Size bölüme geçmeden bir şey belirtmek istiyorum ki bu şuana kadar yazdığım en uzun bölüm oldu.1
Tam 5.400 kelime!1
Bu bir rekor arkadaşlar bir tebriği hak ediyorum!
Ben bu kadar uzun bölüm yazdım sizde bir zahmet oy sınırını geçin canım aaa!
Şuan vücudum tüm fonksiyonlarını yitirmiş gibi hissediyordum.Abim benim tam karşımda duruyordu!1
Ben öylece dalmış ona bakarken o gözünde ki gözlüğü yavaşça indirip sırıtarak bana baktı.Sonra göz kırptı.
Onun sesini duyunca sonunda olayların farkına vardım ve gözlerimi kocamana açıp abimin boynuna atladım.
“Abim!”diye bir yandan da çığlık atıyordum.Abim sonunda gelmişti!Kollarıyla sıkıca belime sarılıp beni havaya kaldırdı.Kollarım hala onun boynundaydı.1
Kafamı geri çekip abimin gözlerine baktım.
“Abim geldin.”dedim.Hala inanmakta zorluk çekiyordum.Gülümseyerek bana baktı.1
“Geldim abisinin bir tanesi.”dediğinde yanağına derin bir öpücük bırakıp tekrar boynuna sarıldım.Abimin kolları belime sarılı olduğu için hala havadaydım ve tabiri caizse ona koala gibi yapışmıştım.
“Kız tamam bırak artık be!Anladık beni çok seviyorsun bana hastasın falan ama biraz daha boynumu sıkarsan boğulacağım güzelim.Bu genç yaşta kardeşime kurban gitmek istemiyorum.”dediğinde abimin hala eski şakacı abim olduğunu bir kez daha anladım.
Allahım inşallah bu yaşadıklarım bir rüya değildir!
“Güzelim suratıma öyle aval aval bakmada abini içeri al.Uçakta bir türlü uyuyamadım.Yanımda ki güzel kadınlar sağ olsun.”dedi çapkınca sırıtarak.Göz devirdim.Güya şaka yapıyordu.
Gerçek olma ihtimali yoktu çünkü ben bu hayatta olduğum sürece abimin yanına dişi varlığın yaklaşma ihtimali bile yoktu.
“Ya abi bırak şakayı da gel içeri.”dedim ve onu kolundan çekip salona götürdüm.Şuan odaklandığım tek şey abimin gelmiş olmasıydı.
Salona geçtiğimizde abim kendini koltuğa atmıştı.Ya bir insan 2 saatlik bir yolculukta nasıl yorulabilirdi?!
“Ya tamam bakma öyle melül melül gel kız buraya.”diye beni yanına çağırdı abim.Gülümseyerek yanına gittim ve onun göğsüne kafamı yasladım.O da bir kolunu omzuma dolamıştım.
“Ha ha baya komikti.Şuan gülmekten babaannemi yedim.”
“Yavrum bizim babaannemiz hakkı rahmetine kavuştu.”
“Haklısın abi Allah rahmet eylesin.”
Konuştuğumuz sohbete gülmeden edemedim.Gerçekten değişiktik.
“Abi insan bir gelirken haber verir.Ya görevde olsaydım.Boşuna gelmiş olurdun.”diye yakındım.Saçlarıma bir öpücük bıraktı.
“Güzelim,benim kardeşimi üzmüşler tabi ki de bulduğum em uygun zamanda hiçbir şeyi düşünmeden uçup gelecektim.”dediğinde olduğum yerde dikleştim.1
Ne yani abim sırf o gün telefonda ağladığım için mi gelmişti ?
“Abi sen onun için geldiysen zahmet etmeseydin.Çok da önemli değildi.”dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.Abim beni özlediği için gelmemişti!
Abimin bana seslendiğini duysam da yüzümü ona çevirmedim.
“Güzelim tabi ki de sadece onun için gelmedim.Her şeyden önce seni özledim.”dediğinde tribimi çok uzatmayarak tekrar gülümsedim.
“Ama abi ya böyle çok hazırlıksız yakalandım.”dedim dudaklarını büzerek.Burnumu iki parmağının arasına alıp sıktı.
“Ne o ?Haberin olsaydı benim için padişah sofrası hazırlardın değil mi ?Doğru söyle.”dedi.Sırıttım.
“Ne sofra hazırlayacağım be ?!Dışarıdan söylerdim.”
“Yeminle evde kalacaksın kızım sen.”
“Bu kadar emin konuşmayın demir alp bey.Bir bakmışsınız yuvadan uçup gitmişim.”dedim omuz silkerek.Tabi bu dediklerimle abimi biraz sinir krizine sokmuş olabilirdim.1
“Bir tanem bak sana son kez söylüyorum.Evlilik falan yok tamam mı ?Hep benim dizinin dibinde duracaksın.Bir tane daha genleri bozuk itlerle karşıma çıkarsan bozuşuruz.”dedi.1
Genleri bozuk itler diye bahsettiği kişiler eski sevgililerimdi.
“Ay abi tamam bu konuyu kapatalım.Çok aç mısın ?”diye sordum.Şimdi abime aşık olduğum birisi olduğunu söyleseydim Diyarbakır’da ki tüm erkekleri sıra dayağına sokabilirdi.
“Yok abicim çok aç değilim.Sen söyle bakalım benim prensesimi kim ağlattı o kadar ?”
Al işte şimdi tam da zurnanın zırt dediği yere gelmiştik.
“Abi ben sana olan özlemimde ağladım.Sen açsın.Ben bir şeyler hazırlayayım.”diyerek koltuktan kalkacaktım ki bileğimden tutup geri oturttu.
“Abicim bana dürüst olur musun ?Unuttun mu biz birbirimizin dert ortağıyız.”
Haklıydı.Biz hep birbirimizin dertlerini dinleyip çözüm bulmuştuk.Abim o anlarda bana bir arkadaş gibi yaklaşmıştı.
“Abi bak o kadar abartılacak bir şey olmadı.O gün fazla duygusaldım ve bir de üzerine senin özlemin eklenince daha fazla dayanamadım.”dedim.
Abime Şuan arazdan bahsedersem o yeşilleri bir daha görmeyebilirdim.
“Minelam başka bir şey varsa söyle çünkü o gün bana birilerinin kalbini kırdığından fark etmesen de bahsettin.”dedi.Haklıydı çünkü bahsetmiştim.
“Tamam abi birisi beni üzdü ama her şey bitti.Gerçekten artık üzgün olduğum bir durum yok.Hem bunu yapan kişi cezasını fazlasıyla çekmişti.”
Sonuçta bensizlik araza en büyük cezaydı.
“Anlayışlı bir abi olduğum için kurcalamıyorum.Ama bir daha senin ağlayan sesini duyarsam bu dünyayı yakarım.”dediğinde yanağından makas aldım.1
“Yine alev ateş geliyorsunuz demir Alp bey.”
“Abisine bak kardeşini al misali yani.”
Onun bu haline gülmeden edemedim.Az önce ki anlayışlı abim gitmiş yerine beni herkesten kıskanan abim gelmişti.
“Kimse kimseyi almıyor abicim rahat ol.”dedim.
Bende biraz acıktığım için ayaklandım.
“Abi ben yemek yapayım en iyisi böyle aç aç olmaz.”dedim.Abim sırıtarak koltuğa uzandı.
“Şu havalara bak ya.Görende çok yemek yapabiliyor sanar.Gidip soslu makarna yapacak.”dediğinde kaşlarımı çattım.
“Bir kere benim elimden her iş geliyor.”diye bağırdım ve mutfağa yürüdüm.Kapının önünde durup girmeden önce,
“Ayrıca soslu değil mantarlı makarna yapacağım!.”diye bağırdım.
Ben mutfak ta makarna yapmak ile uğraşırken abim de gelen seslerden anladığım kadarıyla televizyon izliyordu.Bu yaptığı çok ayıptı.Burada ben varken televizyon izlemesi hoş değildi!
Mantarları doğrayıp tavaya attım.Makarna da pişmek üzereydi.
“Abisinin gülü ?”Abimin bana seslenmesi ile mutfak kapısına doğru yürüdüm.
“Çok pardon demir Alp bey.Buyurun ne istemiştiniz ?”
“Gel biraz abinin yanına bırak şu yemek işini.”diye seslendi.Ay bensizliğe de dayanamıyordu.
Söyledikleri ile göz devirdim.Bizimkinin asıl amacı belli olmuştu.Beni yanına çağırarak güya isteklerini yerine getirtecekti.İşte yıllar bile geçse mal aynı maldı.
Yine de vicdanım el vermediği için bir bardak su alıp salona götürdüm.Ayaklarını sehpaya uzatmış rahat bir şekilde televizyon izliyordu.
Beni kolunun altına çekip saçlarımı karıştırdı.Sonra bir öpücük bıraktı.
“Abi ocakta yemeğim var.”diye seslendim.Abim ise hiç oralı olmayıp bana sarılarak televizyon izlemeye devam etti.
“Ay abi beş dakikaya geleceğim o zaman sarıl.”diyerek zor da olsa kollarından ayrıldım.Mutfağa gidip mantarları kontrol ederken makarna da pişmişti.
Ben hala mutfaktayken kapı çalınca abimin açacağını düşünerek mutfaktan çıkmadım.Zaten bir saniye sonra kapının açılma sesi gelmişti.
Kapı açılmasına rağmen bir ses duymayınca merak etmiştim ki karşı karşıya birbirlerine sinirle bakan iki kişiyi görünce gözlerim açıldı.1
Aynadan son kez kendisine baktı araz.Gayet yakışıklıydı.Üzerinde Polo yaka bir tişört ve siyah kumaş pantolon vardı.
Gözü yanda minelası için hazırladığı sofraya değdi.Bu sofrayı çok emek vererek hazırlamıştı.Minelanın şuana kadar yaptığı tüm gözlemlerden yola çıkarak sevdiği tüm yemekleri yapmaya çalışmıştı.
Masaya bir vazo da güller ve mumlar yerleştirmişti.Ama yine de aşırı abartmamıştı.Evet bugün Minelaya açılacaktı.Arazın daha fazla beklemeye sabrı yoktu.Ömrünün kalanını sevdiği kadın ile geçirmek için ne gerekiyorsa yapacaktı.
Derin bir nefes verip kapıyı açtı.Şimdi gidip onu yemeğe davet edecekti.Kabul etmezse ne yapar bilmiyordu ama Minelanın hayır diyeceğini düşünmüyordu.
Eli ister istemez yanağına gitti.Sevdiği kadının öptüğü yanağına…O olayın şokunu henüz atlatmış değildi.Minelanın gelip şap diye öpmesini beklemiyordu.Ama çok güzel yapmıştı.
Sırıtmayı bırakıp boğazını temizledi ve evden çıktı.Karşı dairenin kapısının önüne gelip kapıyı çaldı.Minelasını bu bir kaç saat içinde bile özlemişti.
Kapı açıldığında gördüğü kişi ile şaşırdı.Bu minelasının bıyıklı ve sakallı aynı zamanda erkek haliydi ama Minela değildi.
Karşıda ki adam ona boş boş baktıktan sonra kaşlarını çatmıştı.Aynı zamanda araz da aynı şeyi yaptı.Bu adamda kimdi ?
Aynı düşünceler Demir Alpde de vardı.Kız kardeşinin kapısını çalan bu kenafir gözlü herifte kimdi ?
“Hayırdır birader kime bakmıştın ?”diye sert bir şekilde sordu Demir.Bu adamı dövse ne olurdu ki ?!
“Minelaya bakmıştım.”dedi Araz sakince.Demir Alp kardeşinin ismini duyar duymaz yumruklarını sıkmıştı.
Bu adam kimdi ve en önemlisi ne hakla kardeşine bakmıştı ?!
“Asıl sen kimsin ?”diye sordu Araz.Bu herif minelaya oldukça benzese de ilk defa görüyordu.
“Sanane lan kimsem kimim!İkile şimdi almayayım ayağımın altına.”dedi demir Alp dişlerini sıkarak.
Araz da sinirlenmeye başlamıştı.Minela neredeydi Allah aşkına ?Bu herifle uğraşmak istemiyordu.Araz sadece sevdiği kadını istiyordu.Onun sakallı versiyonunu değil!
Araz tam bir şey demek için demire daha fazla yaklaşmıştı ki arkadan gelen minelayı görünce tüm siniri gitti.Şükür sevdiği kadını görebilmişti.
“Ne oluyor burada ?”diye sordu Minela şaşkınca.Sesinde ve gözlerinde bir endişe vardı.
“Sana sormalı abicim ne oluyor burada ?Bu adam kimde kapını çalıp seni soruyor ?”diye konuştu Demir Alp.Bu adamı gözü tutmamıştı.
Minela ne diyeceğini bilemedi.Sadece komutanım ya da komşum dese yalan söylemiş olacaktı.Ama bu pek umrunda değildi.Tam konuşacaktı ki yeşil gözlü beyefendisi dikkatini çekti.Araza baktığında özenle hazırlandığını gördü.Bir yere mi gidiyordu ?
Araz demiri umursamadan kenara geçip Minelanın karşısında durdu.
“Minela sen onu boş ver.Ben sana bir şey diyecektim.Bugün benimle yemeğe çıkar mısın ?Sana söylemem gereken çok önemi şeyler var.Evet dersen gidebiliriz ne ders-“
Araz daha sözlerimi tamamlayamadan arkadan kafasının gelen darbe ile minelanın üzerine doğru bayılmıştı.
Minela çığlık atıp üzerine bayılan arazı zar zor tutarak şaşkınlıkla abisine baktı.
Demir Alp elinde minelanın zor günler için kapı kenarına koyduğu sopa ile sinirle araza bakıyordu.Az önce sopa ile kafasına vuranda oydu.
“Abi ne yaptın sen ?!Sana inanamıyorum.”dedi Minela.Arazı tutmakta da zorlanıyordu.
Mutfaktan elimde ki ikinci buzla çıkıp tekrar salona girdim.Abimin arazı bayıltmasının üzerinden tam yarım saat geçmişti ve araz hala baygındı!
Olanları aklım almıyordu.Araz normalce bana bir şey söylerken abim şak diye çocuğun kafasını yarmıştı!
Bu da yetmiyormuş gibi hala baygın yatan araza öldürücü bakışlar atmakla meşguldü.Arazın kafasına diğer buzu koyup abime ters bir bakış attım.
Attığım bakışı görmüş olmalı ki kollarını göğsünde bağlayıp;
“Hiç bakma öyle.Burada bir suçlu varsa o da sizsiniz.O p!ç gelip seni yemeğe davet ediyor ve sen bana onun kim olduğunu söylemediğin için ben suçlu oluyorum.Yok öyle dünya kimse benim kardeşime öyle bakamaz!”dedi sert bir sesle.
“Ya kimsenin bana baktığı yok.Araz benim hem komşum hem komutanım.Yemeye davet etmek istemiş sadece.”dedim.Ama aslında bu daha çok randevu gibi bir yemek olacaktı.
Bunu arazın sözlerinden ve tipinden anlamıştım.Fakat bunu abimin bilmesine gerek yoktu.
Sevdiği kadının elinden tutup kendi dairesine soktu araz.Minela onun yemek teklifini geri çevirmemişti.İçeri girince Minelanın şaşkın şaşkın sofraya baktığını gördü.1
Arazdan böyle bir şey beklemediği ortadaydı.Güller ve mumlar ortamı çok romantik bir hale çevirmişti.Ve Minela bundan hoşlanmıştı.
Minelayı hafifçe belinden tutarak masaya doğru ilerletti araz.Sandalyeyi geriye çekip Minelanın oturmasını bekledi.Minela minik bir tebessümle araza bakıp sandalyeye oturdu.
Araz da hızla minelanın karşısında ki sandalyeye oturdu.Minela merakla yemeklere bakıyordu.
“Bunların hepsini sen mi yaptın ?”diye sordu Minela.
“Evet ben yaptım.Hepsini,her şeyi senin için yaptım.”dedi Araz.Minela utançla başını öne eğdi.Oysa bunda utanılacak bir şey yoktu.
“Bak bakalım güzel olmuş mu ?”diye sordu Araz.Minela üzerinde ki çekingenliği biraz olsun atıp yemeklerin tadına bakmaya başladı.
Araz ise yanağını yumruğuna yaslamış mutlu mutlu karşısında ki manzarayı izliyordu.Minela arazın bakışlarını üzerinde hissedince ona baktı:
“Ne oldu ?Niye öyle bakıyorsun ?”diye sordu.Derin bir iç çekti araz.
“Çok güzelsin çünkü.”dedi.Minela kızaran yanaklarıyla araza baktı.
Araz da fazla içinde tutmak istemediği için yavaşça Minelanın masada ki elini kavradı.Minela az çok olacakları tahmin ettiği için heyecandan titrememek için zor duruyordu.
“Minelam,ben sana çok önemli bir şey söyleyeceğim.”dedi Araz.
“Ben sana aşık oldum be güzelim.Deli gibi seviyorum seni.Sensiz bir dakika bile geçirmek istemiyorum.Çok fena tutuldum ben sana.”
Minela duyduğu sözlerle adeta bayılacak gibi olmuştu ama kendini toparlayarak elinin üzerinde ki eli daha sıkı kavradı.
“Bende sana aşığım.Seni çok seviyorum Araz.”dediğinde dünyalar arazın olmuştu.Aşkının karşılığını sevdiği kadında bulmuştu.
Araz minelayı elinden tutup ayağa kaldırdı ve sımsıkı sarıldı.Artık ayrılık yoktu onlar için.Sevenler kavuşmuştu.2
Araz minelanın yüzünü avuçlarının içine aldı.Yüzünü yüzüne yaklaştırıp sevdiği kadının dudaklarına uzanmıştı ki birden etrafında ki her şey silinmeye başladı.1
Başına keskin bir ağrı saplanması ile zar zor gözlerini araladı.Ve tüm gördüklerinin bir rüya olduğunu anlaması çok da uzun sürmemişti.4
Arazdan bir inleme sesi duyunca ona döndüm.Yavaş yavaş uyanmaya başlıyordu.Gözlerini tam açmadan elini kafasına götürünce canı acımış olmalı ki daha fazla inledi.
Sonra bakışları yavaşça bana döndü.Benim ona olan bakışlarımı görünce hafifçe tebessüm etmişti.Ama sonra arkama bakınca kaşları çatılmıştı.
“İyi misin araz ?”diye sordum.Kafa salladı.
“Biraz daha iyiyim.”diye zar zor konuştu.
“İyiymiş işte abicim gel sen yanıma.”dedi abim.Şuan amacı beni arazdan uzak tutmaktı ama araz bu haldeyken ben onu bırakamazdım.
“Abi bir dur!”dedim.Şuan ona da sinirliydim.Sevdiğim adamın kafasını yarmıştı!
Araza dönüp buzu tekrar kafasına koyduğum da ona daha fazla yaklaşmıştım.O da sanki müptelası olmuş gibi gözlerime bakıyordu.Derin bir iç çektim.Çok güzeldi gözleri çok.
Arazın kafasına sağ taraftan bir yastık fırlatılınca araz tekrar acıyla inlerken ben kaşlarımı çatarak abime baktım.
“Abi ya ne yapıyorsun ?”diye sordum.O bana bakmak yerine sadece araza kitlenmiş gibiydi.
“Minela bırak kardeşim kendi buzunu kendi tutabilir.”dediğinde ortamın daha fazla kızışmaması için arazdan biraz uzaklaştım.
“Araz kusura bakma.Bir yanlış anlaşılma oldu.”dedim mahçup bir sesle.
“Yok hiç de bir yanlış anlaşılma olmadı.Hak eden hak ettiğini aldı.”dedim abim umursamaz bir sesle.
“Abi!”dedim uyarıcı bir tonda.Şu olay yüzünden aklımda ki tüm planlar alt üst olmuştu.Ben abimi arazla daha uygun bir ortamda tanıştıracaktım.
“Araz tanıştırayım abim Demir Alp.Kendisi türk hava kuvvetlerinde pilot olur.”dedim.
“Abi bu da araz kendisi hem tim komutanımız hem de komşum olur.”dedim.Aralarının biraz yumuşaması iyi olacaktı.
“Tanıştığıma hiç memnun olmadım.”dedi abim araza ters bir bakış atarak.Sabır yarabbi sabır!
“Abicim sen niye ona öyle yakınsın gelsene abinin yamacına.”dedi abim.Evet araza biraz daha yakın oturuyordum.
Arazın dedikleri ile şaşkınca ona döndüm.Onun gözleri abimin üzerindeydi.Ne diyordu yahu bu ?
“Abisinin gülü gel hadi buraya.”dedi abim ve beni kolumdan tutarak kendisine çekti.
“Minela gel sen komutanının yanında dur.”diyerek diğer taraftan beni çekmeye çalıştı araz.
“Ne münasebet lan !Abisi varken niye senin yanında dursun ?”diye bağırdı abim.Kolumu tutup tekrar çekti.
“Sor bakalım minelaya benim yanımda durmaktan nasıl memnun olduğunu anlatsın.”diye meydan okudu araz.Kolumdan tutup çekti.
“Abisiyim lan onun!”dedi abim kolumdan çekerek.
“Komutanıyım lan onun!”dedi araz tekrar beni çekerek.1
Allahım lütfen bu yaşadıklarım bir rüya olsun!
İkisi de birden beni çekmeye başlayınca daha fazla dayanamadım sinirle ayağa kalktım.
“Ay yeter be!Biriniz ordan biriniz burdan.Eşya mıyım lan ben ?!Salın bir beni.”diye bağırdım.Çok bile dayanmıştım.
“Özür dilerim İzmir güzeli.”dedi araz ama keşke demez olaydı.Abim buradaydı be adam!
“Lan bak hala kaşınıyor.”diye arazın üzerine atladı abim.Ay bunlar hayvanat bahçesinden yeni çıkmış aslanlar gibilerdi ama!
“Ya abi bıraksana adamı.Abi kime diyorum?!”diye bağırsam da abim arazı sarsmakla meşguldü.Araza şimdiden acımaya başlamıştım çünkü abim ona gidene kadar çektirecekti.
Zar zor abimi tutup arazın üzerinden kaldırdığımda arazın kıpkırmızı olduğunu gördüm.
Şaşırdığım bir başka şey ise araz hiçbir şekilde abime karşılık vermiyordu.Abim araza az önce hafifçe vursa da araz ona bir kere bile elini kaldırmamıştı.
Ya ama ben bu kibar öküzcüğümü yerdim ki!
“Abi Allah aşkına ne yapıyorsunuz ya ?Çocuk musunuz siz ?!”diye bağırdım.Abim bir bana bir de araza sinirle baktı.
“Sen hiç konuşma Minela hanım.Seninle ayrı hesaplaşacağız.”dediğinde yerime sindim.Ama araz kaşlarını çatarak doğrulmuştu.
“Minelaya kızma.Onun bir suçu yok.Ben kaşındım.Onun yaptığı tek şey kavga çıkmasını engellemek.”dedi araz.Ben onun dedikleri ile ona bir kez daha aşık olurken abim her ne kadar belli etmemeye çalışsa da arazın dedikleri ile şaşırmıştı.
“Güzel bir karşılaşma yapamadık.İstersen güzelce tanışalım.”dedi abim.
“Mesela benim bir tanecik kardeşimi özel olarak davet ettiğin şu yemeğe beraber gidip güzelce tanışabiliriz.”diye sözlerini tamamladığında göz devirdim.
Araza her şeyi zehir edecekti!
Araza baktığımda düşünerek abime bakıyordu.Hayır bu teklifi kabul etmemeliydi!
Bana baktığında kafamı iki yana salladım.Dudaklarımı oynatarak ‘sakın’ dedim.Kaşlarını çattı.Ne kızıyorsun be adam şurada seni düşünüyoruz!
Ama araz illa ateşe yürümek istediği için beni dinlemedi.
“Peki tamam gidelim.”dediğinde onu yatırıp on tur dövesim gelmişti.Abime baktığımda yüzünde sinsi bir sırıtış vardı ama araz bunu görmedi.
“Yemekleri ben kendim yaptım.Yemeği benim evde yiyeceğiz.”dediğinde ister istemez kaşlarım havalandı.Araz benim için yemek mi yapmıştı ?
“Hadi kalkın o zaman.”dedi abim ve yüzünde ki mutlulukla kapıya yürüdü.Yanımda duran araza döndüm.
“İyi halt ettin araz!”dedikten sonra arkamı dönüp evden çıktım.
Somurta somurta bir abime bir de önümde özenle hazırlanan sofraya bakıyordum.Önümde ki sofra mükemmelken abim için aynı şeyi söyleyemeyecektim.
Salona girince sofrayı gördüğümde arazın boynuna atlamamak için zor durmuştum.
Masada güller ve mumlar vardı.Neyse ki araz çok abartmamıştı da masayı yine sade bırakmıştı.Abim bu görseli görünce araza öldürücü bakışlar atarken araz bu ortamı unutmuş olmalı ki abimin teklifine evet dediği için pişman olmuştu.
Bense olmayacak ihtimalleri düşünüyordum.Şimdi abim gelmemiş olsaydı ben bu masa da araz ile baş başa yemek yiyecektim!
Abim memnuniyetsiz bakışlarla masaya bakıyordu.Normalde bu masayı arazın başına geçirmesi gerekirken hiçbir şey yapmamıştı.
“Bu nasıl masa lan !Hayırdır özel bir gün de bizim mi haberimiz yok ?”diye sordu abim sert bir şekilde.
“Yok ben öylesine süslemiştim.”dedi araz.Aynen sen onu gelde külahım anlat.
“Eee biz ne yiyeceğiz gül mü ?Yemek falan yok mu ?”diye sordu Abim.Eline masada ki kopardığı gül yapraklarını alıp arazın suratına üflemişti.
Araz ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp bakışlarını bana yönelttiğinde anında yüzümü başka tarafa çevirdim.Ben ona abimi davet etmemesini söylerken o beni dinlememişti!
“Yemek var getireceğim!”dedi araz sert bir şekilde.Sonra masadan kalkıp hızla mutfağa gitti.Bu olanların suçlusu oydu istediği kadar sinirlenebilirdi!
Araz tek tek sofraya yemekleri taşırken yaptığı çoğu şeyin benim sevdiğim yemekler olduğunu görmek beni gülümsetmişti.
Sonunda servis işi bittiğinde araz da hemen karşıma oturmuştu.Yine de bakışlarımı ona çevirmedim.
“Ben elimi yıkayıp geleceğim.”diyerek masadan kalktı abim.Onun bizi yalnız bırakmasını beklemiyordum.
Arazın bakışlarını üzerime hissediyordum ama ona bakmıyordum.
“Minela bakmayacak mısın yüzüme ?”diye o kadar tatlı sormuştu ki dayanamayıp kafamı kaldırdım.
“Ne bakacağım araz.Ben sana hayır dediğim halde abimin teklifini kabul ettin.”dedim tripli bir sesle.
“Ama başka hiçbir türlü ben seninle bu yemeği yiyemezdim .”dedi araz.Bir bakımdan haklıydı.
“Kafan hala çok acıyor mu ?”diye sordum.Gülümseyerek bana baktı.
“Biraz acıyor ama sabah ki gibi öpsen geçer.”demişti ki odaya giren abimle ayağına sert bir tekme geçirdim.
Acilen susması gereken durumlar vardı!
“Bakalım elin lezzetli mi kenafir göz ?”diyerek yemeklerden yemeye başladı abim.Ayrıca kenafir göz neydi be ?!
Abim yemeklerden bir ayı gibi yerken ben öylece bekliyordum.İştahım da yoktu ki!
“Yemeyecek misin Minela ?”diye sordu araz.O böyle ses tonu ile konuşursa dayanamazdım.
“Sen içli köfte seversin senin için hazırladım.”dedi içli köfteleri işaret ederek.Bu adam beni çok iyi tanıyordu!
Onu kırmamak için içli köftelere uzanacaktım ki abim tüm tabağı kendi tabağına boşaltınca öylece bakakaldım.
“Bakmayın öyle.Minelanın yiyeceği yok ben daha çok severim.”diyerek yemeğini yemeğe devam etti demir Alp.
Valla şurada oturup ağlamama ramak kalmıştı.
“Lan bana bir bardak su getir.”diye arazı sarstı abim.Araz tahminimce ağzının içinde küfür edip masadan kalktı.
Hiçbir şeyi umursamadan önünde ki yemeği yiyen abime dönüp;
“Afiyet olsun demir Alp bey!”dedim iğneleyen bir sesle.Kafasını kaldırıp gülümsedi.
Araz elinde bir bardak su ile gelip suyu abime verdi.Yerine geçip oturacaktı ki abim izin vermedi.
“Bu tuzsuz olmuş sanki.Kalk bir tuz getir.”diyerek arazı tekrar mutfağa göndermişti.Sonra da arazın yerine tam karşıma gelip oturdu.Artık hiçbir şeye şaşırmıyordum.Tamamen tepkisizdim.
“Az ye abi Allah korusun boğazında kalır.”dedim.Tabi ki abim beni bir taraflarına takmadı.
Araz elinde tuzla salona girdiğinde yerinde oturan abimi görünce kaşlarını çatmış sonra gözlerini kapatıp sabır dilemişti.
Abim sonunda doymuş olmalı ki arkasına yaslanıp büyük bir mutlulukla bana baktı.Araz abimin yerine oturacakken abim yine müsaade etmedi.
Araz daha fazla dayanamamış olmalı ki sandalyeyi sertçe itip abime baktı.
“Yok tatlı falan.Ben yemekten sonra kız kardeşini yerim diye planlamıştım.”dediğinde ben şokla araza bakarken abim hızla yerinden kalkmış arazın yakasına yapışmıştı.1
“Ne diyorsun lan sen p!şt.Gebertirim lan seni!Eceline mi susadın ?!”diye bağırdı abim.Sanırım olay biraz fazla büyümüştü.
“Ne duyduysan o!”diye rahat durmadı araz.
“Senin belanı s!kerim.”diyerek arazın suratına yumruk attı abim.
“Minela Minela hey nereye daldın abicim ?”Abimin beni sarsmasıyla daldığım yerden bakışlarımı çekerken az önce olanların sadece benim hayal dünyama ait olduğunu anlamış ve derin bir nefes vermiştim.3
“Abi ben çok yorgunum gitsek mi ?”diye sordum.Hiç enerjim yok gibiydi.Üstelik burada daha fazla durursak az önce hayal olarak gördüğüm şeylerin gerçek olması kaçınılmazdı.
“İyi misin Minela ?”diye sordu araz.Onun kendisini suçlu hissetmesini istemediğim için kafa salladım.
“Biraz yoruldum.Sana ayıp olmazsa biz kalkalım.”dediğimde araz kafasını salladı.Abim bu durumdan pek memnun olmasa da o da kalkmıştı.
Kapının önüne geldiğimizde üçümüz de boş boş bakıştık.Abim bu duruma son vermek için ;
“Minela abicim sen eve gir bende geleceğim.”dediğinde arazla onları yalnız bırakmak istemediğim için kafamı iki yana salladım.
“Abisinin gülü uzatma da gir içeri.”dedi abim.Araza baktığım da gözlerini kapatıp açarak geçmemde bir sakınca olmadığını belirtmişti.
Mecburen kendi daireme girdiğimde her ne kadar istemesem de kapıyı kapatmıştım.Kapıya kulağımı yaslayıp dinlemeye çalıştım ama olmuyordu ki!
Demir Alp karşısında ki adama sinirli bakışlar atıyordu.Kardeşini herkesten sakınırken bu herifte nereden çıkmıştı ?
Aynı şeyleri araz da düşünüyordu.Tam cesaretini toplayıp Minelaya açılacakken bu adam da kimdi ?
Demir Alp Minelanın kapının önünde onları dinleme ihtimaline karşı evin kapısını kapattı.Sonra sinirli bakışlarını araza çevirdi.Sofrada sakin duruyor olabilirdi ama aklı yaptıklarında değil yapacaklarındaydı.
Arazın üzerine doğru yürümeye başladığında arazın gözlerinde bir korku kırıntısı görmemek onun sinirlerini bozuyordu!
“Bana bak araz.Seni bir daha kardeşimin etrafında görürsem kendine ölümlerden ölüm beğen.Minela yanımda diye sesimi çıkarmadığım için senin farkında olmadığımı sanma.Kardeşime bakan o türbe yeşili gözlerini alır götüne sokarım lan!Duydun mu beni ?!”
Araz bir şey demeden öylece Demir Alp’e baktı.Allah aşkına bu adam basit tehditleriyle onu sevdasından ayırabileceğini mi düşünüyordu ?
Demir karşısında ki adamın ona cevap vermemesiyle daha fazla sinirlenirsen kapıyı açtı.Çıkmadan önce orada ne işi olduğunu bilmediği su bardağını sehpadan alıp arazın yüzüne sıçrattı.
“Kız kardeşimin yörüngesinde dolanırsan ecdadını s!kerim!”diye bağırıp kapıyı çarpmış ve evden çıkmıştı.
Araz sinirle kapanan kapıya baktı.Şu ana kadar sesini çıkarmıyorsa sevdiği kadına olan saygısından dolayıydı.
Şuan istediği kadar tehdit savrulabilirdi.Kim ne derse dedin Minela onun dünyasıydı ve kendisi de onun uydusu olurdu.
Demir alpin yaptığı hiçbir tehdit arazı korkutmamıştı.Ya sevdiği kadını yeni bulmuşken ilk engel de bırakır mıydı hiç ?
Minela evin salonunda stresle volta atarken aklı Yanyana bıraktığı iki koca adamdaydı.Keşke biraz daha itiraz etseydi ve yanlarından ayrılmasaydı.
Kapı çalınca koşarak gidip kapıyı açtı.Abisi oldukça sakin bir yüz ifadesi ile Minelaya bakıyordu.Minela bu durumdan memnun değildi çünkü abisinin sakinliği daha ürkütücüydü.
“Abi ne oldu ?Ne konuştunuz?”diye soru Minela dayanamayarak.Demir kız kardeşini geride bırakıp salonda ki koltuklardan birisine oturdu.
“Senin bilmeni isteseydim seni buraya göndermezdim.”dedi umursamazca.Açıkçası biraz sinirliydi çünkü buraya geldiği ilk gün kız kardeşine hayran bakışlar atan birisini görmek onu katil olmaya yönlendiriyordu.
Minela abisinin dedikleriyle yutkundu.Anlaşılan abisi arazı tahmin ettiğinden daha fazla kafasına takmıştı.
Minela gidip demirin yanına oturdu.
“Abi bak yanlış düşüncelere kapılmanı istemi-“Demir Alp elini kaldırarak Minelanın sözünü kesti:
“Sana sadece bir şey soracağım abicim.Bana söylemek istediğin bir şey var mı ?”
Minela ne diyeceğini bilmediği için gözlerini kaçırdı.Arazı ona şuna söyleyemezdi çünkü abisi rahat durmayacaktı.
Ama aynı zamanda en büyük dert ortağından bunu gizlemekte istemiyordu.
“Senden sadece basit bir cevap istedim Minela bunda bu kadar zorlanacak bir şey yok.”
“Tamam abi.Senden sakladığım bir şey yok.”dedi Minela.Her ne kadar böyle dediği için pişman olsada şuan yapacağı hiçbir şey yoktu.
“Peki bir tanem.Sen bana zaten hiç yalan söylemezsin.Ama yine de ola ki bana bir şeyler söylemen gerekirse ben buradayım.Ben biraz yol yorgunum uyusak mı ?”diye sordu Demir.
“O zaman ben bir duş alayım eskisi gibi abi kardeş uyuyalım.”Abisinin sözleri ile Minela gülümsedi.Özlemişti be abisini!
“Peki abi ben bir odama geçeyim.”diyerek odasına girdi Minela.Demir Alp giden kardeşinin arkasından bakarak derin bir nefes verdi.
Kardeşinin şuan ona yalan söylediğinin farkındaydı.Ama illa bir gün doğruyu söylerdi.Söylerdi değil mi ?
Oysa şimdi gelse abi araz sadece benim komutanım değil dese kardeşine çok bir şey yapmazdı ki!
Ama kardeşine yapmazdı.O kenafir gözlünün ağzına sıçardı.Bok verirdi ona kardeşini!1
Kendi odamın içerisinde bir ileri bir geri giderken aynı zamanda da tırnaklarımı kemiriyordum.Abim duşa gireli on dakika olmuştu.Birazdan gelirdi.
Az önce ona yalan söylediğim için kendimi çok kötü hissediyordum.Ben her şeyi ilk önce hep ona söylerdim.Ama şimdi bırak söylemeyi sadece yalana başvurmuştum.
Fakat düşününce benim başka yolum yoktu.Arazın bana karşı duygularını daha doğru düzgün bilmezken onu bu ateşe atamazdım.
Yatağımın üzerinde duran telefonuma bir bakış attım.Odaya girdiğimden beri araza mesaj yazıp yazmama konusunda kararsızlık yaşıyordum.
Telefonuma gelen bildirimle yüzümü ekrana çevirdiğimde arazın bana mesaj attığını görmek kalbimin hızlanmasına sebep olmuştu.
Ya bir de beni merak etmişti yaaaagg!Şapşik!
Cıvıma kızım yaz mesajını yolla gitsin!
Araz:Sofrada yüzüme bakmadığın için olabilir mi İzmir güzeli ?
Ben:Merak etme ben iyiyim.Sadece biraz moralsiz ve iştahsızdım o kadar.
Araz:Benim senin için yaptığım yemeklerden yemediğin gözümden kaçmadı değil.Hepsini ayırdım.Yarın onları bir güzel bitireceksin.
Ben:Ellerine sağlık ama gerçekten bu aralar iştahsızım.O yüzden yiyecek enerjiyi kendimde bulacağımı sanmıyorum;)
Araz:Sen yemeyeceksin zaten ben yedireceğim.
Lan höst!Ne oluyor burada.Adam beni kalpten götürmeye yemin etmiş!1
İçeriden banyonun kapısının sesini duyunca hızla araza yazdım.
Ben:Peki komutanım nasıl emrederseniz.Ama benim şimdi kapatmam lazım!
Araz:Tamam o zaman iyi geceler İzmir güzelim!
Bana böyle ikinci hitap edişiydi ve her seferinde kalbime bir ok saplanıyordu.
Bende ona acilen uygun ve özgün bir lakap bulmalıydım.O bana bir sürü şey söylerken ben hep aynı şeyden gidiyordum ya!
Odanın kapısı açılınca abimin eşofmanlarını giymiş bir şekilde yatağıma atladı.Onun bu haline göz devirdim.Yatağım bozuluyordu!
“Ya abi ya hep yatağımı bozdun.”diye mırıldandım huysuz bir şekilde.Abim iki parmağıyla burnumu sıktı.
“Görende temizlik düzen çok da umrunda sanar.”dediğinde omzuna vurdum.Tamam o kadar temiz bir insan olmayabilirdim!
Abim sırt üstü yatağa uzanıp kolunu uzattı.
“Hadi gel minelam abin özledi seni.”dediğinde bir kedi gibi ona sokularak göğsüne kıvrıldım.O da bir kolunu belime sardı.
“Abi bana annemizin her gece anlattığı masalı anlatır mısın?”
Ben küçük olduğum için çok hatırlamasam da abim annemin her gece bize masal okuduğundan bahsetmişti.
Ve abim o masalı hiç unutamamıştı…
Abim beni kırmayarak masalı anlatmaya başladı.Her ne kadar o günleri hatırlayıp abimi üzmek istemesem de o masalı bana en güzel anlatan tek kişi abimdi.
Masalın sonlarına yaklaşırken hep olduğu gibi sonunu öğrenemeden gözlerim kapanmış ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım..
*****
Sabah abimin kolları arasında uyanmıştım.Böyle uyanmayı bile çok özlemiştim.
Aynadan bakarak saçlarımı topladıktan sonra geriye çekildim.Her ne kadar abimle ilgilenmek istesem de bugün askeriyeye gitmeliydim.
Abimin buraya geldiğinden kimsenin haberi yoktu.Babamın bile.O yüzden bugün o da benimle gelecekti ve babama sürpriz yapacaktı.
Timdekilerin özellikle de göktuncun abimin gelmesine aşırı sevineceğini biliyordum çünkü çok iyi fazla iyi anlaşıyorlardı.
Keşke arazlada öyle anlaşsalardı.
Odamdan çıktığım da abim de montunu giyiyordu.Ha bu arada Diyarbakır artık karla kaplıydı.Ve bu çok güzeldi.
Üniformamın yakasını düzeltip abimin yanına gittiğimde kısık bakışlarla beni süzdü.
“Üniformada ayrı yakışıyor benim fıstığıma.”diyip göz kırptığında yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
“Ya abi!”dedim cilveli bi tonla.Kafasını yana eğip sesini inceltti ve beni taklit etti.Ha ha çok komikti!
Eliyle saçlarımı karıştırınca kaşlarımı çattım.
“Abi yapma şunu ya saçlarım bozuluyor.”dedim.Saçların benim kırmızı çizgimdi.
“Abiler kardeşlerle uğraşmak için var güzelim.”
“Egonuz boyunuzdan büyük demir Alp bey maşallah!”
Gülerek yanından geçtim ve postallarını giydim.Montumu da giydiğimde artık hazırdım.Abim benden önce davranıp kapıyı açtığında her ne gördüyse kaşlarını çattı.
Kafamı eğip neye sinirlendiğine baktığımda gördüklerimle yutkundum.
Araz yine bir not ve gül koymuştu.
Abim büyük bir sinirle gülü eline aldı.Boka bakar gibi güle bakması sinirlerimi bozuyordu.
Abim tam elini gülün üzerinde ki nota uzatınca anlık bir telaşla notu hızla aldım ve vakit kaybetmeden notu ağzıma soktum.1
Abim şaşkınlıkla bana bakarken bende kendime şaşırıyordum.Allah aşkına ne yapmıştım ben ?
Abim tekrar kaşlarını çatıp gülü yere attı.
“Minela abicim ne yapıyorsun çıkar ağzında ki o notu.”dedi tehditkar bir sesle.
Gülümseyerek kafamı iki yana salladım.Hayatta çıkarmazdım!Eğer abim notun üzerinde yazan o romantik cümleleri görürse buradan arazın cenazesi çıkardı.
“Minela çıkar o kağıdı dedim sana.Hangi itin kardeşime ne yazdığına bakacağım!”
Yine kafamı iki yana salladım.Notu hala yutmamıştım ama sanırım yutmaktan başka çarem yoktu.
Abim derin bir nefes verip geri çekildi.
“Tamam ben gayet sakinim.Çıkar ağzında ki şu kağıdı.Ama bil şunu bu konu burada kapanmadı!”dediğinde koşarak banyoya gittim.
Araza bu yaşattıkları için bir kaç tokat vurmam gerekiyordu!
Askeriyeye gelene kadar abim benimle doğru düzgün konuşmamış öylece sinirli bakışlarla yola bakmıştı.
Evet notu yiyerek biraz abartmış olabilirdim ama panik anında çok kafam karışmıştı.Askeriyenin önünde durduğumuzda ikimiz de arabadan indik.
Abim yanıma gelip beni belimden ilerletti.
Koridora girdiğimizde neredeyse tüm bakışlar üzerimize dönmüştü.Abimi uzun zamandır görmedikleri için şaşkınlardı.
Ama bakanların arasında bir sürü kadın olması çok sinirimi bozuyordu.Onlar sadece abimin yakışıklılığına bakıyorlardı.Abimi buraya getirerek büyük hata yapmıştım!
Sonunda babamın odasının önüne geldiğimizde derin bir nefes vererek kapıyı çaldım.Babamdan gel sesi geldiğinde yavaşça kapıyı aralayıp kafamı içeri soktum.
“Minela,gelsene kızım niye öyle duruyorsun ?”diye sordu babam.Gülümsedim.
“Size bir misafir getirdim komutanım.”diyerek kapıyı tamamıyla araladığımda abim içeri girdi.Babama baktığımda şaşkın şaşkın abime bakıyordu.
Babam sonunda kendine gelebildiğinde ayağa kalkmış ve hızla abimin yanına gelip ona sımsıkı sarılmıştı.
“Oğlum sen ne zaman geldin ?İnsan bir haber verir.”dedi babam geri çekilerek.
“Sürpriz yaptım baba.”dedi abim.Tekrar sarıldıklarında kendimi üvey evlat gibi hissetmiştim.
Onları rahatsız etmemek için bakışlarımı ayak ucuna sabitledim.Bensiz baba oğul hasret gidersinler bende burada boş boş dikileyim!
“Bak bak nasıl kıskandı görüyor musun baba ?”
“Öyle deme oğlum o da senin kız kardeşin.”
“Şuna baksana melül melül yere bakıyor.”
Abimin eğlenen sesi ile kafamı kaldırdığımda ikisininde bana gülerek bakmasına kaşlarımı çattım.Ben burada onlara alan tanıyordum komik olanda neydi ?
“Çatma kız kaşlarını gel buraya.”Abim bir kolunu uzatınca vakit kaybetmeden gidip babamla abimin ortasına girdim.
Biz böyle çok güzeldik.Her ne kadar eksik olsak bile…
Babam şakağıma bir öpücük bıraktı.
“Öyle deme abisi o benim tek prensesim.Her şeyden önce geliyor.”
“Duydunuz Demir Alp bey.Ben her şeyden önce geliyorum.”dedim abime nispet yapar gibi.Ama abim beni şaşırtarak saçlarıma bir öpücük kondurdu.
“Sen benim içinde her şeyden önce geliyorsun.”dediğinde abim ve babamla bir kez daha aşk yaşamış bulundum.
Sonra aklıma bir timin olduğunu görünce hızla aralarından çıktım.
“Eee oldu o zaman beni timim bekler ben kaçayım.Siz de baba oğul sohbet edersiniz.”diyerek el sallayıp odadan çıktım.
Sonuçta beni bekleyen bir timim vardı.Değil mi ?
Time ayrılan odaya girdiğimde herkes buradaydı ve baya gürültülü bir şekilde sohbet ediyorlardı.
Nedeni bilinmez yiğithan olduğu yerde zıplayarak anırırken Anıl ona ters bakışlar atıyordu.Kenan abi onlara bakıp akıl fikir diliyordu.
Sinan telefonda mesajlaşırken Kağan da Yiğithanın ona telefondan gösterdiği şeye gülüyordu.
Göktunç ve Parla her zaman ki gibi kendi aralarında sohbet ediyorlardı.
Araz ise öylece timi izliyordu.Oldukça sıkılmış gözüküyordu.Kolunda ki saate bakıp derin bir nefes verdi.Ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp bana dönünce beni gördüğü an kocaman gülümseyip yanıma geldi.
“Sonunda geldin Minela.”dedi büyük bir mutlulukla.
“Beni beklediğinizi bilseydim daha erken gelirdim komutanım.”
“Hmm,o zaman şunu bil ki ben seni hep bekledim hep beklerim.”
Fısıltı şeklinde söylediği şeylerle titrek bir nefes aldım.Ne güzel bir adamdı böyle ?Allah sahibine bağışlasın.
Beraber masaya oturduğumuzda timdekilerde bir bana bir de araza bakıyorlardı.Hepsinin özellikle de Yiğithanın yüzünde imalı bir sırıtış vardı.Ben bir şey mi kaçırmıştım ?
“Hayırdır niye öyle sırıtıyorsun ?”diye sordum dayanamayarak.
“Hiiiç bakıyorum da araz komutanımla böyle iki gündür dip dibesiniz maşallah.”dediğinde yanaklarım kızardı.Bu ima da neydi şimdi ?
“Zevzek zevzek konuşma Yiğithan sen parkuru çok özeldin anlaşılan.”dedi Araz.Evet bu aralar en sık rastladığımız şey arazın sürekli yiğithana parkur cezası vermesiydi.
“Yok komutanım.Hiç özlemedim.”diyerek hızlıca önüne döndü yiğithan.
Neyse ki bu konu çok uzamadan herkes tekrar kendi arasında konuşmaya devam etmişti.Bende arazla konuşmak istiyordum ama ne konuşacağımı bilmiyordum.
Gerçekten aşk beni fazlası ile değiştirmişti.Eskiden olsa hiç utanma çekinme olmadan çat çat lafları sokardım.
Anlık bir cesaretle ona baktığım da o zaten bana bakıyordu.Ama öyle böyle bir bakmak değil.Sanki anlatacak çok şeyi vardı da anlatamıyordu.
“Ne oldu ?Niye öyle bakıyorsun ?”diye sordum.Bir yandan da saçımın bir tutamını parmağıma dolayıp bırakıyordum.
Araz bir bana bir de parmağıma doladığım saçıma baktı:
“Nasıl bakıyormuşum ?”diye sordu.Gel de bunu şimdi açıkla!
“Şey gibi.Böyle müptelası olmuş gibi,hastasıymış gibi onsuz yapamazmışsın gibi sonra uğruna deli olmuş gibi ve bir de hayat kaynağınmış gibi bakıyorsun.”diye cümlemi sonlandırdım.Ama sonra dediklerinle kendime kızdım.Ne kadar da çok şey söylemiştim ?
Araz hiçbir şey umrunda değilmiş gibi bana daha da yaklaştı.
“Gibisi fazla.Müptelsıyım,hastasıyım,onsuz yapamam sonra uğruna deli oldum,”ben şaşkın şaşkın ona bakarken o tek kaşını kaldırdı:
“Unuttuğum bir şey var mı ?”diye sorduğunda anlık bir gafletle cevapladım.
“Hayat kaynağımsın.”dediğimde sırıtarak bana baktı.
“Vay demek senin hayat kaynağınım ?”diye sorduğunda kaşlarımı çattım.Beni oyuna getirmişti!
“Hayır ya alakası yok.Sen sorunca ben de şey ettim işte.”dedim.Bak sinirden konuşamıyorum bile!
Arazın yaptığı tek şey bu halime kahkaha atmaktı.
“Komik mi ?”diye sorup omzuna vurduğumda kafasını salladı.Masaya baktığımda timde ki herkesin gittiğini gördüm:
Allah aşkına bunlar ne zaman gitmişti ?
Ah Minela ah aşk senin gözünü kör etmiş!
Kör eden yeşil gözler sağ olsun ..
Araza baktığımda masaya bir sürü kap koyduğunu gördüm.Merakla ona bakarken bu kapların onun yaptığı yemekler olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti.
Araz her şeyi masaya dizdikten sonra kapaklarını açtı ve çatalı eline alıp bir içli köfteye batırdı.Çatalı ağzıma uzatınca şaşkın şaşkın ona baktım.Dün dediklerinde ciddi miydi ?1
“Ne yapıyorsun araz ?”diye sordum dayanamayarak.Çatalı işaret etti.
“Gördüğün gibi sana yemek yedirmeye çalışıyorum.”
“Saçmalama ben kendim yiyebilirim.”Çatalı elinden almaya çalışsamda izin vermedi.
“Hiç boşuna kendinizi yormayın Minela hanım.Dün gördük yiyip yemediğinizi.Hadi şimdi aç bakalım ağzını.”diye tekrar çatalı ağzıma itekleyince bu sefer yemiştim.
“Eline sağlık çok güzel olmuş.”dedim büyük bir keyifle.İkinci çatalı alıp ağzıma uzattı.
“Afiyet olsun güzelim.”3
Onun bana ettiği iltifatla yemeğim boğazımda kalırken öksürmeye başladım.Allah aşkına yemek yerken de iltifat etmezsin be adam!
Araz bana su uzatınca hiç düşünmeden içtim.İçim ayrı dışım ayrı yanıyordu be!
“Daha iyi misin ?”diye sorduğunda kafa salladım.Bir süre itirazlarıma rağmen bana öylece yemek yedirdi.Sonra aklıma gelen fikirle diğer çatalı alıp böreğe batırdım ve araza uzattım.
“Hadi bakalım aç ağzını.Uçak geliyor kızılkurt.”dediğimde sözümü dinleyip ağzını açmıştı.
Ne kadar süre birbirimize öyle yemek yedirdik bilmiyordum ama sonunda şişmiştim.Oturduğum sandalyede geriye yaslandığımda araz hala bana bir şeyler yedirme derdindeydi.
“Araz yeter artık patlayacağım şimdi.”
“Hadi bak son bir lokma daha.”
“İnanmıyorum sana on dakikadır aynı şeyi söylüyorsun şu son bir türlü gelmedi.Baksana baya şiştim.”dedim karnımı işaret ederek.
Bir bana bir de karnıma baktı.Sonra elini karnıma koyunca beklendiğim için hemen huylanıp geri çekildim.
Birisi bana sarılınca bir şey olmuyordu ama böyle bir el karnıma hafif hafif temas edince aşırı huylanıyordum.
“Tikin mi var senin ?”diye sordu araz garip bir ses tonu ile.
“Yok hayır ya ne tikim olacak benim.”dedim.Elini bir kez daha karnıma koyunca tekrar geri çekildim.Araz bu halime bakıp güldü.
“Komik mi ?”diye sordum.Kafasını salladı.
“Demek senin tikin var.Şimdi kaç bakalım kaçabilirsen.”dediğinde ne yapacağını anlayarak hızla sandalyeden kalktım.
Onun da kalktığını görünce hızla masanın diğer tarafına geçtim.Bana yaklaşamazdı!Ben döndükçe o da benimle dönüyordu.
“Araz bak sakın gelme çok kötü yaparım.”dediğimde beni dinlemeden hızla yanıma gelmeye çalışınca tekrar kaçtım.
“Gelirsen kaçarım.”diye bağırdım hafifçe.
“Kaçarsan kovalarım.”diye karşılık verdi.
Bu işin böyle olmayacağını düşünerek kapıdan çıkmak için hızla koşuyordum ki araz birden beni yakaladı ve duvarla arasına sıkıştırdı.1
Şuan…Arazla…Duvar arasına…Sıkışmıştım!
Hızlı hızlı nefesler alıp ona bakarken o da bana bakıyordu.Çok yakındık.Kollarını duvara yaslayarak beni daha da sıkıştırdı.
“Niye öyle bakıyorsun ?”diye soran kişi bu sefer arazdı.
“Nasıl bakıyorum ?”diye sordum.Bir yandan da dudaklarımı kemiriyordum.Arazın bakışları dudaklarıma kayınca yutkundu.Sonra kafasını iki yana sallayıp düşüncelerini dağıtmaya çalıştı.
Sanki yer varmış gibi biraz daha dibime girmişti.Yüzünü yüzüme doğru eğip bakışlarını gözlerime çıkardı.Bir şeyler anlatmak ister gibi bakıyordu.
Yüzüme yaklaşıp aramızda ki mesafeyi kapatacakken odanın kapısının dan diye açılması ile arazı büyük bir hızla geriye itmem bir olmuştu.
Hızla nefes alırken kapıya döndüğümde elleriyle yüzünü kapatan yiğithanı gördüm.Elleriyle yüzünü kapatmıştı ama parmaklarının arasından bizi izliyordu.2
Araza döndüğümde kıpkırmızı bir suratla Yiğithana baktığını gördüm.Öldürmek ister gibi bakması normal değildi.
”Komutanım valla hiçbir şey görmedim ben.Yokum ben burada rahatsız olmayın lütfen devam edin.”dediğinde utançla kafamı öne eğdim.Rezil olmuştuk!
”S!kt!r Gi!t yiğithan!”arazın kükremesi ile ben bile yerimde irkilmiştim.
Yiğithan adeta topuklarını götüne vurarak odadan çıkmıştı çıkmasına da ben burada bu pimi çekilmiş bomba ile yalnız kalmıştım.
Araz gözlerimi sımsıkı kapatıp derin derin nefesler alırken kendini dizginlemeye çalışır gibi duruyordu.Masada ki telefonum çalınca ikimiz de oraya baktık.
Araz abimin aradığını görünce daha da kaşlarını çattı.
“Herifin kendisi olmasa hayaleti baş bala bırakmıyor anasını satıyım.”
Dediklerine anlam veremeyip ona bakarken abimin ısrarla araması sonucunda kurcalamadan telefonu açtım.
“Abicim neredesin sen ?Bizimkilerle terastayız sende gel bekliyorum.”dediğinde göktunçlarla çoktan karşılaştığını anlamıştım.
“Tamam abi ben hemen geliyorum.”diyerek telefonu kapattım.Araza döndüğümde öylece bana bakıyordu.
Tabikide onu da alıp gidecektim.
Her ne kadar abim arazı gördüğü an ona öldürü bakışlar atacak olsa bile…
****
Ben iyiyim elhamdülillah mdöddkdk.
Şimdi gördüğünüz üzere size oldukça uzun bir bölümle geldim.Oy sınırının artma nedeni ise bölümün gereğinden fazla uzun olması .
Açıkçası ben yazdığım bölümden çok memnunum siz de memnunsanız oy vererek bunu gösterebilirsiniz🫶🏻1
Bölüm yorumlarınızı bekliyorum ))
Demir Alp’e olan güzel mi güzel yorumlarınızı da buraya bekliyorum)))1
Sizi seviyorum..1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
31.44k Okunma |
2.97k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |