36. Bölüm

31.Nişan

Biryazarımm
biryazarimm

Oy sınırı:25*

Sonunda o büyük gün gelmişti.Nişan günü.

Dün gece benim için unutulmazdı.Arazın bana kâğıt helva ve balon alması beni çok mutlu etmişti.Balon hala odamın içinde duruyordu.Henüz inmemişti.

Üzerime yine bir pantolon ve ceket giyip evden çıktım.Kızlarla alışverişe çıkacaktık.Göktunç bizimle gelmek için fazlasıyla yalvarmıştı.Ama izin vermemiştik.Parlanın ne giyeceğini akşam görürdü.

O yüzden erkekler de kendi aralarında alışverişe çıkacaklardı.Ayça’yı ben alacağım için kapıyı çaldım.Ayça kapıyı açtığın da hazırdı.

“Hadi çıkalım Minela.”dediğinde kafa salladım.Araz yok muydu ya ?

“Abimler geç çıkacakmış.”diye cevapladı beni Ayça.Sanki içimi okumuştu.Kafa sakladıktan sonra beraber aşağı indik.Parla,Açelya ve Sumru çarşıda bir mağazada bizi bekliyorlardı.Arabaya binip sürmeye başladım.

“Sende kıyafet alacak mısın ?”diye sordum Ayça’ya.Güldü.

“Alacağım çünkü buraya gelirken yanımda özel bir elbise getirmemiştim”dedi.Haklıydı.İki üç gün sonra geri dönüyordu.

Çarşıya vardığımız da arabayı mağazaya yakın bir yere park ettim.Mağazaya girdiğimiz de bizimkiler oturmuş kahve içiyorlardı.

“Selamlarrrrr.”diye mükemmel bir başlangıç yaptım.Bugün oldukça enerjik olmalıydım.

“Hoş geldiniz ya.Ay hadi deneyelim.Ben bazı modeller seçtim dizinde fikrinizi merak ediyorum.”dedi Parla ayaklanarak.O seçtiği elbiseleri alıp kabine girdiğinde biz de koltuklara oturduk.

“Eeee siz baktınız mı ?”diye sordum.Sumru kahvesini bırakıp arkasına yaslandı.

“Ben henüz karar vermedim.Parlaya seçelim de gerisi kolay.”dedi.Haklıydı.Parla beş dakika sonra kabinden çıktı.

Üzerinde kırmızı bir elbise vardı.Ama nasıl bir elbise.Bülent Ersoy’u bile sollardı.Elbisenin altında tüller vardı.Yani eline bir yelpaze verdik mi tam olacaktı.Gülmemek için kendimi zor tuttum.

“Parla bu biraz şey olmamış mı ?”diye sordu Ayça.O şey kısmını vurgulamıştı.

“Yoooo ben çok beğendim.Hiç de şey olmamış.Hatta bunu alıyorum.”dediğinde şokla ona baktım.

“İçine Bülent Ersoy kaçmış olabilir mi ?”diye sordum kısık bir sesle.

“Kesinlikle kaçmış.”dedi Sumru.Parla gülmemek için kendini zor tutarken hepimizin suratlarına baktı.Sonra birden kahkaha atmaya başladı.

“Ay ay valla gülmekten patlayacağın tiplere bak ya.Şaka yaptım şaka.”dediğinde rahatladım.Sonra bende güldüm.

Yani Bülent Ersoy gibi bir arkadaşım olmasa da olurdu.

Parla farklı bir elbise denemek için kabine girdiği sırada bende ayaklanıp elbiselere bakmaya başladım.Tam olarak nasıl bir elbise giyeceğimi bilmiyordum.Kırmızı giymezdim çünkü onu düğüne ya da kınaya saklıyordum.Ayrıca aşırı abartı olmasına da gerek yoktu.Düz bir elbise yeterdi.

Parla kabinden çıkınca hemen gidip ona baktım.Bu sefer siyah saten bir elbise giymişti.Çok yakışmıştı fakat bir sorum vardı.Bence mutlu gününde siyah giymemeliydi.

“Parlam çok güzel olmuşsun ama bence siyah yerine farklı bir renk tercih edebilirsin.”dediğimde diğerleri de beni onayladı.

“Bence de ya.Hem bu böyle çok sönük oldu.Son bir tane kaldı ve ben ondan çok ümitliyim.”dedi.Gülümsedim.O tekrar kabine girdiğinde elbise bakmaya devam ettim.Diğerleri de kendilerine bakıyorlardı.

Gözüme bir elbise takılmıştı.Krem bir saten elbiseydi.Sade ve şıktı.Çok hoşuma gitmişti.Elbiseyi elime alıp deneme kabinlerinden birisine girdim.Elbiseyi giyip aynadan kendime baktım.Çok yakışmıştı.Kesinlikle bunu almalıydım.

  

(Minelanın Elbisesi)

Kabinden çıktım ve Kızların yanına gittim.Sumru ve Açelyanın elinde de birer elbise vardı.Ayça hala bakıyordu.

”Nasıl olmuşum Kızlar ?”diye sordum.Bana döndüklerinde baştan aşağı beni süzdüler.Sumru bir ıslık çaldı.

”Mükemmel olmuşsun.”dedi Ayça.

”Melek gibisin.”diye ekledi Açelya.

”Araz bayılacak.”dedi Sumru.Gözlerimi kocaman açarak ona baktım.Ne diyordu yahu bu ?!

Ayça sırıtmaya başlayınca kaşlarımı çattım.

”Salak saçma konuşma Sumru.”dedim ve tekrar kabine girdim.Acaba araz gerçekten bayılacak mıydı ?

Kabinden çıktığım da parla da aynadan kendisine bakıyordu.Üzerinde çok hoş bir mavi elbise vardı.Ne çok abartıydı ne de çok basitti.İfadesine bakılırsa oda beğenmişti.

(Parlanın elbisesi)

”Bence çok yakışmış.Hemen almalısın.”dedim.Kumral saçlarıyla mükemmel gözüküyordu.

”Ya benim de içime sindi alayım mı o zaman ?”diye sordu Parla.Hevesle kafamı salladım.Kabine girdi ve elbiseyi çıkardı.Kızlar da elbise seçtiğinde sonunda mağaza da işimiz bitmişti.Kıyafetleri ödeyip çıktık.

Ben işimizin komple bittiğini düşünürken Parla daha kuaföre ve ayakkabıcıya gideceğimizi söylemişti.

İlk olarak ayakkabıcıya gelmiştik.Çünkü kuaför uzun sürecekti.Akşama kadar saçımızın bozulacağını düşünsem de şimdiden iki buçuk saat geçmişti.Hava kararana kadar buradaydık.Hem daha yüzük de alacaktık.

Ayakkabıcı da ben kendime bir şey seçmedim.Zaten evde olacak bir nişan için ayakkabı giyemezdim.Bir de o topukluları asla giymezdim.

Parla kendine sade ve taşlı bir model seçtiğinde sonunda buradan sa çıkabilmiştik.Yıllardır geldiğimiz kuaföre girdik.Gelmeyeli baya oluyordu.

”Sercan selamlar.”diye bağırdı Parla.Sercan burada ki en iyi çalışanlardan birisiydi.

”Oooo ben kimleri görüyorum.Benim dağ prenseslerim gelmiş.”dediğinde güldüm.Asker olduğumuz için bize dağ prensesi diyordu.

”Eeee mekanın sahibi geri döndü.”dedim saçlarımı savurarak.

”Hayırdır özel bir gün mü var ?”diye sordu.Doğruya nişandan haberi yoktu.

”Nişanımız var.”diye cevapladım.Gözleri kocaman açıldı.

”Kız Minela sen evleniyor musun ?Ben seni evde kalır diye düşünüyordum.”dedikten sonra kahkaha attı.Komik bir şey mi vardı ?

Ona olan ters bakışlarımı görünce sustu.

”Benim nişanım var Sercan.Ve çok vaktimiz yok hemen ile koyulsak.”dedi Parla.Bence de ile koyulmalıydı.

”Ay tamam tamam geçin oturun.Ayrıca şu nişanı da detaylarıyla öğreneceğim.”dedi.Sonra gözleri arkada bir yere takıldı.

”Ay Allahım bu küçük da ne böyle.Gözlere bak renkli.Çakma mı orijinal mi ?”diye sordu.Bunu Açelyaya soruyordu.

”Orijinal.”dedi Açelya.Çekingen bakışlarıyla etrafı süzüyordu.

”Tu tu Maşallah.”dedi Sercan.Ama bunu yaparken açelyanın suratına tükürmüştü ve Açelya bu durumdan pek memnun değildi.

Neyse ki hemen koltuklarımıza geçmiştik ve saçlarımızı yapmaya başlamışlardı.Ben sade bir model seçmiştim.

Saçlarımız yapılırken Sercan hepimize bir kahve söylemişti.Yalan yok yorgunluğumun üzerine bir kahve içmek iyi gelmişti.Bir yandan da telefonum da yapılacak olan modeli inceliyordum.

”Kızlarrr buraya bakın çabuk.”diye bağırdı Sumru.Telefonu havaya kaldırmış selfie çekiyordu.Gülümseyerek poz verdim.Paylaşacaktı büyük ihtimalle.

”Ay tamam çok güzel oldu bu.”diyerek önünde döndü.Hepimizi etiketleyip fotoğrafı paylaşmıştı.Ayça telefonu çalınca kalkıp dışarı çıktı.İçeri girdiğinde ise suratı asıktı.

”Bir şey mi oldu Ayça ?”diye sordum.Derin bir nefes verip koltuğa tekrar oturdu.

”Arkadaşım aradı finaller erken başlamış.Benim yarın Rize ye dönmem gerekiyor.”dedi.

”Ciddi misin ya ?”diye sordu Açelya.Gerçekten ya.Ne güzel iki üç gün daha kalacaktı.

”Maalesef ciddiyim.Ama üzülmeyin ya ben tekrar gelirim.Hatta belki siz gelirsiniz.”dedi.Belki giderdik.

Geride bıraktığımız iki saatin sonunda hepimizin saçları hazırdı.Ben makyaj yaptırmamıştım çünkü onu evde kendim de hallederdim.Ama saçlarımı çok beğenmiştim.

(Minelanın Saçları)

Yani pek açık saç kullanmayı sevmesem de arkadaşımız da kırk yılda bir nişanlanıyordu canım yani.Parla Göktunçla konuşup yanımıza geldi.

”Kızlar hadi çıkalım.Kuyumcuya doğru gidelim.Onlar da geliyormuş.”dedi.Sercan’la vedalaşıp kuaförden çıktık.

Kuyumcuya yaklaşmıştık ki karşıdan bize doğru gelen grubu gördüm.Yani bizimkileri.Gözüm ilk araza değdi.Onun da gözleri bendeydi.Gözleri bir süre saçlarım da oyalandı.Bende yüzünü izliyordum.Yeni tıraş olmuştu.Göktunç gelip karşımız da durdu.

"Hadi Parlam gidelim de yüzüklerimizi alalım."dedi.Parla ile el ele tutuşup kuyumcuya girdiler.Hepimizin girmesine gerek yoktu.Zaten küçük bir yerdi.

"Minela sende gel."diye beni çağırdı Parla.

"Sen git Minela biz şurada bir lokanta da oturacağız.Siz de gelince yemek yeriz."dedi Sumru.Kafamı sallayıp kuyumcuya girdim.

"Komutanım sizde gelin."diye bağırdı Göktunç.Araz sessizce yanımıza geldi.Kuyumcudan nişan yüzüklerini çıkarmasını istedik.Göjtunç ve Parla kendilerine yüzük bakarken ben tektaşlara göz atıyordum.Yani ben evlenseydim kocam olacak kişiden oldukça şık br evlilik yüzüğü beklerdim.

"Çok mu beğendin ?"Kulağımın dibinden gelen bu sesle yerimden sıçradım.Bizde de kalp var herhalde!

"Yan güzeller.Ben olsaydım şöyle bir tektaş isterdim."dedim beğendiğim tektaşı işaret ederek.Ciddi ciddi tektaşa baktı.Sonra bana baktı.

"Güzelmiş.Sana da yakışır..."dedi.Uzun uzun gözlerine baktım.Günlerdir yaptığım şey buydu.Gözlerine bakmak.Eeee ne yapalım her yerde bulunmuyor yeşil göz.

"Minela bak bunlar nasıl oldu ?"diye sordu Parla.Arazdan uzaklaşıp Parlanın yanına gittim.Klasik bir altın alyanstı.Ama çok kalın değildi.Hoştu.

"Güzel bence.Eline de yakışmış." dedim.Bir kez daha eline baktı.Yüzünde ki gülümsemeyi görmek beni daha çok mutlu ediyordu.

"Parlam aslında daha kalın bir şey mi alsaydık ?"diye sordu Göktunç.Göz devirdim.Hanımcılıkta diz boyuydu yani!

"Yok ya ben bunu beğendim."dedi Parla.Ne oldu lan Göktunç ?Aldın mı cevabını ?!

Kuyumcuya da ödemeyi yaptıktan sonra bizimkilerin yanına lokantaya gittik.Saçımın bozulmasından korktuğum için sürekli aynaya bakıyordum.MAsaya oturduğmuz da bir süre sonra yemekler gelmişti.Ama benim gözüme takılan bir şey vardı.Arazın gömleğinin cebinde ki kutu.Gümüş bir kutuydu.Hediye kutusu olduğu belliydi.Acaba kime almıştı ?

Yemekler bittiğinde çay söylemiştik.Ekiptekiler gülerek sohbet ediyorlardı.Hem de bir iki saat sonra nişan olmasına rağmen.Aynamı çıkarıp kendime bir kez daha bakacaktım ki aynam elimden alındı.Kaşlarımı çatarak Araza baktım.

"Versene ya aynamı!"dedim.Kafasını iki yana salladı.

"Sürekli bakmana gerek yok."

"Ama ya saçım bozulduysa.Ya çirkinleştiysem ?"

"Öncelikle saçın bozulmamış.Çok güzel.Ayrıca senin çirkin olman imkansız.Her halinle güzelsin…”

Yangın vardı.Yüreğimin tam ortasında büyük bir yangın vardı.İtfaiye rica ediyordum.Kıpkırmızı olduğumu hissediyordum.Oysa ki ben utanmak nedir bilmeyen Minela bu yeşil gözler hayatıma girdiğinden beri ne kadar da değişmiştim.Konuyu dağıtmak için gözlerimle cebinde ki kutuyu işaret ettim.

"Birisine mi aldın ?"diye sordum.Kutuya baktıktan sonra bana gülümsedi.

"Benim için çok özel olan birisine aldım."dedi.İster istemez o kişinin kim olduğunu düşündüm.Tanımıyordum ki.

Bize değilmiş Minela.

Onun için özel olan birisine almış.

Sanki çok da umrumdaydı.Banane canım kime almışsa almış.

*********

İlahi Bakış Açısı

Araz hızla üzerine ceketini giyip evden çıktı.Bugün erkeklerle çarşıya gittiğinde kendisine güzel bir takım almıştı.Şimdi ise Ural Albayın evine gidecekti.İsteme orada olacaktı.Göktunç aşağı da arazı bekliyordu.

Araz hızla aşağı indi.Daha çiçek çikolata alacaklardı.Arabaya bindiğine Göktuncun anne ve babası arka da oturuyorlardı.

"Merhaba efendim.Ben Göktuncun komutanı Araz."diye kısaca kendisini tanıttı.Göz ucuyla göktunca baktığında çocuğun stresi yüzünden belli oluyordu.Bu kadar stres yapmasına gerek yoktu.

"Sakin ol."dedi sadece.Göktunç araza bakıp gülümsedi.Ama sakin olamıyordu ki bir türlü.Bir çiçekçinin önünde durup arabadan indi.Onunla beraber araz da indi.Göktunç bir buket gül ve bir bukette lale almıştı.Almazsa evlenemeyebilirdi.

"Niye iki buket aldık ?"diye sordu Araz.Göktunçla yanda ki pastaneye girdiler.

”Laleler Minela için komutanım.Her şeyi kusursuz yapmaya çalışıyorum.Sonra Parlayı vermez falan.”dedi.Araz güldü.Haklıydı çünkü o kadından her şey beklenirdi.

“Lale mi seviyor ?”diye sordu Araz.

”Gülleri ve Laleleri çok seviyor komutanım.Ben farklılık olsun diye lale aldım.”dedi Göktunç.Araz bu bilgiyi beyninin bir köşesine kazıdı.

Gülleri ve laleleri seviyormuş.

Arabaya binip lojmana gittiler.Artık gecenin en güzel anları başlıyordu.

*******

Minela

Yaklaşık yarım saattir yaptığımız tek şey Parlayı sakinleştirmekti.Hepimiz hazırlanmıştık ama parla stresten sakin duramıyordu.

”Ya Parlam yeter artık gel otur ya benim başım döndü.”dedim.Odanın ortasında volta atıp duruyordu.

”Sakin falan olamam ya resmen beni istemeye geliyorlar.”dedi.Onun bu haline güldüm.Çok heyecanlıydı Parla kuşum.

Aklına bir şey gelmiş olmalı ki gelip yanımda durdu ve ellerimi tuttu.

”Minela lütfen bu gece sorun çıkarma olur mu ?Bak kaç yıldır Göktunç bu günü bekliyor.”dedi.Yani söz veremezdim.

”Senden söz vermeni istiyorum.”

”Hayır parla söz veremem.”

”Ama Minela!”

”Parla bakma sen Minelaya o sana takılıyor.”dedi Sumru.Yooo hiç de takılmıyordum.

”Ne alaka ya ben takılmıyor-“Yandan suratına atılan bir yastıkla sözlerim yarım kaldı.Benim yüzüme yastık atan kişi Sumruydu!

”Ya ne yapıyorsun ya saçım bozulacak!”diye çıkıştım.Yani güzelliğe önem veriyordum.

”Hmm saçın bozulursa Allah korusun Araza güzel gözükemezsin dimi.”dediğinde üzerine yürüdüm.Allahtan Ayça odada yoktu.

”Bana bak Sumru iki dakika da bir Araz diyip durma bana.Ayça’nın yanında da yapıyorsun.Döverim seni!”diye tehditlerimi sıraladım.Ellerini havaya kaldırdı.

”Tamam sustum.”dedi.Kapı çaldığında hepimiz toparlandık ve koridora geçtik.

”Ay ay kapı çaldı ya of ben çok heyecanlandım.”diye eliyle kendisine yelpaze yaptı Sumru.Babam da gelip yanımız da durdu.Takım elbise içinde de ayrı yakışıklıydı.

”Hadi aç bakalım kızım.”dedi Parlaya.Parla derin bir nefes verip bize baktı.

”Güzelim değil mi ?”diye sordu.

”Ya mükemmelsin işte hadi çocuğu bekletme de aç kapıyı.”dedi Ayça.Parla kafasını sallayıp kapıyı açtı.Ses gelmeyince biz de kafamızı uzatıp gelen kişiye baktık.Gördüğüm kişi ile kahkaha atmamak için zor durdum.

Gelen kişi Göktunç değildi.Binadan bir çocuktu.Sırıtarak bize baktıktan sonra koşarak kaçtı.Sumru hemen kahkaha atınca bende kendimi tutamadım.Babam da gülüyordu.Parla ise daha da stres yapmıştı.

Salona geçecekken kapı tekrar çaldı.Bu sefer onların geldiğine emindim.Ciddi bir ifadeye büründüm.Parla derin bir nefes gerip kapıyı açtı.Bizi ilk karşılayan kişi büyük bir gülümseme ile bakan Göktunçtu.Elinde bir buket kırmızı gül vardı.

Parla kibar bir şekilde hoş geldiniz dedi.Göktunç elinde ki çiçeği parlaya uzattı sonra uzun uzun ona bakıp iç çekti.Yalandan öksürdüm.Bana bakınca başını eğip içeri geçti.

Göktuncun anne ve babası da içeri geçince geriye bizim tim kalmıştı.Babam da misafirlerin yanına içeri geçti.Kenan abi,Kaan ve Sinan da girdiler.

”Komutanım yakıyorsunuz.”dedi Yiğithan.

”Sende fena olmamışsın.”dedim.Gülerek Anıl ile içeri geçtiler.Gözlerim arazı ararken içeri girdi.

Elinde bir buket lale vardı.Etrafa bakıp en son gözleri beni buldu.Gülümseyerek karşıma geçti ve elinde ki buketi bana uzattı.

”Bu senin için.”dedi o hoş sesi ile.Elinde ki buketi aldım.

”Teşekkür ederim de.Ne için ?”diye sordum.Ayrıca lale sevdiğimi nereden biliyordu.

”Ay yoksa Minelayı da mı isteyeceksiniz ?”diye sordu Sumru.Gözlerimi kocaman açıp sus işareti yaptım.Gerçekten çenesinin ayarı yoktu.

Araz da gülüp eli ile ensesini kaşıdı.

”Yok.Göktunç aldı.Her ihtimali göz önünde bulunduruyor.Kızı vermezsiniz diye.”dedi.Bende gülüp kafamı salladım.Boş boş bakıştık.

”Eee hadi biz de içeri geçelim.”dedim Araza.Üzerinde ki takım ona çok yakışmıştı.

Hep beraber salona geçtik.

Salon ağzına kadar doluydu.Babam,Göktuncun ailesi,Kenan abi,Göktunç,Araz,Parla ve ben koltuklarda otururken diğerleri sandalye de oturuyorlardı.

Ayrıca fark ettiğim bir şeyde Yiğithanın sırıtarak elinde ki telefon ile bizi çekmesiydi.Ses etmedim çünkü birazdan olacakları videoya alması güzel olacaktı.

Biraz nasılsın iyisin faslından sonra koltukta arkama yaslandım.Şimdi biraz oyun zamanıydı.

“Eeee damat bey seni de tanıyalım.”dedim.Göktunç boş boş bana baktı.Ne vardı canım kurallara uygun ilerliyordum.

”Kayseriliyim.Askerim.27 yaşındayım.Tek isteğim Parla ile evlenmek.”dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum.

“İyi iyi güzel.”dedim.Son sorumu sordum.

”Aşkın mı vatanın mı ?”diye sordum.Anlık bir bocaladı.Ağzı açılıp kapandı.Araz da gözlerini kısmış ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Bir süre geçmesine rağmen Göktunç hala cevap vermedi.Ortamda büyük bir gerginlik vardı.

”Eeee biz kahveleri yapalım artık.Minela sende baya şakacısın gerçekten.”diyerek beni koltuktan kaldırdı Sumru.Ama ben daha cevabımı almamıştım ki.

Zorla mutfağa sokulmuştum.Ve şuan karşımda asık bir suratla bana bakan bir Parla vardı.

”Bakma Parlam öyle sadece biraz uğraştım.”dedim.Yani masumdum.

”Minela bu günü mahvetme lütfen.”dedi.Mahvetmeyecektim zaten.Parla tüm kahveleri yapıp fincana koydu.Göktuncun kahvesini ayrı bir tepsiye koydu.Sumru tüm baharatlıkları alıp tezgaha koydu.

"İşte en sevdiğim yer."dedi Ayça.Sırıttım.Bende bu anı bekliyordum.Parla ne yapıcağımızı anladığında gözleri kocaman açıldı.

"Hayır hayır Göktuncun kahvesine hiçbir şey katmıyorsunuz."dedi ama çok geçti.

"Ama bunu yapmazsak adetleri yerine getirmemiş oluruz."dedi açelya tatlı tatlı.Üzerinde çok tatlı bir pembe elbise vardı.Parla kaderine boyun eğdi.Baharatları tek tek dökmeye başladık.

"Biraz tuz."dedi Sumru.

"Biraz da karabiber."dedim ve karabiber de koydum.

"Kimyonu unutmayalım."dedi Ayça.

"Ve bolca isot."dedi Açelya.İsotu biraz fazla kaçırmış olabilirdik.Çocuğa yazık olmasın diye son olarak da şeker eklemiştik.Parla Göktuncun kahvesini götürüken bende diğer tepsiyi almıştım.Herkese tek tek kahvesini verip en son araza vermiştim.Kahveyi verirken biraz uzun bakışmıştık.

Herkes yerinde oturduğunda ben gözlerimi dikmiş Göktuncu izliyordum.Acaba o kahveyi bitirebilecek miydi ?

Bana bakınca gözlerimle önünde ki kahveyi işaret ettim.Mutlu mutlu kahvseinden bir yudum aldı.Ama yutamadı.Öncelikle yüz ifadesi değişti sonra yavaş yavaş kızardı.Parlaya baktığın da parla ona lütfen diye fısıldadı.

Göktunç zorla da olsa kahveyi yuttuktan sonra hemen su içti.Ama kahveyi bitirmemişti ki.

”Kahveyi bitirmesene kız verilmez.”dedim.Bu tamamen bir gelenekti.Göktunç sabır çekerek derin bir nefes aldı ve tek bir dikişle kahveyi bitirdi.Suyu bittiği için araz ona kendi suyunu vermişti.

Göktunç biraz kendine geldikten sonra asıl isteme faslı başlamıştı.

”Eeee Ural bey sebebi ziyaretimiz belli.Gençler birbirlerini görmüşler sevmişler.Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızınız Parlayı oğlumuz göktunca istiyoruz.”dedi Göktuncun babası.

Tüm gözler babama döndü.Oysa sözü söyleyecek olan bendim.

Suyumu bitirip arkama yaslandım.İntikam büro onlinedı…

”Maalesef,”dediğimde ortama derin bir sessizlik çöktü.Sonra Göktunç kendini geriye atıp bayıldı.Parla koşarak onun yanına gitti.Babam dahil herkes bana şaşkınca bakıyordu.Sadece araz oldukça rahattı.

Herkes mırım kırım ederken kaşlarımı çattım.Ama ben daha sözümü bitirmemiştim ki!

”Maalesef verdik gitti!”dediğim de yine bir sessizlik oldu.Sonra odayı Sevinç çığlıkları doldurdu.Eee bende böyle oynardım akıllarıyla.Hepsi sarılıp çiftimizi tebrik ederken ben arazla bakışıyordum.Sessizce dudaklarını oynattı.

”Fenasın…”

Aynı şekilde karşılık verdim.

”Fenayım…”

Dediklerimle tebessüm etti.Etraf fazla kalabalık ve yoğun olduğu için şimdiden bunalmıştım.Kalabalıktan nefret ediyordum.Suyumun bittiğini fark edince mutfağa gittim.Arkadan gelen adım seslerini duyuyordum.

Mutfakta su içip arkamı dönmüştüm ki arazla çarpıştık.Tamam o kişinin araz olduğunu tahmin etmemiştim.

”Pardon..”diye mırıldandım.Kafamı kaldırıp ona baktığım da yeşil gözleri ile beni izliyordu.

Hayırdır aslan parçası neden öyle bakıyorsun demek vardı da sustum.

”Minela…”diye adımı seslendi.

”Efendim ?”dedim.

”Çok…çok güzel olmuşsun.”

Yanaklarımı anında ateş bastı.Yani daha önce yeşil gözlerden iltifat almamıştım ki!

”Teşekkür ederim.Sende yani sende çok yakışıklı olmuşsun.”dedim.Yani utanırken anca bu kadar cümle kurabiliyordum.

”Minela ben sana bir şey aldım.”dediğinde tekrar kafamı kaldırdım.

”Ne aldın ki ?”

”Minik bir hediye.”

Cebinden sabah onda gördüğüm kutuyu çıkardı.Bu hediye bana mı aitti ?Ama o benim için özel birine demişti.Onun için özel miydim ?

”Bunu çarşıda gezerken gördüm.Aklıma direk sen geldin.Bilerek sana aldığımı söylemedim.Sürpriz olsun istedim.”

Sonra yavaşça kutuyu açtı.İçinde çok güzel yıldızlı bir kolye vardı.Yıldızları sevdiğimi biliyordu.

”Araz bu bu çok güzel.Yani çok beğendim.Ama gerek yoktu.”dedim ona bakarken.Beni o kadar mutlu etmişti ki…

”Sana yakışır.”dedi.Sonra kolyeyi kutudan çıkardı.

”Takayım mı ?”diye sordu.Canıma minnetti.

Yavaşça arkama döndüm ve saçlarımı topladım.Elleriyle yavaşça kolyeyi taktı.Ama bunu yaparken bana fazla yaklaşmıştı.

Kolyeyi taktığın da saçlarımı düzeltip ona döndüm.Yüzümde ki tebessümü saklayamıyordum.

”Yakıştı mı ?”diye sordum.

”Çok yakıştı.”dedi.

Sadece bakıştık.Bana biraz daha yaklaşıp ağzını açmıştı ki mutfağa Kaan girdi.

”Komutanlarım,haydi gelin yüzükler takılacak.”dedi.zarardan uzaklaşıp hemen mutfaktan çıktım.Sürekli basılmak zorunda mıydık ?

Salona girdiğimizde her şey hazırdı.Sumru bir tepsi de yüzükleri babama uzatmıştı.Babam yüzükleri takıp kurdeleyi keseceği sırada araz bana yaklaşıp;

”Makas kesmiyor şakası da yapacak mısın ?”diye sordu.

”Benim öyle basit numaralın yok.”dedim göğsümü kabartarak.

”Size mutlu huzurlu sağlıklı yıllar diliyorum.Bir ömür beraber olun.”dedi babam ve kurdeleyi kesti.Hepimiz alkışladık.

Artık evlilik yolunda bir adım daha atmışlardı.Son olarak hepimiz bir araya gelip fotoğraf çekindik.

Herkes kameraya bakarken yanımda duran arazın bana daha fazla yaklaştığını ve elini hafifçe belime koyduğunu hissettim.

Kafamı kaldırıp ona baktığım da o zaten gülümseyerek bana bakıyordu.Fotoğraf tam biz birbirimize bakarken çekilmişti.

******

Yüzükler kesildikten sonra herkes yavaş yavaş dağılmıştı.Parla ve Göktunç başabaş yürüyüşe çıkmıştı.Kalan herkes ise evine gitmişti.Bende bu geç babam da kalacaktım.

Yatak örtümü düzeltip camın önüne yürüdüm.Bugün son bir kaç gün olduğu gibi yine mükemmel geçmişti.Elim arazın bana aldığı kolyeye gitti.

Çok güzeldi.

Kolyeyi hiç çıkarmak istemiyordum.Beni düşünüp alması çok hoştu.Daha önce bir çok kişi bana hediye almıştı ama hiç bu kadar mutlu olmamıştım.Sürekli kolyeye dokunup sırıtmam normal değildi.

Telefonuma gelen mesaja baktığım da nişan fotoğrafının olduğunu gördüm.Arazla bana baktığım da ise tam o sırada fotoğraf çekindiğimiz için birbirimize bakıyorduk.Ama bakarken ikimizin de gözlerinin içi gülüyordu.

Ama ben artık bir şeyi fark etmiştim.Son bir kaç gün ise bundan tamamen emin olmuştum.

Ben minela,ukala ve burnu havada,her şeyde kendini üstün gören Minela.Arızalı komşu dediğim,ondan komutan olmaz dediğim,geldiği ilk günden beri süründürdüğüm,yeşillerinin müptelası olduğum adama yeşil gözlü beyefendiye aşık olmuştum.

Ben araza aşık olmuştum!

*******

Bombaaaaa gibi bir bölümle geldim.Özellike sonuuuuu.

Yorumlarınızı hemen buraya bekliyorum.

Evet aynı performansı arazdan da bekliyoruz.Bakalım o bizi şaşırtacak mı ??

Mineladan bunu bir çoğunuz beklemezdi ama aşkını kendine itiraf eden ilk kişi o oldu))))

Yazarken yerimde zıpladığım bir bölüm oldu.Umarım siz de beğenmişsinizdir.

Sizi seviyorum)))

Yıldıza basmayı unutmayın 💕✨

Bölüm : 27.01.2025 21:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...