İnleyerek Ayağa kalktım zombilerin beni görmeleri ile gülümsedim. "Aras kaç!" Acıyan dizime rağmen koşmaya başladım. Arkamda koşan Aras bana karşı bağırarak isayan etti. "Arya seni duvara gömeceğim!" Hiç umursamadan arkamızda ki bize doğru koşan yüzlerce yüzleri kan olan zombilere baktım. Geri önüme dönerek nefes nefese konuştum. "Şimdi kurtuluş yolu bul! Sonra beni duvara gömersin-" Laf daha ağzımdayken Aras`ın kıkırdamasını duymam bir oldu "Ben lafı ikiletmem" Yine utanç beni sararak dizim de ki ağrıyı unutmuştum. "Allah belanı versin Aras!" Koşmaya devam ederek utancımı yenmeye çalıştım. Yan tarafımda gelen sesle kafamı çevirdim. Yanımda aynı hızla koşuyordu buz mavisi gözleri kısılmış bana bakıyordu. "Seni vermiş ya bana arya" Elimde sıcacak elini hisederek koşmaya devam ettik. "Gıcık!" Ben bağırıp koşarken o ise beni arkasında çekiştirmeye devam ediyordu. Koşarken arkamızdan gelen pis gürültülü zombilere bir bakış attım. İğrenç, kan kaplı yüzleri ve bağırışları iğrenmeme yeterdi.

Yüzyıllar boyunca 12 krallık, farklı tanrıların egemenliğinde yönetildi. Ancak tek bir yanlış tüm doğruları beraberinde götürürdü ve Elit`lerin Ana Tanrı`nın kurduğu kuralın dışına çıkarak yıllar önce en büyük ihanetlerden birisi yaşandı. Krallıklar artık Tanrılar tarafından değil, insanların yönetimine geçmişti. Bütün denge alt-üst olmuştu ve iki tanrının hapishaneye kapatılması ile tüm zincirler göklere vurmuştu. Sis Krallığı`nda doğup büyümüş, daha bebekken hayatın zorluklarına tanık olmuş Leiri, hayatına en nefret ettiği krallık olan, Kupa Krallığı`nda asker olarak devam etti. Kupa Krallığı ve Maça Krallığı`nın ittifak haberi ile tüm bombalar patladı ve biliyorlardı ki; Düzine toplanıyorsa vardır bir sebebi. Korkunç bir gerçeği ve bir katliam. Leiri Leirwoold, başkaldırmak istediği bu krallığa ilk adımını kaderini belirleyen ve daha da ötesinde kaderinin içinde olan adamla atacağını nereden bilebilirdi? "İki hayat vardı, biri aydınlığı birisi karanlığı temsil ediyordu. İkisi bir araya geldiğinde ise kıyamet kopacaktı."

Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü… Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir. Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor. Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor. Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır. Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.

bir güneş tutulmasımıydı her şeyi başlatan yoksa bir efsanenin gerçekleşmesi olan kader miydi dikkat bu kitap ecrin & ecem tarafından yazılmıştır

Bu kitapta Beyaz Kanatlı Vampir kitabının 5. kitabı olan Yıkım kitabının 31. Sayfasının devamını yazdım. Adını Yıkım yerine Kaçış yaptım çünkü bu gerçek kitap değil tamemen kendim yazdım ve kendi hayal gücümü kullandım. ~Kitap Türü~ Fantastik Kurgu-Macera ♡♡♡ İYİ OKUMALAR UMARIM BEĞENİRSİNİZ

Asker arkadaşlar

Azel, ailesi ile ettiği bir kavga sonucu parktaki bir bankta uyuya kalır. Gözlerini açtığında ise hiç bilmediği bir yerdedir ve çoğu şey eski zamanlara aittir. Zaman yolculuğu yapmıştır. Gittiği yerde kimseyi tanımıyordur, en azından o öyle sanıyordur. Tanımadığı bir genç onu evine davet eder ve bir süre misafiri olur ancak gencin büyük sırları vardır. Azel, genç ile ailesi arasındaki acı gerçekler ile yüzleşir; bütün bu olanlar yetmezmiş gibi birde kendisi hakkında var olan bir kehaneti öğrenir. Genci, sırlarını ve orada edindiği yeni dostlarını korumak için geçmişin gerçeklerini göğüsleyip kendisini büyük birer yükün altına sokar. Ailesinin geçmişine biraz daha inen kız öğrendikleri karşısında onlara karşı daha çok kin besler; o sırada da hiç istemediği şeylere zorlanır ve sevdikleri tehlikededir.

Alp Atlas DEMİR, Ahmet DEMİR`in oğludur. Ahmet DEMİR bir padişahtır, Asena KILIÇ ise halk içerisinde normal bir insandır. Ailevi sorunları yüzünden sürekli olarak şiddet görmüştür. Babası onun padişah için çalışmasını ister, çünkü oradan gelen tüm altınlar fazla olacağı için daha çok içecektir. Fakat Asena, kılıçları çok seviyor onlarla ilgileniyordu babası Halil KILIÇ`tan gizli kılıç kurslarına gidiyordur. Halil, Asena`nın çalışmaya gittiğini sanıyor ve içki içmek için evden eşi Ahsen KILIÇ ile çıkıyor. Asena, kılıç kursundan sonra ormana gidip birkaç mantar ve meyve toplayıp satmak için çarşıya iner ve başarıyla satardı. Oradan kazandığı altınlar ile eve gidince babası alırdı ve sonraki gün sabaha kadar içerdi.

Bir hayranın hayalinden doğan bu hikaye, Arthur Pendragon’un ölümünden yıllar sonra Camelot’un üzerindeki gri bulutları, büyüye duyulan nefreti ve Merlin’in bitmeyen bekleyişini konu alıyor. Halk, kaybettikleri krallarını unutmasa da umudunu yitirmiş, Gwen yasın pençesinde sıkışıp kalmış, Camelot ise sessizce çürümeye başlamıştır. Ancak Merlin biliyor… O bir gün geri dönecek. O geri dönmeli. Fakat kader basit değildir. Avalon’un sırları hala çözülememişken, kaybolan Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin akıbeti belirsizliğini korurken ve Morgana’nın gölgesi Camelot’un derinliklerinde hala yankılanırken, Merlin’in yolu hiç olmadığı kadar sislerle kaplıdır. Ve o gece, Avalon çağırdı. 🔮 Albion’un kaderi, kehanetlerin ötesinde yazılacak. Bir hayranın kaleminden, Arthur ve Merlin’in hiç anlatılmamış hikayesine adım atmaya hazır olun.

“Nasıl bir hayat yaşıyorsun sen?” Harika! Sonunda ilgini çekmeyi başardım. “Sırlarımı öğrenmek mi istiyorsun?” “Hayır. İnsanları taciz etmene sebep olan şeyi merak ediyorum” “İnsanları taciz etmiyorum. Öldürüyorum” “Beni ediyorsun” “İnsan olduğuna emin misin?” Kalın kaşları çatıldığında elini kaldırdı. Sağlam kaşının üzerinde parmaklarını dolaştırdı. Adam bileğini tutup yüzünden indirdi. Dudakları büzüldü. Kaç kez reddedildiğini saymalıydı. Böylece skor tutabilirdi. “Bana dokunmayı kesmen gerek. Bu işi neden yapıyorsun?” Sana dokunmaktan hoşlanıyorum. “Seviyorum” “Neyi? Bana dokunmayı mı, işini mi?” “Her ikisi için de cevabım evet”

Her kategorinin (büyücüler,vampirler,kurtlar) iki varisi olmalı biri kız biri erkek ileride guruplarını yönetecek olanlar onlar...

Açıklamaya gerek yok.Fantastik ,Güçlü kadın karakter ,entrika ve element okulu konulu kitapları seviyorsan gel

Bu kitapta çok fazla smut olmicak bilginize

İki farklı hayat tek bir aşk

Kehanete göre, bir gün Ay`ın güzel yüzü, Ay`ın kötü yüzünü yenecekti. Herkes bu ana sevinecek, gökyüzü daha berrak olacaktı. Karanlık artık sadece geceye ait olacak, gündüzler ise güneşin ışıklarıyla insanların kalplerine umut taşıyacaktı. Ama bu değişim neyin ya da kimin sayesinde gerçekleşecekti? Kızıl saçlı çocuğun kararıyla mı? Kehanette adı geçen Ronera`nın cesur adımlarıyla mı? Yoksa eski çağlardan beri anlatılagelen Ay`ın güzel yüzünün gücüyle mi?

Annesinin isteği üzerine bale alanında mükemmel olmaya çalışan Sıla`nın aslında bilmediği bir hastalığı vardır. Ve bu yolda yürürken karşısına aşk çıkar. Sıla hangi tarafı seçecek ?

"Susun!" diyerek etrafa sitem attım. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim ve kartları karıştırdım. Yıllar önce yaptığım gibi gene yaparım düşündüm. 8 kart açtım ve daire şekline getirdim. Ve son kartı ortasına koydum... "Yapamıyorum, göremiyorum. Olmuyor!" diyerek bağırdım ve ardından masanın üstünde duran kartları savurdum. Ayaklandım ve merdivenlere doğru koştum. Bir bir hızlıca indiğim basamaklar yağımın altından kayıyordu. Kılıcımı tek çekişte kından çıkardım ve en son basamaktan indim. Kabzasını sıkıca tuttuğum kılıcı bırakma niyetim yoktu. Onun Marco`yu öldürdüğü gibi bende onu öldürecektim...

Giz adında 17 yaşında bir kız, mistik olaylarla ilgilenen biri. Mistikliğin onda doğuştan olması hayatını değiştirdi aslında.

Her şey o kızı okulda görmemle başladı. Asıl sorun bu değildi aslında o kız bir gün önce intihar etmişti!

İki insan, sıfır kalp, verilecek olan yanlızlıklar. İki kişinin yok olmuş kalbiyle son bulacak.

Eşsiz kalpli bir prenses. "Ben,uzak bir diyardan prensesiniz için geldim." "Neden prenses için geldin?" "Prensesimizin kalbi dünyada tek bir kalp ve onu almak için gelmek isteyen komşu ve düşman krallıklar var." "Prensesimizi korumamız gerek."

Ölüler dünyası, denizlerin derinlikleri ve kaybolmuş efsaneler… Hepsi bir araya gelir ve bir sırrın ardında saklanan güçler, kaderin ta kendisini değiştirir. Mortis, karanlık geçmişinden kaçmaya çalışan bir adam, ancak karşılaştığı her yeni sır, onu ölümle yüzleştiriyor. “Mor Mühür” adıyla bilinen antik bir obje, eski zamanlardan kalma bir lanet taşıyor. Herkes bu mühürün gizemini çözmeye çalışırken, Mortis’in kaderi ona farklı bir yol çiziyor: bu mühür, sadece ölüler için değil, yaşayanlar için de bir tehdit. Bir grup korsan, bu gizemi çözmeye çalışırken kendi içindeki ihanetlerle ve ölümcül sırlarla yüzleşiyor. Ancak Mortis’in bu lanetle olan bağlantısı, hem karanlık güçleri hem de ölüler dünyasını yeniden uyandırabilir. Bütün bu sırları çözmek için, Mortis ve arkadaşları, zamanla yarışan bir yolculuğa çıkmak zorunda kalacak. Fakat bilmedikleri bir şey var: bazen en güçlü gücün, ölümü bile aşıyor olması gerekebilir.

Yıllardır babasının yalanlarıyla yaşayan Kaitlyn, bir akşam yemeğinde acı gerçeği öğrenir. Bundan kurtulmanın yollarını arayan Kaitlyn bundan kurtulabilecek mi yoksa durumu kabullenecek mi? Sizi bambaşka evrene götürecek bu kitapta neler olacak?

İnsanlar üçe ayrılır; yaşayanlar, yaşamayanlar, yaşayamayanlar. Kanser hastası olan Yargı Yargıcı ölümü beklerken gözlerini hiç bilmediği bir evrende açar. Ölülerin arasından seçilerek geldiği bu evrende kendilerine Yaşamayanlar derler. Hâlâ Dünya`da kalanlara Yaşayanlar; ölen, ikinci şansı hak eden ama büyü gücü uyanmamış kişiler ise Yaşayamayanlar`dır. Yaşayanların arasında olmak için vücudunda grup sembolünün belirmesi gerekir. Bu durum geciktikçe tedirgin olan Yargı hiç beklenmedik bir şeyle karşılaşır; Dünya`da hiç aşık tatmamıştır çünkü ruh eşi Yaşamayanlar`dadır. Ölerek kurtulamazsınız Yaşamayanlar`a hoş geldiniz.