[ Fantastik ] - Kitap Listesi
devam ediyor 4dk önce güncellendi
IŞIK YILI
@sadecesu4
Okuma
4.76k
Oy
543
Takip
107
Yorum
858
Bölüm
24
"Sakin ol." Dudaklarını kulağıma yaslayarak kurduğu cümle daha fazla çırpınmamdan başka bir şeye yaramadı. Etkisinden kurtulmak için varlığından uzaklaşmam şarttı. Uzaklaşmalıydım.
Dudaklarıma bastırdığı eline doğru bağırdım fakat bağırtım boğuk bir iniltiden öteye gitmemişti.
"Seni bırakmam için önce sakin olman gerekiyor güzel eva." Şiir gibi sesi dudaklarından tenime rüzgar misali esip geçti. Açıkta kalan tenime temas eden elini yavaşca hareket ettirmeye başladı. Eline doğru içli içli nefesler verdim. Göbeğimin çevresinde dolaşan sıcak parmak uçları her bir hücremi titretti. Yavaş ve tahrik edici dokunuşları tenimi yakıp kavurdu.
Yapmamalıydı bunu. Ona olan öfkem kendini bitirecek kadar fazlayken böyle yapmamalıydı. Kokusunu soluduğumda ne ara sakinleşmeye başlamıştım? Tenime dokunmamalıydı mesela, dokunuşları ne ara beni mahvedecek kadar etkiliyordu.
Sıcak dokunuşları göbek deliğimin çevresinde devam etti, sırtımı göğsüne daha da bastırdı. Bayılmama çok az kalmıştı. Son bir irade kırıntısıyla ağzımı kapattığı elini ısırdım benden uzaklaşması için. Kıpırdamadı bile. Hatta lanet olasıca adam acıya dair tepki bile vermedi. Onun yerine sırtımı göğsüne daha sert yasladı, başını boynuma iyice yerleştirip burnunu tam şah damarımın üzerine bastırdı. Yine içine derin bir nefes çekti. Neden inatla kokumu içine işlemesini istercesine soluyordu.
"Böyle yaparak senden uzak kalmış tenimin daha da alevlenmesini sağlıyorsun lâl gülü. Rahat dur" Boynuma doğru gelen karanlık fısıltısı kanımı fokurdattı. Pislik adam resmen onu ısırmamdan tahrik olduğunu ima ediyordu!
🌹🌹
Seçim kimisi için ödül, kimisi için ceza ama seçimi yapan kişi için ölümdür.
IŞIK YILI...
devam ediyor 50dk önce güncellendi
Ölümün Melodisi *Varta*
(Tamamlandı)
@kumsallardagezen12
Okuma
19.34k
Oy
4.26k
Takip
796
Yorum
291
Bölüm
71
" Günahların rüzgarı olsaydı yeryüzünde hiç kimse kalmazdı. "
🕯️
Kalbi kırık göğüs kafesinin arasında kalmış bir mahkum. Ve bu mahkum özgürlüğü için bir mücadele verememekte. Çünkü zihninde ölen cesetler onun özgürlüğüne gölge düşürmektedir. Göğüs kafesi boşluğunda bir ağrı vardı sebebiyse içinde çürüyen ruhlardı. Onların varlığının yaydığı karanlıktı. Emira yaşadığı her şeyin gölgesinde saklanarak hayat mücadelesi veriyordu. Kendi yalnızlığınızda boğulup kalmışken birden onu farklı bir dünya kendisine çeker. Ve o dünya da gizemlerle dolu hayatlarla karşılaşacaktır. Geçmiş geleceği olacak, geleceği ise geçmişi. Zaman kavramı yitirilecek ve her şey sonsuz bir zaman dilimi içerisinde var olup zamansız ana hapsolacak.
Her yeni gün dünün acı bir hatırasıdır. Onun acılarından nefes alıp yaşamaktır.
Her yeni gün dünün sancısıdır. Onun yaralarının sızısını sonsuza kadar hissetmektir.
Emira bilinmeyen bir fantastik dünyada gizemli kapıları aralayrak gizemli sırlara ulaşır. Ondan saklanan ve öğrenilmesi istenmeyen sırları keşfeder. Bu sırlar açığa çıkarken yaşamında onu derinden sarsan bir aşk onu bulur. Ama sandığı şeylerin çok farklı olduğu gerçeğiyle yüzleşir.
Aşk, ihanet ve dostluk...
Bu üç kelime onun hayatında büyük bir devrim yaratır.
⚖️🛡️⚖️
devam ediyor 3s önce güncellendi
KIZIL GECE
@durumavii
Okuma
31.93k
Oy
3.3k
Takip
570
Yorum
555
Bölüm
31
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı.
Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı.
Koşuyordum.
Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu.
Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi.
Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı.
Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi.
"Yardım edin! Biri bana yardım etsin."
Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım.
"Yardım edin! Biri bize yardım etsin!"
Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum.
Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi.
Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu.
Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti.
"S-sen..."
Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı.
"Yardım istiyordun, değil mi?"
Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu.
Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti.
Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu. Çaresizdim. Titreyen elimi soğuk avuçlarına bırakırken, üzerime eğilen çehresi bir an için karanlıktan sıyrıldı.
Gözlerini gördüm. Kısık bakan safir gözlerini müthiş bir tehlike ele geçirmişti.
O, kaçtığım gözlerden çok daha acımasız bakıyordu.
O, peşimdeki yangın değil, ateşin ta kendisiydi.
devam ediyor 3s önce güncellendi
HİBRİT
@ber57mia95
Okuma
1
Oy
1
Takip
0
Yorum
1
Bölüm
1
Kasaba, sonbaharın soğuk rüzgârlarına teslim olmuştu. Hava normalden daha gri, gökyüzü daha kasvetliydi. Kasabalılar günlerdir konuşuyordu: "Kanlı Ay" bu yıl her zamankinden daha parlak doğacaktı. Sanki yaklaşan felaketi haber verir gibiydi....
devam ediyor 5s önce güncellendi
KANATSIZLAR
@emrullah
Okuma
107
Oy
98
Takip
4
Yorum
3
Bölüm
6
.
NEFİLİM MESELESİ
İsmini bir melekten alan Angela Downster , Amerika da sıradan bir kasaba da yaşarken , bir anda kendini New York`ta çekilirken bulur. TV. haberleri , gazeteler , dergiler ve hatta caddelerde ki posterler de o kadar çok New York`u görür ki bunun bir çağrı olduğunu anlar.
Angela`nın ufak bir aile sırrı vardır. O insanların düşüncelerinde gezinebilir ve saklı olanları öğrenebilir. Angela bunu yıllardır bir başarı elde etmek için kullanmıştır ve kasabanın en görkemli evinin sahibidir. Yinede tüm bunlar aldığı çağrının yanında yetersiz kalır.
Kendisini büyük annesine giderken bulur. Olanları anlatır. Büyükannesinin boşver olur mu öyle şey demesini bekliyordur ama o sadece çağrıya kulak ver der
Büyükannesinin sesi kulaklarında yankılanırken Angele kendini büyük bir boşlukta bulur.
Oradan çıkar ve gecenin geç saatine rağmen evinin yolunu tutar. Hava almak iyi gelmiştir cünkü bu gizemi bir an önce cözmeli ve ondan kurtulmalıdır.
Tabi aşkın pencesinden kurtulmak mümkünse.
devam ediyor 5s önce güncellendi
Ay Kuşağı Serisi II: Metallum
@buseyaren95
Okuma
27
Oy
7
Takip
2
Yorum
1
Bölüm
3
Kendi zihninin cehenneminde boğulan Helena`nın önünde tek bir yol vardı, o da anlamsız hayatına bir son vermek. Ya da, hayatın anlamını yeniden bulmak...
Helena`nın cehennemdeki günlerine son vermek için can atan Kurtan`ınsa daha büyük bir sınavı vardı. Helena`yı kendi cehenneminden uzak tutmak.
𝐵𝑢̈𝑡𝑢̈𝑛 𝐷𝑢̈𝑛𝑦𝑎 𝑘𝑎𝑟𝑠̧ı𝑚𝑑𝑎 𝑑𝑢𝑟𝑢𝑟𝑘𝑒𝑛, 𝑠𝑎𝑑𝑒𝑐𝑒 𝑡𝑒𝑘 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑖𝑠̧𝑖 𝑦𝑎𝑛ı𝑚𝑑𝑎 𝑑𝑢𝑟𝑠𝑎 𝑦𝑒𝑡𝑒𝑟𝑑𝑖. 𝑂 𝑘𝑖𝑠̧𝑖 𝑑𝑒 𝑧𝑎𝑡𝑒𝑛 𝑘ı𝑦𝑎𝑚𝑒𝑡 𝑘𝑜𝑝𝑠𝑎 𝑦𝑎𝑛ı𝑚𝑑𝑎 𝑘𝑎𝑙𝑚𝑎𝑦𝑎 𝑑𝑒𝑣𝑎𝑚 𝑒𝑑𝑒𝑟𝑑𝑖...
AY KUŞAĞI SERİSİ İKİNCİ KİTABIDIR, İLK KİTAP OLAN TEMPERSİTAR`I OKUDUKTAN SONRA OKUMANIZ ÖNERİLİR.
Bu isimle yayınlanan ilk ve tek kurgudur, tüm hakları saklıdır.
devam ediyor 6s önce güncellendi
Gece'nin kızıl Anahtarı
@mirsann
Okuma
126
Oy
34
Takip
1
Yorum
7
Bölüm
16
Toprak bin yıllık uykusundan uyanırken, Azerhal da nefes aldı.
Ona “Ölü Kral” dediler. Unutuldu. Mühürlendi. Ta ki en derin yarığın kalbinde çatlayan bir lanet, kadim efendisine yeniden can verene kadar. Büyüler çöktü, dünya titredi ve Karanlık, kralını selamladı.
Onu uyandırmak için hiçbir gücün kalmadığı söyleniyordu…
ta ki adı fısıltılarla anılan kızıl saçlı Mucize, adım adım karanlığın içine düşene kadar.
Şimdi Kral Azerhal uyanık.
Aç, öfkeli.
Ve tek bir arzuyla yanıyor: o kızıl saçlı Mucizeyi bulmak.
Çünkü bazı şeyler bir kere kaybolduğunda, dünya onu geri almak için yanıp kül olmalıdır.
Kızıl saçlı Mucize, ya kurtuluşu ya da kıyameti getirecek.
Kan ve gölgenin kadim yeminine hapsolmuş melez kralı, sadece Gece`nin Kızıl Anahtarı olan kızıl saçlı kız uyandırabilirdi; fakat uyanış, karanlığın en eski sırrını da zincirlerinden boşaltacaktı.
devam ediyor 13s önce güncellendi
Kurdun Gölgesi: Şeytanın Varisi
@yucufer
Okuma
6.53k
Oy
612
Takip
52
Yorum
493
Bölüm
16
Babam, doğduğum gün beni ve annemi terk etti. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Bana bıraktığı tek miras; kırmızı gözlerim ve üstün fiziksel özelliklerim.
Ben Adrian Black. 26 yaşındayım ve New York`un en büyük şirketlerinden birinin sahibiyim.
Bu dünyada istediğim her şeye sahibim, tek bir şey hariç: Aşık olmak...
‼️ Kurdun Gölgesi Serisi`nin spin-off kitabıdır.
devam ediyor 16s önce güncellendi
Dikenli gül
@refya1207
Okuma
549
Oy
55
Takip
5
Yorum
3
Bölüm
27
Burası neresi burası benim odam değil etrafı incelerken tanımadığım ve üzerlerine garib giysiler giyen kişiler girmişlerdi. Ellerinde de... giydiklerine benzer giysiler vardı.
Artık emin olmuştum. Hiç tanımadığım yerde belkide... hiç bilmediğim başka bir evrendeydim.
"Siz ne dediğinizi farkında mısınız? Ne demek daha doğmamış bir erkek çoçukla nışanlısı olurum. Asla böyle bir şeyi kabul edemem..."
Dememle adamın elleri boğazımı sıkması bir oldu.
" Sen kimsinde benim oğlumun reddedersin...! Hattini bil! Yoksa burdan ölün çıkar."
" Karan lütfen bu evlilik olmasın senin abin sayılır... seninle evlenemem."
" Benden kurtuluşun olamaz...! Ölsen bile her zaman bana ait olacaksın gitmene izin vermem."
Bütün bunlar neden başıma geliyor? İki hayat yaşadım. Ama her zaman güvendiğim insanlar tarafından dolandırılıyorum.
devam ediyor 16s önce güncellendi
1996: paracronia
@itsmeilemz
Okuma
37
Oy
9
Takip
2
Yorum
65
Bölüm
6
Her 29 yılda bir, buluşması imkânsız iki yıldız — Alvare ve Nareth — aynı yörüngeye girer ve bir tutulma gerçekleştirir.
Bu tutulmaya Paracronia adını veren insanlar der ki, Paracronia gecesi Karuvan’da bir geçit açılırmış; birbirine bağlı özel ruhların buluşması için.
Karuvan’ın gri gökyüzü altında yaşayan genç doktor Meyra, sekiz yıl önce kaybolan kardeşinin izini hâlâ sürmektedir.
Ama bir gece, geçmişin karanlığında yaşayan bir mahkûmun mesajıyla her şey değişir:
“Yarın hapishaneden kaçacağım. Gerekli her şey hazır.”
Mesaj 2025’e değil… 1996’ya aittir.
Ve o gece, geçit Karuvan’da yeniden açılır.
Zamanı durdur. Yoksa o seni durdurur.
devam ediyor 18s önce güncellendi
Kör Kuzgun
@sylph
Okuma
9.01k
Oy
1.52k
Takip
770
Yorum
553
Bölüm
37
Soluksuz kalmış, kesik nefesleri arasında ellerine baktı. Kızıla boyanmış ellerindeki kaygan his ona yabancı değildi.
Yetim bir kız çocuğuyken nasıl bu hale gelebilmişti? Bir tesadüf mü, yoksa kurgulanmış bir oyun mu?
devam ediyor 18s önce güncellendi
BUKALEMUN
@zehraksy
Okuma
9
Oy
7
Takip
1
Yorum
16
Bölüm
2
Amber Efnan...
Bu onun kimliğindeki isim peki o zaman aynadaki yabancı yansıma kim?...
Ben Amber Efnan çocukluğundan beri büyükannesinin yanında pastanede büyüyen bir kız çocuğu o muazzam tatlı kokusuna alışmış ve her duyguya bir tatlı armağan edebilecek bir kızdı ...
Ben Amber Efnan bilmediği kehanetin her zerresini kapladığı ve kendini bile tanıyamayan belki benliğine çoktan elveda dediği bedenle yaşayan o kız ...
Ne kadar kolaydır insanın saniyede ibresinin değişmesi bir kelimeye bir nefese bazen de bir kahenet kadar uzakta...
Kehanet...
Neydi bu kehanet Novantara diyarının korkulu rüyası
Zaman geldi,Bukalemun uyanıyor.
devam ediyor 20s önce güncellendi
BÜYÜCÜ 1: LANET (Serinin ilk kitabı)
@papatyaninkalemi
Okuma
84
Oy
24
Takip
11
Yorum
314
Bölüm
4
20 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Esin Mila, hayatını hep arka planda kalarak yaşamıştı. Dışlanmış, istenmeyen biri haline gelmişti.
Ve bir gün... Gördüğü bir haberle bütün hayatı yeniden şekillenmeye başladı.
Gördüğü o haberin bütün hayatını değiştireceğini bilmiyordu...
Bu onun kendini tanıması için ilk adımıydı.
Ve içinde tek bir soru dönüp dolaşıp duruyordu: Ben kimim?
devam ediyor 20s önce güncellendi
Dört yüzlü kader
@melodii930
Okuma
2
Oy
1
Takip
0
Yorum
1
Bölüm
4
Kader, çoğu için tek bir yol demektir…
Ama onların kaderi dört yüzlüydü.
Almea, geçmişinin gölgesinde yürüyen güçlü ama kırılgan bir savaşçı.
Nerea, başka bir dünyanın sırlarını üzerinde taşıyan sessiz bir yabancı.
Arwen, farkında olmadığı güçlerin eşiğinde duran karanlık bir yolcu.
Ve Arwen’in arkadaşı"Rivan" sadakati ile tehlike arasına sıkışmış, kendi yüzünü gizleyen biri.
Dördünün yolu, gecenin en koyu anında kesişti.
Onları bir araya getiren şey bir tesadüf değildi;
evren onların ruhlarına çoktan mühür vurmuştu.
Gizemli işaretler, kayıp bir kehanet ve dört yüzlü bir kader…
Her biri kendi gerçeğiyle yüzleştikçe anladılar:
Kader sadece yaşanan bir şey değil—
karanlık tarafından seçilenlerin taşıdığı bir yüktü.
Dört yüz, dört sır, tek bir son.
Ama son, kimin yüzüyle yazılacaktı?
devam ediyor 21s önce güncellendi
Yüksek Tahtın Melodisi
@liva_iste
Okuma
1
Oy
0
Takip
0
Yorum
2
Bölüm
2
Dünya tüm imparatorlukların barış ve huzur içinde yönetildiği bir yerdi. Krallıklar birbirine karşı saygı duyar, empati kurardı. O güne kadar böyleydi en azından.
Tüm dünya hiç ummadık haberlerle uyandı. Xylos`un kralının öldürülmesi ve kralın tek veliahtı Rex Grimm`in tahta geçmesi kimsenin istemediği bir şeydi. Çünkü Rex Grimm çocukluğundan beri ne hayvanlara ne insanlara saygı duymamış bir caniydi.
Rex çok vakit geçmeden sınır komşusu Solara`ya savaş açmıştı. Solara hazırlıksız yakalanmıştı çünkü kimse savaş beklemiyordu. Xylos, Solara`yı devirmişti ve bu yetmemiş, Xylos ordusu Solara halkını sömürüp işkence ediyordu.
Nemesis Lind bunlara katlanamıyordu. Tek istediği adalet ve intikamdı. Buna izin vermeyecekti.
Ama Nemesis`in de Rex`in de beklemediği bir şey gelişecekti.