Alacakaranlık çökerken, içinden bir ateş doğar... Kod adı: Zümrüd-ü Anka. Geride bıraktığı hayatın küllerinden yeniden doğmak zorunda kalan özel bir kadın. Yalnızlık, görev ve sırlarla örülü bir yolculukta; hem vatan için savaşacak, hem kendi kimliğini arayacak. Gerçekler gün yüzüne çıktıkça, kimin dost kimin düşman olduğu belirsizleşecek. Ve bazen, en karanlık anlar… en parlak doğuşlara gebedir. > “Ben küllerimle barıştım. Şimdi sıra ateşimde.” Zümrüd-ü Anka: Alacakaranlıktan Doğuş – Cesaretin, fedakârlığın ve kimlik mücadelesinin destansı hikâyesi. > Yaren Karadamar’dan, güçlü kadınlara, karanlığa rağmen savaşanlara ve asla vazgeçmeyenlere ithafla…

Zaman, bazı sırları yalnızca hazır olana fısıldar. İzmir’in taş sokaklarında, geçmiş yeniden yürümeye başlıyor. Cumhuriyet’in 100. yılı yaklaşırken, Özgür adında bir lise öğrencisi, Atatürk’e uzanan kadim bir mirasla sınanıyor. Bir kitap. Bir iz. Ve geri dönüşü olmayan bir geçit… Geçit 100 Bazı sırlar, seni seçtiğinde uyanırsın.

Kerem Aktürkoğu nerden bilebilrdi ki düğününe gelen kadının 25 yıl önce kaçırılan ikizi olduğunu...Hem de Yüzbaşı olmuş bir şekilde... Eğer hem futbolcu hem de askeri bir kitap arıyorsanız kitabıma hoş geldiniz sevgili okurlarımmmm

8 yaşında abisiyle evlat edinen bir kızımızın hikayesi adı Defne gül olcak ama bilmiyoki evlat edinildiği aile unun öz amcadının ailesi ölüyo kızımız bu gerçeği 18 zine 3 ay kala yaşıyor. Umarım ilginizi çeker bu benim ikinci hesabım ilk hesabımın şifresini unuttum tekrar hesapla yine sizinleyim.

Büyük bir suç örgütünün lideri olan Karan`ın, geçirdiği kaza sonucu yüzünün nerdeyse tamamı yanar. Yüz nakliyle başkasının yüzünü alarak hem yeni bir yüze kavuşur hemde peşindeki polislerden kurtulur. Peki Karan yüzünü aldığı adamın karısına aşık olursa ne olur? İşte onu merak ediyorsanız hayal dünyama davetlisiniz.

Rüzgar estikçe tenimi okşuyor, bir ferahlama geliyordu ama içimdeki boğukluğu atmaya yetmiyordu. Nasıl hissediyordum? Kırılmış, çaresiz... Elim kalbime gitti. Kalbim acıyordu. Bunca yıl sonra gerçekler gün yüzüne çıkmıştı ve bu oldukça büyük bir yüktü. Ben o yükün altında eziliyordum. Gerçekler ağrıma gitmişti belki de...

Ne açıklayacağımı bilemedim kurgunun konusu ise gazeteci bir kadının kendi iç çatışmaları ve akıl hastanesinde tanıştığı bir adamın bu olaydan sonra başına gelecekler

Her sabah yaptığı gibi banyoya gitti. Ama o sabah… aynada kendi yüzü yerine bir yabancı duruyordu. Olivia, gerçeklikle bağını yavaş yavaş yitirirken, aynadaki yansımalar ona geçmişten ve bilinçaltından fısıldıyordu. Her yeni yüz, biraz daha deliliğe açılan bir kapıydı. Yalnızlık, sanrılar ve kimlik çatışması arasında sıkışan Olivia’nın tek bir sorusu kaldı: "Ben kimim?" Gerçekle hayalin iç içe geçtiği psikolojik bir yolculuğa hazır olun.

Cagatay, ilk o bakışta vurulur Nilufer`ine. Kader miydi onları buluşturan yoksa kaderini kendileri belirleyenler miydi? Çağatay, rüyasında Nilüfer`i görür, ona vurulur, onu bulmaya çalışır. Beklenmedik bir anda süprizle karşılaşır. Şimdi kaderini kendi elleriyle mi çizecekler, yoksa kaderine màhkum mu olacaklar..? Haz,tutku,aksiyon sizlerlee çikolatalı ekmeklerimm. Yeni kitabım sizlerle yakında olacak.. Bu maceramda benle olmaya var mısınız?

Küçük kız çocuğu Ayşıl`ın en büyük arzusu babasıyla birlikte sonsuz bir gelecekti. Düşlerini babasıyla olan hayallerle süsler ve onlardan dilek fenerleri yapıp gökyüzüne gönderirdi. Önce dilek fenerleri söndü. Sonra her biri gökyüzünden yere düştü ve yeryüzündeki kötülüklerde kayboldu. Tüm umutları kırılmışken kafasını yeryüzündeki kötülüğe çevirdi. Oradaydı. Sert ve dayanıklı görüntüsüyle tüm kötülüklerin arasından sıyrılıp elinde bir fenerle küçük Ayşıl`a yaklaştı. Umutlandı Ayşıl ve bir dilek daha tutup feneri yaktı. Bu sefer düşlerine karşısındaki genç çocuğu da ekledi.