
Bölüm şarkısı:
*Olivia Rodrigo-Deja vu
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
(Duha Süresi, 3. Ayet)
(Cumaya özel (;)

İkizlerr😍
(Birini koyu kumral hayal edin🙏🏻)
İlahi Bakış Açısı
Hayatta her şeyin bir çaresi vardır. Her duygu bir süre sonra geçer gider hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Öfke, üzüntü, mutluluk, pişmanlık... Hepsi bir yere kadar sürer ancak hayal kırıklığının zamanı yoktur.
Hayal kırıklığı öylesine bir boşluktur ki insan istese de sevse de affedemez. Zaten en büyük hayal kırıklıkları en yakından gelirdi.
Nurşen'inse hissettiği tek şey buydu: koca bir hayal kırıklığı.
Yastığa kaç göz yaşı döktü bilmiyordu. Bir çok kişi girip çıktı odaya ama kim girdi diye sorsalar sayamazdı.
Cihan nasıl yapardı bunu? Nasıl onu aldatırdı? Gözlerinden akan yaşlar hayal kırıklığının somutlaşmış haliydi. Artık ağlamaktan bitap düşmüştü ki bayılmıştı. O onca göz yaşını dökerken Cihan'sa onu dört bir yanda arıyordu.
"Ana! Ne demek eve gelmedi! O zaman Nurşen nerede!" Derken öfkeden köpürüyordu, Cihan.
"Em nızanîn da!" (Bilmiyoruz) Dedi Medine oğluna öfkeyle. Oğlunu büyütmüş, okumuştu o ise şimdi bir el kızı için ona bağırıyordu.
"Baba, annem ALAKAN konağına gitmiş olmasın." Dedi Alpay. Annesinin babasına söylediği şeyler ona da bazı şeyler hatırlatmıştı. Harbi annesine ne çok zulüm etmişti. Çekilir çile değildi.
Cihan'ın da aklına bu gelmişti ama ihtimal vermemişti. Karısı olayları bu kadar yokuşa sürmezdi.
"Abi Alpay doğru diyor. Ya ordaysa?" Dedi Baran. Abisinin sinirinden korkardı. Cihan ne kadar efendi bir adam olsada şu hayatta bir Nurşen'e dayanamaz delirirdi.
"Ağam!" Diye bağıran bir adam koşarak onlara doğru geldi. Cihan adama merakla bakarken Nurşen'den bir haber geldiğini umuyordu.
Adam Cihan'ın karşısında durdu ve konuşmaya başladı. "Ağam, Nurşen hanımı ALAKAN konağında görmüşler!"
Cihan başta anlamak istemedi. Bir süre durdu. Nurşen bu kadar mı çok üzülmüştü. Nurşen'e kanıtlayacağı video hemen cebindeki telefondaydı.
Karısının üzüntüsünü kalbinde hissetti Cihan. Her şeyi bir yana bıraktı, Nurşen ne kadar üzülmüştür diye düşündü.
"Iso." Dedi Cihan.
"Söyleyesen Ağam?" Dedi İhsan.
"Em dıçîn ALAKAN ganağî!"(Alakan konağına gidiyoruz.) Dedi Cihan sadece.
Alpay babasının bakışlarından annesini almak için her şeyi yapacağını anlamıştı. Olay çıkacaktı. Eli telefona gitti. Cesur da gelsindi.
"Alo Apo?" Dedi Cesur. Evde boş boş oturuyordu. İnşallah Alpay gezelim derdi de biraz eğlenirlerdi.
"Cesur, oğlum acil bizim konağa gel. Bizim arabayla bir yere gideceğiz." Dedi Alpay. Cesur'a gel dese gelirdi zaten ama biraz 'ekşınlı' olsun istiyordu.
"5 dakkaya ordayım." Dedi Cesur ve hemen telefonu kapatıp odadan çıktı.
Geri kalan her şey hızlı ilerledi. Herkes ALAKAN konağına gelince Cesur, Alpay'a baktı ve konuştu.
"Niye geldik lan buraya!" Dedi. İtiraf etmek istemese de tekrar Ferzan'ı görmeye niyetli değildi.
"Annemi almaya geldik." Derken arabadan indi.
Cesur halâ bir halt anlamazken arabadan indi.
Cihan sinirle konağın kapısını açtı ve içeri girdi. Tabii onun ardından Baran, Alpay ve Cesur da.
Bahçede oturan Zeynep elinde telefonla oturup ağlıyordu. İçinde dev gibi bir huzursuzluk vardı. İyi şeyler olmayacaktı.
Tabii kapının şiddetli sesi huzursuzluğunu kanıtlar desibeldeydi.
Korkuyla doğrularken içeri giren Cihan Ağa beklenmedik değildi. Zaten iki saattir Cihan Ağa'nın gelmesini bekliyorlardı.
"Nurşen!" Diye adeta kükreyen Cihan'ın sesi herkesin kulağına ulaşmıştı.
Herkes sinirle konağın bahçesine çıkarken iki aşiret karşı karşıyaydı. Tabii Cihan karısını almaya geldiğinden sadece oğlu ve kardeşiyle gelmişti. Birde oğlu gibi sevdiği Cesur ile.
Herkes gergin şekilde ilk konuşanın Ferzan Ağa olmasını bekliyordu. Beklendiği gibi ilk konuşan Ferzan Ağa oldu. "Gidesin Cihan! Bende sana verecek kız falan yoktur!" Dedi hiddetle.
"Bana karımı getirin! Nurşen nerededir!" Dedi Cihan öfkeyle.
"Karın kendi ayaklarıyla geldi buraya. Ben git demedikçe gidemez!" Dedi Ferzan Ağa.
"Bak, bab-" Diyemeden lafı kesildi Cihan'ın.
"Bana baba deme! Ez bavê té ninîm!"(Ben baban değilim.) Dedi Ferzan Ağa.
Bilmiyordu ama karısı yıllardır bu lafları duyuyordu.
"Ferzan Ağa, bana karımı getirin! Onunla konuştuktan sonra eğer kalmak isterse kalır!" Dedi Cihan.
Kavga büyürken yüksek seslerden gözlerini açan Nurşen etrafa baktı. Kafasını yeni toparlarken Cihan'ın sesini işitti.
"Nikahlı karımı getiresiniz!"
Artık Cihan'ın karısı olmak istiyor muydu, bilmiyordu. Özellikle o gördüklerinden sonra.
Babası ile kavgasını duyuyordu. Seslerini duyuyor ama anlayamıyordu.
Yavaşça ayaklanırken 1. Kattaydı. Zemin kata yavaş ve korku dolu adımlarla ilerlerken bilmiyordu ama üç hafta önce genç bir kıza daha felaketini yaşatmıştı. Belki o yapmamıştı ama dolaylı yoldan onunda payı vardı.
Korkuyla dışarı bakarken tamamen dışarı çıkmamıştı.
"Halama ne yaptın da kaçtığı eve geri getirdin, Cihan Ağa?" Derken oldukça kindardı Nedim. Kuzenleri evden gittiği için onlara kızgındı.
"Sana düşen bir nokta olsa sana söylerdik, Nedim!" Dedi Alpay. "Babasının oğlu!"
Tükürürcesine söylediği şeyler herkesin kulağına giderken Nedim ayağa kalktı. Karşısında kimse durmamıştı. Çünkü herkes ne yapacağını biliyordu.
Alpay'ın karşısında durdu ve konuştu. "Yediğin dayak az geldiyse, elbette devamını getiririz." Dedi ve dediği gibi Alpay'ın ensesini tuttu.
Alpay ne olduğunu anlayamadan Nedim'in sert yumruğunu yüzüne yiyince Nedim'in baldırına sert bir yumruk attı. Nedim darbe almamış gibi Alpay'ın kafasını tuttu ve dizine geçirdi.
Cesur arkadan Nedim'in sırtına yumruğunu geçirince Nedim savunmasız kalırken acıyla inledi ve Alpay'ı yere savurdu. Cesur'a arkasını dönerek yumruk attı ve yere düşürdü. Elinde olsa onları bir 'kafese' sokar döverdi.
Alpay ayağa kalktığı gibi Nedim'in yüzüne yumruk atacaktı ki dayısının onu tuttuğunu gördü.
"Dur Alpay." Dedi Sinan.
"Çekil Sinan Ağa." Dedi Alpay.
"Çekil amcada görsün o dayısının oğlunu!" Dedi Nedim hırsla.
"Çekil, dayı!" Dedi Alpay da. Dayak yiyeceğini bilse bile korkak gibi saklanmayı yeğlemezdi.
Sinan çekilmedi, aksine ikisini de ayırdı. Tabii Baran da gelmişti. Alpay'ı tutup gözleriyle onu uyarırken iyice ayırdı onları.
Baran abisinin kavga çıkarmasından korktuğundan konuştu. "Ferzan Ağa, ya yengemizi verirsin ya da Zerya'yı!" Dedi.
Aslında büyük bir kumar oynuyordu. Ferzan Ağa şimdi Zerya'yı getirip eline verse öylece kalırdı. Kendi torunu değildi. Tabii ki kendi kızını el kızına feda etmezdi.
Ancak yanlış biliyordu. Ferzan Ağa kendi kızını da seviyordu ancak kızı ondan kaçmış el oğlunu seçmişti. O da el kızını seçmekten çekinmezdi. 20 yıldır onu silen kızını evine alma sebebiyse sırf vicdandan dolayıydı.
"Zerya burda değildir! Kocasının yanında!" Dedi Sinan da.
"O zaman Nurşen'i de kocasına verin!" Dedi Baran.
Aralarındaki tartışma büyürken Alpay kapının eşiğinden bakan annesini fark etti ama çaktırmadı.
"Annem belliki fevri davranıp bir hata etmiştir, Ferzan Ağa!" Dedi Alpay. Annesini gizlice uyarıyordu.
"Nurşen kaçtığı eve geri geliyor, sizde onu alacaklı gibi geri istiyorsunuz?" Dedi İsmet iğneleyerek. "Ne yaptınız da geldi bu eve!"
"Nurşen jınamîne! Mîra bî dın! Ger tu nedî ez ê bi xwe bikirim!"(Nurşen benim karım! Bana verin onu! Vermezseniz kendim alırım.) Dedi Cihan hiddetle.
"Eger hûn dikarin wê bigirin."(Alabiliyorsan al) Dedi İsmet Ağa hiddetle.
Bunu demesiyle Cihan önündeki Sinan'ı itip yumruğunu İsmet'e geçirdi.
Her şey hızlı gelişirken Alpay direkt Nedim'e koştu. Zeynep, Alpay'a bakarken çığlık attı. Korkuyla konağa koşarken gözlerinden yaşlar akıyordu bile. Çünkü konakta öylesine bir kavga çıkmıştı ki korkudan kaçmamak elde değildi.
Herkes birbirine girmişken Nurşen bir köşede sessizce ağladı. Gidip tüm kavgayı sonlandırmak istedi. Son bulsun bitsin istedi ancak olmadı. Kavga büyüdü de büyüdü.
Kimse konağa silahla giren adamı görmedi bile.
Nedim aslında fark ederdi ancak Alpay'ı dövmeye öylesine odaklanmıştı ki... Söylediği o sözün her harfine pişman edecekti onu.
Alpay bir gözü morarmış ve ağzının kenarı patlamış şekilde hâlâ Nedim'e karşılık vermeye çalışıyordu.
"46" numara olmayan ayakkabılarla Alpay'ın karnına vuran Nedim'i tek bir ses durdurdu.
Onu iliklerine kadar korkutacak ses. Bir silah sesi. Zeynep konağın içinden çığlık atarken herkes konağa baktı. Nedim'in göğsü daralırken Zeynep'e bir şey olma düşüncesi onu bitiriyordu.
Alpay'ı öyle bir hızla bıraktı ki Alpay bile şaşırdı. Nedim hızla konağın içine koşarken herkes ne olduğuna bakıyordu.
Nedim zemin katı ararken Zeynep'in nerede olduğunu düşündü. Hızlı olmalıydı. Zeynep nereye saklanmış olabilirdi ki?
Aklı patlayacak kadar düşünürken gözleri doldu. Bir şey mi olmuştu nefesine!
Aklına gelen yerle bir an deli gibi dönmeyi bıraktı ve koşmaya başladı.
Yine oraya saklanmıştı değil mi? Küçüklüğünden beri ne zaman korksa oraya giderdi.
⚜️
"Sessiz ol." Dedi sessizce küçük Nedim.
Yanında Zeynep korkuyla kafasını sallarken odadaki babalarına bakıyorlardı.
"Abi sence babam sarhoş mu?" Dedi sessizce Zeynep.
Nedim kardeşine baktı, "Sessjz ol ve hayır sarhoş gibi durmuyor." Dedi neredeyse duyulmaz bir sesle Nedim.
Ferzan Ağa ve torunlar beraber yazlığa gitmişti. Evde sadece Zeynep ve Nedim vardı. Ha birde varla yok arası babaları Samet ve anneleri.
"Evin yolunu buldun demek." Derken salona girdi Berfu. Tabii çocukların merdivenin en tepesinde onları eğilerek dinleyen çocuklarından bihaberdi.
"Berfu, gel buraya hayatım." Dedi Samet ise.
"Ne çektin yine!" Dedi sinirle Berfu. "Sen git o orospunun yanına!"
Dün geceden beri kocası eve gelmemişti. Öğleyin evin yolunu bulan Samet'in yüzsüzlüğü katlanılacak gibi değildi.
"Ne orospusu lan!" Derken sesi küçük Zeynep'i titretecek kadar gürdü Samet'in.
"Sen içeri gir, Zeynep." Dedi Nedim. Devamında olacakları biliyordu. Kız kardeşi görsün istemiyordu.
Zeynep bir şey demeden hafif uzaklaştı ama tamamen gitmedi.
"Yalan mı! Yine o kadının yanına gitmedin mi!" Dedi Berfu kızgınlıkla. "Sen o kadının koynunda gecelerini gündüz ederken iki evladın kocaman oldu."
Ardındansa bir tokat sesi... Ha tabii birde Berfu'nun çığlıkları. Nedim gördükleriyle gözlerini kapatırken annesi çığlıklar içinde ağlıyordu.
Nedim gözlerini açtı. Annesi yerdeydi. Babası ise kemerini hızla çıkardı ve iki ucunu birleştirdi.
Yerde yatan karısına eğildi. Eğilmesiyle bir Berfu çığlık atıp uzaklaşırken Samet hızlıca Berfu'nun ayağından yakalayıp kendine çekti.
"Dur!" Dedi Samet. Karısını iki kolundan tutup kafasının üstünde birleştirdi. Berfu çığlık atarken Samet kemeri kalçasına vurdu. "Bekle ve sus!" Dedi Samet.
Berfu susmayı denedi. Samet elini Berfu'nun göğsüne atarken Berfu bağırdı. "Bırak istemiyorum! Bırak!" Dedi ağlayarak.
Samet tekrar kemeri vurdu. Bu kez bacağına vurdu. Berfu yine bağırdı ve ağladı.
Küçük Zeynep burnunu çekerek koşmaya başladı. Kendi odasına girdi ve kapıyı hemen kapattı. Dolabına koştu ve hemen içine girdi. Dolabı kapatırken ağlamaya başladı.
Nedim annesine bakmayı bırakıp kız kardeşine koştu. Zeynep'in odasına giderken annesi hâlâ çığlık atıyordu.
Zeynep'in odasına girdi. Zeynep sessizce dolabın içinde ağlıyordu. Nedim annesinin çığlıklarından Zeynep'i bulamazken konuştu.
"Abiciğim? Nerdesin?" Dedi Nedim.
Zeynep abisini duyuyordu ama annesinin sesi daha baskındı. Korkuyordu. Babası annesini niye acıtıyordu ki? Annesinin canı çok acıyordur.
Babası onu da kemerle dövdüğün de Zeynep'in de canı çok acımıştı. Hatta karnında 5 gün boyunca o iz kalmıştı.
"Zeynep! Abicim gel bak, bu Cimcime burda." Dedi Nedim.
Cimcime Zeynep'in bebeğinin ismiydi. Zeynep bebeğin ismini aslında Safiye'ydi ancak Nedim sırf Zeynep'i sinir etmek için Cimcime diyordu.
Zeynep yine de çıkmadı dolaptan. Korktu. Nedim ise vazgeçmedi.
"Mavi arabada burdaymış. Cimcime ve mavi arabayı da alıp odama gideyim en iyisi. Zeynep belki ordadır." Dedi ki Zeynep dolaptan çıktı.
"Burdayım abi. Hem onun ismi Safiye!" Dedi Zeynep sinirle.
"Hayır Cimcime!" Dedi inatla Nedim.
Zeynep sinirlenirken tekrar konuştu. "Ya Cimcime diye kız ismi mi olur!"
Zeynep tartışırken unutmuştu her şeyi. Babasından dayak yiyen annesini, annesini tecavüz eden babasını her şeyi.
Ancak Nedim unutmadı. Hemde hiçbir zaman.
Belki bir gün ay yüzlü güzel bir kadın ona unutturdu...
⚜️
"Zeynep, Zeynep! Nerdesin?" Derken dolabı açtı Nedim. Kız kardeşi olduğu yerde büzülmüş hüngür hüngür ağlıyordu.
Kulaklarını elleriyle kapatıp ağlıyordu. Öylesine ağlıyordu ki hiçbir şeyin farkında değildi.
"Baba baba, bırak annemi. Bana da vurma kemerle." Bakışları abisini buldu. "Abi dolaba gir. Bizi bulamasın." Dedi.
Nedim kız kardeşine bakarken gözleri doldu.
"Zeynep gel abiye." Dedi Nedim kollarını açarak.
Zeynep tereddüt etmeden abisinin kucağına atlarken Nedim sıkıca tuttu onu. Zeynep hemen Nedim'in göğsüne tünerken abisine sıkıca sarıldı.
Nedim gidip Zeynep'in yatağına oturdu. Birkaç dakika Zeynep'in kendine gelmesini bekledi Nedim. Zeynep'se usulca konuştu.
"Kavga etme abi." Dedi Zeynep. "Bazen seni görünce babam geliyor aklıma."
Nedim'in canı acıdı. Kız kardeşi küçük kavgalarda bile onu babasına benzetiyorsa daha büyük dövüşlerde görse ne olurdu acaba?
Kimse bilmiyordu ama Nedim bir kafes dövüşçüsüydü. Geceleri vampir gibi uyanıp gizlice antrenman salonuna gidiyordu.
Bu kadar iyi dövüşmesinin sebebi de buydu.
"Tamam, Zeynep. Sana söz bir daha yanında kimseyle kavga etmiyeceğim." Dedi Nedim. Kız kardeşinin gözünde babasına benzemekten korkuyordu.
Babaları onların çocukluklarının katiliydi. Ona benzemek istemiyordu Nedim.
İkisi beraber sarılırlarken polis sirenlerinin sesi geldi. Belli ki silah sesinden polis gelmişti.
"Sen şimdi burada dur, ben gidip geliyorum." Dedi Nedim.
"Abi, gitme. Polisler seni de götürür." Dedi Zeynep Nedim'i bırakmayarak.
"Polislere her türlü cevap vereceğiz hem o Alpay piçi boş durur mu? İsmimi verir." Dedi Nedim tükürürcesine.
Zeynep bir şey diyemezken abisini bıraktı. Nedim onu yatağına yatırdı. Polislerin buraya kadar girmesi yasaktı. Evi aramaları için belge lazımdı ve bu kadar kısa sürede o belgeyi bulamazlardı.
Nedim kardeşinin anlından öpüp odadan çıktı.
⚜️
Herkes silah sesine odaklanırken Nedim'in koşması herkesi korkutmuştu. Birine bir şey mi olmuştu?
"Ağam! Polis geliyormuş!" Diyen adam sonunda herkese sesini duyurmayı başarmıştı.
Silahı sıkan oydu. Onu duysunlar diye silahı sıkmıştı.
Bunu duyan Alpay ayaklanırken Cesur Toprak'a koştu. Cesur Toprak'ı alıp babası ve amcasının yanına gidip konaktan çıktılar.
Nurşen ise gizlice oğlu ve kocasına bakıyordu. Üzgündü. İkisini de görmek istemiyordu.
Onların çıkmasıyla polis geldi. Polis konağa girerken herkes sakindi.
Polise verilen ifade ise şuydu. Arkadaşlar arasında eğlenirken sanırım gürültü çıkmış. Yanlış anlaşılmış. Bir daha olmaz.
Herkes dağılırken gündüz kendini geceye bırakmıştı bile. Cihan ise kendini hâlâ Nurşen'e açıklayamamıştı.
Çıldıracaktı. Onu sakinleştiren şey aklına gelen plandı. Akşam yemeğini yerlerken herkes sessizdi. Tek ses atışan Nazlı ve Samet'in sesiydi.
"Senden önce ben bitirdim." Dedi Nazlı.
"Hayır ben bitirdim." Dedi Samet de. Daha küçücük çocuklardı ve kardeş kavgası yapıyorlardı.
Ama kimse onları umursamadı. Herkesin aklında Nurşen ve ALAKAN konağı vardı.
Herkes yemekten sonra odasına çekilirken sabırsızlıkla beklenen gece saatleri sonunda geldi.
Cihan, Alpay'a simsiyah giyinmesini söylemişti. Alpay pek sorgulamadı. Giyindi.
Gece 1 sularındayken Alpay ve Cihan gizlice evden çıkarken Alpay yolda geçerken Cesur Toprak'ı da aldı.
Üçü sessizce yolculuk ederken ALAKAN konağına geldiler. Tabii iki sokak ilerisine park ettiler arabayı.
"Baba ortam durulduktan sonra gitseydik, daha bugün büyük kavga oldu." Dedi Alpay.
"Bugün kavga olduğundan kimse geleceğimizden şüphelenmez." Dedi Cihan. "Ama yarın adam dikerler. Annenle konuşma fırsatım uçar. Onun için yürü."
Cesur ve Alpay kurbanlık koyun gibi çobanları nereye götürse gidiyorlardı.
"Pekii biz şimdi bu konağa nasıl gireceğiz?" Dedi Cesur. Haklıydı. Sur gibi duvarlarla kaplıydı çevresi. Kapısı da açılacak gibi değildi.
"Gelin." Dedi Cihan sadece.
Gençken Nurşen'in yanına geceleri gider buluşurlardı. Umarım geçtiği o yollar hâlâ duruyordu.
Beraber konuğun en arkasına kadar giderlerken oldukça sessizlerdi. Ortalıkta pek kimse yoktu zaten gece 1-2 suları olduğundan herkes uyur olmalıydı.
Tamam tam en arkasındaki duvara gelince Cihan gördüğü ağaçla gülümsedi. Bahtiyar ağaç zamanında az kavuşturmamıştı onu Nurşen'ine.
"Hey gidi günler." Dedi ve ağaca tırmanmaya başladı. Ağacın dallarına basarken diğer dallara tutundu ve duvarların birinin üzerine çıktı.
Alpay videosu Cihan'a şaşkınlıkla bakarlarken Cihan ise onlara kısaca onların da tırmanmasını işaret etti.
Sırayla ikisi de çıkarlarken üçü de duvarın üzerindeydiler.
"Şimdi ben atlayacağım ardından Siz atlayın." Dedi Cihan.
İkisinin cevabını beklemeden aşağıya atladı.neredeyse iki buçuk metre olan yerden atlarken hiç korkmadan atladı. Çünkü gençken her hafta atlardı.
Ama hesaba katmadığı şeyse artık eskisi kadar genç değildi. Belli etmedi ama ayağı az da olsa acımıştı.
Alpay ve Cesur birbirlerine bakarlarken Alpay ne olacak ya diyerek ağlamıştı. Aslında o kadar da korkunç değildi.
İlk önce uçar gibi oluyorsun sonrada tak yere düşüp bileğin açıyor ama sonra geçiyordu.
Ardından Cesur'da inerken Cihan ikisine döndü. "Ben şimdi gideceğim. Sizde biri geliyor mu diye kontrol edeceksiniz." Dedi ve gitti.
Cidden cevap vermelerine izin vermeden gitti. Alpay Cesur'a dönerken, "Ben bu taraftan bakıyorum. Sen diğer taraftan bak." Dedi ve o da gitti.
Cesur Toprak sen "Ne oluyor amına koyayım?" Diyerek diğer tarafa doğru gitti.
Cihan Nurşen'in gençken kaldığı odaya tırmanırken içinde bir şüphe vardı. Acaba Nurşen hâlâ orada mı kalıyordu?
O odaya çıkarken perdeler örtülüydü. Risk alıyordu ama yapmalıydı. Pencereyi hafif ittirirken pencere kendiliğinden açıldı. Yıllar önce bu pencereyi kendi bu hale getirmişti. İtilince çabuk açılıyor ancak soğuğu içeri almıyordu.
Yıllar önce Nurşen evden kaçtığı zaman ferzan'a onun odasını içten içe lanetlemiş ve o odaya kimseye koymamıştı. Berfu yenge ise Nurşen'i zaten o odaya getirmişti. Kısacası Nurşen hâlâ o odadaydı.
Cihan sessizce perdeyi açarken hemen içeri girdi ve sessizce pencereyi kapattı.
Yatağa bakınca karısının bedenini gördü. Uyuyan karısını öylesine özlemişti ki...
Cihan sessiz adımlarla karısının yatağına ilerledi. Onu uyandıracakken durdu, korkuyla çığlık atma ihtimali yüksekti.
Elini onun ağzına bastırdı. Çığlık atamazdı artık. Nurşen'i dürttü. Nurşen gözlerini açarken ağzından nefes alamayınca çığlık attı. Korkuyla etrafına baktı.
Bir söz vardı. İnsan yaşattığını yaşamadan ölmezdi. İki hafta önce yeğeni ve görümcesi Zerya hiç tanımadığı bir adam tarafından böyle bir şeye mağdur olmuştu.
Hem kocasıydı onun. Ona bir şey yapmazdı. Ama Zerya saçlarından çekilerek evden çıkarılıp korkular ve travmalar içinde kalmıştı o gece.
"Ağzına kapanan ellerle gözlerini açtı Zerya. Karşısında İsmet Ağa ona sinirle bakıyordu. Yeni uyandığından kafasını toparlayamıyordu. Aynı zamanda nefes de alamıyordu.
Amcası gecenin bir vakti niye buradaydı ve ağzını kapatıyordu?
"Şimdi çeneni kapıyorsun! Geldiğin yere geri gideceksin!" Dedi İsmet ve saçından tutup Zerya'yı ayağa kaldırdı. Gözleri dolarken konuşmaya çalıştı, Zerya.
"Ayca bığah!" Zerya ağzındaki elleri yüzünden sesi anlaşılmaz çıkarken nefes alamıyordu!
Hıçkırıklarla ağlarken İsmet acımasızca saçını çekip odasından çıkardı.
"Apa! Nou!" Sesini anlaşılmıyordu ama yalvarıyordu, Zerya.
Ona acımasızca baktı ve bir anda yere attı. Yere düşünce karşısında o ayakları gördü. İroz konağındakleri...
Ağlarken onlara bakmadan anne babasını aradı gözleri. Yoklardı! Bu insanları tanımıyordu!"
Şuan bile aynı rüyayı görüyordu, Zerya. Ama şimdi kocasını onu çoktan sarmış sakinleştirmişti.
Zerya'yı hem kabuslarla korkutan hemde sakinleştiren kişiler baba oğuldu. Biri bir genç kızı korkuyla ağlatıp kabuslarına canavar olurken diğeri onun gönlünün efendisi olmuştu.
Gözleri açılırken kocasını gördü, Nurşen. Başta şaşırdı. Gecenin bu saati nasıl buradaydı diye düşündü.
"Sessiz ol, Nurşen. Sana sadece bir video gösterip gideceğim." Dedi Cihan ama Nurşen itiraz edercesine hareketlenince tekrar konuştu. "Eğer babanın evinde kalacaksan engel olmayacağım. Ama ilk bu videoyu izle."
Nurşen bunun üzerine sessizleşirken Cihan elini Nurşen'in ağzından çekti. Karısına güveniyordu. Zaten korkmayacağını bilse elini ağzına bastırmazdı.
Cihan cebindeki telefonu çıkardı ve videoyu açtı. Nurşen izlemeye başladı.
Videonun sonuna gelirlerken şimdi suçluluk Nurşen'deydi. Anlamadan dinlemeden çekip gitmişti. Şimdiyse pişmandı.
İşler artık dönülmez haldeydi. Babasını tekrar ezip geçebilecek miydi?
Bunlar olurken Alpay'da etrafı kontrol ediyordu. Ansızın çişi geldi. Oflarken etrafa bakındı. Ulan burada nasıl yapacaktı?
Aklına gelen şeyle bahçedeki bir ağacın önünde durdu ve fermuarını indirdi işini hallederken telefonunun titrediğini hissetti. Bildirim gelmişti.
İşini halledip fermuarını çekip telefonunu açarken mesaj 'NKK'dan gelmişti.
Alpay şaşkınca bildirimi açarken gelen mesaj onu şaşkına uğratmıştı.
Zeynep: Ağacıma işemez misin?
Alpay biran donup kaldı. Etrafa bakındı kısaca. Hiçbir lamba yanmıyordu. Neredeydi bu kız? Yakalanırlarsa fena olurdu. Hele babası...
Alpay: Nerdesin?
Zeynep: Odamda.
Zeynep gece uyuyamamıştı. Camdan dışarı bakarken Alpay'ın yürüdüğünü gördü. Başta inanamadı ama arkasına dönüp ağaca işeyince şaşkınca inandı.
Ne yapacağını anlayamazken abisine haber veremedi. Abisi yine dövüşsün istemiyordu. Kendi halledip onu göndermeliydi. Gerçi tek başına gelmemiştir diye de düşünüp mesaj attı.
Alpay gördüğü mesajla sinirden sessizce gülerken tehditkâr bir mesaj gönderdi.
Alpay: Yarın aynı üniversitedeye gideceğimizin farkındasın umarım :)
Zeynep: Evet, senden 2 yıl büyük olduğumdan karşılaşmayacağımızı da biliyorum.
Alpay: Staj yerine girmem sadece 5 dakikamı alır.
Zeynep: Bölümü okumadığın için giremezsin.
Zeynep: Hem girsen de hiçbir şey yapamazsın.
Alpay: Emin misin?
Zeynep: Hemde adım kadar.
Alpay: Eğer yarın staj yerine girersem adın Cimcime olur
Zeynep'in aklına gelen şeyle gülümsedi. Abisi de hep Safiye'ye Cimcime derdi. Sagiye hâlâ dolabındaydı. Kalkıp dolabını açtı.
Dolabın karanlığıyla ürperdi. Bu dolap onun korunma yeriydi. Bu dolaba öyle sebeplerden dolayı girmişti ki aklına gelince gözleri doldu. Elleri titreyerek Safiye'yi aldı ve sarıldı.
Safiye onun en iyi arkadaşıydı. Zerya'nın bile bilmediği şeyleri o biliyordu. Nedim'in yan odasında kalma sebebini de, babasının içince büründüğü kişiyi de, korkuyla ağladığı zamanı da sadece Safiye biliyordu.
Safiye'ye sarıldı. Dolabı kapatamadı. O dolap açık kaldı ve Zeynep o dolaba bakarak uyuyakaldı.
Telefonuysa olduğu gibi pencerenin dibinde açık kaldı.
O gece herkes için 'iyi gece' olmadı. Zeynep gibi...
Sellamm👋🏻
Nasılsınız MGY okurları! Umarım iyisinizdir. Bu bölümün bir ismi olsaydı, Deja vu olurdu. Çünkü ben bile Deja vu yaşadım. Arkada şarkı çalarken Nurşen'in sahnelerini yazarken aklıma sürekli Zerya geldi.
Canım Zerya'm. Ne acılar çekti ama😓
Bu bölüm de Nedim için yaktık sigarayı🚬
Samet sanıldığından da kötü bir karakter. Size şöyle söyleyeyim, günümüz pislikliğinin tanımı gibi.
Zeynep çok çaktırmıyor dışarıya ama psikolojik olarak travmalarla dolu. Sizce kaç normal insan bir dolaba bakarak uyur?
Söylemesi üzücü ama Zeynep Zerya'dan daha kötü şeyler yaşadı. Şimdi diyeceksiniz ki neden? Haklısınız ama spoiler olur. Bu da olmaz. İler ki bölümlerde okuyacaksınız.
Bu bölüm biraz daha olayları açıkladım. Eskiye gidip geldik. Diğer bölüm Ferzan ve Zerya'yı okuyacağız.
Şimdiden söyleyeyim, Ferzan ve Zerya bu bölüm gibi olmaz. Ben istemesem de onlar olmaz. Çünkü aralarında cidden bircekim var ve her ab sevisebilirler😁
Neyse spoiler yok!
Sizi seviyorum. Kendinize iyi bakıınn! 😘😘😘
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |