Elena`nın intikamınını alacağı bir macera

Lulu,Aeloria krallığının tek varisidir.Kendi krallığının düzenlediği baloya katılmamıştır.Çünkü yapacak daha önemli işleri vardır. Luke ise Lumeris krallığının tek varisidir.O da baloya katılmamıştır.Çünkü ailesiyle birlikte bir akşam yemeği yemesi gerekiyordur.Bu sıradan bir akşam yemeği değildir. Akşam yemeğinde,ailesine olmayan sevgilisini tanıtmak zorunda kalacaktır.Akşam yemeğinde ailesine aslında bir sevgilisi olmadığını,onları üzmek istemediği için böyle bir yalan ortaya attığını söyleyecektir. Ta ki karşısına,onunla sahte sevgili olabilmeyi kabul edebilecek biri çıkana kadar.

Sınav stresi sonrasında, biraz dolaşmak için çıktığı gece... Nerden bilebilirdi ki başka bir evrene geçiş yapacağını...

//dikkat bu kitapta smut, , şiddet ve olumsuz örnekler içerir.// ⚠ Gece ve Gündüz yıllar önce tanrıça Drala tarafından ayrı kılındılar. Gece ve Gündüz birken artık insanlar onları hak edemediler... Bir grup gecede hapsolmuşken, bir grup gündüzde kaldı. Yıllar sonra geceden çıkmak isteyen Ellia bunun için bir çok yol izledi. Sonunda gerçek yolu bulduğunda Tanrıça ondan tek bir şart istedi. Gece ve Gündüz birleşene kadar eğer gündüzde ruh eşini bulamazsa sonsuza dek ruhlar aleminde acı çekecektir. Elliabunu kabul etti ama tanrıça onun gündüze asıl gitmek isteme sebebini hiç düşünmedi... Onun bir suikastçı olduğu aklının ucundan bile geçmedi... **hayat hiç bir zaman adil olmaz bazı şartlar ve bilinmeyen sırlar vardır. Sen ise bu sırları bulup şartlara uymak zorundasın Ellia Hayatın adilsizliği burada başlar...**

Arkadaşıyla bir partiye giden Hera, Parti`nin soninun cinayetle biteceğinden habersizdir. Bir yandan cinayeti kimin işlediğini bulmaya calısan Hera, kanlı bir ritüel sonucu kendini fantastik bir dünyda bulir.

Geçmiş ve geleceğinin ortak sırrı ortaya çıkıyor. Priene şehrinin kralı Lontelius, kendisine ulaşan büyük hazinenin ne olduğunu fark ettiğinde, aslında bunun tanrılardan hediye olduğunu anlar.

İyiler, Kötüler, Roller Ve Büyücüler. "Düzen bozulamamalı!" İyiysen iyilik yapmak zorundasın. Kötüysen kötülük yapmak zorundasın. "Hepimiz bir masalın içindeydik ve herkes rolüne uymak zorundaydı" Kuralları 𝑘𝑖𝑚𝑠𝑒 yıkamaz.

Hergün yeni bülümmm

Belkide kimse masum değildir. Özellikle geçmişten gelenler.

kurt adamların ve vampirlerin savaştığı bir dünya! İşte tam bu noktada, dostluklar ve aşklar devreye giriyor. Bir kurt, bir vampire aşık olabilir mi? Belki de! Ama işler o kadar kolay değil ki. Büyü ve sihir dolu bir dünyada, her şeyin bedeli var. Ölüm her an kapıda, ihanet ise en yakın arkadaşından gelebilir. Bu yüzden kahramanımız, bilinmeyene doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Sırrı çözmek, düşmanlığı yenmek ve sevdiğini kurtarmak için... Ama unutma, bu fantastik macerada her adım bir pusu, her karar bir fedakarlık demek.

⚠️Hikayenin çok büyük görkemli ve akılalmaz boyutta olması nedeniyle hikayeme bir süre ara veriyorum 27 ocak 2019 da yazılmışdır Tau ceti gezegeninde geçen Olağanüstü Sıradışı Savaşlar milyarlarca insanın ve farklı ırkların hayatta kalma mücadelesi 150.000 km büyük olan Tau ceti hd 100 e gezegeninde Bilinen 9 milyar ırk kötülük için birleşti ve Narin ülkesine dogru savaş için yola koyuldu jack iyi taraftaki 5 milyar kendi içindeki ırkları birarada toplayarak Azur ordusuna karşı tarihin en zor savaşına hazırlamak için onları ikna etti lakin Azur ordusu fizik olarakda çok güçlüydü jack bunun için onlara Azur ordusu Hardy önderliğinde devasa yapıların oldugu JACK in bölgesinde milyarlarca boynuzlu askerler ve Igorların fizik gücü çok büyük ve orduların sayısı belirsizdi binlerce tekerlekli demir sürülen kale bir tuzak hazırlıyordu bu tuzak için insan gücüne ihtiyaç vardı bu tuzak aylarca ugraş gerektirecekdi bu tuzak ne olabilirdi resimler amötör olmuşdur karekterlerin insanların nasıl olduklarını görmeleri için koydum bu şekilde daha iyi anlatım oluyor ⚠️Hikayenin çok büyük görkemli ve akılalmaz boyutta olması nedeniyle hikayeme bir süre ara veriyorum

"Boğulursam senin denizinde, kaybolursam senin menekşe bahçende..." Son Nefes lakaplı herkes tarafından korkulan bir korsan. Denizlerin hükümdarı olarak bilinen acımasız bir haydut belki de. Güzelliği ile dillere düşmüş Asterra Krallığının Prensesi Violet. Özgür ruhuyla geceleri sahilde otururken onu Son Nefes lakaplı bir korsan görüp peşine düşerse ne olur? Denizlere hükmeden adam bütün denizi kadının önüne serebilir mi?

Evrenler ve Aralarında geçerli olan kuralları kim sever ki? Peki kimler uygular bu aptal kuralları? Köleler. Değil mi? Peki... Ya olduğumuz varlık bile bir evrenin kölesi ise? Asıllar`ın evreninde ki yaşam kuralları basitti; itibar yoksa yaşam da yok. Peki ya Karmaların evreninin kuralı neydi? Acı yoksa yaşam yok. Ya bu kuralları doğuştan bir güçle çiğneyebilseydik ne olurdu? Ya da... Hiç bir yere ait olmadığızı görüyorken mecbur bir gurursuzlukla orada yaşamaya devam edebilseydiniz. O zaman ne olurdu? Hiç bir yere ait değilken ait olmak misali... Üç kişinin yanlışlıkla Morsweln`e evrenine geçme ihtimalleri hiç yokken uyandıklarında gözlerini bu evrende açmaları bir imkansızı süslemiştir. Asıl gerçekleri öğrenmeye başlayan üçlü bu yolu kısadan ve ayrıntısız bir şekilde geçebilecekken uzun yolu seçerek tüm gerçekleri aramaya başlarlar... Peki gerçek aslında neydi? Bu soluksuz okuyacağınız romanın tadını çıkarmaya bakın. By; Kurtxx

Başlangıç Tarihi 02.05.2020 Genç köpek, Panter`in kaybolduğunu öğrenince ufak bir kahkaha attı. "Az önce bana kaybolup kaybolmadığımı sordun ama kaybolan sensin. Anlaşılan yardıma ihtiyacın var." "Burası neresi?"diye sordu, kara kedi. Genç köpek patisinin üzerinde gezinen karıncayı diğer partisi ile kovup Panter`e döndü. "Pati Şehrine hoş geldin." Yazılan bazı sahneler hayal ürünüdür. Öbür hesabıma giriş yapamadığım için yeni bölümleri bu hesaptan yayınlayacağım. "Terk edilmek tüm canlılara aynı acıyı verir."

Yıllar önce kendi gücüne karşılık şeytanla yapılan bir anlaşma. Şeytanla anlaşma yapmaya cesaret eden tek soy Siyah kana ait soydur.Son siyah kan taşıyıcısı öldürülmeden önce şeytana vasiyet bırakır. Der ki, "Güçle lanetlenmiş bedenimden tüm gücümü al fakat intikamımı alması için bir taşıyıcı daha gönder." Şeytan kabul eder ve bir taşıyıcı daha gönderir. Acımasızlık, zeka ve güçle lanetlenmiş son taşıyıcı diyara gelerek tüm düzeni, alışılmışlıkları bozarak tekrar yazar...

Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız? On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğunda Eda artık bir gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştı. Gerçek aşk diye bir şey yoktu. Varsa da onu bulmak gibi bir niyeti olmamıştı. Arkadaşının zoruyla sonunda evden çıktığında aklına en son gelen şey bir falcının karşısına oturmaktı. Egzotik giyimli kadının karşısına oturduğunda ise söylediklerini dinlemekten başka çaresi yoktu. Falcı ona aşkı bulması için geçmişte yaptığı bir hatayı düzeltmesi gerektiğini söylediğinde parasını boşa harcadığını düşünmekten kendini alamamıştı. Fakat eve dönerken geçirdiği kaza sonucu gözlerini İngiltere`de 1823 yılında açtığında kendini önceki yaşamı olan Helena Anne Mercer olarak buldu. Şimdi tek yapması gereken yapılacak hatalı seçimi bulmak ve bunu engelleyebilmekti. Ama hiçbir hata bu kadar cezbedici olmamıştı.

Lina, 2024’ten geldiği için bu yeni dünyaya ayak uydurmakta zorlanır; ancak kısa sürede, krallığı korumaya çalışan bir ekiple tanışır. Bu ekip, krallığın sorunlarını ve düzenini sağlamak için mücadele etmektedir. Ekip içinde, mühürün koruyucusu Aric ile karşılaşır. Başta anlaşamayacak bir ikili olsalar da, zamanla birbirlerini anlamaya ve romantik bir yakınlaşma yaşamaya başlarlar. Aric, Lina’nın zaman yolculuğunun anahtarıdır ve krallığı kurtarmak için onun yanında savaşacak kişidir. Aynı zamanda, krallığın entrikalar ve ihanetlerle dolu dünyasında Lina’nın güvenebileceği tek kişidir. Aric, Lina’nın geçmişe yaptığı yolculukta hem aşkı hem de savaş ortağı olur. Birlikte, kaderlerinin onları hangi yollardan geçireceğini keşfederler.

Perilerle yapılan savaşta herşeyini kaybetmiş Cyra`nın hikayesi

Bir prens eski sevgilisi tarafından büyülenir ve bu büyü prens gerçek aşkı bulana kadar sona ermeyecektir…

Gerçek güç. bir asayla değil yürekteki cesaretle ölçülür; çünkü en büyük zafer içsel savaşlardan galip çıkmakla kazanılır. İyi okumalar sevgili okur...

Aria her zaman aynaların sadece yansımaları gösterdiğini sanmıştı... ta ki bir gün kendi yansımasının ona cevap verdiği ana kadar. O sabah aynaya baktığında, gözlerinin derinliklerinde bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti. Yansıması onunla aynı değildi. Bir şeyler ters gidiyordu. Çok geçmeden, kendini aynaların ardında gizlenen karanlık bir dünyanın içinde buldu. Bu dünya, gölgelerin hüküm sürdüğü, yansımaların gerçek olduğu ve her hareketin bir bedeli olduğu bir yerdi. Aria, kendi yansımasıyla yüzleşmek ve gerçek dünyaya geri dönebilmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda. Ancak bu dünyada her şey göründüğü gibi değil. Dostların düşman, düşmanların ise sırlarla dolu olduğu bu diyarda, Aria`nın yaptığı her seçim onun kaderini belirleyecek. Gerçeklik ve yansıma arasında ince bir çizgi var. Aria bu çizgiyi aşabilecek mi, yoksa sonsuza kadar aynaların ardındaki karanlıkta kaybolacak mı?

GİRİŞ BÖLÜMÜ: Aramızdaki mesafe o kadar derin ve ulaşılmazdı ki bunu net bir şekilde görebiliyordum. Sanki, aynı yazılan iki kitap gibiydik. Aynı görünsek de her sayfamızda farklı şeyler anlatıyorduk. Tek yapmamız gereken şey; bir kitabın cümlelerini nasıl dikkatli bir şekilde okuyorsak, kalbimizde yazılan cümleleri de dikkatli bir şekilde okumamız gerektiğiydi. Çünkü, bir cümleyi dikkatli okumazsanız, başladığınız kitabın gidiş yönünü asla anlayamazdınız. KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM. Fikirlerinizi aşağıda benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Hikayenin başlangıcı 2015 yılında yazılmaya başlanmıştır. Ve 2024 yılında güncel olarak buradan devam edilecektir. -- Kapak ilerideki günlerde değişecektir. NOT: Yazılan tüm yazılar buraya yazılmadan önce noterde onaylatılmıştır. Dağıtılması ve çoğaltılması yasaktır. Tüm hakları bana aittir.

Benim adım Faith Morgan ve bu benim hikayem. Hikayeme nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Resim yapmayı ne kadar çok sevdiğimden ya da ne kadar içine kapanık bir çocuk olduğumdan da bahsedebilirim. On dokuz yıllık hayatım boyunca ailesi tarafından sevilen, annesi ve babası tarafından sevgiyle büyütülmüş bir çocuk olduğumdan da fakat bu çok büyük bir yalan olurdu. Kafamın içinde bulunan seslerle okula ilk başladığım zamanlarda tanışmıştım. Hayatımda kendimi tamamen oraya ait hissettiğim bir yer olmamıştı. Kalbim mi kırıktı yoksa kendi kurguladığım hayal dünyasının içerisinde mi yaşıyordum anlayamıyordum. Bir şeyler beynim de ve kalbim de eksikti. Bu sebeple tamamen içine kapanık birisi olarak yaşadım. Kimse ile anlaşamaz ya da yakınlık kuramazdım. Kendimi iyi hissedebileceğimi ya da insanların beni ben olduğum için kabul edebileceğine dair bir inancım yoktu. Kafamdaki seslere bu yüzden her zaman ihtiyaç duymuştum. Kendi kendime konuşuyor, kendi aldığım kararları uyguluyordum. Çünkü ben bile kim olduğumdan emin değilsem çevremde yakın olabileceğim insanlar beni nasıl bileceklerdi ki? Bu düşünce ile yıllarımı geçirmek zorunda kaldım ve bana göre birçok insan da hayatını benim gibi yaşıyordu. Aradan geçen uzun yılların sonunda kendi hayal dünyam olmadığına emin olduğum beklenmedik bir an yaşadım. Kim olduğumu anlamaya başladığım, hayattan ne istediğime emin olduğum bir an. O an geldiğinde neden kim olduğumu bilmediğimi anlıyordum. Çocukken annem herkesin hayatında dönüm noktası diye tasvir edilen bir dönem olduğunu söylerdi. Herkesin kendi zamanı olduğunu… İşte o an geldiğinde kendi zamanımın geldiğini biliyordum. Kim olduğumu öğreneceğim, kim olmak istediğime karar vereceğim andı. Belki de benimle diğer insanların da hayatlarında kendi zamanlarının geldiğini gösteren o an ortaya çıkmıştı. Kim bilir?

Bir zamanlar Dünya`ya sadece dört ülke hükümdardı. Bu dört hükümdarlığın kraliçeleri aynı anda hamile kaldı. Çocuklar doğduğunda ise onlarda özel güçler olduğu görüldü. Ateş, Hava, Su ve Toprak...

krallıklar arası savaşla yer yüzü adeta ateş alırken aliana`nın içinde ise sadece intikam ateşi vardı. "Savaş sadece bir yıkımdan ibarettir." Yedsiya diyarında uzun yıllardır hüküm süren lydisa ve frendya krallıklarının arasında eskiden kalma bir düşmanlık vardı . lydisa ve frendya krallıklarının geçmişi hiç aydınlık değildi. eskiden bu yana genellikle hep savaşlar olmuş ve iyi geçinememişlerdi. bir gün lydisa krallığında ki soylu bir ailenin gizemli bir suikastçı tarafından öldürülmesiyle her şey karışır. lydisa krallığı bu vahşeti, frendya krallığının yaptığını düşünerek bir savaş başlatır. Ailesi öldürülen aliana ise ne yapacağını şaşırır ve yaşayan bir enkaza döner. Aliana için geriye tek bir seçenek kalır: gizli bir kimlikle frendya krallığına girip ailesinin öcünü almak.