
Kızlar yorum sınırını aştınız ben de size kıyamadım...
Biraz yemek yaptım, biraz yazdım...
Biraz ev topladım biraz yazdım...
Bi baktım bölüm bitti...
E atayım da benim sevgili okurlarım beklemesin değil mi?
Bölüm de yorum sınırı 350...
O kadarcık da nazım olsun değil mi?
Seviyorum sizi ❤️❤️❤️
👑
Onlarca insan tarafından izlendiğinden habersiz oturup kaldığı masadan Mardin'e bakıyordu Cihan. Yani dışardan bakan manzarayı seyrettiğini düşünürdü ama baktığı yeri görecek halde değildi...
Sadece elimi tut demişti...
Ona bile karşılık bulamamıştı...
İstemiyor değildi Zelfi, tek tesellisi de buydu Cihan'ın ama uzatılan eli yine boş dönmüştü işte...
Ne olmuştu? Dünden bugüne ne olmuştu da türkü söylerken gözlerine bakan kız yine duvarlarını örmüştü...
Vazgeçecek değildi ama uzun bir es verecekti, hevesle şişirilmiş balonun elinden kaçıp da saniyeler içinde sönüşü izlemiş çocuk gibi bir boşluk vardı içinde...
"Cihan Bey!" Diyen ses ve omuzuna dokunan el sayesinde silkinip kendine geldi. Başını çevirdiğinde endişe ile kendisine bakan otel müdürünü görmeyi beklemiyordu.
Arkasın da belli etmeselerde gözleri bu tarafta olan bir çok çalışan vardı.
Kaşları anlamak ister gibi çatılınca,
"Garson arkadaş defaten seslenmiş size cevap vermemişsiniz. Telefonuz da çalıyor siz açmayınca, endişelenip bana haber verdiler." Dedi müdür.
Havanın alacalandığını ancak o zaman gördü Cihan. Öğlen oturduğu masada akşam oluşunu fark etmeden saatlerin geçtiğini de...
"İyi misiniz efendim? Yardımcı olabileceğimiz birşey var mı?" Diye soran adama tekrar boş bir bakış attıp telefona baktı, elli küsür cevapsız arama vardı. Çoğu da Bekir Karacahan'dan... Şu birini aradığında telefonu üçüncü kez dıt demeden kapatıp, görünce o beni arar diyecek kadar telefondan haz etmeyen adamdan.
"İyiyim müdür bey, herkes işine baksın lütfen." Dedi sonunu lütfenle bitse de söz emir kipiydi..
Kaçar gibi gitti adam, Cihan Ağa iyiydi, hoştu da tersi pek kötüydü.
Hele de bir kızın ardından bu hale düşecek adam hiç değildi, utanmasa güvenlik kamerasından bakacaktı Cihan Karacahan'ı bu duruma hangi hatun getirmiş...
Derin bir nefes alıp verdi göğsüne çöreklenmiş ağırlık azalsın diye ama bir faydasını görmedi, telefonda abisinin ismine dokunup kulağına götürdü, ilk çalışta açılmasını elbette beklemiyordu,
"Oğlum sen beni deli mi edeceksin Cihan! Sabahtan beri arıyorum niye açmıyorsun lan telefonu." Diye yükselen adamın sesinden ahizeyi kulağından biraz uzaklaştırarak kurtulabildi.
Ne diyecekti, aklım başımda değildi mi?
"Duymamışım..." Dedi doğru ama eksik...
"Senin kulağına... Tövbe estağfurullah... Cihan bak ben baba olacağım ya abicim sövdürmesen mi beni artık." Dedi öfkesine hakim olmaya çalışan Bekir.
"Özür dilerim." Dedi Cihan sonuçta hiç bir şeyi telafi etmese de insan bu sözü söylüyordu işte.
Zelfi de giderken öyle dememiş miydi?
Yapamam, özür dilerim...
Ne değişmişti özür dileyince...
Hiç...
Koca bir hiç...
"Özür mü dilersin?" Dedi Bekir de şaşırarak. "Cihan sen iyi misin oğlum?" Dedi endişe ile.
"Abi neden aradın? Elli kere aradığına göre birşey olmuş." Dedi 'sadede gel kafam hiç bir muhabbeti götürmüyor' diyemediği için...
Kısa bir sessizlik oldu karşıda,
"Niye aradım biliyor musun? Annem eve kendi aşiretinden bir kız getirmiş. Anladığım kadarıyla da kızı senin için getirmiş... Hesna burda hop oturup hop kalkıyor. Bak bu kız hamile stres oldu iyice. Sen anneme bu Zelfi meselesi açmadın mı?" Diye çıkışan adamın dediklerini algılamaya çalıştı Cihan.
Yoksa Zelfi bunu mu duyup da duvarlarını örüp gelmişti?
Offff...
Bela tek tek gelse olmuyor muydu?
"Geliyorum abi..." Deyip kapattı telefonu.
Zelfi'yi aramayı düşündü ama ne diyecekti?
Önce evi bir düzene sokup sonra karşısına çıkmalıydı...
Çalışanların kaçamak ama dikkatli bakışları altında çıktı otelden.
Sabahtan beri hiç bir şey yememişti ama boğazına kadar dayanan bir tokluk hissi vardı.
Zaten morali bozuksa su bile içesi gelmez, düştükçe düşerdi...
Bir sigara daha yakıp eve giden yolu tüketti.
Annesi bu durgunluğu için sık sık evlen artık diye takılır olmuştu ama sorup danışmadan böylesi bir işe kalkışacak kadın değildi.
Yoksa gerçekten Zelfi ile ilgili durumu öğrenmiş ve istemediği için önünü kesmeye mi çalışıyordu.
Şeytanın vesvesinden kurtardı kendini, annesi öyle biri değildi.
Kapının önüne arabasını park ettiğinde gözü karşı eve takıldı, ışığı yanmayan üst katta gezdirdi gözlerini acaba Zelfi'nin odası hangisiydi.
Sigarayı söndürüp çöpe attı eve doğru yürüdü el mecbur. Ne ile karşılaşacağını bilmemenin gerginliği vardı üzerinde.
Kimsenin kalbini kırmaya niyeti yoktu ama boşa ümit vermek de istemezdi.
Annesi nasıl getirdi ise öylede usülüne uydurup gönderecekti artık.
Kapının ziline dokundu, başını eğip bekledi açılmasını...
İçerden önce yemek kokuları geldi peşi sıra ise,
"Hoş geldin." Diyen bir kadın sesi.
Halüsinasyon duymak diye birşey yoksa eğer Zelfi'nin sesi...
❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Altı saat öncesi,
Adım atmak bu kadar zor muydu?
Yeni bir hayata veya düzene adım atmaktan bahsetmiyordu Zelfi. Günlük hayatta bir yerden bir yere gitmek için sayısız defa yaptığımız eylem şuan niye bu kadar zordu.
Otelden çıkıpda Derya ablasının evine gelen yol bir türlü bitmişti. Güvenlik için yanında olan iki adamı, ona taksi çevirdiklerini bile gözü görmüyordu.
Ne yerdeydi, ne gökte...
Bir boşlukta asılı kalmıştı Zelfi...
Gitmeyen adımlarının sebebi de buydu, Cihan'dan gitmek istemiyordu...
Bacakları taşımıyordu onu, kemirdiği dudaklarından kendi kanının tadını alıyordu ama acı yoktu. Ruhen canı öyle çok yanıyordu ki, fiziksel acılarını görecek gözü kalmamıştı.
Konaktan çıkarken herşey çok netti kafasında Cihan'ı böyle mecburi bir evliliğe hapsetmeyecekti, hele de Gülhan hanım ile Zelfi için ters düşmesini asla istemezdi.
Ama Cihan'ın her sözü ruhunu ezip kalbinde yer etmişti...
Hiç düşünmediği birşey düşündü Zelfi, Cihan yıllar önce karşısına çıksa aşkını bugün ki gibi dupduru anlatsa 'sen ağa oğlusun bizden olmaz' deyip kestirip atar mıydı? Dudaklarını bir kere daha ezdi, yapamazdı böyle güzel sevilirken kayıtsız kalamazdı.
Genç kızlık heyecanı ile kapılır giderdi bal gözlere...
Taksiden inip güç bela attığı adımlar onu nihayet ev bildiği kapıya getirdiğinde zile dokundu.
Kapıyı her daim neşeli olan Yasemin açtı,
"Oooo... Zelfi'ciğim nerelerdesin?" Diye şakacı bir tavırla konuşmaya başlayan genç kız sonra ani bir farkındalıkla "Zelfi dudağın kanamış iyi misin?" Diye sordu telaşla.
Evden içeri soktuğu bedenini duvara yaslayıp, gücü çekilen bacaklarının emrine uyarak yavaşça yığıldı kapı dibine.
İki elini de ağzına kapatarak içindeki haykırışı kontrol etmeye çalıştı ama olmadı.
Feryadı hıçkırıklarına karıştı, hıçkırıkları göz yaşlarına...
Yasemin ilk şoku atlatır atlatmaz yanına oturup kendine çekti Zelfi'yi. Kollarını savunmasız bedenine sarıp akran değil de yaşlarca büyüğü gibi sakinleştirmek için dil döktü. Saçlarını okşadı, omuzlarından öptü...
Derya, Zelfi'nin sesini işitip yetişene kadar Yasemin'in göğsüne akıttı göz yaşlarını...
"Zelfi'm ne oldu kuzum sana?" Diyerek düşmekten ödü koptuğu merdivenleri üçer beşer hızla indi Derya.
Ne mi olmuştu? Olan değilde olmayandı ya sorun....
" Olmaz dedim..." Diye döküldü kanattığı dudaklarından "Olmaz çünkü..." Derken Derya da kaşlarını iyice çatmıştı neydi olmayan...
"Ama... Ama çok canım yanıyor Derya abla..." Diye bir feryat daha kopardı Zelfi.
Aklına gelenle tek kaşını kaldırdı Derya,
"Neye olmaz dedin? Cihan ile mi görüştün?" Deyince ağlamasının arasında başını salladı Zelfi.
Önüne diz çöktüğü kıza acıyla baktı Derya,
"Ah be güzelim niye söylemedin ki bana? Niye olmasın Zelfi'm, ikinizde isterse niye olmasın."dedi saçlarını okşarken.
Yasemin ile Zelfi'nin iki koluna girip koltuklara yönlendirirken,
"İstemiyormuş ki, zorla ikna etmişsiniz..."dedi hıçkırığının içinde...
Derya'nın kaşları tekrar çatıldı,
"Ne iknası Zelfi? Kimden ne duydun sen?" Dedi sinirle.
Bir çuval inciri berbat etmişler diye söylendi içinden...
"Yasemin bir bardak su getirir misin güzelim." Deyince hemen uzaklaştı genç kız.
"Dilan hanımı duydum." Deyip içini çekti Zelfi "Ela hanım da dedi aynısını, onu siz zor ikna etmişsiniz."
Onu Cihan'ı...
Öyle kırık, öyle kırgın bakıyordu ki içi acıdı Derya'nın,
"Bebeğim... Sen Cihan'ın gözünde kendini görmüyor musun? Ne iknası?" Dedi ilk olarak.
Madem Pandora'nın kutusu açılmıştı devam etti Derya da, öğrendiyse doğrusunu öğrensin madem diye,
"Senin hayatına kast edilince güvenilir biri ile evlensin, soyadı güçlü olunca dokunamazlar diye saçma da olsa bir fikir atmış Bayram babam ortaya."
Zorla yutkundu Zelfi, arkasından neler konuşulmuş da ruhu duymamıştı...
"Sonra ben hepsinin hesabını kestim, Cihan'a ben dedim Zelfi ile sen evleneceksin diye." Deyince kızın ağlamaktan şişmiş gözleri kocaman açıldı.
"Derya abla!" Dedi sitemle karışık bir şaşkınlıkla.
"O kabul etmedi, bu şekilde evleniyor olmak istemedi Zelfi'm. Seni ikna etmesi için konuştum sadece, zorlama yok ortada sadece ikiniz için birazcık hızlandırırdım olayları." Diye tane tane anlattı Derya.
İçine bir kova buzlu su serpildi Zelfi kızın...
İçini çekti yine...
"Ah be kuzum." Deyip kaşını çattı Derya "Kapı mı dinledin sen? Ela biliyor herşeyin iç yüzünü, yoksa anlatırdı sana." Deyince gözlerini kaçırdı Zelfi.
"Senin ile ilgili bilmediğin şeyleri konuşacaklar, sende hesap sormadan arkanı dönüp gideceksin. Böyle mi örnek oluyorum ben size, yıkarım orayı da ne iş dönmüş kim ne demiş ıncık cıncık öğrenmeden gitmem." Derken mavi gözlerinde biraz kızgınlık vardı.
Yasemin suyu getirdi, Zelfi biraz daha sakindi şimdi ama aklını kemiren bir kurt daha vardı, sessizliği böldü çekinerek de olsa,
"Gülhan hanım ister mi beni? Yani... Dilan hanım böyle bir evliliğe asla razı olmaz falan dedi... Zaten vurulma olayından beri yüzüme bakmıyor." Derken sona doğru sesi iyice kısıldı.
Derince bir nefes alıp verdi Derya,
"Ben Gülhan hanımın öyle bir kadın olduğunu düşünmüyorum Zelfi ama Dilan hanım ne düşündü de söyledi bunu bilemem. Orası senin değil Cihan'ın sorunu zaten, Dilber hanım da beni istemiyordu ne oldu?" Dedi azıcık şakaya vurarak.
"Ne oldu?" Diye sordu Yasemin.
"Şimdi anne kız gibi oldu ama baştan az uğraşmadı benimle." Deyince Yasemin'in tek kaşı havalandı,
"Ay sen onun hakkında da gelmişsindir hanım ağam." Dedi tatlı bir eminlikle.
"Geldim tabii, ne sandın! Boran gibi adamı bulmuşum anası beni istemiyor diye bırakıp kaçacak, ağlayıp avunacak kadın mıyım ben." Dedi Zelfi'ye omuz vurdu biten sözüyle.
"Sonunu düşünen kahraman olamaz kızlar, kaynana ise kaynana... Görümce ise görümce... Hepsinin hakkından gelmeyi bileceksiniz. Yeter ki uğraşmaya değecek adamı bulun." Deyip ayaklanırken Zelfi'yi de kolundan tutup kaldırdı.
"Ay oturmuş ağlıyor bir de, hiç yetiştirememişim ben bu kızı Yasemin. Elini yüzünü yıka kahve içerken kayınvalide nasıl deli edilir semineri vereceğim size hadi." Dedi Zelfi'nin poposuna minicik vurup lavaboya yolladı.
Elini yüzünü yıkayan genç kız biraz evvel ağlayan o değilmiş gibi saçma bir tebessüm ile baktı aynaya. Psikolok falan hikayeydi günde üç doz Derya Hanoğlu her derde devaydı. Sonra tebessümü soldu.
Cihan ne haldeydi ki...?
Sadece elimi tut diyen bir adama nasıl sırtını döndüp gelebilmişti?
Çok üzülmüş müydü?
Ya vazgeçerse Zelfi'den... Bir anda iliğine kemiğine kadar bu korku ile titredi Zelfi...
Gözleri kapandı yorgunca, burdan nasıl döndürecekti bu işi?
Derin bir offf çekip çıktı lavabodan, kış bahçesinde ki elektrikli şöminenin karşısında telefon ile konuşan Derya'ya doğru yürüdü.
Bu işi buradan döndürürse bir tek bu kadın döndürürdü...
"Tamam Hesna haber bekliyorum güzelim." Derken Zelfi ile göz göze geldiler. "İyi Zelfi de ne olsun, akılsız başın cezasını gözleri çekiyor ağladı durdu Cihan'a nasıl hayır dedim diye."
Zelfi'nin gözleri kocaman açıldı, Hesna'nın bu işlerden haberi yoktu ki nasıl böyle açık açık konuşuyorlardı.
Derya telefonu kapattı,
"Hesna, Ela hatta Bekir Ağa bile bu işin içinde Zelfi'ciğim... O kadar prodüksiyon çevirdim kıskanda aklın başına gelsin diye Kayseri'den oyuncu transfer ettim." Deyip sinirle gözlerini büyüttü, "Bunca emeğini bir yanlış anlaşılmaya yedirir miyim? Geliyor müstakbel eltin, Gülhan hanımın haberi bile yokmuş evlilik planından." Deyip elindeki bebek telsizinden kızının sesini duyunca ayaklanıp üst kata çıktı.
Zelfi çöker gibi oturdu koltuğa, Hesna'dan Yasemin'e herkes herşeyi biliyor muydu?
Gözü açılsın diye ne oyunlar çevirmişlerdi...
Yasemin de gelip yanına oturdu,
"Zelfi... Ben bal göz dedikçe senin gözünden kıvılcım çıkıyordu nasıl hayır dedin kız. Bak dünya ahiret abim olsun ama çok yakışıklı adam, sana da aşık. Daha ne istiyorsun bacım, şükürsüz müsün kız sen." Dedi koluna yalandan vurarak.
"Bu zamana kadar şükürlük olan çok az şey yaşadım Yasemin, artık ayırt edemiyorum demek ki..." Dedi burukça.
Yasemin'in şakacı tavrı anın da dağıldı, bir abla gibi elini dizine koydu,
"Zelfi... Allah adildir gülüm, kulunu sınar ama sınadığı yerde bırakmaz. Senin de sınavın bitmiş işte, tut seni sevenin elini, yeniden ayağa kalk. Bugün duydukların neyse seni üzmüş anladım ama bu kadar çabuk pes etme. Gözündeki gücü ben görüyorum sen de gör." Deyip omuzundan öptü yine.
"Yasemin..." Dedi az evvelki hüzünden sıyrılarak "Gözleri çok güzel..." Derken ilk defa yaşının hafifliği vardı üzerinde.
Tasasız bir genç kız gibi masumca konuşmuştu.
Kıkırdadı buna Yasemin,
"Vallahi benim yüzüme bakmadı ki adam sen yanlış anlayacaksın diye. Göremedim bal gözleri, ben Derya abladan istihbarat aldım da sen kıskan diye bal göz dedim."
"Çok üzdüm bugün onu..." Diye sayıklar gibi konuştu Zelfi.
Elini bir tur havada salladı Yasemin,
"Alırsın gönlünü, takma bu kadar. Leyloş'um kabul etmese de erkeğin kalbine giden yol illa midesine uğrar bacım. Yap tatlını çık karşısına iki dakikaya erir gider sana dayanamaz o belli." Dedi bilmiş bilmiş.
Hakkaten bu kızın ustası kimdi, hem pek fena hem de iyi kalpliydi...
"Leyloş?" Dedi o kim der gibi.
"Benim manevi ablam, modern zaman cadısıdır kendisi..." Deyip kıkırdadı. "Bu adamların aklı yok mu da, kalbine giden yol midesinden geçiyor der de kendisi..."
İstemsiz güldü Zelfi ama gülerken de içi acıdı, Cihan ne haldeydi acaba?
Zelfi'ye destek olan vardı, kadınlar konuşup rahatlıyordu bir şekilde ama erkekler öyle değildi. Cihan zaten herşeyi içine atan biriydi...
Derya kızını emzirirken evliliğinin ilk zamanları Dilber hanımı nasıl delirttiğini anlattı biraz, kızlar bazen gülüp bazen sinirlendirken zaman akıp geçti, gelen zil sesi ile Yasemin yine her zaman kapıyı açmak onun işiymiş gibi koşturdu kapıya...
Zelfi gülümsese de gülemiyordu, aklı geride bıraktığı adamda kalmıştı.
Arasa cesareti yoktu, mesaj yazsa ne diyecekti...
İçinden bir of çekti, dışından çekse Derya'nın tam elinin tersindeydi çünkü. Ağzına bir tane çarpacak gibi duruyordu, bunca emeğinin hiç edilişine kızgındı aslında.
Kapıda beliren iki kişi ile dondu kaldı Zelfi, günlerdir kendisinden kaçan Gülhan hanım tam karşısındaydı.
Derya, Zelfi'nin şaşkınlığını fark edip ayaklandı,
"Hoş geldiniz Gülhan hanım." Dedi ama kadının mahcup bakışları Zelfi'nin üzerindeydi.
"Hoşbulduk Derya, Zelfi kızımla konuşmaya geldim. Müsade var mı?"
Derya kızını alıp,
"Müsade sizin Gülhan hanım, bu kız kafasında kendi yazıp kendi oynuyor. En iyisi beraber yazıp beraber oynayın." Deyip Hesna ve Yasemin'i de alarak kış bahçesinden çıkıp kapıyı kapattı.
Zelfi ancak kendini toparlamıştı ayağa kalkıp,
"Hoş geldiniz." Diyebildi.
"Hoş buldum güzel kızım." Dedi Gülhan hanım Zelfi'ye doğru yürüyüp elinden tutarak yan yana oturmalarını sağladı.
İkisi de nerden başlayacaklarını bilemiyordu. Gülhan hanım buraya geldiğine göre o da artık Cihan'ın niyetini biliyor olmalıydı.
"Zelfi... Ben hayatım boyunca birşeylerden kaçtım ama hep yakalandım biliyor musun?" Dedi elini tuttuğu kıza içini açarak.
"Evlenmekten kaçtım... Evlendim...
Kuma olmaktan kaçtım... Kuma oldum...
Hüseyin Ağa'dan kaçtım... Dört çoğumun babası oldu...
Kaçmanın çözüm olmadığını bir türlü öğrenemedi benim aciz aklım.
Adı adımdan olanlar sana silah çektirdi diye utanıp senden kaçtım...
Mahcubiyetimden kaçtım kızım, aklına başka türküsünün geleceğini düşünemedim.
Yüzüne yeni renk gelmiş, gül yüzün yeni yeni güler olmuşken, yine sebebin olmak çok ağır geldi. Başımı kaldırıp yüzüne bakamadım."
"Gülhan hanım." Dediğinde Zelfi'nin elini daha sıkı tuttu kadın,
"Cihan'ım kapalı kutudur Zelfi, ketumdur. Ne düşünür, ne planlar, aklından gönlünden ne geçer o istemedikçe kimse bilmez, bilemez...
O sebepten Zelal'in zehirini de sezemedik ya... Usul usul işleyişini, canı bildiklerine düşman edişini..." Deyip derin bir nefes ile nefeslendi Gülhan hanım.
"İyi bir anne değilim demek ki oğlumun içini erken görüp engel olamadım, babası olacak kendinden başkasını düşünmezin elinde kalışına karşı koyamadım."
"Estağfurullah Gülhan hanım, siz çok iyi bir annesiniz." Dedi canı gönülden inanarak Zelfi...
Gözlerini uzunca kapatıp açarak bu sözüne teşekkür etti yaş almış kadın,
"Bak yine geç kaldım... Oğlumun gözündeki sevdayı Hesna bile görmüş ben göremedim." Deyince nereye bakacağını şaşırdı Zelfi.
Bugün bu keskin geçişler oldukça yormuştu onu, çenesinin altından tutup kızın güzel yüzünü kendine çevirdi Gülhan hanım,
"Şimdi bir soru soracağım sana, cevabın ne olursa olsun sen bundan sonra benim de kızımsın bunu asla unutma olur mu?" Deyip Zelfi'nin onaylaması ile devam etti,
"Senin de bu evliliğe rızan var mı kızım? Oğlumun gönlü sana düşmüş ama senin ona gönlün yoksa bu işe asla rıza göstermem. Dilan hanımının dediği de budur, kadının rızası olmayan evliliğe boyun eğmem. Ben çok çektim sevmediğinle uyumanın acısını, başkası çeksin istemem."
Zelfi kuruyan dudaklarını ıslattı yavaşça,
"Benim rızam var ama onu çok üzdüm Gülhan hanım. Belki onun rızası yoktur artık." Dedi içine kaçmış sesini zar zor bularak.
Gülhan hanımın geldi geleli ilk defa yüzü güldü,
"Gülhan hanım değil, Gülhan anne... Hem öyle ilk hayırda cayacaksa, ben kızımı o Cihan ağaya vermem. Kız evi naz evi kusura bakmasın artık." Diyerek elinin içindeki elin üstüne bir kaç kez elini vurdu.
Zelfi'nin dolan gözlerini görünce kendine çekip sarıldı sıkıca,
"Çok şükür Hesna'm vardı, bir de Zelfi'm oldu." Deyip ayaklandı. "Hadi bakalım hayırlı iş bekletmeyi sevmez, Derya'ya ablana bir soralım ne zaman istemeye gelelim,ne zaman müsaitmiş..."
Zelfi'nin gözleri kocaman açıldı, daha Cihan'a bugün olmaz demişti. Bu ne hızdı... Sabahtan akşama olanlara yetişemiyordu...
Onun kendi iç hesaplaşması devam ederken Derya yeni durumdan çokça memnun iki gün sonrasına isteme için gün verdi.
Zelfi gelin olmuş gidiyordu ama Cihan'ın haberi yoktu...
Hesna elini tuttu arkadaşının,
"Bu akşam yemeğe bize geçelim mi? Abime de sürpriz yaparız hem. Seni bizim evde görünce nasıl şaşırır kim bilir?" Dedi çocukça bir hevesle.
Zelfi, Derya'ya baktı... Annesinden izin isteyen taze gelin bakışıyla.
"Gelsin tabii Hesna'cım, zaten sizin evin kızı sayılır artık." Dediğinde dudaklarını birbirine bastırdı heyecanla.
Cihan, Zelfi'yi görünce ne tepki verecekti...
İçi hem kıpır kıpır hem korku doluydu...
✨✨✨✨
Vallahi gaza geldim sabahtan akşama yazdım bitti bölüm.
Yorum sınırını geçen okurlarıma selam olsun.
Aladağ konağını da ayrı bir bölümde karıştıracağım hiç merak etmeyin 🎉🎊🎉
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 119.99k Okunma |
11.73k Oy |
0 Takip |
79 Bölümlü Kitap |