27. Bölüm
uykuluHatun / HIRÇIN MAVİ / 27. Bölüm

27. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

 

 

Gorillaz - Rhinestone Eyes (Official Audio) yorumlarda buluşmak dileğiyle <3

 

Kamerayı yerleştirdikten sonra eğildi, " Merhaba Arif, bunu senin için çekiyorum. keyifli izlemeler." deyip sırıtıp kameranın önünden çekildi. Davranışlarına genellikle anlam veremiyordu.. " Merhabalar kuzular kurdun kucağınıza düştünüz." diyerek sırıttı. " Yüzünüzde ki morluklar için Şahin'ciğime teşekkür ederim." Şahin her şeyi öğrendiğinde adamları öldürmek istemişti ama bunu Hırçın'ın yapmasını izlemek ona daha çok zevk verirdi, bir kaç küçük hasar ile kurtulmuşlardı." ne demek Melek Hanım." gülümsedi. duvara yaslanıp adamların korkak yüzlerine baktı.. " Dökülün bakalım."

 

 

Hırçın işaret parmağıyla şakaklarını ovdu." Bunların hiçbiri ile alakam yok Allahın belaları!" diye bağırdı. Hepsi sustu. Nihat ise konuşmayı tercih etmemişti. Hırçın bunu fark etmişti.

" Şekerim sus pus oldun, telefonlarda bülbül gibi şakıyordun." cevap vermedi ne diyebilirdi.. .kim olduğunu çözmeye çalışıyordu.. " Şahin hepsini farklı odalara götür birbirlerinin çığlıkları duysun onlara neler olacağını hayal etsinler."

 

Ayaklandı Hırçın, arkasını dönüp giderken, " sen miydin o? ölmüş olman gerekiyordu." dediğinde Hırçın'ın omuzlarında ağırlık bindi.. Geçmiş bir anda omuzlarındaydı.. Alt dudağını dişledi, fragman bitmişti asıl film şimdi başlıyordu.

 

" Kim oğlum ne bok yedin!" diye bağırdı Gürbüz.

" Şerefsiz bizde yanıyoruz senin yüzünden!" diye ekledi Aras..

" Susun orospu çocukları." diye haykırdı Nihat. " O bokun altında bir ben yokum." Arkasını döndü. "Bingo! Bu canavar sizin eseriniz.." öldürücü bakış attı..

" O gün ölmedim ve Hırçın olarak döndüm." Sağ eliyle saçlarını karıştırıp geri attı. " Ne bok yedik." dedi ikisi birden. " Nihat en sona seni bırakacağım aferin sana! Levent hemen çözmüştü siz biraz salaksınız." dediğimde Nihat küfürler etmeye başladı.. "O kadar zevkliydi ki ona işkence etmek."

" Sürtük seni!" diye bağırdı. " Seni geberteceğim!" derin nefes verdi ve dudaklarını büzdü Hırçın.. " O gece zaten beni öldürdünüz o kişiyle karşınızdaki kişinin alakası yok." Uzun tırnaklarını dudaklarında gezdirdi. Aras'ın uzandığı sedyeye yaklaştı.. Tırnakları yüzünde gezindi. " 15 yıl önce bir kıza tecavüz ettiniz siz." dediğimde Gürbüz dudaklarında küfür kaçtı. " Siktir." parmağımı şıklatıp gülümseyerek işaret parmağımı uzattım. " Hızlı kaptın sen bu işi!"2

yaşadığı travmayı oyuna dökmüştü Hırçın.. Ve fark etmese de canı yanıyordu sadece acını görmezden geliyordu.

Aras olay hatırlamış ve kendini kaçınılmaz sondan kaçırmaya çalışıyordu. Bir anda ifadesiz bir şekilde Aras'a baktı ama onun korkmasına bu bakışı bile yetmişti. Tırnaklarınızı yüzüne geçirdi ve hareket ettirdi. çığlıkları depoda yankılanırken, boğazına geldi. Tek ile boğamazdı ama nefesini kısa süre de olsa kesebilirdi. debelenip kızardı, " Yaaaa böyle öleceğini düşünmedin dimi? Bu ölüm senin kurtuluşun olur." dedi psikopatça güldü ve üst dudağını yaladı. Fazlasıyla sadist gözüküyordu..

" Şahin bunları götür, bana bir yeşil çay, lütfen." kameranın önüne geçti. " Gösteri daha yeni başlıyor ama kısa bir ara." diyerek kamerayı kapattı..

Adamlar birbirilerine bakarken kendini dinlenme odasına aldı, güçlü görünmeye çalışıyordu. Arif olsa güçlü olurdu, diye düşündü. O da yoktu, yalnızdı. Şahin fincanı uzattığında ellerinin titrediğini o an anladı. " Melek Hanım iyi misiniz? İsterseniz sonra devam edebiliriz." sadece başını salladı.. Görkem'i öldürmek kolaydı, hiçbir haberi olmadan ortadan kaldırmak daha kolaydı..

Zihni karmaşıktı, çamurlu bir suydu. Bacak bacak üzerine attı. O küçük kız çoğunu düşündü, çaresiz, korkmuş ve yalnız.. Ölmek üzere, ölmek isteyen.. Bir el dokundu hayatına kalbine yüreğine..

Arif'i düşünmüştü. Üşüdüğünde söylemesine gerek duymadan ceketi omuzlarında olur, bağcığı açılsa izin alıp onları bağlar, aç olduğunda sinirli olduğu için yanında genellikle çikolata tarzı şeyler taşırdı. Sinirlendiğinde susar, üzgün iken neşenlendirmeye çalışırdı.. O yanında değildi ve bunca şeyi onun sayesinde üstünden kalkmıştı..

Yalnızlık koca bir girdap, içine kendine çeken bir girdap..

Düşüncelerden sıyrılıp yeşil çayını yudumladı, buz gibi olmuştu.. Umursamadı, hayatının şuan pek tadı yoktu. Telefonundan Valeria mesaj attı.

 

Bir haber var mı?

 

Bir süre boş ekrana baktı, cevap yazıyor..

 

Valeria;

hala aynı, doktor her şeye hazırlıklı olun dedi.

 

Hırçın dudağını dişledi, onsuz nasıl olacağını düşündü onun ölüşüne şahit olamazdı olmak isteimiyordu.

 

 

** 

" Melek'in yanına gideceğim!" diye haykırdı Eylem, " Kızım babanı biliyorsun çok sinirli bu ara üstüne gitmeyelim ne dersin ?" dalga geçerek güldü. " anne farkında mısın bilmiyorum ama babam değişti ve iyi bir şekilde değil. Hem Melek ona neler yaptınız hala konuşuyor musunuz? Belki de başına gelen her şey sizin suçunuz." duraksadı Melisa'nın gözleri doldu. " Kızın babasını ondan saçma zengin oğlan fakir klişesi yüzünden ayırdınız.. Çocukluğunu aldınız!" diye bağırdı annesinin suratına. Melisa gerçekleri hazmedeyip bir hışımla sinirine yenik düşüp Eylem'in suratına tokat attı. Eylem olanlara şok olurken acıyan yanağını tuttu.. " Melek sadece normal bir hayat istemişti." dedi telefonu alıp koşarak evden çıktı.. İlk iş Arif'i aramaktı, aradı aradı açmadı sonra tekrar denedi vazgeçip Şahin'in numarasını tuşladı o da meşgule atıp mesaj attı.2

"Eylem Hanım müsait değilim, konu nedir ?"

Mesaja bakarken taksi durdurup bindi.

"Neredesiniz? Arif Abiyede ulaşamadım. Melek.. onu görmem gerekiyor."

 

" Arif Abi *** Hastanesinde yoğun bakımda, Melek Hanıma şu an ulaşamazsınız." Taksiciye gideceği hastaneyi söyleyip geri yaslandı, hayatının nasıl elinden gittiği aklına geldi bir yıl önceki güzel hayatını özledi. Melek ile yakınlığını özledi, herkes soğuk olup kendisine olan sevecen tavrını özledi.. Ailesi ile uzun zamandır bağları koparmıştı.. Babası bambaşka bir adamdı onu tanıyamıyordu. Hastaneye geldiğinde beklemediği bir manzara ile karşılaşmıştı Eylem, ailesi ailesinin yok etmişti.. Duraksadı, geri dönmek istedi ama Canan onu görmüştü. Gülümseyerek el salladı. " Eylem!" Elif Canan'ın bu kadar sıcak davranamasına şaşırmıştı. o ailede masum varsa oda bu kız çocuğuydu. Yanlarına çekingen bir tavırla geldi.. " Ben Melek- yani Laçin'i görmek için gelmiştim."

" Onun işi var, oturmaz mısın ?" Elif kenara çekip kızın oturması için yer açtı. " Arif abi o o nasıl?" Elif'in suratına bakmaktan kaçınıyordu. Elif omzunu anne şefkati ile sevdi. " Doktor her şeye hazırlıklı olun dedi."

" misafirimiz olduğunu bilmiyordum." dedi elindeki tepsiyle Valeria. Herkese çay getirmişti. " Ben Eylem, Laçin arkadaşı ve kuzeni." diyebildi. Melek'in çevresinde yıllarca o varken bu kadar kalabalıklaşmasını beklemiyordu şaşırmıştı. " Bende Valeria, arkadaşıyım." diye uzattı elini, tokalaştıktan sonra çayı uzattı.

Melek neredeydi ve neler olmuştu ? Kafayı yemek üzereydi. Ailesine geri dönemezdi , Melek onu kabul eder miydi?

" Ben.. ailem adına özür dilerim." dedi gözyaşlarını içeri akıtarak. Elif sadece tebessüm edip saçını sevdi..

 

**

Çığlık sesiyle gözlerini kapatıp ritim tuttu Hırçın. Sanki kulağında şarkı çalıyor ve onu dinliyor gibiydi.. Üst dudağını yaladı gülümsedi.." Bu sesin beni anca hazza ulaştırır." dedi son tırnağını çekti. " Sen manyak karısın! diye bağırdı, Gürbüz."2

"İltifat etmeyiniz canım.. şımarırım." oturduğu sandalyede boynundakini daha tasmayı daha da sıkladı. " Geber orospu!" diye bağırdı..Saçını tutup geri yasladı. " Bak kuzu buradaki kurt benim bunu unutma. Şahin buraya gel!"diye bağırdı. Lafını ikiletmeden geldi Şahin. " Sen iyisin değil mi?"2

" Bomba gibiyim."

" Aferin iyi. Şunu bir dişini çek çok konuştu." Gözlerinin içinde ışık yandı Şahin'in." Yanımda kala kala sadist oldun bakıyordum da."2

" Öyle değil Melek Hanım bu varlıklar size zarar verdiği için.." sesi sona doğru kısılmıştı.. Omzuna dokunarak diğer alana geçti.

" Merhabaaaaa Arass!" dediğinde Aras çırpınmaya çalışıyordu.. Elindeki kanlı eldivene tiksinerek bakarak çıkardı çöpe attı. Yeni eldivenleri eline geçirip etrafa bakındı. " Duydun değil mi içeride ki müzikali enfesti sıra sendeee!"

Etrafa bakındı geçmişe gitti zihni, ağzını kapatan çığlık atmasına izin vermeyen oydu.. öyle olmasını umuyordu.. Buradaki musluğa baktı yerdeki hortumu yerleştirdi.. " bazı pislikler çığlık atmasına bile izin vermezler kurbanlarının biliyor musun?"

" Yalvarırım beni bırak çocuğum var!"

" Bende çocuktum orospu evladı!" dedi hızlıca yumruğunu Aras'ın yüzüne indirdi. " Sen küçük bir kıza tecavüz ettiğini unuttun herhalde?!"

" Özür dilerim nolur aff-" sözünü tamamlamadan suyu açtı ve yüzüne tuttu. Bir süre çırpınışını izledi. Suyu yüzünden çekip vücudunu ıslamaya bıraktı..

" Nasıl bir şey çırpınırken bağıramamak? " cevap vermedi öksürüyordu.. " Ölmek için yalvarırken işkence devam edilmesi?" elini dudağına götürdü düşünür gibi yaptı.. " Bağıramamak ölememek ellerini bile hareket etmemesi.. işte can kolay çıkmıyor ölemiyor insan kolay kolay." tam ağzına açacakken suyu tekrar suratına tuttu. Bu sefer daha uzun tuttu can çekişmesini izlerken sırıttı neredeyse kahkaha atacak derecede.. çırpınışları yavaşlayınca çekti suyu vanayı kapattı.. Aras öksürük krizine girmişti.. " sen biraz kendine gel, ölmek için biraz daha yalvar.. Döneceğim.." gülümseyerek odadan çıktı.. iki odadaki ağlama sesi de gelmeye başlamıştı..2

Elleri yukarıdan ayakları aşağıdan bağlanmıştı Nihat'ı.. " Ve seni sona sakladım.."

" Ne kadar mutlu oldum bir bilsen." dedi ukala bir şekilde.. Birazdan yaşayacağı işkenceleri biliyordu ama Hırçın'ı ne kadar sinir etse onun yanına kardı.

Hırçın bir anda midesine yumruk yapıştırdı, acıyla iki büklüm oldu Nihat. " Sendin her şeyi başlatan." Çok yakınına gelmişti Hırçın.." Boynunu kırıp bu nefretten kurtulmak istiyorum ama o kadar kolay ölmen.. İnan ki harcım değil, ben biraz deliyim 46'lık rapor alacağım yakında."2

" Seni bu yeryüzünden silmeleri gerek katil!" dediğinde suratına ciddiyetle bakıp kahkaha attı. " Ya şapşal bu katili sen yarattın nasıl unutursun?" dedi kasıklarına tekme attı. Çığlığı depoyu doldurdu. "Upss! Çocukların olmaz galiba artık." Acıyla inlerken etrafında dönmeye başladı.." Maria zaten 2.ci çocuğunu da doğurmuştu zaten fazla çocuğa ne gerek ekonomi kötü!" her şeyi araştırmıştı Hırçın Valeria ile birlikte, nasıl kara para akladıkları, büyük mebla vergi kaçırdıkları.. Hem yurt içim hem de yurt dışı.. Aldıkları nefese kadar biliyordu.2

Acıyla kıvranırken duraksadı, bunu nasıl biliyor olabilirdi, kardeşi bile bilmiyordu!

" Sakın !" dedi çırpınmaya çalışırken, "Bileğini koparman gerekiyor oradan çıkması için eşeği sağlam kazığa bağlamayı bilirim." Karnına bir yumruk daha indirdi, hıncını alamayıp suratına dudağına geçirdi. Hırçın'ın elleri adamın suratı kan revandı.. " Masumlara zarar vermem senin aksine."

Kanı tükürdü yere Nihat. " Tam bir sadist orospusun! " malzemelerin olduğu yerden neşteri aldı, yere eğilip tendonu kesti. "Yürümen artık çok zor." dedi Nihatın çığlıkları arasında sağlam bacağına geçip elindeki neşteri batırdı. " Sen tam bir orospu çocuğusun! Of sen Levent'in cenazesine yetişemedin değil mi?" çığlıklarından kendi sesi duymayınnca neşteri çıkarıp yüzüne doğrulttu. " Sessiz ol bir şey anlatıyoruz şurada!" dudaklarını kapatarak ağlamaya başladı. " Neyse, nerede kalmıştım, heh! Levent'in çenesi yoktu biliyor musun bunu sana söylediler mi o dangalaklar ?" olumsuz başını salladı.. " Organları bir kaçı dışarı çıktı alt çenesi koptu. Hakiki çocuk birinizin adını vermedi ama siz çoktan öter çocuklara kadar önüme sunardınız.." Sadece inleme sesi geldi.

" Of çok sıkıcısın." dedi ve odadan çıktı kanlı eldivenleri çıkardı. " Şahin abartmışsın canım, 4 diş sökmüşsün hemde en sağlamlarını." Gürbüz ağlarken Şahin oturduğu yerden kalktı. " Çok zevkliydi Melek Hanım."

" Biliyorum ama yorma bu pislikler için kendini..Neyse ben hastaneye gidip geleyim haledeceğim." dedi depodan çıktı. Arabanın kilidini açıp oturdu. Derin nefes alıp verdi. Sigarasını yakmaya çalışırken ellerini titrediğine şahit oldu. Arabayı çalıştırıp rastgele şarkı açtı.. Çalan şarkı model - sarı kurdeler duraksadı. Derin nefes alıp sigarasını yaktı. Derin bir nefes verdi, gri dumanın gökyüzüne salınışı izledi.

 

Zihninde ki Laçin saklandığı yerden ağlayarak çıktı, Hırçın titremeye başlamıştı.. Şarkıya anlam katarak ağlıyordu.. Hıçkırıkları büyüdü.. Şarkının son sesini açıp bağıra bağıra ağladı..Direksiyonu bir kaç defa yumrukladı.. Yanakları sağanak yağmurda kalmış gibiydi sırılsıklam..

O nakaratı duydu o an..

 

Kimse yeni yara açamaz artık çok canım yandı acımaz artık bugün düşerse yarın kalkar bu kız kendine acımaz artık Kimse yeni yara açamaz artık çok canım yandı acımaz artık bugün düşerse yarın kalkar bu kız kendine acımaz artık..

 

 

Ne kadar süre ağladı bilmiyordu ama gözyaşlarını silme vakti gelmişti.. Derin bir nefes aldı..

 

 

Dün gece ufacık bir çiçek solmuş bugün yeniden güneş doğmuş Burda küçük bi kız ölmüş ruhu büyüyüp kadın olmuş..

 

Sigarasını dudağına yerleştirip ucunu çakmakla yaktı. Derin nefes alıp dudaklarında bıraktı ve arabayı çalıştırdı.. Özgür olacaktı babasını da bulacaktı Valeria'nın kardeşinin katillerini de sonra özgür olacak, yaşamaya başlayacaktı.. peki Arif? Onu ne yapacaktı, Şahin mesela onları nasıl geride bırakacaktı..Düşüncelerle boğuşurken hastanenin önüne gelmişti, içeri girmeden bir sigara daha yaktı. Son nefesini verdikten sonra izmaritini çöpe atıp hastanenin içine yürüdü..

Arif'in katının bu kadar kalabalık olmasını beklemiyordu.. " Anne ?" diye seslendi. Eylem'de buradaydı.. Çok uzun zaman olmıştu onu görmeyeli, zayıflamış gözünün altında mor halkası oluşmuştu. " Eylem?"

" Melek - pardon Laçin!" diyerek koştu ona doğru, elini dur şeklinde yaparak, " Senin ne işin var burada?"

" Sana geldim.. Seni özledim o kadar uzun zaman oldu ki.. Çok çok çok özür dilerim ben!" dedi dolu gözlerle.

" Evine git Eylem burada senin işin yok." başını olumsuz salladı. " Ablaa!" diye koşturdu Ahmet beline sarıldı. Saçlarını okşadı Ahmet'in içten bir şekilde gülümsedi.. Eylem onu ilk defa böyle görüyordu.. şefkatli..

" Sen niye evde değilsin bakayım?" dedi yanağından makas aldı. " Annemlerle geldim yalnız bırakmak istemedim onları." öpücük kondurdu saçlarına.. " Anne ne işiniz var burada ?"

" Arif oğlum bize çok iyilik yaptı kızım uyandığında tek olmadığını görsün." diyerek yaklaştı.. Kalbi güzel kadın, kalbi naif kadın diye düşündü Hırçın..

Acaba onun yanında büyümüş olsaydı nasıl olurdu hayatı, kişiliği, ruh hali? Hiç bilemeyeceği bir cevaptı, o soru sorulamaz cevap alınamazdı.. Geçmiş değişemezdi.. O elleri kanla gezen bir kadındı ve elini kana bularken zevk alıyordu..

 

" Annem bu kadar kalabalık olmaz, tamam sözümüz geçirdik diye abartmayalım." Eylem'i teğet geçerek annesine yaklaşıp sarıldı, alnına öpücük kondurdu.. Yazmasını öpüp kokladı.. Laçin bu durumdan çok memnundu. o ilgiye aç küçük bir kız çocuğuydu.. Melek ve Hırçın bu davranışlara şok geçirmişti.. Anne onlar için girdaptı ne ile dolduracaklarını bilmiyordu.. Eylem kendini dışlanmış gibi hissetmişti, geri dönüp gidecekken Elif başıyla Hırçın'ı yönlendirdi.. " en masum olan oydu kızım yapma böyle.."

" Anne ama o-"

" Laçin güzel kızım yüzün gibi kalbi güzel kızım.." Keşke diye düşündü Hırçın keşke öyle olsaydı anne.. " Sana gelmiş ailesine rest çekip senin kanatların altına sığınmış böyle mi yapacaksın?"

"Eylem nereye ?" dedi Hırçın çok istekli değildi ama annesi haklıydı..Kalbinin üzerinde bir umut yeşerdi Eylem'in. " Annemler eve gidin." diye ekledi. Sevinçle yanına koşarak gelip Hırçın'a sarıldı.. Hırçın başta tereddüt etse de sarıldı. " Canan eve gidin güzelim. Dinlenin zor zamanlar geçiriyoruz. Arif'in yanında ben olacağım." dedi kardeşinin yanağını avuçladı..

 

Hırçın bir kaç hemşireyi sıkıştırdıktan sonra Arif'in yanına girebildi, durumu iyiyiye gitmeye gerekirsen tam tersiydi. Elinin tersiyle yanaklarında olmasından rahatsız olduğu yağmur tanelerini sildi.. O görmese de hissederdi ağladığını o öyle düşünüyordu..

 

" Umarım bu son görüşmemiz olmaz Arif. Eğer olursa peşinden gelirim sana işkence çektiririm diğer tarafta bile sana hayatı zehir ederim." bu dediğine kıkırdadı. " Uyanık olsan bu cümleme kahkaha atacağını biliyorum." tekrar güldü yatağın kenarına oturdu. " Kendime bile zor itiraf ettiğim bir şey var.. Seni özledim ve yaşamak sensiz çok sıkıcı." kalp atışı olan monitörde ki sayılar yükseldi Hırçın bunu fark etmese de devam etti. Eli uzanıp tutup tutmamak arasında kaldı.. Belki veda olabilirdi, canı yanıyor zihni bunu kabul etmiyordu.. Ya olursa diye yapmak istiyordu.. " Sen bana yaşamayı sevdirmişsin anlamadan, bu lanet hayatımda beni hayatta tutmaya o kadar çalıştın ki her ölüm döşeğinde düşerken tuttun beni.. İttim kaldın, git dedim kaldın.. Ama öyle takıntılı manyaklar gibi değil bana olan saygın sonsuzdu.. Sana olan hislerim bir an da olmadı galiba.. O hisleri sen inşa ettin Arif. Yavaş yavaş kırmadan dökmeden nazik bir şekilde.. Beni ben olarak sevdin.. İçimde ki Laçin'i bir tek sen gördün.. O küçük kız seni çok özledi.. Hırçın için aynısını söyleyemeyeceğim.. O birazcık sadist biliyorsun değil mi?" gülümsedi elini avuçladı.. Yavaşça parmağı ile sevdi.. Kalbi hızlandı göz yaşları yanağında eline döküldü Arif'in..

" Sana hiç kimseye demediğim bir şey diyeceğim.." burnunu çekti yanaklarını sildi..

" Nolur gitme Arif beni bu dünyada bırakıp gitme nolur." hıçkırık kaçtı dudaklarından, " Eğer gidersen de peşinden geleceğim sana rahat vermeyeceğim inan bana ben yaparım Hırçın Maviyim unuttun mu!" bir kere daha burnunu çekti, " beni hayatta sen tuttuğun için diyorum sen gidersen beni hayatta tutacak bir olmaz biliyorsun bazen sakarlığım oluyor ve kurşun yiyebiliyorum.. off saçmaladım ben böyle biri değilim galiba Laçin devrede yine!"

 

Başını salladı.. " Hepsini unut sadece şunu hatırla, ölürsen yemin ediyorum bir kere de ben seni öldürürüm duydun mu ?" gülümsedi ayağa kalktı gidecekken bir anda dönüp Arif'e sarıldı.." Yaşa buna ihtiyacımız var." dedi ve ayrıldı..

Kapıda çıkarken sadece şunu düşündü, " Nolur bu veda olmasın nolur!"

 

Karanlık çökmüştü onu bu hal getirenlerden hesap sorması gerekiyordu sahne de şimdi Hırçın Mavi'deydi.

Boynunu ve ellerini kıtlattı, tekerlekleri çığlık attırarak gaza bastı en kısa sürede depoya varmıştı. Sinirle içeri girdi, Şahin yorgunluktan bitap düşmüştü bu gece bu iş bitmeliydi.

" Melek Hanım iyi misin gözleriniz kan çanağı gibi! Arif abi o o iyi mi?" sonuna doğru sesi titremişti. "İyi merak etme ama bu adamlar için aynısını söyleyemeyeceğim!"

Salık saçlarını direnişlerine rağmen topladı çivili sopasını eline alıp beyzbol oynuyormuş gibi hareket ettirdi.

İlk olarak Nihat'in olduğu bölü gitti.

" Merhaba Nihat beni özledin mi?" adamın gözlerinin feri sönmüştü artık her şeyin bitmesini istiyordu. " geber!" döküldü dudaklarında, dudaklarını büzdü Hırçın. " herkes geberek canım ama bu gece ben değil !" dedi ve bacaklarına çivili sopa ile vurdu. Çiviler saplanan vücudundan zorla çıkarttı. diğer bacağına da aynı hızla vurdu. Adamın çığlıları boyut atlamıştı.." Devam et diğerleride eşlik edecek sana!"

Gürbüz'ün odasına da gitti.

 

Titreyen adamı gören Hırçın vahşileşti güç zehirlenmesi yaşamamıştı.. Tatmin olmamıştı daha fazla kan istemişti. Oturur poziyonunda olduğu için ilk darbe dizlerineydi, çok fazla canı yanıyordu bunu biliyordu ve bu ona haz veriyordu art arda darbeler ile delik deşik olmuştu ölme eşiğindeyken sonra darbe kafasına olmuştu ve sopayı çıkarma gereksimi duymamıştı..

 

Her yeri kan olmuştu, hızını alamadan Aras'ın odasına girdi gözüne değen çivi tabancasını alıp ilk olarak bacaklarında başlayarak yukarı çıktı yavaş yavaş acı çekmesini izlemek ona büyük haz veriyordu. Bütün vücudu çivi ile dolmadan son nefesini vermişti..

 

Soğukkanlıkla iki katili öldürdü Hırçın onu öldüren hayattan koparan iki insan daha yok olmuştu.. Laçin olanlara dayanamıyordu Melek'in bile midesi bulanmıştı ama Hırçın hastaydı ve bu olay sadece ona zevk veriyordu.. O iki benliğini korumak amacıyla doğmuştu ve sonunda cani olmuştu.. bunu itiraf etmese de kendinden çok fazla korkuyordu.

Korkmadan yaşamak normal olmak istiyordu, sevdikleri mutlu tek derdi hayat kaygısı geçinmek olsun istiyordu ama bu hayatı elinden onu almışlardı.. Aras'ın açık gözlerine uzunca baktı ağzından akan kanlar vücudunda ki kanlar hepsi yavaşça yere damlıyordu.. ara vermeden bitirecekti bu işi, her şeyi başlatan adamı nasıl öldürecekti ?

Zihni yine o ana gitti..

Koşuyordu Laçin, ciğerleri patlayacak duruma gelmişte olsa koşmaktan başka bir seçeneği yoktu. Üveylikten ne kadar uzağa gitse onun için iyiydi döndüğünde ise kardeşini ve annesi kurtaracak kadar güçlü olması lazımdı. Karanlık bir sokağa girdiğinde nefes almak için yavaşladı. Yavaşlaması hataydı yavaşlaması sonuydu, yavaşlaması intihardı. Henüz bilmiyordu. Bir avuç insan yıkık dökük bir inşaatın önünde duruyorlardı. İçlerinden biri Laçin'i görünce ayağa kalktı iyiyce süzdü. Kafası güzel olsa da kızın evden kaçtığı bes belliydi. " Merhaba güzellik nereye böyle "diye onun önünü kesti. sustu Laçin yolunu değiştirmeye çalıştı yine önüne çıktı. Diğerlerine baktı yüzlerine alev ateşi ile aydınlanan insanlara baktı yardım için ama o bilmiyordu yağmurdan kaçarken doluya yakalanıp yılana sarılmıştı. "Bırak kızı Nihat."dedi tok bir ses. " Siktir git." dediğinde elini yüzüne değdirdi. üveylik gibilerdi hiçbir farkları yoktu. Etrafa bakındı nefsi kabarmıştı, yeni biten göğüslerine bakınca kendini geri çekti. Geri geri gidip bir anda koşmaya çalışacakken saçlarından yakalandı. Bağıracakken eliyle ağzı kapandı elimi ısırdı debelendi ama güçsüz bedeni poşet gibi kaldırıp yıkık dökük yere götürdü..Gözyaşları kuruyana kadar ağladı bağırdı ama sesi duyulmadı yanındakilerden bir kızı çocuğu elinden alıp ittirdi. Ayıran adama yumruk atıp " sakın karışma."dedi, Laçin tam kaçmaya çalışırken bacağında tutup çekti. " Ne bakıyorsun Aras tutsana lan, birini sikmek istiyorum diyordun al sana fırsat!" dedi. Laçini gözleri büyüdü eğer ağzı kapanmamış olsa yalvarıcaktı bırakılması için. Bırakmadılar sesini kestiler.. üstündekilerini aşağı indirdi Nihat sonra kıza baktı, Laçin korkudan bedeni titredi bacaklarını açıp arasına yerleşti üstündekini çıkarırken Laçin elini kurtarıp suratını tırnaklarını geçirdi. " Orospu "diye bağırıp tokat attı. Sertçe içine girerken yüzünden damlayan kanlar Laçinin üzendeydi. Laçin son çığlını atmıştı..

 

 

 

Gözleri geçmişteki anıyı önüne getirince gözleri doldu, titreyerek dudaklarını ısırdı Hırçın.. Bunu hak edicek ne yapmış olabilirdi? Bunu yaşayacak kadar ne günah işlemiş olabilirdi, bitkindi yorulmuştu ki geçmişindeki yabancıları onun yaralarını kanatıp tuz batırıyorlardı. Nihat'ın odasına gitti acelesi yoktu yada içi bir anda garipleşmişti daha demin intikam için deliren Hırçın geçmiş acıda kaldı, o gün doğmuştu bu zihinde ve bu doğum çok hoş değildi..

 

" Sen çok boktan bir herifsin Nihat." kanlar içinde olan adama baktı.. " sana o kadar acıyorum ki elinde sadece bir sikin var o olmasa ne bok yerdin acaba ?"1

Bıyık altında güldü Nihat öleceğini biliyor ve Hırçın'ı canını yakmaya çalışıyordu. " Ama en çok canını yakan o sikim değil miydi? Nasıl ağladığını unuttun mu?"2

Hırçın'ın gözü döndü bir anda " Lan orospu çocuğu!" dedi yumruklarını art arda attı. Bir an önce ölmek acısını dinmesini istiyordu.. Hırçın duraksadı gözünün yanındaki yaraya baktı. " o zaman bile sana zarar vermişim!" dedi kahkaha atarak gülmese ağlayacaktı biliyordu. Yaraya dokundu ve parmağını gözüne soktu.. Gözü tırnakların altında patladı ve Nihat'ın çığlığı ile telefonu eş zamanlı çaldı. Elini çektiğinde iğrerenek baktı ve hemen bezle elini sildi. Telefona baktığından Canan arıyordu..

 

" Melek!" sesini duydu ağlamalıklı bir şekilde, bu Eylem'di. " Melek koş yetiş." telefon bu sözleri karşından elinden kaydı... " Arif!" çığlığı kaçtı

dudaklarından!

 

 

 

 

Bölüm : 10.03.2025 05:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Büyük bir emek var. Başarılar dilerim
Bunları alcan öldürmiycen cinsiyet amilyatı yapçan sonrasını anladınız
Burada geberecek olan varsa o da budur. Ne kadar çok boş konuşmuş
Hikayeyi Paylaş