
Bölüm şarkısı:
*Army Dreamrs-Kate Bush
*Reminder-The Weeknd
Bahar nedir bilmedim, varım yoğum sonbahar...
(Nurullah GENÇ)
"E o zaman evlensin de meseleyi kapatın." Dedi Resul Ağa.
Hemen itiraz etti, İsmet Ağa. Bu kadar yaklaşmışken aptal bir kız yüzünden her şey mahvolamazdı!
"Berdel bozuldu, Resul Ağa! Ne evlenmesi!"
"Bir yandan Cihan Ağa bir yandan Alpay, uğraşamaz tüm Mardin sizinle! Berdel olsun kapansın konu!" Dedi Ümit Ağa da Resul Ağa'yı desteklerken.
Bu sözlere ne söyleyeceğini bilemeyen İsmet Ağa öfkeyle soludu.
"Evine git, İsmet Ağa. Şu kızıda anasına götür. Gece gece kız senin yüzünden neler gördü!" Diye kızdı Cevher Ağa.
"Alaz, gel oğlum buraya! ALAKAN konağına götür şu kızcağızı." Dedi Resul Ağa.
Alpay evinin önüne gelince duyduğu tek şey Resul Ağa'nın son sözleriydi. "Ben götürürüm onu evine!" Dedi anında.
Zerya"nın içi rahatlamıştı. Alpay kuzenini birkaç kere görmüştü. Bir kere aynı okula yazıldıkları da, dedesinin Zerya'yı başka bir okula yazdırmasından önce bir de birkac defa Mardin'in pazarlarında.
Alpay'ın açık esmer tenini ve yeşil gözlerini hatırlıyordu. Gerçi büyüdükçe rengi iyice kararmıştı.
Zerya'nın açık teni küçüklüğünden veri hep aynıydı. Doğduğu toprağa göre farklıydı ancak fazlasıyla güzelleştiriyordu onu. Ela gözleri hem maviyi hem kahverengini hemde yeşili barındırıyordu.
Zerya akrabası olmasından mı ne Alpay'a güveniyordu.
Hayır, akrabası olmasından değil. Ona amcasından dayak yerken kimse ses çıkarmazken Alpay sayısını genç yaşında durdurmuştu.
Kimse bir şey demezken Alpay cebinden çıkardığı araba anahtarı ile Zerya'ya 'gidelim hadi' işareti yaptı ve yavaş adımlarla yürümeye başladı. Zerya vakit kaybetmeden ayağa kalktı ve Alpay'ın peşinden gitti. Alpay ona yetişen Zerya ile daha da hızlandı.
Beraber arabanın yakınına yaklaşınca Alpay arabanın anahtarından kilidi açtı ve sürücü koltuğuna oturdu. Zerya da vakit kaybetmeden sağ koltuğa oturdu.
Alpay bir şey demezken sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Zerya neden boyle bir şey demişti anlamamıştı. Ağalara karşı çıksa adı çıkardı, Zerya'yı seviyor diye. Bir şey diyememişti. Ancak içinde öylesine fırtınalar dönüyordu ki...
Yol devam ederken Zerya gergindi. Büyük bir şey yapmıştı ve anlık kararlaştırdığı bir şeydi. Ancak biliyordu eğer anne babasını görmek istiyorsa bu evliliği kabul etmeliydi. Mardin'in koca ağaları bile buna karşı çıkarmıyordu ve dedesini İsmet Ağa temsil ediyordu. Dedesi de bir şey diyemezdi.
"Neden kabul ettin berdeli?" Dedi sakin kalarak Alpay. Normalde bu kadar sakin kalamazdı. İçinde onu sakinleştiren bir şeyler vardı. Dayısının evine giderken beden bu kadar huzurlu olduğunu bilmiyordu.
"Zorundaydım." Dedi Zerya zar zor çıkan bir sesle. Nefesi fısıldamıştı sanki. Boğazı düğüm düğümdü. Gözlerindeki yaşları geri itmeye çalışıyordu. İnsan içinde ağlamayı sevmezdi.
"Hiçbir şeyin zorunda değilsin! Neden berdeli kabul ettin!" Dedi Alpay daha da sinirlenirken. Her geçen saniye daha da sinirleniyordu ancak bir yandan da rahatlıyordu, sebepsizce.
"Alpay, annem ve babamsız yaşayamam. Hem sanki böyle evlenmesem nasıl evleneceğim? Aşık mı olacağım? Mardin'de buna izin verirler mi?" Dedi Zerya.
Bu dediğine sessiz kalırken bir şey diyemedi Alpay. Haklıydı, bir kadın için son buydu. Evlenip çoluk çocuğa karışmak...
O sıralarda ansızın yatağından fırlayan Zeynep hemen Zerya'nın odasına koştu. Rüyasında Zerya hüngür hüngür ağlıyordu. Kimse onu susturamıyordu. Gördüğü rüyasından etkilenen Zeynep'se hemen Zerya'yı kontrol etmeye gitti. Kapıyı açınca Zerya odasında yoktu. Dikkatlice tarafı odayı ancak hayır burada değildi.
İçi daha da telaşlanırken hemen tuvalete koştu. Lamba sönüktü, burada olamazdı ancak yine de baktı. Kimse yoktu. Korkusu giderek artarken hemen mutfağa koştu. Belki yemek yemek istemiştir? Ancak hayır, mutfakta da yoktu.
Zeynep ne yapacağını bilemezken abisinin yanına gitti. Abisi üstünde atlet yatakta fosur fosur yatıyordu. "Abi!" Diyerek odaya girdi Zeynep.
Hafif bilinci açılan Nedim bulduğu ilk yastığı kapıya attı. Uykulu olmasına rağmen Zeynep'in tam kafasına çarpacakken Zeynep boş durmayıp yastığı hemen tuttu. Refleksleri anısı sağ olsun iyiydi.
"Zerya yok abi kalk!" Dedi Zeynep telaşla yatağa koşarken.
"Ne demek yok?" Dedi Nedim.
"Vallahi yok! Her yere baktım. Abi kalk yengemlere haber ver de nereye gitti bu kız." Dedi Zeynep.
Yatağından doğrulan Nedim hemen amcasının odasına koştu. Kapıyı çaldı ilk önce. Evli adamdı, müsait olmayabilirdi.
Yatağından şaşkınlıkla doğrulan Melek ve Sinan'ın kapıya gel deyişi ayağa kalkarken oldu.
Nedim direkt odaya girerken amcasını kapının önünde buldu. "Ne oldu gece gece, Nedim?" Dedi Sinan.
"Amca, Zerya odasında yok." Dedi Nedim telaşla.
"Ne demek yok!" Derken odadan çıkıyordu Melek.
Hemen kızlarının odasına gitmişti ama yoktu işte. Zeynep konağın bahçesini gezerken ağlıyordu. Şu zamana kadar anne babasının sadece iki çocuğu olmuştu biri o biri de abisiydi. Zerya ile yaşıttılar. Zeynep'in öğrendiği gerçek en az Zerya kadar şaşırtmıştı onu.
Zerya'yı kendi kız kardeşi gibi görürdü Zeynep. Biliyordu abisi de vardı ancak kız kardeşi gibi hiç kimse olamazdı insanın.
Gözyaşlarını elini tersiyle silerken bahçeye bakmaya devam ediyordu. Tam o sırada kapı açıldı. İçeriye ilk bir erkek girdi. Giren kişi Alpay'dı. Zeynep bir şaşırsa da kapıya doğru yöneldi. Kapıya doğru yürürken Alpay'ın ardından Zerya girdi.
"Zerya!" Derken dudakları şaşkınlıkla açılıp yürüyüşünü koşmaya çevirdi, Zeynep.
Alpay Zeynep'i görünce şaşırsa da bir şey demedi, hem ne diyebilirdi ki?
Zeynep'e benzer ya koşup sarılırken gözyaşları artık daha da şiddetli bir şekilde akıyordu. Derya'nın tüm gece ihtiyacı olan tek şey kız kardeşine sarılmak olduğundan bu sarılmaya geri çevirmedi. Bir yanım ağlıyor bir yandan da sıkı sıkı kardeşin sarılıyordu Zeynep.
Amcası Sinan Zeynep'in Zerya deyişine hemen bahçeye indi. Kapıda Alpay'ı Zeynep'i ve Zerya'yı görünce hemen kızına koştu. "Kızım!" Diye bağırdı telaşla.
Zerya Zeynep'den ayrılırken babasına koştu. Babası hemen kızını sarmalarken Melek daha merdivenlerden iniyordu. Ancak o da çok geçe kalmadan kocasına ve kızına sarıldı.
Alpay bu görüntüye üzülürken dayısının berdele ne tepki vereceğini kestiremiyorum. Ancak alpay'da biliyordu ki Zerya en doğru kararı vermişti. Kendi annesi babası için değil kendi için.
O da biliyor Zerya'nın haklı olduğunu. Yaptığı şey iyi bir şey olmasa da maalesef otuz yaşına kadar hep son buydu. Sadece daha erkene çekmişti.
"Alpay İROZ!" Diye hiddetle Bu arada Sinan. "Gece gece kızımı nereden getirirsin!"
"Abin İsmet Ağa gelip kızını kapımıza atıp berdel bozuldu demeseydi Ne kızın evinden çıkardı ne de ben yatağımdan kalkardım!" Dedi sadece Alpay aynı hiddetle.
"İsmet Ağa mı?" Dedi Sinan şaşkınlıkla. Abisini biliyordu ancak bu kadar sınırı aşacağını tahmin etmiyordu.
"Gecenin bir yarısı ağalar toplandı berdel bozuldu dendi. Kızım ben dedi kabul etmeyeydi iROZ konağındaydı." Dedi Alpay.
Kızına anında dönen Melek ve Sinan'ın bakışlarında korku vardı. Alpay'a inanmak istemiyorlardı.
"Ne demek berdeli kabul etti!" Dedi anında Sinan. "Konuyla Ferzan Ağa ilgilendi. Zerya ne derse o olacaktı!" Dedi aynı hiddetle Melek.
"Baba." Diyebildi sadece Zerya devamını getiremedi.
"İsmet Ağa nerde!" Diye bağırdı Sinan. Abisine öylesine kızmıştı ki...
"Baba, ben kabul ettim berdeli." Dedi Zerya.
Farkında değildi ama bu gece yaşadığı şeyler travma olarak onda kalacaktı. Tekrar aynı seyler yaşanacakmış gibi geliyordu. Her an İsmet Ağa onu alıp götürecekmiş gibi. Babası bile o güveni vermiyordu. Tek yol evlilikti sanki.
"Evlenmek zorunda amca, tüm ağaların önünde söyledi ve evlenmezse iki güne kalmadan alırlar Zerya'yı, getirirler anamı buraya!" Dedi Alpay oldukça ciddi bir sesle.
O da istiyordu içten içe evlenmesini çünkü annesi gitsin istemiyordu. Bunun farkında değildi ama annesiydi sonuçta. Ne olursa olsun annesiydi işte.
Bu söylediğine kıpkırmızı kesilen Sinan hiddetle konaktan çıktı. Zeynep Alpay'a bakarken şaşırmıştı. Ondan büyüktü, belliydi. Ancak yanlış düşünüyordu Zeynep. Alpay ondan 1 yaş büyüktü. Ancak söyledikleri, cesareti onu olduğundan büyük gösteriyordu.
"Alpay babama şöyle ben evliliği kabul ediyorum, bu kararından geri dönmeyeceğim. Amcamın peşinden gitmesin." Derken fazla kararlıydı Zerya. Evlenecekti. Bu gece olanalar bir daha yaşanmayacaktı!
Alpay bir şey demezken kısaca Zeynep'e baktı. Üşümüş ellerini kazağının kollarını çekiştirerek ısıtmaya çalışıyordu. Hafif kızarık gözleri 10-15 dakika önce ağladığını habercisiydi ki bunu Alpay görmüştü. Burnu, yanakları ve şişmiş dudakları ile oldukça güzel görünüyordu ancak bu gece umrunda hiçbir kız olamazdı. Belki başka bir zaman olsaydı daha dikkatli bakar konuşurdu ancak hayır, bu gece yaşananlar oldukça ağırdı. Bu tür işlere şuan bakamazdı. Zaten Zeynep'e de sadece 2 saniye bakmıştı.
Alpay kapıdan çıkarken dayısını nasıl sakinleştireceğini biliyordu. Dayısının arkasından giderken arabasına atlamadan onu yakalamıştı, şimdi sırada erkek erkeğe konuşmak kalmıştı.
Şu zamana kadar dayısıyla adam akıllı konuşmamıştı. Şuan konuşmasının tek sebebi Zerya'ydı. Onunla yıllar sonra karşılaşsa da sanki kız kardeşiymiş gibi benimsemişti onu. İstediği bu küçük ricayıda geri çeviremedi.
"Sinan dayı!" Dedi Alpay.
Ona dağ dediğini duyunca durdu Sinan. Şaşırmıştı, Alpay ona dayı değil Ağa derdi. Ondan ilk defa dayı lafını duymuştu. Ancak yine de yoluna devam etti.
"Bekle de erkek erkeğe konuşalım. Bir kez daha bu konuşmayı yapmam." Dedi Alpay.
Sinan yavaşlarken Alpay cebinden çıkardığı sigarayı dudağına yerleştirmiş çakmak elinde dayısına ilerliyordu.
"Ne olsu gece yece de kızım evden kaçırılıyor, Alpay!" Dedi hiddetle Sinan.
Dayısına yetişen Alpay durdu ve sigarasını yaktı. Kutuyu dayısına uzatırken Sinan Alpay'a tip bir bakış attı. Sigaradan ilk dumanı çekip bırakınca konuşmaya başladı Alpay.
"İsmet Ağa kapıya geldi. Nurşen'i verin de verin diye. Baran amcam konuşmuş onunla başta ama ben inince annemi istemeye başladı. Sonrada Zerya'yı önümüze attı." Derken tokada bilerek değinmedi Alpay. Dayısı iyice dellensin istemezdi.
Kızını o halde hayal edince içi cehennem gibi yandı. Kızı kim bilir ne kadar korkmuştu. Bakışlarını ifadesiz tutmaya çalışırken İsmet Ağa'ya neler yapacağını düşünüyordu. Abiside olsa onun canını, Zerya'sını, bu şekilde incitemezdi.
"Anlayacağın dayı, Zerya ya evlenecek ya İROZ konağına gelecek." Dedi Alpay ifadesizce. Ona düşen görev bu kadardı. Sigarasını bitirene kadar durdu yanında dayısının. Uzun uzun sessiz kaldılar. Sinan kızı için üzülürken, Zerya'nın böyle bir şeye mecbur kalması kendini suçlu hissettiriyordu.
Sigarasıdan son bir nefes çeken Alpay dayısına döndü ve "Sağlıcakla kal, Sinan Ağa." Dedi. Sinan öylece yeğenine baktı. Yine aynı mesafeli konuşmayı yapmıştı, Alpay. Ancak bunun sebebi ta kendisiydi. Yıllarca yeğenini görmeyi reddetmişti. Şimdi ise onadan yakınlık bekleyemezdi. Ona dayı demesi bile şaşırtıcı bir gelişmeydi. Tabii kısa süreli.
Arkasına dönüp arabasına yürüyen Alpay sigarayı çoktan yere atmıştı. Elini eşofmanının cebine attı ve arabasının anahtarını çıkarıp arabanın kilidini açtı. Sürücü koltuğuna otururken serin bir nefes alarak arabayı çalıştırdı. Tüm bu süreci izleyen Sinan sa derin düşüncelerdeydi.
Kızı, abisi, Alpay...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |