Kendisini kaybetmiş bir kız ve onu yolun başına götüren yaşlı bir adamın hikayesi

Mayasında Karadeniz `in fırtınası bulunan bir sevda hikayesi... " Gözlerinin yeşilinden sanki yıldızlar kayıyordu. Fakat ben o yıldızın kaydığını gördüğümde ki dileğim o yıldızı tutmak olmuştu . " " Deniz gözlerinde sığınacak bir liman gördüm. Beni o limanda korur musun ? " Manolya ve Zambağın simgesi midir aşk ? Onlara göre öyleydi ... Yağan karın onu eriteceğini bilmesine rağmen güneşi görmek istemesi miydi sevda ? Deniz ve ormanın sarılması mı imkansızlık ? Akan yaşların konuşması mıydı yoksa ? Göz yaşlarının konuştuğu hâlde kalbinin suçunu itiraf etmemesi miydi yoksa sadakat ? Yağan yağmurun buluttan vazgeçmemesi miydi bağlılık ? Hepsi de vardı onlarda... Onlar kim miydi ? Onlar orman ve denizdi ... Babasının vasiyetinde yazan gerçekle kendi kayıp kardeşini bulmak üzere Hollanda`dan Karadeniz`in Kalbi Ordu ` ya kalkan uçağının ona başka kapılar açacağını bilmeyen Kamer Algün bu sefer sert kayaya denk gelmiştir. Uçağın içinde ki sert kaya ise Anıl Aras Borahan ` dır . Anıl Aras Borahan Ordu`nun ileri gelenlerinden tanıdık bir ailenin üyesi olmasının yanı sıra kendisini çok iyi koruyan ve kıdemli bir istihbaratçıdır . Ülkesi için canının her zerresini feda edebilen bir adam için sadece zorluklar değil Kamer Algün `ü gördükten sonra imkan dahilinde olmayan durumlarla karşılaşacaktır.

Karan, karanlık koridorlarda sessiz adımlarla ilerliyordu. Hedefindeki adamın odasına hızlıca ulaşmalı işini bitirmeliydi. Soğukkanlı, amansız bir katildi o. Her şeyi planlanmıştı. Hiç bir şey onun dikkatini dağıtmamalıydı. Tam o sırada, köşeyi dönerken önüne bir şey çıktı Dengesini kaybetti, adımlarını yavaşlatmaya çalıştı. Önünde, elinde serum tutan ince yapılır solgun yüzlü genç bir kız duruyordu. Saçları yoktu, peruk takıyordu belki de.Irmak`ın gözleri acı ile kıvrılmıştı. Karan`ın kalbi, yıllardır duyduğu en garip ritmi tutturdu. Bu an, soğuk dünyasını, da bir çatlak gibiydi. " Özür ellerim.. " dedi Irmak, titreyerek sesiyle serumu güzelerken. Karanı sadece izledi. Bu kız... neydi bu haliyle? O an bir şey hissetmişti anlam veremediği bir şekilde. Bir an durdu, sonra görevine döndü. Adamın odasına girdi. İşini bitirdi, sessizce çıkmak üzereydi ki, hemen yan odanın kapısından Irmak`ı gördü. Serumunu tutuyordu, dalgın ve acı dolu ifadeyle. Karan`ın aniden içi yumuşardı. Elini uzattı "İhtiyacın var mı? " diye fısıldadı sessizce. Irmak şaşırdı ama evet, yardıma ihtiyacı vardı. O an, katil ile kurbanın kaderi sessizce. ağır ağır örülüyordu.

Bir apartmanda sıradan görünen pencerelerin ardında sıradışı hayatlar yaşanıyor. Kimi aşkı arıyor, kimi geçmişin hayaletlerinden kaçıyor, kimi ise sadece görünmemeye çalışıyor. Ve bir gün, apartmana yeni taşınan genç bir kız, bu sessiz dünyaların perde arkasını aralamaya başlıyor. Görünenle gerçeğin arasındaki farkı öğrenmenin zamanı geldi. Çünkü bu hikâyede hiçbir şey göründüğü gibi değil...

“Geçmişini unutan bir kalp, kime ait olduğunu hatırlayabilir mi?” Hazel bir kazayla sadece hafızasını değil, kendine ait ne varsa kaybetti. Gözlerini açtığında yanında Ayaz vardı. Ona yabancı ama aynı zamanda tehlikeli şekilde tanıdık… Kuzey’in sıcak gülümsemesi geçmişte saklı yalanları fısıldarken, Ayaz’ın sessiz acısı Hazel`e bir şeyleri hatırlatmaya çalışıyordu: Aşkı. Sadakati. Ve ihaneti. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değil. Ailesi, geçmişi ve sevdiği herkesin yer aldığı bu oyun… Onun kendi hayatı üzerine kurulan kirli bir planın sadece başlangıcıydı. Hafızasını kaybeden bir genç kız. Onu korumaya yeminli bir adam. Ve geçmişten gelen karanlık bir tehdit. Aşk mı daha güçlüdür, yoksa intikam mı? Bu hikâyede herkesin bir sırrı var. Ama Hazel`in hatırlayacak zamanı yok.

Hayata kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan aymira bir gün katılıcağı bir toplantıda karşılaşır karan aslanoğluyla ve o günden sonra olan olur aymiranın hayatı girilmiycek yollara girer hiç bulunmadığı ortamlarda bulunur karan Aslanoğlu karanlık hayatına aymirayıda dahil eder onu herşeyden korumak ister sadece kendine saklamak ister aymirayı “ sen sadece bana ait olucaksın sadece bana “

Lara, yıllardır aynı rüyayı gören, içine kapanık bir lise öğrencisidir. Her gece sisli bir ormanda yankılanan bir ses ona seslenmektedir: “Gecenin ötesinde seni bekliyorum.” Bir sabah kapısında bir yabancı belirir: Ruyan. Onu rüyalarında gören Lara, bu kişinin gerçek olup olmadığını anlayamaz. Ruyan, Lara’ya yıllar önce bir gölde öldüğünü, ama bilinmeyen bir şekilde hayata geri döndüğünü söyler. Gerçekten de Lara’nın geçmişiyle ilgili birçok parça eksiktir. Ancak Ruyan’ın anlattıkları sadece başlangıçtır. Lara’nın ruhu ikiye bölünmüştür: bir parçası yaşamış, bir parçası gölde kalmıştır. O karanlık parça şimdi geri dönmek istemektedir. Lara, kendi içindeki “karanlık Lara”yla yüzleşmeli ve gerçek benliğini seçmelidir.

O nun kalbi sadece seni seçti

Nefretle başlayıp kalbe dokunacak bir hikayeye başlıyoruz…🤍 Aşkın sınırları nerede başlar? Üç ay sürecek bir evlilik. Ne sevgi, ne yakınlık. Sadece kağıt üstünde bir birlik. Aynı ev her gün; tartışmalar, boş bakışlar inatlaşmalar… Mira; Okulu zar zor bitirmeye çalışıp ailesinin borçlarını denkleştirmeye çalışan yaralarını içine gönmüş temiz bir sayfa açmak isteyen kendi ayaklarının üstünde durmaya çalışan kadın kafası dik inatçı ve mesafeli birisi… Atlas; Kendi mesleğini aile şirketinde sürdüren fazla ciddi işkolik kuralcı hayatını sadece işine vermiş kendi hayatına bakan ve hayata bakış açısı sadece ben olan birisi…

Ben Melis Çise Karay,o günden sonra hayatım asla eskisi gibi olmadı.

“Bazı görevler sadece iş değildir… Tehlikenin kalbinde başlayan bir hikâyede, kurallar aşk karşısında ne kadar dayanabilir?” Ada Soylu, hayatta hiçbir işe uzun süre tutunamamış, inatçı ve özgürlüğüne düşkün genç bir kadındır. Ancak bu kez her şey farklıdır. Bir iddia uğruna başladığı yeni işinde, lüks bir otelde “butler” olarak göreve başlar. Fakat bu sıradan bir iş değildir. Çünkü çalıştığı kişi, soğuk ve karanlık geçmişiyle ün salmış, gölgelerin ardındaki bir örgütün lideri Pars Astepe’dir. Pars, Ada’yı işe aldığına pişman etmek için her yolu dener. Ancak Ada kolay pes edecek biri değildir. Korkularıyla yüzleşirken, içine çekildiği bu karmaşık dünyanın tam ortasında, ikili arasında karşı konulamaz bir bağ oluşur. İşin ve kuralların ötesinde, tehlikeli ama büyüleyici bir aşkın kıvılcımları yanmaya başlar.

Kars’ın soğuk ve ıssız dağ köyünde geçen, yüzünde derin bir yara taşıyan Aslı’nın hikayesidir. Babasının kurt tarafından parçalandığı o kara geceden sonra, yalnızlık ve hüzünle büyüyen Aslı, sessizliğin içinde bencilliğe bürünmüştür. Yeni atanan genç doktorun gelişiyle hayatı değişmeye başlar; bu karşılaşma, umut ve acının, aşk ve öfkenin iç içe geçtiği karmaşık bir dünyaya sürükler onu. Kırgınlıklarla örülü bu dram, gençliğin sancılarıyla birleşirken, okuru unutulmaz bir psikolojik yolculuğa davet ediyor.

Çok klasik bir kurgu ama bence eğlenceli olcak sıkıldıkça okuyabilirsiniz💗💗

Buket gece dışarda motoruyla gezerken başına ne geleceğinden habersizdi.

Zaman, bazı sırları yalnızca hazır olana fısıldar. İzmir’in taş sokaklarında, geçmiş yeniden yürümeye başlıyor. Cumhuriyet’in 100. yılı yaklaşırken, Özgür adında bir lise öğrencisi, Atatürk’e uzanan kadim bir mirasla sınanıyor. Bir kitap. Bir iz. Ve geri dönüşü olmayan bir geçit… Geçit 100 Bazı sırlar, seni seçtiğinde uyanırsın.

İçimden geldiği gibi. Kendime açılan kapı ile yüreğimdeki sözleri çevireceğim

Gonca İstanbul da mutlu bir şekilde yaşarken aldığı evlenme teklifini haber vermek için yıllardır gitmediği memleketi Mardin topraklarına geri döner ama bir anda kendisini başka bir adamın karısı olarak ve Mardin`in hanım ağası olarak bulur. Keyifli okumlar😊

" en yakın dost bir gün düşmana dönüşebilir mi? Kalpte iz bırakan bir aşk, nefretten yeniden doğabilir mi?" Açelya, geçmişin gölgeleri ile savaşan genç bir kız. Şiddet dolu günlerin ardından hayat ona İkinci bir şans sunmuştu, Çocukluğu annesinin ikinci evliliği ile yeniden şekillenirken, gerçek sevgiyi üvey babası sayesinde bulmuştu, Huzuru ilk kez tatmıştı ama bu uzun sürmedi... Bir ihanet, bir iflas, ve bir zorunlu kaçış... Açelya yıllar sonra İstanbul`a geri geldiğinde onu bekleyen Sadece yarım kalmış Anılar değildi yakın arkadaşı Ayaz artık en büyük yarasıydı. Birbirine düşman iki aile... Bir okul dolusu zorbalık ve sahte dostlukların arasında Kendini yeniden bulmaya çalışan genç bir kız. Ayaz`la kurdukları ba dostluktan da öteydi ama iş dünyasının acımasız oyunları bu masum ilişkiyi Paramparça etti. Açelya`nın ailesine yapılan bir ihanet ailesinin yok oluşunun eşiğine getirdi. Açelya var Ayazın arasında yarım kalan bağ, kin mi besleyecek yoksa kalbin en derinlerinden gizlenen aşkı mı gün yüzüne çıkaracak. Bir bakış her şeyi yeniden hatırlatan Bütün geçmişi bir anda gün yüzüne çıkaran bir bakış. Aşk ve Nefret arasında ince bir çizgi var derler Açelya beyazın ilişkisi O çizgide dans edecek... Birbirine düşman olan iki aile sayesinde dağılan bir aşkı Ayaz ve Açelya tekrardan toparlayabilecek mi acaba.

Abilerimle girdiğim iddia en fazla başıma nasıl bir iş açabilirim ki? Aynen ilk başta böyle düşünüyordum. Aşk kapımı çalana kadar... Bir iddia sonucu bütün yaz çiftlikte kalmak zorunda kalan MenekşeSungur. Ailesi sırf adam olsun diye çiftliğe gönderilen Alp Yenilmez. Ve yaşayacaklar biraz tatlı biraz çetrefilli bir aşk...

Annesi için imza attığı bu evlilikte başına neler geleceğini bilmeyen Gece...

Masallar bir varmış bir yokmuşla başlardı,benim masalım bir yoktu,hatta hiç yoktuyla başladı. Ailem yoktu,gözlerimi bir yurtta açmış ve bütün yaşlarımı burada geçirmiştim. Yıllardır yaşadığım bu yerden beni almaya gelen gizemli adamda kimdi? Neden hiç bilmediğim bir yere getirilmiştim sahi ben kimdim?

Ailesini kaybettikten sonra hayatın karanlık yüzüyle tanışan Alara, sahteliklerini arasında kaybolur ve kendi yolunu ararken, hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan biri hem geçmişin acılarını silmesine yardım eder. Hemde umutla dolu gelecekte yeni bir yol bulmasına yardımcı olur.

Hayat şaşırtır. Bazen iyi anlamda, banez ise kötü. Bazen iyi sandığımız kötü çıkar, kötü sandığımız iyi. Ayaz ve Defne tam da böyle bir anda tanıştılar işte.

Hayat seni anlamsız şekilde oradan oraya sürüklerken, çığlıklar atsan dahi duyulmaz. Sonra birisi duyar. Göz göze gelirsiniz, ve kaçınılmaz son... Günler, aylar, yıllar birbirine girdiğinde gördüğün şey, sevdiğinin ışıldayan gözleri olurmuş. Biz fırtınanın birleştirdikleri, biz fırtınanın ayırdıkları, biz fırtınadan geriye kalanlar... &&& Sevdiğinin gözlerine bakar ol. O gözler sana mı bakar olmuş? Saçmalık! O gözler, sana bakarken kör olmuş!

Mira Mina`nın telefon numarasını yanlış tuşlar ve Kağan ile maceraları başlar...