8. Bölüm

7.BÖLÜM

emine
mvsemine

 

 

İyi okumalar

🌻

 

BÖLÜM 7

   DOST     

 

 

~İnsan kendine yakalanır.İnsan kendinen yaralanır ..."

 

 

Bu hayatta şahit olduğum çok yok oluş vardı.Hem fiziksel anlamda, hem ruhen yok olmak...Ama bunlar arasında en çok canımı yakan şey,insanın bile bile ruhunu taşa çevirmesi oldu.İnadı yüzünden ruhunu besleyen şeyleri hiçe sayması,insanın kendine yenilmesiydi.

Çok kez yapmış olduğum ve sonrasında sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığım şeylerin başında geliyordu inadım.

Sorarsanız pişman değilim diyeceğim şeylerdi çünkü...

Müdürün odasından çıkarken kelimelerimin Yiğit' i yaraladığının farkındayım. Odama geldiğinde sakince birbirimizi dinleyip anlama ihtimalimiz varken herşeyi daha da berbat bir hale getirmiştim.

İnsana en çok kendi zarar verirdi.

İnsan en çok kendinden yaralanırdı.

Tüm bunların farkında olmama rağmen geri adım atmaya niyetim yoktu.İnat mıydı? Gurur muydu? Bilemiyordum ama geri adım atıp Yiğitle aramı tekrardan düzeltmeyecektim.

En azından şimdilik.Hâla kafam allak bullaktı. Sorularımın cevabını bulana kadar Yiğitle aramızdaki duvarı yıkmayacaktım.

Biliyordum duvarı Yiğit örmüştü fakat o duvarı yıkmak benim iki dudağımın arasındaydı.

Mesaiyi bitmiş,çoktan evime kavuşmuştum.

Kendimi ılık suyun altına bırakarak bugün olanları tekrar düşündüm.

Mesai bitimine yakın müdür hepimizi tekrar odasında toplamıştı ve yarınki operasyon için son planları yapmıştık.

Suyun derecesini biraz daha düşürüp bedenimi soğuk suyla buluşturdum.

Hediye'nin uzaktan gelen sesini işitmem zor olsada kelimelerini seçebilmiştim.

"Çık artık banyodan,yemek hazır."

Bir kaç saniye sonra tekrar sesi kulağıma geldi.

"Merak etme sofrayı da ben kurdum. Sana birşey kalmadı."

 

Seri bir şekilde duştan çıkıp beyaz bornozumu giydim.

Duştan çıkmamla birlikte can sıkıcı düşüncelerimde bedenimi terk etmişti. İnsan biraz olsada paklanıp, ne bileyim aynı zamanda kötü enerjiden kurtulmak içinde duşa girerdi. Benim kendimle kaldığım her saniye kendi karanlığıma yakalanmamla son buluyordu.

Saçıma havlu sarma gereği duymadan mutfağa ilerledim.

Mutfaktaki mis kokuyu içime çekerek ahşap masaya kendimi bıraktım.Hediye tam karşıma yerleştiğinde "Sofra adabı da kalmamış sende Elmas! " diye söylendi.

"Ne varmış?" Halimde dercesine kendimi işaret ettiğimde bornozla yemek masasında oturduğumu fark ettim. Asla istifimi bozmadan pilavdan bir kaşık daha aldım.

Çok acıkmışım.

Kıyafetler bekleyebilirdi ama yemek sofrası asla!

Bende gerçekten sofra adabı yoktu sanırım.

Hediyeyle aynı anda çatalımız salataya uzanınca ev sahibi olarak kibarlık yapma gereği duymuş olacağım ki,elimi geri çekerek Hediye 'nin salatadan yemesine izin verdim.

Böyle de misafirperverdim işte.

"Yemekleri kıza yaptırdığın yetmiyormuş gibi yediğin çatala kadar sofrayı da ona koydurdun Hediye?!"

İç sesim gereksiz duyarlıydı.Zira Hediye misafir kategorisine girecek son kişi bile değildi.

 

"Yarın erkenden Yiğitler'in restaurantında toplanacağız."

Bana söylüyordu ama daha çok kendine hatırlatıyor gibiydi.

Başımı salladım sadece.

Yarın Saraçlar'ın yalısını sonunda içten fethedecektik.

Yarın için şans bizimle olacaktı, biliyordum.

Çünkü yarın Yiğitle beraber eve iki hizmetli daha alınacaktı ve bu iki hizmetli bilin bakalım kim olacaktı?

Hediye ve ben...

Polislik uğruna başkalarının evini temizlemediğim kalmıştı!Ona da yarın başlayacaktım.

Yusuf'ta bu operasyonun içinde olmazsa olmazımızdı tabiki.

Yusuf yalıya bahçıvan olarak girecekti.

Müdür tüm bunları bir günde ayarlaybilmişti.

Bu dosyaya diğer dosyalardan daha çok önem veriyordu, ya da bana öyle geliyordu.Bilemiyordum...

Aklıma gelen görüntüyle ayran bardağı dudağımdayken gülmemle beraber ayran damlaları açıkta kalan bacağıma döküldü.

Hediye neye güldüğümü bilmeden gülmeme eşlik ederek"ne oldu?" diye sordu.

Hâlâ gülmeye devam ederek zorlukla cümle kurdum.

"Yusuf'u bahçıvan kostümüyle ağaç budarken hayal ettim de."

Gülüşlerimiz daha yüksek sesli kahkaya dönüştü.

Hediye de kahkaha eşliğinde "bende seni "hizmetçi fantezi elbisesinin içinde, Saraçlar'ın tuvaletini temizlerken hayal ettim de şöyle bi..."

Kendini döverek gülmeye başladığında "cidden çok komik"dedi.

O kıkırdamaya devam ederken benim gülüşüm aniden soldu.

Elime gelen peçeteliği kafasına doğru fırlattım.

"Ah! Napıyon Elmas?"

"Kurşun yemiş kadın peçeteden ölmez."

Derin bir nefes vererek ekledim.

"Ayrıca hiç komik değil."

Aynı anda birbirimize dil çıkardığımızda Hediye,gıcık bir sesle"bence çok komik " dedi.

İkimizinde yaşı yirminin üzerindeydi.

Ama yanyana geldiğimizde hâlâ lisedeki o iki kız olabiliyorduk.

Kan bağı yoktu aramızda ama kardeştik.

Ve kardeşlik bunu gerektiriyordu.

Ne olursa olsun güldürmeyi unutturmamayı ...Birimiz dipteysek diğerimiz halat olur bizi aşağıdan çekerdi.

Bu hayatta çok az iyi kim vardı.

Hediye bunların başında geliyordu...

 

*

 

YAZARIN ANLATIMIYLA

 

Koyu lacivert gömleğini omuzlarından geçirdi Yiğit.Kısık gözlerle aynada kendini incelerken bir yandan da gömleğini ilikliyordu.

Kol saatini de takarken birden ıslık sesi işitti.

Gelen,kirvem diye hitap ettiği, yakın dostu Özgür'den başkası değildi.

Özgür ıslık çalmaya devam ederek Yiğit 'in tam karşısında durdu.

Ellerine un bulaşmış olmasını bile umursamadan gözlerini ovaladı.

"Bu benim kardeşim mi ya?"

Yiğit ukala bir gülümseme eşliğinde "beni görünce yüzüne nur indi.Hatta o kadar sağlam inmiş ki yüzündeki beyaz ışık on kilometreden bile fark edilir seviyede"dedi.

Özgür ,Yiğit 'in sestonundaki alaydan dolayı duraksadı.

Hızlıca Yiğit'i itekleyerek aynanın karşısına geçti.Ardından aynadaki görüntüsüne omuz silkerek

"Esnaf adamız oğlum.Arada olur öyle şeyler."

Yiğit sırıtmaya devam ederek "bana hiç denk gelmedi nedense " diye konuştu.

Özgür 'ün omuzlarına kadar uzanan saçları vardı ve yine uzun sakalı olan bir adamdı.Ayrıca kasları var demek onun kaslı bir adam olduğunu anlatmaya yetmezdi. Kasın adamı var demek onu betimlemek için daha uygun olurdu.

Özgür koyu renk gözlerini Yiğit'in lacivert rengindeki gömleğinden ayırarak açık renk pantolonuna çevirdi.

Omuzlarına dökülen saçlarını enseninde topuz yapmaya çalışarak"lan en azından benim yüzüme başıma arada nur iniyor"

Yiğit"eee"dercesine Özgür'e baktı.

"Senin dükkan hep açık."

Yiğit'in önce kaşları çatıldı.

Özgür ,elini Yiğit 'in erkekliğine doğru uzattığında Yiğit refleksle arkaya doğru geriledi.

"Lan hoşt."

Özgür bir kahkaha patlattığında Yiğit pantolonunun fermuarını sonunda kapattı.

 

Ortamdaki neşeli havayı dağıtan Özgür olmuştu.

"Benim tanıdığım Yiğit gidip görgüsüz zenginlerin aşçılığını yapmaz."

Yiğit başını salladı.

"Benim tanıdığım Yiğit benden birşey saklamaz."

Yiğit yine başını salladı.

"Benim kirvem başı sıkışınca ilk benim eteğime yapışır.Başka birine minnet etmez."

Yiğit Özgür'ün omzuna hafif bir yumruk attı.Ardından tekrar kirvesini onaylayarak başını salladı.

"Kirvem derdin ne?"

Yiğit içli bir nefes alarak "zamanı gelince anlatıcam "dedi sadece.

Lakin Özgür için yeterli bir cevap değildi bu.

"Zorla mı gidiyorsun o yalıya?"

Yiğit dilini damağına vurdu.

Özgür 'ün birşeyleri anlamdıramadığı yüz ifadesinden belliydi.

"Ne o zaman bu halin?Zorla gitmiyorsan niye yüzünden milyonlarca parça düşmüş?"

"Zorla gitmiyorum ama mecburum."

Özgür yine anlamayan gözlerle Yiğit'e baktı.

"Başka bişey var o zaman sende.Yoksa o kız mı? "

Yiğit "hangi kız ?"diye sordu ama Özgür'ün kimden bahsettiğini çok iyi anlamıştı.

Yiğit Özgür 'ü yanıtsız bırakırken kapı açıldığında içeri garsonlardan biri girdi.

"Chefim,Elmas adında bir hanım geldi.Sizi dışarıda beklediklerini söyledi."

Özgür 'ün yüzünde"ben biliyordum" gülümsemesi oluştuğunda Yiğit kirvesinden gözlerini kaçırdı.

"Tamam geliyorum şimdi."

Garson odayı terk ettiğinde Özgür az öncekiden daha ısrarlı bir ses tonuyla "niye gidiyorsun yalıya?"diye sordu.

Yiğit,"zamanı gelince anlatıcam" demekle yetindi.

Özgür tereddütle "merak etmeli miyim?" diye sordu.

Yiğit rahat bir sestonuyla "her zaman" diyerek yüzünü Özgür 'den ayırmadan kapıya doğru ilerledi."

Ardından aralarında sadece ikisinin anlayabileceği bir bakışma geçti.

Yetiştirme yurdundan arkadaştı ikiside.Kimsesizliklerini paylaşımışlardı Özgür ve Yiğit.Birbirlerini anlamak için ,neyi neden yaptıklarını öğrenmek için kelimelere gerek duymazlardı.

Özgür,Yiğit 'in son zamanlardaki garip halini fark etmişti ama çok üzerine düşmemesi gerektiğini Yiğit'i çok iyi tanıdığı için biliyordu.

Yiğit'e her zaman "benim değil,senin adın Özgür olmalıydı "derdi.

Zamanı gelince neler döndüğünü Yiğit 'in ona anlatacağını biliyordu.

Yapması gereken restaurantta Yiğit 'in yokluğunu fark ettirmemekti.

Yiğit odadan dışarı çıkarken günlük söylenmesini pas geçmemişti.

"Ne zaman şu saçını keseceksin?"

"Sen küçük Yiğit 'i tamamen kesince."

Birbirlerine son kez destek vererek baktılar ve Yiğit odadan çıkarak Elmas'ın yanına doğru ilerledi.

 

*

BÖLÜM SONU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.06.2025 21:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...