☘️Ben Lukas Raphael ve ailem Ava Raphael Ve ....☘️

♟️Zorla Evlilik ve Kumar. ⛓️

Minho ve Hyunjin küçüklükten beri kardeş gibi büyümüştü. İlerliyen yaşlarda,kirli işlere bulaşmış,sonrasında ise italyan mafyası lideri olmuşlardı. Jisung ve Felix ise öz kardeşleriydi. İlk baştaki normal arkadaşlıklarını zamanla yoğun aşk alacaktı. Ama 4`ünün de bundan haberi yoktu

İstanbul`un karanlık sokaklarında yetim olarak büyümüş üç genç... Alptuğ,Sahil ve Jale geçmişin gölgeleriyle ve şehrin tehlikeleriyle yüzleşiyor. Silah sesleri,ihaneti ve hayatın acı gerçekleri arasında,arasında birbirilerine tutunarak hayatta kalmaya çalışıyorlar. "Gölgeler Arasında", aksiyon,dram ve İstanbul`un büyülü atmosferini bir araya getiren, unutulmaz kısa bir roman.

Mafya dünyasında hırslı ve gözü kara olan Ava, anlaşma için mafya dünyasında adını yaymış Sayaçla evlenir

Tamamen hayal gücümle yazılmış bir kitaptır.Teşekkürler...

Babamın ölümü ile gömülen tek şey onun bedeni değildi... Geride, adı bile fısıldandığında insanların irkildiği bir imparatorluk kaldı. Ben Almira Katan Hukuk fakültesinde adalet öğrenirken, geceleri karanlığa hüküm veriyorum. Yeni bir şehir, yeni bir hayat... ya da öyle sandım. Annemin yeni kocası, üvey abim ve geçmişten gelen silah sesleri ile örülü bir kaderin içine sıkıştım. Ve sonra o geldi- Aras Demir Artık mahkemelerde değil, sokaklarda hüküm veriliyor. Bu hikayede ya ben kurtulurum... Ya da benimle birlikte herkes yanar.

Alara, astımına rağmen cesur ve maceraperest bir genç kızdır. Bir sabah tesadüfen Sarp’la karşılaşır ve hayatları beklenmedik bir şekilde kesişir. Küçük olaylar ve gizemli ipuçları, ikisini sürükleyici bir maceranın içine çeker. Alara ve Sarp, peşlerinden gelen tehlikeli bir grubun izini sürerken hem birbirlerine güvenmeyi hem de cesaretlerini sınamayı öğrenirler.

Yüzyıllardır süren bir husumet, gölgelerle örülü sırlar ve kaderin önceden çizdiği yollar… Aras Kaydar, ailesinin koruması altındaki karanlık sırları taşıyan genç bir Türk. Noya Karo ise eski bir Yunan hanedanının son temsilcisi, zekâsı ve cesaretiyle gölgeleri aşan bir güç. İki genç, aileleri arasındaki yüzyıllık düşmanlık yüzünden birbirlerinin en büyük düşmanı olarak yetiştirildiler. Ama bir gece, sisli bir limanda kader onları karşı karşıya getirir. Başlangıçta düşman, sonunda ortak bir tehdide karşı güçlerini birleştirmek zorunda kalırlar. Bu karşılaşma, sadece geçmişin sırlarını gün yüzüne çıkarmakla kalmaz; aynı zamanda kalplerinde saklı, kimsenin göremediği bağları da ortaya çıkarır. “Karanlık Gölgelerin Sırrı”, karanlık ve ışığın iç içe geçtiği bir dünyada, sadakat, ihanet ve aşkın sınandığı bir hikaye. Her adımda okuru gizemli bir atmosferin içine çekerken, Aras ve Noya’nın mücadeleleriyle insan ruhunun derinliklerini keşfetmeye davet ediyor.

"Daha fazla ileri gitmemelisin," dedi Nora. Uzanıp elimi tutmaya çalıştı ama geriye çekilerek ondan kurtuldum. "Her şeyi tehlikeye atacaksın." "Kime ne olacağı umurumda değil." Duygusuz konuşmam, onu tekrar şoka uğrattı; ben bile kendimden korkmuştum. "Zaten herkes öldü. Buradan ve bu cehennemden kurtulacaklar." "Ya o çocuklar?" dedi, tam da zayıf noktama vurarak. "Bize ve onlara acımıyorsun, anlıyorum da... Ya o bebekler? Yeni doğan çocuklar... Onlara da mı acımıyorsun? Onları kurtarabilecekken neden ölüme bırakalım?"

Yaman olay çözmeye bayılan bir dedektiftir lakin son zamanlardaki olaylar kafasını çok kurcalar.Kardeşi Alev ile birlikte olayı bulmaya çalışırlar.

Bazı yerler sadece bilgiyle değil, sırlarla da inşa edilir. Karanlık Akademi de onlardan biridir. Dışarıdan bakıldığında sadece lüks bir okul… Ama içeri adım attığında, duvarların sessizliğinde yankılanan fısıltıları duyarsın. Birilerinin kaybolduğu, birilerinin yükseldiği, bazılarının ise tamamen değiştiği o koridorlarda, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Aurora Scuderi, buz gibi bir krallığın varisi gibiydi — zarif, tehlikeli ve çözülmez. Athena Russo, zekâsıyla ışık saçarken içindeki fırtınayı kimse göremiyordu. Adeline Windsor, soylu bir soyun son temsilcisi; ama belki de en karanlık yüzüydü. Aliyah Verity Scoot, sessizliğin ardında patlamaya hazır bir güç saklıyordu. Ve Teal Van Doren… o, geçmişini unutmak isteyen bir hayalet gibiydi. Onların dünyasında güven, sadece bir yanılsamaydı. Jeremy Volkov’un soğukkanlılığı, Ares Salvatore’un vahşi adaleti, Easton Lennox’un hesapçı zekâsı, Isaac Waaren’ın karanlık karizması, Mahir Sehgal ve Kian Smith’in sarsılmaz sadakati… Hepsi kendi sırlarını taşırken, kader onları aynı çatının altına topladı. Ama bu okulda tek bir kural vardı: “Bazı sırlar sadece karanlıkta öğrenilir.”

Beyaz Aksoy, geceleri Galata civarındaki gizli mekanlarda babasının işlerini denetlerken Oğuz Kaan Kara, motoruyla turlayıp yasadışı yarışlara katılır. Bir gece yolları kesişir. Birbirlerinden nefret etmeleri gerekirken, bir sır onları birbirine bağlar: Beyaz`ın kaçırılmış bir sırdaşı, Oğuz’un geçmişindeki bir olayla bağlantılıdır.

Küçük yaşta babası başka bir kadın için terk etmişti onları.Annesi buna dayanamadı ve bu yüzden yatalak oldu.Camila terk edilmeyi ve güçlü durmayı küçük yaşta öğrenmişti Camila`ydı o. Hayır,sadece Camila değil. Camila Lopez. Günleri gayet güzel geçiyordu taki şehirde Gölge Kaçkını lakabıyla bilinen seri katil hayatına girip annesini öldürene kadar. Bu zamanları zar zor atlatan Camila,her şeyi aşmasına rağmen annesinin vasiyetinde takılı kalmıştı.Çünkü annesinin vasiyetinde babasını bulması gerektiği yazıyordu. Tüm bunlar olurken Camila`nın dövüş kursundan tanıdığı Göktuğ destek oluyordu ona. Peki,ya katil Camila`nın çevresinde dolanmaya devam ediyorsa? Çevresinden birisi mi bu,yoksa onunla alakası olmayan sıradan birisi mi? "Kime güvenecektim?Herkes çok dikkat çekici bu kursta." Kime güvenecek Camila? "Her son masallardaki gibi değildir.Zaten içinde bulunduğumuz. yaşamda bir masal değil."

Bir ölümle başlayan aşk hikayesi.. Wattpad’te de yayınlanıyor.. Neva&Timur

Geçmişinden sıyrılamayanlar bir kafesin içinde yaşamaya mahkûmdur. Önemli olan o kafesi nasıl şekillendirdiğindir. Benimkinin parmaklıklarının her bir köşesine intikam yeminim kazınmıştı. Dün bir küçük kız çocuğuydum, bugün Yazgı Deha Yaman. Dün ölüydüm, bugün azrail... Dün katildim, bugün yine katilim... Dün kendim için öldürüyordum, bugün `onun` için... O... Hayatı bana emanet edilen adam.. O... Canım pahasına canını korumak için çabalarken canım olan adam... ⏳ PROLOG: "Peşimde dolanmayı ne zaman bırakacaksın sen?" Kızgın sesi dudağımın sağ köşesinin kıvrılmasına neden olurken ona meydan okuyan bir bakış attım. "Kurşunların kıçında patlamasını istemiyorsan, yaklaşık beş ay boyunca hiçbir zaman." "Gidip ojeni falan sürsene sen, böyle işlerle uğraşana kadar..." diye homurdandı arabaya binmeden hemen önce. Pes eden taraf o olduğu için hissettiğim zafer duygusuyla şoför koltuğuna yerleştim bende. En sonunda bana karşı kazanamayacağını anlamış gibi görünüyordu. Dikiz aynasından ona bakarken arabayı çalıştırıp evin büyük bahçesinde ilerlemeye başladım. Evin garajından bahçe kapısına kadar olan mesafe yaklaşık beş dakikaydı. "Gel bir anlaşma yapalım..." diye alay ettim o arka koltukta tableti ile ilgileniyormuş gibi yaparken. Tableti ile ilgilenmediğini biliyordum. O nohut tanesi kadar olan aklından, beni vazgeçirmek için yeni planlar geçtiğini biliyordum. "Sen ojelerimi sür, ben seni hayatta tutayım..."

Bir polis ve doktorun hikayesi.

Winx kızları büyük savaştan sonra birbirleriyle ilk kez görüsürler hepsi kendi türünün lideri olan kızlar basları büyükbir dertdedir

Eğitim verecek kişinin o olmasına hiç şaşırmamıştım. Karşısına gelenleri iyi darbelerle yere serdiğinde kendine güvenen bir adamın ağırlığıyla sordu. "Var mı karşıma gelen?" Usul bir nefes alıp yanına adımladım, "Ben varım." Bana baktığında alayla sırıttı önce, "Ciddi bir rakip arıyorum." diye konuştu kalabalığa dönerek. "Bir kadına yenilmekten koktun mu?" Tekrar bana döndüğünde onu gaza getirdiğimi anlamıştım. Yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Zaten sana yenilmedim mi sanıyorsun?" Geriye çekilerek benimle mücadele etmek istemediğini açıkça belli ederken, ben pes etmeden ilk hamlemi yaptım. Dizine sert bir tekme atıp dizlerinin üzerine düşmesini sağladım. Kolumu boynuna doladığımda yüzüne doğru eğildim. "Ben yenildim sana." diye fısıldadım kulağına. Aniden bana döndüğünde yüzü yüzüme değmişti. Sersemliğimden faydalanıp boynunda duran elimi çekip beni yere savurdu. Atik bir şekilde ayağa kalktı. Onu takip edip ayaklandım. Bunlar ona sökmemişti usta bir şekilde geri savurdu beni. "Savaşmadan yenildin, gitme deseydin." dedim sitemle. "Gitme desem... Kalır mıydın?" Yanlarımda duran kollarına dirseğimi geçirip onu yanına düşürdüm. Aynı onun gibi üzerine çıktım. Sorusuna cevap verecekken göğsümden çıkan ona ait künye aramıza sarkıyordu. "Kalmazdım." Üzerinden kalkacakken elini uzatıp boynumdaki künyeyi çekerek aldı ve beni atik bir hareketle yere savurdu. Kendisi yanıma diz çökerek fısıldadı. "Hataydı." dedi künyesini kavrayarak, "Sana vermem de, seni sevmem de hataydı." Cesaretli bir polis ve yiğit bir askerin silahların gölgesindeki, siyah aşkı...

Aile her şeydir, ama ya Ailem dediğin insanlar birer yabancıysa? Bunca yıl koskoca 21 sene yalan mıydı? Benim aşkımın temeli bir intikam mirasıydı. Ben Mira... Bu Benim hikayem.

🗝️ Rus suikastçı Elena, hiç iz bırakmadan cinauet işlemeye devam ediyordu, ta ki Barkın onu bulana kadar. ⚖️

Geçmişiyle geleceği arasına sıkışıp kalmış bir kadın. Rüya Kara. Hayır. Hayal Akdağ. O şimdi kararlı, güçlü bir kadındı. Yazgısını silmiş yeni bir kalem alıp sil baştan yazmıştı. Geçmişini silmiş ve intikam uğruna her şeyi yapabilecek kadar gözünü karartmıştı. Yıllarını vermişti bir intikam uğruna. Çocukluğunun faili için. Ama bu savaşta masum kalmaya yer yoktu. Ya Rüya, Hayal`i öldürecekti. Ya da Hayal, Rüya`nın masum ruhuna baskın gelecekti. Ya ölecekti ya öldürecekti. Rüya ölmeyi, Hayal öldürmeyi seçti. "Vedalar her zaman masallardaki gibi kötü sonlanmaz. Tam tersine her şeyin başlangıcı olur belki de..."

Sadace bir kaç ay sonra tüm magazin sayfalarında,dergilerde, gazeterde tek bir cümle geçecekti: Öz kardeşini bir kız yüzünden öldürdü! Demirlerin intikamı ağır oldu!

Okumayın okuyanı takibe alırım

Mihra Batum da arkadaşları ile küçük bir kafe işleten masum genç bir kadındı. Daria`ya ise tam bir sahtekar ajandı. Gizli mektuplarla aldığı görevleri arkadaşları ile gerçekleştirmekteydi. Günün birinde ona verilen görev ile deşifre olan Daria Mihra Tunalı artık pek de güvende olmayan bir hayatın içine adım atmıştı. Fakat bu gizemli mektupların sahibinin farklı planları vardı. Hayatının dönüm noktasında sıkışıp kalan Mihra karşısına çıkan zorluklar ile mücadele etmeye çalışırken ona yardım etmek isteyenler dost mu yoksa düşman mı ayırt etmek zorundaydı. Bu bir yeniden doğuş hikayesi, Anka gibi küllerinden doğan bir kadının hikayesi. "Ağlama küçük kız çünkü gökyüzü zaten senin için ağlıyor."