TAKİP ETTİĞİ KİTAPLAR
tamamlandı 4a önce tamamlandı ASAFZADE GÜZELİ ( BERDEL)
@aytengul
Okuma
94.85k
Oy
4.88k
Takip
544
Yorum
1.19k
Bölüm
46
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı. Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu. Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok! Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor. Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.” Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı. Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
tamamlandı 6a önce tamamlandı Arefe Tarikatı |• Küller Kardeşliği
@nnurkaragol
Okuma
409
Oy
154
Takip
5
Yorum
5
Bölüm
31
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
tamamlandı 3a önce tamamlandı Zerda Gelin
@em_ineee
Okuma
85.49k
Oy
4.68k
Takip
364
Yorum
514
Bölüm
50
Bir adam... İki kadın... İki farklı hayat, iki farklı acılar.. ketum vurulmuş zincirler.. gitmek yok! Kaçmak imkânsız.. yol yok.. çıkış yok... Zêrda... Hawar... Ayhan... İki zorlu hayat bir adam...
tamamlandı 4a önce tamamlandı YAŞATMAK İÇİN ÖLMELİYİZ
@_gulseda_
Okuma
1.39k
Oy
702
Takip
11
Yorum
12
Bölüm
43
Gerçek masalların sonu ölmek olmalı aslında... Savaşmalı insanlar masumlar için.Ülkeleri dağılmış ezilenler bir tarafta mezarları bile yok , eziyet edenler kahkahaların arasına kılıçlarını da saklamış. Ama orada ki insanlar öldürmek ile güç sağlıyorlar. Artık isimleri diğer ülkelerde de sessizce geçmekte. İntikamın yaktığı bu insanlar savunmak için gelicekler. Kimisi toprağın bolluğuna aldanıcak kimisi ismini altın harflerle yazdıracak. Ama dünyanın kuralı bu cesur savaşçılar ölücek geriye onların yetiştirdiği askerler kalıcak.
tamamlandı 2a önce tamamlandı Boğazın İki Yalnız Kıyısı
@yazarbusrairmak
Okuma
342
Oy
60
Takip
8
Yorum
5
Bölüm
40
FRAGMAN: Bir Kelebeğin Ömrü Kadar Aşk Rüzgar, eski bir sandığın tozlu kapağını araladığında, zamanın fısıltısı duyuldu. İçinden çıkan sararmış bir fotoğraf, genç bir kadının hüzünlü gülümsemesini taşıyordu. Gözlerinde, Boğaz`ın derin sularında kaybolmuş bir aşkın yası vardı. Yanında duran yakışıklı adamın bakışlarında ise, sonsuzluğa uzanan bir sevda... Bu fotoğraf, Asel`in eline geçtiğinde, hayatının rotası beklenmedik bir şekilde değişecekti. Bilmediği bir geçmişin, unutulmuş bir aşkın izleri onu İstanbul`un gizemli sokaklarına sürükleyecekti. Her köşe başında bir sır, her fısıltıda bir ipucu saklıydı. "Boğazın fısıltısını dinle, Asel," diyordu sandıktan çıkan o tek cümle. Ama bu fısıltı, sadece dalgaların sesi miydi? Yoksa yüzyıllık bir aşkın yankısı mı? Asel, bu fısıltının peşine düşerken, kendi kalbinin derinliklerinde de bir arayışa girecekti. Kayıp bir aşkın hikayesi, onun kendi geleceğine ışık tutacaktı. Ama bilmediği bir şey vardı: Aşk, bazen bir kelebeğin ömrü kadar kısaydı ve en güzel anılar bile, acı bir vedayla sonlanabilirdi. İstanbul`un büyülü atmosferinde, geçmişin izlerini sürerken, Asel, aşkın en kırılgan ve en güçlü yanıyla yüzleşecekti. Acı, kayıp, umut ve yeniden doğuş... Hepsi, bu kadim şehrin taşlarına sinmişti. Peki, Asel, bu yarım kalmış aşkın sırrını çözebilecek miydi? Ve en önemlisi, kendi kalbindeki o derin boşluğu doldurabilecek miydi? BİRİNCİ BÖLÜM: Sandığın Sırrı ve Bir Şehrin Çağrısı Asel, dedesinden kalan eski evin tavan arasında, tozlu kutuların arasında kaybolmuştu. Çocukluğunun geçtiği bu ev, şimdi anılarla dolu bir labirent gibiydi. Güneş ışığı, çatının kırık kiremitlerinden süzülerek loş bir aydınlık yaratıyordu. İşte o köşede, diğerlerinden daha eski ve yıpranmış görünen bir sandık ilişti gözüne. Merakına yenik düşerek sandığın kapağını araladı. İçinden çıkanlar, onu bambaşka bir dünyaya taşıdı. Sararmış mektuplar, solmuş çiçekler, bir zamanlar canlı renklerini taşıyan ipek bir mendil... Ve en altta, sedef kakmalı, zarif bir kutu. Kutuyu eline aldığında, içini hafif bir ürperti kapladı. Sanki bu kutu, uzun yıllardır saklanan bir sırrı fısıldıyordu. Kapağını yavaşça açtı. İçinde, az önce fragmanda bahsettiğim o hüzünlü gülümsemeli fotoğraf ve arkasında titrek bir el yazısıyla yazılmış o tek cümle vardı: "Boğazın fısıltısını dinle, Asel." O an, Asel`in hayatı bir dönemece girdi. Bu fotoğraf kimindi? Bu cümle ne anlama geliyordu? Ve neden bu kutu, bunca yıl sonra onun eline geçmişti? İçinde yeşeren yoğun merak duygusu, onu İstanbul`a doğru bir yolculuğa çıkmaya itecekti. Bilmediği bir çağrı, kalbinin derinliklerinden yükseliyordu...
tamamlandı 8a önce tamamlandı Gönül YANGINI-BASILI ESER
@ugurluay
Okuma
31.11k
Oy
2.53k
Takip
243
Yorum
33
Bölüm
72
GÖNÜL YANGINI OLANLARA İTHAFEN YAZILDI....
tamamlandı 5a önce tamamlandı BAYAN AYKIRI
@roz_dawson
Okuma
11.96k
Oy
799
Takip
164
Yorum
36
Bölüm
56
Aynı duygulardan yaralanmış iki insan bir araya gelirse sizce ne olur? Leyla, geçmişten adeta balyoz darbesi almış bir kızdır. Yaşadıklarının arşivlerine gelmeyi, dövüş sanatları sayesinde yenmiştir. Amaç hem kendini korumak hem de daha iyi hissetmektir. Kızımızı diğer genç kızlardan ayırt özelliği ise, aykırı olmasıdır. Üniversitede tanıştığı üç arkadaş ile ortak bir eve çıkma kararı verdikten sonra, anlaşamadığı bir karakteri ile başlamayı zor da olsa öğrenmiştir. Yaman, zaman zaman ondan çaldığı bütün güzel yanlarını hatırlamak istemeyen; içeride kapanık, kimse ile fazla muhatap olmayan, kılıç gibi bir duvar örmüş bir gençtir. Bu zorlu mizacını Leylaların karşı dairesine taşındıktan sonra, yavaş yavaş kaybetmeye başlayan gencimiz, Leyla`nın hikâyesini elinden aldığından sonra giderek yakınlaşır ve sonunda aşk kapılarını ardına kadar çiçekler bu ikili için. Bakalım aynı duygulardan yara almış bu iki gencimizi neler bekliyor? Hayatlarına kalanları yerden devam edecekler mi, yoksa geçmişin tozlu rafları arasında gelgit yaşamaya devam mı edecekler?
tamamlandı 1h önce tamamlandı Mafya'nın Oğlu
@yazarhelena
Okuma
7.49k
Oy
593
Takip
188
Yorum
268
Bölüm
37
Arkdaşının doğum günü partisine gidecekken yanlış konum ile başka yere giden Alev, görmemesi gereken şeyleri gördü ve hayatı eskisine dönemeyecek kadar değişti... Hayatı değişen yalnız Alev değildir. Katili ararken aşkı bulan Ateş,her zaman yanlarında olan ve en büyük yardımcıları olan Bahar ve Demir`in de hayatı değişmişti...
tamamlandı 8a önce tamamlandı YÜREĞİME GÜLÜMSE
@m.yaprak_epli
Okuma
37.52k
Oy
2.87k
Takip
386
Yorum
76
Bölüm
41
En yakın arkadaşlarınızdan birinin sevdiği çocuk size görücüye gelseydi ne yapardınız? Üstelik bu çocuk da arkadaşınıza aynı şeyleri hissediyorsa o zaman işler iyice kızışırdı değil mi? *** Bir yıldır Yeni Zelanda`da çevirmenlik yapan Ceylan, ailesini ve memleketini çok özlemektedir. Annesi arayıp abisinin düğünü için memlekete çağırdığında soluğu patronunun yanında alan genç kız bir aylığına biricik ülkesi Türkiye`ye gitmek için izin koparır ancak onu bekleyen süprizlerden bihaberdir. Tekrar dönmesi gerektiğinde karşısına çıkan seçeneklerle neyi ve kimi seçeceğini şaşırır. Çok sevdiği işine geri mi dönmesi gerekiyor yoksa onu şaşkına uğratan arkadaşının biricik aşkı olan çocuğu mu dinlemeliydi? "Kalbimde kimin olduğu umurumda değil! Eğer senin sayende Allah`ın lütfunu kazanacaksam o zaman onuda unutmaya hazırım. Yeter ki bana hayır deme..." "Birbirini seven kimselerin arasına giremem ben, kusura bakmayın!" "Ucunda Allah`ın rızası varsa gözüm hiçbir şeyi görmez. Bundan sonra senden başkasını görmeyeceği gibi..."
tamamlandı 9a önce tamamlandı Gönülden Gelen
@superisipnr
Okuma
3.68k
Oy
1.93k
Takip
47
Yorum
54
Bölüm
140
Bir kelebeğin rüyasında idim Bir kelebeğin ömrünün hırsızı idim Özgürlüğüm için yalnızlığa mahkum idim Yalnızlığım için özgürlüğüme zincirli idim ... Devamı kitapta...
Loading...