21. Bölüm

18.Merak mı ettin ?

Biryazarımm
biryazarimm

Selamlarrrrr

Yeni bölümle karşınızdayım.Ama bu bölümde ne yazacağım konusunda hiçbir fikrim yok.Dün attığım bölüm uzun olunca şimdi ki bölümde ne yazacağımı unuttum.

Ama genel olarak olaysız bir bölüm olur.Yani minik tartışmalar eklerim böyle bitiririm.

İyi okumalar diliyorum))))

******

Hastane bahçesinde olanlardan sonra utançtan yerin dibine girmiştim ve hemen arabama binip oradan uzaklaşmıştım.

Şimdi ise gitinmiş bir şekilde koltukta yaptığım rezilliği sorguluyordum.Ama sorguladığım daha başka şeyler de vardı.

Araz kalbim için geldim demişti ama bence durum farklıydı.Evet kalbi ciddi anlamda hızlı atıyordu.

Fazlasıyla Hemde.

Üstelik eğer Araz gelmeseydi ben günümü sorunsuz da bitirebilirdim.Gerçi o gelmeseydi aslan beyle kahve içmek durumunda kalacaktım.

Kendisi teklif edince dikişlerimi aldığı için reddetmemiştim.Ama Araz sanki hakkı varmış gibi buna da burnunu sokmuştu.

Algılayamıyordum olanları.Arazı da anlayamıyordum.Hiçbir zaman da anlamayacak gibiydim.

Kendi iç savaşımı bölen şey çalan telefonum oldu.Şuan hiç beklemediğim biri beni arıyordu.

Abim...

Demir Alp...

Buna kaçırmamalıydım çünkü kendisi ani aramalar yapmaya bayılırdı.Ama uzun zamandır konuşmuyorduk .Özlemiştim.

Hemen telefonu açınca onun sesini duydum.

"Abisinin Prensesi."diye bağırdı.Gözlerim doldu.Biz onunla çok didişirdik ama özlemiştim.

"Abi..."diye mırıldandım.Kızgın sesini duydum.

"Kızım ben sana kaç kere diyeceğim sana prenses dediğimde bana efendim yakışıklı prensim diye karşılık ver diye!"bağırınca özlemim aldı başını gitti ve geriye sinirim kaldı.

"Ay tamam be her şeye bağırma!"diye kızdım.Hayır yani şurada iki dakika özlem giderecektik değil mi ?

"Bağırma derken cırtlak sesinle bağırman beni benden aldı."dedikten sonra kahkaha attı.

Kaşlarım çatıldı.

"Bunun için mi aradın gerçekten ?"diye sordum.

"Yok be güzelim.Abin seni özledi."

"Yaa bende seni özledim."

"Yapayım mı ani bir sürpriz ?"

"Abi sakın!Bak ben nefret ediyorum ani gelen misafirlerden!"dedim.Kahkaha attı.

"O nasıl söz kız?Abinim ben senin istediğim zaman gelirim."dedi.

"Haber vermeden gelme.Görevde falan olursam kapıda kalırsın."derken aynı zamanda ayakkabılarımı giyip kapıyı açmıştım.

Dışarı çıkıp kapıyı kilitlendikten sonra arkamı dönünce arazı gördüm.Gülümseyerek bana baktı.

"Günaydın Minela."dediğinde bende gülümsedim.

"Günaydın."derken kulağımda olan telefonun farkında değildim.Ta ki abimin bağırışlarını duyana kadar...

"Lan Lan o erkek sesi mi ?Minela sana diyorum erkek sesi mi duydum ben ?Günaydın mı dedi sana ?Ne oluyor orada lan!"diye bağırmaya başlayınca yüzümü buruşturdum.

Çok bağırıyordu be!

"Abi kıs şu sesini ya."diye yakındım.Abimin sesi araza da gitmiş olmalı ki çatık kaşlarla bana bakıyordu.

"Kimdi o ?"

"Abi ben artık kapatayım.İşe gidiyorum.Ayrıca o da komşuydu tamam mı ?"dedim.

"Bak abicim uyarıyorum şimdiden."diye anlatmaya başladı.

"Geldiğimde senin yanında erkek sinek bile görmeyeceğim tamam mı abisi ?"diye soran tehditkar sesini duydum.

Bu dediklerinde ciddi olduğunu çok iyi biliyordum.

Sanırım biraz kıskanç bir abim vardı.

"Hadi ben kapatıyorum öptüm."diyerek telefonu kapattım.Şimdi ona hayır desem olay çıkardı bir şeyleri kabullenip hemen evet demek de raconuma tersti.

Arazın bakışlarını üzerimde hissetsemde bir şey demeden merdivenlerden inip arabaya bindim.

Askeriyeye geldiğimde arabadan inip içeri girdim.Koridorda yürürken karşıma parla çıktı ve gülümsedi.

"Nerede kaldın ya ?"dedikten sonra kollarını açarak bana doğru koştu.

Ya da ben öyle sandım.

Bende kollarımı açmıştım ki o bana bakmadan yanımdan geçti ve arkama gitti.

Tarihde ki en büyük göt oluşta budur nokta.

Çatık kaşlarla arkama döndüğümde parla göktunca sarılıyordu.İnanamıyorum beni fark etmememişti bile!

Kimsenin bu anı görmediğini umarak etrafa bakındığımda pis pis sırıtan arazı görünce yerin dibine girdim.1

Bu adam benim tüm rezil anlarıma şahit olmak zorunda mı ?

Bu rezilliğin üstünü kapatmam gerekiyordu.O yüzden karşımda sarılan çifte baktım.İçimde ki intikam duygusu ağır basmıştı.

Hemen yanlarına gidip onları ayırdım.

"Ayrıl lan ayrıl.Utanmıyor musunuz askeriyenin ortasında sarılmaya!Hem ben size ne dedim temas yok demedim mi ?"diye sordum.

"Komutanım kusura bakmayın ama kurallarınıza uyacak değilim ."dedi göktunç omuz silkerek.

Ama ben o kurallara uydurmasını bilirim.

"Ne bu havalar lan!Sen bana karşı mı çıkıyorsun ?On dakikaya antrenman sahasında olda seninle bir görüşelim."dediğimde gülen yüzü soldu.

Saha da ona neler yaptıracağımı biliyordu çünkü.

Parlayı kolumdan tutup yanıma çektim.

"Sende bunun yanında çok durma."diye uyardım.

"Minela abartmasan mı ?Yani daha ne kadar böyle sürecek.Bak evleniyoruz artık."dedi Parla.

"Sen sus parla hanım.Ben orada kollarımı açmış seni beklerken sen elin oğluna gittin."dedim gücenmiş bir sesle.

"Eli oğlu falan ayıp oluyor komutanım."diyen göktunca ters bir bakış attım.

"Neyse hazır olman için on dakikan var."dedikten sonra yanlarından ayrıldım.Antrenman sahasına çıkmadan yanıma bir bardak çayda almıştım.

Göktunç surat asa asa geldi ve karşımda durdu.

"Rahat."diye bağırınca komutuma uydu.

"Hazır ol!"yine dediğimi yaptı.

"Emredin Komutanım!"diye bağırdı gür sesiyle.

"Gir parkura.Dur diyene kadar baştan başlamaya devam et."dedim boynunu bükerek parkura girdi.

O da biliyordu ki bu parkurdan iki saatten önce çıkmazdı.

Aradan yarım saat geçmesine rağmen o hala parkurdaydı.Parkur bitince baştan başlıyordu.Kaan ve Sinan da gelmiş sırıta sırıta göktuncu izliyorlardı.

"Daha hızlı asker hadi.O yağları eritmen lazım!"diye bağırdım.Eğleniyordum şuan.

"Komutanım bakın sizin benim kaslarımla ne alıp veremediğiniz var anlamıyorum.Bende yağ falan yok ya!"diyen sitemkâr sesini duydum.

"Aaaa bana yalancı mı diyorsun sen ?"diye sordum.

"Yok komutanım esrağfirullah."dedi yenilgi dolu sesi.Gülerek oturduğum sandalye de arkama yaslandım.

"Ya iyi misin göktunç çok yoruldun mu ?"diye sordu yanımda üzgün gözlerle oturan parla.

Göktunç aşkla parlaya baktı.

"Hepsi gelecekteki çocuklarım ve senin için güzelim."dediğine Parlayı güldürmüştü.

"Asker kaytarma!"diye bağırdım.

"Hadi asker koş belki ulaşırsın hedefine."diye bağırdı Sinan.Kahkaha attım.

"Koş asker koş."diye bağırdı Kaan.Sonra üçümüz kahkaha attık.

Bunların önceden fena olduğunu söylemiş miydim?

Söylediysem de yine söylüyorum.

Çok fenalar...

Göktunç durup çatık kaşlarla gülen ikiliye baktı.

"Ne gülüyorsunuz lan komik mi !"diye bağırdı.

"Evet."dedi ikisi aynı anda.Sonra tekrar güldüler.

"Gülün siz gülün.Gün gelecek sizde bu duruma düşeceksiniz bakalım o zaman kim gülecek."dediğinde Sinan omuz silkti.

"Ben bir askerin ya da kendi komutanımın kardeşine falan aşık olmayı düşünmüyorum."dedi.3

Oysa ki çok büyük konuştuğunun farkında değildi.

"Ama onlar bana olursa bilemem."dedi ukala bir tavırla.Göktunç güldü.

"Lan kim sana aşık olsun.Seni anca parmağında oynatıyorlar."dediğinde Sinan kaşlarını çattı.

"Tamam be tartışmayın.Hadi Göktunç koş bakayım koş."diyerek gergin havayı dağıtmaya başladım.

Yanıma bir sandalye konuldu.Sonra da koca bir beden o sandalyeye oturdu.Dönüp kim olduğuna bakmama gerek yoktu.Kokusunu tanıyordum...

Artık kalp atışlarını da tanıyoruz.

Boğazımı temizledim.Şuan onu düşünmeme gerek yoktu.

"Neden bunu yapıyorsun ?"diye sorunca ona dönmek zorunda kaldım.

"Ne yapıyor muşum ?"

"Onların kavuşmasına neden engel oluyorsun ?"

"İnan bana eğer engel olsaydım o yüzük parlanın parmağında olmazdı.Amacım onları ayırmak değil.Parla benim için çok değerli.Onu öyle kolay kolay kimseye vermem.Göktunçta ne kadar değerli birine sahip olacağının farkına varmalı."dedim.Bence gayet açık konuşmuştum.

"Aranızda akrabalık bağı mı var ?"diye sordu.Güldüm.Tabi böyle sahiplenici olamama şaşırıyordu.

"Hayır.Sadece çocukluk arkadaşıyız.Parla beni olduğum gibi kabul eden tek insan olabilir.Yani şey çocukken biraz bela bir tiptim.Okuldan ayrılmamamın nedeni okul birincisi olmamdı.Hocalar buna çok şaşırıyordu.E bela olunca da kimse doğru düzgün konuşmuyordu.Sonra ben bir gün Parlayı korudum.O günden beri de o benim herşeyim gibi oldu.Hatta ben o kadar bela bir tiptim ki tutanak yemeden duramıyordum."dedim gülerek.

O da gülümsedi.

"Biliyorum."diye mırıldandı.Ama sonra ne dediğinin farkına varmış olmalı ki boğazını temizledi.

"Nereden biliyorsun ?"diye sordum.Cevap vermeden öylece gözlerime baktı.

Bir dakika!

Yoksa-

"Sen beni mi araştırdın?"diye sordum inanamayarak.1

"Tam öyle denemez."dedi.Hala şaşkınlıkla ona bakıyordum.Aklıma gelen fikirle kurnazca gülümsedim.

"Araştırmana gerek yoktu ya.Madem böyle meraktan ölüyordun söyleseydin çok merak ettiğin hayatımı anlatırdım."dedim.

Anında kaşları çatıldı.

"Yok öyle bir şey.Merakta etmedim zaten."dedikten sonra önüne döndü.Bende daha fazla kuracalamadım.

O kendini kandırmaya devam edebilirdi.

Ama deli gibi merak etmişti işte!

*******

Bittiiiiiiii

Nasıldı sizce ?

Olaysız anca bu kadar yazabildim.Size bazı sorularım var.

Demir Alp hakkında ne düşünüyorsunuz?

Karakterimizin hikayeye giriş yapmasına az kaldı.

O gelince olaylar olaylar olacak tabi ki!

Umayım beğenmişsinizdir.Lütfen okuduktan sonra yıldıza basın ki kitabımız oy bakımından yükselebilsin.

Seviliyorsunuz))))

Yıldıza basmayı unutmayın ✨💕

Bölüm : 08.12.2024 15:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...