📛 Kullanıcı Adı: @gunisigi1240
✒️ Yazar Adı: D. Barış
🎭 Tarz: Duygusal realizm • Psikolojik derinlik • İmkânsız aşklar • İçsel savaşlar • Çoklu kimlik
🖤 Hakkımda:
Ben sadece yazmıyorum…
Ben; sustuklarını kelimelere saklayan herkesin fısıltısıyım.
Karakterlerim yaşanmamış aşkların, bastırılmış çığlıkların yansıması.
Aşkı romantik değil, gerçek hâliyle; kanayan, bekleyen, yoran şekliyle yazıyorum.
Güçlü olmaktan bıkan kızların, sevdiğini kaybeden adamların sesiyim.
Ve en çok da: unutulmayan ama asla söylenemeyen duyguların kalemiyim.
Ares, onu sevdi.
Ama Lina bir kişi değildi.
Her biri başka ruh taşıyan bir bedeni sevebilir miydin?
Sevgi yetmedi, çünkü Lina’nın içindeki hiçbir ben, kendini bile tanımıyordu.
Bu hikâyede aşk yok.
Sadece sevmenin bile suç sayıldığı bir zihinsel hapishane var.
📗 Kır Papatyası
Rojbin ve Şerwan, hiç istemedikleri bir hayata zorlandılar.
Berdelle değil, kaderle bağlandılar.
Sevmek istediler ama konuşmaya bile hakları yoktu.
Çünkü bu hikâyede aşk, seçim değil.
Bir tür çaresizliğin adıydı.
Ve papatyalar, her zaman güneşe dönemezdi.
📕 Unutulmuş Anılar
Kavin uçuyordu ama özgür değildi.
Barın iyileştiriyordu ama kendi içini saramıyordu.
Aynı savaştan geçmiş iki ruh, bir gün karşılaştı.
Ama geçmişleri, onları aynı anda yutuyordu.
Bu hikâyede kavuşmak yok.
Sadece birlikte susmanın verdiği huzurla yetinmek var.
📙 Ölümle Yaşam Bir Çizgi
Ne yaşamak istediler ne de ölmek.
İkisi de aynı çizgide sıkışıp kaldı.
Aşk vardı, evet.
Ama ne elleri tutuştu ne gözleri aynı anda parladı.
Çünkü bazı insanlar birbirini sever,
Ama hayat onlara hiçbir zaman “aynı zaman dilimini” vermez.
🎧 Yazarken Dinlediğim Şarkılar: (duygusal, iç burkan)
Cem Adrian – Beni Hatırla
Cem Adrian – Yalnızlık Senden Daha Çok Seviyor Beni
Melike Şahin – Sevmem Beni
Jehan Barbur – Gidersen
Kalben – Yara
Teoman – Renkli Rüyalar Oteli
Can Bonomo – Seninle Bir Dakika
Güneş – Suçlarımdan Biri
Sezen Aksu – Vay
The Weeknd – Call Out My Name
Fikri Karayel – Yol
🎶 "Bu şarkılar çalarken yazıyorum. Gözyaşı değil, geçmiş akıyor satırlara."
🕯️ Yazar Manifestosu:
“Ben D. Barış, kullanıcı adım @gunisigi1240.
Kalemim günışığı gibi değil, karanlığın içinden gelen bir çığlık gibi.
Aşkı süslemem, sadece gerçek hâliyle anlatırım: yıkıcı, yaralayıcı, ama hep kalıcı.
Yazarken ruhumu soyarım.
Okuyan her göz, kendinden bir şey bulsun diye.”
📌 Sembolüm:
🕯️ Kurumuş bir kır papatyası
📜 Yakılmamış bir mektup
💔 Sessizlikle dolu bir defter
✍️ Sloganım:
“Ağlamak istemiyorsan okuma…
Ama okursan, belki kendini bile bulursun.”
Bazı kararlar alınmaz, dayatılır...
Ve bazen kader, en çok istemediğin yolda yürütür seni."
Aşiret hükmüyle berdel yapılan iki genç: Rojbin Ronya ve Şerwan Revenk.
Rojbin, kendi hayalleriyle savaşırken ailesinin suskunluğuyla baş başa kalır.
Şerwan, kanunlara değil, kalbine itaat etmek ister.
Onlar istemedikleri bir evliliğe zorlanırken, içlerinde filizlenen duygularla yüzleşmek zorundalar.
Bu bir aşk hikâyesi değil sadece…
Bu, zincirleri kırmaya çalışan iki yüreğin, bir geleneğe karşı sessiz direnişi.
Lina Derin, çoklu kişilik bozukluğuyla savaşan genç bir kadındır. Her gün kim olduğunu anlamaya çalışırken, içindeki farklı kişiliklerle yaşamaya devam eder. Ares Kılıç Eymen, güçlü ama kırık bir adamdır. Lina`nın hayatına tesadüf sonucu girer ve onun karmaşık dünyasına çekilir. Ancak Lina`nın değişken kişilikleri, Ares’i zor durumda bırakır. Ares, Lina`ya yardım etmek için her bir kişiliğiyle yüzleşirken, kendi geçmişiyle de hesaplaşmak zorunda kalır. Bu hikaye, kimlik arayışı, içsel çatışmalar ve kabullenme yolculuğunu keşfeder
Aynı yangında iki aile, iki hayat yok oldu.
Doruk intikam istiyor. Lavinia geçmişini arıyor.
Gerçek ile yalan, aşk ile nefret, yaşam ile ölüm arasında…
Sadece bir çizgi var.
Ve o çizgi artık silinmek üzere.
Barın, genç bir doktor. Hayatı hastane koridorlarında, kalp atışları ve acil müdahaleler arasında geçerken; içindeki tek gerçek, Kavin`di. Kavin ise savaş pilotu, özgürlüğü gökyüzünde arayan inatçı bir ruh. Bir gün, Kavin’den ölüm haberi gelir. Ardında sadece bir mektup bırakmıştır. Ve o mektup, Barın’ın tüm gerçekliğini altüst eder.
“Unutulmuş anılar son nefesini verdiğinde ben döneceğim.”
Bu söz, sadece bir veda değildir. Aynı zamanda gizemli bir çağrıdır. Kavin gerçekten ölmüş müdür? Yoksa geride bıraktığı anılar hâlâ bir yerlere mi fısıldıyordur?
Unutulmuş Anılar, kayıpların ardından başlayan bir arayışın, bekleyişin ve yavaş yavaş çözülen bir aşkın romanı.
Sekiz ay sürecek bir yük gemisi seferine çıkan profesyonel gemi mühendisi Güneş, yalnızca makine sesleriyle değil, geçmişinin yankılarıyla da yüzleşecektir. Yetimhanede büyüyen Güneş, çocukluğunun ilk ve en derin hissini, orada tanıdığı Aras ile yaşamış ama yıllar onları birbirinden koparmıştır.
Şimdi ise kader, ikisini aynı gemide yeniden karşılaştırır — fakat ne Güneş ne de Aras, birbirlerini tanıyordur. Soğuk bakışlı kaptan Aras, disiplinli ikinci kaptan Virat, sıcakkanlı aşçı İlkim ve geminin diğer mürettebatı arasında, Güneş hem görevini en iyi şekilde yapmak hem de kalbinin karanlık sularında yolunu bulmak zorundadır.
Dalgalar, fırtınalar ve ağır yükler arasında saklı kalan anılar yavaş yavaş gün yüzüne çıkarken, Güneş geçmişin beyaz ama derin yarasını fark eder. Çünkü bazı yaralar iyileşmez… sadece hatırlanır.