yüzümü buruşturarak.

"Bu aptallık değil gönülden bağlılık.Gerçek aşk herkesin kapısını çalmaz.Göktunç çok şanslı çünkü kendisi için doğru kişiyi bulmuş.Aşkı hissediyor."dedi araz.

Vay be etkileyici!1

"Ooo komutanım sizde zamanın da aşık oldunuz galiba.Böyle dediğinize göre."dedi Sinan sırıtarak.

"Ben hiç aşık olmadım.Yani Şuana kadar.Ama bundan sonra olamayacağım diye bir şey yok."derken gözlerimin içine bakıyordu.

Hemde çok fena bakıyordu...

********

Bölüm sonuuuuuuuu

Nasıl buldunuz ???

Bu bölüm uzun oldu.Hemde hasta olmama rağmen bu kadar uzun bir bölüm yazdım bir alkış alırım artık dnsnsma:

Evet yarın bölüm gelmeyebilir.

Yorum yapsanız hiç fena olmaz bacımmmm.

Yıldıza basmayı unutmayın ✨💕

 

Bölüm : 01.12.2024 17:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...