Zeynep Vza
@kisakursunkalem
HAKKINDA
gergin uykulardan kör gecelerden, bir sabah gelecek kardan aydınlık.
cümle şehitlerin omuzlarında bir sabah gelecek kardan aydınlık.
mavi 💙
YAZDIĞI KİTAPLAR
devam ediyor 2a önce güncellendi Yazgı
@kisakursunkalem
Okuma
239
Oy
61
Takip
29
Yorum
14
Bölüm
7
"Yalan söylüyorum, de." dedim çaresizce. Dudaklarından sadece bu iki kelimeyi duymaya ihtiyacım vardı. Çünkü kendimi artık nefes alamayacakmış gibi hissediyorum. "Yalan değil," dedi ruhsuz sesiyle ve devam etti. "Seninle servetin için evlendim. Canım parandan daha önemli olduğu için söylüyorum şimdi bunları. Ben seni hiç sevmedim Yazgı. Hiçbir zaman da umurumda değildin." Kalbim sanki bir anda paramparça olmuş, parçaları bütün her yere dağılmıştı. Artık üzerinden herkes geçebilirdi, kimsenin umurunda olmayan o parçalar artık çok değersizdi. Az önce açılan boşluklar şimdi kalbimin her yerindeydi ve o kalbin yeri boştu artık. Çünkü ben, duygularımı kaybetmeye başlamıştım bile. Ruhum çekilmiş gibi hissediyordum artık. Donup kalmıştım ve gözümde dolan yaşların akmasına bile engel olamamıştım. Ağlamıyordum. Sadece sağ gözümden yaş akıyordu ama o da çok uzun sürmemişti. "Bu kadar yeter." Ben hala girdiğim şoktan çıkamazken bu sesin sahibi beni kolumdan tutup götürdü. Ona ne engel olabilmiştim ne de dur diyebilmiştim. Sadece aklımdaki sözlerle ve kalbimdeki boşlukla onun adımlarına ayak uydurdum. En sonunda Semih`in olduğu yerden çıkardı beni ve aniden durup kollarımı tuttu sıkıca. "Yüzüme bak!" diye bağırdı bana. Donup kalmış olduğumdan hala mantıklı düşünemiyordum ama o pes etmeyip tekrar bağırdı. "Yüzüme bak!" Dümdüz önüne bakan gözlerimi onun sesi yüzünden kaldırıp ona baktım. O da gözlerimin ta içine bakıp net sesiyle konuştu. "Bu, son ağlaman olsun! Anladın mı? Gözyaşlarını görmek istemiyorum artık! Senden çalınan hayatı geri alacaksın Yazgı! Özellikle de, geçmişini. Artık yalnız değilsin."
devam ediyor 1a önce güncellendi Bi Umut
@kisakursunkalem
Okuma
6.12k
Oy
864
Takip
34
Yorum
74
Bölüm
47
"Bilmezsin tabii! Nereden bileceksin ki? Anlamazsın o yüzden, boş ver!" diye kestirip attım. Ne yaşadığımdan zerre haberi yoktu. "Neyi bilmiyorum ben? Söyle de anlayalım!" dedi o da yakınarak. Şöyle bi baktım ona. Bazen kendime o kadar kızıyordum ki! Sanki dünyada insan kalmamış gibi neden gidip onu sevdim ki? Hiçbir zaman beni anlamayacaktı işte. Görmeyecekti beni hiç. Böyle uzaktan sorup duracaktı sadece. Sonrasında cevapsız sorularıyla beraber hayatına kaldığı yerden devam edecekti. İşte bu kadar umurundaydım onun. "Neyse ne. Gidiyorum ben." dedim umursamazca. Artık ona açıklama yapacak kadar takatim kalmamıştı. Madem umurunda değilim, o zaman benimle vaktini boş harcamasındı. Arkamı dönüp kapıya ilerledim. Birkaç adımdan sonra tam kapıyı biraz aralamıştım ki duyduğum ayak sesi ve hemen ardından az açılan kapının sertçe kapatılmasıyla olduğum yerde kaldım. Kapının sert sesi yüzünden ve onun ani hareketlerinden dolayı biraz yerimde sıçramıştım. Daha ne olduğunu anlayamadan kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çevirip dibime kadar girdi ve tam olarak gözlerimin içine baktı. "Hiçbir yere gitmiyorsun!" diye tısladı adeta. "Bu mesele hemen şimdi çözülecek! Başka bir alternatifi yok!" Yakınlığından dolayı elim ayağım titremeye başlamıştı bile. Her ne kadar kocam da olsa bu yakınlık fazlaydı benim için. Alışkın değildim bi kere. Yine de yutkunup gözlerimi kaçırdım. "Halledecek ne var ki sanki?" diye konuştum kendi kendime. O ise biraz daha yaklaşıp beni iyice kapıyla kendi arasına sıkıştırmıştı. Kendimi kapıyla bütünleştirmeye çalışırken o hala gözlerimin en içine bakıyor beni çok daha zor bir duruma sokuyordu. "Bu tavırların sebebini öğrenmeden seni bırakmaya niyetim yok. Ya bana neler olduğunu anlatırsın ya da bu şekilde sabaha kadar seni bekleriz. Seçim senin karıcığım."
devam ediyor 1a önce güncellendi Dar Kafa
@kisakursunkalem
Okuma
2k
Oy
338
Takip
16
Yorum
33
Bölüm
40
✨Wattpad`de +350.000 okunma✨ Şu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne diyelim, gazamız mübarek olsun. Tam besmele çekip koşmaya başlamıştım ki yağmur durdu birden. Yani durdu herhalde, yoksa ıslanmam gerekirdi. Ama hala yağıyordu. Gökyüzüne bakıp kontrol yapacağım sırada bir şey fark ettim. Islanmama sebebim şemsiyeymiş. Onun da sahibi... Yine bu çocuk! "Ne yapıyorsun?" diye çıkıştığımda sert sesiyle cevap verdi. "Boşuna direnme. Ya beraber böyle gideriz, ya da sen şemsiyeyi alıp tek gidersin. Karar senin." Allah Allah! Beyefendiye bak ya! Hayır yani kim bu çocuk? Ne derdi var benle? "Ya sen kimsin? Kimsin ki böyle bir şeyi bana söyleme hakkını kendinde görüyorsun? Derdin ne senin?" diye çıkıştığımda düz bir şekilde yanıt verdi. "Seni ilgilendirmez." "Manyak mıdır nedir ya?" diye söylenip hızla uzaklaştım yanından. Fakat hala ıslanmıyordum. "Sen bilirsin, beraber gideriz o halde."
Loading...