Evet bugün bölüm öncesi bir balkon konuşması yapacağım dkdklsla
Öncelikle biliyorsunuz ki bu bölüm sezon finali yani kısa bir ara vereceğiz.Bir aylık bir süre olacak.Bu süreçte de başka bir kurguya başlayacağım biliyorsunuz.Onun hakkında da bilgi vereceğim.1
Onun öncesinde bu bölümde çok duygu değişimi yaşayacağınızı söyleyebilirim.4.500 kelimelik bir bölüm oldu.Yani hedefim daha uzundu ama böyle oldu.
Bu bölümü sindire sindire okuyun canlarım.Ve bitirdiğiniz de bana kızmayın olur mu ?2
Her şeyden önce bunun bir son olmadığını aklınızdan çıkarmayın olur mu ?Her şey daha yeni başlıyor.1
Bir de bu bölümde sizden bir ricam var.Bu bölüme bolca yorum yapın olur mu ?Bir video yapacağım ve yorumlarınıza ihtiyacım var.Komik ve mistik yorumlar olabilir.
Bu bölüme oy sınırı koymuyorum çünkü oy butonunu patlatırsanız diye düşünüyorum.1
Hazırsanız bombayı salıyorummmm1
Tabakta ki pastamdan bir çatal daha alıp ahenkle yedim.Şuan yeryüzünde ki en mutlu insan olabilirdim.Neden mi ?Hemen anlatıyorum.
Arazı kapıdan geçirdikten sonra salona gelmiş ve babama sımsıkı sarılmıştım.Abime biraz tripli olduğum için ona bulaşmamıştım.O da öylece Şuan yanımda oturuyordu.İkimizde sessizdik.1
“Benimle konuşmayacak mısın ?”diye sordu dakikalardır süren sessizliği bozarak.Omuz silktim.
“Konuşmamamı gerektiren bir durum yok.”dedim.Oflayarak koltukta bana döndü.1
“Abicim bak özür dilerim kusura bakma ama sende beni biraz anlamaya çalışsana.”
“Neyi anlamaya çalışayım abi ?Geldiğin gibi arazın yakasına yapışmanı mı ?Üstelik babamın önünde.”1
“Tamam biraz abartılı davranmış olabilirim ama ben seni herkesten sakınırken şimdi bu adamın sana aşık olması beni deli ediyor.”
“Farkındayım ama bunu yüzüme daha fazla vurma!”1
“Gerçekleri gör abi.Her şeyin farkına var ve şu çocuksu inadı bir kenara bırak!”Bir süre sessizleşti.Sonra omuzları çöktü.
“Sen benim bir tanecik prensesimsin,senden bir gün ayrılacak olma fikri kafamın tasını attırıyor.”1
“Benim bir yere gittiğim yok abi.Hem daha önce de sevgilim oldu biliyorsun.”
“Onlar gözümün önünde olmadığı için katlanması daha kolay oluyordu.”
“Şimdi de gözünün önünde olmayacak.Ne farkı var ki ?”diye sordum.Sinsice sırıttı.
“Yok bu sefer gözümün önünde olacak.”dedi.Kaşlarımı çattım.
“Tayinimi buraya aldırdım.”1
NE!
Ben ivme inmiş gibi öylece abime bakarken kendisi sırıtmakta meşguldü.Resmen abim artık temelli olarak buradaydı!
“A-abi ciddi misin ?”2
“Şaka yapar gibi bir halim mi var ?”
Çığlık atarak boynuna sarıldığımda koltukta geriye devrilmişti.Onu sevgi gölüne boğmak istercesine boynunu sıkıyordum.Elleriyle kollarımı tutup beni ayırmaya çalıştı ama başarısızdı.
"K-kızım bir dur boğulacağım şimdi!"dediğinde son kez sıkıp bıraktım.Ama ayrılmadım ondan.Hemen kedi gibi göğsüne sokuldum.Küssem bile ayrı kalamıyordum işte.1
"Bana niye hiç haber vermedin abi ?!"diye kızdım.Yani böyle olmamıştı ki.Hem abimi doğru dürüst karşılayamamıştım.
"Küçük bir sürpriz yapmak istedik."dedi saçlarımı okşayarak.
"Ben biliyordum tayin aldırdığını kızım."diyerek dakikalardır içeride telefon konuştuğu odadan çıkmıştı babam.Bu iki adamın bana haber vermeden bir şey yapmasına sinirlendiğim için abimden ayrılıp kollarımı göğsümde birleştirdim.
"İnanamıyorum size.Haber vermeye tenezzül bile etmemişsiniz."dedim kafamı duvara çevirerek.Yandan bir gülme sesi geldi.Dönüpte bakmadım.Tripliydim yani.
"Abin sürpriz yapmak istedi.O yüzden bir şey diyemedim kızım."
"Sen öyle diyorsan öyledir babam."diyerek hemen babama sarıldım.Herkese küs kalabilirdim ama babama asla.Abim bu hareketimle beraber dehşetle bana bakmaya başladı.Benim gibi kollarını göğsünde birleştirip bıdır bıdır söylenmeye başladı.1
"Ulan yoldan gelip yorgun olan ve deli gibi özleyen benim ama ne hikmetse tribi yiyende benim."
"Kusura bakma abicim,benim ilk aşkım babam."dedim daha çok sarılarak.O sırada telefonuma bir bildirim geldi.Mesaj atan kişiyi görünce dudaklarımı dişledim.Sonra abime sinsi bir bakış attım.
"İkinci aşkımda yazdı şimdi."dedim gerinerek."Özlediyse demek ki."1
Ortama derin bir sessizlik çöktü.Ama nasıl bir sessizlik.Kıyamet öncesi sessizlik gibi bir şeydi mübarek!Hemen yanımda ki babam ve çaprazımda ki abim tabiri caizse bana kitlenmişlerdi.Sanırım bilmeden(!) ortaya bir bomba bırakmıştım.Emin değildim.Onlar bakışlarını çekmedikçe ben oturduğum yere daha da çok sindim.Tabi ki o sırada telefonuma ardı arkası kesilmeyen bildirimler geliyordu.1
Çimen gözlüm sende bir dursan mı diyorum ?
“Araza söyle gözük onun üzerinde.”dedi sonunda babam.Ne işleri olduğunu sormadım.Şuan sessiz kalmak benim yararımaydı.
“Söylerim babacım,”dedim.Telefonumu elime alıp koltuktan kalktım.Önce babamı sonra da animi öptüm.”Saat geç oldu zaten,ben en iyisi uyumaya gideyim.Sizde çok ayakta durmayın dinlenin.”diyerek odadan topukladım.Hemen odaya girip kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya yasladım.
Hemen telefonumu açıp mesajları okumaya başladım.
Araz:Bugün akşam yeterince hasret gideremedim.Çok özledim.
Araz:Bakmayacak mısın mesaja ?
Ben:Kusura bakma abimle babamın yanında bakamadım.Ayrıca bende özlüyorum seni:)
Araz:Arayayım mı ?Sesini duyayım bari.
Daha cevap vermemi beklemeden hemen aramıştı.Görüntülü aramamıştı ama normal aramıştı.Hemen aramayı cevapladım.
“Araz..”diye mırıldandım.Ne konuşacağımı da bilmiyordum oysa.
“Söyle Minelam ?”dedi anında.Sırıta sırıta yatağa yürüdüm ve oturdum.
“Siz babamla odada ne konuştunuz ?”diye sordum.
“Babanla aramızda bir şey yavrum.”
“İyi peki.Ha birde babam gözünün senin üzerinde olduğunu söyledi.Haberin olsun.”Dertli bir nefes verdi.
“Kolay kolay rahat bırakmayacak desene.”diye mırıldandı.Hemen kaşlarımı çatıp çıkıştım.
“Hayırdır ?Hemen yoruldun mu ?Pes mi edeceksin ?”1
“Bir tanem böyle bir şey mümkün mü ?Gerekirse ömrümün sonuna kadar süründürsün,ben senden vazgeçmem.”
“Yaggg.”diyerek hafif çaplı bir erime yaşadım.Başlıyordu bizim cilveleşme seansı.1
“O kadar mı seviyorsun sen beni ?”diye sordum.Oysa ki cevabını ezbere biliyordum.
“Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorum.Öyle bir sevgi ki miktarı ölçülemiyor bile.Bilmem anlatabildim mi ?”
“Ağzın çok iyi laf yapıyor kızılkurt.Bir gün sana küssem hemen gönlümü alırsın.”
“Mümkünse o gün hiç gelmesin.”Arka plandan bir kaç takıntı sesi geldi.Yatağa uzanıp bir tutam saçımla oynamaya başladım.
“Gecenin bu saatinde ne yapıyorsun acaba ?”
“Yapıyorum işte bir şeyler.”bir kaç takırtı sesi daha geldi.
“İyi o zaman ben seni tutmayayım,işini yap bakalım.”
“Yavrum daha beş dakika olmuştu.”
“Özle biraz beni.Kıymetimi daha iyi anlarsın.”
“Ulan zalımın kızı.”diye mırıldandı.Minik bir kahkaha attım.
“Hadi öpüyorum”dedikten sonra istemsizce bir öpücük attım.Araz bunu duymuş olmalı ki telefondan şiddetle bir şeylerin düşme sesi geldi.
“Araz iyi misin ?”diye sordum telaşla.
“Minelam yapma şöyle şeyler bak kalbime inecek bir gün.”
“Of iyi tamam.İyi geceler o zaman sana.Rüyanda beni görmeyi unutma tamam mı ?”
“Tamam İzmir güzeli.Sana da iyi geceler.”
Bir daha kalbine inmemesi için bu sefer öpücük atmamıştım.Ne kadar da düşünceli bir sevgiliydim görüyor musunuz?
Telefonu kenara bırakıp kalktım ve pijamalarımı giydim.Aşkıma bir adım daha yaklaşmanın verdiği mutlulukla gözlerimi kapattım ve yatağa girdim.Huzurlu bir uyku beni anında esir almıştı.
*****
Sabah kulağımın dibinde öten iğrenç ses ile uyanmıştım.Bu sesin sahibi tabi ki alarımdı.Alarımı kapatarak yataktan kalktım.Ev oldukça sessizdi.Babam ve abim uyuyor olmalıydılar.Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve ihtiyaçlarımı giderdim.Odama geçip dolabımı açtım ve mavi bir pantolon,içine beyaz bir crop giydim.Üstüne yine mavi bir gömlek giyip çantamı ve güneş gözlüğümü aldım.Üniformamı askeriyede giyecektim.Havalar çoktan ısınmıştı.
Askeriyeye babamla gitmek istediğim için abimle kaldıkları odanın kapısını tıklattım.İçeriden ses gelmedi.Oysa babamın şimdiye kadar uyanmış olması lazımdı.Kapıyı hafifçe aralayıp içeri kafamı uzattım.Odada ki yatakta oldukça dağınık bir şekilde yatan abim vardı.Başka kimse yoktu.Abimi uyandırmamak için kapıyı kapattım ve diğer yerlere baktım.
Kaşlarımı çatıp tekrar abimin odasına gittim ve içeri daldım.Hemen yatağın başına gidip onu dürtmeye başladım.
“Abi kalksana bir.”dedim.Beni umursamayıp tekrar yastığına sarıldı.
“Kızım git başımdan izin günümde bir rahat ver bari!”diye cırladı.Hemen kafasına silleyi çaktım.
“Bende çok meraklı değilim sana!Babam nerede biliyor musun?”
Onu bırakıp odadan çıktım.Arkamdan kapıyı kapat diye kükreyince kapıyı kapattım.Bir yandan da ona şimdi evden çıkacağımı söylemiştim.Umarım ben evde yokken ortalığı dağıtmazdı.
Evden çıkıp askeriyeye gittim.Belki de babamın ani bir işi çıkmıştı o yüzden erken gitmişti.Onu görünce sorardım.Binadan çıkarken arazın arabasını görememiştim.Ona da ayrı moralim bozulmuştu.
Hemen koğuşa girdiğimde oda boştu.Hızla üniformalarımı alıp üstümü değiştirdim.Saçlarımı sıkı bir topuz yaptıktan sonra odadan çıktım.Bizim timden kimseyi görmüş değildim.Bir kaç evrak işimi hallettim.Yeni gelen çaylak askerlere eğitim verdim derken bir saat geçmişti.
Ve benim Çimen gözlüm hala ortada yoktu!
Oflayarak telefonunu cebimden çıkardım ve onu tekrar yedinci kez aradım.Yine çalmıştı ama açmıyordu.Şuraya çöküp ağlamak istiyordum!Timden birini görsem onlara soracaktım ama onlarda yoktu!
Tam o sırada kurtarıcımı gördüm.Parlayı!Hemen ona doğru koştum ve yanına gittim.Çölde su bulmuş Bedevi gibiydim mübarek!
“Kızım siz neredesiniz ya ?Hiçbiriniz ortada yoksunuz ?”Heyecanla bana dönüp sırıttı.Ama bakın söylüyorum bu sırıtış hayra alamet değildi.
“Seninkileri izliyorduk.”dedi.
Şaşkınlığım birden on kat artmıştı.Ben onları ararken onlar beraber miydi ?
“Neredeler ne yapıyorlar ?Ayrıca siz kimsiniz niye izliyorsunuz ?”diye tüm soruları sıraladım.Koluna girdi ve beni bahçeye doğru yürüttü.Eğitim sahasının hemen ilerisinde ki boş alana gittiğimizde gördüklerimle ağzım açık kalmıştı.
Bizim tim ve babam yan yana dizilmiş karşılarında ki manzarayı izliyorlardı.Karşılarında ki manzara neydi biliyor musunuz ?Hemen anlatıyorum.
Benim canım sevgilim siyah bir sporcu atleti ve kamuflaj pantolonu ile olduğu alanda durmaksızın koşuyordu.Terden bir kaç tutan saçı alnına yapışmıştı ve bu hali çok yakışıklı duruyordu.Zaten üzerinde ki atletten tüm kasları belli oluyordu.Sayın izleyicilerimiz de keyifle bunu izliyordu.Ne mükemmel şey ama!1
Öfkeyle bizimkilerin yanına gittim.Tabi bunlara da eğlence çıkmıştı.Hadi babam neyse de onlara ne oluyordu ?!
“Bastırın komutanım hadi bastırın!”diye bağırdı Yiğithan.Bir yandan da çekirdek çitliyordu.Aksiyon filmi izliyordu sanki!Hızla kafasına bir sille çaktım.Arkasına dönüp beni görünce söyleyeceği küfürlü yutmuştu.
“Komutanım..”diye mırıldandı.Götü tutuşmuştu.Tutuşurdu tabi.Bunun intikamı olarak onu o parkurda benim de süründüreceğim biliyordu.1
Herkesin bakışları bana döndü.Ne bakıyorsunuz alçaklar demek vardı da sustum.
“Ne yapıyorsunuz siz burada ?”diye sordum onun yerine.Hemen atladı Göktunç efendi.
“Devranın dönüşünü izliyoruz komutanım.Sonunda o gün geldi.”dedi arazın parkur cezalarına vurgu yaparak.
“Devranın tekrar dönüp bir yerlerine girmesini istemiyorsun ikileyin!”dedim.Bu timin ikinci komutanı bendim.Ben ne dersem o olacaktı!
“Hadi dağılsanıza!”diye sesimi yükselttim.Babam var diye çok kızmak istemiyordum ama bunlarda çok gevşekti canım!
“Komutanın bir keyif yaptırmadınız be!”diye söylenerek çöktüğü yerden ayaklandı Sinan.Dizine bir tekme geçirdim.Bana en küçük itirazda bulunan kişiyi şuraya gömmem an meselesiydi.
“Parla al götür şunları gözüm görmesin!”diye söyledim.Küfür etmek vardı da ben kibarcık bir insandım.Parla hemen beni dinlemiş ve zorda olsa koca heriflerin hepsini buradan uzaklaştırmıştı.Babam ciddiyetle arazı izliyor bana bakmıyordu.
“Baba..”diye seslendim.Bana bakarken gülümsedi.Oysa ben somurtuyordum.
“Ne yapıyorsun sen Allah aşkına ?”diye yakındım.Tekrar araza odaklandı.
“Askerimin formdan düşmesini engelliyorum.”dedi.Sonra kendisi için ayarladığı sandalyeye oturdu.
“Bu fazla değil mi albayım ?”dedim resmiyete girerek.Cıkladı.
“Büyük lokma yiyen askere en uygun şey bu.”dedi imayla.Bana aşık olduğu için çocuğa çektirecekti.
“O zaman bana da verin aynı cezayı.Bende ona aşık oldum.”diye başka bir yol denedim.Kesin bir redle kafasını salladı.
“Tüm cezayı o sırtlanacak.”Hüzünlü bakışlarımı araza çevirdim.Kurban olduğum beni hala fark etmemişti.Ciddiyetle önüne bakıyor ve koşuyordu.Ama atletinin çok dar olması beni deli ediyordu.
“Üstüne bir şey giyseydi bari albayım.”diye mırıldandım.Babam tarafından bana atılan ters bakışla hemen sustum.Hasta olacaksa da artık sevgilimize biz bakacaktık.
Aradan geçen on dakika da hiçbir şey değişmemişti.Sadece Araz benim burada olduğumu fark etmiş ve birden dinçlenmiş gibi daha enerjik koşmaya başlamıştı.Babam bunu fark edince ise rahat durmamış arazı daha da hızlanması için uyarmıştı.Benimki hemen pes etmemişti tabi.Koşmaya yılmadan devam ediyordu.
Babamın telefonu çaldığında babam kalkmış ve arkasını dönerek bizden hafifçe uzaklaşmıştı.Fırsat bu fırsat diyerek hızla arazın yanına koştum.Hemen yanımda ki masada duran küçük bir havluyu ve bir şişe suyu da almıştım yanıma.Beni görünce durdu hemen.Birde gülümsedi tabi.
“Yoruldun mu ?”diye sordum hemen.Benimki de soru yani!
“Biraz.”dedi.Onun için açtığım suyu elimden aldı ve tek hamlede kafasına dikip bitirdi.O sırada bende minik havluyla yüzünde birikmiş olan terleri sildim.Saçları bile sırılsıklam olmuştu.
“Çok yakın durma güzelim,ter kokuyorum.”dedi ama umursamadım.Şuan en son düşündüğüm şey bu olabilirdi.
“Hasta olacaksın böyle.”diye söylendim üzüntülü bir sesle.Saçlarımı okşadı.
“Merak etme bünyem o kadar hassas değil,çok zorlamıyor yani.”dedi.Havluyla kollarını da sileyim derken ondan çok kaslarına dokunmuş olabilirdim.Çok fazlalardı.Yanımızdan geçen iki kadın askere ters bir bakış attım.Sonra elimin altında ki kol kasına minik bir tokat attım.
“Üstüne başka bir şey giysene sen!Bu ne böyle daracık!”diye azarladım.Önce şaşkın şaşkın baktı.
“Ne ?”diye sordu.Bir tane daha vurdum.Allah aşkına giydiği şey bir tek bana mı dar geliyordu ?
“Üsteğmen Minela!”diye arkamdan kükredi babam.Hemen arazdan ayrılıp ona doğru koştum.Babama yakalanmış olmanın verdiği suçlulukla gidip sandalyeme oturacaktım ki izin vermedi.
“Senin burada işin bitti asker.İçeri geç!”dedi kesin bir dille.Yeşil gözlüme hüzün dolu bir bakış atıp askeriyeye yürüdüm.Umarım daha fazla yorulmazdı.
Aradan üç saat geçmişti.Tam tamına üç saat.Neredeyse askeriyeden ayrılma saatim geliyordu.Ve Araz hala ortada yoktu.Babam onu hiçbir şekilde bırakmıyordu.Böyle giderse ben onu çok özlerdimkine.
Terasta oturduğum masa da dertli düşüncelere dalmıştım ki yanımda ki sandalyeler çekilince irkildim.Gelenler Açelya ve Parlaydı.Neyse ki Şuan onlarla konuşup biraz keyfimi yerine getirebilirdim.
“Minela hanım neden bu masa köşelerinde tek başına oturuyorsunuz acaba ?”diye sordu Parla.
“Neden olabilir acaba ?”diye sordum.Sevgilim tutsak tutulmuştu daha ne olsun!
“Ya hemen üzülme Minela,Araz her şeyi senin için yapıyor.”dedi Açelya.
“Biz hep böyle ayrı mı olacağız ?Kabul etmiyorum ben!Zaten geç kavuştuk,daha fazla ayrı kalamam.”diye yükseldim.
“Birileri fena derecede aşık anlaşılan.”dedi Parla hafifçe kıkırdayarak.”Kızım yine de üzülme,Ural albay bir çektirir iki çektirir sonra arazı oğlu gibi görmeye başlar.”
“Öyle olur dimi ?”diye sordum umutla.İkisi de kafa salladı.Sonra açelya sandalyesini biraz bize yaklaştırdı.
“Size çok önemli bir şey söyleyeceğim.”dedi.İkimiz de merakla ona baktık.”Şey oldu..”diye mırıldandı.
Hmm şey mi olmuş ?Vay vay vay!
“Ney oldu ?”diye sordu Parla.Açelya kızarmaya başlamıştı bile.Utançla kafasını öne eğdi.
Ne ?
Şaşkınlıktan ağzım açılmazken kaşlarım havalanmıştı.Resmen herkesten habersiz gizli gizli sevgili olmuşlardı.Vay be bundan hızlısı mezarda artık.
“Oha ya!Tanışalı toplasan iki ay olmuştur.Nasıl oldu bu iş dökül hemen!”diye onu teşvik etti Parla.Bence de her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmalıydı.Öyle de yaptı.
“Ya aslında tanıştığımızdan iki hafta sonra falan Kaan hislerini belli etmeye başladı.Ne zaman hoşlandığı hakkında bir fikrim yok.İlk başta utanıp sürekli ondan kaçtım ama sonra bende ondan hoşlandığını fark ettim.Sonra sohbet etmeye başladık.Bir kaç kez buluşmuşta olabiliriz.Sonra bir gün yine buluşmak istedi.Kafeye gittim.Elinde bir buket açelya çiçeği tutuyordu.Ellerimi tutup beni sevdiğini söyledi.”dedi.Sonra sustu.Ama en heyecanlı yerinde kalmıştı!
“Eee sen ne yaptın peki ?”diye sordum.
“Ne yaptın ne yaptın ?”diye inanamayarak sordu Parla.
“Ya kızmayın ya!Biliyorum çok rezil ve aptalca bir şey ama o an çok utandım.Ne yapacağımı bilemedim.Bende hemen işim var diyip kaçtım.”
“Bir süre bana mesaj atmadı ve aramadı.Sonra bir akşam eve dönerken beni yakaladı.İkilemde kalmaktan nefret ettiğini ve günlerdir uyuyamadığını söyledi.Tekrar sevdiğini söyledi ve bana onu sevip sevmediğimi sordu.Bende büyük bir cesaretle evet dedim ve artık sevgiliyiz.”
Parla büyük bir gururla açelyayı alkışlarken etrafımızda ki bir kaç göz bize dönmüştü.Parlanın ellerini indirdim.
“E hayırlı olsun madem.”dedim.Ben zaten anlamıştım bunlarda bir şey olduğunu.Parla da hayırlı olsun dedikten sonra cebinden telefonunu çıkardı ve bir şeyler bakmaya başladı.Aradığı şeyi bulmuş olmalı ki yüzünde keyifli bir ifade belirdi.
“Kızlar şimdi malum bizim artık kına yapmamız lazım.O yüzden ben bir kaç bindallı bakmaya başladım.Size danışmak zorundayım çünkü Göktunç her gösterdiğime sana çok yakışır diyor.Hatta bir ara istersen hepsini alalım değiştirerek giyersin dedi de kabul etmedim.Şapşik ya!”
Telefonunun ekranını bize çevirdiğinde gösterdiği modelleri inceledim.Hepsi güzeldi aslında.
“Hepsi yakışır sana,Göktunç haklı.Seçersin birini rahat ol.”dedim.Omzuyla omzuma vurdu.
“Sende baksana kendine,hem çok olmadan evlenme teklifi eder seninki.”dedi göz kırparak.Bacım benimki daha doya doya yanımda duramıyorduki!
“Yok ya daha erken.Şimdi heveslenmeye gerek yok.”dedim.Kabullenip önüne döndü ve bu sefer de gelinlik bakmaya başladı.İçimden bende biraz heves etmiş olabilirdim ama sesimi çıkarmadım.Bir sürü model baktık.Havadan sudan sohbet ettik.Sumruyu kudurtacak fotoğraflar çekip ona gönderdik.
Hayırlı arkadaşlardık vesselam.
Saatler öyle geçerken ben sıkıntılı bir nefes vererek yanlarından ayrılmıştım.Arazdan hala bir arama yoktu.Bence artık babamla değildi.Üstümü değiştirip gözlüklerimi taktım ve askeriyenin çıkışına yürüdüm.Gidip eve alışveriş yapacaktım.
Kapıdan çıkmış arabama doğru yürüyordum ki birden dibimden geçen motorla elimi kalbime atarak durmak zorunda kaldım.
“Allah belanı vermesin.İnsan bir dikkat eder!”diye bağırdım.Gözlerimi açtığımda motor karşımda duruyordu.Ama nasıl bir motor ?Simsiyah son model bir motordu.Açıkçası motorları pek sevdiğim söylenemezdi.
Neden benim önümde durduğunu anlamış değildim.Kenardan geçip gidecektim ki motoru süren kişi motordan inip karşıma geçmişti.Kafasında kask olduğu için kişiyi göremiyordum.
“Ne yapıyorsun be çekilsene önümden!”diye çirkefleştim.Zaten özlemim burnumdaydı.Birde böyle delilerle uğraşamazdım.Adam olduğunu düşündüğüm şahıs kaskını kafasından çıkardığında ağzım açık kaldı.
Aval aval suratına bakarken o oldukça havalı bir şekilde elini saçlarından geçirip göz kırpmıştı.Yok artık!
“Araz ?”diye şaşkınlıkla sordum.Bugün ne kadar da şaşırıyordum görüyor musunuz a dostlar ?
“Söyle bebeğim?”dedi anında.Yüzünde bir zafer gülümsemesi vardı.
“Beğendin mi ?Nasıl ama ?Kaplan gibi kükrüyor dimi ?”1
“Nereden buldun sen bunu ?”2
Aval bir bakış daha attım.Sebebi nasıl ben olabiliyordum acaba ?Gelip ellerimi tuttu.
“Bu motor ikimize özel olacak.Bir yere gitmek istediğimizde buna binip gideceğiz.Hatta ismini bile sen koyacaksın.”1
Motora bir bakış attım.Simsiyah çok havalı bir motordu.Adeta gözleri ile ateş ediyordu.
“Yani ben pek motor sevmem ama bu güzelmiş.Ama gerek var mıydı ki Çimen gözlüm ?”diye sordum.Yüzü ekstra bir ışıldadı.
“Yani ben beğenirsin diye almıştım.Böyle seninle gezeriz diye.Ama çok sevmediysen satayım mı ?”diye sordu.İçten içe satmak istemediğini biliyordum.
“Tabiki de satma Araz.Beni düşünüp almış olman bile her şeyden önce geliyor.Hem dediğin gibi gezeriz beraber.”
“O zaman ilk gezimiz başlasın mı ?”2
“İyi de nereye gideceğiz ki ?”
“Sürpriz.”diyerek göz kırptı.Belli ki aklında planlamıştı bir şeyleri.
“Ben gelmiyorum.”dedim birden kollarımı göğsümde birleştirerek.Oysa sadece minik bir oyun oynayacaktım.
“Sen babamın yanından ayrıldıktan sonra ne yanıma geldin ne de beni arayıp sordun ?Trip atıyorum ben sana.”diyerek ağırlığımı ortaya koydum.
“Tribini ayrı seni ayrı seviyorum be kadın.”dedikten sonra belimden tutup beni hafifçe havalandırmıştı.
Hemen ayaklarımı çırparak kurtulamaya çalıştım.Ama nafileydi.
“Araz bıraksana beni ya!Albayın kızını kaçırıyorlar diye bağıracağım şimdi!”
“İstediğin kadar bağırabilirsin güzelim,babandan izin aldım.”
“Ne ?Nasıl izin alabildin ki ?”
“Dört saat boyunca boşuna koşmadık herhalde.”
Ne yani Araz sırf benimle gezmek için mi dört saat boyunca koşmuştu ?
“Benim için miydi yani ?”diye sordum tatlı bir sesle.Beni motor koltuğuna oturttu.Sonra motorun koluna taktığı kaskı aldı.
“Her şey senin için.Kalbim sen diye atmak için var.Kulaklarım sadece senin sesini duymak için var.Ellerim sadece sen tut diye var.Gözlerim sadece seni görmek için var.Ve ben sadece sen beni sev diye varım.”
Boynuna atlayıp yüzünün her köşesini sevmemek için zor duruyordum.Kaskı benim kafama geçirdi.
“Ben seni hak edecek ne yapmış olabilirim ki ?”diye mırıldandım.Elime bir öpücük kondurdu.
Kendi kaskını da kafasına taktıktan sonra motora oturdu.Hemen kollarımı belime doladım ve çenemi de omzuna yasladım.Kaskın üstünde yanağını öptüm.Tabi ikimizde bunu hissetmemiştik.Göz kırptıktan sonra motoru sürmeye başladı.
Motoru sürerken arada bazen fazla hız yapıyordu.Kollarımla belini sıkıp onu uyardığım zamanlar hızını azaltıyordu.Binaları geride bırakıp ağaçlık bir alana doğru yol almıştık.En son durduğumuz yer bir dere kenarıydı.
Araz motordan inip benimde inmem için elini uzattı.Büyük bir istekle elini tuttum.Kasklarımızı çıkardık.Ben temiz havayı içime solurken Araz da motorun bagaj gibi küçük bölmesinden bir piknik sepeti çıkarmıştı.
“Araz sana inanamıyorum.Bir şeyler de mi hazırladın ?”diye sordum.Gururla göğsünü kabarttı.
“Yavrum sen sevgilini ne sandın ?On parmağında otuz marifet.”Kahkaha attım.Gözleri gülüşüme kenetlendi.2
“Senin gülüşüne kurban.”diye mırıldandı.Dudaklarımı dişledim.Utanıyordum ama böyle.Beraber mükemmel soframızı kurduk.Bir ağacın altına sofra bezini serdik.Üstüne kek,börek ve kurabiyeyi koyduk.Bir de termosta çayımız vardı tabi.
“Sen bunları ne zaman yaptın Araz ?”diye sordum.Hazır olmadığı her halinden belliydi.Çaylarımızı getirdiği bardaklara koyarken bir yandan da sorumu cevaplıyordu.
“Dün gece mutfakta bunları yapıyordum.”Uzanıp yanaklarını sıktım.
“Ya sen nasıl bu kadar hamarat olabilirsin ya ?”diye övdüm birde.Güldü.Güneşim gözüktü.Öyle bir meseleydi gülüşü bende.
İşi bittiğinde hemen yanıma pardon dibime oturdu.Bugün yeterince ayrı kalmıştık.Dahasına lüzum yoktu.Kekten bir dilim alıp araza uzattım.
“Madem benim için o kadar yoruldun o zaman bende seni ellerimle besleyeyim.Bunu fazlası ile hak ettin.”Memnuniyetle karşıladı teklifimi.Keki yedi önce.Sonra alıp çay içirdim.Sesini çıkarmadan her komutuma uydu.Kekten sonra börek yedirdim.Sonra kurabiye.O da bu sırada boş durmamıştı.Bana yemek yedirmekte uğraşmıştı.
Çimen gözlüm diye demiyorum ama eli çok lezzetliydi.
“Eline sağlık arazım.Çok güzel olmuştu her şey.”Şakağıma minik bir öpücük bıraktı.
“Sen yeter ki sev.Ben hep yaparım.”
“Bugün biraz fazla romantiksiniz sanki yeşil gözlü beyefendi ?”
“Özlemimdendir belki de belayı seven kadın.”
Bir kahkaha daha attım.Onunla eski inatlaşmalarımız aklıma geldikçe gülüyordum.Resmen iki inatçı keçi gibiydik.O anlar benim için çok özeldi.Araz ayağa kalkıp bana elini uzattı.O sırada telefondan bir müzik açmıştı.
“Bu dansı bana lütfeder misin güzelim ?”
“Sen yeter ki iste Çimen gözlüm.”
Elini tutup ayağa kalktım.Beraber çimenlerin üstünde yürüdük.Burada kimse yoktu.Yalnızdık ve baş başaydık.Bir elini belime yerleştirdi.Bende bir elimi omzuna koydum.Boşta kalan ellerimiz sıkıca birbirine kenetlendi.Müzik devam ederken biz yavaş ritimde dans ediyorduk.
“Çok seviyorum seni biliyorsun dimi ?Ben bile bu kadar çok sevdiğime bazen şaşırıyorum.Ama sen olmazsan bu yaşam hiç geçmez gibime geliyor.Hep yanımda olacaksın dimi ?”diye sordum.Aslında bu çok hatalı bir soruydu.Zamanı gelince anlayacaktım.
“Hep yanında olacağıma söz vererek güzelim.Askerim ben.Gittiğim her görevden sapasağlam döneceğime söz veremem.”dedi.Haklıydı.Aynı durumlar benim içinde geçerliydi.
“Minelam olur da bir gün şehit olursam-“Hızla sözünü kestim.
“Araz sus lütfen!Senin ağzından ölüm kelimesiniz duymak istemiyorum.”
“Hayatın gerçekleri bunlar.Şehit olmak benim için olası bir ihtimal biliyorsun.Konuşmalıyız bu konuları.”
“Öyle mi Araz ?O zaman benimde şehit olma ihtimalim var.Bende bir askerim.Ne yapayım yani şimdi burada olur da ben şehit olursam diye öğüt mü vereyim ?”Sinirle sordum.Tepemin tasını attırıyordu böyle.
“Hem bırakalım da bazı gerçekler bizim için hep yalan olarak kalsın olur mu ?”
“Tamam İzmir güzeli.Sustum bir şey demiyorum.”
İki eliyle belimi sardı.Hafifçe okşayınca huylanacak güldüm.
“Birileri kaşınıyor mu ?”diye sordu.Cilvelendim hemen.Bir yandan da omuz silktim.
“Bilmem ki”dedim harfleri uzatarak.Üstüme yürüyordu ki ellerinden kurtularak kaçtım.O sırada da arazın telefonundan başka bir şarkı başlamıştı.
Gençlik başında duman çalıyordu.Uyuma gel!
“Kaçarsan kovalarım.”dedi işaret parmağını sallayarak.
“Ben sadece sen kovalarsan kaçarım.”dedim göz kırparak.Üzerime doğru koşunca hızla kaçtım.Bir ağacın arkasına geçtim.O da hemen ağacın diğer tarafındaydı.Şuan bir Türk dizisi klasiği canlandırıyorduk.Nasıl ama ?
Yani hayallerimde ki gibi Türk klasiğini canlandıramadık.İki bordo bereli olmak bunu gerektirirdi.Beyefendi hemen benim olduğum yere gelip kaçmama izin vermeden belimden yakalamıştı bile.Sırtım onun göğsüne yaslıydı.Burnunu saçlarımın arasına daldırdı ve derin nefesler aldı.Bende huzurla gözlerimi yummuştum.
“Çok yoruldun dimi bugün ?”diye sordum.
“Şuan dinlenip nefesleniyorum işte.”dedi.Elinden tutup onu oturduğumuz yere sürükledim.Sırtımı ağaca yaslayıp oturdum.Araz da hemen yanıma oturdu.Elllerimi dizlerime vurarak uzanmasını işaret ettim.Memnuniyetle gülümsedi ve kafasını dizlerime yerleştirip uzandı.Bu görüntü çok hoşuma gitmişti.
Eğilip saçlarının arasına bir öpücük bıraktım.Gözleri kapalıyken gülümsedi.O öyle dizimde dinlenirken bende hemen yandaki papatyaları koparıp arazın saçlarına yerleştiriyordum.Bir kaç tane daha koyduktan sonra bu görüntüyü izledim.Çok tatlı olmuştu.Telefonumu çıkarıp bir kaç fotoğraf çektim.Yakışıklı suratını da çekmeyi unutmamıştım tabiki.
Çektiğim fotoğraflardan bir tanesini seçip instagram a paylaştım.Altına arazı etiketleyip beyaz bir kalp koydum.Telefonu bir kenara bırakıp sevdiğim adamla olmanın huzurunu yaşadım.Saçlarını okşamayı bırakmamıştım.Araz uykuya dalmış olmalı ki nefes alışverişleri düzenliydi.
Eğildim ve yanağından öptüm.Yarım saattir dizlerimde uyuyordu.Bu onu çoktan hak etmişti.Bir kez daha öptüm.Dışarıdan çok sert duruyordu.Belki de bu asker olmasından dolayı gelen bir özellikti.Ama içeriden asla öyle değildi.En başında çok naif ve kibardı.Dağ ayısı diyor olabilirdim ama o benim sevgi şeklimdi.
Yirmi dakika sonra Araz hafifçe kıpırdanmaya başlamıştı.Gözlerini açtığında önce benimle göz göze geldi.Tebessümü belirdi dudaklarında.
“Günaydın uyuyan prens.”dedim imayla.
“Günüm aymış mı bilemedim ki şimdi ?Şöyle bir göstersen mi ?”dedi imayla.Omzuna vurdum.Çok arsız bir beyefendiydi kendisi.
“Hadi kalk Araz.Hava kararmaya başlıyor gitsek iyi olacak.”Gözlerini ovuşturarak kalktı.Saçında ki papatyalar düşmeye başlayınca elini saçına attı.
“Bu ne lan ?”diye sordu.Bana bakınca güldüm.Seni gidi seni der gibi parmağını salladı.Telefonumu açıp ona çektiğim fotoğrafı gösterdim.
“Nasıl olmuş güzel mi ?İnstagram da paylaştım.”fotoğrafı inceledi bir süre.Sonra yerden bir papatya koparıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.Belimden tutup beni kendine yasladı.Telefonunun ön kamerasını açtı.Fotoğraf çekeceğini anladığım da daha da yanaştım ona.Bir sürü fotoğraf çekindik.Bir kaç tanesini paylaştı o da.Hava kararmak üzereydi.O yüzden toplandık.Tam motora binecektik ki gözüme ağaç takıldı.
“Yaaa keşke salıncak da yapsaydık.”dedim.Çok güzel olurdu ama artık çok geçti.Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi havada buldum.Minik bir çığlık attım.Araz o sırada beni hafifçe havaya fırlatttığında tekrar çığlık attım.
“Araz ne yapıyorsun indir beni!”
“Güzelim doğal salıncak işte.”
“Deli misin be adam ?Bu salıncak değil bildiğin gondol oldu.”Sonunda beni indirdiğinde koluna tutundum.Valla ben bu deliyle ne yapacağımı bilmiyordum.
Başka bir delilik yapmadan motora bindik.Sanırım ben Araz sayesinde artık motorlara alışacaktım.Hem bu bizim motorumuzdu.Üstelik ona isim bile koyacaktık.
Yolculuğumuz yine çok hızlı geçmişti.Evin önüne geldiğimizde motordan indim.Arazında inmesini bekledim.O da inip kaskını çıkardı.Hiç vakit kaybetmeden kollarımı boynuna doladım
“Çok teşekkür ederim,”diye fısıldadım kulağına.”Bugün benim için oldukça unutulmazdı.”
Saçlarımdan öptü.”Abin bizi izliyor yavrum.”dedi.Gözlerimi binaya çevirdiğimde mutfağın perdesinin oynadığını gördüm.
“Eskisi gibi karışmaz bize merak etme.”dedim.Yani sonuçta arada ben vardım ve biraz huyuna gidince bana karşı gelmezdi.
Araz sıkıca ellerimizi kenetledi ve beraber binaya doğru yürüdük.
“Motora bu gece isim düşüneceğim”dedim.Çok havalı bir isim bulmak istiyordum.
“Annesi ne derse kabulüdür.”dedi.Güldüm.
“Hmm,tamam o zaman.Çok güzel bir isim bulacağım.”
Merdivenlerden çıkıp kendi katımıza geldik.Bu sefer de abimin kapı deliğinden bizi izlediğini hissediyordum.
“İyi geceler sevgilim.”dedim.Elimin üstüne dudaklarını bastırdı.En sık yaptığı şey bu olabilirdi.
“Sana da iyi geceler güzelim.”Ona el sallayıp daireme yürüdüm.Ben kapıyı açmadan abim açmıştı bile.Beni tutup kolumdan içeri çekmiş araza ters bakışlar atarak kapıyı kapatmıştı.
“Sana da iyi geceler güzelim.”diyerek arazın sesini taklit edince kahkaha atıp odama doğru yürüdüm.
Yorucu ama mükemmel bir gün olmuştu.
*****
Gecenin bir yarısı askeriyeden gelen telefon ile uyanıp görev için hızla hazırlanmıştım.Böyle ani gelen görevleri pek sevmezdim ama konu vatan olunca başka seçenek kalmıyordu.Babam bu gece bende kalmamıştı zaten.Evden çıkmadan önce abime haber vermiş ve Arazla beraber askeriyeye geçmiştik.
Kısa süreli bir helikopter yolculuğundan sonra yine bir mağaranın etrafına dizilmiştik.Bu sefer üç tim olarak görev başındaydık.Kısa ama ciddiyeti fazla olan bir görevdi.
İçeride bir asker terörist kılığındaydı ve bize bilgiler veriyordu.Bu bizim timden değildi ve buraya haftalar önce yerleştirilmişti.
Şafak vakti yaklaşmak üzereydi.Hedef kitle ise buraya gelecek olan bir grup teroristti.Aslında bakarsanız yine bir elebaşı gibiydi.
“Kuzey batı yönünde araçlar belirdi,”dedi keskin nişancımız olan Kenan abi.Herkes yine her zaman ki gibi bir yere dağılmıştı.
“Kaç araç saydın ?”diye sordu Araz.
“İki araç var komutanım.”dedi Kenan abi.
“Bu kadar az olması normal değil.Güney batı o yönde bir gelişme var mı ?”
“Komutanım burada iki araç belirdi.”dedi Anıl.
“İçeriden bir bilgi verildi mi ?”diye sordu bu sefer Araz.
“Beklenen hedefin yaklaştığı bilgisi geldi komutanım.”dedi Parla.O Şuan diğer timlerle irtibattaydı.
“Araçlar geldiğinde harekete geçeceğiz.Alışık olduğumuz durumlar.İçeri girip adamı alacağız ve çıkacağız.”diye kısa bir özet geçti Araz.
Biz burada bir mağaradaydık ama hemen yanımızda bir köy vardı.Fakat çok kişi yaşamıyordu.Neredeyse boşalacaktı.Ki bu en iyisi olacaktı.
Araçlar tek tek mağaranın önünde durdu ve herkes içeri girmeye başladı.Hepsi aynı giyindiği için hedef olan adamı seçememiştim.
“Komutanım içeriden bilgi geldi.Hedef mağaraya giriş yapmış.”dedi Parla.Ben hedefi buradan görememiştim.
“Emin misin bundan ?”diye sordu Araz.Belli ki onun da aklında bazı şüpheler vardı.
“Evet komutanım.Diğer timler harekete geçiyorlar.Bizde geçelim mi ?”diye bir soru yöneltti parla.
“Hayır.”dedi Araz.”Biz bekleyeceğiz.”şaşkın bir şekilde ona baktım.Planlarımız da bu yoktu.
“Kenan sen hedefi gördün mü ?”diye sordu bu sefer de.Kenan abiden onaylamayan bir ses geldi.
“Bu işte bir terslik var.Parla hemen diğer timlere haber ver giriş yapmasınlar!”dedi kesin bir tonda.
“Komutanım bağlantı oluşturamıyorum.”dedi parla endişe ile.
“Tuzak var komutanım!Yedi araç yaklaşıyor buraya!”diye bağırdı Sinan.Hemen ayaklandık.
“Timleri mağara da esir almış olabilirler,onları kurtardıktan sonra gideceğiz.Vaktimiz yok zamanla yarışıyoruz hızlanın!”dedi Araz.Saklandığımız yerlerden koşarak çıktık ve mağaraya girdik.Tam da tahmin ettiğimiz gibi tüm askerleri esir almışlardı.
Yüzü bize dönük olmayan teröristlerin kafasına sıktık.Bu sırada diğer askerlerde silahlarını alıp diğerlerini öldürmeye başlamıştı.Mağarada ki adamların hepsi ölmüştü.
“Pusu kurmuşlar,içeri gönderilen asker vatan haini çıktı.”dedi içlerinden biri.
“Yedi araç yaklaşıyor buraya,hemen uzaklaşmamız lazım.Sayımız yetersiz.”dedi Araz.Hepimiz hızla mağaranın çıkışına yöneldik.
“Komutanım mağara da bomba var!”diye kükredi Göktunç.
“Hemen boşların burayı hemen!”diye bağırdım.Zamanla yarışıyorduk.Mağaradan çıkmak üzereydik ki zemin dehşet verici bir sesle sallanmaya başladı.Eğilip ellerimi başıma siper ettim.Bomba patlamıştı.
Yanıma baktım.Herkes iyi duruyordu.En önde bizim timimiz olmak üzere dışarı çıktık.Ağaçlık kısıma doğru yürümeye daha doğrusu koşmaya başladık.Hafifçe uzaklaşmıştık ki araçlar geldi ve mağaranın girişinde durdu.
Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde köydeki insanların bu tarafa doğru koştuğunu gördüm.
“Allah kahretsin ne oluyor ?!”diye bağırdım.
“Komutanım köye saldırı var!İki yerden kıstırıyorlar.”diye bağırdı Yiğithan.Nasıl bir cehennemin içinde düşmüştük biz ?!
Zemin ikinci kez sarsıldığında bu sefer ki daha şiddetliydi.Kulaklarımı kapatıp sesin bana gelmesini az da olsa engelledim.İnsanların hepsi buraya doluşmuştu ama gelen araçlar silahlarla hepsini vurmaya başlamıştı.
Onlara karşı bizde ateş açtık.Sayıları neredeyse üç katımızdı.
“Parla destek ekip çağır ve insanları güvenli bir yere toplayın!”diye bağırdım.Hemen dediğimi yapmaya koyuldular anma hiç kimse bizi dinleyecek durum da değildi.Neredeyse yüz kişi vardı burada.Çoğu kurşunlara yenik düşüp öldürülüyordu.
“Bu böyle olmayacak!”dedikten sonra cebinden bombayı çıkarıp silahı bıraktı Araz.Birden cehennem alanına dönüşmüş yere koşmaya başlayınca peşinden ilerledim.
“Araz dur!”diye bağırdım.Beni duymadı.Bombanın pimini çekip ileri fırlattı.
O sırada bir bomba daha patladı.Tam olduğumuz yere doğru.Bombanın etkisiyle geriye doğru savruldum.Kulağımda ki rahatsız edici sesten dolayı hiçbir şey duyamıyordum.Gözlerimi aralamaya çalıştım.Ama toz toprak buna engel oluyordu.Vücudumun her yeri sızlıyordu.Dakikalar sonra gözlerimi aralayabildim.Her yer cayır cayır yanıyordu.Kendime gelmeye çalıştım.Zordu.Etrafa baktım.Cesetlerle doluydu.Bize saldırıya gelen araçlar yanıyorlardı.
Beynimi yokladım.Önce Araz geldi aklıma.Sonra timdekiler.Ayağa kalkmaya çalıştım.Kolum zonkluyordu.Kırılmıştı belki de.Etrafına baktım.Kan gölü olmuştu her yer.İleriye baktım.Bana doğru koşan askerleri fark ettim.
“Komutanım.”diyordu içlerinden birisi.”Komutanım buraya odaklanın iyi misiniz ?”Sadece kafamı sallamakla yetindim.Genzimde bir barut kokusu vardı.
Timde ki herkesi gördüm.Ama birisi yoktu.Araz yoktu.Zorla ayağa kalktım.Her yere baktım.Bana yakın olmalıydı.Korka korka tüm asker cesetlerine baktım.Hiçbiri Araz değildi.
“Araz!”diye bağırdım çığlık atarak.Cevap gelmedi.Bulamadım onu hiçbir yerde.
“Araz yok!”diye bağırmaya devam ettim.Transa girmiş gibi etrafta koşturuyordum.Kanları,ateşleri umursamadım.Benim Şuan yüreğim kanıyordu,yanıyordu.2
Her tarafa baktım.Arazı bulamadım.Seslendim cevap vermedi.Cesedi de yoktu ortada.Ölmedi belki de dedim.O zaman neredeydi ?Yaşıyorsa gelmez miydi ?Bana geri gelmedi.1
Ve böylece tüm yalanlar gerçek oldu.3
Şu son cümleyi yazarken ağlamamak için zor durdum.Siz ağladınız mı ?1
Dediğim gibi bölümde çok duygu değişimi vardı.Diyecek bir şey bulamıyorum.
Bana kızmadınız dimi ?1
Bakın bu bir son değil.Daha önümüzde kocaman bir yol var.Bunları unutmamalısınız.
Sizce sezon sonrası neler olacak ?2
Ben bir şey diyeyim mi bomba gibi geleceğizzzz
Bakın sadece bir ay sabredeceksiniz.Bende bu sırada alsancağı düzenleyeceğim.Ve bir yandan da kardelenler kitabını sizinle buluşturacağım.Onun tarihini size bildireceğim.1
Ve son sorum.Bu soruya lütfen cevap verin.
Alsancak kitap olsa kaç kişi alır???El kaldırın bakayım.6
Bakmayın böyle konuları değiştirdiğime yazdığım bölümün hüznünü yaşıyorum.
Kendinize iyi bakın gökyüzünde ki yıldızlarım.Haftada iki kere falan size yazacağım nasılsınız diye ?2
Lütfen bizi unutmayın olur mu ?Döneceğiz çünkü.2
O zaman sizi çok seviyorummm))))1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
31.27k Okunma |
2.96k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |