14. Bölüm

10. Bölüm

Eda A.
mektupb_1rsanattir

 

Bölüm şarkısı:

*Sadece Arkadaşız

​​​​​​*Gibi Gibi- Barış Manço

 

Herkesin kendine göre bir yas tutuşu var hayatta. Kimi konuşarak, kimi susarak, kimi sessizliğe, kimi gürültüye boğarak...

Nermin YILDIRIM

   

 

 

 

 

Medya Zeynep ALAKAN. Kadının gerçek ismi Petek Alemdar

 

Zerya

"Nikaha gün mü alacağız!" Derken şokla Zeynep'e baktım.

"Kızım ne bekliyorsun? Hemen evlenmeniz lazım! Unutun galiba evlenme sebebini!" Dedi Zeynep beni uykudan uyandırmaya çalışır gibi.

"İyi de bu haftaya olması şart mıydı!" Dedim.

"Geldiği gibi evlenmediğinize şükret." Dedi Ceylin yenge.

Beni rahatsız eden şey Ferzan ile aramızda ki büyünün bu evlilikle kaybolma ihtimaliydi. Oysa ben ona alışmaya bile başlamıştım. Ancak o evlendikten sonra 1 haftadan daha az süre burada kalarak buradan gidecekti.

Başım yere eğilirken salondan bahçeye baktım. Daha doğrusu bakışlarım istemsiz oraya kaydı. Bana hafif çatık kaşlarla bakan kişi anlaşılan pek asık suratımdan memnun değildi.

Gözlerim köyü kahvelerinden çekilirken bana her zaman güzel bakan gözleri bulamamak beni biraz... üzmüştü.

Aniden ayağa kalkan Zeynep'le bakışlarım ona çıktı. "Kalk hadi daha sana gelinlik almaya gideceğiz." Dedi Zeynep ve kolumdan tuttuğu gibi beni de ayaklandırdı.

Bu sözleri içimde bastıramadığım bir heyecanı uyandırırken derin bir nefes aldım. Sakin olalım. Neden sakin olmalıyım onu da bilmiyorum ancak derin nefesler alıyor kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Sabah uykumdan uyandırılıp sözde alışverişe gideceğiz diye beni hazırlanmışlardı ve gitmişken nikah tarihini de alalım demişlerdi.

Şuansa ben, Ceylin yenge ve Zeynep salonda beraberken balkondaki kişileri görebiliyorduk. Tabii onlarda bizi.

Beraber dışarı çıkarken aniden üstüme vuran rüzgarla titrediğimi hissettim. Ellerim ve kollarım göğüslerimin altında bağlanırken alışacağımı umarak yürümeye devam ettim.

Bizimle beraber gelecek olan Nedim abi, Turgut amca ve Ferzan'nın yanına giderken yanımıza gelen Birsen ve Binnaz'ı girmek beni mutlu etmişti.

"Abiş? Bizsiz nereye?" Dedi Birsen ve dirseğini Ferzan'a dayadı. Daha doğrusu ko dik duracak kadar havalanmıştı. Ancak benim gözlerimin tek iliştiği yer ise Ferzan'a değen Birsen'in koluydu.

Hani bu adam temas sevmiyordu?

Belki de sadece benim temasından rahatsız oluyordur. Gerçi zaten ben kimim ki? İstemediği halde evleneceği basit bir kadınım. Kendimle kız kardeşini karşılaştırmam bile çok saçmaydı.

Ama içimde bastıramadığım vur duygu vardı. Ben onu gömmeye çalıştıkça katlanarak çoğalan bir duygu.

Birsen ona dokunurken neden rahatsız olmamıştı da ben dokununca olmuştu? Ben mi rahatsız ediciydim? Veya ben mi istenmeyenim.

Bu konunun Birsen ile bir alakası yoktu. Niye bende rahatsız olurken onda olmuyordu, bunu anlayamıyordum.

Bakışlarım haddinden fazla dirseğin de durmuş olacaktı ki Birsen dirseğini çekti ancak benim bakışlarım hala aynı haldeydi. Bunu hissedebiliyorum.

"De gidek da?" Dedi Turgut amca.

Herkesin bakışları ona dönerken üzerimde hâlâ kahveler hissediyordum. Umursmamaya çalışıyordum çünkü kalbim kırılmıştı. Kendimi bir pislik gibi hissediyorum.

Sanki ben bir mikroptum ve Ferzan'a bulaşmış onu bırakmıyordum. Benden nefret etmesi için sebepleri vardı. Onu hiç istemediği bir evliliğe mecbur bırakıyordum. Ancak benim nefret etme sebebim yoktu. Babası yaptı diye ona bindirecek değilim ya.

"Kim hangi araba da gidiyor?" Dedi Zeynep mantıklı bir soru sorarak.

"Zerya tabii ki bizimle geliyor." Dedi Birsen ve hemen koluma girdi.

Birsen'i gören Binnaz da koluma girerken Ferzan bize bakıp güldü. Onun gülüşü içimi ısırırken hissettiğim yoğun duygu karışımına ad koyamadım. Heyecan desen değil, telaş desem değil. Hepsinin karışımı bir şey.

Sanki kalbim gülüşünü gördükçe hızlanacak ve beni kalp krizinden öldürecekmiş gibi hissediyorum. Hele o güzel gözleri her güzel bakışında sanki midemdeki yumruk hissi vücudumda yayılıp beni patlatacak ve evrende kaybolacakmışım gibi hissediyordum.

"Hadi o zaman gidelim, gel Ceylin." Dedi ve karısının sırtı ve beli arasında bir yeri tutarak arkasına döndü.

Birsen"in yürümeye başlamasıyla bende yürümeye başladım. Binnaz arabanın kolumdan çıktı ve hemen kapıyı açtı. "Gel Zerya, sen öne otur." Dedi kinayeyle.

Ona 'ne işler çeviriyorsun?' dercesine baktım ve başımla onayladım. Çok saçma bir huyum vardı. Eğer bir arabaya biniliyorsa ve o araba da öne binme şansım varsa ben oraya otururdum. Hele yakın olduğum biriyleysem asla arkaya oturmazdım. Neden mi?

Nedeni yok keyfi seviyorum.

On koltuğa geçip yerleştim ki Ferzan da arabaya bindi. Kolumu torpidonun üzerine koydum çünkü koyacak başka bir yer yoktu. Yeni fark ettiğim şeyse araba filmiydi. Acaba neden filmiydi?

Araba çalışırken camdan dışarı bakıyordum. Hepimiz arabada yolculuk yaparken sokakları, yolu ve insanları izliyordum. Birsen konuşuyordu ancak benimle değil abisiyle konuştuğundan pek dahil olmuyordum.

Elime değen sıcak tenle bakışlarım elime kayarken elime çok hafifçe dokunan Ferzan'ın elini gördüm. Ona baktığımda sanki bunun farkında değilmiş gibi davranıyordu ve dudağının kırıldığını gördüm.

Rahatsız olduğunu düşünerek elimi hemen çekerken ona tekrar baktığımda kaşlarının hafif çatıldığını gördüm. Bana çok kısa bir bakış atarken sanki elimi tut der gibiydi.

Hani rahatsız oluyordu?

Elime yaklaşan ve hafif değen eliyle şaşırarak ola baktım. Cidden elini tutmamı istiyordu. Demek ki doğru anlamışım!

Yüzüme hücum eden sıcaklıkla normal davranmaya çalışarak bakışlarımı ondan çektim. Kalbim uerinden çıkacak gibi atarken onda hissettiğim enerji mükemmeldi.

Elime dokunmuştu hatta sadece elim ona temas ediyordu ancak bu davranışı bile beni heyecanlandırabiliyordu. Bana daha fazla dokunsa her halde heyecandan ölürdüm.

Oysa ki çok isterdim elimden tutsun, bana sarılsın, yanağımı okşasın ancak o temas sevmiyordu. Ve bunları beklemek saçmaydı. Biz berdelle evleniyorduk ve bunu düşündükçe heyecanlanmam bile yanlış gibi geliyordu. Ama hayır aslında ben bu adamla evlenecektim. Ondan hoşlanmam, onu sevmem, ondan bazı beklentilerde bulunmam normaldi.

Zaten tam doğru zamanda gelmişti. Birinin desteğine ihtiyacımın olduğu dönemlerdeydim. Belki annem, Zeynep ve daha birçok kişi beni teselli ediyor olabilirdi ancak artık anne kardeş aşamasını geçmiştim. Onlarda iyi geliyordu ancak bana en büyük desteği verecek olan kişi eşim olurdu. Yaş ilerledikçe sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyorum. Ve Ferzan bunu tamamlarmış gibi hissediyorum.

Yol boyunca ellerimiz birbiribe değerken heyecandan ölmediğime şükrettim. Yolun sonu belediyeye vararken hep beraber arabadan indik.

Belediyeden içeri girerken ne ben ne Ferzan konuşuyordu. Yanımızdaki Birsen ve Binnaz'ın çene iyi çalışıyordu ama. Sabahtan beri konuşuyorlardı. Binnaz geldiğinden beri Binnazla ben o kadar konuşmamışızdır.

Fark ettiğim şeyse Birsen hiperaktifken, Binnaz'ın sosyal anksiyetesi vardı. Birsen'in burnu piercingli, saçları boyaydı. Dudağında ki köyü seftali tonları ve kirpiklerine sürdüğü yoğun rimel kendine de bayağı özenip süslendiğini belli ediyordu. Oysa Binnaz'ı daha önce rimelle bile görmedim. Saçları doğal kahve kumral karışımı bir renkti. İkizler cidden sosyal deney gibiydi.

"Belgeler yanında değil mi?" Dedi Ferzan bana bakarak.

"Yanımda." Dedim.

Sağlık raporlarını daha dün almıştım. Ceylin yenge zorlamıştı ne olur ne olmaz diye. Meğer ki amcamla neler planlamışlar. Kimliğinin fotokopisi bile hazırdı.

Danışmana geldiğimizde danışman bize gözlüğünün üstünden konuştu.

"Evet?" Dedi kadın ukala ukala.

"Evlilik başvurusu yapmak istiyoruz da?" Dedi yanımdaki Ferzan.

"Evlendirme memurluğuna başvuru yapacaksınız." Dedi.

Kadınla bir süre bir şeyler yaptıktan sonra günü haftaya cumaya ayarladık. En erken o zaman vardı çünkü.

Binadan çıktığımızda gülümsemeden edemiyordum. Nikahın günü hazırdı. Haftaya evleniyordum. Bu heyecanlanmama sebep olurken tekrar öne bindim ve arabada bir yolculuk daha yaptık.

Heyecandan içim kıpır kıpırken araba park edildi ve bir AVM'ye geldik. Büyük AVM'ye bakarken Binnaz ve Birsen hemen yanıma geldi. Ferzan hemen yanımda, pardon aramızdaki Binnaz olmasaydı hemen yanımda, duruyordu.

"Biz buraya ne almaya geldik?" Dedim kızlara.

"Evlenecek olan sensin, sen karar ver." Dedi Birsen sinsice gülerek.

Utançla yüzüm kızarırken konuşmamaya karar verdim. Telefonumu çıkararak Ceylin yengeyi aradım.

"Alo Zerya?"

"Yenge, nerdesiniz?" Dedim.

"Şey varya, DeFacto ordayız!" Dedi.

"DeFacto mu? Sen girer miydin oralara?" Dedim.

"Sus da gel." Dedi ve telefonu yüzüne kapadı.

"Neredelermiş?" Dedi Binnaz safça.

"DeFacto?" Dedim anlamaz bir sesle.

"Abiş biz gidiyoruz. Kendine iyi bak!" Dedi Birsen.

"Görüşürüz abisi!" Dedi Binnaz da.

"Görüşürüz bücürler." Dedi Ferzan ve bana döndü. "Görüşürüz Zerya." Dedi bana dönerek.

"Görüşürüz Ferzan." Dedim.

Binnaz ve Birsen koluma girerlerken beni öne doğru koşturdular. Küçük bebekler gibilerdi. Sanırım 18 yaşındalardı. Benden yaşça küçüklerdi ama kafa dengiydiler.

Beraber DeFacto'ya girdik. Zaten AVM kapısının hemen önünde olduğu için çabuk bulduk. İçeri girdiğimizde Ceylin yenge ve Zeynep'i bulmamız zor olmamıştı. Genelde aynı yerde olduklarından onların bölgesine gelmiştim. Gece elbiselerinin bulunduğu bölge Zeynep ve Ceylin yengeme aitti. Öyle ki çalışanlar bile o artık bizi tanıyordu.

"Ceylin yenge!" Diye seslendim.

"He gülüm?" Diyerek bana döndü Ceylin yenge.

Yanına tam gelmişken baktığı bebek eşyalarını görünce gözlerimi kıstım. Bu kadın hamile miydi la cidden?

"Ceylin yenge?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.

"He gülüm he!" Dedi tekrar bana dönerek.

"Sen hamile misin?" Dedim.

Tabii, dememle bir tüm kızlar olarak bir 'ne!'lediler. Hepsi bir bana bir Ceylin yengeye bakarken Ceylin yenge sanki suçu yakalanmış gibi gözlerini açtı kocaman ve başka bir yere bakıp konuştu.

"Nerden anladın lan!" Dedi Ceylin yenge.

"Ben anlarım." Dedim ukala bir tavırla. Ardından kahkaha attım.

"Şimdi benim bir yeğenim mi olacak!" Dedi Zeynep.

"Salak mısın Cemile!" Dedi Birsen. "O bizim kuzenimiz!"

"Ayy! Ben şimdi Binnaz abla mı olacağım!" Dedi sevinçli bir sesle.

"Niye ki ne oldu?" Dedi Zeynep.

"Ben ailenin en küçüğüyüm. Hiç abla olmadım." Dedi Binnaz.

"Siz ikiz değil misiniz?" Dedim anlamayarak.

Dememle bir Birsen kahkaha attı. Ona bakarken Binnaz Birsen'e bakıp göz devirdi. "Ben daha büyüğüm." Dedi Birsen gülmekten zar zor konuşurken.

"1 saat?" Dedi Binnaz da sinirleri bozulmuş bir ifadeyle.

Tamam her şeyi şimdi anlamıştım. Binnaz, Birsen den 1 sonra doğmuş.

"Neyse kaç aylık be yenge!" Dedim heyecanla.

"2!" Dedi heyecanla Ceylin yenge, sanki bu anı bekliyordu.

"Niye bize söylemedin?" Dedi Zeynep.

"Öyle olması gerekti." Dedi Ceylin yenge.

Hepimiz ne olduğunu anlamıştım. Yaşadığım olaylardan sonra bunu söylemeye fırsat olmamıştır. Yanımızdaki Birsen ve Binnaz utançla yerlerine sinerken yüzleri düşmüştü.

Elimi Binnaz'ın omzuna koyup sıvazladım. Bana mahcupca baktı. "Sizin suçunuz değil." Dedim. İkiside biraz daha rahatlamasına rağmen hala eskisi gibi değildi.

"Hadi oyun alanına gidip oyun oynayalım!" Dedi Ceylin yenge bir anda.

"Bu kadın daha şimdiden böyleyse hormonlar bunu ele geçirince ne olur bilmek istemiyorum." Dedim Zeynep'e bakarak.

"Bende." Dedi ki kulaklarımıza uzanan parmaklarla hemen kendimizi geri çektik. Ne yapıyor bu deli karı!

"Yenge!" Dedim hemen.

"Terbiyesizler! Yengeye öyle denir mi!" Dedi kızgın bir ifadeyle.

"Oyun oynamaya gitmiyor muyduk biz en son?" Dedi Birsen konuyu değiştirerek.

"Harbi hadi şurada zaten hemen." Dedim bende ve hemen Binnaz'ın koluna girerek hızlı hızlı dışarı yürüdüm ve büyükler için oyun alanına gittim.

Arkamdan gelen Zeynep'i botunun sesinden anlıyordum.

 

 

 

 

 

 

İlahi bakış açısı

Alpay ve Cesur Toprak ellerindeki basketbol toplarını fileye atarken Alpay sırf Cesur Toprak'ın topu fileye girmesin diye kendi topuyla onunkine attı ve şansına kendi topu fileye girip, Cesur Toprak'ın ki girmezken Cesur tip bir bakış attı.

Alpay sırıtırken Cesur ofladı. "Abi ebeni sikeyim ya!" Dedi.

Bugün abisi ve Burçin yengesi AVM'ye gezmeye gelmişti. Ancak nişanlı olsalarda birbirlerine yakın temas etmelerini istemeyen Gonca, Cesur Toprak'ın annesi, Cesur Toprak'ı da göndermişti.

Cesur Toprak orada olduğu için bir şey yapamayacaklarını düşünüyordu ancak cesur Toprak AVM'ye geldiği an oyun alanına postalandı. Tabii bunun karşılığı bankasına yüklenen yüklü miktarda paraydı.

Tabii sevgilisini çağıracaktı ancak en son Burçin yengesiyle Sena kavga ettiğinden onları yan yana getiriyorlardı. Cesur da çözümü Alpay'ı çağırarak buldu.

"Bende." Dedi Alpay. Belli etmese de o eğleniyordu çünkü Cesur Toprak bir şeyler yapamaya çalıştıkça o bozuyor ve bundan adete zevk alıyordu.

Alpay çevresine bakınmaya bakınırken topuklu sesleri duyunca o tarafa döndü. Bakışları hızla yürüyüp önündeki kuzenine gülen güzel kadını getirdiğinden bu ses daha hoşuna gitmişti. Farkında değildi ama bu güzel görüntü zihninde kaydedilmişti.

"Bula bula Nedim'in kız kardeşini mi buldun cidden Alpay?" Dedi ve kahkahayı bastı Cesur Toprak.

Gür kahkahası Binnaz'ın kulağına giderken, Binnaz yargılayıcı bakışlarla ona dönmüştü ki Cesur Toprak'ı görmek onu şaşırtmıştı.

Bu çocuğun burada ne işi vardı?

Zeynep gelen gür kahkahaya dönmüştü ki Alpay'ı görünce nefesinin kesildiğini hissetti. İçinde yer alan korku ve telaşla soluk almaya çalıştı. Nefesi buz kesmişti ve elleri üşümeye başlamıştı.

İki dakika önce bakmış olsaydı Alpay'ın nasıl baktığını görünce de aynı tepkiyi verecek miydi işte o kısım şüpheliydi.

Zerya Alpay'ı görünce gülümsedi. Şu hayatta geç kaldığını hissettiği tek kişi Alpay'dı. Oysa ki Alpay aslında kalbi güzel biriydi. Bunu kaç kişi görmüştür bilmiyordu ancak o görüyordu.

"Oo Zerya ALAKAN?" Dedi Alpay Cesur'u umursamadan.

"Alpay İROZ?" Dedi aynı şakacı tavırla Zerya.

"Nasılsın kuzen?" Dedi Alpay.

"İyidir, kuzen. Sen?" Dedi Zerya da karşılık olarak.

"İyi olmaya çalışıyoruz." Dedi Alpay kısaca Zeynep'e bakarak.

"Sizin burada ne işiniz var?" Dedi Zerya.

"Uzun hikaye siz?" Dedi Alpay.

"Gezme amaçlı." Dedi Zeynep dayanamayarak. "Sorgu sualin bittiyse biz bir gitsek mi?" Dedi rahatsız olmuş gibi.

"Bir kahve içseydik." Dedi Alpay. Altında yatan imayı sadece Zeynep anlamıştı ama anlamaz olaydı!

"Başka zamana ya, bugün bayağı işimiz var." Dedi Zerya hiçbir şey anlamazken.

"Ne işi?" Dedi Alpay. "Gezmek mi?" Dedi dalga geçerek.

"Evet." Dedi Ceylin yenge. "Çekilirsen doya doya gezeceğiz, Alpay'cığım. Ama sen diyorsan ki hayır çekilmiyorum. Gir zeynep ablanın koluna sende bizle gez."

Alpay ve Zeynep'de gerilirken bir anlığına bakıştılar. Abla mı? Ne ablası be! 150 kıza abla mı diyecekti!

Koluna mı girsin? Asla olmaz! O pisliğin ona degmesini istemiyordu, Zeynep!

"Yok biz zaten gidiyorduk." Dedi Cesur Toprak. Hiçbir şey sikinde değildi. Tek istediği Nedim bir yerden fırlamadan oradan uzaklaşmaktı.

"Gençler?" Dedi arkadan gelen bir sesle.

Hepsibbir arkaya bakarken gelen muhteşem üçlüyü görünce bazıları mutlu bazıları üzgün bazılarıysa korku sardı.

Ortada Turgut amcaları, -tabii Ceylin canı kocası- sağda Nedim soldaysa Ferzan vardı. Üçü çatık kaşlarla karşılarındaki iki adama bakarken hepsinin aklımda aynı soru vardı.

Bunların burada ne işi vardı?

 

 

Bölüm : 28.02.2025 19:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...