Askerlik yapan Kayra ve Barış ın büyük askı. Onları ayırmaya çok calışan olacak ama bakalım onlar buna izin verecek mi? Onlara katılıp eylenmeye, gülmeye, korkmaya ve sonlarını görmeye var mısınız? Varsanız işte bitinci kitap sizi bekliyor. İyi okumalar.

Bir şarkı vardı. Diyordu ki; İçinde aşk var, yüzünde kin. Yüreğine sor bu da kim?.. Gerçek olamayacak kadar güzel ve hüzünlü bir şarkıydı benim için. Evden dahi çıkmayacak kadar asosyal olan bir kız neden aşk şarkıları dinler bilmem ama yüreğimdeki acıyı o şarkılar yatıştırır, dinlendirirdi. Evden ilk çıktığımda beş yaşındaydım. Şimdi yirmi iki yaşındayım, hayattan ölümüne korkar ondan kaçar dururdum. Tabii Allah`ın sopası yok ama her şeyin bir bedelinin olduğunu söylerler. Geç ama zor bir şekilde bedelimi ödediğimi düşünüyorum. Hayatıma bir daha eskisi gibi bakamamak da yanında ekstra kupon tarzı bir şey. Ben İzel Güneş. İlk defa evimden çıktım ve bu benim sonum oldu...

Venedik’in karanlık gecelerinde yazılan bir kan davası… Floransa’da sessiz bir çığlığa dönüşen intikam… Roma’da, kaderin kalbinden geçen zoraki bir aşk… Serena Olga Bilginer, güçlü ama geçmişi sırlarla örülü bir ailenin tek mirasçısıdır. Babası Tayfur’un İtalya’daki gizemli ölümü, yıllar sonra kapısını çalan bir gerçek olarak karşısına çıkar:Babasından ona kalan Karanlık bir geçmiş, gizli bir evlilik anlaşması ve ona bırakılan okunmamış bir mektup… Ve Vuslat Artun Sungur… Sessizliğiyle konuşan, gözleriyle hükmeden, öfkesini ise yalnızca geçmişin gölgesine saklayan bir adam. Serena’nın babasının ölümünde ailesinin parmağı vardır ve şimdi kader, onları aynı zincire bağlamıştır. Bu, zorla yapılan bir evliliğin ötesinde; geçmişin günahlarıyla, geleceğin bedeliyle yazılmış bir hikâyedir. Aşk, nefretin en derin katmanında filizlenirken, Serena için her şey yeni başlıyordur. Bir mektup. Bir ölüm. Bir imparatorluk. Ve iki yara almış kalbin kanla imzalanmış anlaşması…“

Karakterlerimiz Emre,Ela,Erdem,Burak ve Elif isimli bu 5 arkadaşlarımız okulun ilk günü yaşanan olaylardan sonra maceraları başladı...

Kız bir yerde tutsak tutuluyor ve ordan kurtulmaya çalışırken gerçekler ile yüzleşiyor

Anadolu`nun kadim şehirlerinden birinde, taş duvarları yüksek bir konakta yaşayan Elif, geleneklerin ve ailesinin beklentilerinin ördüğü sessiz bir hayatın içinde sıkışıp kalmıştır. Üniversite eğitimiyle ufku açılmış, kitapların dünyasında farklı hayatların hayalini kuran genç kadın için, görücü usulü bir evliliğe doğru itilmek, ruhunu daraltan bir hapishaneye dönüşmektedir. Geçmişte ailesinin müdahalesiyle yarım kalan bir aşkın acısı ve kendi yolunu çizme arzusu arasında gidip gelirken, Elif`in içinde büyüyen isyan, onu hayatının en kritik kararlarından birini almaya zorlar. Geçmişten gelen beklenmedik bir haber, Elif`i ailesine ve tüm kasabanın değer yargılarına başkaldırarak bilinmeze doğru tehlikeli bir yolculuğa iter. Eski aşkıyla acı bir yüzleşme, büyük şehirlerin yabancı kucağında yapayalnız kalma korkusu ve kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi... Elif, geçmişin yaraları, bugünün zorlukları ve geleceğin belirsizliğiyle dolu bu "yazgı sapağında" kendi kimliğini, kendi sesini bulmak zorundadır. "Yazgı Sapağı", bir genç kadının özgürlük arayışını, toplumsal baskılara karşı direnişini ve kendi kaderini yazma yolundaki cesur ama sancılı adımlarını anlatıyor.

Alaaddin Ali Bey ve Gonca Hatun`un bir intikam sonucu aralarında oluşan ve gün geçtikçe büyüyen sevdalarını okumaya hazır mısınız?

Aile. Çoğu Çocuğun onların yanında kendini en iyi ,en mutlu, en huzurlu hissettiği kişiler benim acılarım, pişmanlığım ve Ölümüm olacaktı. En büyük korkum ise bir gün bulunmak ya da renklere hapsolmaktı. Her yer rengarenkti. Ama benim rengim siyahtı. Renkler ise en büyük tramvam...

Yıllar sonra, zamanın unutmuş göründüğü, taş duvarların ve derin bir sessizliğin hüküm sürdüğü bozkır kasabasına geri döner. Tek mirasçısı olduğu, terk edilmiş ata yadigarı eve adım atmasıyla, sadece küf ve toz kokusuyla değil, aynı zamanda geçmişin bastırılmış fısıltılarıyla da yüzleşir. Kasabanın ağırbaşlı sükûneti ve meraklı ama mesafeli bakışları altında, evin loşluğunda keşfettiği eski bir sandık, onu beklenmedik bir sırra, deri kaplı gizemli bir deftere ulaştırır. Bu defter, unutulmuş bir aşkın, saklanmış acıların ve belki de tehlikeli sırların kapısını aralayacaktır. Defterin sararmış sayfaları arasında kaybolan kahraman, kasabanın sessizlik yeminiyle korunan geçmişini çözmeye çalıştıkça, kendi kimliğiyle ilgili şok edici gerçeklerle yüzleşir. Yasak bir aşkın izleri, faili meçhul bir ölümün şüphesi ve tekinsiz mekanlarda bulunan ipuçları, onu tehlikeli bir labirente sürükler. Geçmişin hayaletleri sadece fısıldamakla kalmaz, aynı zamanda tehditler savurmaya başlar. Kasabadan kaçmak zorunda kalsa da, bavulundaki defter ve ruhundaki yankılanan sessizlikle birlikte, bu sır perdesini aralama ve kendi gerçeğini bulma mücadelesi henüz bitmemiştir.

Tekirdağ’ın sahil kasabasında yolları kesişen iki yaralı ruh: biri ihanetin ardından yeniden güvenmeye çalışan bir kadın, diğeri ise geçmişin yükünden sıyrılıp gerçek aşkı bulmak isteyen bir adam. Hayat onları bir tesadüf değil, bir sınavla bir araya getirir. Sadakatle sınanırlar ama sonunda ikisi de aşkın, affetmenin ve yeniden başlamanın gücünü keşfeder.

Merhabalar; Okur severler öncelikle yazmakta olduğum bu eser sinematik bir kurgudur. Başrolde ki karakter uçakta seyir ederken nasıl olduğunu bilmeden bir ormana geliyor hatırladığı tek şey uçakta yanında bir kadın olduğu ve onun hiç bir şekilde hatırlamıyor bu ormana nasıl geldiğini sorguluyor du. Akıcı ve gerilim korku ile sizlere bu eserimi paylaşıyorum. . . Bence bir kahve yap kendine otur okumaya başla biliyorum ki etkileneceksin ve merakla diğer bölümleri bekleyeceksin.... . . . Yorumlarınız benim için çok kıymetli...

Bir gün bir avukat mahkumuna karşı birşeyler hissederse ne mi olur?

Her şey aylizin bir gece aniden evden çığlık atarak çıkmasıyla gelişti .ve bora bunu gördü bora aylizin yan okulundaki ve alt katındaki komşusuydu aynı zamanda aylize delicesine aşık bir boraydı ...

Naz Karaca hayatını zorluklarla mücadele ederek geçiriyordu. Annesini kaybetmişti. Sanki hayat aleyhine işliyordu. Nefret ettiği üvey annesi ve abisi vardı. Asla kabul etmiyordu onları, bir yabancıdan farkı yoktu onların Nazın gözünde. Yurtdışında yaşıyordu taki babası onun kredi kartlarını kapattırana kadar, o gün İstanbula dönmek dışında başka çaresi yoktu. Ama Naz eski Naz değildi. Belki onlara hayatı zindan edecekti. Yada onları kabullenecekti. Naz yollarını kendi çizmeye başladı. Onların hepsi Naz tekti. Yalnızdı. Yapayalnız. Taki haytına beklenmedik biri girene kadar Naz zor günler getirecekti. Farkındaydı ve kaybetmeye meyilli değildi? Bu kitapda bizimle misiniz? Arkadaşlar bu kitabi seveceğinizi düşünüyorum iyi okumalar..!

`Bir insan kraliçe ruhu taşıdığı için ismi Janset koyuluyorsa neden prensesi kullansın` ~Janset Sara Parlar~ Tiktok hesabı-Kırmızı kalp Tiktok ta aktifim 🎀

Bir otelde yarı zamanlı iş yapan İlkim hayatının ilk aşkını orada bulacağını bilmiyordu. Dikkat çekici duru güzelliğiyle ilk bakışta kendisine hayran bırakan bir güzel karşısında Ilgaz Kara ilk defa ne düşüneceğini bilmiyordu. Hayat onları ya birbirine bağlayacaktı ya da yolları tamamen ayrılacaktı

Hayatının orta yerinde Nyx felsefesi olan bir kadın.

İlkel Yaşantı; deniz, güneş meyvesi. Su, olmaz, demedir.

5k okunan Sisli Ankara kitabım yeniden sizlerle. "Bir şehir seni çağırıyorsa, orada seni bekleyen biri vardır." Ninesinin vasiyeti sonucu yolu Ankara`ya düşen Yavuz, birkaç yıl sonra temelli olarak Ankara`ya yerleşir. Orada Zeynep adında bir kıza sahip çıkar. Tayinini Zeynep`in okuluna aldırır. Ve beklemediği bir anda kendisini Hale öğretmene kaptırır. Fakat bu aşkın önünde aşılması bir hayli zor olan engeller vardır. Yavuz, tüm bu sisli ve karanlık hava da güneşi yakalayabilecek midir?

Kitaptaki tüm konumlar karakterler yaşananlar kurgudur bilginize Sağlam apartman

Karanlıkta büyüyen, acılarla yoğrulmuş bir ruhun;kendi kaderini ellerine alıp haykırarak yürüdüğü bir yolculuk bu. Sevgi eksikliğinden, bastırılmış çığlıklardan, parçalanan güvenlerden doğan bir kadının... Pes etmeyi reddeden, kendi ateşini yakmayı tercih eden birinin romanı. Bu kitap, hayatta yıkılmadan ayakta kalmaya çalışan herkesin sesi olabilir. Çünkü bazen kaderin yazarı olmak için önce onunla savaşmak gerekir.

sessiz kalbin yankısı...

"Kül Gecesi" adı verilen ve dünyanın dengesini kökünden sarsan tarihi olayın üzerinden 150 yıl geçti. Bu felaketten sonra hayatta kalan insanlar kendi aralarında savaştı ve insanlığın %84`ü yok oldu. Sonunda bu yıkım, tarihe "Büyük Uluslar Savaşı" olarak geçecekti. İnsanlık yine kendi arasında savaşarak kendini yok oluşa getirmişti. Yaşananlar o kadar derindi ki, takvimler bile yeniden yazıldı: Artık yıllar, Savaştan Önce (S.Ö) ve Savaştan Sonra (S.S) olarak yeniden düzenlenecekti.

Berat, ilkokulda Duru`ya ilk bakışta âşık olmuştu. Her teneffüs onu izledi, sessizce sevdi. Bir gün bir bankta konuştular... Bir hafta sonra, Duru taşındı. Bu, bir çocuğun kalbine ilk kez uğrayan aşkın ve ani bir vedanın hikâyesi. Bahar onunla geldi, onunla gitti.

Umay, renksiz, her şeyi hemen sevmeyen, kendine hiç bakmayan, her şeye üşenen bir kızdı. Çocukluktan beri Bora ile arkadaştı fakat ikiside büyüyünce sık sık görüşmüyorlardı. Sadece Aileleri oturmaya gittiklerinde görüşüyorlardı. Bora bir bordo bereliydi ve Umaydan 2 yaş büyüktü. Umay`ın ona abi demesinden nefret ediyordu çünkü umaya aşık olmuştu...