
Bölüm şarkısı:
*Haberin Yok Ölüyorum - Duman
*Güzel ve İddialı- Blok3
Derin acılar bahçıvanı,
Yüreğime ne ektin,
Aşk korkağını bağışlar mı,
Söyle?...
Yusuf Hayaloğlu
İlahi Bakış Açısı
Elindeki sigarasından bir nefes daha çekip aklına gelen şeyle kahkahayı bastı. Hala inanamıyordu! Nedim'in kız kardeşi ondan mı hoşlanıyordu? Tam bir rezillik.
"Ne oldu lan sana? Sürekli gülüyon?" Dedi Cesur Toprak.
"Yok bir şey." Dedi Alpay ancak içinde öyle bir eğlence vardı ki...
"Ne oldu lan, aşık mı oldun?" Dedi alayla Cesur Toprak.
"Ne aşık olacağım amına koyayım?" Dedi Alpay.
"Doğru genelde tam tersi oluyor." Dedi Cesur Toprak.
Elindeki sigarayı yere atan Alpay arkadaşıyla beraber kafeye gidiyor tuttukları masaya geçtiler.
Onları bekleyen iki kızı Alpay ve Cesur Toprak'ın geldiğini görünce kiko glosslarını kapattılar. Cilve ve yaramaz bakışlar atmaya başladılar.
Alpay esmer kızın, Rabia'nın, yanına geçerken; Cesur Toprak sarışın kızın, Sena'nın, yanına oturdu.
Rabia Alpay'ın masaya oturmasıyla ona yaslanırken dudaklarını yanağına bastırdı. Kiko glossu potre gibi Alpay'ın yanağında iz bırakınca Alpay yüzünü buruşturdu.
"Yapma be yavrum! Yapış yapış!" Dedi kızarak Alpay. Elini kaldırarak yanağındaki glossu sildi.
"Yaa ama! Silme öpücüğümü!" Dedi Rabia sesini inceleştirerek.
Alpay rabia'nın sesinde bu kadar inceltmesine ayar olurken kıl olmaya başladı. Cidden bu kızla neredeyse bir aydır flörttü ancak sınırları aşıyordu.
Alpay nadiren sevgili yapardı. O genelde flört, randevu takılırdı. Bu kızı flört ancak sınırları aşıyordu. Alpay ne kadar pezeveng olsa da duracağı yeri bilirdi.
"Cesur, kalkalım artık. Bu akşam bir işim var, gitmem lazım." Dedi Alpay, yavaştan ayaklanarak.
"Ya ama Alpay!" Diye mızmızlandı Rabia.
Belli ki Alpay artık onu engellemeyi de. Oflamak için kendini zor tutarken konuştu.
"Bebeğim, işim var." Dedi Alpay.
Cidden bir bebekti ama sevimli asla değildi.
"Tamam o zaman." Derken Alpay'ın sıkıldığını fark etmişti. Ondan kendini soğutmak istemiyordu.
Alpay Cesur Toprak'a bakıp işaret verince Cesur Toprak, Sena'nın yanağına sevgi dolu bir öpücük bıraktı. Alpay'ın aksine o sevdiğine bağlı ve sürekli flörtleşen biri değildi. O Sena'ya aşık ve sadıktı.
Sena, Cesur'a bakıp gülümserken Cesur Toprak Alpayla beraber ayaklandı ve iki kızı masada yalnız bıraktı.
"Ne oldu bir sıkıntı mı var?" Dedi Cesur Toprak Alpay'a.
"Sıkıldım." Dedi sadece Alpay Cesur'a bakmadan.
Cesur bir şey demezken beraber arabaya bindiler ve evlerine doğru yola çıktılar. Aklına gelen şeyle konuştu Alpay.
"Sen Nedim'in kız kardeşinin numarasını bulabilir misin?"
Cesur Toprak, "Zeynep'i mi diyorsun?" Dedi.
Alpay, "Nedim'in kız kardeşi işte." Dedi.
"Hani o kızın bir adı varya?" Dedi salak mısın sen der gibi Cesur Toprak.
"Benim için bir önemi yok." Dedi Alpay umursamaz bir tavırla. "Sen numarasını bulabilir misin?"
"Siktir git, pezeneng miyim ben!" Dedi Cesur Toprak.
"Kıza asılmayacağım." Dedi Alpay.
"E o zaman numarasını ne yapacaksın?" Dedi Cesur Toprak hiddetle.
"Ben biliyorum ne yapacağımı." Dedi Alpay.
"Ortam yeni durulmuşken bence dayının oğlunu kızdırma derim." Dedi Cesur Toprak.
Bir an şaşırdı, Alpay. Cidden dayısının oğlu olduğunu unutuyordu bazen. Gerçi Zerya hariç kimseyi kuzen olarak görmüyordu kendine ALAKAN aşiretinden.
"Bir şey yapmayacağım ki. Sen bulacak mısın bulamayacak mısın?" Dedi Alpay.
Cesur Toprak oflarken, "Tamam ulan! Bulabilirsem atacağım." Dedi pes ederek.
Alpay bunun üzerine bir şey demezken konağın önüne gelmişlerdi. Cesur Toprak Resul Ağa'nın oğluydu ve küçüklüğünden beri Alpay'ın arkadaşıydı. Evleride yakındı.
Alpay arabayı park edip arabadan indi.
Konaklar arasında bir sokak vardı. Cesur arkasına donu yürürken konuştu.
"Hadi dikkat et kendine, Apov!" Dedi dalga geçerken Cesur.
"Sende poteş!" Dedi aynı alaylı tavırla Alpay.
Bunu söylemesinin sebebi Cesur toprağın küçükken poşete poteş demesiydi. Tabii bu da Alpay'a büyük bir alay konusu olmuştu.
Bunun üzerine arkasına dönüp geri geri yürürken nah çekti, Cesur Toprak. Alpay da aynı işaretle karşılık verirken arkasına döndü.
Cesur gülerek arkasına döndü ve kendi konağına yürümeye başladı. Alpay ve Cesur Toprak'ın evleri arasında bir sokak olduğundan çocukluk arkadaşıydılar.
Cesur yolda ilerlerken karşıdan gelen koyu kumral saçlı kızı fark etti. Buranın yabancıymış gibi etrafa bakıyor telefonuna bakıp bakıp ofluyordu.
Cesur başta umursamadı ancak kız o kadar narin ve kırılacakmış gibi duruyordu ki kıyamadı içten içe. Tam geçecekken önünde durdu. Binnaz karşısındaki adama, Cesur'a, bakıp sağa adım atacaktı ki Cesur konuştu.
"Bir sorun mu var, iyi misin?"
Binnaz şaşırarak Cesur'a bakıp konuştu. "İyiyim." Dedi sadece kısık bir sesle.
"Emin misin?" Diyerek diretti, Cesur Toprak.
"Annemler tarafından mağaza da unutulmasam daha mutlu olabilirdim." Dedi içine içine Binnaz.
"Ne?" Dedi hanzo gibi, anlamayarak Cesur Toprak.
Binnaz gerilse de konuştu. "Yok bir şey." Dedi. "Şey, telefonunuzu kullanabilir miyim? Kontürüm bitti de."
Cesur, "Tabii." Dedi ve telefonunu uzattı. Normalde Sena'ya bile vermeyi sevmezdi telefonunu. Bir şey sakladığından değil sadece dokunulmasını sevmezdi.
Binnaz telefonu alıp kendi telefonunu açtı. İkizini arasa Birsen onunla çok fazla dalga geçerdi ve dalga istediği son şey bile değildi. Anne babası kızardı. En iyisi Zeynep ablayı arayıp kimseye söylememesini tembihlemekti.
Zeynep'in numarasını tuşladı ve aradı. 2. çalışta açılırken Zeynep alo dedi.
"Alo, Zeynep abla ben Binnaz." Dedi.
"Binnaz! Nerdesin kızım sen ya!" Dedi Zeynep hemen.
"Bilmiyorum ki. Şey biz nerdeyiz şu an?" Dedi Cesur Toprak'a Binnaz.
"İroz ve Ertoşi konağının arasındaki yol de o anlar." Dedi Cesur.
"İroz ve Ertoşi konağının arasındaki yoldaymışım." Dedi Binnaz.
"Tamam, Nedim abiyi gönderiyorum."
"Bekliyorum." Dedi ve telefonu kapattı Binnaz.
Telefonu Cesur'a geri uzatırken Cesur sordu. "Kimlerdensin?"
Binnaz safça, "Alakan." Dedi.
"Alakan mı?" Dedi Cesur şaşkınca. "Sen daha demin Zeynep'i mi aradın?"
"Evet." Dedi Zeynep anlamayarak.
"Hee! Ben sizin dost aşiretinizdenim!" Dedi Cesur ama söylediği saçmalığın farkında değildi. Zeynep'in numarasını kimseye bir şey demeden almıştı. Bunun heyecanıyla ne dediğinin farkında değildi.
Cesur Toprak Binnaz'a baktı. Alakanları tanırdı. Son yıllarda böyle birini görmemişti. Ancak siması tanıdıktı biraz daha dikkatli baksa tanırdı.
"Senin adın ne?"dedi Cesur Toprak
"Ne yapacaksın?" Dedi şüphe ile. Dost aşiretinizdenim gibi saçma bir cümle kuran birine güvenemezdi.
"Zeynep'i aradığına göre ailenin içindesin ama seni daha önce hiç görmedim." Dedi Cesur Toprak dürüstçe.
"Bilmenizin gerektiğini sanmıyorum." Dedi Binnaz.
Telefonun arama sesi gelince telefona baktı, Cesur. Arayan Sena'ydı. Sena'nın ismini gördüğü gibi gülümserken hiçbir şeyi umursamadan telefonu açtı.
"Hoşça kal." Diyerek kısaca geçiştirirken hemen uzaklaştı. Ancak Binnaz uzaktan gelen seslerden sevgilisiyle konuştuğunu anlayabiliyordu.
Cesur kim umurunda değildi. Tek istediğim abisinin bir an önce gelip onu götürmesiydi.
Alpay telefonun düşen bildirimle çiğnediği yemeği yuttu ve Cesur'dan gelen numarayla gülümsedi. Numarayı Zeynep olarak kaydederken masadan kalktı. Nurşen oğluna gözlerini kısarak bakarken bir işler karıştırdığının farkındaydı.
Alpay odasına geçerken yatağına sırt üstü uzandı ve Zeynep'in numarasına bakıp güldü. Düşünmeden yazdı.
Alpay: Benden hoşlandığını bilmiyordum.(18.23)
Telefonu düşen mesaja telefonuna bakan Zeynep, bilinmeyen bir numaradan gelen mesajı merak ederek WhatsApp'ı açtı. Gördüğü mesajla gözleri iyice açılırken kişinin profilinin gördüğünü fark etti.
Profilinde gözlüğüne takmış açık esmer tenine vuran ikinci güneşinde çekilmiş bir Alpay İroz'u beklemiyordu.
Hem ben hoşlandığını bilmiyorum ne demek ya?
Zeynep: Ne diyon ya?(18.25)
Telefonuna şu an mesajla hemen telefonunu açtı Alpay. Bu kadar erken cevap vermesini beklemiyordu. Gelen mesajı okuyunca tekrar güldü.
Alpay: tuzlu kahveyi bana verirken sen ne yapıyordun?
Zeynep: ne tuzlu kahvesi normal kahveydi Benim de dağıttıklarım?
Alpay: kahvemde tuz ve karabiber vardı.
Zeynep cıklarken tekrar yazdım.
Zeynep: damada gitti o boş konuşma
Alpay gür bir kahkaha atıp cevapladı.
Alpay: damat ben miyim o zaman.
Zeynep gelen mesajla kaşını kaldırırken şaşırmıştı. Hakkında birçok şey duymuştu Alpay'ın ancak bu kadar açık sözlü olacağını düşünmüyordu.
Zeynep: Sen doğru Zeynep'e yazdığına emin misin?
Alpay: fıstık yeşili tüllü eteği giyen sen değil miydin?
Zeynep oflarken olayları anlayamıyordu, Alpay nasıl tuzlu kahveyi içmişti? Ferzan içmemiş miydi?
Ama emin değil lokumlu tepsiye almamıştı.
Zeynep: belli ki bir yanlış anlaşılma var. O kahve ferzanaydı. Sanırım yanlışlıkla sana denk gelmiş.
Konuyu kapatmak istediğinden geçiştirmeye çalışıyordu.
Alpay: Ferzan senden 3 yaş büyük değil mi niye abi demiyorsun?
Zeynep: ben de senden 2 yaş büyüğüm. Niye abla demiyorsun?
Alpay: bir elli boyunla asıl sen bana abi de
Zeynep: Benim boyum 1.65? Hem yaşça büyük olanı abi abla denir deve olana değil?
Alpay: deve? Birden varsa o senin abindir!
Zeynep: abim ne alaka?
Alpay: abi kardeş gıcıksınız!
Zeynep: abimin tırnağı olamaz
Alpay: olamam çünkü daha fazlasıyım
Zeynep: inan seninle hiç uğraşamayacağım.
Alpay: tabii sen git annenin dizinin dibinde örgü ör.
Zeynep: pezevenklik yapacağımı annemin dizinin dibinde örgü örerim daha iyi.
Bunu yazdıktan sonra Alpay kısaca bir duraksadı.
Alpay: dışarıdan bu kadar cesur görünmüyorsun.
Zeynep: başka bir şey diyor musun? engelleyeceğim de
Alpay: engellersem tuzlu kahveyi Bana getirdiğin herkese söylerim ve inan sana inanmazlar
Zeynep: aynen Mardin'in pezevengine inacaklar
Alpay: İnan en çok da Mardin'in pezevengi olduğum için inanırlar.
Zeynep bunun üzerine bir şey yazamazken ofladı. Hiç derdi yokmuş gibi bir de Alpay İroz çıkmıştı başına.
Zeynep: ne istiyorsun?
Zerya
(Birkaç saat önce)
"Zerya! Gel şunu dene!" Dedi Zeynep.
"Abimin karısını çeyizini hazırlıyoruz. Görümce oluyorum." Dedi Birsen yalancı bir duygulu halde.
"Binnaz nerede?" Dedi Benan yenge.
"Zerya?" Dedi annem.
Bakışlarımı gecelik reyonundan çekerken anneme döndüm.
"Efendim?" Dedim.
"İstiyorsan ondan da alabiliriz?" Dedi yarım ağız gülerken.
"Hayır! Sadece daldım, anne!" Dedim utanarak.
"Ben bir şey demedim ki kızım. Kaynan zaten almıştır." Dedi annem masum masum (!)
"Ne istiyoruz Zerya. Söyleyin de hemen alalım Melek." Dedi ben annen yenge gülerek.
"Ben bir şey istemiyorum Benan yenge!" Dedim hemen.
"Ne yengesi yavrum annenim ben artık senin." Dedim Benan yenge.
Doğru ya! Dün nişanlanmıştım Ferzan'la. Gerçi yüzüğe bakıp bakıp sırıtmam sadece Benan yengeyi unuttuğum anlamına geliyordu.
Yüzüm gözlerime ilişirken gülümsememek için kendimi zor tuttum.
"Doğru ya." Dedim ve bakışlarımı ona çıkardım.
"Ah güzel Zerya'm. İsmet'in yaptığının affı olmaz ama bize kızma ne olur." Dedi benim annem mahcup bir sesle.
"Sizden yine kusur yok Beren ye- anne. " Dedim kendimi düzelterek.
Ben anne aynı mahcubiyetle bakarken dayanamayacak ona sarıldım. İsmet Ağa'nın bana yaptıklarını onlara bildiremezdim. Öyle bir şey olsaydı Ferzan şu an gözümde dünyanın en kötü insanı olurdu.
Ben psikoloji okuyorum ve o gecenin ben de travmatik üzere bıraktığının farkındaydım. Olaylar kendi açımdan travmatikleştirmek yerine olayları olumlu anlamında bakmaya çalışıyorum.
O da bana sarılarak sırtımı sıvazladı. Kulağıma, "Hem yüzün hem de yüreğin çok güzel, güzel kızım." Dedi.
Birbirimizden ayrılırken Birsen'in elinde siyah pileli bir etekle geldiğini gördüm.
"Zerya, bunu denesene." Dedi hevesle.
Aslında pek böyle şeyler giymezdim. Ancak o kadar çok hevesli konuşmuştu ki onu kıramadan kabul edip aldım ve beraber deneme kabinine gittik.
Eteği giydikten sonra aynadan kendime bakınca bir tık şaşırdım. Etek bacağımın 1 karış üstünde bitiyordu. Uzun bacaklarımı ortaya koyması beni utandırırken hafif hafif aşağıya çektim.
Kalçamda dolayı arkadan havaya kalkan etek bir tık tehlikeliydi ancak Birsen çok istekliydi. Onu kırmamak için bunu giymiştim.
Deneme kabininden çıkarken bakışlarım yerdeydi. Utandığımdan yere bakıyordum. Sessizliğe bakılırsa beğenmemişlerdi.
Başım yavaşça kalkarken Ferzan'ı görmek beni şaşırtırken gözlerim açıldı. Yanında Nedim abi ve Turgut Amca da vardı ancak onlar bana bakmazken Ferzan pür dikkat çehreme bakıyordu. Bakışları fazladan 1 saniye bile bacaklarıma değmezken heyecanla nefes aldım.
Bakışlarım başka yöne kaçarken bir yere pür dikkat bakan Nedim abiyi gördüm. Baktığı yeri görmesem de merak etmiştim. Acaba nereye böylesine kitlenmiş şekilde bakıyordu?
Turgut amcaya dönecekken bakışlarımız tekrar buluştu. Kahverengi gözleri öyle güzel bakıyordu ki bu kez bakışlarımı kaçıramadım. Bende ona bakarken gülümsedim. Bunu istemsiz yapmıştım. Bana bu kadar güzel bakarken gülümsememek elimde değildi.
Bakışları hoşuma giderken o da bana gülümsedi ki Benan yenge konuştu.
"Zerya, çok güzel olmuşsun!" Dedi ve bana doğru yaklaştı.
"Teşekkür ederim Benan ye- anne." Dedim tekrar kendimi düzeltirken. Sanırım buna alışmak çok zor olacaktı.
Bana gülümserken üzerimde hissettiğim kahvelere kısaca baktım. Anne demem hoşuna gitmiş gibi memnun bakışlar atıyordu.
"Bunu alalım sana. Senin için dikilmiş gibi." Dedi Birsen hemen.
"Sen kabindeyken amcamlar geldi." Dedi Zeynep.
Kaşlarım 'he' derecesine kısa anlığına havalanırken başımı salladım. Bakışlarım tekrar Nedim abiye dönerken olduğu yerde yoktu.
"Niye gelmişler?" Dedim Zeynep'e sessizce. Normalde kız kıza gezecektik. Bunların ne işi vardı.
"Bilmiyoruz. Ama sanırım Turgut amca Ceylin yengeyi götürecek." Dedi.
Tek kaşım havalanırken hemen geri indirdim. Ceylin yengeyle Turgut amcaya bakarken Ceylin yengenin karnını tuttuğunu gördüm. Tabi bu çok kısa süren bir eylemdi.
Ceylin yenge kilo mu almıştı ne? Veya ödem de olabilir ama karnı şişmişti. Aklıma gelen şeyle gözlerimi açtım. Ceylin yenge hamile olmasın?
Biliyorum bir karın tutuşuna ve kilo almasına bunu yorumlamak doğru değil ama bu aralar Turgut amca bayağı yengemin üzerine titriyordu. Normalde de ilgili olurdu ancak bu kadar fazla değil.
En iyisi baş başa olduğumuz bir zamanda bunu Ceylin yengeye sormaktı.
Bakışlarım tekrar Ferzan'a kayınca bana değil Birsen'e bakıyor ve onunla konuşuyor. Bu içimdeki bakışma isteğini azaltırken bana bakmasını istiyordum. Bana bir süre daha bakmayınca pes edip bakışlarımı çektim.
Benan yengeye gülümseyerek bakarken alışveriş işlerimiz sanırım tamamlanmıştı. Buraya Benan yenge, Binnaz ve Birsen için kıyafet almaya gelmiştik. Malum konakta pek kıyafetleri yoktu ancak konu bir anda benim çeyizime dönünce herkesi bir telaş salmıştı.
Tabii bende deneme kabinine mahkum olmuştum. Tabii bunun diğer bir sebebi de alışverişlerinin bitmiş olmasıydı. Tabii bizde gezme amacıyla buraya gelmiştik.
"Benan yenge! Biz gidiyoz, haberin ola. İşe me He ye(işimiz var)!" Dedi Turgut amca.
"İşe te çî ye(işiniz ne)?" Dedi annem.
"Tû çî bıkî?(Sen ne yapcan)" Dedi.
"Bizle beraber dönsün diye dedim." Dedi annem.
"Benle gelcek da, hadi görüşürüz!" Dedi şivesi iyice kayarken.
"Görüşürüz!" Dedik hep bir ağızdan. Birbirimize bakıp gülerken Benan yenge bana bakıp konuştu.
"İstersen çıkar bizde gidelim. Dün zaten bayağı yoruldunuz." Dedi Benan yenge."Tamam." Dedim ve arkama dönüp deneme kabinine girdim. Altımdaki eteğin fermuarın indirdim ve pantolonumu giydim hemen.
Kendime aynadan bakıp çeki düzen verdim ve deneme kabininden çıktım.
Elimde eteği tuttum ve annemin yanına gittim. Annem ve Benan anne ile beraber konuşuyorlardı.
"Ben hazırım hazırsanız çıkalım." Dedim.
"Biz hazırız. O zaman çıkalım." Dedim.
Hep beraber otoparka geçerken Ferzan'ın arada bana baktığını hissediyordum ama ben ona hiç pas vermiyordum. Çünkü, çünkü bilmiyorum! Yapmadım yok işte!
Beraber ilerlerken Nedim abinin ortalıkta olmadığını fark ettim.
"Nedim abi nerde?" Dedim.
"İşi varmış. Hemen gitti." Dedi Zeynep.
"O zaman hepimiz tek arabayla gideceğiz." Dedi Birsen şokla. "Nasıl sığacağız?" Dedi herkese bakarken.
Haklıydı. Ferzan da dahil 5 kişiydik. Arabanın önüne gelince kapı kilidini açtı Ferzan.
Ben arkaya gidecekken Benan yenge kolumdan tuttuğu gibi beni ön koltuğa bindirdi. "Benan anne? Sen otursaydın?" Dedim şokla.
"Sen otur yavrum. Biz annenle arkaya geçeriz." Dedi Benan anne.
"Olur mu hiç öyle? Gel sen ot-" Diyemeden lafım kesildi.
"Boş ver sen annemleri, önde otur." Diyen Ferzan'ı duyunca şaşırıp ona baktım. Bana yine çok güzel bakıyordu. Bakışları saçlarım ve gözlerim arasında gidip geliyordu. Sanki dokunmak istiyordu. Ama buna cesaret edemiyordu.
Bir an hayal ettim. Elleri saçlarımda gezse, koklayıp öpse, bana sarılsa? Çok güzel olurdu. Konu o olunca sebepsizce kötü düşünceler aklımdan uçup gidiyor. Tam tersine en güzel duygu ve düşüncelerle doluyordum. Ve niyetinden şüphe edemiyordum.
Hatta öyle ki o kadar kötü durumdan, amcamın (!) beni kaçırdığı ilk zamanlar, onun iyi biri olma ihtimali çıkarmış olabilir. İçime o umudu yerleştiren oydu.
İtiraf etmem gerekirse onunla iyi bir çift olacağımızı düşünüyorum. Öyle ki şu an bile bana bu kadar güzel bakarken bundan şüphe edemezdim.
Evett, bir bölümün daha sonu.
İlk olarak selamlar, biliyorsunuz ki Mardinli Güzel Yarim'e hafta da bir bölüm atabiliyorum. Ondan olabildiğince yazıyorum ancak haftanın yoğunluğuna göre uzunluğu değişiyor. Bundan dolayı şikayet etmeyeceğinizi umuyorum.😘
Hesabım da bir kitap daha var AFİTAP. AFİTAP, Nedim'in aşk hayatını ve ailesinden gizlediklerinden bahsediyor. Okumanızı tavsiye ederim. Yoksa Nedim'in ne yaptığına burada çok değinmeyeceğim. Zaten Zerya'nın tahmin edebileceği şeyler de yapmıyor.
Bölümü beğendiniz mi? Peki ya Binnaz'ı unutmalarina ne demeli zjjxjxjsjdjd
Bu haftalık benden bu kadar, kendinize iyi bakın, hoşça kalın 👋🏻 💋 🥰
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |