35. Bölüm

35) bölüm halüsinasyonlar

defne çekirge
defne_yazar

Kapı kulpunun üzerindeki elim kaydığında sendeledim ve dengemi kaybedip yere düştüğümde, kendimi toparlayıp düştüğüm yerden kalktığımda aniden dışarıdan "güneş" diye bir ses duyduğumda onun lanetli gözlerinin bana döndüğünü farkettiğimde yüzüme bakıp iğrenç ötesi bir şekilde gülümsedi. "güneş" dedi deniz elini omzuma koyarak. "Neden korku dolu gözlerle küvete doğru bakıyorsun?"ve niye titriyorsun burası cayır cayır yanarken" diye sordu deniz anlam veremezcesine gözlerimi kırpıştırıp başımı denize çevirdiğimde "sanırım hayal falan gördüm" dedim gülümseyerek."peki o zaman akşam lunapark'a gideceğiz, yani sende gelmek zorundasın itiraz istemiyorum tabiki'de bu yüzden saçını başını yapmaya ve giyeceğin kıyafetleri seçmeye geldim"dedi enerji dolu bir sesle. "Pekala tamam" dedim. Deniz odaya gittikten 1-2 dakika sonra banyodan çıktım. Ve banyonun kapısını kilitleyip yatağa oturdum."bence bu kırmızı elbise sana daha çok yakışır hem adın gibi sıcak"dedi deniz gülerek. Sadece başımı sallamakla yetinip "haklısın"dedim buruk bir sesle."senin moralin mi bozuk yoksa hasta falan mısın? " dedi deniz endişeli bir sesle."Hayır sadece.... sanırım yorgun olduğumdan falan böyleyimdir"dedim. inanması için sahteden esneyerek. "Pekala" dedi anlıyormuşçasına. "Peki deniz mavisi mi yoksa güneş sarısı mı a yoksa orman yeşili mi giymek istersin bence gül pembesi de çok güzel ama tabi genede sen bilirsin" dedi deniz tek nefeste."peki tamam deniz mavisi elbise olsun"dedim bıkkın bir sesle. "O zaman mükemmel harika seçim hem sana da çok yakışır" dedi gülümseyerek. Tam ağzımı açıp birşey söyleyecek iken denizin beni banyoya doğru itekleyip "şimdi sen bu deniz mavisi elbiseyi al ve banyoya gidip giyin bende daha sonra senin saçını ve makyajını yapayım" dedi deniz sıcak bir gülümseme ile yüzüme bakarken.Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip elinden elbiseyi alıp kapısının kilidini çevirip kapıyı açıp içeriye girip kapıyı arkamdan kapattığımda nefesimi tutarak hızlı bir şekilde üzerimi değiştirip hızlı bir şekilde banyodan çıkıp hızlı bir şekilde kapıyı geri kilitlediğimde deniz yanıma gelip beni baştan aşağıya süzdükten sonra aynanın karşısına bir tane sandalye çekip beni aynanın karşısına oturturduktan sonra bir eline tarak diğer eline ise maşayı alıp yanıma gelip saçlarımı taramaya başladı.Saçlarımı taramayı bitirdikten sonra ise elindeki tarağı masaya bırakıp diğer elindeki maşa ile saçlarımı tutam tutam ayırdıktan sonra eline aldığı bir tutam saçı hafif dalgalı olacak şekilde maşaladıktan sonra maşaladığı saçımı saçımı ayırıp saçımın kalan tutamlarını maşaladıktan bir buçuk saat sonra saçım sonunda hazır olduğunda deniz elindeki maşayı bir kenara koyup sonunda yüzüme elbisenin rengiyle uyumlu hafif ama ama tatlı bir makyaj yaptığında elinde siyah bir kutuyla yanıma gelip küçük siyah kutuyu elime verdiğinde ona anlam veremezcesine baktım."öyle bakma da aç güneş"dedi deniz kıkırdayarak. Sonunda dayanamayarak siyah küçük kutuyu açtığımda kutunun içinde gümüş kaplamalı su mavisi su damlası şeklinde bir kolye ve yanında da su damlası şeklinde iki çift te küpe vardı.Başımı denize dönüp gülümsedim. "Teşekkür ederim bunlar gerçekten çok güzeller" dedim."Beğenmene sevindim"dedi gülümseyerek. "Herneyse takılarını takta çanta seçelim" dedi neşeyle. Denizin dediği gibi hemen takılarımı takıp denizin seçtiği su mavisi bir çantayı takıp sonunda hazır olduğumda beyaz spor ayakkabılarımı giyip sonunda deniz ile birlikte odadan çıktığımızda odanın kapısını kilitleyip denizle birlikte aşağıya indiğimde diğerlerinin çoktan hazır olmuş bir şekilde motorlarının önünde kollarını birbirine bağdaş yapmış bir vaziyette beklediklerini görmüştüm.Merdivenleri tam inerken ayağımın merdiven boşluğuna gelmesiyle dengemi kaybedip merdivenlerden aşağıya uçtuğumda aşağıda dalgın bir şekilde duran aras'ın üzerine iniş yapmıştım."önüne baksana çirkin ördek kafalı! "dedi aras sinirle. "Asıl sen önüne bak öküz suratlı maymun dalgın dalgın duruyordun neyin dalgasını yaşıyorsun şimdi! " dedim öfke dolu bir bir sesle. "Çok mu komiksin çirkin ördek yavrusu aha bak kahkaha atıyorum şuanda"dedi öfkeden dolayı köpürerek. "valla bakıyorum ama bana sadece bok yapıyormuşsun gibi geliyor" dedim öfkeden dolayı yüzü epeyce bir kırmızıya döndüğünde"tabi sen anca domates ol bende biber"dedim gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken.Fakat ege aniden aramıza girip"bende patlıcan olayım ne güzel domates,biber, patlıcan olalım akşama da lezziz bir türlü o mis "dedi ege.aniden koca bir kahkaha patlattığımda aras hariç herkes benimle birlikte gülmeye başlamıştı.deniz kahkahalarının arasından "ege yemin ediyorum hayatımda gördüğüm ikinci komik kişisin" dedi. "Ya neden bir değilde iki ben hep birinciyim hem birinci yerimi çalan kim onu hamur yapayım" "O....dedi deniz gülerek sözüne devam etti" o senin ananen"dedi deniz kendine hakim olamayarak. Ege ciddi ciddi inanıp şaşırdığı sırada deniz devreye girip"şaka yaptım obur hipopotam o kişi güneş"dedi deniz kıkırdayarak.ege aniden bana doğru yaklaşıp ben ne olduğunu bile anlayamadan beni ayaklarımdan tutup baş aşağıya bir oraya bir buraya sallandırdığı sırada çığlık atıyordum."Hakketin"dedi aras köşeden sırıtarak. Baş aşağıya sallandırıldığım sırada aras'a işaret parmağımı sallayarak "seni pişmiş domates yapacağım bekle sen maymun surat"dedim sinirle. Aras sırıtarak nazikçe orta parmak çektiğinde hala baş aşağıya durduğum vaziyette ona hala çaressizce işaret parmağımı sallayıp sinirle birşeyler söylüyordum." Ege"dedim tahammülsüzce"indir beni yoksa akşam yiyeceğin yemeği bile çalarım"dedim.Ege aniden beni yere indirdiğinde ayağa kalkıp aras'a doğru ilerledim ve onun yüzüne sert bir tokat attım. "Bu bana orta parmak çektiğin içindi maymun surat" dedim bilerek sondaki kelimeyi uzatarak.ardından aras'tan uzaklaşarak kapıdan dışarıya çıktığımda denizin ateşten izin almasıyla birlikte denizle aynı motora binmiştik.Ateş ise ege'nin motoruna bindiğinde ise sonunda gitmeye hazır olduğumuzda deniz motoru çalıştırıp aniden gaza basınca tam geriye doğru düşeceğim sırada büyük damarlı bir elin sırtımdan destekleyerek beni dikleştirip düşmeme engel olduğunda başımı hafifçe arkaya çevirdiğimde o inek suratlı, zürafa boylu, kanguru kaslı, gergedan kulaklı, ayı gözlü, kurt ağızlıyı görmeyi beklemiyordum."biraz daha dikkat etsene ben tutmasam şuan da kaç kemiğin birden kırılırdı haberin varmı çirkin ördek yavrusu"dedi aras sert bir sesle.Ona kibirle bakıp önüme geri döndüm.Yaklaşık yarım saat sonra lunapark'a geldiğimizde motordan indikten sonra koşarak lunaparktan içeriye girdiğimde etrafa göz gezdirip büyük lunapark aletlerini izlerken içten bir şekilde gülümsedim. Deniz tam arkamdan koşarak yanıma doğru geldiğinde deniz ile birlikte büyük kondola binip çığlık atarak gülüp eğlendiğimiz sırada aniden karşımızdaki tarafta onu görmemle aniden yüzümdeki gülümseme silinivermişti.nihayet gondol sonunda durduğunda denizle birlikte kondoldan indiğimizde deniz bize biraz içecek birşeyler almak için gittiğinde oturmak için bir bank bulup bank'a oturmuştum.montumun cebine uzanıp telefonumu çıkardığımda deniz yanıma gelene kadar kafamı biraz bile olsa dağıtmak için telefondan daha önceden indirdiğim çok saran bir oyunu oynamaya başlamıştım.bir süre sonra telefonumdaki oyuna o kadar çok dalmıştım ki telefonumun elimden yavaş yavaş çekilmesini bile çok sonra farkedebilmiştim.'' Ne yapıyorsun ya deli misin bırak sana telefonumu'' ''hayır'' ''aras!''dedim sinirle '' ne var''dedi gülerek '' telefonumu bana geri ver!'' ''vermezsem ne yaparsın minik ördek surat'' '' ağzını patlatırım''dedim dişlerimi gıcırdatarak.''Ay çok korktum''dedi alayla.Tam aras'a cevap verecek iken aras'ın arkasından onun iğrenç yüzünü görmemle donup kalmıştım.''Güneş''dedi deniz elini sallayarak ''gene mi daldın?''dedi deniz.Başımı aras'ın arkasından çekip başımı denize çevirdiğimde hayır sadece birşey düşünüyordum diyip geçiştirdim.Deniz bana inanmaz bir şekilde bakıp yüzümü incelediği sırada ''gerçekten yani sadece birşey düşünüyordum işte biliyorsun yazdığım bir kurgu için bir sahne düşünüyordum dedim inanması için gülümseyerek.deniz bir süre daha yüzümü inceleyip daha fazla zorlamamaya karar vermiş olacak ki yüzümü incelemeyi bırakıp ''peki tamam sana inanıyorum''demişti.Ardından ise deniz elinde tttuğu tepsiden herkese birer birer limonata dağıtmıştı.Limonataları nihayet içip bitirdiğimizde limonata bardaklarını tepsinin içine koyup masanın kenarına koymuştuk.Ardından ise oturduğumuz masadan kalkıp akşam olana kadar bütün lunapark aletlerine binmiştik.Ve sonunda akşam olduğunda ise yürüyüş yapmaya karar verdiğimizde çantamdan kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktığımda sakin bir müzik açıp yürümeye başlamıştım.Gözlerimi belki'de sadece beş saniye kapatıp kendimi müziğin sakin ritmine verdiğim sırada kulaklarımda boğucu sesler,fısıltılar,kahkahalar duymamla gözlerimi korkuyla açmıştım.Ancak resmen karşımda aynı o an kan dondurucu gün gibi karşımda aynı mimikle aynı korkunç gülümsemeyle durduğunu gördüğümde gözlerim korkuyla kocaman açılmıştı.Lanet olasıca benden ne istiyorsun!''diye haykırdım.Sesim epey bir yüksek çıkmış yanaklarım gözyaşlarıyla ıslanmıştı.Yavaş yavaş bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.tam karşımda durduğunda ise o kirli elini omzumun üzerine koymasıyla yüzümü buruşturdum.Onu itmeye çalıştım ancak onu itmek hiçbir işe yaramamış üstüne kafasını boynuma gömüp kokumu içine çekmeye başlamasıyla yüzümü iyicene buruşturmuş,onu sertçe kendimden uzaklaştırmaya çalışmıştım.Fakat iğrenç olası elleri sertçe boğazımı kavramıştı.''Bırak beni''dedim elimi boğazımı kavrayan elinin üzerine koyarak onun elini itmeye çalıştım.''Güneş''dedi tanıdık bir ses kulaklığımın aniden yere fırlatıldığını ve yüzüme çokta sert olmayan bir tokadın inmesiyle gözlerimi açtığımda nefes nefese kalmıştım.''Ne oldu''diye sordum bitkin bir sesle.''aniden bayıldın''dedi deniz endişeli bir sesle.''sen bir anda yere yığılınca çok korktuk''dedi ege sesinde endişe vardı.''Ama sorun yok ben iyiyim'' dedim gülümseyerek.''Deniz elini omzuma koyup''emin misin''diye sordu.Evet gerçekten iyiyim''dedim.Daha sonra ayağa kalktığımda denizin koluna girdiğimde hava baya bir soğumaya başladığında hızlı bir şekilde motorlara doğru yürümeye başladık.Sonunda motorlara vardığımızda denizin motorunun arkasına binmiştim.Sonunda okula geldiğimizde kendimi direkt odamdaki yatağıma atmış ve kapımı kilitleyip okuduğum kitabı çıkarıp kaldığım sayfadan okumaya başlamıştım.Daha sonra ise kitabı kaldığım sayfada bırakıp sayfaların arasına ayraç koyup kitabın kapağını kapatıp yatağın üzerine bırakmış ardından ise odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştım.Fakat her zaman olduğu gibi gene sakarlığım tutmuş ve her zamanki gibi gene merdivenlerden aşağıya inen arasın üzerine düşmüştüm."Her seferinde de üzerime gülle gibi düşmek zorunda mısın güneş!"tam aras'a okkalı tokat gibi cevap vereceğim sırada ege'nin aniden ortaya çıkıp"aras yarasa suratlı turtam karnım aç gene gel bana kantinden yemek al!"dedi Aras'ın koluna yapışarak"bırak bu cadaloz kızı zaten kendisi çilekli maymuna benziyor"dedi gülerek.gülmemek kendimi ciddi olmaya zorlarken"açlık mideni değil de daha çok seni bozmuş gibi ege"dedim dudaklarımı bastırarak."Açlık ne demek beni bozmuş!, ben olmasam aras ne yapar ben olmasam aras yaşayamaz dimi aras"dedi ege gene rollenerek.aras ege'nin Juliet hallerine göz devirip ayağa kalkıp sanki egeden kaçarmışçasına hızlı bir şekilde merdivenlerden inmişti.ege'de Aras'ın yakasına yapışmak için arasın peşinden gitmişti.ben ise sınıfa gitmiş ve sırama oturup telefonumdan oyun oynamaya başlamıştım.Fakat telefonuma yarasa beyinli'den mesaj geldiğinde mesajı okumayıp sadece görüldü atmış ve oyunumu oynamaya devam etmiştim. Fakat daha sonra ders zilinin çalmasıyla telefonumu çantama koymuş, ve kimya kitaplarımı masama çıkarmıştım.Yaklaşık yarım saat sonra ise dersin bitmesiyle, kimya kitaplarımı sıramın altına koyup sırt çantamı omzuma atıp çıkacağım sırada, aklıma hocanın verdiği ödevler gelince hemen sıramın altından ödev olarak verilen kitapları alıp çantama koydum. Ve hemen ardından ise çantamı omzuma atmış, kulaklığımı kulağıma takmış, sınıftan çıkıp odama gitmiş, çantamdan ödev olan kitapları çıkarıp masaya koymuştum. Ödev olan kitaplarımdan birini alıp açıp yapmaya başlamıştım.

(1.saat sonra)

Sonunda ödevlerim bittiğinde, masamın kenarında duran telefonuma uzanıp telefonumu elime aldığımda, babamdan mesaj geldiğini görmemle hemen mesajı açtım. Mesajda, “Güneş, biliyorsun ki bugün annenin doğum günü. Bu yüzden de eve gelmeni istiyoruz,” yazıyordu. Mesaja gözlerimi devirip ayağa kalktığımda, gardırobumdan siyah bir bluz ve kot pantolonu çıkardım. Ardından ise kıyafetleri sonunda giydiğimde, hafif bir makyaj yapıp saçlarımı hiç taramaya uğraşmadan, koluma çantamı takıp içine de telefonumu, cüzdanımı ve dudak kremimi atıp sonunda odadan çıktım. Okulun merdivenlerinden aşağıya inip okulun çıkışından çıktım. Ardından ise ormandan yürüyerek sonunda evin önüne geldiğimde, çantamın içindeki anahtarla kapıyı açıp içeriye girdiğimde çantamı kapının yanına bırakıp kapıyı arkamdan kapattığımda mutfağa ilerledim.Mutfağa girdiğimde buzdolabındaki çikolatalı pastayı çıkarıp masaya koydum ardından ise tabakları,çatalları ve bıçakları çıkarıp masaya yerleştirdikten sonra son olarak birde peçeteleri yerleştirdiğimde sonunda masa hazır olduğunda ise annem ve babam mutfağa geldiklerinde annem pastanın üstündeki mumu dilek dileyip üfledikten hemen sonra ise annem pastayı kestikten hemen sonra ise pastayı tabaklara koyup annem ile babama verdikten sonra ise çantamı alıp odama gitmiştim.nihayet hava karardığında artık okula dönme vaktimin geçtiğini farketmemle çantamı elime alıp evden çıktım.Ardından ise okula geldiğimde direkt olarak odama gitmiş ve yatağıma çantamı atıp telefonumu kurcalamaya başlamıştım.Yaklaşık yarım saat sonra telefonumdan sıkılıp odamdan çıkıp denizin odasının önüne gittiğimde tereddütle kapıyı çaldım ancak birinci çalışımda içerden herhangi bir ses gelmemesiyle kaşlarımı çattım ve tekrar,tekrar kapıyı çaldım ancak açmamıştı...

kapıdan uzaklaştım ardından ise aras'ın odasına gittiğimde onunda kapısını çaldığımda gene ve gene kapıyı açan olmamıştı.Ege ve ateşinde odalarına gidip kapıyı çaldığımda gene ses çıkmamıştı ancak kapının kulpunu kavrayıp yavaşça indirip kapıyı açıp içeriye girdiğimde odanın kapkaranlık olduğunu farketmiştim.Ardından ise belki bir yere çıkmış olabileceğini düşünerek odadan çıktığımda arkamdan kapıyı kapatıp merdivenlerden aşağıya indiğimde bir anda bütün okulun ışıkları kesilivermişti.Merdivenin tam bir basamağında durduğumda karşımda onları gördüm tam karşımda bana öfkeyle ve duygusuzca bakan birkaç yüz vardı...ardından ise aras bana yaklaştı bir eli yavaşça omzumu tuttu ve arkasında sakladığı diğer elindeki bıçağı çıkardı ''ona yapma mı demeliydim?,yada belki kendimi acındırmalıydım?'' ama dudaklarıma sanki o'an mühür vurulmuş gibiydi. Ardından ise karnımda sıcak bir ıslaklık hissettim elimi karnıma götürdüm.gözümden bir damla yaş düşerken elimin tersiyle gözümden akan yaşı sildiğimde yavaşça yere çöktüm.Sadece tek bir kelime döküldü dudaklarımdan.'' neden!...''Arkadan bir kahkaha ve alkış sesi yükseldi.Kafamı yavaşça arkaya doğru çevirdiğimde batuhanı gördüm yüzündeki ifade gerçekten zevk miydi?,bundan gerçekten de zevk mi alıyordu?

 

''yutkundum son kez aralandı dudaklarım.Birşey söylemek için zorladım kendimi ancak dudaklarıma kilit vurulmuştu sanki... vücudum beni yüz üstü bırakıyordu, gözlerim artık dayanamayacak kadar yorgundu,kalbim intihar edecek kadar ızdıraplıydı.''

 

''kulağımda bir ses yükseldi güneş... diye, kafamı zorlukla yana doğru çevirdim onun ayaklarını gördüm.Ve hemen ardından ise karanlık..''

 

çığlık atarak gözlerimi açtığımda korkuyla etrafa bakındım yataktaydım.Yalnızdım...

ayağa kalktım bacaklarım tir tir titriyordu.Banyoya gittim.Ardından ise aynanın karşısına geçtim.Ve aynada kendime baktım.Ellerim,kollarım ve yüzüm kendimi parçalamamdan dolayı çizik içindeydi.Yüzümü lavaboya doğru eğdim ve titreyen ellerimle yüzümü yıkadım.Ardından ise çeşmeyi kapatıp yatağıma geri dönüp oturdum.Yaklaşık 1.saat sonra ise kapının tıklatılmasıyla ayağa kalktım.Kapıyı açtığımda denizin elinde cips poşetlerini görmemle gözlerim kocaman açıldı.''Deniz deli misin sen bu kadar fazla cipsi nasıl yiyeceğiz?!''diye sordum.''Tabiki'de bu güzel mideleri feda ederek yiyeceğiz''dedi deniz gülerek.''bende mide yok ki'' dedim gülerek.''Görücez daha dört tane pizza var bakalım miden kaldırabilecek mi!''dedi gözlerini kısarak.Aynı şekilde gözlerimi kıstığımda ''görücez''dedim.Önümde duran cips poşetinin içinden bir tane cips alıp paketi açtığımda elimi pakete daldırıp alabildiğim kadar cips alıp ağzıma attım.Denizde aynı şekilde davranıp ağzına tıka basa cips attığında boş durmayıp önümde duran pizza kutusunun bir tanesini açtım ve bir dilim pizza alıp büyük bir ısırık aldım.Ve hemen ardından ise hızlıca poşetten bir tane kola alıp kapağını açıp kafama diktim.Deniz de bir elinde ısırılmış pizzasını tutarken diğer eliyle kolayı tekliyordu.Kafama diktiğim kolamı bitirince kenara bir yere gelişigüzel bıraktım.Ve elime ege'nin getirdiği baklavaları tıka basa ağzıma tıktım.''Lan oğlum yemin ediyorum bu kız benden daha ayı''dedi ege şaşkınlıkla.Egenin dediği cümleyi takmayarak,cips,baklava,pizza,ciğ köfteyi aynı anda ağzıma tıkmıştım.Deniz aniden elindeki cipsleri pakete geri bıraktığında pes ettiğini anladığımızda ayağa kalktım gülümsedim''kaybettin dedim.'' denizi yenmiş olabilirsin güneş ama bitti sanma çünkü yeni bir rakibin var oda ben''dedi ege.'' Seni de yenerim''dedim.Kendimden emin bir şekilde.Ardından ise hemen yemeye başladığımızda daha ikinci lokmamda midem altüst olmaya başlamıştı.Ancak durmadım midemin bulanmasına rağmen poşetlerin birinin içinden kırmızı şarabı aldım ve kapağını açıp kafama tek bir dikişte diktim.Ancak midem daha da fazla bulanmaya başlarken dayanamadım ve elimle ağzımı kapatıp tuvalete koştum.Kafamı tuvalete eğdiğimde öğürmeye başladım.Yüzümde terler birikmişti.Midemdeki ne var ne yok herşeyi klozete çıkarmıştım.Birkaç dakika daha kustuktan sonra sifona basıp ellerimi yıkayıp tuvaletten çıkmıştım.''Hani kazanırdın noldu''dedi ege sevinçten dans etmeye başlayarak.Sırıtarak ''herneyse bir dahaki sefere bu kadar şanslı olmayacaksın''dedim.''Herneyse bu kadar yeter''dedi deniz.''Yetmez!''dedi ege inatla.Deniz kaşlarını çattı ve ege'nin hiç beklemediği bir anda kafasına vurdu.Ege sanki canı acımış gibi rollenerek kendini yere attığında hepimiz aynı anda kahkahalar atarak gülmeye başlamıştık.''Akıl hastasısın ege''dedim kahkahalarımın arasından.Ege aras'a sarılıp ''asıl ben aras bebeğimin hastasıyım değil mi bebeğim''demesiyle hepimiz kahkahalar atarak gülmeye başlamıştık.

(3.saat sonra)

Deniz ve diğerleri derse gittiği sırada ben ise okulun bahçesine çıkmıştım.Yağmur yağmaya başlamıştı bir anda.Ancak bu bana rahatsızlık vermemişti onun yerine kulaklığımı bank'ın üzerinden alıp kulağıma taktım.bank'a oturdum müziğe odaklandım bankın üzerindeki ıslanmaya başlayan defterimi ve kalemimi aldım.Defterimin kapağını açtım.Daha önceden yazdığım sayfalarımı atlayıp yeni bir sayfayı açtım ve bugünün tarihini atıp yazmaya başladım.Bir süre sonra ise yazmayı bitirince defterimin kapağını kapatıp ayağa kalktım.Kıyafetlerim ve saçlarım sırılsıklam olmuştu.Hava daha da bozunca okula girmiş, ardından ise odama çıkmıştım. Yağmurdan dolayı sırılsıklam olan kıyafetlerimi çıkarıp başka bir tişört ve eşofman giydim ardından ise kurutma makinesini prize takıp saçlarımı kuruttum.Saçlarımı kurutmayı bitirdikten sonra ise diğerlerinin yanına sınıfa indim.Sınıfa girdiğimde sınıfın bomboş olduğunu farkettim.Cebimden telefonumu çıkardım.Denizin numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma dayadım.Ancak telefon meşgule atmıştı.Defalarca tekrardan aramama rağmen telefonu meşgule atmıştı.Belki şarjı bitmiştir diye düşünüp telefonumu cebime geri koydum.Ardından ise merdivenlerden yukarı çıktım.Ders yüzme olduğu için odama çıkıp mayolarımı giyip mayomun üstüne de uzun beyaz bir gömlek giydim.Ardından ise küçük bir çanta alıp telefonumu çantanın içine attım.Odanın kapısını anahtarla kilitleyip anahtarı'da çantanın içine attıktan sonra merdivenlerden aşağıya indim.Yüzme havuzunun köşesinde duran bank'a çantamı bıraktım.İse saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptım.Ardından ise havuzun kenarına oturup ayaklarımı havuza soktum.İç çekerek ayağa kalktığımda ayağımdan tutulup çekilmemle yere kapaklanmıştım.Kapaklandığım yerden ayağa kalktığımda onu gördüm.''Aras'' dedim.Öfke dolu bir sesle.''orangutan sen ne diye ayağımı tutup çekiyorsun!'' ne var ki bunda sadece korkutmak istemiştim dedi alayla sırıtarak.tam birşey söylemek için dudaklarımı araladığım sırada denizin sevinçle bana seslendiğini duymuştum.Deniz gülümseyerek yanıma gelip sarıldığında ona karşılık verip bende ona sarılmıştım.''Güneş üstünü çabuk değiştir yemeğe gidiyoruz''dedi deniz.'' ne yemeği nereye gidiyoruz?'' diye sordum.''hamburger yemeğe'' dedi deniz gülümseyerek.''tamam harika olur'' dedim.Deniz gülümseyerek.İki dakika sonra hepimiz odalarımıza çıkmış,hazırlanmaya başlamıştık.Ben saçlarımı hafif dalgalı olacak şekilde maşalamıştım.Üzerime düz beyaz bol bir tişört geçirmiştim.Altıma ise siyah bir eşofman geçirmiştim.Daha sonra hırkamı giyip çilek kokulu parfümümü'de sıktıktan sonra elime siyah bir çanta aldım.Çantanın içine telefonumu,kulaklığımı,defterimi,kalemimi ve cüzdanımı atıp çantamın fermuarını çektim.Ardından ise beyaz spor ayakkabılarımı giyip aşağıya indim.

15 dakika sonra

hamburgerciye geldiğimizde,istediğimiz menüleri söyleyip cam kenarındaki masalardan birine oturmuştuk.Yaklaşık beş dakika kadar sonra ise hamburgerlerimiz önümüze konulduğunda,ise patatesimden bir tane alıp ağzıma attım.İkinci patatesimi de ağzıma attığımda, kolamdan biraz içtikten sonra ise tıka basa hamburgeri gömmeye başladım.Hamburgerim bittiğinde kolamı tekleyip bitirdiğimde ise patateslere gömülmüştüm.Patateslerimi de bitirdiğimde, ise bizimkilere tuvalete gideceğimi söyleyip masadan ayrılmıştım.Merdivenlerden yukarı çıkıp tuvalete geldiğimde, tuvaletin kapısını kilitleyip ellerimi yıkadım.Ardından ise tuvaletimi yapıp ellerimi yıkayıp tuvaletten çıktım.Aşağı inip bizimkilerin yanına oturdum.bir süre sonra ise birlikte masadan kalkıp hamburgerlerimizin parasını ödedikten sonra dışarı çıktık.sokakta biraz gezdikten sonra marketten çekirdek alıp sahile gidip deniz kayalıklarına oturduk.Paketten bir avuç çekirdek aldım ve çıtlamaya başladım.Çantamdan kulaklığımı çıkardım kulaklığımı kulağıma taktım.Telefondan herhangi bir şarkı açtım.Kafamı havaya kaldırıp gökyüzüne odaklandım.Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde ürperdim.başımı gökyüzünden indirdiğimde denizin başını omzuma yaslayıp aynı benim gibi göyüzüne baktığını farkettim.Hiçbirşey demeden başımı tekrar gökyüzüne çevirdim.Bir süre sonra esneyip başımı denizin omzuna koydum.Bir süre sonra ise yorgunluk beni ele geçirmiş, uykuya kucak açmıştım.Yanı başımda fısıltılar ve hareketlilik hissedince gözlerimi açtım.Deniz,ege ve ateş fısıltıyla birşeyler konuşuyorlardı.ayağa kalktım kulağımdan kulaklığımı çıkaracağım sırada kulaklığımın tekinin olmadığını farkettim.Kaşlarımı çatıp çantamın içini kontrol etmeye başladım.Ancak çantanın içinde de yoktu.Çantanın içinden telefonumu aldım.Telefonumu açtığımda kulaklığın hala telefona bağlı olduğunu farkettiğimde,hala daha çalan şarkının sesini son ses açtığımda kayalıkların üzerine oturmuş aras'ın telefondan açtığım son ses müzik yüzünden kulağından benim kulaklığımı çıkardığını farkettim.Sinirle onun oturduğu kayalıklara yürümeye başladım.Yanına geldiğimde elinde tuttuğu kulaklığı çekip aldım ardından ise kulaklığı kutusuna koyup hırkamın cebine koydum.''seni aptal porsuk kulaklığımı niye alıyorsun''dedim.Öfkeyle göğüsünden ittirerek.''porsuk mu!'' dedi alayla gülerek.Dişlerimi sıktım ve onu tekrardan göğüsünden ittirdim.''Benimle alay etme!''dedim.Dişlerimin arasından.''anlıyorum kızgınsın''dedi aras hala sesinde alaydan başka birşey yoktu.İşaret parmağımı kaldırıp birşeyler söyleyecek iken aniden beni havaya kaldırmış,ben daha tepki bile veremeden beni denize fırlatmıştı.Çığlık atarak denize düştüğümde denizin buz gibi suyu bedenimin ve dudaklarımın titremesine neden olmuştu.

Her sessizlikte bir çığlık gizli,

Her gülüşte kırık bir yüz.

toprak bile yorulur yağmurdan,

gökyüzü bile bıkar maviden.

 

İnsan susar,kalbi konuşur,

Gözler anlatır en ağır yükü.

Hiç kimse bilmez,

En derin yaralar görünmeyenlerdir.

Ve hayat,bazen yalnızca bir gölgenin izini sürmektir.

Bölüm : 03.11.2025 22:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...