43. Bölüm

36.Sıra Gecesi

Biryazarımm
biryazarimm


Oy sınırı:30*

Timin olduğu kısıma girerken derin bir nefes verdim.Araz hemen arkamdaydı.Basıldıktan sonra doğru düzgün konuşmamıştık.Ne konuşacaktık ki zaten?!Ay biz basıldık şimdi ne yapacağız mı diyecektik.

Hoş gerçi yiğithan gelmese de bir şey olmayacaktı.Ben geri çekilecektim.Aramızda bir şey geçmesi için önce birbirimize karşı duygularımızdan bahsetmeliydik.1

Masaya yaklaştıkça abimin gülerek Göktunçla konuştuğunu gördüm.Tüm tim masadaydı.Büyük ihtimalle abim time yeni gelenlerle de tanışmıştı.Anıl kafasını kaldırıp bizi gördüğünde kocaman gülümsedi.

“Hoş geldiniz komutanlarım.”dedi sevecen bir sesle.Abim de kafasını bize doğru çevirince ilk benimle göz göze gelmiş ve gülümsemişti.Fakat bakışları hemen yanıma kayınca kaşları çatıldı.

Araza baktığımda o da aynı şekilde abime bakıyordu.Ondan önce davranıp masaya oturdum.

“Selamlarrrr ne yapıyorsunuz bakalım ?Tanışmışsınız anlaşılan.”diyerek enerjik bir şekilde konuştum.Ortamın gerginliğini alsam daha iyi olacaktı.Abim bakışlarını arazdan çekip bana döndü.Araz da tam karşıma oturmuştu.

“İyiyiz abicim de ben seni buraya TEK çağırmıştım.”dedi imalı bir ses tonu ile.Yine gülümsedim.

“Ya canım abim benim tüm tim buraya toplanmışsınız komutanım eksik mi kalsaydı ?”dedim.Abim gayet rahatça cevapladı.

“Kalsaydı.”dediğinde anlık bir yüzüm düşse de hemen toparladım.Anlaşılan bu ikili ile zorlu bir yolum vardı.Herkes bir süre suspus bekledi.Ben tek tek hepsini inceliyordum sebepsizce.Yiğithan az önce yaşadığımız olayın suçluluk hissi ile kafası öne eğik bir şekilde duruyordu.

“Eeee daha nasılsın demir abi ?”diye sordu Parla.Bakışlarımdan az çok ortamı yumuşatması gerektiğini anlamıştı.

“İyidir Parla hanım.Yalnız size kırılmadım değil.Yokluğum da nişan yapmışsınız.”dedi abim kırgın bir sesle.Evet onu nişana çağırmamıştık ve parlayı kız kardeşi gibi gördüğü için buna biraz kırılmıştı.

“Ya demir abi biz zaten bu nişanı yapana kadar binbir türlü çile çektik.Ural albayın dediğine göre nişan tarihinde görevdeymişsin.Şimdi biz seni çağırsaydık nişan yine ertelenecekti.”diye açıkladı Parla.Abim bu sefer bakışlarını Göktunca çevirdi.

“Kaptın bakıyorum da benim ikinci kız kardeşimi.”dedi sırıtarak.Göktunç yerinde dikleşerek göğsünü kabarttı.

“Kimse benim elimden kaçamaz biliyorsun demir.”dediğinde masada ki tuzluğu alıp kafasına fırlattım.Acı içinde inledi.

“Ya komutanım ne yapıyorsunuz ya ?Kafam kırıldı.”

“Hiiiç sadece içinin boş olup olmadığını kontrol etmek istedim.”

“Sonuç ne peki komutanım ?”diye sordu Kaan gülerek.Bu sefer salak salak sırıtan ben oldum.

“İçinde koca bir boşluk var maalesef.”dediğimde hepsi gülmüştü.

“Olsun komutanım.Ben kalbimi doldurduğum gibi kafamın içini de Parlam ile doldururum.”Göktuncun dedikleri ile herkes ona şaşkın şaşkın bakarken ben laf edecek bir şey bulamadım.

Hakiki aşıktı vesselam.

Aşık insanlara saygı duyduğum için bu sefer laf sokmadan sessizce önüme döndüm.Sonuçta bende aşıktım ve aşığım halinden ancak aşık olan anlardı.

“Komutanım acaba şöyle bir şey mi yapsak ?”diye bir soru yöneltti Sinan.Ama o ‘şey’kısmını açmazsan biz nasıl anlayacağız ?

“Ney yapsak ?”diye sordu Abim.Sinan heyecanla anlatmaya başladı.

“Şöyle güzel bir gün geçirelim.Hani eskiden yapardık ya sıra gecesi.Böyle Demir abi bize çiğköfte yoğururdu geç saatlere kadar eğlenirdik.”

Eskiden en sık yaptığımız aktivitelerden birisiydi sıra gecesi.Abim daha İstanbul’a atanmadan önce yapardık.

“Aslında düşününce güzel geliyor.Eskisi gibi bir arada.”dedi Parla.Kesinlikle katılıyordum.Onu onayladığımı belirtircesine kafamı salladım.

“Kesinlikle katılıyorum.Bence de böyle yapabiliriz.”

”Tamam yapalım ama ben yeşil gözlüleri istemiyorum.”dedi abim kollarını göğsünde birleştirerek.Ama her yola da taş koymazsın be!

Fakat o Demir Alp Çevik ise bende bugüne bugün Minela Çeviktim!

”Peki o zaman bende gelmem başka birileri ile plan yaparım.”diyerek kollarını göğsünde birleştiren taraf bu sefer ben oldum.

Abim anında kaşlarını çatarken arazın dudaklarında hoş bir tebessüm vardı.Onun yanında durmam ve onsuz gitmeyeceğimi belirtmem hoşuna gitmişti.

”Tamam abicim gelen gelsin.”dedi abim.Onun bu kadar çabuk kabul etmesine şaşırırken sinirli sesi onun rahat durmayacağını gösteriyordu.

”İyi o zaman ne zaman toplanıyoruz ?”

”Bugün iş var komutanım.Biz en iyisi yarın izin kullanıp toplanalım.”dedi Kenan abi.

”Yalnız bu aralar çok izin kullanmak istiyorsunuz bunun bir dönüşü olur haberiniz olsun.”diye ekledi Araz tim komutanı olarak.

“Olsun komutanım izin kullanmasak da sizin parkur cezalarınızdan dolayı o dönüş gelip yine bize giriyor.”dedi Yiğithan sonunda konuşarak.Ama konuşmaz olaydı.

Arazın anında yiğithana dönüp korkutucu bakışlar ile ona bakması Yiğithanı korkutmuş olmalı ki tekrar kafasını öne eğmişti.

”Böyle konuşmaya devam edersen sana girmeye devam edecek gibi devrem.”diye fısıldadı Anıl gülmemek için zor dururken.

”Yürü git belanı başka ötede ara yoksa bende senden üst rütbe olarak seni o parkurda süründürürüm devremciğim.”dedi Yiğithan imalı bir ses tonu ile.

Bu çocuk harbi fenaydı.

Anıl Yiğithanın tehdidini pek takmadan tekrar önüne döndü.

”Minela komutanım benim oğlan sürekli sizi sorup duruyor.Bir rahat durmadı kerata.Yarıj lojmana geldiğinizde bizim oğlanında yanına uğrayın isterseniz.”

Kenan abinin dedikleri ile şaşkınca ona baktım.Yusuf’un beni özlemesine mutlu olmuştum çünkü onu sevmiştim.Ama bu durumdan memnun olmayanlar vardı.

Mesela Araz.1

”Tabi Kenan abi.Yanına giderim ben onun.Hem bende özledim onu.”dedim gülümseyerek.Hemen karşımda oturan araz huzursuzca yerinde kıpırdandı.

”Lan Yiğithan.Yarın dizdeyiz haberin olsun.”dedi araz kesin bir ses tonu ile.Yiğithan kedi bakışlarıyla araza bakıyordu.

”Ta-tabi komutanım.”dedi Yiğithan.Ay çocuğa durduk yere ölüm korkusu yaşatıyorduk.

”Komutanım yapmayın be!Valla bizim eve geldiğinize pişman olursunuz.Mikrop yuvası gibi.”dedi Anıl açıksözlülüğünü kullanarak.

Araz rahat bir şekilde sandalyesine yaslandı.

”Valla ben onu bunu bilmem.O ev mis gibi olacak ben geldiğimde.Simetriye de özen gösterin.”dedi.

Şuana kadar gözlemlerime bakarak arazın simetri ve temizlik hastası olduğuna kanaat getirmiştim.Mesela üniformasında ki en küçük leke de üzerini değiştirirdi üstelik onun üniformasında asla bir kırışıklılık göremezdiniz.

Evine gittiğimde de adamın evininin benden daha temiz olduğunu fark etmiştim.Yani önceden dediğim gibi her eve lazım bir gelin adayıydı.

Ama o sadece bana aitti.

”Tamam o zaman yarın Yiğitlerde toplanıyoruz.Eskisi gibi ama yeni haliyle.”

********

Evet beklenen o zaman gelmişti.Beraber konuşmamızın üzerinden bir gün geçmişti ve birazdan abimle beraber Yiğithanlara gidecektik.

Üzerime salaş bir kazak ve siyah bir pantolon giymiştim.Rahat ve şık bir kombindi.


Saçlarımı elllerimle düzeltip aynadan son kez kendime baktım.Hafif renkli glosumu da sürüp odadan çıktım.

Artık hazırdım.

Abim de hazır olmuş olmalı ki salon da oturmuş telefonuna bakıyordu.Peki nasıl mı görünüyordu ?

Her zaman ki gibi yakışıklı!

”Abi ben hazırım hadi çıkalım.”diye ona seslendim.Kafasını kaldırıp bana baktığında bende siyah montumu giyiyordum.Koltuktan kalkıp yanıma geldin.

”Niye bu kadar süslendin güzelim ?”diye sorduğunda kaşlarım havalanırken kendi kıyafetlerime baktım.

”Süslenmedim abi.Dümdüz pantolon ve kazak işte.”dedim gayet normal bir şekilde.İşaret parmağı ile yanaklarımı işaret etti.

”Bu ne kız yanaklar kıpkırmızı olmuş.Domatese mi özendin ?”die sorunca eline vurdum.1

”Ya abi gerçekten çok gıcıksın.Allık sürdüm sadece.Diğer abiler kardeşlerine böyle mi yapıyor ?Onlar övüyorlar sen gömüyorsun.”dedim huysuz bir sesle.Yanaklarımı sıktı.1

”Ama ne yapayım çok güzel olmuşsun.Hem kıskanırım ben biliyorsun.”

”Of tamam neyse ben zaten abimden memnunum.”dedim ve kapıyı açtım.Neredeyse herkes gitmişti bir biz kalmıştık.

Abimde montunu giyince ayakkabılarımızı giyip evden çıktık.Arabaya bindiğimiz de telefonuma gelen mesajla ekrana baktım.

Araz:Neredesin ?Özledim.1

Tövbe haşa!Bakın hep söylerim yine söylüyorum bu adam koşmuyordu uçuyordu.Bir de beni sevdiğini söylese her şey tam olacaktı.

Yanımda abim olduğu için ekrana çok sırıtmamaya özen göstererek cevap yazdım.

Ben:Yoldayım,geliyorum.Ayrıca sen beni özler miydin Kızılkurt ?

Araz:Sor bakalım özlemeden bir dakika geçirebiliyor muyum ?

Ben:Hmm,geçirebiliyor musun ?

Araz:ASLA!

Ben:Ay görende aşık sanacak ?

Heyecanla arazın yazacağı cevabı beklerken abim birden telefonu elimden çekince ne yapacağımı şaşırdım.

Abim sanki telefonumu elimden alan o değilmiş gibi rahat bir şekilde önünde ki yola bakıyordu.Allahtan mesajlara bakmamıştı.

”Ya abi ne yapıyorsun ya ?!”

”Sus kız.Burada abin var kafan telefondan kalkmak bilmiyor.Dua et kiminle mesajlaştığı bakacak kadar yobaz bir insan değildim.”dedi.Evet buna da şükür ediyordum.

Acaba araz bana cevap olarak ne yazmıştı ?Deli gibi merak ediyordum.

Sessizce önüme dönerken varmamıza da az kalmıştı.

********

İlahi Bakış Açısı

Araz telefonu bir kenara bırakıp bulunduğu ortama bakıp bir nefes verdi.Minelası hala gelmemişti ve şuan onun için her şey sıkıcı ilerliyordu.

Sorduğu soruya belki de aşığım ​​​​​​ yazmıştı ana Minela mesajını görmemişti.Bu yüzden araz çekinip mesajı silmişti.

Ona en yakın zamanda duygularını ifade etmesi gerekiyordu.Artık kaybedecek vakti olmamalıydı.Emindi.Minela on karşı boş değildi.

Eğer öyle olmasaydı araza da diğer timdekilere davrandığı gibi davranmaz mıydı ?Oysa Minela araza çok farklı bakıyordu ve araz bunun farkındaydı.

“Dertlisin araz komutan ?”Sumrunun arazın yanına oturarak sorduğu soruya araz kısa bir bakış attı.

O gün yakasına yapışan kızla böyle masum masum soru sıran kızın aynı olduğunu düşünmüyordu.Bu kızdan uzak durmalıydı.Kim olursa olsun en çok yakın durması gereken bir kişi vardı.1

Minela.

”Git başımdan Sumru.Dertli falan değilim.”dedi Araz.

”Hmm ama ben şimdi gidersem kim Minelaya açılman için sana fikir verecek ?”diye sorduğu an arazın kafasını kaldırması bir olmuştu.

”Fikire falan ihtiyacım yok benim.”dedi Araz ama aslında içten içe ihtiyaç duyuyordu.Çünkü aşk onu salaklaştırmıştı ve hiçbir şeyi doğru düzgün düşünemiyordu.

”Yapma Araz abi.Minela ile barıştığınızı biliyorum.Ayrıca ne kadar yakın olduğunuzu da.Buraya kadar gelmişken gerçekten çekinip Minelaya hiçbir şey söylemeyecek misin.”dedi ve soluklandı Sumru.

”Bence Minela ya her şeyin anlatmanın vakti geldi de geçiyor.Ay sen aşıksın o da sana karşı boş değil belli.Ne uzatıyorsunuz ?”

Araz bir süre sumrunun dediklerini düşündü.Haklıydı aslında.Yollarında bir engel yokken neden vakitlerini beraber geçirmiyorlardı ?

”İyi de ben nasıl Minelaya hislerimi söyleyeceğimi bilmiyorum.Tamam Minelanın boş olmadığının farkındayım ama ya benim gibi aşık değilse.Ya sadece küçük bir hoşlantıysa.”

”Açıkçası ben oralara girmiyorum.Minela duygularını sana kendi açıklar zaten.Ama sen korkma.Çık karşısına seviyorum kızım de gerisi çok güzel olacak inan bana.”dedi Sumru emin bir şekilde.Minelanın ona aşık olduğunu bilerek söylememişti çünkü biraz daha sürünebilirdi.1

”Şuan bir şey yapamam.Abisi bir türlü başbaşa bırakmıyor.”

”Ya demir abi bir kaç güne gider zaten.Rahat ol sen araz abi.”

Kapı çaldığında Yiğithan ev sahibi olarak gidip kapıyı açmıştı.İçeri giren kişilerden birisi ise Arazın gönlünün baharıydı.

İkisinin de bakışları direk birbirini bulmuştu.Araz oturdukları yer sofrasında yana kayıp Minela için yer açtı.Minela herkesle selamlaştıktan sonra gidip arazın yanına pardon dibine oturmuştu.

Mutlu mutlu birbirlerine bakarlarken arazın sola doğru büyük bir şiddetle itilmesi ve ikisinin arasına Demir alpin oturması oldukça hızlı bir şekilde gelişmişti.

Minela büyük bir şokla abisine bakarken demir Alp hiç oralı olmayıp sofradakilerde sohbet ediyordu.

Araz sabır çekerek düştüğü yerden doğruldu.Dayanacaktı mecbur.Başka seçeneği yoktu.

”Ve işte malzemelerimiz de geldi.”diyerek elinde bir çiğköfte tepsisi ve malzemelerle odaya girdi Sinan.

Daha çok eğleneceklerdi.

*******

Minela

Her ne kadar abimin ortamıza oturması ile moralim bozulsa da günü bozmamak için gülümseyerek hemen yanımda dizili olan kızlara döndüm.

”Eee ne yapıyorsunuz bakalım ?”diye sordum.Sumru ve Açelya ile uzun zamandır görüşmüyorduk.

”Ne yapalım işte senin gönül işlerinle uğraşıyoruz.”Sumru oldukça koşuk bir şekilde bu cümleyi kurunca kaşlarımı çattım.

”Anlamadım ?”

”Yok bir şey canım.Sana sormalı nasılsın bakalım ?”

”İyiyim bende işte.”dedim.Çok iyiydim.Mükemmeldim.Tabi arazla aram da oturan bir abim olmasaydı daha iyi olabilirdim.

”Çok güzel olmuşsun Minela.”dedi Açelya.Ay ben bu kızı özlemiştim ya.

“Sen daha güzelsin.Ayrıca özlettin kendini kız.Askeriye de yanımıza uğradığın yok.”

”Ya bu aralar revire çok asker geliyor.Bir türlü çıkamıyorum.”dedi minik bir gülümseme ile.

”Açelya,sen gelsene bir yanıma boş burası.”Kaanın sesiyle şaşkınca ona dönerken dedikleri ile şaşkınlığım artmıştı.

Açelya Kaan’a kaçamak bakışlar atarken saçları ile kızaran yanaklarını saklamaya çalışıyordu.Kaan ise hiç çekinmeden sırıtıyordu.

Bunların arasında bir şey mi vardı ?

Kaan benimle göz göze gelince hayırdır anlamında kafamı sallayınca bir şey yok der gibi omuz silkmişti.

Ama ben bir şeyler olduğunu düşünüyordum.

”Göktunç,oğlum ver müziği biraz coşalım.”Abimin emri ile Göktunç müziği açarken abim malzemeleri döküp çiğköfteyi yoğurmaya başlamıştı bile.

Arazla konuşmak istiyordum ama arada abim vardı.Övünmek gibi olmasın ama tam bir kas yığınıydı ve benim manzaramı kapatıyordu.

Abim çiğköfteyi yoğurmak için hafifçe öne eğilirken araz az da olsa görüş açıma girmişti.

Ve ben o an fark ettim ki araz zaten en başından beri beni izliyordu.Gözlerimin içine bakarak arkada çalan nemrudun kızı türküsünü söyledi.

“Ocağım söndü,nasıl beladır?”

”Bırakıp gitti,bu ne devrandır ?”

Beladır kısmını söylerken özel olarak vurgulamıştı.Galiba beni ima ediyordu.

Şarkı değiştiğinde bu sefer Diyarbakır havasına girmek için delalım açmışlardı.İşte şimdi benim sıramdı.

Yiğithan,Anıl,Kaan,Göktunç ve Sinan halay çekmeye başlamışken Kenan abi gülerek onları izliyordu.

Yavaşça ayağa kalktığım da abimle arazın bakışları aynı anda bana dönmüştü.Sahne benimdi.Millet halay görsündü.

Halay başı olan ama halay çekmekle uzaktan yakından alakası olmayan Yiğithanın yanına gidip serçe parmağını tuttum.

”Takip et beni.”dedim ve halay çekmeye başlarken bir yandan da yiğithana nasıl halay çekeceğini öğretiyordum.

Çünkü öbür türlü paragrafın akışını bozan cümle görevini üstleniyordu.1

Bir süre sonra Yiğithan olayı hızlıca çözmüş ve bizim düzenimize uymaya başlamıştı.Hatta beni Anıl ile aralarına alıp ortaya koyarken kendisi tekrar başa geçmiş coşkuyu arttırmıştı.

”Hayde halaya!Tey tey tey!”Yiğithan bağırarak bunları söylerken bir yandan da olduğu yere çöküp zıplayarak kalkıyordu.

Sonunda müziğin sonuna geldiğimiz de nefessiz kalmıştım.Kafamı kaldırıp araza baktığım da onun bakışları zaten benim üzerindeydi.

Artık ne kadar mükemmel oynadıysam adam gözlerini alamıyordu.

Yerime oturduğum da Abim hala çiğköfte yoğurmaya devam ediyordu.Herkes yer sofrasına oturunca tamamlanmıştık.

”Oh maşallah hiç de yorulmuyor Demir.”dedi Göktunç sırıtarak.Abim diye demiyorum kas diyince akla ilk o gelirdi yani.

”Ne sandın lan ?Demirden adamım ben.”dedi abim övünerek.Ama alnında biriken terler yorulduğunu belli ediyordu.

Bir peçete ile abimin alnını sildim.Hemen ötemde temizlik hastası bir dağ ayısı varken hijyen önemliydi.

”Ver biraz da ben yoğurayım.”dedi Araz.Abim azın teklifi ile ona kısa bir bakış attı.

”Gerek yok.Olmak üzere zaten.”dedi abim.Araz çiğköfteyi işaret etti.

”Ama daha olmamış.”

”Denemeden bilemeyiz.”

Abim bir avuç çiğköfteyi alıp araza fırlattığında araz ani bir refleks kullanarak elinin altında ki tabağı kaldırmış ve çiğköftenin oraya yapışmasını sallamıştı.

Boy desen var ,pos desen var,yeşil göz desen var,aşk desen var,refleks desen var.Daha ne olsun ?

”Ooooy reflekse gel!”diye büyük ve coşkulu bir tepki verdi Göktunç.Tabi Kenan abi olayın ciddiyetinin farkında olduğu için susmasını belirtircesine göktuncun ensesine bir tane geçirmişti.

Ellerine sağlıktı.

“Olmuş mu ?”Abimin az önce ki olaya hiç bozulmayarak sorduğu soruya büyük bir ciddiyetle cevap verdi Araz.

”Olmamış.”

”Al o zaman kendin yoğur.”dedi abim ve tepsiyi arazın önüne itti.Amacı neydi bilmiyorum ama yolun sonu iyi yerlere gitmiyordu.

Araz eline eldiven takıp çiğköfteyi yoğurmaya başlarken abim de onu izliyordu.

”Seninkiler her an birbirini boğazlayacak gibiler.”Sumrunun kulağıma fısıldadıkları ile kolunu cimcikledim.

”Ahh kuzum acıdı ya ne yapıyorsun ?”

”Sus Sumru.Zaten bu iki koca adamın arasında yeterince ateş hattındayım.”

Sumru son dediklerimle suspus olup önüne döndü.Böyle daha iyiydi.Dedikodu yapmak istediğini anlıyordum ama şuan uygun değildi.

”Daha güçlü yoğur lan.”dedi abim sert bir sesle:Oysa araz çiğköftenin pestilini çıkaracak kadar sert yoğuruyordu zaten.

“Helal be komutanım.Kimin komutanısınız siz ?”diye hafifçe coşkulu bir şekilde sordu Kaan.

”Minelanın.”Araz sanki çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi bu cevabı vermişti.Abim sinirle arazın ensesine vurdu.

“Konuşma da işini yap komutan bozuntusu.”

Çiğköftenin artık olduğunu düşündüğümüz de araz yoğurmayı bırakmıştı.Bir çiğköfteyi sıkıp marula koydu ve bana uzattı.

Uzanıp çiğköfteyi ısıtacaktım ki abim benden önce atılıp arazın elinde ki çiğköfteyi tem hamlede ağzına atmıştı.

Bıktım ya bıktım!

”O eller yanlış yere uzanmasın.Yoksa gerekeni yaparım.”Hem çiğköftemi yemişti hem de burada tehditler savuruyordu.Ben ne gariban bir insandım ?!

Tüm çiğköfteleri sıkıp tabağa koymuş ve yanına ayran da yapmıştık.Herkes çiğköfte yerken benim aklım arazdaydı.

Demeyin boşuna aranızda bir kişi var ne mesafesinden bahsediyorsunuz diye ?Sevenler için bir adım bile on bin adıma eş değer mesafededir.

Abimin sırtının arkasından arazın elini bana uzattığını görünce ona baktım.Elinde benim için bir çiğköfte vardı.

Ama ben bunu yerim!

Öyle de yaptım.Gülümseyerek elinde ki çiğköfteyi aldım ve minik ısırıklarla yiyip bitirdim.

”Ellerinize sağlık komutanım.Uzun zamandır böyle bir yemek yemedim.Gerçi ben uzun zamandır soslu olduğu iddia edilen ama tadında sos olmayan makarna dışında bir şey yememiştim.”Anılın lafını bitirmesi ile Yiğithan tarafından omzundan itilmesi bir olmuştu.

”Anılcığım o bizim özelimiz yalnız.”dedi tehditkar bir sesle.

”Başlatma lan özeline.Komutanım ben çok sıkıldım bununla yaşamaktan.Makarna bile yapamıyor.İşi gücü kız bunun.”dedi Anıl.Resmen ev arkadaşını bize şikayet ediyordu.

”Evlen oğlum o zaman.Sana karışan mı var ?”Göktuncun dediklerine kesinlikle katılıyordum.

”Evlenecek biri yok hayatımda.Olsa dükkan senin.Ama yok.”

”Belki bir gün olur.”

Hiç beklemediğim bir kişiden gelmişti bu cevap.

Sumrudan.

Normalde tim arasında ki konulara pek girmezdi.Ama Anıl ile konuşmuştu.Ayrıca anıla olan o bakışları da neydi ?

Sinan bir abi edasıyla yerinde dikleşirken bakışları sumrudaydı.

”Belki.”Anıl doğru düzgün sumruya bakmadan kısacık bir cevap vermişti.

”Evlilik güzeldir.Sevdiğin kadın yanında olduğu sürece.”dedi Kaan.Ve bunu söylerken bakışları sadece Açelyanın üzerindeydi.

Bunlarda bir şey vardı.Yüzde yüz emindim.

”Valla benim ki yanımda,olmayanlar düşünsün.”dedi Göktunç parlayı göğsüne çekerek.

Benim timime ne olmuştu da birden böyle aşk meleklerine dönmüşlerdi ?

”Olmayanların da aralarında engel var.”die mırıldandı Araz.Ama ortam sessiz olduğu için herkes duymuştu.

”Engeller bir gün kalkar.Peki o engel kalktığın da adım atabilecek cesaret var mı ?”Sorduğum soru araza ithafen.

”Cesaret olmasa aşk olmazdı.”

Bir dakika ?Şimdi aşk vardı değil mi ?Ben yanlış anlamıyordum.Ya da anlıyor muydum ?Hiç emin değildim!

”Başlatmayın lan aşkınıza.Abicim aşk maşk hayırdır aşk edebiyatına mı sardın ?”

”Yok sadece öylesine söylemiştim.”

”İyi iyi.”

Aradan yarım saat geçmişti ve biz sofrayı toplamıştık.Şimdi de çay içiyorduk.Abimin isteği üzerine babam da kalacaktık yani arazdan ayrılacaktım.

Ve çay içmeye başladığımızdan beri izlediğimiz şey neydi biliyor musunuz ?

Abimin çayı höpürdetme üstelik bunu arazın huyu olduğu için yapmasıydı!

Tamam bende zamanında böyle yapmıştım ama bu kadarı da fazlaydı canım !

”Abi yeter höpürdetme şu çayı.”diye kısık bir tonda uyardım.

”Böyle çok hoşuma gidiyor.”

Allahım sabır ver yarabbim!

”Lan yapma lan artık.Hoşuma gitmiyor.”diye hafif bir öfkelendi araz.Abim elinde ki çay bardağını bırakıp ona baktı.

”Benim de sen hoşuma gitmiyorsun.Ortadan mı kaldırayım ?”1

”Gel dene lan!”

Abim arazın üzerine atlayacaktı ki hemen aralarına girdim.

”Eğer bu gece kavga çıkarırsanız ikiniz de bir daha yüzümü göremezsiniz!”tehdidinle beraber araz tekrar yerine otururken abim de hafif sakinleşmişti.

”Yiğitsen gel er meydanına.”abim araza bakarak bunları söylediğinde anlamaz gözlerle ona baktım.Araz da aynı durumdaydı.

”Anlamadım ?”diye sordu.

“Bilek güreşine davet ediyorum seni.Kazanırsan uğraşmam seninle.”dedi abim.Araz için oldukça iyi bir teklifti.Oturduğu yerden tekrar kalktı.

”Tamam kabul ediyorum.Senin benden isteğin nedir ?”Abim yavaşça yürüyüp arazın karşısında durdu.

”Eğer ben kazanırsaö.Bir daha kardeşimle konuşmayacaksın.”Araz da benim gibi kaşlarını çatıp demire baktı.İyi de burada adalet yoktu.

”Kabul etmiyor.”diye araya girdim.Girmez olaydım.

“Sen sus Minela.Burada hakiki bir şekilde düello yapacağız.”dedi Abim.

”Peki o zaman kabul ediyorum.”Araza hayal kırıklığı ile baktım.Ya kaybederse ?Gerçekten benden vaz mı geçecekti ?

Abimle araz masaya karşılıklı oturup hazırlanırken biz de masanın etrafında yerimizi almıştık.Parla elinde bir çekirdek kasesi ile yanıma geldi.

”Ay bir şey kaçırmadım değil mi ?”diye sorduğunda göz devirdim.Benim keyif aldığım bir durum yoktu.

”Bıktım ikisinin arasında kalmaktan.”dedim yorgun bir sesle.Açelya da yanıma gelmişti.

”Üzülme Minela.Senin bir seçim yapmana gerek kalmadan onlar birbirlerine alışacaklar.”dediğinde ona gülümsedim.Açelyaya tam her şeyi anlatmamıştım ama çoktan anlamıştır diye düşünüyordum.

Abim ve araz ellerini birleştirdiğinde hakem ise Kenan abiydi.Üçten geriye doğru sayıp başla komutunu verdiğinde abim de araz da hemen kuvvet uygulamışlardı.

Çok az milim milim kıpırdamalar vardı.Hangisinin kazanacağı gerçekten çok belirsizdi.

Aradan dakikalar geçmişti ve araz abimi yenmeye yaklaşmıştı.Herkes birine tezahürat yaparken ben sadece izliyordum.

Tam arazın kaybedeceğini düşünürken abim bir anda tüm gücünü uygulamış ve arazın elini masaya yaklaştırmıştı.

İçimi ister istemez bir korku kapladı.Araz kafasını kaldırıp benimle göz göze gelince kafamı iki yana salladım.Beni kaybedecekti.

Tekrar önüne döndüğünde biraz elini kaldırmış ve başladıkları noktaya geri gelmişlerdi.

İkisinin de alnında terler birikmişti ve kıpkırmızı olmuşlardı.Birinin bu oyuna son vermesi gerekiyordu.Kenan abinin yerine geçip masanın dibinde durdum.

”Yeter artık tamam oyun bitti kimse kazanmadı.”dediğimde araz gözlerime bakmış ve amacımı hemen anlamıştı.

”Çekil kenara Minela bu iş burada bitecek.”dedi abim ama çekilmedim.

”Hayır abi ya sözümü dinleyip kalkarsınız ya da ben yokum.”dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

Abims sonunda ikna olmuş olmalı ki ikisi de ellerini bırakmıştı.Allah aşkına ne saçma bir iddiaydı.

Araz masadan kalktığında abim hala masada oturuyordu.Yiğithan kaşınmış olmalı ki büyük bir heyecan ile abimin karşısına oturup elini uzatmıştı.

”Hadi demir abi biz de güreşelim.”

Abim alaycı bir gülümseme sunup elini kaldırmış ve Yiğithanın elini tutmuştu.Kenan abi tekrar başla dediğinde aradan bir saniye geçmeden Yiğithanın eli masa ile buluşmuştu.

Abim gururla arkasına yaslanırken Yiğithan hala masada olan ve hareket ettiremediği eline baktı.

Eee ne demişim kaldıramadığım yükün altına girmeyeceksin.

*******
Sonunda dağılmış ve eve gelebilmiştim.Gerçi ben babamın evindeydim ama olsun.

Şuan odamda öyle kara kara düşünerek volta atıyordum.Bugün Arazla doğru düzgün konuşamamıştım bile.Ayrılık zor bir şeydi.

Uyumak için örtümü kaldırıp yatağa yatacaktım ki camıma taş atılması ile öylece kalmıştım.

Aman be belki de yanlışlıkla atmışlardır uyu gitsin.

Tekrar yatağa yatacaktım ki bu sefer iki taşın üst üste atılması ile kaşlarımı çattım ve pencereye doğru yürüdüm.

Kimdi bu saatte camıma taş atan münasebetsiz ?

Perdeyi açıp lojmanın karla kaplı bahçesine baktığım da gördüğüm kişiyle ağzım açık kalmıştı.

Elinde bir adet kırmızı gül ile bana sırıtarak bakan araz.

Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım.Onun burada ne işi vardı ?Allah aşkına camıma taş atmak yerine mesaj atamıyor muydu ?

Camı açıp kafamı dışarı çıkardığım da soğuk hava yüzüme hayatın gerçekleri gibi çarpmıştı.

Araz cebinden telefonu çıkarıp bir şeyler yazdığında bir kaç saniye sonra bana mesaj gelmişti.

Araz:Gelsene yanıma.

Kafamı telefondan kaldırıp ona baktım ve işaret parmağımla kendimi göstererek ‘ben mi ‘diye sordum.

Yok nenem!

Kafasını sallayıp eliyle gel işareti yapınca onu onaylayıp camı kapattım.Koltuğun üzerinden montumu alıp yavaşça giydim.Babamla abim zaten odasındaydı ama yine de sessiz olmam gerekiyordu.

Telefonumu da alıp odadan çıktım ve sessiz adımlar ile kapıya doğru yürüdüm.Botlarımı giyerek kapıyı açtım ve çıkıp hızlıca kapıyı kapattım.

Görev başarılı.

Vakit kaybetmemek adına hızla merdivenleri inip dışarı çıktığım da çok üşümüştüm.Karlarda ilerlemek zor olsa da araza doğru yürüdüm.Zaten o da bana doğru geliyordu.

Hemen karşımda durduğunda ben heyecanla ona bakarken o ellerimi ellerinin arasına alıp sıcak nefesini üfledi.

”E ellerine eldiven takmamışsın üşür böyle.”dedi ellerimi okşarken.

”Sen ısıtırsın.”

”Doğru ısıtırım.”

Ellerimi ellerinden çektiğimde kollarımı göğsümde bağladım.

”Eee sen niye bu saatte buraya geldin ?”diye sordum.

”Yarın sabah gül veremeyeceğim ya şimdiden vereyim dedim.Bir de bugün hiç konuşamadık.Özlem gideremedim.”dedi tatlı tatlı.

Ekmeğe sürüp yiyecektim ben bu adamı!

Gülü uzattığında elinden aldım.Ama abim buralardayken gül vermemeliydi.

”Gül için teşekkür ederim ama en azından abim gidene kadar vermesen iyi olur.Hatta artık vermene gerek yok.Affettim ben seni.”dedim.

”Olsun ben yine de vereceğim.”dedi.Canıma minnetti.

”Bu sefer güzel bir söz yok mu ?”diye sordum.Not yoktu bu sefer.Kafasını iki yana sallayıp biraz daha bana yaklaştı.

”Yok.Yani var ama kağıt olarak değil.Bugün sana söyleyeceklerimi benim ağzımdan duyacaksın.”dedi.Binanın köşesine gittiğimiz için tam görünmüyorduk.

”Hmm,ne söyleyeceksin ?”

”Bir rivayete göre birisi aşık olduğu kişiye onu sevdiğini o yere ilk kar düştüğü zaman söylerse onlar ömür boyu ayrılmazlarmış.Ben ilk karın düştüğü zamanı kaçırmış olabilirim ama benim artık sana söylemem gereken bir şey var.”dedi.Sonra derin bir nefes alıp konuşmaya devam edecekti ki binadan çıkan kişiyi görmemle yerimde telaşlanmam bir oldu.

Hızla elimde ki gülü arazın eline tutuşturup ona gidiş yolunu gösterdim.

”Kaç araz!”dedim araza ama araz abimi görmediği için oldukça rahattı.

”Ne oldu ya ?”

”Ne olacak abim, hemen arkanda.Daha seni görmedi beni arıyor.Hemen kaç araz.Eğer beni görmek istiyorsan kaç!”dedim.Abim biraz daha bizim olduğumuz tarafa gelse her şeyi görecekti.

”Bir iyi geceler öpücüğü alsaydım bari.”dediğinde omzuna vurdum.

”Boş boş konuşmayı kes ve topukla buradan.Eğer yakalanırsak abimden önce seni ben döverim.”dediğimde son kez gülümseyip hemen diğer çıkışa doğru koşmuştu.

Şapşal!

Derin bir nefes alıp oyunculuğuma büründüm ve abime doğru yürümeye başladım.Beni gördüğünde kaşlarını çatıp hızlıca bana yürüdü.

”Minela,neredeydin abicim ?”diye sorarken bir yandan da gözleri ile etrafı tarıyordu.

”Ya çok sıkılmıştım otur otur.Bende biraz hava alayım dedim.Keşke inmek yerine arasaydın.”dediğimde beni kendisine çekip sarıldı.

”Korkuttun beni be güzelim.İnsan bir haber verir.”

”Özür dilerim abi.Ama ben üşüdüm içeri mi gitsek ?”die sorduğum da beni omzunun altına almış ve binaya yürümüştük.

Bugün de bitmişti şükür.

******

Selamlarrr

Buyurun bölümünüz.

Biraz geç oldu farkındayım ama bu hafta çok yoğundum.Kusura bakmayın.

Bölüm yorumlarınızı bekliyorum.3

Yazım yanlışlarının kusuruna bakmayınız))

Oy sınırın geçmeyi unutmayın.

Sizi seviyorum)))

Yıldıza basmayı unutmayın💕✨

Bölüm : 21.02.2025 20:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...