Dünya yalnızca Bursa`yı gezmek istemişti ama bilmiyordu ki çocukluk aşkı ile oda arkadaşı...

Güneş batıyor, Ay doğuyordu. Ay, Güneş`ten aldığı sevgi ve acı duygusunu bizlere, insanlara iletiyordu. Bazılarımız sevgiyi hoş karşılarken, bazılarımız ise acıyı karşılıyordu. Ama aslında Ay, karanlığın içinde parlayarak bize bir çıkış yolu sunuyordu. İnsanlar bunu anlamak yerine ondan gelen duyguları hissetmeyi seçiyordu. Ay, güneşten aldığı güce rağmen fısıldıyordu bize: "Ben sadece yansıyanım. Ne verirseniz, onu getiririm size. Oysa bakarsanız, yol da olurum, aynanız da."

Bir Türk askeri ve bir öğretmenin mezarlıkta karşılaşıp yaşanan olaylar

Çocukluğunda büyük acılar çekmiş olan Hilal Işık Kül şanlı bir Türk Askeri, Deli Timinin komutanıdır. Hayatı normal ilerliyordur. O güne dek... O gün tüm dengeler alt üst olmuş, Hilal bildiği doğrulardan şaşmış, ümitsizce aşık olmaya ancak bu histen nefret etmeye başlamıştır. (Askeri+gerçek ailem kurgusudur.)

baş karakterimiz umay karaca cocuklugumdan bu zamana kadar yaşananlar

Verilen son emiri başarıyla yerine getirmek isteyen Ulu timi. ULU TİMİ- Üsteğmen Berkay KARAHAN Teğmen Timur ERTÜRK Teğmen Furkan VURAL Astsubay Başçavuş Egemen AKBULUT Astsubay Kıdemli Üstçavuş Altay TUNA Astsubay Kıdemli Üstçavuş Talia KARAHAN Kıdemli Çavuş Kutay HANBEY Çavuş Batur ALPSOY

Asker avukat ilişkisi Yüzbaşı Yavuz DOĞU Avukat Sanrı YILDIRIM

#İhanet #Kadın asker #Aşk #Tim Kıdemli Üsteğmen Hayat Akyüz kötü olan geçmişini tam atlatmışken Kılıç Timine girmesiyle bilmediği her şeyi öğrenir ve hayatı tamamen değişir. Hem iyi, hem kötü, Yüzbaşı Atlas Ayyıldızın geçmişide kötüdür ama biri sayesinde asker olur. Atlas Hayatı bir kere daha görmüştü. O zamandan beri aşıktı ona. Hayatın bundan haberi yok tabii… İkisinin birbirine olan aşkı onları her şeyden, herkesten koruyacak mı?

Hem nefret edip hem de bir beklentide bulunmak, ne kadar da zor değil mi? Ondan nefret ediyorsun ama bir yandan da senin için bir şeyler yapmasını bekliyorsun... ne acı. Batur ve Aliena`da tam da bunu yaşıyorlardı. Birbirlerinden nefret ediyorlardı ama birbirlerine karşı bir beklentileri vardı, bunu boş bir beklenti olarak adlandırıyorlardı. Hiç bir zaman boş bir beklenti olmamıştı ve olmayacaktı da.

Onun bir gülüşü, yıllardır öğrendiğim tüm emirleri unutturdu bana. Savaşı biliyordum, kaybetmeyi de… Ama ilk kez kalbim teslim oldu, hem de düşmana değil — bir kadına. Bu aşk, cephane kadar tehlikeli. Ve ben namlunun ucundayım. ***** Savaş alanındaki kurşunlardan hiçbir an korkmamıştım ama onun bir ‘git’ deyişinde darmadağın oldum. Üniformamı çıkarabiliyordum ama kalbimden onu üniforma gibi çıkaramıyordum. Kalbimden albayın kızını sökemiyordum.

Herkese merhaba bu benim ilk kitabım.bu kitapta okulda teröristler tarafında açılan saldiri ve o saldırıdaki kurtarıcı.kitapta yazım yanlışlarım olabilir....iyi okumalar🫶🏻

Kardeşlik Kanla Yazılır: 15 Asker, 1 Yemin İki ayrı tim… Farklı operasyonlar, farklı kod adları, farklı görevler. Ama her biri aynı yeminle girmişti bu yola: “Son nefese kadar vatan…” Onlar sadece silah arkadaşları değildi, onlar kardeşti. Karadeniz’in hırçın dağlarından geleni de vardı içlerinde, Adana’nın sıcağından kavrulup çıkageleni de. Çanakkale’nin sert rüzgârında büyümüşü de vardı, İç Anadolu’nun sessizliğinden kopup geleni de. Her biri başka şehir, başka hikâye, ama aynı bayrağın altında tek yürek olmuş 15 yeminli asker. Bu 15 askerin hikâyesi, sadece kurşunların arasında değil, gecenin sessizliğinde, gözyaşının içine gizlenmiş dualarda yazıldı. Hepsi güçlüydü. Kuvvetliydiler. Eğitilmişti her biri, ölümle yüzleşmeye, sevdiklerini arkada bırakmaya, ama asla birbirini yarı yolda bırakmamaya. Bir şey netti ki; bu tim, bu kardeşlik, bu yemin... Gerçekti. Ve bir insanın nereden geldiği değil, neyi savunduğu önemliydi. Timler arasında liderlik kavgası olmadı, herkes kendi yerini bilir, gerektiğinde bir diğerinin önüne siper olurdu... Aralarındaki bağ kanla yazılmıştı, düşmanın bilmediği anlayamayacağı bir dille... Bu 15 kişinin hikayesi bir roman değil, bir milletin özüdür. Bu bir kardeşliğin, dostluğun inancın, sadakatin ve asla geri adım atmayanların hikâyesi... İçlerinde biri vardı ki, herkes ondan yardım isterdi: Doktor Bahar. Alanında uzmandı. Sadece bir doktor değil, gerektiğinde bir arkadaşın son nefesinde elini tutan bir yoldaştı. Yaralı bir askeri hayata döndürürken tereddüt etmezdi. Ama Bahar`ın hikâyesi, sadece savaşın değil, iç dünyasının da mücadelesiydi. Çünkü bir gün, hayatı boyunca “ailem” dediği insanların aslında gerçek ailesi olmadığını öğrendi. Kimdi? Nereden gelmişti? Ve neden bu kadar acıya rağmen kalmayı seçmişti? *KİTAP TAMAMEN KURGUDUR* *Ve gerçek ailem olduğu için, diğer kitaplar gibi abi fazladır*

Onlar sadece bir tim değil, bir aile... Sadakat, fedakârlık ve ölümle sınanan bir yolun yolcuları. Her biri, farklı geçmişlerden gelip aynı bayrağın altında omuz omuza savaşan askerler. Onlar için bu sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi. Çünkü savaş sadece cephede değil, kalplerinde de verilir. Zorluklara, kayıplara ve imkânsız görünen görevlere rağmen dimdik ayakta duruyorlar. Tıpkı Kardelen gibi... Soğuğa, fırtınaya ve karanlığa rağmen açan bir çiçek gibi direniyorlar. Ama bu yol kolay değil. İhanet, acı ve ölüm her an enselerinde. Her görev, son görevleri olabilir. Peki ya onlar? Ayakta kalmayı başarabilecekler mi? Vatan için savaşanlar, kardeşlik için ölenler... Kardelen, sadece bir çiçek değil; zorluklara, korkuya ve ölüme meydan okuyanların hikâyesi. Düşmekten korkmayanların, savaşmaktan vazgeçmeyenlerin ve kardeşlikten ödün vermeyenlerin hikâyesi. Onlar birbirlerine sırtlarını yaslamışlar. Ve biliyorlar ki düşen değil, kalkmayı bilen kazanır. Bu benim hikâyem. Bizim hikâyemiz. Adımız ne olursa olsun, biz Kardelen`iz. Ve biz hep ayakta kalacağız!

Hayatı tamamen yalandan ibaret olan Nisan Ela, çok zaman geçmeden doğruyu öğrenir. Türk milletine istihbarat sağlar ve onlara hem yardım hem de zarar verir. Peki bunu nasıl mı yapıyordu? O Hazel`di. Beklenmeyen her şeyi yapardı. Ancak bilmediği bir şey vardı. Karşısında bir komutan varsa her şey bir hiç olurdu...

Çiçek çocukluğundan beri katı bir ailede büyümüş,bir sürü zorlukla başa çıkmaya çalışmıştır, Ailenin en küçüğü olan çiçek hiç bir zaman sevilmemiş hep dışlanmıştır. Kendi ayaklarının üzerinde durmak ve hayallerinin peşinden gitmek isteyen Çiçek ailesini karşısına alarak bunu başarabilecek mi ?

"Karda açan bir aşk, tehlikeli bir görev... İzge ve Altay`ın yolları, beklenmedik bir operasyonda kesişiyor. Peki, bu kesişim onları nerelere götürecek?"

Yıllar önce ortalığı yıkan Silopi savaşı. Ya kaderinizse o savaş? Sene 2020 Silopi. Üsteğmen Birkan Aslan Demirel gözleri gibi hançer,adı gibi ölüm olan... Ayaklarının altında ilk sarsılma hissetti sonra ise bir yere yuvarlandı. Öleceğini zannederken acil müdahale ile Doktor Elara Gomez onun ilacı oldum. Birkan Aslan Demirel ilk defa öleceğini hissetti belki de. Dudaklarını araladı. Elara`nın adını sormak için ama soramadı. Gözleri yavaş yavaş kapandı. Son olarak gördüğü ise "Bal"rengi gözleriydi. Ve o günden sonra Elaranın adı "Bal"olarak kaldı. Ta ki yıllar sonra Ateş timine doktor olarak atantıktan sonra... "Yanlış yollardasın Asker." "Senin kalbine giden hiç bir yol doğru değil ki Doktor."

Esir düşen Üsteğmen Deniz Özal`ın kurtarıldıktan sonra hayatında büyük değişimler meydana gelir. Bilmediği duygular ile tanışan Deniz bir yandan da geçmişi ile karşı karşıya kalır. Geçmiş ya yakacaktı ya da yanacaktı...

İzmir`de yaşayan, ailesi ile mutlu olan Gökçe savcılığı Ankara`da kazanmıştı. Ankara`da Kerem adlı bir çocukla tanışmıştı. İki yıl sonra Gökçe, Kerem`in asker olduğunu ögreniyor. Kerem`in vücudunda her ne kadar yara olsada Gökçe`den, hatta herkesten saklamış, saklama konusunda ustalaşmış biriydi...

⛔YAZARIN ÖNEMLİ NOTU⛔ Bu kitap asker kurgusu olduğu için şiddet ve darp içerir, ayrı yetten kitapta küfür ve argo da vardır. Rahatsız olan varsa lütfen başka bir kitaba başlasın. İyi okumalar...

“Her veda bir başlangıçtır.” K. Pınar Kara Bir kadın… Yaralarıyla güçlenen, korkularıyla savaşan, kalbiyle yol bulan. Bir adam… Sessizliğiyle konuşan, bakışıyla koruyan, gölgesiyle yoldaş olan. Ve bir tim… Sadakatin, ihanete karıştığı, pusuların kaderle dans ettiği bir çemberin içinde... “Kaderin Çemberi”, yalnızca bir savaşın değil, ruhun ve kalbin sınandığı bir yolculuğun romanı. Aksiyon, duygu ve cesaret dolu bu hikâyede, her veda sizi başka bir başlangıca götürecek.

Askerler vatanın koruyucularıdır. Onlara güvenerek yaşar bu millet. Eğer bir asker vefat etmişse o vefat etmemiş, şehit olmuştur. Vefatları bile vatan içindir. İşte bu vatan aşkları bazen birbirlerine de olur. Anadan babadan farklıdır bu aşk. Tıpkı Asena gibi...

Lavinya Aksu avukattır ve bir duruşma için Trabzon`a gitmek zorundadır. Trabzon`u tanımak için dolanıyordu. Yanlışlıkla bir sokağa girmişti ve oradan kavga sesleri geliyordu. Olanları dinlemeye başladı. Adım sesleri yaklaşıyordu. Saklandığı yerden çıktı ve koşmaya başladı. Önüne bakmadığı için bir şeye çarptı ve yeri boylacaktı ama birinin belinden tutmasıyla son anda kurtuldu yere düşmekten. Adamın yüzüne baktığında onu tanıyordu. Bu Doğu Alacaalevdi. Bir sürü haberlerden görmüştü. Sonra başlarına geleceklerden habersizlerdi.....

Ruhsal acımı daha ağırdı yoksa fiziksel acımı ? Ben iki acıyıda tatmıştım bu dünyadaki en büyük acı ruhsal acıydı.

Bir çığlıktı bizi bitiren, bir çığlıktı bizi birleştiren