Kalanların Ardından
@kalanlarinardindan
TAKİP ETTİĞİ KİTAPLAR
devam ediyor 7a önce güncellendi Ruh Bağı
@lilyum_cicegi
Okuma
4.01k
Oy
696
Takip
153
Yorum
65
Bölüm
28
Oyun ve yorumun kitabım için çok önemli. Keyifli okumalar "Ne yaparsın be kadın!"
devam ediyor 1y önce güncellendi Buz Yanığı
@esranurozer
Okuma
485.99k
Oy
22.12k
Takip
3.87k
Yorum
4.89k
Bölüm
80
"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Arkası dönük olan Melih, bir hışımla bana döndü ve "Ne dedin tekrarlasana" dedi. Sağ dudağı yukarıya doğru kıvrılmış, ela gözlerinde küçümseyici bir bakış vardı. "Senin derdin ne?dedim." dişlerimin arasından. aslında avaz avaz bağırmak istiyordum, ama sadece sinirden dişlerimi sıkmakla yetinmek zorunda kaldım. " Ben senin kölen değilim... Bana emirler yağdırıp durma. " Oldukça öfkeliydim ve ağzımdan çıkanı kulaklarımın duymasını isteyecek hiç değildim. Melih, hızlı adımlarla aramızdaki mesafeyi kapattı. "Ahu, hep unutuyorsun... Ben sana istediğim gibi davranırım." Ela gözleri, en koyu rengini almış tehlikeliyim diye bas bas bağırıyordu. "Davranamazsın" dedim. Cılız ve kısık bir sesle, cevap vermedi. Gözleriyle, gözlerimi işgal etmeye devam etti. Arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi. Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle; "ASLA SENİN İÇİN GÜLMEYECEĞİM! YÜZÜMDE ASLA SANA AİT BİR GÜLÜMSEME OLMAYACAK!" diyerek haykırdım.Melih, olduğu yerde bir süre durdu. Bir anda bana dönüp, ateş saçan ela gözlerini, kahve gözlerime dikti. "Ben, bencil bir adamım Ahu. Benim için asla gülmeyecek bir kadının... Gözyaşlarını bile istiyorum." Ölüm kokan bir ses tonuyla "GÖZYAŞLARI BİLE SADECE BANA AİT OLSUN İSTİYORUM."
devam ediyor 10a önce güncellendi Çok Sevmek Yasaklanmalı | Mahalle Hi̇kâyesi̇
@senemeevren
Okuma
65.58k
Oy
3.96k
Takip
2.45k
Yorum
1.02k
Bölüm
28
Wattpad`de 100 bin okunma. "Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yazdığım bir hikâyeydi. Yüzüne bakmadığım için ne tepki verdiğini görememiştim ama onu tanıdığım kadarıyla -bu da çok uzun bir zaman dilimine tekabül ediyordu- şu anda hafif çatık kaşlarıyla bana bakıyor olmalıydı. "Hayır," dediğinde sesinde bariz bir sorgu vardı. Onunla konuşmaktan kaçındığımı çok iyi bildiğinden onunla sözlü iletişime geçmiş olmama oldukça şaşırmıştı. "Bir gün bir adamın kolunda ufak bir yara açılmış." diye başladım çatallı sesimle konuşmaya. "Çok ufak bir yaramış ama, öyle hastaneye gitmesine gerek yokmuş. Küçük bir sıyrıkmış sadece." Kalbim acıyordu. Keşke bu şekilde gelmesiydi bana. Böyle gelmeseydi. Hafifçe yutkundum. "Bir yakınından yara bandı istemiş. Kapatmış yarasını o yara bandıyla. Kısa bir süre birlikte yaşamışlar mecburen. Birkaç gün içinde iyileşmiş adam ve kolundaki yara bandını bir an bile düşünmeden atmış çöpe. İhtiyacı olduğunda hemen sarıldığı yara bandından iyileştiğinde hemen kurtulmuş." Sustum, çünkü devamını getirmek zordu. Ona hayır demek çok zordu. Hafif ıslanmış gözlerimi tekrardan gözlerine çevirdiğimde onun hâlihazırda bana bakan gözleriyle karşılaştım. Gözlerinin içine bakarak devam ettim. "Olan da yara bandına olmuş. Temiz, tertemiz yaşamı bir çöpte sonlanmış. Çok zaman geçmiş, en sonunda biri bulup temizlemiş." Keyifsizce tebessüm ettim bir anlığına dolu dolu gözlerimle. Gözlerimdeki bakışları dudaklarıma düştü. "Eskisinden daha iyi, daha temiz görünüyormuş artık. Ama..." Gözlerimiz birleşti. "İçi paramparçaymış." "Dilara..." Bu gece ikinci kez kestim sözünü. "Ben yara bandının yaşadıklarını yaşamak istemiyorum."
Loading...