Yurda geldiğimde her şeyin sıradan olacağını sanıyordum. Ta ki ortak kattaki 17. Koridor bana ait olmayan notlarla dolana kadar. Kim bıraktı bilmiyorum. Ama biri beni izliyor. Okulda herkesin tanıdığı Arven Ravin’le yollarım kesiştikçe, bu koridor daha da daralmaya başlıyor. Arven kusursuz görünüyor… ama kasabada onun soyadı fısıltıyla anılıyor. Uzak durmam gerektiğini biliyorum. Ama bazı şeyler insanı kendine çeker. Tıpkı bazı koridorlar gibi. Ve ben, yanlış kapının önünde durduğumu hissediyorum. Bu bir başlangıç mı, yoksa son mu… henüz bilmiyorum.

Ona ait olmayan bir hayatı yaşamak zorundaydı. Ta ki yazgısı kırılana kadar.

“Bu delilikse ben zaten deliyim. Onun için bir hiç olmaktansa cehennemi olmayı yeğlerim.” *** Liora Teniz, bir gece hayatında hiç görmediği bir adam tarafından kaçırılır. İlk ve ikinci hayatı onun ellerinde son bulur fakat yine kaçırılacağı o geceye geri dönmekten kurtulamaz. Üçüncü hayatında ise yaşayabilmek için yeraltı dünyasının frenkıranı ile sözleşmeli bir evlilik yapmak zorunda kalır. Bu kez ölmemek için öldürmeyi göze almalıdır.

"Ben yabancıyım sana" dedim icim acıyarak. O ise kıyamaz gözlerini yorgun gözlerime dikmiş canı acıyormuş gibi bakiyordu. "Sen benimsin kızım. Yabancının degil!" dedi sahiplenircesine "anlamıyor musun sen benimsin"

Derin Sancak, babasının borcu yüzünden Gecenin Kralı Ateş Karahan’ın esiri olur. Siyah gülün dikenli tutkusuyla başlayan bu karanlık bağ, sahiplenme ve isyan arasında yakıcı bir ateşe dönüşür.

Sadece kafa dağıtmak için gelmişti Minho... Nereden bilebilirdi bir Barman`a âşık olacağını...? Angst

Bazen sevgi geçmişten beri sizi tutsak eden bir prangadır... ZORLA! Ve biz "Sanıyorduk ki bu hikaye zıtlıkların, hayır bu hikaye zifirindi. Karanlık çoktan farkı açmıştı. "Bu roman inadın ve zıtlığın karanlığa esir olduğu bir sevginin sadece başlangıcıdır..

Bir intikam alınacaktı ama kimin kimden alacağı belirsizdi... Bir cana karşılık bir can...

pusulam bozuldu o gece... kırmızı aya bakarken, seni düşündüm. Yolumu kaybetmedim; çünkü yol sendin

Her şey, Lara’nın gece 03:13’te aldığı tek bir mesajla başladı: “Üçüncü kata çıkma.” Ama uyarılar bazen çok geç gelir. Karanlık koridorda gördüğü şey, sadece başlangıçtı. Arkadaşları da aynı saatte tuhaflıklar yaşamaya başlayınca… Lara artık biliyordu: 03:13 bir saat değil. Bir sır.

Eylülzede, okunmamış bir mektubun içinden taşan bir sessizliğin hikâyesidir. Yıllar sonra evine dönen sıradan bir adam, geçmişten kalma sararmış bir zarfla karşılaşır. Üzerinde ne bir isim vardır ne de bir tarih. Açtığı anda, hiç tanımadığı bir sesin ağırlığı odayı doldurur. Bu mektup bir aşk itirafı değildir. Bir hesaplaşma da değildir. Bu, var olmamış bir yakınlığın; fark edilmemiş bir hayatın, görülmeden yaşanmış bir çöküşün kaydıdır. Stefan Zweig’in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu eserinden esinlenen Eylülzede, bu kez bakışı tersine çevirir: Mektubu yazan bir kadın, okuyan bir erkektir. Ama asıl anlatılan, iki kişi arasındaki mesafe değil; insanın kendi içindeki karanlığa olan uzaklığıdır. Bu kitap, “hiç yaşanmamış” olanın, insanı nasıl derinden yaralayabileceğini fısıldar.

Tehlikeli bir oyun, yakıcı bir çekim. Dokundukça yanan, birbirini kontrol etmeye çalışan iki ruh. Sırlar ve arzular arasında, teslim olmak ya da savaşmak arasında... Sen hazır mısın bu ateşi hissetmeye?

"Bazı anlaşmalar sadece kağıda değil, ruhlara yazılır. Elzem Ahit, kurtuluşun olmadığı yerde başlar." “Bir yemin, iki ruh. Ya ölüm ayırır; ya da aşk bağlar.” Mira İzge Alpsoy Masum bir veterinerin beyaz önlüğü ardında, yeraltı dünyasının en tehlikeli ailelerinden biri olan Alpsoy`ların ilk ve değerli varisi saklıydı. Gündüzleri hayat kurtaran bir veteriner, geceleri ölümle dans eden bir döngünün tutsağıydı… Ölümle burun buruna yaşama gerçeği, onun en ürkütücü sırrıydı. Yıllar önceki bir intikam ateşiyle küllerinden doğan Kasvet Örgütü, Alpsoy’ların en değerlisine göz diktiğinde dengeler bozulmuştu. Mira İzge’yi onlardan koparmak ve yok etmek için hazırlanmış kanlı bir plan işliyordu. Savaş Bartu Kılıçhan. İkiziyle birlikte Kılıçhan ailesinin en büyük oğlu. Kılıçhan ailesinin acımasız bir lider adayı. Geçmişin karanlık sırları ve iki aile arasındaki sahte anlaşmalar, onun kaderini de belirlemişti. Kader, Mira ile Savaş’ın yollarını ilk kez köpeğinin tedavisi sırasında kliniğin soğuk duvarları arasında kesiştirir. Ama asıl kıvılcım, neon ışıklarıyla yeraltı dünyasını besleyen gizli mekân Nova’da çakar. Eski yaraların üzerine yeni bir gölge düşer. Tehlike büyüdükçe Mira’nın hayatta kalması için tek bir yol vardır. Alpsoy ve Kılıçhan aileleri arasındaki “Elzem Ahit”. Parmaklara geçirilen anlaşmalı bir yüzük. Bir ittifak, bir kalkan ve acımasız bir ortaklık. Mira, Savaş’ın soyadına mecburen bağlandığında bu sadece kanlı bir evlilik yemini değildi; yıllar önce yarım kalan hislerin, kırılmış güvenin ve saklanmış gerçeklerin de yeniden dirilişiydi. Olur da düşmanlar yok edildiğinde, aralarındaki bu karmaşık çekim sona mı erecekti? Yoksa Elzem Ahit, onları hem geçmişin hem bugünün zincirleriyle birbirine mi bağlayacak? Yeraltı karanlığında filizlenen bir savaş, yarım kalmış hisler ve intikam dolu bir döngünün ortasında kalan iki ruh…

“Gözlerinin karanlığı, geceden daha derindi. Benim masumiyetimle onun günahları bir araya geldiğinde, ortaya çıkan tek şey bir yıkımdı .Ve bu yıkımın ortasında ben vardım...” Doğunun kurallarıyla , Batının karanlık sokakları kesiştiğinde; aşk kanlı bir savaşa mı dönüşecek, yoksa kalplerdeki tek sığınak mı olacak? Aşkın en derin yaralarıyla birlikte, ihanetin gölgesi, tutkunun ateşi ve masumiyetle günah arasında sıkışıp kalmış ruhların hikâyesi...

Kitabı chat CPTye yazdırdım, güzel geldi gözüme bu yüzden buraya atacağım Tuncay ve Kumralın arasında geçen bi aşk ve gerilim hikayesidir. İyi okumalar.

Aras "Aşk nedir? Bilmezdim taki seni görene kadar" Gece " Peki şuan senin için Aşk nedir?" Aras "Yaşattığımda cevabını alırsın güzelim"🥵🫦

Hikaye yazacağım lütfen okuyunnnnn

Bazı karşılaşmalar tesadüf değildir. Bazıları… seni bulur. Mira, kelimelerle yaşayan bir kadındı. Kağan ise gölgelerle. Onu tanıdığında kaçmak istedi. Yanında kaldığında ise yavaş yavaş kayboldu. Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, kontrolün nasıl sevgiye benzediğini, sessizliğin nasıl cezaya dönüştüğünü ve bir insanın nerede kırıldığını anlatan bir hikâye. Kağan sahiplenmiyor. Yönetiyor. Mira itaat etmiyor. Ama direnmenin de bir bedeli var. Kırılma Noktası, karanlığın fısıltıyla başladığı, gücün dokunmadan da can yakabildiği psikolojik bir dark romance. Bazı kırılmalar bağırarak olmaz. Bazıları seni sessizce ele geçirir.

"Tamir işlerinden de anlıyor musun?" dedim, kara gözlerinde bakışlarımı gezdirerek. Güldü. Serseri bir sırıtışla, "Yoksa, gece beni arayıp musluğum bozuldu gel tamir et demek için mi soruyorsun Şerif?" dediğinde, kaşlarım çatıldı. O benimle flört mü ediyordu?

Çalıştığı kafeye geç kalmamak için hızla giden Eylül o gün yine geç kalmıştı. Bir süredir geç kaldığı için dükkanın sahibi Eylül`ü kovar. Eylül kovulduğu için eve giderken yolda düşünceleri yüzünden çıkmaz bir sokağa girer. Sokakta birinin yardım çığlıklarını duyunca tepkisiz kalamaz ve oraya gider. Ama bilmiyordu ki onların mafya adamları olduğunu. O günden sonra Eylül`ün hayatı büyük bir şekilde değişir.

Bazı yaralar susar, bazı kalpler hâlâ hatırlar. Güneş Lara, çocukluğunu geride bıraktığını sanırken, üniversitede zorunlu bir projede geçmişiyle yeniden karşılaşır. Aras Demir… Bir zamanlar susturduğu kalbin bugün adını fısıldamaya cesaret eden adam. Bu, geçmişin gölgesinde filizlenen bir aşkın, affetmenin ve sevilmenin gerçekten mümkün olup olmadığını soran bir hikâye.

Soğuk bakışlı bir adam… Fırtınaların ortasında savrulan genç bir kadın… Ve kaderin onları aynı kıyıya sürüklemesi. Liman Savar, hukuk fakültesinde okuyan sıradan bir öğrenciydi. Ta ki babasının karanlık bir mafya babasına borçlandığını öğrenene kadar. Borcun bedeli, imzalanmış bir senet değil; kızının hayatıydı. Tam da o anda karşısına çıktı Kuzey Arvas. Küllü buz mavisi gözleri, buz gibi duruşu ve kimseye yaklaşmayan tavrıyla soğuk bir CEO. Ama Kuzey sadece iş dünyasının güçlü bir ismi değildi; karanlık sırları, geçmişin gölgeleri ve tehlikeli bağları vardı. Bir yanda onu borcun karşılığı olarak isteyen mafya… Bir yanda istemeden de olsa Liman’ı koruyan, ama aynı zamanda en çok korkması gereken adam Kuzey. Okyanusun ortasında bir fırtına gibi, iki yabancının yolu aynı limanda kesişti. Ama her liman güvenli değildir… Bazen en tehlikeli yer, kalbin sığındığı yerdir.

Adaletin sessiz yüzü olan bir grup insan Bir yemin uğruna çarpışan 7 kişi... Bir gece bir umut ışığı ile sarılan bedenlerin,bu ışık için verdikleri mücadelenin hayatlarına etkisi ve bu etkiler sonucu aldıkları kararlar. Aşk imkansız işi gibi gelirken, hayatlarının merkezinde onun için can verebilecek bir vaziyete gelir.

(🔞 içerik uyarısı!) Çeçenistan`ın derinliklerinde bir kız yaşardı. Koyu kızıl saçları, mavi gözleri vardı. Yaptığı kafkas danslarıyla insanları büyülerdi. Zarif bedeni dans ederken, şarap kızılı saçları sallanırdı. Kafkas dansı yapmayı severdi kızıl. Birşeyi yapmak zorunda kalmaktan nefret ederdi. Ailesi ise tam olarak Çeçen kızını zorluyordu, özellikle kafkas danslarında. Bir gün kafkas dansı için çağrıldığı bir kafes dövüşü programında tanıştığı Türk dövüşçü, onun hayatını değiştirmişti...

Bir zamanlar kalbi bembeyaz güller kadar Saf ve temiz olan Mira Deniz Karayel Babasının düşmanı olan adamın ona tarifi Olmayan bir acı yaşattıktan sonra herşey değişir. Artik onun için beyaz güller bile kanlıdır. Geçmişin acıları zihninde yankılanırken, Mİra kendi nefretiyle yanıp tutuşur Artik onun için sadece intikam vardı Yaşamak için tek sebebi alicaği İntikamıydı. Gerekirse ölücekti ama intikamını alıcaktı. Artik zamanı gelmişti intikamını almak için hazırdı. Mira şimdi karanlığın içine adım atarak Çektiği acının bin katını onlara yaşatacaktı Babasının yapamadığını yapıcaktı ve yarım kalan hikâyeyi kendi elleriyle tamamlayacaktı.