28. Bölüm
uykuluHatun / HIRÇIN MAVİ / 28.Bölüm

28.Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

Önünde ki adamın cebinden düşen cüzdanı gördü Arif, yavaşça yere eğildi.. Göz ucuyla etrafa gözlerini gezdirdi.. Cüzdanı aldığında kabarık olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.. Baş parmağı ile parayı gezdirdiğinde, 100'lük 20 tane banknot olduğunu gördü.. " Ya hastane masrafı ise ?" diye söylendi kendi kendine Arif. Başını salladı. Çok ihtiyacı vardı ama ya onun da ihtiyacı varsa ? Bütün birikimi buysa bankadan çekip doktora gidiyorsa diye düşündü.. Koşarak öndeki adama yetişti... " Bey amca bak bi!" diye seslendi. Sokaklarda kalıyordu 2 haftadır 18 yaşına girmesine 2 gün kala esirgeme yurdundan kaçmıştı.. Onların çıkarmasından da kendi gitmeyi tercih etmişti.. Kıştan nefret etmişti.. Dışarısı çok soğuktu ve iş bulamamıştı..

Adam sese dönünce mavi buz rengi gözleri ile denk geldi.. Arif adamın korkutucu bakışı ile dona kaldı.." Bunu düşürdünüz." dedi elindeki cüzdanı ona uzattı.. Gözleri baştan aşağı süzdü Arif'i.. " Teşekkür ederim tahmin ettiğimden erken geldin." dediğinde Arif sorgulamıştı.

"Anlamadım?"

" Sıcak bir çorba içelim mi?" Arif sıcacık bir çorbaya asla hayır diyemezdi. Gözleri minnetle olumlu salladı. Çorbaya olan ekmeği doğrayınca etrafı garip bir şekilde bakınca eliyle işaret verip sıkıntı olmadığını gösterdi.. Üç kase çorba içmişti.. Bir daha ne zaman içerdi bilmiyordu ama adam istediğin kadar içebilirsin demişti.

 

" Teşekkür ederim bey amca." dedi peçete ile ağzını sildi. " Adın ne küçük ?"

" Arif, Arif Kurşun senin nedir bey amca ?"

" Ali, Ali Hükümdar ben." gülümsedi. cebinden 100 YTL çıkarıp çocuğa uzattı. " Bu senin hakkın."

Arif'in gözleri fal taşı gibi aldı. Bunu alırsa 2 ay ekmek alacak parası olurdu, uzanıp uzanmamak arasında kaldı. " Çok teşekkür ederim ama size daha çok lazım olabilir." Güldü. " Sokakta mı kalıyorsun." dediğinde başını salladı. Konuşmayı pek sevmeyen bir çocuktu diye düşündü. " Ailen ?"

" Ben 12 yaşındayken öldü.." duraksadı Arif. " Akrabalarım istemedi çocuk esirgemedeydim geçtiğimiz haftalara kadar 18 oldum." omzunu yukarı kaldırıp indirdi. " İş arıyorum ama pek alan olmuyor kılık kıyafetten galiba.." Koktuğunu hissetmişti umarım Ali amcaya kokmamışımdır diye düşündü.

" Korumam olmak ister misin ? Kalacak yer yemek yüklü maaş." gözlerinin içine baktı.. cüzdanı onu denemek için düşürmüştü bir kaç gündür onu görüyordu.. Karton toplayan amcaya yardım ediyordu kuşlara kendi ekmeğinden paylaştırmaya çalışıyordu..Bu soğukta sıcak bir ev yatak maaşı düşündü.." Ben anlamam ki korumalıktan.."

" Öğreteceğim sana..Rahat edersin.." gülümsedi.. Başına geleceklerden habersiz anın tadını çıkarmıştı..

 

 

**

Hırçın'ın eli yana kaymıştı, " Melek koş yetiş demişti.." gerisini duymadan telefon yere düşüp kırılmıştı.. Kırılan telefonuna uzandı.. Arif'e bir şey olmamıştır değil mi? İçinde ki Laçin bunu sorguluyordu.. O iyidir değil mi? Eylem Arif'in yanındaydı en son diye düşündü ve gerisini umursamadı!"

" Şahin koş!" dediğinde en az onun kadar korkmuştu. " Canan'ı ara neredelermiş öğren çabuk!"

Arabaya bindikleri gibi gazı köklemişti, lastikler çığlık atarken onları izleyen Nihat'ın adamları görmemişti... Nihat ölmek üzereyken adamı içeri girdi, midesi bulanarak ilerlemişti. " Abi!" sesine kulak verdi Nihat acıdan ölebilirdi.. Öyle bir şey varsa eğer acıdan ölebilirdi.. " Buradayım!" dedi ve acıdan bayıldı...

 

**

" Ahmet ablan nerede paşam?" sesiyle Şahin'e baktı. " Tamam aslanım sen kapıyı kimseye açma olur mu?" Hastaneye çok yaklaşmışlardı.. " Ne oldu Şahin!" diye kükredi..

" Melek Hanım A-Ali Bey öldürülmüş." dediğinde aniden fren yapılmıştı.. Kaza zincirlemesi olmasına ramak kalmıştı.. Şahin, dörtlüleri yakıp camdan el hareketi ile geç işareti yaptı.. " Benim sürmemi ister misiniz?"

Zihninde ki sesler susmuştu, neden konuşmuyorlardı? Boş gözlerle onu bakıp sağ sinyal verip kenara çekti. Kendini dışarı attı. Nefes almadığını fark etti.. Derin derin nefes almaya çalıştı eli boynuna uzanırken diğer eli tişörtü onu sıkıyormuş gibi çekiştiriyordu...

" A-Ariften haber var sandım.." dedi sesi titreyerek. " Ben ben Akrep Ali'nin öleceğini düşünemedim!" dedi hıçkırıkları arasında!" dedi ve yüksek sesle ağlamaya başladı. Şahin bir anda kendine çekti. Ağlamalarının arasında," Ben benim elimden olmasın ölümü kim öldürürse öldürsün demiştim." dedi ağlamasına ara verip ve yüksek sesle devam etti. Şahin sustu, abisi olsa ne yapacağını bilirdi. Akrep Ali onun için bir baba gibiydi.. Şimdi ağlayamazdı, güçlü olması gerekiyordu.. Melek güçlü olmaktan yorulmuş ara vermişti.. Şahin'deydi sıra.. Hırçın bütün biriktirdiği duyguları ağlayarak dışarı atıyordu..

 

*** 

Akrep Ali'nin evinin önüne geldiğinde bomboş hissediyordu. Eylem'i gördü o sırada, Canana sarılmış canı çıkarcasına ağlıyordu.. İçi acıdı..

Yaşayacağı suçluluk duygusunu hissetti çünkü o da hissediyordu.. Hırçın arabadan indiğinde Eylem ile göz göze geldi. " Melek!" diye bağırdı.. " Melek babam annem ö-ölmüşler.." kollarında tutarak ayakta kalmaya çalıştı.. Melisa'nın öldüğünü duyunca acısı arttı. " Nasıl olmuş bu ?"

" Evi basmışlar." diye araya girdi Canan.. " Birde mesaj bırakmışlar." dediğinde alev çıktı Hırçın'ın gözlerinden...Eylemden uzaklaştı koşarak bahçeye girdi. Polis durdurmaya çalışsa da, " Burası benim evim!" diye bağırdı.. İçeri girmeden art arda iki ceset çıktı... dudaklarını ısırdı Hırçın'ın..

 

 

eve girdiğinde korumlarınıda öldürüldüğünü evde katliam yaptıklarını fark etti Hırçın.. Duvarda spreyle yazılan yazıyı gördü.. " ARTIK KRAL BENİM Ç."

"Belanı siktiim ÇAKI!" dedikten sonra döndüğünde bir adamın onu izlediğini fark etti.. " Bir kaç soru sormam gerekiyor size."

" Kimsiniz siz?"

" Polisim!" dediğinde cüzdanını çıkardı. Rozeti göstermekti niyeti ama Hırçın adamın kimliğinde ki adına kaydı gözleri. Bülent Çakı.. Beyninde şimşekler çaktı Hırçın'ın yoksa bu Çakı'ın yakalanmasına engel olan oğlu muydu ? Böyle bir dedikodu döndüğünü biliyordu..

" Siz kimsiniz?" baştan aşağı Hırçın'ı süzdü.

" Melek, Melek Hükümdar. Ali Hükümdar'ın kızıyım." dedi soğukça. Kaşının tekini havaya kalktı.. " Babanızın düşmanı var mıydı ?"

" Evet her iş adamının olduğu gibi."

" Olay saatinde neredeydiniz."

" Dışarıydaydım haberi alınca geldim, duvardaki yazıyı görmediniz galiba gözlük getirmemi ister misiniz?" dediğinde hafifçe sırıttı.. " Başınız sağ olsun parmak izi kamera kayıtları inceleniyor." başını sallayıp hızlıca uzaklaştı.. telefonunu çıkardı Valeria mesaj attı.

 

" polis Bülent Çakı'nın Nevzat Çakı ile akrabalığı araştır acil!

 

**

Hırçın bir süre boş bir şekilde duvara baktı, Eylem morga gidip ailesini teşhis etmişti.. Onlardı, on beş yıldır aile diye saydığı kişilerdi. Ne hissetmesi gerekiyordu? En son görüşlerini hatırladı içi sızladı.. Böyle bir sonu hak etmemişlerdi. Onların zayıf anını kollamışlardı ve bulmuşlardı.." Kızım iyi misin?" dediğinde gerçek dünyaya döndü Hırçın. Yerinde sıçrayınca Elif kızına sarıldı.. " özür dilerim." dedi saçına öpücük kondurdu.. " Bilmiyorum anne, nasılım inan bilmiyorum.. " Sımsıkı sarıldı saçına öpücükler kondurdu.. Morgdan ağlaya ağlaya çıkan Eylem'e baktı. Gözlerini kapatıp derin nefes verdi. Ayağa kalkacakken elini tuttu." Baban, onu nasıl bulacağız?" mavi gözleri kıpkırmızı olmuştu Elif'in her şeye ağlamıştı geleceğe geçmişe Altay'ına.." Anne sırası değil halledeceğim."

" Eylem." dedi bitap düşmüş kıza.. Sımsıkı sarıldı kafasını kendine yasladı.. " Sana söz veriyorum intikamını alacağım hem de öyle böyle değil, yer altı diye bir şey kalmayacak.." sadece ağladı Eylem.. " Şahin herkesi al ve güvenli bir yere git." ağzından çıkan son sözler bunlardı. Saçını öpüp uzaklaştı..

Arif'i görmek istiyordu, ne yapması gerektiğini söylemesi gerekiyordu.. Yine bin türlü ikna ile yanına gitti Arif'in hemşireler onu kovmaya güçleri yetmiyordu..Kablolarla ile kaplı vücuduna baktı..

" Arif!" sesiyle yaklaştı yanına, monitör yine hareketlenmişti. Hırçın olayı idrak etmemişti.. Kalbi onun sesine tepki veriyordu, bi haberdi.

Yanına yaklaştığı yatağa yanına oturdu. Eline uzandı.." Ben öldün sandım Arif! Geberiyorum sandım, nefes alamadım.. Dünyam başıma yıkıldı, Eylem koş yetiş dediğinde! Hani insanın öldüğünde hayatı film şeridi gibi geçiyormuş ya ben öyle oldum ölen ben değildim halbuki.. Senin öldüğünü düşünmem seninle geçirdiğimiz anları hepsini tekrar yaşadım.. Sana ihtiyacım var, uyan artık nolur!" dedi ellerine sımsıkı sarıldı. " sana bu kadar sevgi göstereceğim aklımın ucundan geçmezdi." dedi kıkırdayarak.. " Sana anlatsam inanmazsın biliyor musun şu duruma." Çıkmış sakallarına uzandı Hırçın. dokunup dokunmamak arasında gitti. Yaklaştı yavaşça yüzüne dokundu, parmak uçları karıncalandı. Bu hissi daha önce yaşamamıştı.. Kalbi hızlanmıştı, boynundan terlemeye başlamıştı.. Hızlıca kendini geri çekti," sana ihtiyacım var.." diğer eliyle elini kapatıp kalktı.. Arkasını dönüp gittiğinde parmağını oynattığını göremedi.. Hırçın bilmediği bir şey bunların hepsi duymuş ama cevap verememişti... Arif'in iyileşmeye ihtiyacı vardı!

**

 

Melek ve Laçin sahneyi Hırçına bırakmışlardı, ikide kuytu köşelerine geçtiler.. Kimseye acımaması gerekiyordu ve bunu en iyi Hırçın hallederdi. Mahmut'u numarasını tuşladı arabasına binerken, " Mahmut," dedi telefonu açar açmaz."

"Melek Hanım başımız sağ olsun." sesi üzüntülüydü.

" Şimdi üzülme sırası değil, adamları topla şirkette de toplantı ayarla en acilinden!" dedi ve gazı kökledi. Üstünün şirkete ait olmadığını fark edince bir mağaza girip daha kıyafet baktı, resmi giyinmesi gerekiyordu. Kumaş pantolon üzerine kayık omuz bir bluz seçti.

 

Saçını at kuyruğu yaptı, makyaj yapmayacaktı. Aynada kendine baktı, istediği görüntüyü elde etmişti. Mavi saçları ile dehşet güzel gözüküyordu. Güler yüzlü satış danışmasına gülümsedi, " Sizden küçük bir rica bulunabilir miyim ?"

" Tabi buyrun," dedi kız güler yüzle. " Telefonum kapandı arkadaşıma bana ulaşması için mesaj atabilir miyim, asla sizi rahatsız etmez."

" Tabi ki." dedi güler yüzle telefonu eline alınca Valeria'nın numarasını ezberlediği için şükretti.

"Senin tarzınla bana ulaş. - Mavi " dedi ve mesajı silip kıza uzattı. " Çok teşekkür ederim. " dedi ve kasa yönlendirdi. " Bunları üstümden söker misiniz ? " dediğinde satıcı alarmları sökmek için geldi üstündeki etiketleri söküp kıza uzattı. Cüzdanından çıkardığı tomar parayı uzattı, " bana yardım eden arkadaşınıza bahşiş bırakıyorum geri kalanları bana çok yardımcı oldu." dedi gülerek uzaklaştı..Sürücü kapısını açıp poşeti ve çantasını bıraktı. Şirkete yakındı ve kendini hazırlamıştı. Derin nefes alıp gaza bastı.

**

" Merhabalar ilk önce." dedi eskiden Ali Hükümdar'ın oturduğu yere oturdu. Açılmamış şişeye uzandı, herşey yavaş bir şekilde oluyordu. kimseden ses çıkmıyordu. Suyunu bardağa doldururken karşısında duran Asrın Uluhan'a gözlerini dikti. Bu bakış onun yerine sinmesini sağlamıştı..

Hırçın geldiğinden beri gemileri kullanmak sıkıntıydı, hele ki en son ki patlamadan sonra..

Yoluna taşlar koymuyordu dağ döşüyordu resmen, Akrep Ali'nin ölmesi onun işi için felaketti, başka yol bulması gerekiyordu.. Görkem hariç kimseye ulaşamaması onu dahada kudurtmuştu.. Her şey altüst olmuştu!

" Ali HÜKÜMDAR bildiğiniz üzere düşmanlarımız tarafından öldürüldü. Merak etmeyin kim olduğunu biliyorum.. Sizin benim kim olduğunuzu bildiğiniz üzere.." herkes kendi arasında konuşmaya başladı. " Sessiz olun. Yeni bir devir başlıyor. İlk olarak Asrın Uluhan'ın işine son vermiş bulunmaktayım, lütfen muhasebe ile hesaplaşın. zararınız karşılacaktır." dediğinde Asrın ayağa kalktı işte bunu beklemiyordu. " Ne demek istiyorsunuz siz?" dedi hiddetle elinde kalan son yer burasıydı. Tek kaşını kaldırıp geri yaslandı bacak bacak üzerine attı. " Algıda seçicilik mi yapıyorsunuz?"

" Beni kovamazsınız, isterseniz anlaşmamızı gözden geçirebilirsiniz." dedi kendinden emin bir şekilde.. Sırıttı önündeki kalemi alıp kağıtta onun ve onun sayesinde işe girenlerin üzerini çizdi. " Bir tek siz değil Asrın bey yaverlerinizde kovuldu." hiddetle ellerini masaya vurdu. Murat ve Mahmut Asrın'a ilerlerken eliyle dur işareti yaptı. " Nesrin Hanım geçici Ceo sizsiniz ortalık durulduktan sonra seçim yapılacaktır. " Nuri beydi değil mi?" adam başını olumlu bir şekilde başını salladı. "Bana rapor hazırlıyorsunuz herkesin nelr yaptığı ne kadar ilerlediğine göre yakın bir zamanda çoğunuz terfi alacak.. Unutmadan yeni avukatlara ihtiyacımız var çakallara değil." dedi ve gülerek Asrın'a baktı. Sinirden kudurmuştu. " İzninizle halletmem gereken işler var çıkarsanız sevinirim siz hariç Asrın bey." dedi otoriter bir şekilde.

Herkes yavaş bir şekilde çıkarken suyundan bir yudum aldı. " Birincisi bir daha benimle o şekilde konuşursanız eliniz götünüze sokarım." tam ağzını açacakken elindeki bardağı yanına fırlattı cam kırıldı yerde bin parçaya bölündü. " ikincisi asla sözümü kesme, aleyhinde bol bol kanıtlarım var ben. yaş tahtaya basmam. Üçüncüsü şirketten siktir git." dedi gülümseyerek kalktı. " Ne bulmuş olabilirsin hakkımı arayacağım mahvedeceğim bu şirketi. " dudaklarını büzdü. " Ay sen hep böyle mızmızmıydın ? Yoksa arkadaşlarından mı aldın bu huyunu ?" Asrın demek istediğini anlamamıştı. " Uyuşturucu kaçırdığını, paravan şirketlerini de biliyorum elin kolun çok uzun ama hayatta kalmak için daha çok çabalanan lazım." dedi ve kapıdan çıktı. Asrın sinirlenip toplantı odasındaki her şeyi yerle bir etti. Güvenlik çalışanları gelip onu kapı dışarı edene kadar.

 

Midesi bomboştu ama öz sıvısı bile dışarı çıkmak istiyordu. Bir kaç defa öğürdükten sonra çıkan acı suya yüzünü buruşturarak baktı. Elini yüzünü yıkadı, gözleri kan çanağına dönmüştü.

" Şimdi değil Laçin, şimdi olmaz Melek." dedi ayna da kendine bakarken şuan güçlü olmaya ihtiyaçları vardı. Peçete ile elini yüzünü kurulayıp çöpe attı. Kapıdan çıktığında elinde karton poşet ile Mahmut duruyordu. " Açlıktan bu halleriniz." dedi karton poşeti uzattı. İtiraz etmek için ağzını açtığında poşetin içinden bir telefon çıktı. Tuşlu bir telefondu. " Mesaj atmışsınız tuşlu telefon istediğinizi belirttiğiniz." başını olumlu şekilde salladı. " Alo?"

" Şükür Melek." diyerek konuşmaya başladı Valeria.

" Kusura bakma yoğun bir gündü."

" sana ulaşıcam diye kaç kamera görüntüsü izledim biliyor musun? öyle mesaj atıp kayboldun. Telefonunda kapalı bende koruları buldum."

" İyi yapmışsın kırıldı şimdide sarjı bitmiştir. "

" Evet plan nedir ?"

"Şuradan bir uzaklaşalım." dediğinde uzak bir yere doğru ilerledi. yere bağdaş kurdu. Sandiviçini ve kahvesine iştahla baktı.. " Ufak bir bekletme mide öz suyum ağzıma gelmeden bir şeyler yemem lazım." karşı tarafı beklemeden bir kaç ısırık aldı. Ağzından lokmaları çiğnerken çevresine göz gezdirdi onu izleyen birileri olduğunu biliyordu. " Ben yemek yerken dökül bakalım." dediğinde kahvesinden yudum aldı. Soğuk kahve bayılıyordu bu lezzete.

" evet tahminin gibi Bülent Çakı Nevzat Çakı'nın oğlu. Kötü bir polis bir kaç defa meslekten uzaklaştırılmış ama ne hikmetse geri dönmüş. Babasının arkasını baya toplamış." Lokmasın yutmuştu Hırçın. " Neler bulabilirsin onun hakkında."

" İnan çok şey."

" Peki nasıl görevini sonlandırabiliriz."

" sosyal medyada olayı büyütebilriz. Medyanın gücünü hafife almayalım."

" Güzel plan." Son lokmasını ısırdı. " Ben her şeyi yarına kadar halledebilirim ve-"

" Ha siktir adamları unuttum!"elinin içiyle alnına vurdu. " Ne oldu? Hangi adamlar?"

" Onlar işte. Şahine ulaş. depoya gitsin. oldu bil hallediyorum onu bir yandan." dedi tuş sesleri geldi. " şimdi bu adam hala polis olduğuna göre ve babasından sonra direkt radarına beni alacağına göre başka bir plan yapmamız lazım."

" Dinliyorum." dedi yine klavye sesleri geldi.

" Ben olarak dolaşman gerekiyor. Yarına kadar kameralarının seni gördüğü yerde mavi saçla dolaşman lazım. Ban benzemen lazım ve bunları not edip bana söylemen gerek çünkü yarın sabah ilk işi benim evimi basacak. "

" Hmmm bende bir plan yapacağım öyleyse geri kalan bende hallettim say." dedi güldü. " Teşekkür ederim." dedi ve cümlesini duymadan telefonu kapattı. Valeria telefona bakıp güldü. Kısa sürede olsa onu sevmişti.. "Psikopat olmasa iyi kız aslında" dediğine güldü..

 

Mahmut'u durdurup yanına ilerledi. " Teşekkürler bunu yok et. Kaç adamımız kaldı ?" gülümsedi sadece, " 10 adamımız kaldı, 10 adamımız öldü, 15 adamımız istifa etti.

" Siktir ya, intihar olur bu." dedi saçlarını kaşıdı. " Çakının mekanını mı basacaksınız."

" Evet. Bu gece saldıracağımızı düşünmez acımız yüzünden."

" Olabilir de olmayabilir de sizi tahrik etti açık açık.."

" Bilmiyorum Mahmut ama bize adam lazım Akrep Ali'nin daha çok adamı vardı aslında ne oldu ?"

" Asrın bey'in gözü tutmamış, geçen ki çatışmada da öldü. Kaybımız çok. "

" Bana bu gece kaç adam bulabilirsin ? Yüklü para verilecek hepsine."

" İntikam için gelende olur ama siz tam sayı vermem mümkün değil. "

" gece yarısına kadar halletmemiz gerekiyor yarın cenazemiz var."

" Halletmeye çalışacağım." dediğinde biribirinden uzaklaştı.

***

 

" Bende sizi bekliyordum. " dedi Bülent Çakı itici sesiyle. hırçın öldürmemek için kendini zor tutuyordu. " acımızı bile yaşatmadınız."

" Size sorular sormam gerekiyor."

" yine ne soracaksınız? Acımı yaşamak için ne zaman izin verirsiniz?"

" Ç kim bir bilginiz var mı ? "

" Hayır bir bilgim yok ama korkak olduğunun farkındayım. " dediğinde dişlerini sıktığını fark etti. " Peki tahmininiz var mı ?" Hırçın ağzını aradığını fark etti. " Biliyor musunuz bilmiyorum ama ben şehirde yoktum yeni geldim. Babamı bir yıldır görmemiştim."

" Evet araştırdım nerede olduğunuzu kimse bilmiyormuş. "

" Evet bakın siz diyorsunuz babamın düşmanlarını da bilemem açıkcası,"

" Neredeydiniz?"

" Size ne ? Geçmiş bir zamanın sorgunuzla alakası ne ?"

" Beni ne zamana kadar kandıracaksınız ?"

"Siz saçma sorularınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz?"

" Şimdilik bırakıyorum ama polis iç güdülerim bir şeyler saklıyorsunuz diyor." Hırçın gülümsedi. Yarın ki surat ifadesini görecekti. " üzgünüm benimde yasımı tutmam lazım malum babam öldürüldü. Bu duyguyu yaşadınız mı bilmiyorum."

" Hayır." yaşayacaksın dedi Hırçın.

" Beni anlayamazsınız o zaman izin veriseniz toparlaman gereken bir aile var."

 

**

 

Hırçın depoya geldiğinde beklediğinden daha fazla adam vardı. " Hoş geldiniz Melek Hanım." dedi Mahmut.

" sana güvenmekte haklıymışım."

" Hoş geldiniz Melek Hanım." bu tanıdık sesi biliyordu.

" Neşe?" şaşırmıştı onu burada beklemiyordu. " Sen neden buradasın?"

" Bizim içinde bir baba gibiydi Ali Bey, gün intikam günü bazı şeyleri kenara bırakalım, diğer konuyu aramızda halledebileceğimizi düşünüyorum.. Bora da buradaydı gelenlere inanamıyordu bir kaç tanıdık yüz dışında yabancıydı. Geçen ki gecede yanında olan adamlarda vardı.. yirmi beşe yakın kişi olmuşlardı..

herkes silahlarını hazırlamaya başladı. Neşe yavaşca Hırçın'ın yanına yaklaştı. " ben olsam elinde silah olan bir insana o şekilde yaklaşmam." dediğinde durdu Neşe.

" anlatıldığından daha iyiymişsin." dedi gülerek.

" iyi değil, mükemmelim." dediğinde ikiside gülmüştü. " Başka şekilde tanışmış olsaydık daha güzel olabilirdi." dediğinde Hırçın cevap vermedi. Şarjörünü doldurmakla meşguldü.. " Arif'i göremedim." dediğinde bütün kasları gerilmişti Hırçın'ın. " Yani Şahin'de yok. " onu ailesinin yanına bırakmıştı dikişlerini zorlamak istemiyordu.

" Arif vuruldu."

" Ne? Nasıl iyi mi nerede şuan ?"

" Hastanede yoğun bakımda." dedi sessizce. " İnanmıyorum ya!" dedi üzgün bir şekilde. " Ne durumda?"

" Ağır yaralı, hala uyanmadı."

" İznin olursa uzaktan da olsa görebilir miyim?" dediğinde Hırçın şaşırdı. " Benden neden izin istiyorsun?"

" Senin ellerinde can vermek istemem açıkcası. Biliyorum duygularını, emin oldum."

" Bence istiyorsun konuşmana dikkat et."

" tamam Melek Hanım öyle olsun. Yarın ilk işim Arif'i görmek." dedi gülerek arkasını dönüp gitti. Silahı ona doğrulttu.. Hırçın kan istiyordu ve onun kanı olursa çok iyi olurdu. " Melek Hanım hayır." diyerek Şahin olaya müdahale oldu. " senin ne işin var burada?" dedi sinirle. " Evde durmamı beklemiyordunuz değil mi?"

" Hayır ailemi koruman gerek."

" Canan onu halledeceğine eminim. Hep tanıdık polis arkadaşlarım kapıda nöbette yarın sabaha kadar duracaklar bana güvenin."

" Bu yaptığın hiç hoşuma gitmedi. Emire ithatsizlik!"

"Bu geceyi atlatalım yarın cezamı çekmeye hazırım.." omzuna dokundu dostcz sıktı..Saçlarını sıkı topuz yaptı üstüne peruk taktı onun üzerinede şapka taktı. Gözlüklerini taktıktan sonra tam anlamıyla hazırdı. Kameralara yakalanamazdı.

" Herkes maske ve şapka taksın, kimse tanınmayacak ve yarın cenazeden sonra hesaplarınızı kontrol edebilirsiniz." dedi ve depo çıkışına yöneldi.

 

KANA KAN CANA CAN...Hırçının zihninde yankılan kelimeler bunlardı... Ve şuan çok tehlikeliydi...

 

 

Merhaba Hırçın mavi okuyucularım.. Evet bölüm aralığı çok oldu kusuruma bakmayın sizden özür dilerim.. hırçını yazmak onun gibi düşünmek o kadar zor ki.. Bazen hırçın öyle güzel yazdırıyor bazende bana can çekiştiriyor.. Biraz intikam sahneleri ile sahalara geri dönüyoruzz... Kısa sürede yayınlayacağım.. Beklediğimize değeceeeeek.. Sizi seviyorum..

 

Bölüm : 13.06.2025 01:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...