Hayatım da ailemin yanımda olduğu her an mutluydum.Önceden abim ve babam benim her şeyimdi.O ikisi için kendimi feda edebilirdim.Şimdi ise bir kişi daha eklenmişti hayatıma.Hemde en güzel şekilde…
Bana ilan-ı aşkını yapmasının ve benimde ona aynı şekilde karşılık vermemin üzerinden dakikalar geçmişti.Kafam arazın göğsünde kollarım beline sarılı bir şeklinde gözlerimi kapatmıştım.Araz da o anın üstüne konuşmamış ve sessizce saçlarımı okşamıştı.1
Dakikalar sonra kafamı arazın göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.Anında gülümsedi.Vakit kaybetmezdi zaten.
“Artık gitsek mi ?”diye sordum.Buraya geleli 20 dakika olmuştu.Elleriyle yüzüme gelen perçemleri geriye attı.
Erime minela sen bir tereyağı değilsin!1
Elimi avucuna hapsettikten sonra beraber yürümeye başladık.Amaçsızca sırıtıyordum.Arazın da benden bir farkı yoktu.Baş parmağı ile avucunun içinde ki elimi okşuyordu.
“Araz..”diye mırıldandım.Yüzünde ki gülümsemeyi bozmadan bana baktı.
“Herkese söyleyecek miyiz gerçeği ?”diye sormadan edemedim.Yani benim kimseden saklayacak bir şeyim yoktu ama belki abime söylerken bazı sorunlar yaşayabilirdik.Araz elimin üstüne minik bir öpücük kondurdu.1
“Sen nasıl istersen öyle yaparız.Sakla dersen saklarız ama ben kimseden saklamak istemiyorum.”dedi.
“Saklamayalım kimseden.Herkes duysun aşkımızı.”dedim sırıtarak.Yüzüme içli bir şekilde baktı.Sonra elimi tutan kolunu omzuma attı ama elimi tutmayı da bırakmadı.
Eve geldiğimiz de oldukça sessiz adımlarla içeri girdik.Biraz geç kalmış olabilirdik.Kimse bizi görmeden odaya gitsek iyi olurdu.Üst kata çıktığımız da öylece ortada dikilmeye başladık.Ondan ayrılmak istemiyordum ve elimi bırakmadığını göz önünde bulundurursak o da beni bırakmak istemiyordu.
“Elimi alabilir miyim acaba ?”diye sordum.Sanki yeni farkına varmış gibi ellerimize baktı.
“Peki madem.”diyerek fazlası ile gönülsüz bir şekilde elimi bırakmıştı.O böyle yaptıkça yüzünü sıkarak sevesim geliyordu.
“Üzülme ya yarın geri veririm.”dedim şaka ile karışık bir şekilde.Güldü.
Odanın kapısına geri geri yürüyüp sırtım kapıya yaslanınca durdum.Elim amaçsızca havalandı.Saçma durmaması için elimi salladım.
“Sabah görüşürüz o zaman.”dedim.Eliyle ensesini kaşıdı.
“O zaman sana iyi geceler.”diyerek daha fazla rezillik yapmamak adına odanın kapısını açtım.Bir şeylerin düşme sesi gelince araza belli etmeden hemen arkamı dönüp odaya girdiğimde gördüğüm manzara ile kaşlarım çatıldı.
Kızların hepsi ard arda dizilmiş bir şekilde yerde yatıyorlardı.Odadan gelen düşme sesinin onlara ait olduğunu anladığım da kollarımı belime yerleştirerek tip bir bakış attım.
“Siz bizi mi dinliyordunuz ?”diye sormadan edemedim.Oysa ki görüntü her şeyi açıklıyordu.
Sumru yerde yatıyor olmasını umursamadan başını eline yasladı.
“Biz derken ?Siz ikiniz tam olarak ne zamandan beri biz oldunuz ?”diye sordu.Benden önce Parla lafa atıldı.
“Az önce ki andan beri biz oldular.”dedi.Sonra elini sumrunun avucuna bıraktı.
“Elimi alabilir miyim ?”diye sordu sesini benim sesime benzetmeye çalışarak.Sumru da aynı role girerek sesini kalınlaştırdı.
Dramatik bir bakış attı Parla.
Hüzünle önünde döndü Sumru.Sonra hepsi birden gülmeye başladı.Çok pardon da burada komik olan bir şey mi vardı ?
“Ya bizim özelimizden size ne ?Utanmadan dinlemişsiniz birde!”diye kızdım.Hiç umursamadan gülmeye devam ettiler.Kime ne anlatıyorsam ?!
Homurdana homurdana yatağıma yürürken valizimden pijama takımımı almıştım.Yolumu değiştirerek en tripli bir şekilde banyoya yürüyecekken açelya önümü kesti.
“Ay dur gitme Minela.Ne oldu ne yaşadınız anlat önce ?”
Şu masum kızı da kendilerine benzetmişlerdi ya yuh artık!
“Anlatmayacağım.”dedim kafamı farklı bir yöne çevirerek.Sumru ve Parla da yerden kalkıp yanıma geldiler.
“Ya tamam eğlendik sadece.Şimdi trip atmanın zamanı değil.Olay var kızım olay!”dedi Parla koluma yapışarak.Sırıttım ve en imalısından bir bakış attım.
“Hemde ne olaylar oldu.”derken elimi havada sallamıştım.Sumru da kolundan çekerek beni yatağa oturttu.Sonra hepsi yanıma yerleştiler.
Titrek bir nefes alarak gülümsedim.Olanlar aklıma geldikçe gülmeme engel olamıyorum.
“Ne konuşmuşuz ki ?”dedim saçımın bir tutamını parmağıma dolayarak.Parla elleri ile ağzını kapatıp gözlerini kocaman açtı.
“Hiiii yoksa konuşmak dışında başka şeyler mi yaptınız ?”Elimin tersi ile parlaya bir şamar atıp ters ters baktım.
“Edepsiz edepsiz konuşma.Bir şey yapmadık.Sadece bana olan aşkını itiraf etti.”dediğimde hepsinin ağzından garip mırıltılar çıktı.
“Oha!Nasıl oldu nasıl itiraf etti ?”diye sordu Sumru.Alt dudağımı dişledim.
“Böyle uzun uzun ve etkileyici bir şekilde konuştu.Bende ona aynı şekilde karşılık verdim.”
“Yani sonucunda ?”diye kafasını öne uzatarak sordu Açelya.Bu sefer gülümsemem büyüdü.
“Sonucunda sevgiliyiz işte.”1
“Ay Allahım sana şükürler olsun.”dedi Sumru iki elini de havaya kaldırarak.Katılıyordum ona.
“Aramıza hoşgeldin canısı.Senin adına çok mutlu oldum.”dedi Parla bana sımsıkı sarılırken.Sumru da açelyanın omzuma kolunu atarken bize bakıyordu.
“Ah açelim ah,bekarlar olarak kaldık yine bir başımıza.Bir kuş daha yuvamızdan uçup gitti.”Sonra kafasını çevirip gözlerini kısarak açelyaya baktı.
“Gerçi sende yakın zamanda uçacak gibi duruyorsun ama hadi bakalım.”dedi.Açelya utanarak kafasını öne eğdi.
“Eveeetttt bugün çok yorucu bir gündü.Şimdi izninizle üzerimi değiştirip uyumak istiyorum.”diyerek kaçarcasına banyoya girdim.Pijama takımımı giydikten sonra banyodan çıktığımda kızlarda yataklarındalardı.Telefonu elime alıp yatağa girdim.Arazdan bir mesaj gelmişti.
Araz:İyi geceler güzelim.1
Araz:Artık her gece sana bu mesajı atabilecek olmam çok güzel.
Ben:Sabahları da altı ‘n’ harfli günaydın mesajıda atacak mısın ?3
Araz:Yok ben onu yüzyüze daha güzel bir şekilde söylemeyi planlıyorum.1
Ben:İyi o zaman sabah görürüz.Tekrardan iyi geceler))
Araz:Geceler seninle iyi Minelam:)1
Anlık gelen bu mesajla bocaladım.Nasıl yapıyordu bilmiyordum ama her hareketinde her sözünde beni böyle etkilemeyi çok iyi başarıyordu.
Bizde onun üzerinde aynı etkiye sahibiz.dedi içimde ki iç ses.Yoksa bize aşık olmazdı.
Ayıp oluyor iç ses!Güzelliğimle düşman çatlatırım ben!
İç sesimle kısa süren kavgamdan sonra telefonu bırakıp başımı yastığa koydum.Gözümün önüne yine yaşadığımız dakikalar geldi.Çok bir şey yaşamamıştık.Alt üstü sarılmış ve ilan-ı aşk etmiştik.Bunun bile etkisi böyleyse dahasını düşünemiyorum.
Yavaş yavaş göz kapaklarımın üstüne ağırlık çökerken aklımda arazın hayali ile uykuya daldım.
Odada bir türlü rahat durmayan ikiliye umutsuz bir bakış attı Araz.Neden onun odasında kalıyorlardı ki ?!
Yiğithan ve Anıl geldikleri günden beri arazın odasında kalıyorlardı.İkisi bu durumdan gayet memnunken Araz aynı durumda değildi.Sinan Göktunç ve Kaan diğer misafir odasındalardı ama bu ikili oraya sığmamışlardı.
Ve bu yüzden arazın başına tünemişlerdi.
Şimdi ise anlamsızca kavga ediyorlardı.İlk günden beri bu böyleydi.Salak saçma konular yüzünden durmadan didişiyorlardı.Ama arazın en nefret ettiği nokta kesinlikle yiğithanın dedikoducu teyzelere benzemesiydi.Şu bir kaç günde yapmadığı dedikodu kalmamıştı
Keşke tek sorun kavgaları olsaydı.Arazın büyük bir önemle temizleyip her şeyi simetrik hizaya soktuğu odanın içine etmişlerdi.Artık her şey çok dağınık ve yamuktu.Bunun için Yiğithanı dövmüştü.Çünkü çocuk rahat durmak nedir bilmiyordu.
“Susun lan artık!Başımı ağrıttınız!”diye öfkeyle çıkıştı.Zaten yamuklukları görünce ağrıyan migreni gürültü ile daha da tetikleniyordu.Oysa bir saat öncesine kadar hayatının en huzurlu yerindeydi.
Yüzünde kontrol edemediği bir gülümseme belirdi.Çok güzel konuşmuştu Minela.Ben senin gibi konuşamam demişti ama döktürmüştü.Ve sonucunda ise kavuşmuşlardı.
“Hayırdır komutanım,geldiğimizden beri pek mutlusunuz.”dedi Yiğithan elinin altında ki yastığa dirseğimi yaslayarak.Araz hemen ciddileşti.Tamam kimseden bir şey saklamayacaklardı ama bu dedikoducudan önce haber vermeleri gereken daha önemli kişiler vardı.
“Niye mutlu olmasın oğlum ?Minelanın yanından geldi tabiki mutlu olacak.”dedi Anıl sırıtarak.Araz onlara göz dağı vererek yorganın altına girdi ve telefonu eline aldı.
“Yatın uyuyun.Zira enerjiye çok ihtiyacınız olacak.Çünkü dönünce parkurda sabahlayacaksınız!”dediğinde odadan çıt çıkmadı.Bu parkur olayını anca sindirirlerdi.
Hemen mesajlar kısmına girip müptelası olduğum kişiye tıkladım.Artık ona mesaj yazmaktan çekinmeyecektim.Uyuyup uyumadığını düşünürken uyuyorsa bile sabah görür diye geçirdim içimden.Parmaklarım bir süre öylece klavyede gidip geldi.Sonra isminin üzerine tıkladım.’Minela’ diye kayıtlı olan kısmı ‘Minelam’diye değiştirdim.İşte şimdi olmuştu.
Tekrar mesaj kısmına girip bir şeyler yazdım.Evet kapının önünde ona iyi geceler demiştim ama bu tekrar söylememe engel değildi.Bir kaç dakika sonra ondan cevap gelmesini beklemiyordu.Yazdığı mesaja güldü.Onun daha yaratıcı günaydın deme fikirleri vardı.Minelam bunu yazdığında o bir şey demeden sadece iyi geceler yazmıştı.
Araz uslanmadığı için aynı şeyi yine tekrarladı.Ama bu sefer farklı bir biçimde.
Heyecanla ekrana bakarken Minela ona bi cevap yazmamıştı.Görüldü atıp gitmişti.Böylece ilişkilerinin ilk görüldüsünü de yemiş bulunmaktaydı Araz.
Telefonu bırakıp yatağa uzandı.Aklına ve kalbinde tek bir kişi ile uykuya daldı.
*****
Sabah uyandığımda sanki benim için farklı bir hayat başlamış gibi hissediyordum.İçim kıpır kıpırdı.Yüzümde engel olamadığım bir tebessüm vardı.Hızla kalkıp üzerimi değiştirdim.Bugün ayrı bir enerjiktim.Kızların hala yatıyor olması komik bir noktaydı.Tamam ben sanırım bir saatçik erken uyanmıştım.Ama bu onları da uyandırmayacağım anlamına gelmezdi.
“Uyanma vakti aşkolar.Günaydınn.”dedim.Baktım bir süre.Kimsenin uyanmadığını fark edince ilk kurbanım olarak Sumruyu seçtim.Yüz üstü yatıp sımsıkı sarıldığı yastığını tek hamlede çektiğinde yüzünün boşluğa düşmesi ile irkilerek uyandı.
“Ne oluyor lan ?!”derken şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu.Beni görünce kaşlarını çattı.
“Ne yapıyorsun kızım ?Versene yastığımı!”diyerek elimde ki yastığa uzanmaya çalışınca ondan kaçtım.
“Hayır canım benim uyanma vakti.Hadi kalkın.”dedim ellerimi çırparak.O sırada Açelya da gözlerini ovarak uyanmıştı.
“Günaydın kızıl prenses.”diye ona takılmayı da ihmal etmedim.Gülümseyerek karşılık verdi.Sumrunun bu kızdan feyz alması gereken durumlar vardı.Sumru fırsattan istifade elimde ki yastığı alınca öyle kaldım.Yastığı ondan geri almaya çalışıyordum ki elini kaldırarak beni durdurdu.
“Kızım daha kargalar zıkkımlanmamış.Kusura bakma ama bizim senin gibi yeşil gözlü 1.90 boylarında bizi bekleyen bir sevgilimiz yok.Empati kur yani.”dediğinde durdum.
“İyi peki ben iniyorum.Sizde çok geç kalkmayın.”diyerek odadan çıktım.Büyük bir mutlulukla merdivenleri indim.Arazın uyanıp uyanmadığını bilmiyordum.İnşallah uyanmıştır.
Sabahın henüz erken saatleri olduğu için ev oldukça sessizdi.Ama yonca teyze ve Osman amca genellikle bu saatlerde uyanık oluyorlardı.Mutfağa girdiğimde Osman dedeyi gördüm.Karşısında ise kalbime zarar olan o beyefendi vardı.Onu burada görmemle kalbimde bir takım kelebekler uçmaya başladı.
Osman dede ile tavla oynuyorlardı.Ve beni henüz fark etmemişlerdi.Omzumu kapı girişine yaslayıp onları izlemeye başladım.Araz bir kaç günlük gelmemizi fırsat bilerek en küçük anı bile değerlendirip ailesi ile vakit geçiriyordu.Tavlanın sonlarına doğru Osman dede oyunu kazanınca tavla kutusunu kapatıp arazın kolunun altına yerleştirmişti.Kapıdan ayrılıp alkışlayarak Osman dedeye doğru yürüdüğümde ikisinin de bakışları bana döndü.
“Tebrik ederim dedem.”diyerek yanağına bir öpücük kondurduğumda araz gözlerini kısarak bana baktı.
“Bende istiyorum aynı öpücükten.”dedi.Osman dedenin yanında çekinmiyordu.Tatlı tatlı gülümsedim.
“Maalesef sadece kazananlara verebiliyoruz.”dedim sesimi hafif üzgün çıkarmaya çalışarak.Araz hemen krizi fırsata çevirdi.
“Ama ben kaybettim.Çok teselliye ihtiyacım var Şuan.Yardımcı olmayacak mısın ?”diye sorarken dudaklarını bükmüştü.Osman dede kolunu omzuma atarken beni kendine çekmişti.
“Kıskanma gelinimi.”dedi büyük bir gururla.Araz sonra ödeyeceğiz der gibi bir bakış atmıştı bana.Yonca teyze de o sırada mutfağa girmişti.Beni görünce elinde ki organik domatesleri bıraktı.
“Günaydın kızım,erkencisin bugün.”
“Evet,erken uyanayım dedim.Uyku tutmadı pek.”
Kusura bakma yonca teyze.Oğlun sayesinde doğru düzgün uyuyamıyorum.Bu sefer arada döndü.
“Oğlum çocuklar uyanmadan git fırına ekmek alda gel.Hem esnafı da bir ziyaret etmiş olursun.”Araz hemen kalkarken bakışları ile benimde kalkmamı istemişti.
“Tamam o zaman,biz hemen ekmek alıp geleceğiz.”diyerek omuzlarımı tutmuş ve benimde mutfaktan çıkarmıştı.
“Ay araz ne yapıyorsun acaba ?Sen gideceksin fırına ben değil.”dedim.Hiç umursamadan askılıktan kendi montunu ve benim montunuzu aldı.
“Cık olmaz öyle.Şöyle sevdiğimle güzel bir yürüyüş yapalım biz.”diyerek önce benim montumu giydirmiş ve fermuarı boğazıma kadar çekmişti.Kendi montunu da giydikten sonra elimi tutarak evden çıkardı.Bu adamda gerçekten bir çekinme yoktu.Gerçi çekinmesini isteyen de yoktu.
Yürümeye başladığımızda araz benden hızlı yürüdüğü için ben adeta koşuyordum.Ha elimi tutmasa en azından koşmak zorunda kalmazdım.
“Araz biraz yavaş yürü ya yetişemiyorum.”diye yakındım.Bir süre durdu.Onunla aynı hizaya geldiğimde benimle aynı hızda yürümeye devam etti.
“Biz şimdi yarın gidiyor muyuz araz ?”diye sordum.İzin süremizin sonuna gelmiş bulunmaktaydık.
“Yavrum biliyorsun çok izin kullanmamamız daha iyi.Hem Diyarbakır’da kullanır yine gezeriz.”dedi.
“Özledim dağları ya.”dedim.Şöyle uzun görevlere gitmeyi deli gibi özlemiştim.
“Hmm başka neyi özledin bakalım ?”diye sordu araz kolunu omzuna sararken.
“Babamı özledim,evimi özledim,abimi de özledim.Ay bizimkilere parkur cezası vermeyi de çok özledim.”dedim sanki yıllardır bunları yapmıyormuş gibi.
“Bir tanem ben daha anneme bir şey söylemedim ama annem zeki kadındır.Geldiğimiz gün aramızda bir şeyler olduğunu çözdü.Ben yine de ona alttan çıtlatırım.”
“Araz babama gider gitmez söylemeyelim,daha çok yeni çünkü.Birkaç gün geçsin sonra söyleriz.”
“Sen ne dersen o.”dedi.Sırıtarak daha da sırnaştım.
“Komutan sensin diyorsun yani ?”
“Gönlümün komutanı.”diyerek göz kırptı.Yerdim ben bu adamı.Üstüne de çay içerdim.Öyle bir meseleydi yani.
Fırının önüne geldiğimizde yine el ele bir şekilde içeri girdik.Araz fırıncı ile kısa bir sohbet ettikten sonra fırından çıkmıştık.Ekmekler sıcacıktı.
“Ay araz hızlı gidelim ekmekler soğumasın!”dedim.Ekmekleri görmek bile ne kadar acıktığımı fark etmemi sağlamıştı.Araz bu halime güldükten sonra ekmekten bir parça kopardı be ağzıma uzattı.Bu mükemmel teklifi geri çevirmek istemediğim için ekmeği tek hamlede yedim.
“Yarasın benim güzelime.”dedi Araz.Ağzım dolu olduğu için bir şey demedim.Eve yürürken yine ıssız ve tenha bir yola girmiştik.
“Araz burası niye hep böyle ormanlık yol ?Hiç normal yol yok mu ?”diye sordum.Hemen anlatmaya başladı zeka küpü sevgilim.
“Şimdi yavrum Karadeniz’in doğası böyle.Özellikle bizim gibi yaylada yaşıyorsan bu çok normal bir şey.İnsanlar böyle şeyleri yadırgamıyor.”dedi.İleride ki ağaçların arasından bir ses gelince durdum.Araz da benimle durmuştu.
“Ne oldu ?”diye sordu.İleriyi işaret ettim.
“Herhangi bir hayvandır yavrum.Takılma hadi gel gidelim.”dedi.Ben hala tedirgin tedirgin oraya bakıyordum.Arazın koluna sımsıkı sarılıp ilerlerken o bu durumdan oldukça memnundu.
“Ayı da çıkabilir ama.”diye kulağıma fısıldadığında bembeyaz bir suratla ona baktım.Kahkaha attı.Beni umursamadan hunharca gülmeye devam etti.
Kaşlarımı çatıp omzuna yumruk attım.
“Komik mi adi herif ?Ha söylesene komik mi ?!”deyip bir yumruk daha attım.Hala gülüyordu.Hemen trip modunu aktifleştirerek kollarımı göğsümde birleştirdim ve onu geride bırakıp yürümeye başladım.
“Bebeğim beni bırakıp nereye gidiyorsun acaba ?”diye sordu arkamdan gelirken.Sinirle cevap verdim.
“Kendime başka bir ayı bulmaya!”
Ben hızlı hızlı yürürken araz hızla yanıma gelmiş ve kolundan tutarak beni kendisine çekmişti.Hemen kollarını bana sardı.
“Tribini yerim senin.Nasıl da tatlı sinirleniyor ?”dedi saçlarıma öpücük bırakırken.İşte o sırada benim sinirimde bir toz bulutu gibi silinip gitmişti.
“Komik değildi hayvan herif!”dedim.Göz göze gelmemizi sağlayıp bana kınayıcı bir bakış attı.
“Aaa ilk günden sevgiliye hakaret ha ?Çok ayıp hiç yakıştıramadım!”
“Sen dur ben daha sana neler yapacağım.Düştün ağlarıma oğlum.”
“Hayatımda daha önce düştüğüme hiç bu kadar mutlu olmamıştım.”diye işin ucunu yine iltifata çevirdi.Çok zeki adamdı.
Tekrar el ele yürümeye başladığımızda eve yaklaşmıştık.
“Gerçekten korkuyor musun vahşi hayvanlardan ?Görevlerde hiç belli etmiyorsun.”
“Aslında korkmuyorum.Görevde olduğum zaman yanımda kendimi savunacak şeylerim oluyor.Ama şimdi ayıya yumruk yada tokat aramayacağıma göre savunmasızım.”
“Ne yapacağım Araz ?Alın bu arkadaşınız diyerek seni önemi atacağım.”
Onun bu haline güldüğümde sonunda eve gelebilmiştik.Sofra hazırlanmıştı ve kızlar da kalkmıştı.
“Hoş geldiniz oğlum.Hadi geçin sofra hazır.”diye bizi karşıladı yonca teyze.Araz hala elimi bırakmamıştı ve kadın bunu fark etmişti.Zorla da olsa elimi kurtarabildiğimde montumu asıp sofraya yürüdüm.Araz da hızla yanıma gelip sandalyemi oturmam için çekmişti.Çok centilmence bir hareketti gerçekten.
Sofraya oturduğumuzda ben ilk dakikalarda tamamen yemeğe gömülmüştüm.Araz da bana destek olmak amaçlı yandan yandan tabağıma bir şeyler bırakıyordu.Eline dokunup durmasını sağladım.
“Araz yeter artık.Fazla oldu bu.Hem ben bir şey istersem sana söylerim.”dedim.Kafasını sallayıp bir şey demeden kendi kahvaltısına döndü.
“Eee bugün ne yapıyoruz abicim ?”diye sordu Ayça.Bende merakla araza döndüm.
“Bizim Minela ile bir işimiz var.Siz kendi aranızda takılırsınız.”ardından bana dönüp göz kırpmıştı.Tam olarak nasıl bir işimiz vardı ?
Sofrada olduğumuz için sorgulamadım.Bana anlatırdı zaten.
*****
Kahvaltıdan sonra araz hazırlanmamı ve bir yere gideceğimizi söylemişti.Nereye gideceğimizi sorduğumda ise seni tanıştırmam gereken biri var demişti.1
Üzerimi değiştirip hazırlandıktan sonra arabaya binerek yola çıkmıştık.Yolculuğumuz oldukça sessizdi.Araz çok düşünceli görünüyordu.Yol üstü bir çiçekçide arabayı durdurunca yüzüne baktım.
“Hemen geliyorum.”dedikten sonra arabadan indi.Ne yaptığına henüz anlam verebilmiş değildim.Hadi hayırlısı.
Araz iki buket ile arabaya bindi.Birisi papatyalardan oluşurken diğeri ona oranla daha küçüktü.Ve benim sevdiğim gibi gül ve laleler vardı.Buketi bana uzattı.
“Bu senin için güzelim.”dedi.Elinden aldım buketi.
“Teşekkür ederim.Peki o kimin için ?”diye sordum.Hüzünlü bir tebessüm belirdi dudaklarında.
Yol biraz daha sürdüğünde artık yayla da değildik.Merkeze inmiştik.Araba durduğunda kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım.
Şehitlik…1
Ne diyeceğimi bilemediğim için sessiz kaldım.Torpidonun içinden bir eşarp çıkartıp bana uzattı.Arabadan indiğimizde ona destek vermek için hızla yanına gidip elini sımsıkı tuttum.Gülümseyerek bana baktı.
Şehitliğin içine doğru yürümeye doğru başladık.Araz yolları ezbere bildiği için hiç aksamadan yürüyordu.Bende onu takip ediyordum.
Bir mezarın önünde durduğumuzda bakışlarımı kaldırıp mezar taşı üzerinde yazan ismi okudum.
Tam on sekiz yıl önce vefat etmişti babası.Araz 10 yaşında iken.Araz elinde ki buketi mezarın üstüne bıraktı.Sonra hafifçe çökerek elini mezarın üstünde gezdirdi.
“Ben geldim baba.”dedi.Gözlerinde ki özlem sesine de yansıyordu.
“Oğlun geldi.Biraz geç oldu babam biliyorum ama geldim.”bakışlarını bana çevirdi.
“Hemde yanımda bir misafir getirdim.”
Elini bana uzatıp yanına gelmemi işaret etti.Sessizce gidip yanına çöktüm.
“Merhaba Ali Asaf baba.”kullandığım sıfatla araz şaşkınca bana bakmıştı.Ben ise elimi mezarın üzerinde gezdirdim.
“Ben Minela.Senin gelininim.Böyle bir evlat yetiştirdiğin için seninle yüzyüze tanışmayı çok isterdim.Ama kısmet değilmiş.Size büyük bir teşekkür borçluyum.Çok güzel bir baba olmuşsunuz.Ve yine sizin gibi bir kayınbabaya sahip olduğum için çok şanslıyım.Oğlunuz bana emanet baba.Ona en iyi şekilde bakacağımdan emin olabilirisin.”dedim.Biraz komik bir konuşma yapmış olabilirdim.Dolan gözlerimi silerek ayağa kalktım.Arazın biraz daha oturacağını fark ettiğimde yanından ayrılıp şehitliğin içinde yürümeye başladım.Aklıma düşen anılardan kaçamamıştım.
Al bayrağa sarılı bir tabut şehit töreninden sonra cenaze aracı ile yine şehitliğe taşınıyor.Babasının elini tutarak al bayrağın sarılı olduğu tabuta dokunup ağlayan minik bir kız var.Ve o tabutun içinde ki asla ayrılmak istemediği kişi.
Tabutu şehitliğin en ıssız köşesine gömüyorlar üstüne ise tek bir isim yazıyorlar.
Aklıma elen anılardan kurtulmaya çalıştım.Tam o sırada kızarmış gözleri ile bana doğru gelen arazı gördüm.Hiç konuşmadan ikimizinde ihtiyacı olan tek şeyi yaptım.
Onun yanına gidip sımsıkı sarıldım.
Hissettiğim huzurla gözlerim kapandı.Şehitliğe ne zaman gelirsem geleyim böyle tetiklenirdim.Araz elimi tutup benden ayrıldı.
Yolculuğumuz yine oldukça sessiz geçmişti.Eve vardığımızda yine evde vakit geçirmiştik.Hatta yarın yola koyulacağımız için valizlerimizi toplamıştık.Akşam yemeğinden sonra ise beraber salonda sohbet edip çay içmiştik.Malum burada ki son günümüzdü.
Odalara dağıldığımızda günün içinde yaşadığım duygu değişiminden dolayı hızla uykuya dalmıştım.Sabah uyanıp kahvaltı yapmıştık ve şimdi de evin önünde vedalaşmak için bekliyorduk.Daha doğrusu bekliyorlardı.Çünkü bir sorun vardı.
Osman dede beni kelepçelemişti.
Evet yanlış duymadınız kelepçelemişti.Hemde kendine!Kelepçenin bir bileğini kendine diğer bölümünü de benim bileğime geçirmişti.Anahtarı ise aldığı gibi fırlatmıştı.
“Ya dede aç şu şeyi bırak kızı.Bak yola geç kalıyorlar.”dedi Ayça.Osman dede aynı ciddiyetle cevapladı.
“Hayır!Ben gelinimi bırakmam.”dedi.Bu sefer araya yonca teyze girdi.
“Baba Allah aşkına bırak kızı.Komple gitmiyorlar zaten.Yine gelecekler.”dedi.
“Evet dedem geleceğiz.”dedim bende.Bakışlarını hiç bozmadı.
“Olsun ben gelinimden ayrılmak istemiyorum!”
Bu sefer dakikalardır konuşmayan araz araya girmişti.
“Dedem,şimdi senin gelininse benim karım.Ben karımı almadan nasıl gideyim ?Ben kalamam ki onunla burada.Ben bir erim dede unuttun mu ?Hiçbir er Cenk meydanını terk edemez.”diye Osman dedenin damarına bastı.
“Öyle mi diyorsun ?”diye sordu Osman dede.Araz kafa salladı.
“İyi peki o zaman.”diyerek cebinden bir başka anahtar çıkarınca şaşkınca ona baktım.
Kelepçeyi açtığında sonunda bileğime kavuşmuştum.Herkesle tekrar vedalaştığımızda önce Ayça ile başladım.
Ona sımsıkı sarıldıktan sonra kulağıma doğru fısıldadı.
“Abim sana emanet yenge.”defi.Tabi kendisi bazı şeylerin farkına varmıştı.Ayça ile iyice vedalaştıktan sonra Yonca teyzenin önüne geldim.Önce elini öptükten sonra sımsıkı sarıldım.Bu anne sıcaklığını uzun zaman hissedemeyecektim.
“Ah benim güzel kızım.Arazımın gönlüne sen düşmüşsün.Bizim gönlümüzde de senden başkası olamaz.Kendine iyi bak kızım.”
“Sende kendine iyi bak anne.”dediğimde bir tur daha sarılmıştı bana.Hatta bir ara dökülen göz yaşını da fark etmiştim.
En son Osman dedeye sıra geldiğinde gidip onun da elini öptüm.Sımsıkı sarıldım yine.
“Buralar sana emanet Osman dede.”dedim.Şevkatle saçlarımı okşadı.
“Bizim deli oğlanda sana emanet.”
Araz da ailesi ile vedalaştıktan sonra valizleri bagajlara yükledik.Onlardan ayrılacak olmak beni de üzdüğü için gözlerim dolmuştu.Osman dede elini kaldırıp salladığında ona karşılık verdim.Herkes arabaya bindiğinde bende son kez onlara bakıp gülümsedim.Arkamı dönüp arabaya yürürken gözlerimden yaş akmıştı.
Bölüm nasıldı yorumlarınızı bekliyorum.Bu bölüm diğerlerine göre daha kısaydı.Düzenleme fırsatı bulamadım kusura bakmayın!
Oy sınırını yine ben uyarmadan geçmenizi bekliyorum.Bölüm günü dediğim gibi cumartesi olarak değişti.Haftada bir bölüm atıyorum zaten.
Şimdi sezona son iki bölüm.Deli gibi heyecanlıyım.Bakalım neler olacak ????
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
32.46k Okunma |
3.09k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |