
"KOMUTANA YARDIM GÖNDERİN"
"Heryerdeler komutanım..."
"KOMUTANIM BURDA ÇOK KİŞİ VAR YADIM G-"
Telsiz sesi kayboluyordu her saniye...
Kiminle konuşsam ölüyordu.
"ABİ"
"WADE YAŞIYOR MUSUN"
"ABİ YARDIM ET"
"NERDESİN"
"ABİ SENİ GÖRÜYORUM ARKADAYIM"
"AB.."
Telsiz sesi gitti..
İçimden küfrettim ve sadece telsizi almış olmalarını umdum.
Yavaşça wade e doğru yaklaşıyordum ama biraz baktığımda etrafında bir sürü insan olduğunu görüyordum.
Sis bombası
"Tetikte kalın orada biri var"
Adamlar beni izliyordu ama ben her saniye adamların birini öldürüyordum.
Bir sigara yakıp dudaklarıma götürdüm.
Bir cesed, bir kurşun
İki cesed, iki kurşun
Üç cesen, üç kurşun
Dört cesed, dört kurşun
Arkaman birinin beni çektiğini hissettiğimde arkamdaki kişiye sıktım, ancak sanki hiç kurşun yememiş gibi çekmeye devam ediyordu
6. Kurşun... Cesed yok
7,8,9 cesed yok
10,11 sonunda yere yığıldı.
Kim olduğunu merak edip kafamı çevirdiğimde o lanet savcı olduğunu gördüm.
"Senden nefret ediyorum"
"Biliyorum aven"
"Zaten öleceksin, mezarını manzaralı bir yerde yapacağım söz"
"Tch! Komikmiş"
Onu bırakıp wade e gittiğimde hala yaşaması için tanrıya yalvarıyordum..
Sonunda ona ulaştığımda bacağı yaralıydı ve delinmişti.
"Abi yaralıyım böyle giderse sende kurşun yiyeceksin"
Bildiğin o yarım aklıyla beni bırak diyordu,
"Kapa çeneni sikerim, kimsinde abine emir veriyorsun.."
"Komutanım.. öleceksiniz"
Bana sadece ciddi olduğu zaman komutanım derdi.
"Kes"
Bir yandanda gözleri dolmuştu, o küçükkende duygusaldı.
"Abi nolur git"
"KAPA ÇENENİ WADEN"
Waden onun tam adıydı
Benim inadımla kendiji zorlayarak sırtıma bindiğinde artık sırtımda 75kilo artı ekipmanlarla birlikte 83 kilo taşıyordum.
Şimdiden nefesim kesilmeye başlamıştı..
Onu sığnağa götürmem lazımdı, koşuyordum ama yetişemeyeceğimi bende biliyordum.
"WADE SES ÇIKAR SİKMİYİM"
"ölmedim abi" nefesi kesik geliyordu
"Dayan geldik"
Daha hızlı koşmaya çalışıyordum ancak Waden için zaman azalıyordu..
Tik, tak, tik, tak
Telsizden bir ses geldi,
"KOMUTANIM YARDIM EDİN HEMEN YANINIZDAYIM"
"ŞUAN MÜMKÜN DEĞİL ELİNA"
O benim orta okul arkadaşımdı.. can kardeşimdi ama şuan öz kardeşimi kurtarmak zorundaydım.
Wade i hızlıca revire bıraktıktan sonra Elinan nın yanına koşuyordum ancak bende bacağıma kurşun yedim ve üzerime bir gölge yükseldi.
"Bu gün fazla kişi kurtarmadınmı Aven?"
O lanet savcının savaş alanının ortasında ne işi var amk...
"Niye burdasın"
Gülümsedi
"O işleri depoda konuşalım"
Ve bir çığlık...
Elina 'nın çığlığı...
Ben ona yardım etmediğim için can vermişti, ve bu orospu evladı yüzünde..
"SENİ GEBERTECEĞİM"
Yüzünde bir gülümseme oluştu
Onu yere ittiğimde üzerindeydim
Bıçağı acı çeksin diye karnına sapladım ama o sadece gözlerini kapadı ve sırıtmaya devam etti..
"Acı çekeceksin Aven"
"Ne istiyorsun benden" sinirden gözlerim görmüyordu
"Kızma amaaa,ben sadece eski oyuncağımı ger..."
bıçağı kafasına doğru salladım, ıska
Boynuna getirdim, ıska
Tekrar karnına sapladım, isabet
O sadece gülüyordu
"Çok komiksin Aven, hayatım boyunca böyle gülmemiştim"
Bir kere daha sapladım.
Artık ağzından kan geliyordu
Onu bırakıp yaralı ayağımla Elinanın yanına gittim.
Ölmüştü, Anlamsız şekilde midem bulanıyordu
İlk ölü görüşüm değildi, aksine eskiden bir mafyatikte baristalık yapıp harçlığımı çıkarmışlığım bile vardı.
Ama miğde bulantıma da , gözümden düşen yaşa da engel olamadım.
O orospu evladı haklıydı.. Canım çok yanıyordu.
Kafamı kalbinin olduğu yere koyup atması için dua ediyordum.
"Lanet olsun nolur nefes al"
"Komutan..."
Nefes alıyordu...
Onu kaldırıp revire götürdüm ve odanın dışarısında beklemeye başladım.
O sırada Wade in yanına gittiğimde kalbinin attığını gördüm.
"Yaşıyor mu?"
"Bacaktaki atar damara gelmiş kurşun, zor çıkardık. Hızlı olmasaydınız ölebilirdi"
Kardeşimi bir kez daha kurtarmıştım.
Waden in iyi olduğunu kesinleştirdikten sonda Elina nın olduğu çadırın önündeki banka oturdum.
Bir yandan Elina'yı bir yandan da o savcının nasıl burada olduğunu düşünüyordum.
O da mı askerdi?
Sanmıyordum.
Sadece kafamda sorular vardı ve cevaplayacak gücüm şu anlık yoktu
İçeriden bir hemşire çıktı.
Esmer, ince ve uzun bir hemşire.
"Başınız sağ olsun hastayı kaybettik..."
Ağzım bir parmak kalınlığı kadar açıktı, gözümden bir damla yaş süzülüyordu.
İçeri girdim
"İÇERİ GİRMENİZ YASAK BEYEFENDİ"
Elina'nın elinden tuttum
"Uyan.... Uyan nolur uyan....yemin ederim geliyordum... Yaralıydım elina uyan... Gerçekten isteyerek bırakmadım seni orada.."
Ağlıyordum, ağlamam gerekiyordu.
Elini tutup sıkıyordum.
Kafamı koluna yaslamıştım, ve her şey durmuştu.
Ben az önce o şerefsiz yüzünden kardeşimi kaybettim.
"KURTARAMADINIZ MI?"
"Zaten geç kalmıştını-"
Sadece genç kadına kızarmış boncuk gözlerle bakıyordum
"Maalesef kalbinin hemen yanına kurşun atılmış ve vicudu delik deşikti, istesekte kurtaramazdık"
"Konuşmuştu ama"
Benim şizofren ve deli olduğumu düşünüyorlardı.
"Eminim öyledir beyefendi"
Dışarı çıktığımda salya sümük ağlıyordum.
Biraz yürüyüp tvolete yürüdüm.
Yüzümü yıkarken, bacağımın sızısı sanki beni yeni vurmuşlar gibi acıyordu.
Yere yığıldığımda.
İçerden sanki hiçbirşey olmamış gibi savcı çıktı.
Kendimi duvara itip bacağıma bastırdığımda önüme oturdu.
"Çok acı çektin ama dayandın, aferin sana"
Elindeki karpuzlu şekeri bana uzattı,
"Bebek miyim ben orospu evladı herşey senin yüzünden!" Ağlamaya devam ediyordum.
"Şhhh bebeğim ne oldu yoksa artık karpuzlu sevmiyo musun?"
Beni zorla kucağına aldığında çırpınıyordum.
"BIRAK ŞEREFSİZ"
Birden eline bir bez alıp ağzımı kapadığında kendimi kurtarmayı başararak hafif sarhoş yere atladım.
Yerde sürünürken, üzerime ağırlığını verdi ve boğazımı sıkıp zorla ağzımı kapadı.
Evet şimdi heryer kapkaranlık..
⭐
Bu bölüm benden bu kadar
Yorum ve oylarınızı çıkarıp verin lütfen
Bir dahaki bölümde görüşürüz.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |