Efna ve Salkım bir gün Bolu şehrinde bulunan bir ormanda kamp yapmaya karar verirler. Kamp yaptıkları alanda gecenin ilerleyen saatlerinde Efna ve Salkım bir kurt uluması duyarlar. İlk başta bu ulumaları sorgulamayan ikili ulumalar arttıkça ters giden bir şeyler olduğunu yavaş yavaş kavramaya başlarlar. Bu kurt uluması sırasında Efna`nın yanında bulunan Salkım bir kurt adam tarafından mühürlenmiştir. Efna arkadaşının bir kurt adama mühürlendiğini anladığı anda Salkım ile bulundukları ortamdan acele bir şekilde uzaklaştılar. Efna ve Salkım bulundukları ortamdan uzaklaştıktan sonra Efna kurt adamdan kurtulduklarını zannederek çok büyük bir hataya düştü. Artık olaylar Efna`nın ve Salkım`ın beklemediği şekilde gelişmeye başlayacaktır. Bu gerçekleşen olayların sayesinde Efna`dan saklanmış olan sırlar ve gizemler birer birer ortaya çıkmaya başlayacaktır ...

ORMAN PERİSİ AMENDA DAİSY İLE ORMAN SAVAŞÇISI JOHN MARRY

Okula yeni gelen kötü ve çok güzel olan o kız herkesin dikkatini çekmişti.Nede olsa şeytanın torunuydu.

Esir düşen kölenin yükselmesini, yaptıklarını ve sultanlığa yükselmesini okuyacağız.

İnsan ama süzeran, süzeran ama insan. Ben ikisi olmayı da başaramamış biriydim. Biriydim diyorum ama, bu benim tarihim açısından çok yanlış bir yakıştırma. Ben Temmuz`dum. Süzeran ırkının en soylu ama en gizemli ailesinin sonuncusu, adını bizzat kendi adım olarak aldığım bu ailenin dördüncüsüydüm. Bulunduğum dünyada bilinç ve medeniyet sahibi olan bu iki ırk da kendilerini diğerinden üstün görüyordu. Ama size şunu söyleyeyim, bu iki görüşün de hiçbir anlamı yok. Benimle birlikte süzeran tarihinin derinlerindeki gizemlere indikçe gerçeğin bambaşka olduğunu siz de göreceksiniz. Bu dünyada gizemli olaylar ve varlıklar, lanetler ve kaderler, bambaşka güçler ve özellikler var. Önümüzdeki kaos dolu yolculukta, Ben başıma aldığım bir belanın gizemlerini çözüp sorunları halletmeye çalışırken siz de benim gözümden süzeran dünyasındaki fantastik olayları okuyacaksınız.

yarı vampir albino olan bir kız evrenin seçeceği bir varis 6 tutsak 1 hain 1 yalancı

Göklerdeki savaş akademisini okumaya hazırmısınız

Ebe kraliçenin üzerine eğildi. " Hepiniz öleceksiniz ve yok olacaksınız." Kadın`nın kollarında bebeği aldı. Bebek durmadan ağlamaya devam etti. Anna yataktan kalkıp ebe kadına vurmaya başladı. Bebeğini kadından aldı. Bebeğini sıkıca tutarak kapıya doğru koşmaya başladı. Ebe pençelerini kadının kafasına geçirdi. Anna olduğu yerde sendeledi. Ebe bebeği kucağına aldı. Anna kanlar içerisinde yere yığıldı ve son nefesini oracıkta verdi. Bebeği sıkıca tutmuştu şeytan. "Seni efendime götürmem lazım." Şeytanın etrafında yedi gölge belirdi. Gölgeler şeytanın etrafında yedi tur attılar. Şeytan gözlerini açtığında efendisinin karşısındaydı. Kızıl Şeytan bebeği kucağına aldı. Durmadan ağlayan bebek Kızıl Şeytan`nın kucağında susmuştu. "Oo küçük bebek beni çok mu sevdin? Ama ben senin düşmanınım. Şimdi seni ne yapmalıyım öldürsem mi köle mi yapsam? Güneş Kraliçesi kölem mi olsun?" Bu düşünceyle kahkaha attı . Kahin buzlaşmış küreden elini çekti. Güneş ülkesi sonsuza dek dağıldı. Kral ve Kraliçeleri öldürüldü. Yeni Kraliçeleri ise Kızıl Şeytana köle oldu. .... Yazılma tarihi: 01.03.2021 Yayınlanma tarihi: 08.09.2024 İyi okumalar sevgili ay parçaları 🌑

Düşman ailelerin kardeş çocukları bir gün biri yakalanır ve zindana atılır bu şekilde başlayan bir hikaye birbirlerinin abi kardeş olmasını bilmeleriyle biter.

Hayattaki şans...

Lenora: ne zaman burada olacaksınız? Kocaman gusdaktan kaçıyorum birazdan burada olmazsanız kemiklerimi buradan toplarsanız hadi! Denzel: ama abartın be birazdan oradayız. Mira: Lenora ilerideki kuyunun yakınlarına geleceğim şimdi kılıcını sana atarım tamam mı. Lenora: okey!!! (Hızlı nefes alıp verme sesi) Denzel: sorun çözüldüyse biz de mutant gusdakla başa çıkmaya çalışıyoruz.

Kılıç ustası erkek başrol ve çapkın kadın başrol...

ehmm ... Öncelikle bu kitap fantastik jimnastik doğaüstü güç falan içeriyor , böyle bir kitapla karşılaşmadığım için yazmak istedim.

Zevkle oynadigim kahvrengi toprak kizillaşinca...

Onula ilişkimiz vardı ama normal bir müvekkil ve avukat ilişkisi değildi kader bile bizi birbirimiz için yaramıştı her zerremizin birbirimizle bir bağlantısı vardı...

Asaf eline bir kalem almış harfleri tek tek yazıp farklı kombinasyonlar deniyordu. "Kitabın kapağında ne vardı?" "Kahverengi deri kaplama bir kitaptı. Üstünde ilk baştaki şeyler yazıyordu. Sadece çevrilmiş hâli elimde mevcut maalesef, orijinal kitapta ne yazdığını hatırlamıyorum. Malum kitapta ortada yok.." "..Mecbur bunlarla idare edeceğiz." Diyerek yarım kalan cümlemi devam ettirdi. Hafifçe kafa sallayıp sıkıntılı bir nefes verdim. "Ruh Bilim Dünyası.." diye mırıldandı. "Anlamadım?" "Ruh Bilim Dünyası, kitabın ismi. Başka anlamlı bir şey bulamadım.. İsmi bulmak kolaydı ama yazdığın cümle oldukça uzun ve bulması zor.." Ruh Bilim Dünyası diyerek mırıldandım. Zaten nerde değişik şey orda ben. Tamda benden beklenen şey! "Evden ayrıldıktan sonra herhangi bir şey oldu mu peki?" "Hayır, ne rüya gördüm ne de halüsinasyon." Asaf bir süre susup ardından beni derin bir kuyuya sürükleyecek o sözleri söyledi. "Nevra gördüklerin halüsinasyon olmayabilir.." ___

Wattpadde 1M okunması olan o efsane kitappad`e geldi. Zalim krallar, Cesur savaşçılar ve kötü ruhlar. Kim intikam almak istemez ki? İçi kan ağlayan savaşçılar.

Bu Ölümcül Dehşet`in hikayesi... Efe, Ceren, Berk, Tolga başlarına gelebilecek her türlü felakete hazır olduklarını düşünüyorlar...ama asla emin olamazsın!

Differnt kasabasında büyüyen asilya düşman tarafın kızıyla en yakın arkadaş olur ve olaylar gelişir

tanrıça thalia çok uzun zaman önce gökler tarafından kovulmuş ve reerkarnasyona uğramıştır yeni bedeni hiçbir şeyin farkında olmasada kader ağlarını bir bir örmeye devam ediyordu. lordların çekilmez tavırları selendral için yıkım getirdi.

" Beni anlayamazsın Akın bazen yanlış bir karar alırsın sevdiklerini korumak için ve ben bunu yapıyorum eğer işime burnunu sokarsan seni de yok etmekten asla kaçınmam." Akın`a söylediğim cümleyle birlikte yanından uzaklaşırken bir el kolumdan tutup beni durdurdu. Kafamı döndürüp kolumu tutan elin sahibine döndüm. " Bunu tek başına yüklenmek zorunda değilsin Asel. Karşındaki kişinin ne kadar güçlü olduğunun bilmiyorsun, ben de seninle geleyim. " Akın cümlesiyle gülümsedim zira onu benden daha iyi tanıyan kimse yoktu. Karşımdaki kişinin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Belki de ölüme gidiyorum ama bunu sevdiklerime yapamam. Ne kadar onları yanımda istesem de bu bencillikten başka bir şey değil.

Eski uygulamamızda çok güzel dallarda sıralamaya girmiş ve çok iyi bir kitleye sahip olmuş bir kitaptır. Okuyucularımla beraber Kitappad’e geliyoruz. Hazır olun Tanrıça geri döndü. Ya da şey mi demeliydim? Oh shit here we go again… "Tanrıça" üçlemesi birinci kitap. Mitolojik yaratıkların ve tanrıların olduğu bir boyut..Bu boyut sadece Tanrıçalar da bulunan anahtar ile açılır ve ayna yoluyla seyahat edilebilmektedir. Fakat boyutta Diana`yı bekleyen şeyler oldukça karmaşıktır. Diana`nın yeni keşfettiği bu boyutta bir de güçlerini kullanabilmesi adına tanrılar okuluna gitmeli ve güçlerini kullanmayı öğrenmelidir. Gezegeni olduğunu sandığı dünyayı kurtarmak artık onun elindedir. Peki; Hayatını normal bir kadın olarak yaşayan Diana sizce bu yeni hayata alışabilecek midir? "Açık konuşmak istiyorum Diana. Seni hiç sevmiyorum ama-. "Lafını kesip cevap verdim. "Ne tesadüf Ares. Aynı duyguları birbirimize karşı besliyoruz." Arsız şekilde gülümseyip cümlesini bitirdi. "Ama seni çok arzuluyorum diyecektim." Bu olayların gerçek mitoloji ile bir ilgisi yoktur. Yazılanlar kurgudan ibarettir.

İnsanlığın asla duymaması gereken sırlarla dolu hayatına, adamın biri girerse ne mi olur? Cevap kitabın içinde gizli. İnsanlığın ayak basmadığı ıssız bir ormanda, tek başına yaşayan Ala, yıllar sonra ayaz çökmüş gecenin birinde ormanın derinliklerinde ard arda patlayan kurşun sesleri duyar. Şaşkındır şayet 21 yıldır insan oğlundan tek bir tane bile ize rastlamadığı ormanda ilk defa kurşun sesi duyar. Ertesi sabah izleri takip ederek olay yerine gittiğinde tam yirmi cesetle karşılaşır. Hepsini tek tek konrtol ettiğin de öldüğüne kanaat getirir ancak biraz ötelerde köpeğinin durmadan dürtüp kokladığı yirmi birinci ceset sandığı bedeni yenir fark eder ve onunda öldüğünün zanneder. Fakat olayın aslı hiç de öyle değildir. Köpeği sayesinde yaşadığını anladığı adamı iyileştimek için istemeden de olsa alıp evine götürür. Ve geleceğinin hatasının böylece yapmış olur...

Gölgemiz, bizim var olduğumuzu belli eden en büyük unsurdu. Işık, bizi gölge kadar kanıtlayamazdı. Gördüğünüz şeyin gerçek olduğuna ne kadar emin olabilirsiniz? Karanlığa esir oldum diyenler, aslında ışığın mâhkumudurlar. Sorgulandıkları oda karanlık diye odanın sahibi olan ışığı görmezlerdi. Karanlık; bize ders veren, bizi sarıp sarmalayan, koruyan, harekete geçiren, cesaret veren şeydi. Gölgemiz bizi belli ediyor ama, aslında içinde gizemli bir ışık vardı. Gölgedeki ışık, bizim varlığımızı belli ettiği gibi karanlığın içindeki sırları da belli eder. Sırları, onların içindeki gizlenmiş gerçekleri gördüğünüze emin olamazsınız ama gölgeleri sizin için büyük bir varoluş kanıtıdır. *** İnsanlar, hep kovaladıkları şey olan ışığın ne kadar can yakıcı olabileceğini göreceklerdi. Ortaya çıkan o sırlar ise, savaşın başlamasına yeterdi. Savaş başladı, gerçeklerin gölgesinin acısını kaldırabilecek misin? Savaş başladı, kazanabilecek misin? Savaş başladı, benliğini ve canını koruyabilecek misin? *** ‼️ SAHNELER İÇEREBİLİR‼️ *** 🌆12.11.22 🌇(Wattpadte) İlk kez ikinci (Düzenlenmiş) Yayımlanma: 09.12.2023/10.12.2023

🔮 21.yy içerisinde hayat süren beş kadim renk, beş ayrı Disiplin ve yüzlerce hayat ışığının bir araya getirdiği sırlar, gizemler, İhanet ve kehanetlerin yoğurduğu sihirli bir hikaye. Sihri-büyü evreni. Ayana Atlas soño vermello on üç yaşına girdiğinde bildiği aydınlık dünyası tamamen yıkılmıştı. Babasız geçirdiği senelerin kaybı, anksiyete ve kaygı bozukluğu,cevapsız bırakılan soruları ve asla anlamlandıramadığı onca olayın yanında gerçekleşen bu değişim hiç ummadığı bir yolculuk için giriş biletiydi. Kendini bir anda Kasırga Kıran da bulan Ayana, hatırlamadığı ve ona biçilen rollerle savaşması için bilinmeyene yollanmış ve herkes gibi onunda ailesinin sihrini benimsemesini beklemişlerdi. Düşler Akademisi`nin sihri-büyü dünyasını kabullenmesi istenmiş, bildiği düzeni tersine çevirmişlerdi.Herkesin bizzatihi onun hakkında bir düşüncesi bir planı vardı, herkes bir şeyler biliyor ve ona göre davranıyordu. Peki Ayananın bildiği neydi? İçine düştüğü Enigma zincirini kırmalı ve gerçek bir Ekaitza olduğunu kanıtlamalıydı. Atası Eythora`nın mirası için savaşmalı ve on üçün kehanet mısrasını engellemeliydi. Düşler Akademisine girdiğinde kolunda hissettiği acıyı doğrulayan kadim bildirge cinlerinin atası kendisine ilk enigma`sını verdiğinde bunun ilk zincir halkası olduğunu nereden bilebilirdi? İçine düştüğü dünyanın karanlığını sonlandırmak için ilerleyeceği görünmez yollardan ilki kendi cevheriydi, varlığının ipliklerine sarılmıştı kehanetlerin harfleri,kalbinin duvarlarına hapsedilmiş sessiz sırlardı ilk hedefi; zihninin silahıydı bunlar... 🔮