"Son kez bakmak neye yarar ki yaşarken doya doya bakamadıkça?" Hiçbir zaman aile sevgisini tatmamış Yade. Babasının içinde olduğu ekibin liderinden almak istediği intikam ve içinde savrulup gittikleri bir aşk.

Hayaller bazen gerçeğe dönüşür, bazen de yalnızca bir yanılsamadan ibarettir… Genç bir kadın, tüm düşlerini hayali bir sevgili üzerine kurmuştur. Onu hiçbir zaman görmemiş, dokunmamış, sadece zihninde var etmiştir. Oysa bir gün, kalabalık bir caddede yürürken, hayalini kurduğu o kişiyi karşısında bulur. Kalbi hızla çarpar, adımlarını durdurur, cesaretini toplayıp arkasını döndüğünde ise geriye sadece bir gölge kalmıştır. Bu an, onun için gerçek ile hayal arasındaki sınırın silindiği an olacaktır. Peşine düştüğü gölge, zihninin bir oyunu mu, yoksa yıllardır beklediği kader mi? "Gölge ve Düş", aşkın, yalnızlığın ve insan zihninin derinliklerinde saklı kalan sırların izini süren gizemli bir yolculuk… Gölgenin peşinden gitmeye cesaretin var mı?

Çocukluk askalri olan Arjin ve adarin hikayesi yıllar sonra tekrar sizlerle!

Geçmişe takılan geleceği yaşayamaz

Tamamen can sıkıntısından yazılan bir kitaptır

Demir ve Arkadaşları ekonomik sıkıntılardan dolayı banka soymak zorunda kalırlar işte hikaye burada başlar ihanet

Anadolu `nun şehirdeki insanı

Selaamm bu duru ve karanın hikayesi olacakk hepimiz hesabıma hoşgeldinizz en kısa sürede bölümler gelmeye başlayacak sizi seviyorum

Siz hiç kaçtınız mı? Ben kaçtım ben Mavi Yıldırım. Hayatım yeni geldiğim okulda bir ceset bulana kadar normaldi. Daha doğrusu onlarla tanışıncaya kadar; Kuzenim Yağız Akay Tolga Barçın Ülkü Barçın Alaz Yıldız Dora Akbulut Baran Sağlam Alisa Sağlam

Kitabı taslaga atmayı üşeniyorum

Tokyo’nun kalabalık sokaklarında kaybolmuş bir genç kız, bir adımın her şeyi değiştirebileceğini fark edecek. Ama o adım, onu hayata mı bağlayacak, yoksa sonsuz bir boşluğa mı sürükleyecek?

Yeni bir şey denemek istiyorum.

Baskının ve kaosun hüküm sürdüğü bir dünyada, aşk en tehlikeli silaha dönüşebilir. Işık krallığı ve Gölge krallığı. İki zıt dünyanın savaşında sınırlar keskin, kurallar acımasızdır. Bir tarafta mutlak otorite, diğerinde inatçı bir direniş… Gümüş İnci, ihanet ve sadakatin ince çizgisinde yürüyen bir aşkın, güç savaşları arasında nasıl şekillendiğini anlatan çarpıcı bir distopya. Karanlığın içinde bile parlayan bir inci… Ama her ışık, eninde sonunda bir gölgeye dönüşmez mi? Düşmanlıklarla çevrili bir dünyada, aşk bir sığınak olabilir mi?

Asker hemşire kurgusudur. Asker`e anonim olarak yazan hemşire.♤

Kış kadar soğuk,bir kolye kadar sıcak. Ay ve Güneş`in Hikayesi.

Krallık çöküşteydi. Topraklar kurumuş, umutlar solmuştu. Halk, son nefesinde bir mucize beklerken, kral göklere yakardı—ve yaratıcı, duasına cevap verdi. Bir mucize olarak doğan iki çocuk… Bir kız ve bir erkek. Onlar, kaderin seçilmişleri, yalnızca birbirlerine dokunduklarında ortaya çıkan gizemli işaretlerle kutsanmışlardı. Bu işaretler, krallığın kurtuluşunun anahtarıydı. Ama her mucize, gölgeyi de çağırır. Hırs ve açgözlülükle kör olmuş bir kadın, bu çocukları ayırdı ve onları hiç bilmedikleri, yabancı hayatlara sattı. Yıllar geçerken, iki ruh ayrı düşmüş olsa da, kaderin dokunuşu asla unutulmaz. Her adım, her nefes onları yeniden bir araya getirecek ve unutulmuş bir kehanetin zincirleri kırılacak. Krallığın kaderi onların ellerinde… Ama önce, birbirlerini bulmaları gerekecek.

Gülün Solgun Nefesi", hayallerini gerçekleştirmek için büyük bir şehre gelen genç bir kızın, acımasız bir pavyon sahibinin eline düşmesiyle başlayan karanlık bir hikayeyi anlatıyor. Masumiyeti ve umutları, acı ve aşağılanma ile yer değiştiren genç kız, pavyonun karanlık dünyasında hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da içindeki umudu korumaya çalışıyor. Ancak, pavyonun sahibi, acımasız ve saplantılı bir adamdır. Genç kızın güzelliği ve direnci, adamın saplantılı ilgisini daha da artırır. Genç kız, bir yandan pavyonun zorlu koşullarıyla mücadele ederken, bir yandan da patronunun saplantılı ilgisinden kurtulmaya çalışır. "Gülün Solgun Nefesi", umudun, direnişin ve hayatta kalma mücadelesinin dokunaklı bir hikayesi. Genç bir kızın, karanlığın içinde bile umudunu koruyarak, kendi yolunu bulma çabasını anlatıyor.

Ön sözsnnsnsnsns

Lise 2`ye giden 16 yaşındaki yasmin kendine yeni bir hayat kuracağına emindi ama planlarında Nakil olacağı okuldaki yeni sınıfında onun dışında herkezin erkek olacağı gerçeğini bilmiyordu...

İtalyan Adam/Türk Kızı "Affı olmayan suçları işleyen mahkumlar,her zaman ölmeye de mahkumdur."

İmkansız aşklar

Herseye rağmen,beraber ve olabildiği kadar iyi olan insanlara...

Umay Güneri. Gözleri babasına, huyu annesine benzeyen bir kız çocuğudur. Yani, en azından bir zaman önce öyleydi. Annesinin ani nükseden hastalığı, babasının Umay’ı dedesine bırakışı ve annesini alarak yurt dışına gidip izini kaybettirişi bir anda olmuştur. Küçük Umay, dedesinin yanında durmayarak, kendi ayakları üzerinde durmuş; okumuş ve başarılı bir doktor olmuştur. Sıradan bir hastane nöbetindeyken acilden içeri kolunda dört kurşun yarası olan bir askerin girdiği haberini alır ve hızla o yöne yönelir. İkisinin acıları o kadar ortaktır ki bunu iki saniye birbirlerine bakmalarından bile anlamışlardır. Yol bitti dedikleri anda kader onlar için yeni bir yol açar ve yolları hep kesişmeye başlar, bir daha da ayrılmaz. Geçmişten gelen acıları birbirine karışır ve ne kadar isteseler de birbirlerinden kopamazlar. Hayalet. Adını bile bilmediği adam önce zihnine, daha sonra ise kalbine sızmaya başladığında elini kalbine koyup dur diyemez bir hâle gelmiştir. Çünkü aşk buydu. Acıyla beraber sırtına atıp taşımaya çoktan razıydı. Ne de olsa Hayalet’lerde bir gün özgür olup herkes tarafından fark edilecekti. Geçmiş enselerine binen bir yükken, gelecekten medet ummak doğru bir karar mıydı?

Kalbimin her atışı, saatin bir tik tak sesiydi sanki. Her saniye beni biraz daha geriye çekiyor, sanki beni geçmişimin biraz daha derinliklerine gömüyordu. Kollarım, bir şeylere tutunmak ister gibi boşlukta asılıydı, ama hiç bir şeye ulaşamayacak kadar da zayıftı. O an, zamanın üstüne uzanmış bir ceset gibiydim. Ölmüş değil, kendine geç kalmış bir ceset. Kaçırdığım her gerçeğin "keşke" yankısı dönüyordu kulaklarımda, ve saniye ibresi her defasında biraz daha derin yaralar bırakıyordu içimde. Zaman benden geçiyordu, ama ben hâlâ bekliyordum. Neyi mi? Kendimi. Kendime dönmeyi bekliyordum... Sahi... Ben kimdim?

Küçük Alaca daha 16 yaşında, yaşama hayalleri sel olup gitmiş masum saf bir kız.Küçük kızın babasından yetmediği gibi birde zorla babası tarafından ondan 9 yaş büyük bir adam tarafından zorla evlenip hayatı daha mı beter olucak yoksa sonradan düzeliyor mu.....