TAKİP ETTİĞİ KİTAPLAR
devam ediyor 1a önce güncellendi Karat (Texting)
@its.irem
Okuma
28
Oy
7
Takip
4
Yorum
4
Bölüm
3
Ünlü bir casino sahibi olan arkadaşınıza attığınızı sandığınız bir mesaj en fazla kime gidebilirdi ki??
devam ediyor 3h önce güncellendi Mevzu Kelepçe/Texting
@okyanuss_s
Okuma
11.81k
Oy
1.37k
Takip
157
Yorum
569
Bölüm
18
0537**: Acaba rica etsem kelepçenizi de alıp öndeki apartmana gelebilir misiniz? (22:03) Görüldü Yazıyor... 0551*: Gecenin bu saatinde bir avukatın elimde kelepçeyle kapısına gelmemi ve onu nezarete atmamı istiyor. 0551*: Doğru mu anladım?
devam ediyor 1h önce güncellendi TESADÜF DANTE| TEXTING
@sorienn1
Okuma
14.87k
Oy
1.48k
Takip
145
Yorum
318
Bölüm
24
Siz- *fotoğraf* Siz- bak ne güzeldik harcadın bizi Siz- Allah senin belanı versin adi herif Siz- umarım hiç mutlu olmazsın 576- chi sei? ( kimsin?) Ne? Ne diyor bu salak Siz- ne diyorsun şerefsiz herif 576- Non capisco cosa stai dicendo. Chi sei? ( ne dediğini anlamıyorum kimsin?) Ne diyor kesin küfrediyor Siz- bende senin capisco ( görüldü ) Siz- görüldü yemişiz 576- kimsin ne istiyorsun? Siz- benim ben Alina iki günde unuttun mu? 576- yanlış numara alina Siz- sen şerefsiz Samet değil misin? 576- hayır Siz- kimsin o zaman 576- Dante vico alina onu aldatan eski sevgilisine yazacakken numaraları karıştırıp İtalyan mafyaya yazarsa ne mi olur? gelin öğrenelim.
devam ediyor 3h önce güncellendi Rütbeli Bela
@livane
Okuma
546
Oy
74
Takip
64
Yorum
3
Bölüm
5
Mizgin Kalyoncu, şımarık ve prenses gibi yetiştirilmiş bir ressamdır. Gümüşhane`nin bir köyünde yaşamaktadır. Sıcak bir yaz gününde, festivalde horon teperken yanında oynamaya başlayıp kavga ettiği askerin, aslında küçükken evlenip Almanya`ya gitme sözü verdiği çocukluk arkadaşı olduğunu bilmemektedir. Ağır başlı Yüzbaşı Sadi Ilgaz ile patavatsız Mizgin`in atışmalı aşk hikayesini okumaya ne dersiniz?
devam ediyor 18s önce güncellendi Takıntılı mafyam * Yarı texting*(+24)
@ayinyansimasi
Okuma
14.5k
Oy
541
Takip
97
Yorum
121
Bölüm
24
Ölüm ve hayat arasındaki tek fark bir harfti. Ben artık hayat değil ölüm olmak istiyordum... Mafyalar kralından hayatın hikayesi sizlerle..
tamamlandı 3a önce tamamlandı KARANLIĞIN SAHİBİ
@blueaura
Okuma
7.92k
Oy
218
Takip
45
Yorum
8
Bölüm
28
Elif yanlış zamanda, yanlış yerde bulunur ve Azer’in hayatına istemeden girer. Azer, onu önce sadece bir tanık olarak susturmak ister, ama Elif’in korkusuna rağmen boyun eğmeyen tavırları onu etkiler. Zamanla Azer, Elif’in hayatını kontrol etmeye başlar. Elif ondan nefret eder, ama Azer’in duvarlarının arkasındaki yalnızlığı gördükçe içten içe ona bağlanmaya başlar. Aşk, intikam, ihanet ve karanlık işlerin arasında Elif, kendi masum dünyasıyla Azer’in kanlı dünyası arasında sıkışıp kalır.
devam ediyor 2a önce güncellendi Alt Üst
@leymerr
Okuma
211
Oy
8
Takip
4
Yorum
0
Bölüm
12
İki Karadeniz ailesinin çocuklarıydı onlar. Ayşe ve Kerem.. İlk okulda beraberler diye tamamen birbirlerinin zıttıydılar ama onları birbirine çeken birşey vardı, kerem çocukken bile suskundu minik Ayşe`nin yüreği ise bu suskun çocuğa çoktan teslim olmuştu. Kerem daha 9 yaşındaydı anne babası öldüğünde ayşe yoktu arkadaşları yoktu.. Anne babası ölünce amcalası onu İstanbul`a götürmüş çocukkuk yıllarını orada geçirmesini sağlamıştır. Aradan yıllar geçti kerem 23 yaşına geldi ve memleketine döndü anne babasının mezarına bakmak için lakin döndüğünde hiç hesap edemediği bir şey oldu.. Karşı komşularının kızı Defne`ye aşık olduğunu fark etti zamanla kızda ona aşıktı hemde ama kızın bir takıntılısı vardı kerem de bunu duydu ve kızı kaçırdı dini nikah kıydırtmaktı amacı nikahları kıyılırken çıkan silah seslerinin ardından sevdiği kollarına yığılırken donakalmıştı "Ayşe`nin üvey kardeşiydi kızın takıntısı" ve artık kerem intikam istiyordu Ayşe`nin nikahlanacağını duydu ve bekledi. Ve bir hikayede böyle başladı kim bilir acaba ayşe içindeki aşkı sağ tutabilecek mi yoksa o aşk hissizliğe mi dönüşecek?
tamamlandı 4g önce tamamlandı Yakamoz (TAMAMLANDI)
@gokcely
Okuma
9.32k
Oy
765
Takip
212
Yorum
410
Bölüm
18
Derler ki, herkes kendi hikayesinin başrolüdür. Bu benim için geçerli değildi. Tanıdığım herkesin hayatında bir şekilde merkezdeydim; yol gösteren, tutunan, belki de kurtaran... kendi hayatımda ise sadece digurandım, sesim kısık repliklerim eksikti. Leyla, ailesiyle birlikte küçük ama sıcak bir mahallede yaşamaktadır. Bu hikaye, kendi hayatını bulmak isteyenlere, kendi değerini anlayabilen herkese.
devam ediyor 1h önce güncellendi AMADEYİ EMRİNE BERDEL
@aytengul
Okuma
10.01k
Oy
801
Takip
176
Yorum
92
Bölüm
16
"Bir kere ya, bir kere! Bir kere de ben dediğimi yapın lan! Bir kere! Dişimi kıracağım, sizin gibi lavuklar ancak bana rast gelir zaten. Şerefsizler." Asabım bozulmuştu. Neymiş efendim, şirket hisselerinin birçoğu evli ve çocukları olan abilerime verilecekmiş! Bok yerler... Ben sağ olduğum müddetçe, kimse benim olanı alamaz. O kadar! Sandalyeye daha da yayıldım, başımı ellerimin arasına alıp soluklandım. Daha şirketin yolunu bilmeyenler, bana ahbaplık kesilmekten başka bir şey bilmiyorlardı. Oysa ki ben canımı dişime takıp gece gündüz çalışmıştım. Onlar ortalıkta fink atarken, ben ter döküyordum. Onlar gece kulüplerinden çıkmazken, ben kendi çabamla yolumu çiziyordum. Onlar her gece bir kadının koynunda uyurken, ben iyi bir geleceğim olsun diye didiniyordum. Ben koskoca Kenan Azadoğlu’yum. Buraların hiçbirine yapmamıştım, yapmayacaktım da. Babam ağa olmasına rağmen, ben kendi şirketimi kurmuştum. Babamın şirketi iflas etmişken, benim şirketim her geçen gün biraz daha ihtişam kazanıyordu. İlaçlarımı içmeliydim. Doktor, ilaçlarımı ihmal edersem durumumun kötüye gideceğini açıkça söylemişti. Sakin olmalıydım. Daha 26 yaşındayken felç kalmak isteyeceğim son şeydi. Maazallah başıma bir şey gelse, beni ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaparlardı. Hele o Kezban cadısı... Kimseye fırsat vermeden, ilk o beni cehenneme yollar. Şeref yoksunu bir insandan farksızdı. Kimseye bir hayrı dokunmayan, aile dağıtan bir kadındı. Kadın demek bile kadınlara hakaretken, bu kadın, ortada namuslu rolü kesip göz boyamaktan başka bir bok bilmiyordu. Yedi aylık hamile annemi merdivenlerden itmiş, annemin ölümüne sebep olmuştu. Üstelik kardeşim de o olay yüzünden erken doğmuştu. Kezban yüzünden, güzeller güzeli can parçam Canan’ım tekerlekli sandalyeye mahkûm kalmıştı. Telefonum titrediğinde aramaya baktım. Can parçam arıyordu. Derin bir nefes alıp hızla kendime geldim. Onu üzmek, isteyeceğim son şeydi. Telefonu açtığımda Canan bıcır bıcır konuşmaya başlamıştı bile. Canan: Ağabeyim, nasılsın, iyi misin? Ben: Güzelim, can parçam, sen iyi misin? Canan: Abi, benim canım çiğköfte istedi. Geldikten sonra bana ellerinle çiğköfte yapıp yedirir misin? Ben: Can parçam, lafı mı olur? Ağabeyin değil miyim? Yaparım tabii. Sen iste, konağı ateşe bile veririm. Kıkırdadı Canan: Ağabeyim, sen iyi ki varsın yaa... Yine lafları uzatarak konuşuyordu. Biliyordu ki, en sevdiğim şeydi. Ben: Ağabeyin kurban olur kuzuma. Merak etmeyesin. Erken geleceğim. Sen şimdi git, bir iki bir şeyler ye. Aç kalma sakın. Canan: Ağabeyim, beni hiççç merak etmeyesin. Benim karnım yıla basa dolu. Sen gelene kadar da yerim. Ben: Yiyeceksin tabii. Ağabeyin boşuna çalışmıyor yaa. Canan: Canım ağabeyim, sen hiç merak etme. Ben senin kazandığın paraları çatır çutur yiyorum. Bugün de mağazaya gitmeyi düşünüyorum. Ben: Can parçam, hava sıcak. Sağlığın etkilenmesin. Canan: Ağabeyim, ben iyiyim. Hem tek çıkmayacağım. Korumalar da yanımda olacak. Ben: Elbette ki olacaklar. Boşuna para vermiyorum. Şöyle bir karı kız peşine düşmesinler de, yanında adam gibi dursunlar. Canan: Ağabeyim, sen hiç merak etme. Senin korkundan, bir milim bile benden uzak durmuyorlar. Ben: Can parçam, ben kartına para atacağım. Gönlünce harca, gez dolaş. Sağlığına dikkat et. Bu arada başka diyeceğin yoksa kapatmam lazım. Canan: Ağabeylerin bir tanesi, canım ağabeyim... Sen merak etme. Ben: Hadi sağlıcakla. Canan: Bye bye. Telefonu kapatır kapatmaz Cihan’ı aradım. Cihan ve Cahit… Aradığımda her zamanki gibi uzun süre çalmasını bekledim. Beşinci çalışta açılan telefonla bir an duraksadım. Normalde pezevenk onuncu çalıştan önce açmazdı, şaşırdım. Ben: Alo. Cihan: Buyur ağam, hayrola? Ben: Canan elbise falan alacak. Yanında durun. Cihan: Ağam etme eyleme... Canan Hanım mağazaya gitti mi çıkmıyor, bir de akşam olmadan dönmüyor, bilirsin. Ben: Cihan, oraya gelirsem topuklarından asar, yarım saatte bir kafanı suya sokarım. Dediğimi yap. Cihan: Ağam, emrin ola. Ben: Ha şöyle, adam ol. Ha bu arada, Cihan, kaşın gözün oynamasın. Cihan: Ağam, benim kaşım gözüm ne zamana oynamış? Tessüf ederim. Ben: Cihan, Cahit’i sana  düz getirip yan sokmadan dediğimi yap de. Cihan: Emrin olur ağam. Telefonu kapatıp işime odaklandım. Bu ayki kazançlar epey yükselmişti. Ancak boşa harcayacak zamanım hiç yoktu. Elimdeki dosyaları alıp teker teker okumaya ve imzalamaya başladım. Hiçbir evrakı gözüm kapalı imzalamazdım. Zamanında yaşadığım tatsız olaylar, bu konuda titiz davranmamın en büyük sebebiydi. Küçüklüğümden beri tek isteğim, biricik kız kardeşimin her isteğini yerine getirmekti. Annemin yokluğunda ona en iyi şekilde bakıp, iyi bir hayat yaşamasına olanak sağlamak için elimden geleni yapıyordum. Elimdeki dosyalara gömülüp projeyi incelemeye başladım. Dosyada, gelecek vadeden bir projeye gözüm takıldığında dudaklarımda hafif bir gülümseme oluştu. Tamamen doğa dostu ve düşük maliyetle hayata geçirilecek bu proje, epey para edecek gibiydi. Hemen önümdeki telefonu aldım ve asistanımı aradım. Sen: Alo, Sezin. Bana müdürü çağır. Sezin: Tamam efendim. Telefonu kapattım, gözümü tekrar dosyaya çevirdim. Kısa süre sonra Cemil Bey kapıyı tıklattı. "Gel," dedim. İçeri çekingen adımlarla girdiğinde, karşı koltuğu işaret ettim. "Fire Oranlarını Azaltma Projesi" başlıklı dosyayı önüne bıraktım. Gözümle “bak” der gibi işaret ettim. Dosyaya göz attığında ona döndüm. "Güzel iş," dedim. Bunu beklemiyor olacak ki, şaşırdı. "Efendim, beğenmenize sevindim," dediğinde, hafifçe güldüm. Yüzüne baktım. "Bir de sen açıkla bakalım projeyi," dedim. Bana bakıp hızla konuşmaya başladı: Cemil: “Bu çalışmanın amacı, üretim hattında meydana gelen firelerin sebeplerini analiz ederek, üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve fire oranlarının düşürülmesine yönelik sistematik öneriler sunmaktır. Bu proje sayesinde: Maliyetler azaltılacak, Kaynak israfı önlenecek, Üretim verimliliği artırılacak ve Kalite standardı iyileştirilecektir.” Yüzüne baktım. "Aferin," dedim. "Efendim, beğenmenize çok sevindim. İnanın, güveninizi sarsmayacağım," dedi. "Bak," dedim, sesimi biraz alçaltıp sertleştirerek, "Bu proje iyi sonuç vermezse, bu belgeleri sana yediririm." Yutkundu. "Tamam efendim," deyip odadan çıktı. Saatler sonra gelen telefon aramasıyla hızla ayağa kalktım. Arayan Canan’dı ve sesi korkmuş gibiydi. Canan: Ağabey, hemen eve gel! Ben: Ne oldu canım? Bir şey mi oldu? Canan: Abi... Yaren Abla, Dağdelenlerin oğluyla kaçmış! O an yerimde donakaldım. "Osalak kızın böyle bir şey yapacağı belliydi," dedim dişlerimi sıkarak. Canan: Ağabey... Berdel kararı aldılar! Bu söz, kafamın içinde dönüp duruyordu. Bir an sustum. Canan’ın sesi beni kendime getirdi. Canan: Ağabey? Ben: Kime berdel istiyorlar?! Canan: Sana, ağabey... Boğazımdan öfkeyle gelen bir homurtu koptu. Ben: Nasıl olur bu?! Canan: Vallahi ağabey, Dağdelenlerden Burhan Ağa, kızını kolundan tutup evin önüne attı bile. Berdelin olmama gibi bir ihtimal kalmadı, herkes sus pus! Ben: Olmaz. Sertçe ve kararlı bir şekilde söyledim. Canan: Vallahi abim, gelmelisin. Hemen gel! Ortalık çok karıştı, çok! Hemen yerimden kalkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Odadan çıkıp asansörün önüne geldiğimde, düğmeye bastım. Asansör hızla geldi. Biner binmez dakikalar içinde aşağı indim. "Hemen arabamı getirin!" dedim. Dakikalar sonra araba gelirken hızla kapısını açıp bindim. Emniyet kemerini bile takmadan aracı sürmeye başladım. Ellerim titriyordu. Birinin benim adıma karar vermesi, en nefret ettiğim şeydi. Böyle bir kararın da ancak Kezban cadısının başının altından çıkacağı belliydi. Trafik ışığının kırmızıda yanmasına aldırmadan geçtim. Çıkacak ceza, gram umurumda değildi. Konağın önüne geldiğimde, arabayı hızla kenara çektim ve indim. Koşar adımlarla konağa girdim. Yerde ağlayan bir kız, görüş alanıma girdi. Üstü başı toz toprak içindeydi. Üstelik giysilerinde kan lekeleri vardı...
devam ediyor 1a önce güncellendi KEFARET
@sahravecoluu
Okuma
3.6k
Oy
254
Takip
142
Yorum
54
Bölüm
11
"Bazı aşkların bedeli kanla, bazı kaçışların cezası aşkla ödenir." Maria, bir gecelik özgürlüğün peşinde tanımadığı bir adama teslim olduğunda, hayatı sonsuza kadar değişir. Çünkü o adam sadece gecenin değil, karanlığın ta kendisidir: **Sivan Valente.** Ve Maria`nın kanından daha değerli tek şey vardır: **Ağabeyi Ricardo Del Toro.** Siv – Maria. Ricardo – Zeren. Bu hikâyede kimse masum değil. Zeren, hayallerine dokunduğu adamın bir katil olduğunu öğrendiğinde düğünden bir hafta önce kaçtı. Ardında yakıcı bir aşk, parçalanmış bir adam ve ölümcül bir öfke bırakarak. Ricardo ise onu sevmekten vazgeçmedi. Sadece **şehri yakmaya karar verdi.** Sekiz ay sonra bir telefon gelir. Ve Ricardo’nun cevabı nettir: "Gidiyoruz." "Kefaret", bir gecelik arzuların ölümlere, aşıkların düşmana, düşmanların takıntıya dönüştüğü karanlık bir aşk ve intikam romanı. İhanetin tam ortasında doğan tutkular, kurtuluş değil, **bedel** ister. Ve herkes... kendi cehennemini aşkla öder.
Loading...