71. Bölüm

49.Kalbimde bir sızı

Biryazarımm
biryazarimm


Oy sınırı;40*

(LÜTFEN OY SINIRINI ARTIK GEÇİN!)

*******

Yonca anneleri eve bırakıp gitmemin üzerinden günler geçti.O gece askeriyeye gittiğimde babamla maillerim bir kısmını incelemiştik.Sonra ki gün ise babam Arazın ailesi ile ilgilenmem için izin yazmıştı.Şimdi tekrar gecenin bir saatinde aldığım telefonla askeriyeye gidiyordum.

Askeriyeye gelip araçtan indim.Gece olması nedeni ile etraf sessizdi.Ana binaya girip ikinci kata çıktım.Toplantı odasında toplanmışlardı.Odanın önüne gelip kapıyı çalmadan içeri girdim.Anıl ve Kenan hariç babam dahil bizim tim buradaydı.

Hepsine kısa bir baş selamı verdikten sonra parlanın yanında ki boş sandalyeye geçip oturdum.Babam herkesin oturması ile yanında ki yardımcı askerden bilgisayarı projeksiyona yansıtmasını istedi.

Karanlık ekran birden aydınlandığında ekran da mailler belirmişti.Maili gönderen kişinin ismi yazmıyordu.Onun yerine bir kod isim vardı.

N1

Kod isim buydu.Ne anlama geldiği ise muammaydı.Çözmek zor değildi.

Mailleri cevaplayan kişi ise bizim evini bastığımız adamdı.Yani Beşir Gassân.Konuşmaları bir bir ekrana dizildi.Baştan başlayarak tüm konuşmaları okumaya başladım.

Konuşmaları okumayı bitirdiğimde elimize büyük bir koz geçtiğini anlamış ve biraz da olsun keyiflenmiştim.

Mesajlaşmaların büyük bir kısmı bize yaptıkları patlama saldırısı ile ilgiliydi.Bu da bizim için büyük bir ipucu demekti.Beşir Gassân N1 diye kodladığı adama bu bombayı satmıştı.Daha doğrusu adam Beşirden böyle bir bomba oluşturmasını karşılığında ise büyük bir Mevla ödeneceğini söylemişti.Beşir öncelikle bu bombayla ne yapacağını sorgulamış N1 in onu terslemesi ile mesajlar burada son bulmuştu.Konuşurken birbirlerine karşı isimle seslenmedikleri için N1 in kim olduğu henüz belli değildi.

“Elimizde olan maillere baktığımızda bizi ilgilendiren tek mesajlaşmalar bunlar.”dedi babam söze başlayarak.”Beşir, N1 diye kodladığı adama istediği bombayı satmış.Bu da bizim için büyük bir gelişme demek.Bombayı satan kişi patlamayı yapan kişiyle aynı bile olabilir.Bizim şimdi ki hedefimiz N1 denen herifin ismini öğrenebilmek.O adamı bulduktan sonra yolumuzda bir engel kalmayacak.”Babam benim gözlerime bakınca hemen sormak istediğim şeyi anlamıştı.

“Araz konusuna gelince…”dirseklerini masaya yaslayarak bakışlarını tek tek üzerimizde gezdirdi.”Komutanınızdan henüz bir haber yok.Ama tahminlerimiz Arazı esir tutan kişi ile patlamanın emrini veren kişinin aynı olduğu yönünde.”

Benim de tahminlerim o yönde olduğu için onaylamaktan başka bir şey yapmadım.Askeriyeye girdiğim an duygularımı bir kenara bırakmıştım.Ve yeniden nefes almaya başlayıncaya kadar da duygularımı tekrar almayı planlamıyordum.

“Size verilen görev diğerinden farklı değil.Şafak vaktinde tekrar Beşir Gassanın evine gideceksiniz.Ama bu sefer sadece siz gideceksiniz ve bir çatışma olmayacak.Ajan haline bürüneceksiniz.Bunu bordo berelilere verilen özel görevler olarak düşünebilirsiniz.Hiçbiriniz bu tarz görevlere yabancı değil.O eve gideceksiniz ve sessiz sedasız bir şekilde Beşir denen adamı alıp geleceksiniz.Şimdi biraz dinlenin sonra da hazırlanırsınız.”

Babam son sözlerini de söyledikten sonra yanındaki askerini alarak odadan çıktı.Elim direk telefon gittiğinde ilk işim Yonca anneye operasyona gidişime dair bilgi vermekti.

“Komutanın ilk defa sizinle gizli operasyona gideceğim.Valla heyecanlanmadım desem yalan olur.”Yiğithanın öylesine söylediği sözler ortamda ki sessizliği bozmuştu.

“Övünmek gibi olmsun ama böyle görevlerde kimsenin ruhu duymadan paketi alır gideriz.”dedi Göktunç büyük bir gururla.

“Ben en son gittiğimiz ajan görevinde senin gözünün önünde duran çukuru fark etmeyip içine düştüğünü hatırlıyorum.”diye bombayı salan Sinan olmuştu.İster istemez hafifçe güldüm.

Bu gerçekten yaşanmıştı.

“Karışmayın siz ona.O bana olan aşkından kör olduğu için çukuru görmedi.”diyerek sevdiceğini savundu hemen Parla.Takdir edilesi bir savunmaydı gerçekten.

Günler sonra ilk defa timimle doğru düzgün sohbet ediyorum diyebilirdik.Aslında bakarsanız ilk defa az önce gülmüştüm.Sözde duygularımı bırakmıştım.Ya da ben kendimi kandırıyordum.Bıraktığım tek şey acılarımdı.

Hatta onları da bırakmamıştım.Kalbimin en derinine bir çift yeşil göze zimmetli olan yere gömmüştüm.

“Yiğithan bize bir çay getir de içelim.”dedim en sonunda.Günler sonra sohbet ediyorduk ve anlaşılan bu hepimize iyi gelmişti.Bu ortamı kaçırmak gibi bir düşüncem de yoktu.

Yiğithan itiraz etmeden kalkıp odadan çıktı.Bence şuan kimse bu ortamın bozulmasını istemiyordu.Odadakilerle bir sessizliğe büründük.

“Yeni bir kızla tanıştım.”diye konuşan kişi Sinan oldu.Ne konuştuğumuz önemli değildi.Amaç kafa dağıtmaktı.Ve bunu en iyi sinanın çılgın aşk hikayelerini dinleyerek yapabilirdik.

“Dur tahmin edeyim ilk buluşmada kız asker olduğunu öğrenip seni bıraktı değil mi ?”diye teorisini ortaya sundu Kaan.

”Yok lan daha buluşmadım.Öyle her gelenle buluşmuyorum.Bizim de bir ağırlığımız var yani.”Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.Açık açık gülenler Kaan ve Göktunçtu.

”Üç buçuk yıldır seni tanımıyor olsam adam haklı diyeceğim de senin de elle tutulur bir yanın yok be kardeşim.”dedi Göktunç.Sinanın suratı yalandan biraz asılmıştı.

Odanın kapısı açıldığında elimde bir tepsiyle Yiğithan girdi.Kapıyı kapatıp yeni gelinler gibi tek tek hepimize çay dağıtmaya başladı.Benim çay tabağımın yanında bir de kalpli çikolata vardı.

”Komutanım bu benden size bir jest.”dedi göz kırparak.Güldüm bu haline.

”Araz olsaydı şimdi nasıl benim sevgilime kalpli çikolata verirsin diye seni döverdi.”dedim.Odayı bir sessizlik kapladı.Sonra odada ki havayı dağıtmak için Parla araya girdi.

”Sinan şu tanıştığın kızı bize göstersene.”

Sinan telefonu çıkarıp bir kaç tuşa bastıktan sonra bize kızı fotoğrafını açtı.Önce ben elime alıp kızı incelemeye başladım.Siyah saçlı mavi gözlü iddialı bir güzelliğe sahip bir kadındı.

Benden sonra Parla telefonu alıp kıza baktı.Ama ekranı hiçbir şekilde göktunca göstermemişti.Ki Göktunçda bakmaya pek meraklı değildi.

Kaan zaten kızı biliyor olacak ki bakma gereğinde bulunmadı.Olaya sonradan dahil olan Yiğithan ise ne yaptığımızı çözmeye çalışıyor gibiydi.

”Yeni bir kızla tanıştım da fotoğrafını gösteriyorum.Al sende bak.”diyerek ona geri gelen telefonu Yiğithana uzattı Sinan.Yiğithan telefonu eline alıp baktığında gülen yüzü solmuştu.

”Buse ?”diye sorarcasına ekrana bakan adam neye uğradığına şaşırmış gibiydi.Kafasını kaldırıp Sinan’a baktı.Sonra tekrar fotoğrafa baktı.

”Buse lan bu!”diye çıkıştı aniden.Sinan telefonu elinden çekip aldı.

”Ne busesi oğlum.Karıştırıyorsun sen.Mercan bu kadının ismi.”Yiğithan ise kendinden fazlası ile emindi.

”Yok lan ciddiyim.Dolandırıcı bu kadın.Geçen hafta bana da yazdı.İki cilveleştikten sonra baktım bu kadın yalan üstüne yalan söylüyor.Bastım direk engeli.”Yüzünde bir sırıtış belirdi.

”Anlaşılan yeni kurbanı sensin.”

Sinan öylece kalakaldı.Hatta çocuğa kal gelmişti olabilirdi.Kaçıncı ihanetini yaşadığını bir yerden sonra saymayı bırakmıştık.Çapkın olmasında bir bedeli vardı sonuçta.

”Yok abi yok,beni seven bir kadın hiç olmayacak bu gidişle.”Sinanın bu cümlesinden adeta umutsuzluk akarken imalı bir cümle kurdum.

”Şu çapkınlığı bir kenara bırakıp etrafında olana baksan çok güzel şeyler keşfedeceksin.”dedim.Benim zihnimde Sinan’a uygun çok güzel bir hanımefendi ismi beliriyordu bile.

Ama bu isim bir süre bende saklı kalsa iyi olacaktı.

”Komutanım şifreli konuşmayın Allah aşkına.Kafamı kaldırsam neye yarar,her yer asker dolu.”Bir yerde haklıydı.Ama zamanı gelince ona neyden bahsettiğimi detaylıca anlatacaktım.

”Kardeşim sen çapkın olmayı bilmiyorsun,bırak bu işleri.”dedi Yiğithan büyük bir rahatlıkla.Sonra da ekledi.”Çapkın olmak da öyle herkese yakışmaz.Bak mesela bana,sarışın bir afetim adeta.Ben çapkın olmayayımda kim olsun ?”

”Anıl burada olsaydı Götümün Çapkını derdi.”diyerek bıyık altından güldü Göktunç.Çok doğru bir tanıydı.Yiğithan bu tür iltifatlara alışık olduğu için karşı çıkmadı.

”Eee siz ne zaman evleniyorsunuz ?”diye sordum karşımda ki ikiliye bakarak.Göktunç uzun zamandır bana evlilik için baskı uygulamıyordu.İkisi de birbirlerine bakıp kısa bir bakışma yaşadılar.Boğazını temizleyerek söze ilk başlayan kişi parla oldu.

”Minela biz bu durumdayken hiçbir şekilde düğün falan yapamayız,yapmayız.”

”Evet büyük bir acı ile sınanıyoruz.Ama hayat devam ediyor.En azından sizin için.”dedim sesimi sabit tutmaya çalışarak.

”Yok komutanım.Ben kardeşimle karşı karşıya oynayamayacağım bir düğün ya da kına istemem.”diye net bir şekilde görüşünü belirtti Göktunç.Peki anlamında kafamı sallamakla yetindim.

”Komutanım bana da kız bulur musunuz ?”diye ortaya atladı Yiğithan.

”Oradan bakınca kız bulucuya falan mı benziyorum ?”diye sormadan edemedim.Yiğithan tatlı olduğunu düşündüğü bakışlarını bana yolladı.

”Yapmayın be komutanım.Vardır sizin çevrenizde fıstık gibi kızlar.”Vardı ama bir kişi hariç hepsinin başı bağlıydı.

”Aralarında bir tane bekar var.O da Sumru.”Sinan gerilen bedenini dikleştirirken öfke dolu bakışlarının isabetinde Yiğithan vardı.

”Kız kardeşime yaklaştığını görürsem o renkli gözlerini oyarım lan senin!”dedi dişlerini sıkarak.Yiğithan onu pek tınlamadı.

”Sumru benim de kardeşim gibi.O olmaz zaten.”

”Sana uygun bir aday bulduğumda bunu ileteceğimden emin olabilirsin Yiğithan.”Sandalyemden kalkıp kapıya yöneldim.

”Ben hazırlanmaya başlayacağım,sizde çok oyalanmayın.”

Onları arkamda bırakıp odadan çıktım.Koğuşa gidip dolabımı açtım.Hazırlanmadan önce gündür istisnasız olarak yaptığım şeyi yapacaktım.

Not defterimi ve mavi kalemimi alıp odanın içinde ki masaya oturdum.On beşinci sayfaya gelip başlığı attım ve yazmaya başladım.

Gün 15,

Evet sevgilim,bugünle birlikte toplam 15 gündür senden bir haber alamıyorum.Kalbim bir boşlukta kanat çırparak direnmeye çalışıyor.Ama sen yokken o da zor.

Yonca anneler hala burada.Senin evinde kalıyorlar.Vakit buldukça yanlarına gitmeye çalışıyorum.Gözün arkada kalmasın sevdiğim.

Birazdan şafak operasyonuna gideceğim.Seni bulmak için bir adım daha atıyorum.Hemde almam gereken bir intikam var.

Peki sen neredesin ?Nasılsın ?Üşüyor musun ?Aç mısın susuz musun ?Üşüyorsan kalbinde harlanan aşkımı düşünerek kendini ısıt olur mu ?

Ben öyle yapıyorum.Geceler bana ıssız ve soğuk geliyor.Hayatım solmuş gibi.Yeniden yeşermesi için yeşillere ihtiyacım var.O yüzden beni çok bekletme olur mu ?

Bugün gideceğim operasyon biraz daha farklı.Üniformamı giymeyeceğim mesela.Gizli ve özel bir operasyona gidiyoruz.

Adım adım sana yaklaşıyor gibi hissediyorum.Beni bekle olur mu ?

Tam bir haftadır ağlamıyorum.Bu benim için büyük bir başarı.Senin yokluğunu her fark ettiğimde hemen göz yaşım dökülüyor ama kendimi tutuyorum sen hissedip üzülme diye.

Şimdi görev için hazırlanacağım.Yine ve yine söylemekten bıkmıyorum.

Sevi seviyorum canımın içini.

Varlığını da yokluğunu da…

Yazacaklarım bittiğinde kalemi masaya bıraktım.Araz gittiğinden beri her gün yaşadıklarımı ve hissettiklerimi bu deftere yazıyordum.Şimdi on beş gün olmuştu.

Dile kolay kalbe zor on beş gün.

Oysa sevdiğinden aylarca belki de yıllarca ayrı kalan insanlar vardı.Ben ise on beş güne mahkum edilmiştim.

Sonunun nerede biteceği belli olmayan on beş gün.

Defteri tekrar dolabımın derinliklerine yerleştirdim.Bu defteri okuyabilecek tek bir kişi vardı o da yanımda yoktu.Bir gün olacağına dair inancım ise tamdı.

Dolabımdan giyeceğim üniformayı aldım.Tam üniforma diyemezdim aslında.Siyah bir pantolon ve siyah bir üstü vardı.Hemen üzerinde de siyah koruyucu yelek ve siyah kasktan oluşuyordu.Kask takmayı bu tarz görevde tercih etmiyordum.

Çünkü göktuncun da dediği gibi bizim silah kullanmadığımız bir görev de kimse bizim varlığımızı hissedemezdi.Bordo berelileri özel yapan ise buydu.

Çok çabalamıştım ben bordo bereli olmak için.Benim eğitim yıllarımda kadın askere özellikle de özel eğitim de olan bir askere ön yargı çok fazlaydı.

Başaramaz diyenler vardı.Babam üst rütbe asker diye torpilli diyen vardı.Ben onları umursamamıştım.Aynı şeyi Parla da yaşamıştı.Ama ikimiz de konuşulanlara kulak asmayıp okulumuzu başarı ile bitirmiştik.

Şimdi ise arkamızdan atıp tutan askerlerin çoğundan üst rütbe ve kıdeme sahiptim belki de.Omuzumda ki iki yıldızımı büyük bir gururla taşıyordum.

Hedefim her şeye rağmen elimden geleni yapıp rütbemi ve kıdemimi arttırmaktı.Bunun için çabalayacağıma çok emindim.

Aldığım kıyafetleri hızla üzerime geçirdim.Giymeyeli uzun zaman olmuştu.En son iki yıl önce bu göreve gönderilmiştik.

Bazen de diğer çeşitli gizli görevler oluyordu.Yani kılık değiştirip insan içine girdiğimiz görevler.Şu zaman kadar biz hiç ona gönderilmemiştik.

Saçlarımı tepemde sıkı bir at kuyruğu yaptım.Bu kıyafetleri giymektense üniformamı tercih ederdim.O üniforma için az çabalamamıştım.

Giyinip hazırlandığımda odanın kapısı açılmıştı.Karşımda timdekileri görmeyi beklerken gördüğüm kişi abimdi.

İki haftadır abimle doğru düzgün konuştuğum yoktu.O kadar çökmüştüm ki onun varlığını bile unutmuştum.Kendisi temelli olarak buraya gelmişti ve mesleğine başlamıştı bile.

”Göreve gidiyormuşsun abicim ?”dedi teyit ettirmek istercesine.Kafamı salladım.

”Bir kaç saatlik bir görev.Gün içinde döneriz.”Odayı bir sessizlik kapladığında ikimiz de ne konuşacağımızı bilmiyor gibiydik.

”Daha iyisin değil mi güzelim?”

”İyiyim ama eksiğim abi.Yine de kendimi toparlayıp ayakta durmaya çalışıyorum.Kafamı sürekli iş yaparak dağıtmaya çalışıyorum çünkü düşüncelerim beni bitiriyor.”Abin beni kolumdan tutup kendine çektiğinde sımsıkı sarılmıştı.Kollarımı beline bağlayarak karşılık verdim.

Odanın kapısı tekrar açıldığında bu sefer gelenler bizimkilerdi.Ben hala abime sarılmayı bırakmamışken onlarda bana bakıyordu.

”Bölmüyoruz değil mi komutanım ?”diye sordu Kaan.Kafamı iki yana sallarken abimden ayrılmıştım.

”Hepiniz operasyonda kendinize dikkat edin.Siz bize sağlam lazımsınız.”Abim time bir uyarı yaptıktan sonra tekrar bana döndü.

”Benim bir kaç işim var.Gidip onları halledeyim.Operasyondan geldiğinizde uğrarım yanına.”Saçlarıma bir öpücük bırakıp odadan ayrılmıştı.

Timdekilerin hepsi tek tek hazırlanmaya başladığında ben onları beklemekle yetindim.Hepsi hazır olduğunda şafak vaktinde operasyon için karargahtan ayrıldık.

Bir kaç gün önce geldiğimiz yere,Beşir Gassanın evine tekrar gelmiştik.Bu sefer çevresinde o kadar koruma yoktu.Zaten önce ki operasyonda adamlarının çocuğunu öldürerek ona zarar vermiştik.

Şimdi ise evin ön bahçesinde beş,arka bahçesinde üç koruma vardı.Silah kullanmayacaktık.Bu adamları silahla öldürmeden de işimizi halledebilirdik.

Arka bahçede daha az koruma olduğu için oradan gitme kararı aldık.Evin içinde bir çalışan olduğunu düşünmüyordum.

Sinanı ne olur ne olmaz diye nişancı olarak tepeye yerleştirmiştik.Riskli bir durumda devreye girecekti.

Arka bahçenin kapısına yaklaştığımızda yerde adımlıyorduk.Ayakta dursak gözüküyorduk.O yüzden diz çökmüş bir halde ilerliyorduk.Yüzümde siyah bir maske vardı.Daha doğrusu bir bandanaydı ve bunu burnunla ağzımı kapatacak şekilde bağlamıştım.Kafamı çok az farkla kaldırıp korumalara baktığımda hepsinin arkası dönük olduğunu gördüm.

Yanımdakilere dönüp elimle yapacaklarımızı işaret ettim.Yiğithan ve Parlayı ne olur ne olmaz diye kapının önünde yani burada bırakacaktım.Eve üç kişi girecektik.

Ben,Göktunç ve Kaan.

İkiliyi yanıma aldıktan sonra kapıyı hafifçe araladım.Bir ses çıkmamıştı.Korumalar hala arkasını dönükken en sessiz adımlarla birine doğru yürümüştüm ve boynunu tek hamlede çevirerek kırmıştım.Diğer ikili de aynı şeyi diğer korumalara uyguladığında bu tarafı temizlemiştik.Korumanın bedenini yerde sürükleyerek duvarın kenarına çektim ve oraya fırlattım.

Ellerimi birbirine sürttükten sonra önde ben olmak üzere eve doğru adımladık.Bahçenin arka kapısı vardı ama evin arka kapısı yoktu.Sadece iki tane pencere vardı.Sağda ki pencereyi Göktunç zorlarken soldaki ile Kaan ilgileniyordu.Göktunç omuz attığında pencere birden açılmıştı.Göktuncun suratında gururlu bir tebessüm belirtirken kolunu kaldırıp kaslarını göstermişti.

Bu gösterinin parlaya ait olduğunu çok net biliyordum.

Ona göz devirmekle yetindim.Açtığı pencereden içeri ilk giren ben olmuştum.Arkamdan Kaan,onun arkasından da Göktunç girdi.

Evin alt katında büyük bir sesssizlik hakimdi.Ortalarda bir çalışan gözükmüyordu.Kaan ve Göktunç alt katı ararken ben üst kata doğru çıkıyordum.

Aslında hedefim olan bir yer vardı.Önce ki görev de keşfettiğim gizli çalışma odası.Adam orada da olabilirdi.

Üst katta ki banyoyu ve fazla odayı kontrol ettim.Hepsinin içi boştu.Yatak odasına girdiğimde burası da boştu.Demek ki bir yer kalmıştı.Yavaşça kitaplığa doğru yaklaştığımda içeriden gelen konuşma sesi ile dudağımda bir kıvrım belirdi.

Göktunç ve Kaanı merdivenin başında gördüğümde işaret parmağımı dudaklarıma yaslayarak konuşmamalarını emrettim.

Kulağımı kitaplığa yaklaştırıp içeriyi dinlemeye devam ettiğimde karşımda ki ikili bana garip bakışlar atıyordu.Onlara durumu sonra izah edecektim.

Beşir Gassân olduğunu düşündüğüm adam içeride hararetli bir telefon görüşmesi yapıyordu.Ve bağırdığı için ses dışarı sızıyordu.Konuşmalara kulak kesip onu dinlediğimde duyduklarım şöyleydi.

”Beni çıldırtma!Benden bomba istediniz bende sattım.Bu işin ucunun bana dokunacağını söylemediniz.”Karşı tarafı dinledikten sonra bağırmaya devam ettiğinde ben çoktan cebimde ki ses kayıt cihazını devreye sokmuştum.

”Türkler evime baskın yapıp tüm adamlarımı öldürdüler!Patlamayı benim yaptırdığımı düşünüyor bile olabilirler.Ya başımdan bu pisliği temizlersin ya da sizin adınızı veririm Numan!”

Numan..

N1.

N1 demen adamın ismi Numandı demek.İşte bunu öğrenmek çok iyi olmuştu.

”O şehamettine de söyle ne yapıyorsanız yapın ama beni bu pislikten kurtarın.Türkler her an esneme çökebilir.”

Şehamettin ismini ilk kez duyduğum için şaşırmıştım.Ama o adamın da bu işin içinde olduğunu anlamak zor değildi.

”Tamam!Sipariş ettiğin bombaları kargoya verdim.Bir kaç güne teslim edilirler.Ama bir daha benden bir anlaşma bekleme Numan!Başımda ki pisliği temizle ve defol git!”Sesler kesildiğinde telefonu kapattığını anlamam uzun sürmedi.Ses kayıt cihazını kapatıp cebime koydum.

Karşımda duran ikili çoktan olayı çözmüştü.Önümde duran kitaplık içeriden çekildiğinde iki adım geriledim.Beşire güzel bir karşılama yapacaktım.

Kitaplığa iten adam kafasını kaldırıp beni gördüğünde gülümsedim.Gözleri korku ile titrerken konuşmak istiyor ama konuşamıyordu.

”Siz..”diye bildi en sonunda.Ben ondan daha açık sözlüydüm.

”Türklerin selamı var!”Suratının ortasına çaktığım yumrukla yere yığılırken ben adamı taşıma görevini arkamda ki ikiliye bırakıp merdivenlere yönelmiştim.

Elime geçen bilgilerden fazlası ile memnundum.Hissediyordum,sevdiğime kavuşmak için atacağım bir adım kalmıştı.

********

Numan suratına kapatılan telefona ters bir bakış atarak koltuğa fırlattı.Beşir aptalı yetmiyormuş gibi Türkler de devreye girmişti.

Beşir itini fazlası ile korkuttukları belliydi.Biliyordu Numan.İki dayakla konuşurdu Beşir.Onunla anlaşma yapmaları hataydı.

Şehamettinin yanına yani esir askerin bulunduğu odaya giderken adımları aceleci ve hızlıydı.Odaya girip içeri baktığında Şehamettinin asker ile uğraştığını gördü.Oysa bununla vakit kaybedecek zamanları yoktu.

”Acil konuşmamız lazım.”diye söze girdi.Numanın sesini duyan Şehamettin dayanamayıp bayılan askeri köşeye fırlatıp ayağa kalkmış ve numanın karşısına dikilmişti.

”Söyle.”diye emretti sadece.Kendisini bu dağların bakanı ilan etmişti adeta.

Oysa bu dağların tek bir sahibi vardı.

Türkler.

”Beşirle konuştum.Türk askerleri ona sarmış durumda.Korkuyor gerizekalı.Türkleri başından çekmezsek adımızı vereceğini söyledi.”Şehamettin bu duyduklarına sadece gülmekle yetindi.O korkak it buna da cesaret edemezdi.

”Mallar ne durumda ?”diye sordu kanlı ellerini beyaz bir beze silerken.

”Kargolatmış.Bir kaç günde elimizde olacağını söyledi.”

”Güzel.”

Tereddütle bakıyordu Numan.

”Türkleri ne yapacağız ?”

Kendinden emin bir bakış attı Şehamettin.

”Küçük bir oyun oynayacağız.”

”Nasıl bir oyun ?”

”Mallar geldiğinde burası ile bir işimiz kalmayacak.Mallar geldikten bir kaç gün sonra Türklere gizli numaradan buranın konumunu atacaksınız.Kontrol amaçlı geleceklerdir.Onlar buraya girdiğinde aldığımız bombalardan birisi buraya yerleşmiş olacak.Tabi biz çoktan buradan ayrılmış olacağız.Bombayı devreye sokup patlattığımızda ise,”

Eli ile yumruğunu açarak patlatma işareti yaptı.

”Bom!Patlayıp,geberecekler.”

”Eminsin yani oltaya geleceklerden ?”diye sormadan edemedi Numan.Şehamettin dostane olmayan bir tavır ile numanın omuzunu sıktı.

”Numan,numannnn.”dedi harfleri uzatarak.”Sen bu adamın yanıldığını ne zaman gördün ?”

Bir şey dememişti Numan.Karşısında ki adamın nasıl bir it olduğunu bildiği halde sesini çıkarmadı.

”Bu işin detaylarını sonra konuşuruz,şimdi benim işlerim var.”diyerek odadan çıktı Şehamettin.Numan da çok durmadan buradan ayrılmıştı.

Oysa ikisinin de fark edemediği bir şey vardı.Baygın sandıkları asker aslında uyanıktı.Ve konuşulan her şeyi,tüm planı duymuştu.

Zihninde ise her şeyi alt üst edecek bir plan belirmişti.15 gündür sanki sürekli baygınmış gibi davranıyordu.Öyle bir şey yoktu aslında.Aldığı darbeler bile yeterince canını acıtmamıştı.Sırf daha fazla işkence çekmemek için güçsüz gibi davranıyordu.

Bunların asıl sebebi ise buradan kaçmanın ve bu itleri öldürmenin bir yolunu bulmaktı.Şimdi ise top ayağına gelmişti.Kimsenin aklına gelmeyecek bir plan oluşmuştu zihninde.

Vatanını kurtarıp şehit olacaktı.

*******

Bölüm sonuuuu

Beğendiniz mi ?Umarım beğenmişsinizdir.

Bir şey diyeyim mi sonra ki bölüm çok aksiyonlu olacak.Siz de muradınıza ereceksiniz.

Sonra ki bölümün gelmesi için oy sınırını geçmeniz gerektiğinin farkında olduğunuz halde bunu yapmıyorsunuz.

Önce ki bölümde de geçmediniz.O kadar uyarı yaptım anca geçtiniz.Önce ki bölümlerin çoğunda geçilmemiş zaten.Bu böyle olursa bugün yaptığım gibi bölümleri erteleyeceğim.Sizin kararınız.

Neden oy atmadığınız hakkında bir fikrim yok ve bu konuda dil dökmekten çok yoruldum.

Sizi seviyorum)

Yıldıza basmayı unutmayın💕✨

Bölüm : 30.06.2025 14:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...